hoş olmadığını ve bu kalabalığın içinde onun fazla ve lüzumsuz bir şey gibi durduğunu farkediyordum.
Sonradan, bu eve gidip geldikçe, bu çocukların hepsiyle ahbap oldum. Hiç de fena insanlar değillerdi. Yalnız boş, bomboş mahlûklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu. İçlerinin esniyen boşluğu karşısında ancak başka insanları istihfaf ve tahkir etmek, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, şahsiyetlerinin farkına varıyorlardı. Konuşmalarına dikkat
ederdim. İktisat Vekâletinin en küçük iki memuru olan Vedatla Cihadın daire arkadaşlarını, Raif Efendinin büyük kızı Neclânın da mektep arkadaşlarını çekiştirmekten, kendilerinde de aynen mevcudolan birtakım giyiniş ve hareket garabetlerini yalnız başkalarında görüp alaya alarak fıkır fıkır gülmekten başka işleri yoktu:
«Muallânın düğünde giydiği o tuvalet neydi ayol? Kıh, kıh, kıh!»
«Kız bizim Orhanı nasıl tersledi, bir görseydin... Kah, kah, kah!»
Raif Efendinin baldızı Ferhunde Hanım, üç ve dört yaşlarındaki iki çocuğu ile uğraşmaktan ve bunları ablasına bırakmak fırsatını bulur bulmaz, sırtına bir ipekli elbise geçirip alelâcele boyanarak gezmiye gitmekten başka bir şey düşünecek halde değildi. Kendisini ancak birkaç kere, büfenin üstündeki aynada, boyalı ve ondüleli saçlarını tüllü şapkasının altına yerleştirmiye uğraşırken gördüm. Daha oldukça genç, henüz otuz yaşlarında olduğu halde, gözlerinin ve ağzının kenarını sayısız buruşuklar kaplamıştı. Boncuk mavisi gözleri, eşya üzerinde bir saniyeden daha fazla duramıyor ve doğduğu andan beri mahkûm olduğu sebepsiz bir iç sıkıntısını aksettiriyordu. Üstleri başları daima bakımsız, yüzleri ve elleri daima kirli ve benizleri daima soluk olan çocuklarına, anlıyamadığı melûn bir düşmanın musallat ettiği iki ceza gibi kızıyor, süslenip sokağa çıkacağı sırada kirli elleriyle üstüne dokun-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/25
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
25
KÜRK MANTOLU MADONNA