İçeriğe atla

Sayfa:Şiir Terapisinin Bireylerin Sürekli Öfke ve Benlik Saygısı Düzeylerine Etkisi.pdf/2

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Şiir Terapisinin Bireylerin Sürekli Öfke 363


Şiir, bilinçdışı süreçler hakkında farkındalık kazanmak, kaygı ile baş etme becerilerini geliştirmek, yaratıcı düşünceyi harekete geçirmek, özgüveni arttırmak, an'ı deneyimlemek ve an'da olana ilişkin farkındalık kazanmak için kullanılan bir sanat terapisi tekniğidir (Springer, 2006). Terapi sürecinden şiirin kullanılmasıyla beraber ortaya çıkan birçok etkinin farkedilmesi ve değerlendirilmesi ile temelleri oluşturulan şiir terapisi, terapi ortamında dil sanatlarının kullanılması şeklinde tanımlanabilir (Mazza, 2014). Bir terapötik araç olan şiir, bireylerin duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine ve yaratıcı süreçle birlikte ortaya çıkan sanatsal ürün aracılığıyla kendileri hakkında farkındalık kazanmalarına yardımcı olmaktadır(Thomas ve León, 2012).

Şiir terapi uygulayıcısı olan ruh sağlığı profesyonelleri benimsemiş oldukları psikoloji yaklaşımının kuramsal temelini şiir terapisine entegre edebilmektedirler. Bir sağaltım aracı olarak şiiri ilk kullanan terapistler genellikle psikanalitik yönelimliydi. Bu nedenle ilk olarak duygusal dışavuruma önem verilmiş ve şiir yardımıyla bireylerin bastırmış oldukları bilinçdışı materyallere ulaşarak içgörü kazanmalarına yardımcı olmak amaçlanmıştır (Punzi, 2022). Daha sonra, uzmanlar benimsemiş oldukları bilişsel-davranışçı terapi (Collins, Furman ve Langer, 2006), bilinçli farkındalık temelli terapi (Shapiro, 2001), gestalt (Friedman, 2002), varoluşçu (Furman, 2003) gibi farklı psikoterapi yaklaşımlarını şiir terapisine entegre ederek dışavurulanın anlamlandırılmasına yardımcı olmuşlardır. Şiir terapisi bu yönüyle birçok farklı teori ve uygulama modeliyle uyumlu bir dışavurumcu sanat terapisidir.

Şiir terapisi, çok çeşitli klinik popülasyonları kapsayan görece yeni ortaya çıkan bir kanıt tabanına sahiptir. Alan yazın incelendiğinde şiir terapisinin etkililiğini sınamaya yönelik psikososyal müdahale çalışmaları yapılmış ve psikolojik belirtiler (Güler ve Çağan, 2022), demans (Petriwskyj, Parker, O'Dwyer, Moyle ve Nucifora, 2015), afazi (Shafi ve Carozza, 2011), yeme bozuklukları (Ramsey-Wade ve Devine, 2018), yas (Glover, Rice, Phillips ve Williamson, 2016), psikoz (Tamura, 2001), cinsel işlev bozukluğu (Floyd, 2019) gibi birçok ruhsal sorunu ele alarak olumlu sonuçlar vermiştir. Ayrıca şiir, kişilerin kendilerine de yardım etmelerine imkân sağlamaktadır (Bolton, 1999). Bunun beraber terapötik ilişkiyi de güçlendirmede olumlu etkileri görülmektedir (Abell, 1998; Hoffman, 2014).

Öfke bireyin bir tehdit, saldırı, eleştiri ya da engellenme gibi durumlar karşısında yaşadığı içsel ve evrensel bir duygudur (Hankins ve Hankins, 2000). Spielberger (1980) öfkeyi süreklilik ve durumsallık olarak tanımlamaktadır. Durumsal öfke, hedefe yönelik davranışların engellenmesi, haksızlığa uğrama durumunda, gergin, kızgın, sinirli olma şiddet düzeyini ortaya koyan duygu durumunu ifade etmektedir. Sürekli öfke ise durumsal öfkenin yaşanma sıklığını ortaya koyan bir kavramdır (Akt. Özer, 1994). Sürekli öfke, ruhsal, davranışsal ve bedensel hastalıklarla ilişkilidir (Martin ve Watson, 1997). Sürekli öfke düzeyi arttıkça kişiler sosyal ilişkilerinde yaşadıkları hayal kırıklıklarının da arttığı, kızgınlık (Lopez ve Thurman, 1993) ve tehdit edilme hissi (Berkowitz, 1990) deneyimlemektedirler. Sürekli öfke düzeyinin artması kişinin daha sıklıkla durumsal öfke yaşamaktadır (Deffenbacher, Lynch, Oeting ve Kemper, 1996). Alanyazın incelendiğinde öfke arttıkça yaşam doyumunun azaldığını ortaya koyan araştırmalar (Hamdan- Mansour, Dardas, Nawafleh ve Abu-Asba, 2012; Pilcher, 1998; Schimmack, Oishi, Furr ve Funder, 2004) bulunmaktadır.

Benlik saygısı Rosenberg'e (1965) göre kişinin kendi ile ilişkili olumlu ya da olumsuz tutumlarıdır. Benlik saygısında kişinin kendisine yönelik değerlendirmelerinin yanında diğerlerinin kişiyi onaylaması da önemlidir (Coopersmith, 1965). Benlik saygısı yüksek kişiler özgüvenleri yüksek, atılgan, duygu ve düşüncelerini kolay bir şekilde dışa vuran, başarılı sosyal ilişkiler kuran bireyler olarak bilinmektedir (Brown ve Mann, 1991). Benlik saygısı kişinin erken çocukluk dönemlerinden itibaren diğer bireylerle etkileşimi sonucu oluşmaktadır. Diğer bireylerin kişiye ilişkin pozitif değerlendirmeleri, kişiyi kabul etmeleri ve duyarlı yaklaşımları kişinin pozitif bir benlik saygısı geliştirmesine yol açmaktadır (Rosenberg, 2017). Benlik saygısı düşük olan kişiler kendilerinden memnun olmadıklarından dolayı kendilerini eleştirdikleri için, başka bireylerinde kendilerini olumsuz olarak değerlendireceğini varsayımında bulunmaktadırlar (Kocovski ve Endler, 2000).