Millî Birlik Komitesi Tutanakları/11 Temmuz 1960/Türkiye Cumhuriyeti Millî Birlik Komitesi Bakanlar Kurulunun programı
11 Temmuz 1960, Pazartesi
Açılma saati: 16.30
KÂTİP ÜYELER: Muzaffer ÖZDAĞ, İrfan SOLMAZER
“ | (Türkiye Cumhuriyeti Millî Birlik Komitesi Başkanı, Başbakan Gürsel Cemal Başkanlık Kürsüsüne geldi ve oturumu açtı.)
Aziz arkadaşlar, bugün size Hükümet programını takdim edeceğiz. Bu program biraz geç kalmış olabilir. Fakat İnkılâp Hükümetinin işe başladığı günden beri karşısında bulunduğu birçok meseleler bu programın hazırlanmasını biraz geciktirmiştir. Ancak, Hükümetiniz esasen ilk günden beri, bugün size takdim edeceğimiz programın hudutları dâhilinde çalışmış ve bütün işlerini bu programın esaslarına göre tanzim etmiştir. Şimdi Devlet Bakanı Âmil Artus bu programı okuyacaktır. (Başkanlık kürsüsüne Osman Köksal geçti.) |
” |
Devlet Bakanı
“ | Millî Birlik Komitesinin Sayın üyeleri,
Anayasayı, insan haklarım ve Türk vatandaşlarının sahiboldukları hürriyetleri çiğniyerek, hukuk ve kanun dışı olmuş ve binaenaleyh gayrimeşru hale gelmiş olan iktidarı, işbaşından uzaklaştırarak 27 Mayıs 1960 İnkılâbını başaran kahraman ve aydın silâhlı kuvvetlerimiz, idareyi ele alır almaz, teşkil ettiği İnkılâp Hükümeti ile derhal ise koyulmuş, bir taraftan, memleketin içinde bulunduğu durumu tesbit etmeye çalışırken diğer taraftan, memleketin âcil meselelerine, şimdiye kadar alınan ve ilân edilen, tedbirlerle, çare bulmaya çalışmıştır. İnkılâp Hükümetimiz işe başlar başlamaz o derece âcil ve çak sayıda meselelerle karşılaşmıştır ki, vazife başında kalacağı müddet içinde, Devlet faaliyetlerinin taallûk ettiği çeşitli sahalarda çalışmalarının umumi istikametini ve çerçevesini gösterecek olan bir hükümet programı hazırlamasında biraz gecikmiş bulunmaktadır. İnkılâp Hükümetimiz, biraz gecikmiş de olsa, bugün huzurunuza getirdiği program ile, vazifesini ifa ettiğine inanmaktadır. Vâki olan gecikmeyi, hâdiselerin kaçınılmaz bir neticesi olarak kabul buyurmanızı dilemektedir. 27 Mayıs 1960 İnkılâbının esas hedefi, yurdumuzda demokratik nizamı bütün icapları, bütün müesseseleriyle, maddeten ve manen mümkün olan en kısa zamanda kurmaktır. Bu maksatla 27 Mayıs sabahından itibaren yeni bir Anayasanın hazırlanması için gerekli çalışmalara başlanmıştır. İkinci Cumhuriyetin Anayasası, ilmin ve uzun yılların acı tecrübelerinin ışığı altında, memleketin mümtaz ilim adamlarının geceli gündüzlü çalışmaları ve memleket aydınlarının bu çalışmalara anketler vasıtasiyle katılmaları suretiyle hazırlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Anayasası, İnsan Hakları Beyannamesi, hukuk prensipleri ve millî ruh ve ihtiyaçlardan doğmuş olan eski Anayasamız ile millî gelenekler ve yurdumuzun özellikleri, yeni Anayasamız için ilham alınan başlıca kaynakları teşkil etmektedir. Vatandaşların eşitliği, vicdan hürriyeti ve diğer bütün hürriyetlerin teminat altında bulundurulması ve taşıdığı fikir ve kanaatlerden dolayı veya mensubu bulunduğu siyasi -teşekkül sebebiyle, hiç kimsenin her hangi bir şekilde tazyik ve tecavüze mâruz bırakılmaması için mukaddes gayelerimizden biri olarak kalacaktır. Vatandaşın hür iradesini tam bir şekilde aksettirebilecek bir seçim mekanizması kuracak olan yeni Seçim Kanunu üzerinde de ilim adamlarımız çalışmaktadırlar. Adalet İşleri: Adalet ülkenin temelidir. sözü bağlıca düsturumuzdur. Müstakil mahkeme, teminatlı hâkim bu düsturun tahakkuk vasıtasıdır. Yurdumuz, ilhamını sadece kanunlar ve hukuk prensiplerinden ve vicdanından alan hâkimlerin ülkesi olacaktır. Türk mahkemeleri, hiçbir kuvvetin müdahale edemiyeceği, yalnız ve yalnız adaletin, her türlü gölge ve şüpheden uzak bir adaletim tecelli ettiği mukaddes bir yer olacaktır. Milli Savunma İşleri: İnkılâp Hükümeti, tarih boyunca büyük harbler ve büyük olaylar içinde şan ve şerefle geçmiş olan Türk Silâhlı Kuvvetlerini, Devletimizin bütünlüğü ve vatan topraklarının tecavüze karşı korunması bakımından, esas teminat olarak kabul etmektedir. Güven ve öğünçle belirtmek isteriz ki, milletin özü olan ordularımız, içten ve dıştan millete yönelecek her çeşit düşmanca hareketleri ezecek kudrettedir. Millî Savunmamızın daha çok kuvvet kazanması ve gelişmesi için, Hükümetimiz en modern vasıtaları sağlamak ve insan gücünden ilmî olarak ve âzami şekilde faydalanmak kararındadır. Bu konuda çalışmalara hızla devanı edilmekte olup, gerekli kanun teklifleri huzurunuza sunulacaktır. Subay, astsubay ve erlerimizin daha iyi bakılmaları ve yaşama seviyelerinin daha yüksek bir haile getirilmesi için önemle gayret sarf edilmektedir. Silâhlı kuvvetlerimizin geliştirilmesi için yapılan çalışmalarda müttefiklerimizin destek ve yardımlarını almaktayız. Bu yardımları gayet plânlı ve en iyi bir şekilde kullanmak, esas hedeflerimizden biridir. Dış Politikamız: Dış politikada, İnkılâp Hükümetimizin, vazife başında bulunduğu müddetçe, takibedeceği siyasetin ana hatları, daha 27 Mayıs 1960 sabahının ilk saatlerinden itibaren Türkiye radyoları ile, memleket umumi efkârına ye bütün cihana ilân edilen prensiplere dayanmaktadır. Dış siyaset alanındaki gayemiz, her şeyden önce Türk Milletine kargı gösterilen hürmet ve itimada uygun bir siyaset takibetmektir. Türkiye kimseye karşı düşmanlık hisleri beslemez. Uzatılan her dost eli sıkar. Kendisine karşı gösterilen hakiki ve samimî dostluğa, aynen mukabele eder. İnsanlığın bugün karşılaştığı en önemli mesele, âdil, devamlı ve sağlam bir barışın kurulmasıdır. Böyle bir barışın kurulması ancak devletlerin bağımsızlıklarına saygı göstermek ve milletlerin hürriyet ve istikrar içinde refah ve terâkki yolunda ilerlemelerine imkân vermek suretiyle kabildir. Sağlam bir dünya barışının kurulmasına engel olan anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak ve bu barışı mümkün kılacak zemini hazırlamak maksadiyle sarf edilmekte olan gayretleri Türkiye büyük ve yakın ilgi ile takibetmektedir. Bu gayretlerin başarı ile sonuçlanması için Hükümetimiz mevcut vecibeleri dairesinde, kendisine düşen vazifeyi yapmaktan hiçbir zaman geri kalmayacaktır. Türkiye'nin bu gayelere erişmek için sarf ettiği gayretlerde dayanağı, Birleşmiş Milletler ile NATO ve CENTO ittifaklarıdır. NATO, hür ve müstakil yaşamak ve insanlığın ve medeniyetin gerçek prensiplerini savunmak azminde bulunan Batı memleketlerinin Birleşmiş Milletler Anayasasına uygun olarak kurdukları bir savunma teşkilâtıdır. Eski ve kuvvetli bağlarla bağlı bulunduğumuz ve Atatürk inkılâpları neticesinde kendilerine daha da yaklaşmış olduğumuz bu dost ve müttefik memleketlerle- münasebetlerimizi her sahada eşitlik ve egemenlik esasları dairesinde yürütmek ve geliştirmek dış siyasetimizin başlıca prensiplerindendir. NATO müttefiklerimizden bahsederken Amerika Birleşik Devletleri ile olan samimî ve ileri dostluk bağlarımıza işaret etmemek mümkün değildir. Başkan Eisenhower'in Türkiye Devlet ve Hükümet Başkanına gönderdiği mesajında belirtilen bu dostluğun karşılıklı gayretler sayesinde ve müşterek menfaatlerimiz istikametinde daha da inkişaf etmesi için elden gelenin yapılacağı tabiîdir. Türkiye, NATO'ya ve bu camiaya mensup memleketlere bağlı olduğu kadar CENTO'ya ve CENTO memleketlerine de bağlıdır. CENTO, yine Birleşmiş Milletler Anayasasına uygun olarak Ortadoğu'da barış, güvenlik ve ilerlemeyi sağlamak üzere meydana getirilen bir savunma teşkilâtıdır. Dost ve müttefik Yunanistan ile olan münasebetlerimize de işaret etmek isteriz. Bu münasebetlerin Kıbrıs meselesinin hallinden sonra ananevi bağlarımıza ve müşterek menfaatlerimize uygun olarak geliştiğini memnuniyetle müşahede ve bu gelişmenin ileride daha da kuvvet bulmasını samimiyetle temenni etmekteyiz. Kıbrıs'taki cemaatimizin haklarının ve menfaatlerinin korunmasına-ve Kıbrıslı soydaşlarımızın istikbalinin teminat altına alınmasına imkân verecek olan Zürih ve Londra Anlaşmalarının nihai tekemmül safhasına ulaşmaktayız. Kıbrıslı soydaşlarımızın Kıbrıs Cumhuriyeti bünyesinde milletimizden ve Hükümetimizden daima görecekleri yakın alâka ve muhabbetle yürekleri ferah ve başları dik olarak şeref ve vekarla vazifelerini yerine getireceklerine, mesuliyetlerini alacaklarına ve refah ve saadet içinde yükselip ilerliyeceklerine inanıyoruz. Türkiye için büyük önem taşıyan Balkan bölgesinin mühim bir unsuru olan Yugoslavya ile mevcut münasebetlerimizi ahdî bağlarımız çerçevesinde müşterek menfaatlerimize uygun olarak geliştirmek temennisindeyiz. Üyesi olduğumuz Avrupa Konseyini bilhassa zikretmek isteriz. Bilindiği gibi bu teşekkülün amacı, üyelerinin sosyal ve iktisadi gelişmelerine çalışmak suretiyle müştereken bağlı bulundukları ülkü ve prensipleri korumak ve aralarında bu yolda sıkı bir iş birliğini gerçekleştirmektir. Avrupa Konseyinin dayandığı ana prensip, her şahsın insan haklarından ve ana hürriyetlerinden faydalanmasını sağlamaktır. Konseyin bundan sonraki çalışmalarına da faal bir şekilde katılmak bizim için şerefli ve zevkli bir vazife olacaktır. Türkiye, mensup bulunduğu ittifaklar haricinde kalan devletler ile de münasebetlerini Birleşmiş Milletler prensiplerine uygun olarak ve giriştiği taahhütler çerçevesinde geliştirmek azmindedir. Bilhassa Orta ve Yakındoğu memleketlerine karşı alâka ve yakınlık duymaktadır. Bu arada Arap memleketlerinin hürriyet ve istiklâl içinde refah yolunda ilerlemelerine devam etmelerini kuvvetle arzu etmekteyiz. Bu münasebetle şunu da belirtmek isteriz ki, B.A.C. ve Irak ile mevcut ananevi dostluk bağlarımızın daha da kuvvetlenmesi hususunda bu iki komşumuzla karşılıklı anlayış içinde bulunduğumuzu görmekten büyük bir memnuniyet duymaktayım. Diğer komşu memleketler, bu arada hususiyle büyük kuzey komşumuz Sovyetler Birliği ile münasebetlerimizi karşılıklı saygı esasına müstenit iyi komşuluk çerçevesinde ilerletmeyi samimiyetle arzu etmekteyiz. Ancak dünyada istikrar ve barışın kurulması ve gerginliğin izalesi yolunda sarf edilegelen gayretlerin semere vermesi ile bu arzumuzun tahakkuku kolaylaşmış olacaktır. Bütün milletlerin, barış ve huzur içinde bağımsızlıklarına kavuşmaları Türkiye'nin en fazla değer verdiği ülkülerden biridir. Bu itibarla, henüz bu amaca ulaşmamış olan memleketlerin karşılıklı anlaşmalar yoliyle gayelerinin barış içinde gerçekleşmesini görmekten ancak memnun olacağız. Bu arada nazarımızı bilhassa Afrika kıtasına çevirmek isteriz. Bâzıları ile daha yakından siyasi münasebetler kurduğumuz Afrika memleketlerinin refah ve huzur içinde gelişmeleri en halisane temennimizdir. Dünya medeniyetinin ilerlemesine büyük hizmetlerde bulunmuş olan Uzakdoğu memleketlerine karşı en kalıbî hislerle meşbu bulunmaktayız. Bu memleketlerle olan münasebetlerimizin de her sahada gittikçe artan bir hızla gelişmesini samimî olarak dilemekteyiz. Milletlerarası siyaset alanında tesir ve nüfuzları gittikçe artan Lâtin Amerika memleketleri ile münasebetlerimizin dostluk ve karşılıklı hürmet havası içinde gelişmesine de büyük bir önem atfetmeyi hakiki menfaatimizin icabatıdan saymaktayız. Aynı alâkayı, bize coğrafi bakımdan uzak olmakla, beraber siyasi görüş ve gaye bakımından pek çok hususlarda yakın bulunan Britanya Milletler Camiasına mensup diğer (memleketlere de göstermek kararındayız. Sayın arkadaşlar, İnkılâp Hükümetimizin vazife başında kaldığı müddetçe, takibedeceği malî ve iktisadi politikanın temel prensipleri ve umumi istikametleri de şunlardır: Devlet bütçesinden bağlıyarak, katma özel idare ve belediye bütçelerinde, bütçe samimiyeti ve hakiki bütçe denkliği temin edilecektir. Bütçe ihtiyaçlarını, emisyon yolu ile karşılamak usulüne son verilecektir. Âmme gelirlerinin tasarruflu şekilde ve memleket ihtiyaçlarının zaruri kıldığı mevzularda kullanılmasına, titizlikle riayet olunacaktır. Hazine imkânlarının, sağlam malî kaynaklarla takviyesi suretiyle, ödemelerin zamanında ve her hangi bir gecikmeye uğramadan yapılması sağlanacaktır. Ticaret politikamız, istikrar programımızın temel prensiplerine istinadedecektir. Dış ticaretimizde dünya fiyat seviyesine intibak edebilmek:; mal arzının çoğaltılması ve bu suretle fiyat yüksekliklerine sebebiyet vermeden iş ticarette de serbest bir nizam ve fiyatlarda istikrarın temadi ettirilmesi, çalışmalarımızın başlıca hedefleri olacaktır. Dış ticaret politikamızın esasları da muvazeneli bir iktisat nizamanın icaplarına, uygun olacak ve bu nizamı takviye ve tarsin eyliyecektir. İnkılâp Hükümetimiz, dış ticaret politikasını aleniyet ve umumiyet prensiplerine istinadettirecektir. Memleketimizin imkânlarından bütün müteşebbisler eşit şartlarla faydalanacaklardır. Kararname, sirküler ve tebliğler dışında hiçbir muameleye imkân verilmiyecektir. |
” |