XVI ncı asır Bektaşîlerinden biri de Askerî’dir. Edirne’de doğdu. Uzun zaman Kerbelâ’daki Bektaşî tekkesinde bulunmuştu. Lâtifi, «Niçe zaman Hazret-i İmam Hüseyin âstânesine yüz sürmüş ve Seyyid Gazî dergâhına Şâh-ı Horasan selâmın getürmüş abdâl meşreb ve mevâlî mezheb kimesnedir. Diyâr-ı Bağdad’da Eimme-i izâmdan İmam Hasan-ı Askerî âstânesinde niçe yıllar mukîm olub atebe-i refîaya intisâb-ı tâmı olduğu münâsebetle Askerî tahallûs etmiştir. Dervişâne ebyâtı ve fakr u fenâya müteallik kelimâtı vardır» diyor.
Askerî’nin mecmualarda epeyce şi’ri kayıdlıdır. Bunlar arasında satirik mahiyette olanlar da vardır. Bektâşîliği terennüm eden bir manzumesini dercediyorum :
Pâdişah-ı dehre baş eğmez gedâlar var imiş
Mülk-i istiğnâda hoş ehl-i gınâlar var imiş
Sakınur ersâr-ı aşkullahı her bigâneden
Hamdülillâh sırra mahrem âşinalar var imiş
Atlas-ı şâha değişmez köhne şâlın âr eder
Tekye-i dehr içre abdâl-ı fenâlar var imiş
Zeyn eder şehbâzlarla bu dil-i sadçâkini
Zümre-i uşşâk içinde bî nevâlar var imiş
Aşk derdinden zebundur gûşe-i meyhânede
Askerî gibi hezâran mübtelâlar var imiş