benziyordu. Dans edenlerin aşağı yukarı hepsi öpüşüyor ve yılışıyordu. İçimde sebepsiz bir can sıkıntısı vardı:
«Ne olacak sanki?» diyordum. «Hakikaten bu gecenin fevkalâdeliği nerede? Kendimiz uydurup kendimiz inanıyoruz. Herkes evine gidip yatsa daha iyi. Biz ne yapacağız? Bunlar gibi birbirimize sarılıp döneceğiz... Bir farkla: Biz öpüşmiyeceğiz... Acaba ben dansedebilecek miyim?»
Îstanbulda Sanayii Nefise mektebine devam ettiğim aylarda bazı arkadaşlar, o sıralarda şehri dolduran beyaz Ruslardan öğrendikleri birtakım dansları bana da göstermişlerdi. Hattâ bir parça da vals yapabiliyordum... Fakat belki bir buçuk seneden beri hiç göstermediğim bir marifeti bu akşam becerebilecek mi idim? «Adam sen de, yarıda bırakır otururum!» dedim.
Maria’nın keman çalması ve şarkı söylemesi zannettiğimden de kısa sürdü ve gürültüye geldi. Bu akşam herkes kendi kendinin numarası olmağı tercih ediyordu. Maria üstünü değiştirince hemen çıktık, Anhalter istasyonu karşısında, «Avrupa» dedikleri büyük bir yere gittik. Burası küçük ve mahrem Atlantik’ten büsbütün başka idi. Göz alabildiğine büyük salonlarda yüzlerce çift habire dansediyordu. Masaların üzeri renk renk şişelerle dolmuştu.
Başını önüne dayayıp daha şimdiden uyuyanlar, birbirinin kucağında oturanlar görülüyordu.
Maria bu akşam garip denilecek kadar çok neşeliydi. Koluma vuruyor:
«Böyle somurtup oturacağını bilseydim bu akşam için kendime başka bir delikanlı seçerdim!» diyordu.
Üstüste getirttiği buruk lezzetli Ren şaraplarını hayret ettiğim bir süratle içiyor ve içmem için beni de zorluyordu.
Gazinonun asıl neşesi gece yarısından sonra başladı, bağırışlar, kahkahalar, dört muhtelif yerde yırtınırcasına çalan müziğin gürültüsü, hoplıya hoplıya eski usul vals yapan çiftlerin ayak patırdısı birbirine karışıyordu.
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/120
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
120
Kürk Mantolu Madonna