İdeallerini büyük ölçüde paylaştığı halde Ali Kemal Jöntürklerle anlaşamadı. Gayeye varmak için izledikleri yolu beğenmedi. Bir aralık Murat Bey jöntürklere liderlik etmiştir. Murat Bey, Ali Kemal'in Mülkiye'den tanıdığı, sevdiği hoca idi. Hür fikirli, mutedil görüşlü olmasını beğeniyordu. Murat, Bey, Ali Kemal'ın Jöntürklerin derneğine girmesini istedi. Ali Kemal daveti reddetti, «girmem, çünkü üç günde kavga edeceksiniz, emsalini gördüm,»> dedi100.
Öyle, Ali Kemal jöntürklerin faaliyetini manasız ve faydasız bulurdu, bu kanaatını da bazen pek açık bir şekilde ifade ederdi. Meselâ bir kere, jöntürklere hitaben, şunu söylemiştir:
«Ne istiyorsunuz, idare-yi hazırayı tabdil etmek mi? Hangi kuvvet ile, hangi silah ile? Paris'te, Kahire'de yarım yanlış fransızca, türkçe gazeteler neşretmekle mi? Bu vehme cihan güler. Fakat bu meşgale ile hüviyetinizi körlüyorsunuz. Bir nevîi hükümet-i mevhume-yi osmaniyenin natüvan, işsiz memurlarına benziyorsunuz. Bu hal ile o emeli kemala erdirmek, memlekete cidden hizmet etmek muhaldır.» 154
Ama asıl Meşrutiyetin ilanından sonradır ki Ali Kemal jöntürklere pek dokunaklı tarizde bulunmuştur. İttihad ve Terakki'nin liderlerinden bir jöntürk'ün dergisine karşı açtığı bir iftira da- vasında, jöntürkleri kastederek,
«Evet, bugün de yarın da söylerim, istirdad-1 hürriyet için Üçüncü Ordunun şanlı kılıçları hizmet etti. Paris'te 10 sene- den beri bulunan bu adamlardan ne ilmen, ne hamiyeten, ne fikren, ne kalemen istirdad-ı hürriyete hizmet eden olmamıştır.»
demiştir. Jöntürklerle Ali Kemal arasındaki anlaşmazlık sonra düşmanlığa dönüşmüştür ve bu da Ali Kemal'ın daha sonraki seçeneklerini etkilemiştir şöyle ki İttihad ve Terakki'yi jöntürklerin, Kuva-yı Milliye'yi de İttihad ve Terakki'nin devamı bilmiş, her ikisine karşı menfî bir tutum almıştır.
Ali Kemal Paris'te başlıca iki şeyle meşgul oldu. Evvelâ yarıda kalmış olan yüksek tahsilini tamamladı, Siyasal Bilgiler Okulundan diploma aldı. Sonra, geçimini temin için İKDAM gazetesine muhabirlik etti. Gazeteye her hafta bir mektup gönderdi, kendisi bunlara musahaba derdi. İlkini 8 Eylül 1311 (20 Eylül 1895) de gönderdi. Bunda muhabirlik programını çizdi. Siyasetten bahsetmeyeceğini, edebî ve kültürel konular üzerinde duracağını söyledi. Maksadı didaktik idi. Türk topluluğuna, bilhassa gençlere, Batıyı tanıtmak ve beğendirmek. Mektuplar çok rağbet gördü, kitap halinde de yayınlandı, kitaplardan birçok nüsha satıldı 15. Belki fazla derin değildiler yazıldıkları vakit Ali Kemal daha pek genç idi ama samimi idiler ve bir yenilik teşkil ediyorlardı.. Onyedi yıl sonra tekrar kitap halinde basıldıkları vakit yeni baskıya yazdığı mukaddemede Ali Kemal mektupları şöyle değerlendirmiştir:
«Paris Musahabeleri' siyasetten maada her marifetten bahseyler, filhakika bazen pek sadedilane, hatta müptediyane, lâkin daima safvet ve samimiyetle bahseyler. Bu musahabelere de cüz'î bir kıymet veren de asasen o safvet ve samimiyettir. Heveskâr-ı marifet bir Türk gencine o cihan-ı kemalatın ilka eylediği tefekkürat, ihtisasat böyle saf olunca az çok bir meziyet haiz olabilir, herhalde mütalea edilmeğe değer.>>
Ali Kemal'in Paris muhabirliği üç dört sene sürmüştür. Sonra yazılarını beğenmeyen Hükümet onu yazı yazmaktan menetmiş- tir.
Ali Kemal'in Paris'te asıl önem verdiği konu, tahsili idi. Edebiyat ve Hukuk Fakültelerinin derslerini dinledi, burada öğrendiklerini Paris Musahabeleri nde değerlendirdi. Ama asıl tahsilini Siyasal Bilgiler Okulunda yürüttü. Okulun üç senelik normal eğitim programını izledi, tüm imtihanlarını verdi ve program sonunda iyi derece ile diploma aldı. Okula kaydedilişini -benzer bir olayın, yani Mahalle Mektebine ilk gidişinin, hatırası ile birleştirerek Paris Muhasebeleri'nden birinde anlatmıştır. 3 Kasım 1896'da kaydolmuştur. O zaman takriben bir seneden beri Paris'te idi. 29 Haziran 1899'da da mezun olmuştur, yani tahsilini asgarî müddette tamamlamıştır. Okulun arşivinde dosyası hâlâ mevcuttur. Dosyada Ali Kemal'in imtihan kâğıtları ile profesörlerin verdikleri notlar vardır. Bu profesörler, başta Albert Sorel olmak üzere, Scheffer, Leroy-Beaulieu, Diez gibi o devirde Fransız fikir âleminde nam yapmış değerler idi. Ali Kemal hakkındaki kanaatlar hep müsbet idi, hatta bazılarınınki Albert Sorel'inkileri gibi pek mültefit.
Paris'te iken Ali Kemal ailevi durumu ile ilgili bir girişmde de bulundu. Yalnızlık ona ağır geliyordu, bir aile kurmak istedi. Paris'ten sıksık Cenevre'ye geçerdi. Cenevre'yi, İsviçre'yi severdi. Cenevre yerlisi bir aile ile tanıştı, kızlarını beğendi. Anlaşmışlardı, evleneceklerdi. Sonra ailenin ileri sürdüğü bazı şartlar Ali Ke-
165