İçeriğe atla

Sayfa:Carel Zwollo.pdf/204

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

202

2 Fatalizm, yazgıcılık, kadercilik, tüm eylemlerin ya da olayların evrendeki yasaların boyunduruğunda olduğunu vurgulayan bir felsefi öğretidir.

Türkiye’deyken birçok kez “burası Türkiye” tabirini duydum. Böyle bir şeye hiçbir ülkede rastlamadım. Sanki bu iki kelimeyle Türklerin kendi hayat biçimlerinden bahsetmek istediklerini anlıyordum.

kendi aramızda Ford Fiasko derdik) Paris, Milano, Venedik, Zagreb, Bükreş, Selanik ve İstanbul üzerinden Ankara’ya döndük. 21 Ocak’ta eski Yugoslavya yolundayken radyodan Irak Savaşı’nın başladığını öğrenmiştik. Saddam Hüseyin bu çatışmanın “the mother of all wars,” yani, “bütün savaşların anası” olduğunu söylemişti. Edirne’deki bir petrol istasyonundaki bir adam bize, “Beyler siz yanlış yöne doğru gidiyorsunuz, orası Ortadoğu ve orada savaş var. Saddam Hüseyin ‘Fırat Nehri’ndeki barajlarınızı bombalayacağız,’ diyerek Türkiye’yi tehdit etti,” dedi. Ama biz yolumuza devam ettik. Çünkü bunun blöf olduğu çok açıktı. Eğer Irak Türkiye’nin Fırat’taki barajlarını bombalarsa, on saat sonra Bağdat sel altında kalırdı.

Haldun’un Ahmet Mithat Efendi Sokağı’ndaki dairesinde bir aydan fazla kaldım. Ankara o zaman daha sakin bir şehirdi. İlk defa büyük bir şehirde çalışacaktım. O durumun avantajlarını çabuk fark ettim. Ankara’da büyük bir Birleşmiş Milletler binası vardı. Orada FAO ve ILO çevresini tanıdım. FAO’nun “representative resident”i yani, daimi temsilcisi olan J. Dorenbos ile Wageningen’de tanışmıştım. Hollanda Büyükelçiliği Tarım Ataşesi Cees Roele, benim Devlet Su İşleri ve Tarım Müdürlüğü’ndeki memurlarla görüşmem için gerekli ayarlamaları yaptı. Onlarla Türkiye’deki balık sektörü ve balık yetiştirme potansiyeli hakkında konuştuk. Tarım müdürü Ali Eryılmaz ilk toplantımda Tayland’daki projeyi anlatmaya başladığımda hemen benim konuşmamı kesti ve “Bay Zwollo, bizim ülke soğuk, Ankara kışları soğuk, doğuya gittikçe hava daha soğuk olur. Balıklar, hem göllerimizde, barajlarımızda hem de nehirlerimizde çok yavaş büyürler,” dedi. Ali Bey, genel olgulara önem veren bürokratik bir memurdu. Fakat Türkiye çok farklı iklimlere sahip. Aynı bölgede farklı mikro iklimler var ve bunu köylülerle birlikte değerlendirmek gerekir. Detayları bilenler onlardır.

Türkiye’deyken birçok kez “burası Türkiye” tabirini duydum. Böyle bir şeye hiçbir ülkede rastlamadım. Sanki bu iki kelimeyle Türklerin kendi hayat biçimlerinden bahsetmek istediklerini anlıyordum. Bu aynı zamanda bir fatalizm2 ve Türkiye ile ilgili özel bir durum. Benim bu tabire biraz alerjim var.

Ali Bey de gökkuşağı alabalığının soğuk ve oksijenli suya ihtiyacı olduğunu biliyordu. İtalya’da, ilk olarak 19. yüzyılda alabalıkların