teklifsiz idi. Saniyen Envar- Zeka, Bir Çiçek Demeti, Göz Yaşları gibi ruhsuz olmakla beraber tabii olduğu için sevimli eserler neşreyliyor, şöhret kazanıyordu. Naci Efendi Mustafa Reşid'i hiç sevmezdi, her fırsatta hırpalıyordu, hatta bir kere SAADETS gazetesinde uzun uzadıya muahaze ettikten sonra :
Olacakdır işin fena, çelebi!
Haddin elbette sonra bildirilir,
Olacak işin fena ne demek?
Orasını Mustafa Reşid bilir
diye tezyif ve tehdid eylemişti.
Fakat Reşid Bey bu tahkirlere kulak asmazdı, neşriyatinda devam eylerdi. Doğrusunu söylemek lazımsa bu naçiz sahib-i hamenin o sade yazıları hakikat-1 edebiye nokta-yı nazarından beni daha ziyade düşündürdü, serair-i aşkı gönlüme ilka etti, çünkü tabiî idi. Öbürleri gibi sun'î değildi. ENVAR-I ZEKÂ naşiri o zamanlar şiir pek yazmazdı, yalnız galiba bir parça sonraları dillerde çok dolaşan şu şarkıyı söylemiş, fakat neşretmemişdi:
Habgâh-ı yara vardım arz için ahvalimi
Bir perişan halini gördüm, unuttum halimi
Sinesinde, gerdeninde gizlenen amalimi
Leblerimle topladım, tebrik edin ikbalimi.
Mustafa Reşid'in zikrettiğim hikâyelerini okuya okuya kalben müteheyyiç iken bir kere başıma bir vak'a geldi, bir vak'a ki benim için ilk macera-yı aşk demekdir. perşembe akşamı evime döndümdü, odama kapandındı. Yaşım henüz ondört, onbeş idi, lakin gönlüm, gözüm şiir ile, sevda ile dolu idi:
Açar âguşumu figan ederim,
Beni öldürdü iftirak derim
gibi beytler söylüyordum, lâkin ne için, kimin için söylediğimi bilmiyordum. Böyle mütehassirane pencereden bakarken karşımdaki odada latif bir sima gördüm. Yüreğim hop etti, çünkü o latif sima çocukluğumdan beri aşinalarımdan idi. Komşularımızdan birinin kızı idi. Benden iki, üç yaş büyükdü. Fakat iptidalanı benimle evlenmek mukarrer iken sonraları her nasılsa bu karar bozulmuştu, o kızcağız başka bir gence varmıştı. Birkaç ay sonra ondan boşatılarak diğer bir adama tezviç edilmişti. Bir türlü sevemediği bu ikinci kocasiyle çok geçmeden bozuşmuştu. Bu esnalarda bir müddet valdesiyle beraber bize misafirliğe gelmişti. Çocukluğumuzdan beri aramızda bir muarefe, samimi bir muarefe olduğu için beni görünce gülümsedi, sevinir gibi oldu.
ALI KEMAL'IN GENÇLIK VE OKUL ARKADAŞLARI
Menemenlizade Tahir (Taha Toros arşivinden)
Mehmet Ali Aynî
32