Sayfa:Denizli'de Hızır ve Hıdrellez.pdf/4

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış
Mevlüt Metin Türktaş
www.turukdergisi.com


benimsenmektedir. “Tasavvuf düşüncesinde “Hızır-Musa” artık birer sembole dönüşmüştür. Hızır, kâmil kişi, mürşid ya da Allah’ın ilminin yeryüzüne yansımış şekli olarak görülürken, Hz. Musa bu ilimden istifade etmeye çalışan bir mürit olarak sunulur” (Şahin 2016: 35).

Hızır’ın, abdalların reisi olarak en yüksek mürşid mevkiine oturtulması, tasavvufun gelişiminde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu konuda birçok sûfi, Hızır tarafından irşât edildiğini ve onunla görüşüp sohbet ettiğini söylemiştir (Uludağ 1998: 410). Türk tasavvuf düşüncesinin oluşmasını sağlayan başta Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve Mevlâna Celâleddin-i Rûmî olmak üzere hemen hemen bütün mutasavvıf şâirler Hızır’ı, Mürşid-i Kâmil olarak yorumlamışlardır. Ahmet Yesevî bir hikmetinde, Hızırla görüştüğünü, onun kendisine yardım edip elinden tuttuğunu, otuz bir yaşında iken kendisine mey içirdiğini ve vücudundan Azrail’i kovduğunu söyler. Yunus Emre, Hızır’ın İlyas’la birlikte ab-ı hayat içerek ölümsüzlüğe eriştiğini belirtir ve Hızır’ın sakalık yapacağından söz eder (Kurnaz 1998: 412).

Hızır hakkında yazılı ve sözlü kaynaklarda çok yaygın ve çeşitli bilgiler bulunmasına rağmen bir peygamber olduğuna inanılan İlyas hakkındaki bilgi ve söylenceler Hızır kadar yaygın değildir. Hızır’ın karada, İlyas’ın da denizlerde yaşadığına inanılmaktadır. Hızır ve İlyas’ın 6 Mayıs günü Hıdırlık denen yerlerde buluştuğuna inanılır. Burası genellikle yeşilliği bol olan akarsu kenarları, su kaynaklarının olduğu yerler, yaylalar, yatırların olduğu kutsal mekanlar ya da bölge halkınca kutsal sayılan ulu ağaçların olduğu yerlerdir. İnsanlar bu mekanlarda, yeşillikler içerisinde İlyas’ı görmeyi dilerler.

Hızır ve İlyas’ın 6 Mayıs günü bir araya geldiğine inanan Türkler bugünü, Hıdırellez Bayramı ya da Bahar Bayramı adıyla, sıkıntılı kış günlerinden sonra gelen baharın başlangıcı olarak sevinç içinde kutlamaktadırlar. Bütün Türk coğrafyası üzerinde Hıdrellez ile ilgili inanç ve uygulamalara bakıldığında; Hıdırellez gününün kıştan yaza geçiş ritüeli olarak yaşadığı görülmektedir (Günay 1990: 32–34). Baharla ilgili bir kutlama olan Hıdırellez zaman zaman Nevruz bayramı ile karıştırılabilmektedir. Türk kültüründe Nevruz, güneşin Koç Burcu’na girdiği gün olan 21 Mart gününde yapılan “Yeni Yıl” kutlamasıdır. Hıdırellez ise, eski Türklerin hava, su, ateş ve toprak hakkındaki inanmalarının, İslam sonrasında benimsedikleriyle birleştirilmiş yeni bir kutlama günü ve “Yaz Mevsimi”nin başlangıcıyla ilgili kutlamalardır. Hıdırellez, bir yılbaşı kutlaması olmamasına rağmen Hıdırellez kutlamaları içindeki esası oluşturan unsurlar, Nevruz kutlamalarının esasını oluşturan unsurlarla aynıdır (Ekici 2005: 48).

Türkler arasında Hızır ile ilgili inanış ve uygulamalarda olduğu gibi bir bahar bayramı olan Hıdırellez kutlamaları da İslamiyet öncesinde Türkler arasında yaşatılmaktaydı. “İslâm öncesine ait çeşitli mitolojik veya efsanevî anlatımlar, İslâm sonrasında belirli bir dinî şahsiyete veya peygambere bağlanarak nasıl meşrulaştırılmaya ve yaşatılmaya çalışılıyorsa, İslâm’a ait olmayan bir bayram da Hızır ve İlyas adlı peygamberlere bağlanarak en eski mevsim bayramları yaşatılmaya devam ettirilmiş olmalıdır. Bu bayram kutlamalarında daha çok yer-su ruhlarıyla ilgili ritüeller görülür. Çeşitli bitkiler, ağaçlar, ateş, toprak, taş, su aslında yer-su ruhlarını etrafındaki uygulamaların devam ettiğin göstermektedir” (Önal 2008: 1203).

Gerçekte, insanoğlu Hıdrellez törenlerinde, kendi yaşamının mutlu ve sıkıntısız bir şekilde devamı için gerekli olan ortamın yeniden gelmesini kutlamaktadır. Hıdırellez’de yaşlılar yeni birTURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal 2021, Year 9, Issue 25 Issn: 2147-8872

166