Camera ve ihtiyar Herr Döppke benimle ahbaptılar. Bu sonuncusu Almanyanın Kamerun müstemlekesinde ticaret yaparken mütarekeden sonra her şeyini bırakarak vatanına sığınmış bir adamdı. Kurtarabildiği bir miktar parasiyle oldukça mütevazı bir hayat sürüyor, gününü, o sıralarda Berlinde pek bol olan siyasî toplantılara gidip akşamları intıbalarını anlatmak suretiyle geçiriyordu. Çok kere, yeni tanıştığı terhis edilmiş işsiz Alman zabitlerini de yanında getirir ve onlarla, saatlerce münakaşa ederdi. Benim yarım yamalak anladığıma göre Almanyanın kurtuluşunu Bismark gibi demir iradeli bir adamın iş başına geçmesinde ve hiç vakit geçirmeden silâhlanmıya başlıyarak ikinci bir harple haksızlıkları düzeltmekte buluyorlardı.
Bazan pansiyon müşterilerinden biri gider, açılan odaya hemen bir başka misafir gelirdi. Fakat zamanla bu değişmelere, yemek yediğimiz karanlık salonun daima yanık duran kırmızı abajurlu elektriğine, günün hiç bir zamanında eksik olmıyan çeşitli lâhana kokularına, sofra arkadaşlarımın siyasî münakaşalarına alışmış, hattâ bunlardan sıkılmıya başlamıştım. Hele bu münakaşalar...Herkesin Almanyayı kurtarmak için kendine göre bir fikri vardı. Fakat bütün bu fikirler hakikaten Almanyaya değil, herbirinin kendi şahsî menfaatlerine bağlı idi. Para düşüklüğü yüzünden servetini kaybeden ihtiyar bir kadın, zabitlere kızıyor, zabitler grev yapan ameleyi ve harbe devam etmek istemiyen askerleri kabahatli buluyor, müstemleke tüccarı durup dururken harp açan imparatora küfür ediyordu. Sabahları odamı düzelten hizmetçi kız bile benimle siyasetten konuşmıya kalkar, boş zamanlarında derhal gazetesini okumıya koyulurdu. Onun da kendine göre ateşli kanaatleri vardı ve bunlardan bahsederken yüzü büsbütün kızarır, yumruğunu sıkarak havada sallardı.
Almanyaya niçin geldiğimi unutmuş gibiydim. sa-ʾ
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/52
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
52
KÜRK MANTOLU MADONNA