gülbeşekerim İrfan Beyciğime de şu harmancı kocakarılarından birisi büyü yaptı da onu benden soğuttu... Hal, bu ise anacığım, işte görüyorsun, ben İrfan'ımın sevdasından cayır cayır yanıyorum. Bak anacığım, bak anacığım... -Kalbini göstererek-: Şuraya daya kulağını da doktor gibi kalbimi bir dinle; bak bak, yanıyor, tutuşuyor orası...
Birden, tavrını, benliğini değiştirip merdiven başında tıpkı kantocu bir kız gibi ellerini şakırdatıp omuzlarını titreterek,
«Yangın var, yangın var
Ah yanıyorum
Yetişin a dostlar,
Tutuşuyorum!»
Zavallı anneciğim, büsbütün şaşırarak:
— Ayol, bu enikonu sapıtmış; bunu doktora mı götürecekler, hocaya mı? Nereye götüreceklerse götürseler bari!...
Mutfak tarafından Etem'in sesi:
— Ben bilirim onun şifasını ama, bırakmazlar ki bana!...
Emine, annemin ayaklarına kapanarak,
— Doktor ne hayreder bana, hoca ne hayreder anacığım? İşte sana yeminle: En menşur evliya Etem babamız, Hoca Ali efendimiz, sonracığıma efendim, Çınar dibindeki Toklu dedemiz, Tokmaktepe'deki Kandilli hocamız; Küçükmustafapaşa'daki Cibali hazretlerimiz beni çarpsın ki derdim büyüktür, anacığım... Benim derdimi temizlese temizlese kara topraklar temizler. Belki bilirsin, civanlığında senin de başından geçmiştir anacığım; aşkın ilâcı ya