192
Tayland’dan döndükten sonra Amsterdam’da, şehir merkezindeki dairemde tatil yaptım. O dönemde kız kardeşim Monika Brezilya’dan hasta olmuş şekilde Amsterdam’a dönmüştü. Ona yardım etmek istedim, annemle babam tarafından da bana hafif bir baskı vardı. Bana, “Carel sen zaten her zaman yurtdışında çalışıyorsun, bu kez de kız kardeşine yardım edebilirsin ve en uygun yardım da onun senin dairende kalması olur,’’ denmişti. Ben bu mesajı aldım. Ancak dairemi kız kardeşimle paylaşmak yerine bu zor durumdan “kaçmak” istedim. Türkiye benim kaçış yolumdu. İlk olarak Türkiye’yi tekrar görmek istedim, mümkünse birkaç sene çalışabilirim, diye düşündüm. Bir sivil toplum kuruluşunda iş bulabilirim, belki eski bir taş ev satın alırım ve küçük bir köye yerleşip, okuma yazmaya daha fazla zaman ayırabilirim diye düşündüm. Ayrıca Türkçeyi daha iyi öğrenip, Türki Cumhuriyetler’de danışmanlık yapabilirdim. O yıllarda, Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra, hem eski Sovyet ülkelerinde hem de Türkiye’de neo-liberal bir atmosfer vardı. Türkiye eski Pan-Türk veya Turan hayalini sonunda gerçekleştirmiş gibiydi. Sovyetler Birliği dağılınca ilk önce Türkiye’nin komşuları Kafkasya ve Ukrayna’dan ziyarete gelmişlerdi. Zihinlerindeki “özgür, batılı, zengin Türkiye” imajı Hopa, Kars, Erzurum’a gelince kırıldı. Karadeniz üzerinden gelenler bölgedeki şehirlerde tam olarak açık bir batı ülkesi göremediler. Batıya doğru, Adapazarı, Kocaeli, İstanbul’a gitmeleri gerekiyordu. Aynı şekilde Türkler, “kayıp kardeşleri” olan Azeri, Türkmen, Özbek, Kazak ve Kırgızları görünce şoke olmuşlardı. Bu topluluklar daha çok Moğollara benziyor, Rusça konuşuyor ve genellikle laiklikten farklı olarak dinsiz konumda bulunuyorlardı.
Batı Avrupa’daki çevreciler de şaşkındılar. Çünkü eski Sovyet ülkelerinde toprak, hava, su sistemleri oldukça kirliydi. Son derece hantal ve bakımsız bir sanayi ve tarım sistemi vardı ve halk ya da hiçbir sivil toplum örgütü bu duruma karşı tepki gösterememişti. Batı ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında çok hızlı bir şekilde iş birliği başladı; ticaret, organizasyon yöntemleri, hukuk, kültür gibi. Yeni bir sayfa açılmıştı ve Batı’daki danışmanlık firmaları özellikle Doğu Almanya ve Polonya başta olmak üzere bu boşlukları doldurmaya başladılar. Türkiye de eski Sovyetler Birliği içindeki Türki Cumhu-
Türkiye eski Pan-Türk veya Turan hayalini sonunda gerçekleştirmiş gibiydi. Sovyetler Birliği dağılınca ilk önce Türkiye’nin komşuları Kafkasya ve Ukrayna’dan ziyarete gelmişlerdi.