Mizah, Tanrı'dan Bir Armağan mı Yoksa Şeytanın Getirdiği Bir Ceza Yöntemi mi?/Sonuç

Vikikaynak, özgür kütüphane

Sonuç

Batı kültür tarihinde mizah ve gülme Antik Çağ’dan 21. yüzyıla uzanan süreçte, dönemlerin dinsel, ekonomik ve kültürel değer yargılarına göre farklı algılama ve kullanım alanları bulmuştur. Toplumsal yaşamın inşasında kullanılan mizaha horgörüden hoşgörüye, alaydan gülümsemeye, işkenceden tedaviye uzanan çizgide farklı misyonlar yüklenmiştir. Gülmenin insanların iyilik, mutluluk, faydalı olma ve hoşgörü gibi olumlu yönünü mü yoksa bencillik, pervasızlık, ırkçılık, dışlama, acımasızlık ve zalimlik gibi olumsuz yönünü mü temsil ettiği sorusu, erken dönemlerdeki araştırmacıların çoğunun zihnini meşgul etmiştir. Sosyal tarih boyunca bu denli marjinal anlamlar yüklenen mizahın, taşıdığı negatif algılamadan kurtularak günümüzde pozitif imaj kazanması, kültürel ve psikolojik sonuçları da beraberinde getirmiştir. Mizah ve gülmenin alay etme, küçük düşürme, kabullenmeme, teşhir etme gibi negatifliği içeren işlevleri, sosyal yapıyı koruma adına oluşturulan sosyal cezalardır. Negatif mizahtaki benlik duygusunun baskın olumsuz özellikleri, pozitif mizahta olumlu ve yararlı bir beceriye dönüşür. Hayata olumlu bakabilme, stresi azaltıp iletişimi geliştirme, akıl ve ruh sağlığını koruma, sorunlarla baş etme, stresin üstesinden gelme pozitif mizahta ulaşılmak istenen temel hedeflerdir. Bireylere, negatif olaylarla karşılaştıklarında dahi pozitif düşünme becerisini kazandırma da pozitif mizahın hedeflerindendir. Başkalarının acıcından keyif alma eğlencesine dönüşen negatif mizah ise, mizah malzemesi yapılan kişi ya da kişilerin ruhen yıkımına sebep olabilir. Mizah eylemini gerçekleştiren kişi için, negatif mizah aracılığıyla gülme, bastırılan duyguların ağırlığını azaltarak katarsis etkisi uyandırırken, etnik, siyasi, ekonomik vb. farklı sebeplerle gülme eylemine muhatap bulunan kişi üzerinde de ‘benlik’ duygusunun zedelenmesi ve biliçli dışlama vb. sebeplerle kimlik problemlerini beraberinde getirir. Negatif mizahın etnik mizah alanında kullanımın en temel amacı, kişinin aidiyet duygusunu ve benlik algısını zedeleyerek kimliksizleştirme politikasıdır. Gülme eylemini gerçekleştiren kişi, suçluluk hissi denilen keyif ve endişe karışımı duyguların baskısı altındadır. Keyif, üstünlük duygusundan; endişe ise, bir başkasının gülünç hâliyle eğlenmenin hiç de hoş ve insanî olmadığı duygusundan ileri gelir.

Avrupa’dan gelip Amerika Birleşik Devletleri adını alacak olan Yeni Dünya’nın vatandaşı olan Britanyalıların, kendi vatandaşları dışındaki insanlar için kullandıkları negatif mizahın yıkıcı etkisi bölge halkı üzerinde kimliksizleştirme ve kendi değer yargılarının baskın olacağı bir toplumda kimlik oluşturma adına yapılan çabalardır. Rakip grup üyelerini önemsiz ve kendi varlığını üstün gösterme algısı, Yeni Dünya’nın yeni sâkinleri için de etnik mizahın kullanımıyla eyleme dönüşür. Farklı ve zorlu bir coğrafyada ‘öteki’ olmanın dezavantajı, Üstünlük Kuramı aracılığıyla kendini rakiplerinden daha üstün görüp karşısındaki kişiyle alay edip dışlayarak avantaja çevrilir. Benlik algısı tescillenerek psikolojik üstünlük de temin edilir.

Varoluşun temel değerlerinden biri olan benlik, ‘sosyal ceza’ olarak gülme eylemiyle, teşhir ve alay objesi olunan bir ortamda dışlanıp aşağılanarak değersizleştirilir. Amerikan kültürel dokusu içinde, mizahın, eleştirel, tahrip edici ve duygu karmaşasıyla varlık alanı bulan negatif mizah uygulamaları, mizah eyleminin objesi olan kişi ve gruplar için, sosyal varlık olan insanın iletişim ihtiyacının elinden alınmasıyla bir ceza sistemine dönüşür.

Uygarlaşma sürecinde yön ve şekil değiştirse de, acımasızlıktan haz duyma güdüsünü terk edemeyen insan için, pozitif mizahın Tanrı’dan hediye, negatif mizahın ise Üstünlük Kuramı bağlamında şeytanın cezası olduğu sonucu, mizahın paradoksluğunun bir ironisidir…