dığım için göğsümün daralır gibi olduğunu, boğazımın kuruduğunu hissettim. Her söz, hattâ ağzımdan çıkacak her ses, saadetimi bozacak, bulandıracak diye korkuyordum. O hâlâ, bu sefer biraz da korkuyla, yüzüme bakıyordu. Çaresizlikten gözlerimin yaşardığını farkettim. O zaman onun çehresinde rahat bir gevşeme oldu. Dinlenir gibi bir saniye gözlerini kapadı. Sonra başımı tutarak bir defa ağzımdan öptü ve arkasını dönerek, hiç bir şey söylemeden, ağır ağır yürüdü ve içeri girdi.
Pansiyona âdeta koşarak döndüm. Hiç bir şey düşünmemek, hiç bir şey hatırlamamak istiyordum. Bu gecenin hâdiseleri, onlara hâtıralarımla bile dokunmaktan ürkecek kadar kıymetli idiler. Nasıl biraz evvel ağzımdan çıkacak küçük bir sesin o tasavvur edilmez saadet anının havasını bozacağından korktu isem, bu sefer de hayalimle yapacağım her kurcalamanın, bugün yaşadığım bir kaç saatin harikulâde vakalarına ve bu vakaların emsalsiz âhengine zarar vereceğinden çekiniyordum.
Karanlık merdivenli pansiyon bana pek şirin, koridorları dolduran bütün kokular hoş geldi.
Bundan sonra, her gün Maria Puder’le buluşup beraber gezmiye başladık. Birbirimize söyliyecek şeyleri ilk akşam bitirmiş değildik. Her zaman karşılaştığımız insanlar, manzaralar, bize düşüncelerimizi söylemek ve bunların birbirine nekadar yakın olduğunu tesbit etmek imkânını veriyordu. Bu fikir yakınlığı, her noktada ayni şekilde düşünmenin neticesi idi; gerçi bunda, bir tarafın fikrini kabul edip kendisine mal etmiye diğer tarafın evvelden hazır bulunmasının da tesiri vardı. Fakat karşısındakinin her kanaatini doğru bulup benimsemek için vesile aramak da bir nevi ruh yakınlığı alâmeti değil miydi?
En çok, müzelere ve resim galerilerine gidiyorduk. Bana yeni ve eski üstatların tabloları hakkında izahat veriyor, onların kıymetleri hakkında münakaşalar yapıyor-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/113
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
113
KÜRK MANTOLU MADONNA