Sayfa:İşlevselcilik Açısından Kuyu Motifinin Türk Kültürü, Edebiyatı ve Sinemasına Yansımaları.pdf/10

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış
folklor / edebiyat

Thompson’ın eserinde geçen, içinde farklı sıvıların var olduğu kuyu motifine örnek olarak,bir Kıbrıs masalında anlatılan konyak, şarap ve zivaniya (saf alkol) dolu üç kuyu verilebilir(Sakaoğlu, 1983). Bu kuyular, masal kahramanının iyilik yapması sonucu Hızır’dan dilek dilemesiyle oluşur, Hızır’a kötülük yapması sonucu da yok olur. Burada kuyu, Hızır’ın marifetiyle var olur ve yok olur. Bu da Thompson’ın eserinde yer alan, azizin kazdığı kuyuyla bir bakıma benzerlik gösterir. Söz konusu kuyu, besin ihtiyacı karşılama işlevini taşır. Bu ve benzeri işlevlere sahip kuyular, çok sayıda masalda yer alır.



  Klasik ve yeni Türk edebiyatında kuyu motifi
  Halk edebiyatından örneklerini verdiğimiz kuyu motifinin Klasik Türk edebiyatında veyeni edebiyatta, benzer ve farklı işlevleri taşıyan karşılıkları mevcuttur. Klasik Türk edebiyatında, kuyu motifi aracılığıyla telmih ve teşbih yapıldığı görülür. Sevgilinin büyüleyici bir güzelliğe sahip olduğunun anlatıldığı bazı beyitlerde, Harut ve Marut adlı büyü yapan meleklerin hikâyesine telmihte bulunulur. Bu iki meleğin, güzel bir kadına kapılıp hatalı işler yapması ve tanrı tarafından kuyuya asılarak cezalandırılması, sevgilinin söz konusu kuyudaki büyücülerden biri olduğunun iddia edilmesiyle bağlantılı olarak ele alınır (İnce, 2007).Böylece hem geçmişteki bir olaya telmih yapılır hem de sevgili büyücüye benzetilerek teşbih yapılır. Kuyu bu kullanımlarda, söz sanatının yapılmasına yardımcı olan unsur işlevi görür.Divan şairlerinden Nedim’in, konuyla ilgili bir beyti ve metnin günümüz Türkçesine aktarımı aşağıda verilmiştir:

“Gamze-i fettânını koydun ki yıktı ‘âlemi
Bahse dalmışken çeh-i Bâbil’de câdûlarla sen” (Levend, 2017: 223)
Günümüz Türkçesine aktarımı:
“Sen Babil kuyusunda cadılarla sohbet ederken fettan yan bakışın da âlemi yıktı, harap etti” (İnce, 2007: 112).


  Klasik edebiyatta sevgiliyi anlatmak için kullanılan kuyu motifinin yeni edebiyata daha farklı işlevleri üzerinde taşıyarak dahil olduğu görülür. Kuyunun bilinmeyenlerle dolu derinlikleri çağdaş yazarların bir kısmında kaosa girmişlik etkisi uyandırır. Bazı durumlarda kuyu, kahramanı içine çekerken bazılarında ise kahramanın kuyuya inmeyi istediği görülür.Kahramanın istemsizce bir kuyuda olduğunu düşünmesine Nezihe Meriç’in Bir Kara Derin Kuyu hikâye kitabı örnek verilebilir. Yazar, 1980’li yıllarda yazdığı ve yirmi yıl öncesine de yer verdiği hikâyelerde, dönemin siyasî gerginliklerine, yaşanan maddi zorluklara, insanların olumsuz anlamdaki değişimlerine, eski güzel günlere olan özlemine, yazmakla ilgili sorunlarına değinir. Değinir, çünkü bunları çok derin ve vurgulu bir şekilde anlatmadan, günlükhayatın küçük parçaları gibi küçük cümlelerle, kısa sözlerle ifade eder. Talat Sait Halman,eserin başında yazarın “Yaşadığımız şu günleri anlamaya çalışmak, beni çok yordu. Yazmak,giderek büsbütün zorlaşıyor benim için” (Meriç, 2019: 217-218) cümlelerine atıf yaparak,Meriç gibi oldukça duyarlı bir yazarın, bulunduğu zulüm, kargaşa ve umutsuzluk dolu ortamın, yazmasına engel oluşturduğuna küçük bir vurgu yaptığını belirtir (Halman, 1991).Meriç’in yaşadığı zor şartlar ve yazı yazamayışı onun hikâyelerinin kara, derin bir kuyuda yazıldığı hissini verir. Burada kitaba ismini de veren kuyu, umutsuzlukla dolu ortamı anlatan bir metafor işlevi görür.

290