Kemal Kılıçdaroğlu'nun 20 Ağustos 2010 tarihli Afyonkarahisar mitinginde yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane

Eline pergeli vereceğim. Eline kalemi vereceğim. Yüreği yetiyorsa gelip benim kafatasımı ölçer.

Şunu söylemek isterim; insan inançlarıyla, düşüncesiyle, kimliğiyle Allahın yarattığı en değerli varlıktır ve başımızın üstünde yeri vardır. Biz insanların soyuyla sopuyla uğraşmayız. Onu insan olarak görürüz. Allahın yarattığı en değerli varlık olarak görürüz. Bu kardeşiniz onların ezberini o kadar bozdu ki, ne dediklerini bilmiyorlar. Size söz veriyorum, Afyon’dan söz veriyorum. Onların ezberini, kimyasını düzenleriyle bozacağız.

8 yıldır iktidardalar. 8 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Afyon bunun en güzel örneği. Afyon mermerin merkezi değil mi? Afyon haşhaşın merkezi. Afyon’da yiğit adamlar olur. Afyon bilir ki, ben ………….. sökerim haşhaşı ekerim dedi.

Bunu söylerken Başbakanlık koltuğunda bir lider oturuyordu. Bir devlet adamı oturuyordu. Bir halkçı lider vardır ve diyorduk ki, ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen diyordu.

Eğer Recep Bey soyumu merak etmek istiyorsa Ecevit’in kültüründen geliyoruz. Baykal’ın kültüründen geliyoruz. İnönü kültüründen geliyoruz. Biz insanı insan olarak gördük. İnsanı baş tacı ettik her yerde. İnsanın düşüncelerini saygı gösterdik ve dedik ki, her insan bizim gibi düşünmeyebilir. Ama bizim gibi düşünemeyen insanda başımızın üstünde yeri vardır. Ona da saygı duyacağız dedik. Recep Bey gibi yapmadık hiçbir zaman.

Ve bir şey daha yaptılar bunlar. Ülkeyi yönetiyorlar ya ülkenin gündemi ne Allah aşkına? Afyon’da işsizlik var mı? Afyon’da göç var mı? Bu sene haşhaş ekenler hayatlarından memnun mu? Çiftçi hayatından memnun mu? Patates üreticisi hayatından memnun mu? Kiraz üreticisi hayatından memnun mu?

Ama ben size bir şey söyleyeyim. Samimi söylüyorum Recep Bey hayatından çok memnun. Recep Beye göre milletin derdi varmış, haşhaş ürünü bu sene iyi olmamış, kiraz, vişne dalda kalmış, patates üreticisi ektiği patatesin alın terinin karşılığını alamıyormuş, onun derdi bu değil. Onun derdi bir Anayasa getirdik milleti kandırırsak, evet oyunu alacağız ve biz Yüce Divandan sıyıracağız. Hesap vermeyeceğiz.

Size söylüyorum Ramazan ayındayız. Kutsal aydayız. Manevi duyguların en yoğun yaşandığı aydayız. Kul hakkı yemek günah mı? Ahlaken de günah mı? Siyaseten de günah mı? Demek ki, kul hakkı yiyenleri affetmeyeceğiz değil mi arkadaşlar? Size söz veriyorum. Afyon’a geldim. Yetki istiyorum. Yetki verin kul hakkı yiyenden bu kardeşiniz hesap soracak.

Afyonlular Recep Beye güvendiler başta. Dediler ki, iyi gelsin bakalım. Adı Tayyip’ti o zaman. Tayyip halk adamıydı. Sonra Recepleşti. Ben Recep Bey oldun dedi. Size gelip bu meydanda dedi ki, 2002’de çay simit hesabı yaptı. Tarihini vereyim size, 17 Kasım 2001. 17 Kasım 2001’de buraya geldi, çay simit hesabı yaptı. Geçen gün gene geldi. Evet oyu istemek için geldi. Merak ettim. Çay simit hesabı yapacak mı? Yapmadı. Çünkü ne çay kaldı ne simit kaldı. Recep Bey köşeyi döndü. Halk yoksullaştı.

Niye çay simit hesabı yapmıyor Recep Bey? Deseydi eskiden çay simit hesabı yapıyorum şimdi çay simitten vazgeçtik vatandaşa ayda kaç lira bonfile alacağını soracağım deseydi. Herkes et alıyor deseydi. Karnı doyuyor herkesin deseydi. Diyemiyor.

Afyon besiciliğin merkeziydi. Afyon’da besicilik yapanlar sadece Afyon’u değil Türkiye’yi doyuruyorlardı. Ne oldu şimdi? Recep Bey’in iktidarında dışarından et getiriyoruz. Bu ayıp yetmez mi bunlara?

Şimdi bunlar kalmış diyorlar ki, efendim Anayasa değişikliğinde evet verin. Niye evet vereceğiz? Bu Anayasa değişikliği çiftçinin derdini çözüyor mu? İşçinin derdini çözüyor mu? Emeklinin derdini çözüyor mu? Sanayicinin derdini çözüyor mu? Kimin derdini çözüyor? Recep Bey’in derdini çözüyor.

Bakın Recep Bey verdiği sözlerin arkasında durmayan birisidir. Her yerde söylerim. Yiğit adam, onurlu adam, namuslu adam söz verdi mi adam gibi sözünün arkasının da durur.

Şimdi ne yaptı? 2002’den beri her gittiği meydanda dedi ki, dokunulmazlıkları kaldıracağız. Her gittiği meydanda dedi ki ben dokunulmazlıkların arkasında sığınmıyorum. Her gittiği meydanda dedi ki, bakın bizim parti programına dokunulmazlıklar kaldırılacaktır diye hüküm var.

2002-2010. Kaç sefer Anayasa değişti. Recep Bey millete karşı saygın varsa, millete karşı yüzün varsa, millete karşı dürüst adam imajı çizmek istiyorsan önce sen dokunulmazlıkları kaldıracaktın ki, millet sana kalpazan demesin.

Diyor ki, efendim bana iftira atıyorlar. Bir Başbakan nasıl ana muhalefetinin Başkanı der kalpazan. Vallahi ben demiyorum. Bu devlerin savcısı diyor. Altında da Recep Bey’in imzası var.

Siyasette yola çıktık. Düzgün bir siyaset yapacağız. Halka yalan söylemeyeceğiz. Halkın çıkarlarını savunacağız. Halk için çalışacağız. Önce halk zenginleşecek diyeceğiz. Yoksulluğu ve işsizliği tarihe gömeceğiz. Bu bizim boynumuzun borcudur.

Afyon’da milletvekili sayısınız 7 iken 6’ya düştü. Acaba Recep Bey bu konuda bir şey dedi mi? Bir insan doğduğu, çocukluğunun geçtiği, gençlik yıllarının geçtiği, çalıştığı yerlerde kalmak ister. Yani Afyon’da doğmuşsa akrabaları, yakınları buradaysa, baba dede mezarı buradaysa, burada çalışmak ister. Alın terini burada harcamak ister. Burada yaşamak, burada kazanmak ister. Ama Afyon her yıl ortalama 16 bin göç veriyor. Nereye gidiyor bu insanlar? Büyük kentlerin varoşlarına gidiyorlar. Hayata tutunmaya çalışıyorlar. Afyonlu sana güvendi, oy verdi Recep Bey. Sen Afyon’a işsizlik verdin. Yoksulluk verdin. Göç verdin.

Ve Afyon’da özelleştirmeler yapıldı. SEKA’yı biliyorsunuz değil mi? Vurgunu, talanı biliyorsunuz değil mi? Yakında sıra şeker fabrikasına gelecek. Şunu unutmayın, bu hükümet halkı düşünen bir hükümet değildir. Halk için çalışan bir hükümet değildir. İşsizler nasıl iş bulacak diye düşünen bir hükümet değildir. Yoksulun yoksulluğunu teşhir etmeden yoksulluğu nasıl kaldıracağız diye düşünen bir hükümet değildir. Bu hükümet kendisini ve yandaşlarını düşünen bir hükümettir. Bu hükümetin tek amacı var. Ben ve yandaşlarım köşeyi nasıl döneriz diye düşünüyor. Hükümetin düşündüğü budur.

Hiç meraklanmayın Recep Bey sadece Afyon’a değil Recep Bey Türkiye’ye hesap verecek. Öyle Recep Bey’in deyişiyle öyle simit çay hesabını çoktan geçtik. Afyon’da millet yoksulluktan böbreğini satıyor. Recep Bey’in haberi yok mu bundan?

Geçen gün doğuda bir ilçemizde seyyar satıcılık yapan bir vatandaş akşam evine geliyor. Daha iki gün önce. Karısını diyor yemek, ne getirdin ki diyor yemek pişireyim. Tencere kaynamıyor ve adam gidip odada kendisini asıyor. Bu tablo 21. yüzyılda Recep Bey’in yarattığı tablodur ve sorumlusu da Recep Beydir.

Dönüp bir baskın bakalım. İşsizlikten insanlar perişan oldu. İşadamları intihar ediyor. Adam evine alın teriyle kazandığı ekmek götüremediği için intihar ediyor. İnsanlar açlıktan böbreklerini satıyorlar. Yoksulluktan, açlıktan, işsizlikten doğup büyüdükleri illeri terk edip büyük kentlerin varoşlarında hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Ve Recep Bey diyor ki, ben Anayasa getirdim. Ve diyor ki, bu ne biçim ana muhalefet lideri, hiç Anayasadan bahsetmiyor. Bahsedeyim. Anayasayı getiriyorlar. Diyelim ki, bir memursunuz. Sizi hükümet beğenmedi, sürdü. Nereye sürdü? Beğenmediği bir yere sürdü. Memurun üyesi olduğu sendika dava açıyor şimdi. Kazanırsa memur geri gelebiliyor. Yeni Anayasayla diyorlar ki, artık memurun üye olduğu sendika dava açamayacak. Kim açacak davayı? Memurun kendisi açacak. Para? Avukata verecek para? Para yok. Örgütlü toplumu bozuyor ve buna da özgürlük diyor. Buna da demokrasi diyor. Al o özgürlüğü, al demokrasiyi başına çal.

Bir şey daha. Diyelim ki, bir işadamı, Afyonlu bir iş adamı, varlıklı bir işadamı, ben beğenmiyorum. Savcıya açıyorum Adalet Bakanı olarak diyorum ki, bir tane isimsiz ihbar dilekçesi bulun, bunu alın içeri 5 gün içeride kalsın. Arada bir de pataklayın. Hakaret edin. 3 gün sonrada bırakın. O ne yapacak? Adalet Bakanlığına şikayet edecek, diyecek ki, savcı benim hakkımda yasaya aykırı işlem yaptı. Bugün Adalet Bakanlığı izin vermezse soruşturmaya o vatandaşın Danıştay’a gitme hakkı var. Anayasa kabul edilirse o vatandaşın Danıştay’a gitme hakkı elinden alınıyor.

Buna diyorlar demokrasi. Buna diyorlar özgürlük. Kenan Evren Anayasasında daha kötü bir Anayasa geliyor ve bütün işverenlere söylüyorum. Böyle bir tabloyla baskıcı bir rejimle her an yüz yüze gelebilirsiniz ve söylüyorum. Bu baskıcı rejim faşist rejimdir. …………… yapmadığını bunlar yapıyorlar. Bunu da söylüyorum buradan.

Buna diyorlar ki, demokrasi geliyor. Neymiş engellilere haklar gelecekmiş. Engellilerin zaten hakları var. Engellilerin hakları yasayla düzenlenir. 63 bin tane engelli kadrosu boş. Niye atama yapmıyorsun? Anayasa mı engel? Hayır. Engellilerinde oylarını çalacaklar. Onlarında ağzına bir parmak bal sürebilir miyiz diyecekler. Onun için söylüyoruz bu Anayasa tuzaklarla doludur. Bu Anayasa Kenan Paşanın getirdiği Anayasadan daha ağırdır.

Bir şey daha diyorlar. Biz bu Anayasayla 12 Eylülcülerden hesap soracağız. Hesap sorabilirler mi? Zaten Adalet Bakanı açıkladı. Dedi 1980-2010 zaman aşımına uğramış dedi. Neyi soracaksın dedi. Ama ben Recep Beye söyledim. Senin yüreğin yetiyorsa, adam gibi adamsan, demokratsan, düzgünsen sana muhtıra veren Paşa duruyor. Niye ondan hesap sormuyorsun? Zaman aşımı da yok.

Şimdi ne yaptılar? Topluca Yaşar Büyükanıt’ı savunmaya geçtiler. Allah aşkına dünyanın hangi demokrasisinde bir paşa kalkacak hükümete muhtıra verecek hükümette kalkacak o paşaya üstün hizmet madalyası verecek.

Şimdi soruyorum Recep Bey üstün hizmet madalyası verdin mi vermedin mi? Verdiysen hangi gerekçeyle verdin? Verdiysen yüzün kızardı mı kızarmadı mı? Demokrat mısın değil misin? Üstün hizmet madalyası vermedim derse Afyon’dan söz veriyorum. Resmi Gazetede o Bakanlar Kurulu kararını Recep Bey’in yakasına iliştirmek benim boynumun borcu olsun.

Bir şey daha. Diyorlar ki, size bir soru getiriyoruz. 26 madde. Evet. Hepsine ya evet diyeceksin ya hayır. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Lokantaya gidiyorsunuz yemek yemeğe. Garson menü getiriyor. Tarife burada diyor. Yemekler de burada. Ama diyor ne kadar yersen ye tamamının fiyatını alacağım. Olur mu diyorsunuz? Olma bu. Aynı numara. Sen demokratsan, dürüstsen, benim aklıma güvendiğimi kabul ediyorsan, benim de bir insan olarak düşünebileceğimi kabul ediyorsan niye her madde için sormuyorsun evet mi hayır mı diye? Niye tamamına ya evet diyeceksin ya hayır diyeceksin diye.

Bu nerede oldu biliyor musun? Hitler Almanya’sında oldu. 21. yüzyıldayız. Demokrasideyiz. Demokrasinin olduğu yerdeyiz. Özgürlüklerin olduğu olması gereken yerdeyiz. Herkesin aklı fikri var. Herkes düşünür. Herkes okuduğunu anlar. Niye korkuyorsun? Getirirsin 26 soruyu, koyarsın oraya, hepsine evet mi deriz, hayır mı deriz, bir kısmına evet mi, bir kısmına hayır mı deriz. Bırak ona millet karar versin. Millete güvenmiyor. Bunlar millete bile güvenmiyorlar.

Ve gelelim yoksulluğa. Böbreklerini satan insanlarımız var. Yoksulluktan evine alın teriyle kazanmış ekmeği götüremeyenler var. Çiftçilerimiz var. Üretiyorlar. Sabahın köründe tarlaya gidiyorlar. Tarlada çalışıyorlar. Ürün elde ediyorlar. Dünyanın en pahalı mazotunu kim alır? Türk çiftçisi alır. Dünyanın en pahalı gübresini kim alır? Türk çiftçisi alır. Dünyanın en pahalı ilacını kim alır? Gene bizim çiftçimiz alır. Hiç Recep Bey’in aklına geliyor mu?

Ya Recep Bey, gözünü seveyim. Sen ………… mazotu yarı fiyatına verirken çiftçiye niye yarı fiyatına vermiyorsun? Çiftçi üretmiyor mu? Size söz. Recep Bey sözü değil. Memur Kemal sözü. İşçi Kemal sözü. Emekli Kemal sözü. Esnaf Kemal sözü veriyorum. Ve diyorum ki, halkın iktidarında yani CHP’nin iktidarında mazot fiyatı yarıya yarıya inecektir. ÖTV’yi kaldıracağız.

Sizden bir şey istiyorum. Bir gelecek umudumuz var. Güzel hayallerimiz var. Güzel hedeflerimiz var. Hayır deyin ki, değişimin önü açılsın. Hayır deyin ki, değişimin önü açılsın. Hayır deyin ki, Türkiye’nin önü açılsın. Hayır deyin ki, herkes evine alın teriyle ekmek götürebilsin. Hayır deyin ki, özgürlükler ve demokrasinin kapısı aralansın. Ve hayır deyin ki, kul hakkı yiyenlerden hesap soralım.

Biz size söz veriyoruz. Yeni bir Anayasa sözü veriyoruz. Dokunulmazlıkların olmadığı bir Anayasa sözü veriyoruz. Öyle numara çekeceksin, milleti soyacaksın, hayali ihracat yapacaksın, ihaleye fesat karıştıracaksın, milletvekili olacaksın, kimse sana dokunmayacak. Halkın iktidarında ona dokunacağız, ona hesap soracağız biz.

Ve Afyon’da söylüyorum. Vicdanınıza söylüyorum. Daha buraya geldi Afyon’da konuştu. Ne dedi Başbakan? CHP, MHP, BDP, PKK, YARSAV bunlar dedi beraberdir. Şimdi nedir? Biliyorsunuz değil mi ne olduğunu? Şimdi Recep Bey’in çıkıp millete bunun gerekçesini anlatmasın istiyorum. Yüreğin varsa, namuslu adamsan çık vatandaşa anlat bakalım.

İftiraya gelince iftira atarsın. Bir de söz Müslüman geçinirsin. Bir demiş ki, burada diyor ki, ana muhalefet partisi liderinin bizin Müslümanlığımızı, imanımızı ölçecek kalibresi yoktur. Vallahi yok. Öyle bir niyetimde yok. Kimse kimsenin imanını ölçemez. Onun bir tek Allah bilir. Ama demek ki, Recep Beye göre benim dışımda bazıları kalibre ölçebiliyorlarmış. Kim o Recep Bey?

Biz şilt koşmanın da günah olduğunu biliyoruz. Ama Recep Bey bilmeyebilir. Onu da söyleyelim. Mütedein insanlarıma sesleniyorum. Hiç kimsenin inancıyla kimse oynayamaz. Hiç kimsenin inancıyla kimse siyaset yapamaz. Size söz veriyorum. Bir tek Allahlın kulu bu güzel coğrafyada ortaya çıkıp arkadaş ben ibadetimi özgürce yerine getiremiyorum diyorsa, gelecek Kemal kardeşini bulacak. Onun önüne düşeceğim ve ibadetini özgürce yerine getirmesi için mücadele edeceğim.

Ve emekli kardeşlerime sesleniyorum. Sizin için Recep Bey bir kanun çıkardı. Dedi ki, emekliye milli gelir artışından pay verilmez. Yani emekli bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşıdır dedi. Size söz veriyorum. İntibak Yasasını çıkarcağız, o maddeyi de kaldıracağız, emeklide milli gelir artışından adam gibi paysını alacak.

Ben bunları anlatınca Recep Bey diyor ki, Allah aşkına reçeteniz nedir diyor? Reçeteyi verinde bir bakalım. Sen 8 yıldır oturuyorsun. Bu ülkenin sorunlarını çözecek gücün yoksa, düşüncen yoksa, fikrin yoksa Allah aşkına sen o koltukta niye oturuyorsun? Sormazlar mı adama?

Güzel pankartlarınız var. Emekliyim fakirim diyor. Başbakan 4C’li olsun diyor. Hayır için anamı da aldım geldim diyor. Başbakan ne diyordu? Ananı da al git diyordu değil mi? Bir de Recep Bey diyor ki, ben ahlaklı adamım. Benim ağzımdan kötü söz çıkamaz. Ya bir adama ananı da al git demek güzel söz mü? Recep Beye göre güzel söz. Ama bize bir görev düşüyor. Anamızı alacağız, babamızı alacağız, bacımızı alacağız, kardeşimizi alacağız, yakın komşumuzu alacağız ve sandığa gideceğiz. Ve Recep Beye ders vereceğiz.

Başbakanlık için karar sizde. Süleyman sizsiniz. Mühür sizin elinizde. Mührü adaletten yana kullanın. Doğruluktan yana kullanın. Kul hakkı yemeyenlerden yana kullanın o zaman göreceksiniz ki, Türkiye’de karanlıklar aydınlığa çıkacaktır.

Koşulların zor olduğunu biliyorum. Hava sıcak bunu da biliyorum. Size hayırlı ramazanlar diliyorum. Hayırlı cumalar diliyorum. Hayırlı alın teri diliyorum. Hayırlı üretim diliyorum. Hayırsızlara hayır diliyorum ve referandumunuz hayırlı olsun diyorum.

Amacımız, bir tek amacımız var. Bir tek hedefimiz var. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayan bir Türkiye’yi ayağa kaldırmak. Sağolun, var olun.

Kaynak: "GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN AFYONKARAHİSAR MİTİNGİNDE YAPTIĞI KONUŞMA". chp.org.tr. 20 Ağustos 2010. 22 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
Telif durumu: