On iki gardaş meseli

Vikikaynak, özgür kütüphane

Zamanın birinde bir adam varmış. Bu adamın on iki evladı varmış. Çocukglarının ikincisi oğlan, diyerlerinin hepsi gızmış. Çocukları anaları bir gün hasdalanmış, çog geşmemiş hasdalıgdan gurtulamayarag ölmüş. Çocuklar galmış ögsüz.

Gel zaman git zaman, herif gagdı evlendi. Ovey ana, çocuklara eyi muamele edmez , çocukları görmeg isdemez. Her gün çocuglara zobba çekermiş. Onnara müstekil gahır tazaka edermiş. Bir gün gadın logma bişirir. Logmaları çocuklara vereceg deyil ya, gakar küpün içine saglar. O gün da düyün varmış, düyüne gider. Çocuklar , övey anaları gidinca, logmaları bulullar; oturullar hep yeller.

Gece gadın eve gelir, bakar ne bagsın, logmalar yog. Çocuglara: "Nabdıñız be logmaları? " der. "Yedig" deller. Biraz sora, adam gelir eve. Gadın: "Ben bu çocugları isdemem. Ne yaparsañ yab, bu çocugları başımdan defet. Ya onnar gider, ya da ben" der. Nabsın adam razı olur. Çocukları toblar başına: "Yarın sizi dağa götüreceğim odun keselim. Sonra da çarşıya götürüb satarıg" der.

Sabah olunca gabacığını doldurur , yemeğini de alır yanına, çocukları götürür dağa. Onnara: "Aha bu ağaşları geceye gadar kesecegsiñiz. Ben da bu tepenin arkasındaki ağaşları keseyim. Gece olunca yanıñiıza gelirim" der. Gabağı da alır, tepenin arkasına gider. Tepenin arkasındaki bir ağaca asar su gabacığını. Rüzgar esinca , gabag tag tag ağaca vurur. Çocuglar da beller bubaları ağaş keser.

Neyisa güneş dulunur, ne buba var ne muba . Çocuglar: "Gidelim bakalım bubamıza" deller . Tepenin arkasına bakallar, babaları yok. Ağaşda sallanan su gabacığını görüller, annallar :

"Vay bubacıg bubacıg Tag tag eder gabacıg Bizi bırakıb da gaçan bubacıg"

deller. Yol sokag bilmedigleri için döneller bir ağacın altına yatıllar.

Ertesi gün gakallar. Egmeg yok, su yog. Ne yeycegler, ne içecekler? . En böyükleri olan gız çıkar tepeye edrafa bakar. İleride bir duman görür. Gider gider, ateşi bulur. Bakar gözü görmez bir döv garısı deyirmende şeker yarar. Yanında bir tahda egmeg, gazanda da çocuk eti bişer, Döv garısı da cag cag sakız çiyner. Gız, yavaşcacıg tahdadan egmeg, gazandan da çocuk eti çalar. Gaçar gider gardaşcıklarının gamını doyurur.

Devrisi sabah gene acıkıllar. Eh, yeycek bişey yog. Gız nabsın, gene gider döv garısının yanına. Sezdirmeden egmeg ve et alır. Canı şeker da çeker. Döv garısının gucağından şeker çalmag ister. Döv garısının gözü görmez ama, gızın kokusunu alır. "Yaban eti tüter" deyeregden kapar gızı. Gız yalvarır. Halını annadır: "Dağda on iki gardaş aş galdıg, acı bize" der. O da: "AI gardaşcıglarıñı böyce bura gel. Buraşda egmeg yemeg çok, yesinner" der, gandırır gendini.

Gız, güneş dulumu alır gardaşcıglarını döv garısının yanına gider. Yeller, içeller gamılarını doyurullar. Döv garısı dutar gendilerini bir mahraya götürür. "Aha buracıgda yatacagsıfuz" der. Gendi da mahrada galır. Sabaha yakın gakar en güçüg çocuğu yer.

Devrisi gün abaları gakar bakar en güçüg gardaşı yog. "Hah, galiba döv garısı en guçug yedi. Eh, gayrı her gün birimizi yeyib bitireceg" der. Oğlan gardaşına meseleyi açar. O gece oğlanınan gız bir daş bulullar, mahranın bir yerine vura vura delig açarlar, deligden gaçallar.

Gideller gideller, düz bir ovaya geliller. Bakallar bir çuban davarıynan ovada. Başlallar çubanı dudmaya. Lakin addıgları daşlar hep para olur. Çuban da: "Atın yavrularım atın" der. Onnar addıgca daşlar heb para kesilir. Neyisa gideller çubanın yanına. Çuban der: "Ne dilersiñiz benden? ". Onnar da: "Aha bu paraları al, davarıñı bize ver" de ller. Çuban gabul eder; alır parayı, bırakır davarı gendilerine. Meyer davarın köpeği yogmuş, onun yerine davarı begleyen üş dane aslan varmış. Alıllar davarı ve aslannarı, gideller ovada daşdan bir ev yapallar içine oturullar.

Oğlan ovada davar begler, gız evde ev işi yapar, yemeg bişirir, geçinir gidellermiş. Bir gün gız evde hellim yaparmış. Hellim suyunu süzmüş süzmüş, su gidmiş bir dövün mahrasına gadar. Döv, hellim kokusunu alır, suyu takib edereg gızın evini bulur. İçeri girer. Gıza: "Sen bu evde yalnız galıñ? " der. Gız da: "Yog, gardaşım çubandır ovada davar begler, ben da onun yemeğini bişiririm" der. Döv gızın güzelliği garşısında yumuşar. Ona: "Gardaşıñı öldürürsam, kemiglerini sana getirirsam, bana yasdıg yaparmıñ? Yaparsan ben da seni garılığa alayım, garım olasın" der. Gızın göynü de dövü beğenir. "Gabul" der, "Gardaşımı öldür".

Neyisa, döv gider ovaya gızın gardaşını bulur. "Şimdi seni buracıgda öldüreceğim, kemiklerini da evleneceyim" der. Oğlan şaşınr, sonra gendini toblar ve döve: "Sana iki çift sözüm var. Bırag çıkayım ağaca söyleyim sana da neyisa efgarın yab" der. Oğlan çıkar ağaca: "Haydeyif aslannarım bu döv beni yeyceg, o beni yemeden siz onu yeyiñ, her parçasını gulağım gadar edin" der. Aslannar dövün üsdüne hücüm eder. Her parçasını oğlanın gulağı gadar edeller, yeller bitiriller. Oğlan ener ağaşdan aşşa, toplar dövün kemiglerini gider eve. Gızgardaşına: "Böyle böyle mesele... " der. Gız dövün ölümüne üzülür, gakar kemiklerini toplar yasdıg yapar.

Çog uzadmayalım, devrisi günü oğlan ovadan yorgun argın eve gelir. Yasdıg da oraşda minderin üstünde dayalı durur. Diynenmeg için oturur mindere, gañrılır arkasını da dayar yasdığa. Yasdığın içindeki kemig batar oğlanın boş yerine. Oğlan düşünca bayılır. Gız: "Aman gardaşım öldü, aman gardaşım öldü" deyereg oğlanı alır götürür havlıya gömer. Gız galır evde yalınız.

Günner geçer, artıg gız ne gendine ne de hayvannara bakar. Gendi da hayvannar da galır aç. Aslannar bir gün delier: "Gidelim ağamızı çıkaralım mezardan, ölmediysa annadalım halımızı da belkim o bizim garnımızı doyurur. Yogsa bu gız bizi aşlıgdan öldüreceg", Gideller oğlanı mezardan çıkarıllar. Bir da ne baksırmar. oğlanın boş yerine dövün kemiği gömülü. Çekinca çıkarıllar kemiği. Oğlan: "Hapşu" der, hapşırarag uyanır. "Noldu bana" der. Aslannar da gendine her şeyi annadarag dövün kemiğini gösteriller. Oğlan hemen meseleyi çakar: "Demeg gızgardaşım dövü sevib, benim ölümüme göz yumdu ha" der. Hemen aslannarını yolladarag gızgardaşını parçaladır.

Gel zaman git zaman, aslannarın yavrıları olur. Oğlan, aslan yavrısını satar, bir gartal yavrısı alır. Gartal böyüyünca boş vakıtlarında gartalın üstüne binip gezmelere çıkar. Her bir yeri dolaşır. Bir gün padişahın gonağının üstünde uçarkana. padişahın gızını görür. Birbirlerini beyenirler. Gıza der: "Bana gaçañ? ". Gız da: "Gaçarım ya" der. Oğlan da dakınca gancasına gızı, kapar götürür evine.

Padişah, gızını gaybedinca deli olur: "Gızımı kim bulur da bana getirirsa, ona gızımı da tahdımı da vereceyim" der. Oğlan bu haberi duyunca gızı kaptığı gibi götürür padişaha. Padişah da sözünde durarak gızınan oğlana kırg gün kırg gece düyün derneg yaparag onnarı evlendirir.

Onnar murad alıb verirkana ben da bagdım da geldim. Gelirkan yolda bir elma buldum. Yarısını ben yedim, yarısını da bu meseli diyneyennere verdim.

Kaynak: SARACOĞLU, Erdoğan (2005). Bir Kıbrıs Masalında Kıbrıs Ağzı'nın Fonetik Özellikleri. s. 611-619  
Telif durumu:

Bu maddede yer alan eser anonimdir
Anonim eser, sahibinin kim olduğu bilinmeyen/tespit edilemeyen eserdir. Telif hakkı koruması, genellikle eserin sahibinin bilindiği durumlarda geçerli olur. Bu nedenle sahibi bilinmeyen, anonim eserler telif hakkıyla korunmaz, yani kamu malıdır. Yine de, aksi durumun öngörüldüğü hâllerde bu durumun sayfada belirtilmesi ve ilgili telif şablonunun konulması gereklidir. Aksi takdirde Vikikaynak telif hakkı politikasının ihlali söz konusu olabilir ve sayfa silinebilir.