insanlar ile münasebetlerindeki garip çekingenliğini gayet iyi anlıyordum. Etrafını bu kadar iyi tanıyan, karşısındakinin tâ içini bu kadar keskin ve açık gören bir insanın
heyecanlanmasına ve herhangi bir kimseye kızmasına imkkân var mıydı? Böyle bir adam, önünde bütün küçüklüğü ile çırpınan birine karşı taş gibi durmaktan başka ne yapabilirdi? Bütün teessürlerimiz, inkisarlarımız, hiddetlerimiz, karşımıza çıkan hâdiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
Raif Efendi, benim için tekrar merak verici bir mahiyet almıştı. Kafamda onun hakkında, biraz evvel beliren ışığa rağmen, birçok tezatların bulunduğunu seziyordum. Elimde tuttuğum resmin çizgilerindeki isabet, bunun bir heveskâr elinden çıkmadığını gösteriyordu. Bunu yapan kimsenin uzun seneler resimle uğraşmış olması lâzımdı. Burada sadece baktığını sahiden gören bir göz değil, gördüğünü bütün incelikleriyle tesbit etmesini bilen bir hüner de vardı.
Kapı açıldı. Elimdekini çabucak masaya bırakmak istedim, fakat geç kalmıştım. Macar şirketinden gelen mektubun tercümeleriyle bana doğru yaklaşan Raif Efendiye, özür diler gibi:
«Çok güzel bir resim...» dedim.
Onun şaşıracağını, sırrını ele vereceğimden korkacağını sanmıştım. Hiç de böyle olmadı. Her zamanki yabancı ve dalgın gülüşiyle kâğıdı elimden alarak:
«Senelerce evvel, bir müddet resimle meşgul olmuştum!...» dedi. «Arasıra, el alışkanlığiyle bir şeyler karalıyorum... Görüyorsunuz ya, mânâsız şeyler... Can sıkıntısı işte...»
Resmi avucunun içinde buruşturarak kâğıt sepetine attı.
«Daktilo hanımlar pek acele yazdılar!» diye mırıldandı. «Herhalde yanlışlar vardır, fakat okumıya kalksam Hamdi Beyi daha çok kızdıracağım... Hakkı da var... Gö-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/19
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
19
KÜRK MANTOLU MADONNA