Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 Mayıs 2011 tarihli Bursa mitinginde yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane

İnegöl’e, İznik’e, Karacabey’e, Keles’e, Kestel’e, Mudanya’ya, Mustafa Kemal Paşa’ya, Nilüfer’e, Orhaneli’ne, Orhan Gazi’ye, Osman Gazi’ye, Yenişehir’e, Yıldırım’a oralarda yaşayan tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.

Konuşmamın hemen başında 19 Mayıs’ta Kütahya’da meydana gelen, Bursa’nın da yakından hissettiği depremden dolayı geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Simav’da hayatını kaybeden kardeşlerime Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı temennisinde bulunuyorum.

Kardeşlerim; bir kez daha tarihin, medeniyetin şehri yeşil Bursa’yı, Osman Gazi’nin, Orhan Gazi’nin, Yıldırım Beyazıt’ın, Emir Sultan’ın, Somuncu Baba’nın emaneti Bursa’yı, Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’yı yürekten selamlıyorum.

Bu harekete en başından itibaren sahip çıkan, bu harekete omuz veren, hayır dualarını bizlerden esirgemeyen siz değerli Bursalı kardeşlerime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

Sevgili kardeşlerim, sevgili Bursalılar; önceki gün Kars ve Van şehirlerimizde vatandaşlarımızla kucaklaştık. Dün Hakkari ve Şanlıurfa’da kardeşlerimizle kucaklaştık. Bugün az önce Kocaeli’ne uğradık. Oradaki kardeşlerimizle, gençlerimizle bir arada olduk. Şimdi de ilim şehri, medeniyet şehri, gönül insanlarının şehri Bursa’dayız. Bugün burada Bursalı kardeşlerimizle kucaklaşıyoruz.

Bizler Türkiye’nin 81 vilayetinde varız. Edirne’de varız, Hakkari’de varız, Iğdır’dan Muğla’ya, Bursa’dan Van’a kadar 780 bin kilometrekarenin tamamında siyaset yapıyoruz. Biz 74 milyonun kalbinde, yüreğinde, gönlünde yer edinmek için, bu ülkenin her bir karışına eser kazandırmak için, bu ülkede kardeşliği yaşatmak, bu ülkede kardeşliği yüceltmek için siyaset yapıyoruz. Sadece 81 vilayet için değil, küresel barış için, istikrar için, huzur için ağırlıklı olarak bunu benimseyerek, önemseyerek siyaset yapıyoruz. Dünyanın tüm mazlumlarının sesi olmak, mağdurların hakkını savunmak, yoksulların hukukunu savunmak için siyaset yapıyoruz. Biz güçlünün egemen olduğu, güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya için değil, sevginin, barışın, adaletin, hakkın egemen olduğu bir dünya inşa etmek için siyaset yapıyoruz.

8,5 yıldır tüm gücümüzle, tüm imkanlarımızla imdat diyen, yardım isteyen herkese yüreğimizi açıyor, herkese elimizi uzatıyoruz. Kabil, Bağdat, Beyrut, Trablus, Bingazi, Şam, Saraybosna’ya kardeşimiz biliyor, oradaki kardeşlerimizin hukukunu biz savunuyoruz. Şumlu’da biz varız, Kırcaali’de biz varız, Gümülcine’de biz varız. İşte bugün eşim ve bakan milletvekili arkadaşlarım Gümülcine’deler, oradalar. Biz burada, onlar orada. Prizren’de biz varız, Dedeağaç’ta biz varız, İskeçe’de biz varız, Kırım’da, Tiflis’te, Batum’da biz varız. Soydaşlarımızın, akrabalarımızın, kardeşlerimizin olduğu her yerde biz varız. Biz barışı savunuyoruz.

Bursa’dan özellikle Bulgaristan’daki kardeşlerimizi selamlarımı iletiyorum. Oradaki akrabalarımıza selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. Sofya’da Cuma Namazı kılanlara yönelik saldırıyı, orada seccade yakılmasını, ibadete edenlere şiddet uygulamasını kınadık, kınıyorum. Bulgaristan makamlarının açıklamaları elbette kaygılarımızı azaltmıştır. Kendilerine bu vesileyle teşekkür ediyorum. Ancak Avrupa’da artan ırkçılığa, tahammülsüzlüğe karşı, ayrımcılığa karşı, saldırılara karşı tüm Avrupa ülkelerinin ortak bir tavır belirlemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Avrupa Birliğinde, Avrupa Birliği müktesebatında asla ayrımcılık yok, ama Fransa Romanları ne yaptı? Fransa’dan kovdu. Hani ayrımcılık yoktu, niye Romanları kovdunuz? Bunların ayrımcılık genlerinde var genlerinde.

Değerli kardeşlerim; bizde birlik var, bizde beraberlik var, bizde bütünlük var. Çünkü biz yaratılanı Yaratan’dan ötürü seviyoruz. Bu ülkede Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Arap’ıyla, Roman’ıyla aklınıza ne gelirse, kim olursa olsun biz insanları Yaratan’dan ötürü severiz, ayrım yapmayız. Ve onun için yola çıkarken ne dedik? AK PARTide etnik milliyetçilik yok dedik. Ne dedik? Bölgesel milliyetçilik yok dedik. Batı ne buluyorsa doğu da onu bulacak dedik. Kuzeyde ne varsa güney de onu bulacak dedik.

Değerli kardeşlerim; 12 Haziran seçimleri Türkiye için bir dönüm noktası olacak. 12 Haziran seçimleri Türkiye’de demokrasinin, özgürlüklerin çok daha ileri standartlara ulaşması için bir dönüm noktası olacak. 12 Haziran seçimleri ekonominin daha da büyümesi, 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi, Türkiye’nin gücünün, itibarının artması için adeta bir milat olacak. Onun için ne diyoruz? Türkiye hazır, hedef 2023. Ne diyoruz? Bursa hazır, hedef 2023. O kadar. Ama bitmedi. İstikrar sürsün, Türkiye Büyüsün. İstikrar sürsün, Bursa Büyüsün. Mesele bu. İnşallah Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında olacağız, beraber olacağız, milletçe olacağız.

Siz 3 Kasım’da bize destek verdiniz ve çıraklık dönemi başladı. 22 Temmuz’da destek verdiniz. Tek başımıza iktidar yaptınız. Kalfalık dönemi başladı. 12 Haziran’da vereceğiniz destekle ustalık dönemi başlayacak.

Sevgili kardeşlerim; bugün burada heyecanlıyım, coşkuluyum. Çünkü Bursa bir başka güzel. Tabii bu meydanda ilk defa böyle bir miting yapıyoruz, bu bir ilk. Biliyorsunuz AK PARTi de ilklerin partisidir. Şimdi şurada 22 günümüz kaldı değil mi? Gece-gündüz dolaşarak 12 Haziran’da sandıkları patlatmaya hazır mıyız? Arka taraf duyuyor mu? Hazır mıyız? Diliniz dert görmesin. Maşallahınız var. Ben size güveniyorum, biz size inanıyoruz, sağ olasınız. İnşallah bunu beraber başaracağız. Bu zafer benim zaferim değil, milletçe bizim zaferimiz olacak. Çünkü AK PARTi’de ben yok, AK PARTi’de biz var, farkımız bu. Biz sizlerle gurur duyuyoruz. İnşallah Sinan gibi, ne dedi? Şehzadebaşı benim çıraklık eserimdir. Süleymaniye benim kalfalık eserimdir dedi. CHP’ye gönül veren de kardeşimiz, MHP’ye gönül veren de kardeşimiz, BDP’ye gönül veren de kardeşimiz. Onlar da bu kapıya gelsinler, bu kapı herkese açık, beraber yürüyeceğiz. Çünkü biz 74 milyonun partisiyiz. Biz bir bölgenin partisi değiliz, biz bir etnik unsurun partisi değiliz. Biz tüm halkımızın partisiyiz. Bu yola öyle çıktık, öyle devam ediyoruz.

İşte dün Hakkari’de kepenkleri kapattılar. Esnaf kepenk kapatmadı aslında, kepenkleri kapattırdılar. Kim? Terör örgütü, bölücü terör örgütü. Şimdi bölücü terör örgütü böyle yaptı diye, oranın BDP’li Belediye Başkanı orayı çöplük içinde tutuyor, yollar her taraf rezalet içinde diye biz Hakkari’ye hizmet vermeyecek miyiz? Yine vereceğiz. Bak Yüksekova’ya havaalanı yapıyoruz, yolları yapıyoruz, suyunu götürüyoruz. Bize düşen neyse bunu yapıyoruz. Belediyeye de hakkı neyse parasını gönderiyoruz. Ama hizmet vermiyor, onun cezasını sandıkta Hakkarili kardeşim versin, ben değil. Sevgili kardeşlerim, demokrasi bu, demokrasinin güzelliği bu.

Şimdi 12 Haziran sonrası bizim en büyük projemiz ne? Yeni anayasa. 12 Eylül müdahalesinin ürünü olan mevcut Anayasa artık Türkiye’ye dar geliyor dar. Mevcut Anayasa Türkiye’nin büyüklüğüyle, Türkiye’nin vizyonuyla, Türkiye’nin 2023 hedefleriyle örtüşmüyor. Öyleyse sivil, katılımcı, özgürlükçü bir anayasayı hep birlikte yapacağız. Türkiye’nin ayağındaki prangaları kıracak, Türkiye’ye çok daha geniş bir ufuk, çok daha büyük bir vizyon kazandıracağız. 74 milyonun işte bu benim anayasam, tamamının bu benim anayasam diyebileceği bir anayasayı hep birlikte hazırlayacağız. Bunu verelim anayasa hukukçularına hazırlasın, hayır, artık öyle değil. Artık halkımızla hazırlayacağız. Burada ekonomistin de emeği olacak, burada siyaset bilimcinin de emeği olacak, burada sosyologların da emeği olacak, burada normal hukukçuların da emeği olacak, vatandaşın, STK’ların hepsinin emeği olacak. Dolayısıyla teoriyle pratik bir arada olacak, ama en sonunda çerçeve için o zaman anayasa hukukçularına davet yapacağız. Böyle bir anayasa ve halkımın dilini anlayacağı bir anayasa. Öyle çok da geniş değil, kısa bir anayasa. Değerli kardeşlerim, istikrarlı bir büyüme zeminini inşallah böylece tesis etmiş olacağız. İşçinin, memurun, esnafın, çiftçinin, sanayicinin, yoksulun sorunlarına daha hızlı, daha kalıcı çözümler üretecek, toplumun tüm kesimlerinin refah düzeyini çok daha yükseklere çekeceğiz.

Çok değerli Bursalılar, değerli kardeşlerim; biz eserlerimizle konuşuyoruz. Peki CHP neyle konuşuyor? MHP neyle konuşuyor? Biz yaptıklarımızı anlatıyoruz, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyoruz. Türkiye için 8,5 yıl boyunca biz hizmet ürettik, ama birileri de dedikodu üretti, hep engel oldular. Biz hedeflere planlarla, projelerle milletimizin huzuruna çıkıyoruz. Biz gücümüzü milletimizden alıyoruz. Çetelerden, hukuk dışı örgütlerden, mafyadan değil, sadece ve sadece sizden alıyoruz, farkımız bu. Biz siyasetin çeteler eliyle, kasetler eliyle, siyaset mühendisleri eliyle değil, bizzat milletin eliyle şekillendirilmesini savunuyoruz. Bize en başından itibaren bu ortaya saçılan kasetlerden dolayı suçlayanlar gözlerini açsınlar ve sağına, soluna baksınlar. Bizim 8,5 yıl boyunca çetelerle mücadelemizi engellemeye, yavaşlatmaya çalışanlar, çetelere kol kanat gerenler ve biz Silivri’nin avukatıyız diyenler suçluları uzakta değil, yanı başlarında arasınlar. Sizlerden teeddüp ederek söylüyorum, ortaya saçılan edepsiz kasetlerden dolayı AK PARTi’yi suçlamak hezeyandan başka bir şey değildir. Açık söylüyorum, AK PARTi hiç kimsenin şamar oğlanı da değildir. Hele hele AK PARTi kasetlerden nemalananların, kasetler yoluyla genel başkan olanların, kaset mamulü genel başkanların çamur atabileceği bir parti de değildir.

CHP Genel Başkanı kaset siyasetinde ne konuşacak? Eğer bir şey konuşacaksa en son konuşacak kişidir. CHP Genel Başkanı kaset siyasetinden en büyük faydayı sağlamış. Partisindeki kaset skandallarının üzerini örtmüş. Hatta eski Genel Başkana şantajı desteklemiş bir Genel Başkandır. Kusura bakmasınlar, yüzsüzlüğü, pişkinliği onun kaset mamulü olduğu gerçeğinin üzerini örtmez. Sen kalk kaset olayında Genel Başkanının yanına git. Çıkınca gazeteciler sordu, ben aday değilim de. Ertesi gün sabah çık adaylığını açıkla. Sevsinler seni gibi dürüstü, bu nasıl dürüstlük? Değerli kardeşlerim, bakınız, yalanlarına yetişmek mümkün değil. Onun için ben yürüyen yalan demiştim. Değiştirdim, koşan yalan dedim. Fakat o da olmadı. Artık buna uçan yalan diyorum. Çünkü bu kadar aşırı ve çok da pişkin, çok da mahir bu konuda. Sevgili kardeşlerim, söylediklerini çok rahat inkar edebiliyor. Tabii televizyon programlarında da karşısındakiler onların üstüne üstüne gidemiyorlar. Söyleyince hayır ben böyle söylemedim, ya çıkar koy önüne, neyi söylemedi, söylemiş. Kendi sitesinde bile benim kızımla alakalı davetiyeyi devletin uçağıyla gönderdiğimi söylüyor. Sitede, kendi sitelerinde var. Ben bir defa devletin uçağıyla davetiye göndermiş değilim. Böyle bir şey olamaz zaten, böyle bir şey olamaz, yok böyle bir şey, hangi devirde yaşıyoruz. Kargoyla gönderirsin, telefonlar ne güne, bir de kargoyla gönderirsin bunlar problem değil. Ama bu çok ucuz bir insan. O sıra biz bir çalışma programı için ben Ürdün Kralının davetine gidiyorum. Eşim, çocuklarım, Devlet Bakanı Egemen Bey. Yapacağımız görüşme Ortadoğu ve Irak’la ilgili. Kardeşinin kayınpederi Sayın Brahimi ile o zaman Amerika’nın özel temsilcisi, orada bir görüşme yaptık üçlü. Yanımızda da Devlet Bakanı Egemen Bey. Bu görüşmemiz esnasında bu vesileyle de büyük kızımın düğünüyle alakalı davetiye yaptım. Şimdi benim oraya bu şekilde gidişimle bu daveti birleştirmemi kalktı bunlar uçakla davetiye göndermiş gibi yayınladılar. O zaman ben İtalya Başbakanına davetiyeyi neyle gönderdim? Pakistan Cumhurbaşkanına davetiyeyi neyle gönderdim? Allah aşkına böyle yalan olur mu? Ve utanmadan, sıkılmadan hala bu yalanları söylüyor. Sevgili kardeşlerim, 12 Haziran’da sandıklarda bunlara gereken dersi vereceğinize inanıyorum. Çünkü bu asil millete yalan tezgahlarında dokunmuş kumaş yakışmaz. İnşallah Bursalı ipek kumaşında nasıl mahirse, bu ülkenin iktidarına da bizi layık görecektir.

CHP Genel Başkanı dün Çorum’da konuşuyor. Benim Bursalı kardeşlerim bu işi iyi bilir. Ne diyor biliyor musunuz? Allah aşkına şuna bakın, Bursalı kardeşlerim ifadeye bakın. Çorumspor’u küme düşürenler bu memleketi iyi yönetebilir mi diyor. Bu nasıl bir devlet anlayışı, bu nasıl bir devleti idare etme anlayışı. Yani Çorumspor’u küme düşüp düşmemesiyle ben mi uğraşacağım? Şimdi benim doğup büyüdüğüm yer Kasımpaşa. Eee? Kasımpaşa şimdi düştü, ne olacak? Şu yakıştırmaya bak. Ben şimdi o zaman şöyle bir şey desem yakışır mı bu: Ey Kılıçdaroğlu, sen Tunceli’ni Süper Lig’e çıkaramayacağına göre senden bir şey olmaz. Böyle bir şey denir mi ya, bu yakışık alır mı? Bu nasıl bir anlayıştır, nasıl bir konuşmadır bu? Yani eninde sonunda Süper Lig’de 18 tane kulüp var. Bu 18 kulübünün 3 tanesi her yıl ne yapacak? Şöyle veya böyle düşecek, 3 tane de oraya çıkacak. Mantığa bak mantığa. Yani bunda mantık dezenformasyonu var. İşte diyorum ya, kılavuz meselesi kılavuz, kılavuzu karga olanın… Mesele bu. Şimdi ben diyorum ki, CHP Genel Başkanının bu sözü siyaset tarihinin altın sayfalarına yıldızlı harflerle yazılmalıdır. Yetmez, bu tarihi nitelikteki söz Genel Merkez binalarının kapısına da kazınmalıdır. Diyorum ya, yeni CHP, yeni Genel Başkan şaka gibi fıkra bir adam.

Ancak burada Bursa’da CHP Genel Başkanına çok samimi bir çağrıda bulunuyorum, çok samimi bir ricamı iletmek istiyorum. Eğer kendisi duymazsa yanındakilerin, o da olmazsa medyanın aracılığıyla bu ricam kendisine özellikle ulaştırılmalıdır. Nedir bu? Hayatını kaybeden bir bebek. Aylardır istismarını yapıyor, istismar siyaseti yapıyor. Bebeğin annesi çıktı, adeta yalvararak şunu söyledi: Bebeğimi bari mezarda rahat bıraksınlar diyor, anneyim, acım katlanıyor diyor. CHP Genel Başkanı bu acılı annenin feryadına rağmen hala bebeği miting meydanlarında istismar etmeye devam ediyor. Eğer yüreğinde zerre kadar acıma duygusu varsa, zerre kadar vicdanın varsa, insafın varsa artık bu istismara lütfen son ver. Bu çocuğun ölümünü AK PARTi iktidarından sorumlu tutmak suretiyle düşünüyorsan ben sana şunu söylüyorum: Eğer sen CHP Belediyesinin olduğu bir yerde yaşayan bu yavru ebediyete intikal etti. Sormazlar mı adama ya, senin belediyen ne iş yapar? Bu tür şeyler Allah göstermesin olabilir, olur. Yani biz bu ülkede 74 milyonun içerisindeki yavrucukların hepsine ulaşamayabiliriz. Ama sen böyle bir şeyi biliyorsan sen niçin müdahale etmedin veya senin belediyen niçin müdahale etmedi? Böyle bir şeyle ilgili varsa bir haber bunu bizim ilgili kurumlarımıza niçin bildirmediler? Yaptığı ne? Dikkat edin, ölümler üzerinden rant. Ey Kılıçdaroğlu, biz sizi biliriz, siz hastanelerde ölüleri bile rehine tutanlardansınız. Siz o zihniyetsiniz. Senin SSK Genel Müdürlüğün zamanında 8 yıl bu ülkede ben de bir SSK’lı olarak bu hastanelerde çektiğimiz çileyi iyi biliriz, kuyruklarda beklediğimizi iyi biliriz. Muayenehaneye gel, doktor öyle derdi. Muayenehaneye giderdik, parayı basardık öyle mi? Bitmedi. Reçete giderdik eczaneye ilacın 1 tanesi var, 2 tanesi var, diğerleri yok. Git eczaneden al. Bunları bize kim yaşattı? Kılıçdaroğlu. Şimdi benim vatandaşım istediği doktora, istediği hastaneye gidiyor mu? İstediği eczaneden ilacını alıyor mu? Ey Kılıçdaroğlu, kelin ilacı olsa kendine sürerdi. Sen bu işi başaramadın zaten, daha o günden müflissin, battın. Ama benim vatandaşım şimdi bu dönem hali görüyor. Sağlıkta nelerin olduğunu görüyor.

Değerli kardeşlerim; benim Bursa’ya her fırsatta gelişimde gerek Büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin resmi açılışlarıyla beraber hep sizlerle birlikte olduk. Bursa’nın çehresini köklü şekilde değiştirdik, değiştirmeye de devam ediyoruz. Bugün de Bursa’da 36 kamu, 1 özel olmak üzere toplam 36 ayrı tesis ve yatırımı hizmete alıyoruz. Toplamda ne kadar biliyor musunuz? 360 trilyon liralık bir yatırımı Bursa’ya kazandırıyoruz. Bursa merkez ve ilçelerde liseleri, kamu hizmet binalarını bugün hizmete alıyoruz. Restorasyon çalışmalarını, yatırımlarını bugün alıyoruz. Bu benim Bursa’ya kaçınca gelişim biliyor musunuz? Başbakan olarak 22. gelişim. Herhalde bu benim Bursa’yla ne kadar içli-dışlı olduğumu gösterir. En önemlisi de bugün çok enteresan, Bursa için çok önemli, hayati bir tesisi açıyoruz. 287 trilyona mâl olan dev bir tesis, Yenişehir Boğazköy Barajı. Bildiğiniz gibi 2007’de Nilüfer Barajını açarak Bursa’mıza 60 milyon metreküp içme ve kullanma suyu temin etmiştik. Boğazköy Barajı da 42 milyon metreküp su depolama kapasitesine sahip önemli bir eser. Değerli kardeşlerim, yine Bursa’mıza kazandıracağımız önemli bir eser ne biliyor musunuz? Büyük Kumla Barajının ihalesini de bu yıl içinde yapıyoruz. Ve bu eserlerin, yatırımların Bursa’mıza hayırlı olmasını diliyor, emeği geçenleri kutluyorum.

Sevgili Bursalılar, derdimiz şu: Bursa bizim için çok önemli, yeşil Bursa, medeniyet şehri ve son yapılacak ulaşım hatlarıyla birlikte İstanbul-İzmir yolu, onun buraya bağlantılarıyla birlikte Bursa çok daha önemli bir konuma gelecek. Biraz sonra ulaşımdan kısaca bahsedeceğim sizlere. Her kesiminde eşit derecede imkanları zorlayarak hizmet ulaştırmanın gayreti içindeyiz. Emekli vatandaşlarımız hiçbir zaman ihmal edilmedi, bundan sonra da edilmeyecek. Emekli vatandaşlarıma seslenmek istiyorum. Emekli vatandaşlarımız emeğin, alın terinin, Türkiye’yi büyütmek için ortaya koydukları gayretin bir karşılığı olarak her şeyi fazlasıyla hak ediyorlar. Toplumun tüm kesimlerini olduğu kadar, emekliler için de çok önemli düzenlemeler, önemli reformlar gerçekleştirdik. Emekli maaşlarında tüm imkanlarımızı zorlayarak ciddi artışlar sağladık. Sevgili kardeşlerim, en düşük devlet memuru biz göreve geldiğimizde ne alıyordu biliyor musunuz? 377 lira. Şimdi ne alıyor biliyor musunuz? O zaman kim vardı iktidarda? MHP. Şimdi ne alıyor? 936 lira. Bakın 337-936, artış oranı yüzde 149. En düşük SSK işçi emekli maaşı neydi biliyor musunuz? Bugüne kadar yüzde 204 oranında artırdık. BAĞ-KUR emekli aylığına yüzde 326 artış yaptık. BAĞ-KUR tarım emeklilerinin aylığına ise toplamda yüzde 619 artık yaptık. Değerli kardeşlerim, emeklilerimizin aylıklarını alırken çektikleri banka kuyruğu çilesine de biz son verdik. Talepte bulunan emeklilerimize aylıklarını evlerinde alabilme kolaylığını getirdik. Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan sigortalılar ile köy muhtarları için, bu arada yoğun bir gayretle düşük miktarda prim ödeyerek sigortalı olma imkanını getirdik. Sosyal güvencesi olmayan tarım işçilerimizi sosyal güvenlik kapsamına aldık. Böylece bu vatandaşlarımıza sağlık hizmeti, emeklilik, iş kazası ve meslek hastalığı haklarından yararlanma imkanı sunduk. Şoförlerimizin de mağduriyetini giderdik. Artık onlar da daha kolay şartlarda sigorta primi ödeyerek emekli olabilecekler. BAĞ-KUR’lu kardeşlerim, yetim kız çocuklarına da evlenmeleri halinde aldıkları aylıkların 24 katı tutarında evlenme yardımı yapmaya başladık. Engelli çocuğu bulunan tüm annelerimize, bakıma muhtaç engelli çocuğu bulunan hanım kardeşlerimize 5 yıl daha erken emekli olabilme fırsatı tanıdık. Çalışanların hakkını ödemeye, emeklilerimize vefa göstermeye, imkanları zorlayarak emeklilerimizin şartlarını iyileştirmeye devam edeceğiz.

Değerli kardeşlerim; şu 8,5 yılda Bursa’mıza neler kazandırdık bunları kısa, özet sizlere söyleyeyim, sizler de buraya gelemeyenlere bunları ulaştırın. Çünkü 22 gün kapı kapı dolaşacağız değil mi? Ev ev dolaşacağız değil mi? Gidilmedik yer bırakmayacağız, söz? Ama ses bana az geldi. Arka taraf ses az geldi. Söz? Maşallah.

Eğitimde Bursa’da 8,5 yılda 4 bin 615 dersliğin yapımını tamamladık. Peki ne kadar buraya bilgisayar gönderdik biliyor musunuz? 24 bin 293 bilgisayar gönderdik okullarımıza. Bizden önce burada böyle bir şey yoktu. Değerli kardeşlerim, sıralarımızın üzerinde her yıl kitapları ücretsiz olarak aldık mı? İlköğretimde, ortaöğretimde kitapları ücretsiz aldık mı? Sosyal güvencesi olmayanlar için, ilköğretimde erkek öğrencilere ne veriyoruz? 30 lira. Kız öğrencilere 35 lira. Ortaöğretimde erkek öğrenciye ne veriyoruz? 45 lira. Kız öğrenciye ne veriyoruz? 55 lira. Anneye 150 lira. Değerli kardeşlerim, parayı babaya vermiyoruz, anneye veriyoruz. Niye? Babaya versek duman olup gidecek. Onun için anne. Eğer özürlü çocuk varsa asgari ücret ödüyoruz bakıcısına, değil mi? Özürlü okuyanlara eğitim yardımı veriyoruz ayrıca.

Sevgili kardeşlerim; bitmedi, bakınız şimdi size ben bir müjde veriyorum. Nedir o? Artık okullardan karatahtayı kaldırıyoruz. Okullarda akıllı tahtaya geçiyoruz. Bu akıllı tahtalar bilgisayar donanımlı olacak. İnternet ağıyla dünyaya bağlı olacak. Sizlere şöyle bir elektronik kitap vereceğiz, elektronik kitap. Nasıl, çocuklar beğendiniz mi? 4 yıl içinde bu uygulamayı tüm okullarımızda başlatmış olacağız. Bütün müfredat bunun içinde olacak. Bütün dersler bunda var. Ve bunları ücretsiz olarak vereceğiz. Fakir-zengin ayrımı yapmayacağız, hepsine vereceğiz. Değerli kardeşlerim, neden? Ne düşünüyorum biliyor musunuz? Yahu Amerika’da George, Edward, Almanya’sında Hans, Helga bunlar bu imkanlardan istifade edecek de, benim Bursa’mda Ahmet’im, Mehmet’im, Hasan’ım, Hüseyin’im, Ayşe’m, Fatma’m, Emine’m, Betül’üm onlar niçin bunlardan istifade etmesin, neden? Ve bu sistem 4 yıl içinde okullarımıza yerleşecek, ama bununla beraber bu nereye bizi taşıyacak biliyor musunuz? Artık evinden bile okulu, dersini takip edebilme imkanını getirecek. Biliyorsunuz Amerika’da filan “home school” dedikleri sistem. Bunu aynen biz yaşayabileceğiz, üniversitelerde de bunu yaşayabileceğiz. Üniversitelerde bunu yaşadığımız zaman zaten artık üniversiteye giremeyen diye bir şey de kalmayacak. Bunu da başaracağız, bu sisteme doğru gidiyoruz. Yani 2023’e doğru bunların tamamı ne olacak? Bitmiş olacak. Hedef bu. Türkiye hazır, hedef 2023. Onun için siz 12 Haziran’a hep birlikte el ele vereceğiz, çok iyi hazırlanacağız.

Sevgili kardeşlerim; peki sağlıkta ne oldu? Bir de şunu söyleyeceğim tabii: Üniversitelerde biz gelmeden önce burs olarak ne veriyorlardı? 45 liracık. Bizden önceki o MHP filan bunu veriyordu. Peki biz ne veriyoruz? 240 lira veriyoruz. Eğer Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyorsa 150 lira da beslenme yardımı veriyoruz. Ne oldu? 390. Mastır öğrencisiyse ne veriyoruz? 480 lira. Doktora öğrencisine ne veriyoruz? 720 lira.

Sevgili Bursalılar; bakın biz emanetçiyiz, siz bize bir görev verdiniz, vergilerinizle her şeyinizle bu görevi biz layık-ı veçhile taşımak istiyoruz. Ah benim kardeşlerim, başımızı şöyle iki elimizin arasına alıp bir düşünelim. Biz iktidara geldiğimizde bu ülkenin milli geliri 8,5 yıl önce neydi? 230 milyar dolar. Ah benim kardeşim, şimdi ne? 740 milyar dolar, 1’e 3 katlamışız ya, 1’e 3. Bakın nereden nereye. Türkiye’nin borcu milli gelire orantıladığımız zaman neydi biliyor musunuz? Yüzde 61. Şimdi borcumuz ne biliyor musunuz? Yüzde 25. Nereden nereye. Ah benim sevgili Bursalı kardeşlerim, devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Şimdi devletin borçlanma faizi ne oldu biliyor musunuz? Yüzde 7-8. Bu kimin cebinden çıkıyordu? Benim Bursalı kardeşimin cebinden çıkıyordu. Çiftçimin, köylümün, işçimin, memurumun cebinden çıkıyordu. Şimdi utanmadan, sıkılmadan diyorlar ki bu faiz yüksek. Ya 63’ten 7’ye geldi be. Ey MHP, Sayın Bahçeli sen bize bunu böyle devrettin ya, 63’le devrettin, biz bunu 7’ye, 8’e indirdik. 21 tane banka battı Bahçeli’nin döneminde, 21 banka. CHP’nin yavrusu DSP de onların yanındaydı. Değerli kardeşlerim, bazı bürokratlar da şimdi CHP’nin kadrosu içinde o döneme ait. Ve 40 milyar dolara mâl oldu benim milletime. Peki şu küresel finans krizinde bizim 1 tane bankamız battı mı? 1 tane sigorta şirketi battı mı? Amerika’nın o dev Lehman Brothers’lar batarken bize bir şey olmadı, biz dimdik ayakta durduk. Ben bu küresel finans krizi bizi teğet geçecek dediğim zaman bazıları dalga geçiyordu. Sonra baktılar ki evvel Allah bu işi en az zararla biz atlattık, dediler ki Başbakan haklı çıktı. Biz yere sağlam bastık. Biz hem güçlendik, hem yatırımlarımızı yaptık. Sayın Bahçeli sana soruyorum, IMF’ye ne kadar borçla devrettin bize Hükümeti? 23,5 milyar dolar. 23,5 milyar dolar duy beni Bursalı kardeşim duy. Onlar IMF’nin kapısında kul köleydiler, biz olmadık. Ve şu anda bizim IMF’ye borcumuz ne kadar biliyor musunuz? 4,9 milyar dolar. 5’in altına düştük. Problem değil, istesek şimdi öderiz. Ama çok çok düşük bir faiz olduğu için 2013 Nisan’ına kadar şöyle arada sırada bir ödeyip bitiririz. Olay bu.

Peki milliyetçiyiz diyorsunuz değil mi? Peki bizim milli bankamız Merkez Bankası. Merkez Bankasının kasasında ne kadar döviz rezervi vardı? Sevgili Bursalılar, 27,5 milyar dolar. 27,5 milyar dolar vardı Merkez Bankamızın kasasında. Ahh benim Bursalı kardeşim, Sayın Bahçeli bize bunu böyle devretti. Ve o zamanlar CHP’nin şu andaki önemli para politikalarını yürütenler de devletin önemli yerlerindeydi. Şimdi onlarla gururlanıyorlar, kasada bu var. Şimdi ne var? Şimdi kasada 95 milyar dolar var. Sayın Bahçeli, biz hem güçlendik, hem sizin borçlarınızı ödüyoruz, sizin kirlerinizi temizliyoruz, Türkiye’nin itibarını dışarıda artırıyoruz, 1 tane banka batırmıyoruz, bankalarımızı da güçlendiriyoruz. Onların iktidarında Ziraat Bankası zarardaydı, devamlı görev zararı diyorlardı. Şu anda Avrupa’nın en kârlı bankalarından bir tanesi oldu Ziraat Bankası. Yüzde 59 faizle çiftçiye kredi veriyordu. Şimdi yüzde 5 faizle veriyor. Bak nereden nereye ve buna rağmen kazanıyor. Aynı şekilde Halk Bankası en çok kâr eden devlet bankaları arasına girdi. Esnafa, sanatkâra yüzde 47 faizle kredi veriyordu. Şimdi yüzde 5 faizle veriyor. Ey Bahçeli, neyi konuşuyorsun sen? Bak ben rakamlarla konuşuyorum, sen neyle konuşuyorsun? Hakaretle hakaret, bu. Benden hakaret duydunuz mu? Her şey ortada, rakam yetiyor bu. Vakıfbank aynı şekilde, Vakıfbank’ı batırıyorlardı, ama şu anda Vakıfbank da kazanıyor.

Enflasyon neydi? Yüzde 30. Şimdi enflasyon ne? 4. Aradaki yüzde 26 kimin cebinde kaldı? Benim vatandaşımın cebinde kaldı. Yani olay bu kadar açık. Hangi yüzle konuşuyorlar ben anlamıyorum. Yani bu halkın karşısına hangi yüzle çıkıyorlar anlayamıyorum.

Sevgili kardeşlerim; Bursa’da bizim yaptığımız sağlık yatırımlarının tutarı ne biliyor musunuz? Bakın, bu rakamı unutmayın, 458 trilyon, Bursa’ya yaptığımız sağlık yatırımın toplamı. Bakınız, yaptığımız yatırımların tek tek ismini sayacak değilim. Ancak sadece şu tomografi, MR, 112 bunlarla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum. Bakınız değerli kardeşlerim, biz geldiğimizde Bursa’da ne kadar tomografi cihazı vardı? 1 tane bilgisayarlı tomografi vardı, 1 tane MR. Allah aşkına, Bursa’ya bu yakışır mı? Koskoca Bursa’da 1 tomografi cihazı, 1 tane MR. Ahh benim Bursalı kardeşim, şimdi kaç tane var biliyor musun? 9 tane tomografi var, 6 tane MR var. Kaç tane diyaliz cihazı vardı biliyor musunuz? 183 diyaliz cihazı vardı. Şimdi ne kadar var biliyor musunuz? 553. Niye? Çünkü benim diyaliz hastası kardeşim kapılarda sürünmesin, bunun için. Sevgili kardeşlerim, istediğin hastaneye gidiyor musun? Mesele bu. Ayrımcılık kalktı. Yani zengin işte özel hastaneye gidiyor, bak sen de gidiyorsun, hiç fark yok. Zaten hastanelerimiz artık pırıl pırıl oldu. Van’da dün evvelsi gün bir hastane açtım 640 yataklı. İnanın bir görseniz sağlam olsanız gidip yatmak istersiniz. Adeta 5 yıldızlı bir otel Van’da. Eskiden bunların aklında, kafasında Ankara’dan Van’a gidip böyle bir yatırım yapmak var mıydı? Ama biz yaparız. Hakkari’de yaptık, 150 yataklı Yüksekova’ya, 150 yataklı Hakkari merkeze yaptık, gayet modern iki tane hastane. Biz buyuz ya. Hayaldi, gerçek oldu. Hayaldi, gerçek oldu.

Değerli kardeşlerim; bitmedi, TOKİ’nin en çok yatırım yaptığı il Bursa’da. Şu büyük şehirler içerisinde yani ya 3. sıradadır, ya 4. Kaç tane konut yaptık Bursa’ya biliyor musunuz bugüne kadar? 16 bin 633. Bunların 11 bin 576’sını sahiplerine teslim ettik. Diğerlerinin inşası devam ediyor.

Bursa’da daha önce 200 kilometre bölünmüş yol vardı. Biz buna 215 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. İstanbul-Gebze, Orhangazi-İzmir otoyolu projesinin ihalesini biliyorsunuz geçen sene gerçekleştirdik. Bu proje ülkemizde tek seferde gerçekleştirilen en büyük yap-işlet-devlet projesi olma özelliğine sahip. Bursa’yı İstanbul ve Ankara’ya bağlayacak hızlı tren hattıyla ilgili çalışmalar devam ediyor. İnşallah Bursa sadece Ankara ve İstanbul’a değil, Erzincan’a, Konya’ya hızlı trenle bağlanmış olacak. Bursa Yenişehir Havaalanında 2002’de sadece 169 olan yolcu trafiği, 2010’da 98 bin 491’e yükseldi. Ayrıca havaalanına teknik blok ve kuleyi inşa ediyoruz.

Sevgili kardeşlerim; bir diğer konu Bursa sporda önemli bir ilimiz haline geldi. Ve tabii üzüldüğümüz bir olay yaşandı, neticede tabii ki layık görülen de gönlümün de rıza göstermeyeceği bir olay. Şimdi biz öncelikle Bursa’nın tabii şampiyonluktan sonra 3’üncülüğünü kutluyorum. Ve uluslararası camiada Bursa’mız bizi yine temsil edecek. Bu arada Bursaspor’un yeni stadıyla alakalı çalışmalar malum devam ediyor. Ve bu statla ilgili bu stada bizim Hükümet olarak Belediyemize bu stadın yapımında 50 trilyonluk bir desteğimiz olacak. Ve böylece stadımızı inşallah uluslararası standartlarda hazırlayıp bitireceğiz. Tabii stadı bitireceğiz, stadı bitirmeden mevcut stada bir müdahale olmayacak. Ancak stat bitip, Bursaspor’un emrine verildikten sonra mevcut stadın yerini yeşil Bursa’ya yakışır bir yeşil alan haline getirmek istiyoruz. Mutabık mıyız? Yeşil alan, beton istemiyoruz. Çünkü Bursa’ya beton yakışmaz, Bursa’ya yeşil alan.

Bir diğer olay, Uludağ planları için inşallah yeni dönemde o planları da süratle hallediyoruz ve Uludağ planlı bir yapılanma içerisine girmiş olacak. Uludağ’a söylüyorum. Ve Bursa turizmde patlama yaşaması lazım hem kaplıca turizminde, hem dağ turizminde, hem inanç, kültür turizminde. Çünkü Bursa her özelliğiyle bir çekim alanı. Havaalanı var, deniz ulaşımı var. Yani buraya kalkıp da Mudanya’dan gelmek uzun bir yolculuk değil. İstanbul’dan bindiğin zaman malum deniz otobüsüne veya feriğe görüyorsunuz 65 dakikada, 70 dakikada burada. Ve oradan da burası yarım saat değil, değil mi? Böyle bir durumdayız. Ve bu farklılık getiriyor. Yeni inşallah İstanbul-İzmir yoluyla çok daha farklı hale gelecek. Ve artık mesafeler Bursa’mız için kısalıyor.

KÖYDES çalışmalarına yönelik Bursa’mıza 62 trilyon destek gönderdik. Yine bunlar aynen devam edecek, çünkü yolu olmayan, suyu olmayan köy bırakmayacağız.

Değerli kardeşlerim; şimdi geliyorum işin finaline. Hazır mıyız? 22 gün dolaşıyoruz, kapı kapı dolaşıyoruz. Sizlere verilen projeleri bilmeyenlere bunları anlatıyoruz, değil mi? Bizim ahdimiz var mı? Bunu beraber söyleyelim mi? Bütün Türkiye duysun. Bayrakları bir göreyim, maşallah. Bayraklar bayraklar bayraklar. Çok gür söylüyoruz.

Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran ülkemiz, Bursa’mız için, milletimiz ve tüm Bursalı kardeşlerim için, Türk demokrasisi için, yeni anayasamız için, özgürlükler için hayırlara vesile olsun diyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun diyor, sizlere saygılar sunuyorum.

Kaynak: "22 Mayıs Bursa Mitingi konuşmasının tam metni". Adalet ve Kalkınma Partisi resmî web sitesi. 22 Mayıs 2011. 27 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2011. 
Telif durumu: