İçeriğe atla

Sayfa:Ömrüm.pdf/33

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

beyt-i metini icaz mertebesine varmıyor mu? Şerare ekseriyetle bu mertebede sözleri muhtevidir. Bu sözler ki türkçedir, Türk şivesiyledir. Hem de en son, en munis en latif Türk şivesiyledir. Bugün en güzel şiirlerimizi söylesek, bu şive ile söyleyebiliriz.

Yine Şerare'den :

Atılma, dur, suhen ehl'i hali anlamadan!
Cevaba etme tasaddi suali anlamadan!

matlağı ile başlayan gazel-i marufu ki lafzen de, manen de pek sadedir. Fakat ne hoş, ne fasih bir türkçedir, lisanımızın arapça ve acemce ile aheng-i imtizacını ne beliğ bir tarzda gösterir!

Ateşpare de bu mehasin itibariyle Şerare'den aşağı kalmaz:

Düştüm sukut-u berk hezanyollu rahina
Bir kere bak, şu muntazir nazara hahına
Demez miyim? Bu halim ile bir nikâhına?
Bakmak günah mı ruy-u melahatpenahina?
Üftade bir piyadeyim ey şehsüvar!.. dur!

kıt'asının kudret ve insicam-ı elfazını kaç şiirimizde bulabiliriz?

İşte lisan muallimliği, şairlik itibariyle böyle, fakat fikirce de Naci Efendi öyle geri değildi, hele asla irtica ile mahkum edilemez- di. Yukarıda hikâye ettiğimiz gibi Ekrem Bey'in beğenmediği o «Ircağı Nazar» manzumeleri bile Muallim'in fikren, hatta siyase- ten pek müterakki olduğuna delalet eyler:

Bir köşede mahkûm ediyor daveri daver!
Bir köşede mağdum ediyor daveri daver!

Bir kavim oluyor yari-yi tâlile cihangir
Bir kavim ediyor sonra onun mülkünü teshir

Bir fırka eder münkariz olduk diye feryad!
Bir fırka o feryadı işittikçe olur şad!

Biz mezheme hakdır diye bin sadedil uymuş,
Bilmez ne imiş aslı, fakat namını duymuş!

Olmakla hilafında onun mezheb-i diğer
Olmuş tarafeynin işi kan dökmeğe müncer

Yok şüphe ki her müntesib-i meslek-i mevhum
Evhama uyar «istemezük» vak'ası malum

Manasıza manali der eshab-1 taassup
Haksız çıkarır haklıyı erbab-i taagllüp

Vermez mi bu dilsuz menazır sana rikkat?
Meydana niçin çıkmadın? Ey mihr-i hakikat?

Nazm-ı mütefekkiranesini öyle bir devirde yazmak, bahusus neşredebilmek bir fazilet değil midir? Sultan Murad'ın baht-ı siyahı dillerde destan iken kardeşi kardeşin ma'dum ettiğinden bahs eylemek bir celâdet-i addolunamaz mı?

Bu manzume'den «Kristof Kolomb»a ait beyitler bile Ekrem Bey'in hoşuna gitmemiş olsa da divanlarımızda o zamana kadar görülmeyen terakkiperverane sözlerdendir :

Bir dahiye bir âlem eder âleme ihsan
Cani gibi zincire vururlar onu dunan

Ey dahiye, sen şimdilik ol sabır-ı zillet
Heykel dikecek, sonra senin namına millet

Olsun o, cihan, bulduğu gencineyi kapsin
İnsaf edin, adam kuru bir namı ne yapsın?

Lafız itibariyle bu şiirler o kadar parlak değil, fakat fikren takdire şayandır. Naci cidden mutaki idi, öyle olduğu için bilhassa «tevhid»lerde, «na't»larda harikulâde bir mertebeye irtika ederdi. Meselâ yine Irca- Nazar'da Hatemül'enbiya Efendimiz için şu kıt'a-i gerrayı söylemişti :

Başlar lemean etmeğe bir neyyir-i irfan
Her lahze-yi evan gözetir şebpare-yi tabaan
Adasının alçaklığı ettikçe tevali
Eyler o ziya küster afak-1 teali
Berk vurdu cemalinden evami-yi yetimin
En şaaşalı feyzi hudavend-i hekimin
Bir ders-i edep verdi ki eshab-1 zekâya
Hayret verir asari füsul-ü hükemaya
Bir nur-u mübeyyindir ki bu tabişki envar
Bir mislini olsun edemez tâ ebed izhar
Hem sureti hem sireti olmakla mükemmel,
Şayeste görülmüştü ona paye-yi evvel
Fahretmelisin, ey şeref-i namütenahi
Zira sana mazhardır o mahbub-u ilahi

Kudret-i elfazda bu mertebe-yi garayı o zaman şairlerimizin pek azı ihraz eylemişti.

Ö esnada hakan-ı sabıkın cinnetinden pek ziyade bahs olu-

53