soy soylamış görelim ne demiş
gitdükde yerüñ otlakların geyik bilür
geñez yerler çemenlerin kulan bilür
ayru ayru yollar izin deve bilür
yedi dere kokuların dilkü bilür
dünle kervân göçdügin torgay bilür
ogul kimden oldugun ana bilür
er agırın er yeynisin at bilür
agır yükler zahmetin katır bilür
ne yerde sızılar varısa çeken bilür
gafil başuñ agrısını beyni bilür
kolca kopuz götürüp elden ele ozan gezer
er cömerdin er nekesin ozan bilür
ileyüñüzde çalup eyden ozan olsun
azup gelen kadâñuzı tawnrı savsun
hânum hey begüm hey
dede korkut dilinden ozan eydür
avratlar dört dürlüdür
biris ev yapan sulpdur
birisi solduran sopdur
birisi tolduran topdur
birisi neçe söylerseñ bayagıdur
evvelki olan ev yapan sulbdur eve bir udlu konuk gelse er âdam evde olmasa anı yedirür içirür 'âzizler göndürür ol âyişe fâtıma soyıdur hânum anuñ bebekleri bitsün ocaguña ancılayın hâtun gelsin ikincisi soduran sopdur sabâhdanca yerinden örü durur elin yüzin yumadın tokuz bazlambanç ile bir küvlek yogurd gözler doyınca dıka basa yer elin bögrine urur eydür
bu harâb olası ere varaldan karnım toyup yüzüm gülmedi ayagum başmak burnım yaşmak görmedi