Şiir Terapisinin Bireylerin Sürekli Öfke 367
bilinmektedir (Rickson ve Watkins, 2003). Alanyazında şiir terapisinin öfke üzerindeki etkililiğini sınamaya yönelik yapılmış araştırmaların kısıtlı olması ulaştığımız bulguları karşılaştırmamızı sınırlandırmaktadır. Yine de araştırma, yapılmış olan bazı çalışmalar ile kıyaslanabilinir (Demir ve Demir, 2018; İçel ve Başoğul, 2021; Mousavi ve Sohrabi, 2014; Öpöz, 2017). Ancak yöntemde ve çalışma gruplarındaki farklılıklar nedeniyle bu kıyaslamanın tümüyle güvenilir olmayacağı ifade edilmelidir.
Duygu, düşünce ve deneyimleri sanatsal etkinliklerle dışa vurmanın, bedensel ve psikolojik sağlık üzerinde pozitif etkileri olduğu bilinmektedir. Kişilerin duygu ve düşüncelerini fark edebilmelerine yardımcı olacak birçok yöntem bulunmaktadır. Örneğin sanatsal etkinlikler ile bloke olmuş duyguların, bir bireye ya da ortama ilişkin duygu ve düşüncelerini dışa vuramayan bireylerde semboller, suçluluk duygusu ortaya çıkarmadan bu birey veya ortama dair duyguların ortaya çıkmasına yardımcı olur (Aydın, 2012; Killick, 1993). Böylelikle şiir terapisi uygulamalarının üyelerin fonksiyonel olmayan düşünce ve duygularına temas ederek farkındalık ve içgörü kazanmalarına yardımcı olacağından üyelerin öfke düzeylerinde de etkili olacağı beklenmiştir. Katılımcılardan biri "Lisans öğrenimim sayesinde duygularıma daha çok temas ettiğimi düşünüyordum. Ancak program boyunca olumsuz duygularıma daha az temas ettiğimi hatta onlardan çoğunlukla kaçmış olduğumu fark ettim. Artık kaçmak yerine olumsuz duygularımla temas etmeye çalışıyorum.” Bir diğer katılımcının ise “Özellikle beden duyumlarımız üzerinde çalıştığımız hafta zorlayıcı duygularımı ne kadar yok saydığımı fark ettim. Yok saymışım çünkü onların hem bana hem de yakın ilişkilerime zarar vermesinden korkmuşum... Ama tabi hep olmaktan korktuğum yerde buldum kendimi. Artık olumsuz duygularıma temas etmeye cesaretim var." diye ifade etmeleri yukarıda bahsedilen beklentinin karşılandığını düşündürmüştür.
Araştırmamızın bulgularından bir diğeri ise grupla şiir terapisi uygulamalarının benlik saygısı üzerinde etkili olduğudur. Yücesan ve Şendurur (2016) tarafından yürütülen bir araştırmada üniversite öğrencilerine dokuz hafta süren müzik terapisi, yaratıcı drama ve şiir terapisi etkinliklerinin gerçekleştiği bir program uygulanmıştır. Yapılan analizler deney grubundaki öğrencilerin genel benlik saygısı, sosyal benlik saygısı, akademik benlik saygısı ve ebeveynlerle ilgili benlik saygısı düzeyleri üzerinde olumlu yönde bir değişim görülmüştür. Şizofreni ve bipolar bozukluğu tanısı almış bireyler ile yürütülen şiir terapisi programı sonrası hastaların benlik saygısı puan ortalamalarında artış tespit edilmiştir (Utaş-Akhan, Gezgin-Yazıcı, Şahiner, Didin ve Öner, 2022). Bu çalışmanın sonuçlarının, alanyazında yer alan bazı çalışmaların sonuçlarıyla benzerlik gösterdiği söylenebilir.
Şiir terapisi ile geleneksel psikoterapi arasındaki en önemli fark, şiir terapisinde yazının bir iletişim aracı olarak kullanılabilmesi ve mecazi dil kullanımının acı verici deneyimler, zorlayıcı duygu ve düşünceler ile başa çıkmayı sağlayan belirli bir koruma sağlamasıdır (Kähmi, 2022). Uygulamalar sırasında yaratıcı yazı etkinliklerinin yanında resim, kolaj, kil gibi sanat terapisi teknikleri kullanılarak duygu ve düşüncelerin dışavurulması bireylerin benlik saygısı düzeylerinin artmasına katkı sağladığı düşünülmektedir. Benlik saygısı, kişilerin sahip oldukları yetenek ve kapasiteleri kabullenmesine ilişkin bir değerlendirmeyi içermektedir (Mckay ve Fanning, 2000). Katılımcıların sözlü değerlendirmeleri dikkate alındığında sanatsal etkinliklerde bulunmanın, özellikle de şiir yazmanın kendilerini başarılı hissetmelerini sağladığı görülmektedir. Programın sonunda katılımcılardan sekiz haftalık grup yaşantısını yazılı olarak değerlendirmeleri istenmiştir. Yazmış oldukları notlarda katılımcıların önemli bir kısmının sanatsal aktivitelere yönelik yeteneklerini görmenin kendilerini mutlu ettiğini ifade etmişlerdir. Katılımcılardan biri “Şiir yazabileceğimi hiç sanmıyordum. Bunu keşfetmek beni çok mutlu etti. "Bir diğeri “Daha önce farkında olmadığım yeteneklerimi farkettim. Aslında bunu hepimize farkettirdiniz. Beni en çok şiire öykü yazmak etkiledi. Bundan sonra öykü yazmaya devam edeceğim." Bir diğeri ise "Önceden şiir yazmak bir yana şiiri bile güzel okuyabildiğimi düşünmüyordum. Bu programın bana duygularıma temas etmemi sağlamasının yanında şiir yazma konusunda da iyi olduğumu gösterdi" diye ifade etmeleri bu uygulama sürecinde yeteneklerini fark ettiklerini ortaya koymaktadır.
Bu araştırmanın bazı kısıtlılıkları vardır. Bu kısıtlılıklardan biri örneklem büyüklüğüdür. Araştırma küçük bir katılımcı grubuyla yürütüldüğünden dolayı araştırma bulgularının genellenebilirliğinden bahsetmek güçtür. Ayrıca,