İçeriğe atla

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 12 Mayıs 2011 tarihli Konya mitinginde yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane

Güzel Konya’dayız. Tarihte başkentlik yapmış güzel bir ildeyiz. Hz. Mevlana’nın kentindeyiz. Gönül dostlarının bulunduğu bir yerdeyiz. Sabah uğradık duamızı yaptık. Bir şey için çalışıyoruz. Bu ülkede herkesin rahat edebileceği, gülebileceği, birbirine düşmanlık etmeyeceği bir Türkiye istiyoruz. Bizim istediğimiz Türkiye’de herkesin karnı doyacak, herkes mutlu olacak, herkes huzurlu olacak. Yoksulluk tarihe gömülecek, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.

9 yıldır iktidardalar. Eğer 9 yıl iktidardalarsa herhalde Konya’ya da çok şey vermeleri lazım. Ama Konya’nın iki milletvekili azaldı. Niye azaldı? Konyalı göç verdi. Konya’da niye göç olur? Konya’nın bereketli toprakları yok mu? Konya’nın çalışkan insanı yok mu? Konya’nın üreten insanı yok mu? Konya’nın besicisi, çiftçisi, tarımcısı yok mu? Niye Konya göç verir? Konya’nın nüfusu niye azalır? İki milletvekili niye azalır? Konyalı kardeşlerimin 12 Haziran’da sandığa giderken bunu düşünmeleri lazım. Eğer nüfus azalıyorsa, kişiler babalarının, dedelerin bulunduğu yerde, doğduğu yerde değil de başka yerlerde, büyük kentlerin varoşlarında eğer ekmek peşinde koşuyorlarsa demek ki Konya’da bir sorun var. Bu sorunu çözmek lazım. Nedir Konya’nın sorunu? Bir sorunumu var, iki sorunumu var, üç sorunumu var, dört sorunumu var? Konya’nın çok sorunu var. Eleştirmek kolay. Ama biz sadece Konya’nın değil, hem Konya’nın hem Türkiye’nin sorunlarını çözmek için yola çıktık. Biz Türkiye’nin rantına değil, Türkiye’nin sorunlarına talibiz.

Güzel pankart var. Kötü usta kurban olsun çırağa diyor. Eyvallah. Ama şunu söyleyeyim. Samimi söylüyorum. Bunların ustalıkla falan ilgisi yok canım. Usta olan adamın öncesinde, usta olan bir Başbakanın iktidarında 2,5 aylık çocuk açlıktan ölür mü? Usta olduklarını söylüyorlar. 4 çocuğuna sabah kahvaltısı veremedim diye intihar eden anne olur mu? Usta olduğunu söylüyorlar. Bir anne çocuğunu bırakıyor, polis buluyor. Polisin adı Yunus, çocuğun adını da Yunus koyuyorlar. Annenin mektubu var. Çocuğuma bakamıyorum. Bu çocuğuma alanlar Allah rızası için çocuğuma iyi baksınlar. İmkanı yok bakamıyor. Usta olanların döneminde anneler çocuklarını bırakıyorlar. Usta diyorlar. Ustalık dönemlerinde çöpten kağıt toplayan çocuk kamyonun altında kaldı hayatını kaybetti. Böyle ustalarla bizim işimiz yok. Usta diyorlar, Türkiye Avrupa’da rüşvette birinci lige çıktı. Avrupa birincisi rüşvette. Yolsuzlukta Avrupa birincisi. Nasıl oluyor bu? Böyle usta istemiyoruz, böyle çırakta istemiyoruz. Bizim istediğimiz şu; halkına hizmet eden, zulmeden değil. Hizmet eden Sultan gibi firavun gibi değil. Hizmet eden ve kul hakkı yemeyen insan istiyoruz biz. Kul hakkı yemeyecek.

Biz sadece kul hakkı yiyenlerle mücadele etmeyeceğiz. Onlardan hesapta soracağız. Bunun en ciddi acısını, dramını Konyalılar çekmiştir. Burada bir holding faciası yaşandı. Almanya’da çalışan Konyalılardan dünyanın parasını 8 milyar avro hortumladılar. Hesabını soran oldu mu? Bir de diyorlar ki, biz yolsuzlukla mücadele ediyoruz. Böyle mi yolsuzlukla mücadele edilir? Söz verdiler sözlerini tutmadılar. Konya arkadaşımız söylüyor. Avrupa’nın Hollanda’sı varsa, Türkiye’nin de Konya’sı var diyor. Konya Hollanda’dan büyük. Hollanda’nın ihraç ettiği tarım ürünü 107 milyar dolar. Konya Hollanda’dan büyük. Biz tarım ürünü ihraç ediyor muyuz? Ediyoruz da şöyle böyle. İthal ettiğimiz ürün ne? 15 milyar dolar tarım ürünlerine para ödüyoruz yurtdışından gelen. Allah aşkına Konya’da arsalar yok mu, araziler yok mu? Tarlalar yok mu, su yok mu? Su az var. Söz verdiler mavi tüneli bitirmediler. Konya’nın topraklarının %85’i sulanmıyor. 120 milyon dolar para ayıracaklar. 120 milyon dolar. 120 milyon dolar para ayırsalar Konya’nın ovaları sulanacak. Size bir rakam vereceğim. Konya’ya 120 milyon dolar parayı çok gören iktidar kullanılmayan doğalgazın bedeli olarak bir İran’a 2 milyar 600 milyon dolar para ödedi.

Buraya Başbakan gelecek. Allah aşkına sorun arkadaş sen Konya için 120 milyon dolar parayı fazla görüyorsun. Konyalı üretecek, alın teri dökecek, ürün elde edecek, namerde muhtaç olmayacak. Ama kalkıyorsun İran’a kullanılmayan doğalgazın bedeli olarak 2 milyar 600 milyon dolar para ödüyorsun. Bu olur mu? Bunun işi ne işidir? Sahte usta işi. Bunların ustalıkları da sahte. Konyalıya ne söylüyorsun? İran’a ne ödüyorsun? Bunun hesabını vermek zorundalar. Niye bu para buraya gidiyor? Söylemek zorundadır.

Gelelim Konyalının derdine. Orada güzel bir pankart var. 7 litre süt eşittir 1 litre mazot. Doğrumu? Buğday ne kadar? O da aynı şey. Mazota zam yapıyor canı sıkıldığı zaman. Peki bu köylü neyle sürecek tarlayı? Mazotun litresini 1,5 lira yapacağız. Her yerde sözünü verdim, her yerde söylüyorum, mazotun litresi 1,5 olacakta devletin cebinden bir şey çıkmayacak onu söyleyeyim. Sadece maliyet işi, sadece maliyet. Vergiyi, sigorta primini almayacağız. Vergiyi, ÖTV’yi, KDV’yi almayacağız. Yani mazotu köylüye maliyetiyle satacağız. Mazotun litrede maliyeti 1,5 lira. Bunu her yerde, her ortamda söyleyin.

İki; çiftçilerimiz özellikle Konya ovasında su olmadığı için yer altından su çekiyorlar tarlayı sulamak için. Başka çaresi yok. Dünyanın elektrik borcu var. Size sözüm var. Elektrik borcunu da faizlerini de sileceğim.

Bakın ben size söyleyeyim 2 milyar 600 milyon lira köylünün elektrik borcu. Bunun 900 milyon lirası ana para, diğeri faiz. Hangi hükümetle karşı karşıyayız? Faizli bir hükümetle. 900 milyar lira ana para nasıl oluyor da 2 milyar 600 milyon liraya çıkar? Onun için söylüyorum, biz halk için çalışacağız. İşçisi, çiftçisi, memuru, emeklisi, köylüsü için çalışacağız. Biz yandaş için değil, vatandaş için çalışacağız. Sizin için çalışacağız.

Bunların bir maskesini daha düşüreceğiz. Ne diyorlardı? Helal et diyorlardı. İthal kurbanlık koyun nereden geldi? İthal et nereden geldi? Yurtdışından. Yurtdışından ithal et getiriyorsun. Kimi perişan ediyorsun? Türk çiftçisini, besicini perişan ediyorsun. Yazık günah değil mi bu insanlara? Sıfır faizli kredi verdiler. Herkes gitti krediyi aldı güzel. Yurtdışından angusu getirdin vatandaşın elindeki ürün ne oldu? Yarı fiyatına düştü. Pahalı almıştı yarı fiyatına düştü. Faiz ne oldu? %50. Size söylüyorum eğer bu ülkede çalışırsak, alın teri dökersek, kesinlikle bırakın Türkiye’yi, bütün Ortadoğu’yu bizim çiftçimiz besler. Toprak var, güneş var, su var, çalışkan insan var. Sadece ve sadece dürüst politikacı yok. Hedefimiz ülkeyi dürüst politikacılara teslim etmek.

Eskiden derlerdi ki, efendim Cumhuriyet Halk Partisi vatandaş için ne düşünüyor bilmezdik. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi hep eleştirir derlerdi. Söyledikleri de doğruydu. Doğruya doğru, yanlışa yanlış. Ama şimdi çiftçinin derdimi var? CHP’nin çözüm önerisi. Esnafın mı derdi var? CHP’nin çözüm önerisi var. Emeklinin mi derdi var? CHP’nin çözüm önerisi var. Gençlerin mi derdi var? CHP’nin çözüm önerisi var. Taksi şoförünün, kamyon şoförünün mü derdi var? CHP’nin çözüm önerisi var. Son 6 ayda Cumhuriyet Halk Partisini bir üniversite gibi çalıştırdık. Her görüşten insanı çağırdık. Her görüşten insanla tartıştık ve şunun altını çiziyorum. Cumhuriyet Halk Partisi kadar Türkiye’nin sorunlarını bilen, çözüm üreten ikinci bir parti yoktur diyorum. Açık yüreklilikle söylüyorum bunu.

Bunların ustalık dönemi; 12 milyon 715 bin yoksulumuz oldu. Rakam bana ait değil, Türkiye İstatistik Kurumuna ait. 12 milyon 715 bin yoksulun olduğu Türkiye’yi yönetenler biz ustayız diyorlar. Yoksulluğu yönetiyorlar. Yoksulun onuruyla oynuyorlar. Yoksulun yoksulluğunu teşhir ediyorlar. Biz ne yaptık, ne söyledik? Yoksulluğu bu ülkede tarihe gömeceğiz. Yoksul olmayacak. Her evde akşam tencere kaynayacak. Aile sigortası getireceğiz. Aile sigortası geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan her ailede kadının banka hesabına her ay düzenli 600 lira para yatırılacak. En az 600 lira. Yoksul evde kadın namerde muhtaç olmayacak. Alacak çocuğunu gidecek mahallenin esnafından, bakkalından alışverişini yapacak. Yani bizim inancımızda da, siyasi ahlakımızda da sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Biz bunu söylerken birisi seslendi efendim sen bu parayı nedene bulacaksın diye. Konya’dan söylüyorum. Kullanmadığın doğalgazın bedeli olarak İran’a 2 milyar 600 milyon dolar öderken kaynağı sormuyorsun. Sen 7 göbeğini, bütün yandaşlarını zengin edip köşeyi döndürürken kaynak nereden bulacaksın diye sormuyorsun. Ama bu ülkede bir çocuğumuz yatağa aç girmesin, evlerde huzur olsun, evlerde barış olsun, kadınlarda evlerinde huzurla çocuklarını doyursunlar, yoksulluğu bitirelim dediğimiz zaman parayı nereden bulacaksın diyorsun. Bu ülke zengin, bu ülkede kaynak var, bu ülkede imkan var.

Size anlatacağım şimdi Konyalı kardeşlerim. Bu ülkede yoksul yurttaşlara yardım yapan 14 tane kuruluş var. 14 kuruluşu ben bilirim onlar bilmezler. 14 kuruluşun bütçesini topladım. Onlar bilmezler ben bilirim. 12 milyon 715 bin yoksulumuz var. Her ay an az 600 lira ödeyeceğiz dediğimiz zaman Sayın Erdoğan dedi ki, o kayıtlı yoksul, bir de kayıt dışı yoksullar var dedi. Onun hesabını bilmiyorsun. Ben onunda hesabını biliyorum. Çünkü ben hesap uzmanıyım. Hesap uzmanlığı kolay bir iş değil. Onu bilmek lazım. Gerçekte hesaba kattığımız 15 milyon 600 bin yoksulumuz. Bütçeleri topladık, her haneye en az 600 lira ödediğimizde 7 milyar açığımız kalıyor. 7 milyar açık bütün kamu harcamalarının %1.2’si. Yani 100 liralık bir kamu harcamasından 2 lirayı yoksula ayıracaksın.

Şimdi sevgili Konyalılar, elinizi vicdanınıza koyun sorun 100 liradan 2 lirayı yoksula ayırdığınız zaman bunu fazla gören bir hükümete ne denir? Seçim sandığında ben yanıtını bekliyorum. 100 liradan 2 lirayı bu ülkenin yoksul yurttaşlarına ayıracağız. Çocuklar yatağa aç girmeyecek diyoruz. Yoksulu namerde muhtaç etmeyeceğiz diyoruz. Parayı nereden bulacaksın diyor. AKP’nin Genel Merkezine bağlanan hortumları keseceğim. O paraları yoksula vereceğim. Bizim düzenimiz halkçı düzen. Bizim düzenimizde halk kazanacak, halk zengin olacak birileri değil. 9 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Rüşvette Türkiye’yi dünyaya rezil ettiniz siz. Yolsuzlukta Türkiye’yi dünyaya rezil ettiniz siz. Biz herkesin inancına saygılıyız, herkesin kimliğine saygılıyız.

Daha önce söyledim yine söylüyorum. Her gittiğim yerde söylüyorum, burada da söyleyeceğim. Bizim inancımız şu; insan inancıyla, düşüncesiyle, duruşuyla, kimliğiyle Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır ve başımızın üstünde yeri vardır. Onun derdiyle ilgileneceğiz biz. Onun derdini çözeceğiz biz. Onun inancına saygı göstereceğiz. Allah’la kul arasına kimsenin girmeye hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Kimsenin elinde öyle bir terazide yoktur. Bu ülkede bir vatandaş yatağa aç giriyorsa, bu ülkede eğer benim durumum iyi değil diyorsa, maddi durumum iyi değil diyorsa, bu ülkede yoksulluk varsa çözecek tek adres var. 6 ok, Cumhuriyet Halk Partisi, halkın partisi diyoruz ona.

Konyalı kardeşlerime sesleniyorum. Şunu söyleyeyim sizlere. Hiçbir zaman ve hiçbir yerde yurttaşın derdiyle ilgilenmek dışında bizim başka bir işimiz yok. Eğer bir insanın derdi varsa o yurttaşımız bilsin ki o dert kardeşiniz Kemal’in derdidir. Onunla ilgileneceğim. Biz Türkiye’nin rantına değil, Türkiye’nin sorunlarına talibiz. Türkiye’nin sorunlarını çözeceğiz ve bunun için mücadele ediyoruz. Amacımız bu, hedefimiz bu. İnşallah Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. Hedef bu.

Biz kendimize yeni Cumhuriyet Halk Partisi dedik. Halkıyla kucaklaşan Cumhuriyet Halk Partisi dedik. İnançlara ve kimliklere saygılı olan Cumhuriyet Halk Partisi dedik. Tarihini kuvvai milliyeden, dokusunu kuvvai milliyeden alan, geleceğe umutla bakan, çocuklarımızın yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi kurmak için yola çıkan Cumhuriyet Halk Partisi dedik. Biz önce bizim insanımız kazansın, önce bizim insanımız zenginleşsin, dünyaya meydan okuyacaksa gücüyle, kuvvetiyle, birikimiyle, üretimiyle meydan okusun dedik. Onun için kendimize yeni Cumhuriyet Halk Partisi dedik. Onun için diyoruz biz vatandaşın partisiyiz, halkın partisiyiz dedik.

Şimdi ne diyorlar. Örnek vereceğim şimdi sizlere. Bakınız, sahte ustaların rakamlarını vereceğim size. 2002, meraklanmayın onların ezberini bozdum, kimyasını bozdum, şifrelerini de çıkaracağım hiç meraklanmayın. 2002 hapisteki tutuklu, hükümlü sayısını veriyorum 2002. 59 bin 429 kişi. 28 Nisan 2011. Hapisteki tutuklu ve hükümlü sayısını veriyorum. 123 bin 916. 59 binden 123 bine hapisteki vatandaşımız çıkmış. Bu sahte ustaların yaptığı bir şey daha var. Hapse girecek, hapiste yatacak yeterli hapishane olmadığı için bu süre içinde 49 tanede yeni hapishane yaptılar. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve bir dakika düşünün. 49 hapishane yerine, 49 tane fabrika yapsalardı, bizim insanlarımız orada çalışsaydı, alın teri dökseydi, evine helal ekmek götürseydi günaha mı girerlerdi?

Şimdi baktığınız zaman bunların ustalıkları da sahte. Kendi işleri için ustalar. Ne diyordu? Ben yürütmenin başıyım diyordu. Bizde biliyoruz zaten sen yürütmenin başısın. O işlerin ustasısın sen. Onun için söylüyorum. Her yerde, her ortamda yurttaşın çıkarlarını savunmak benim boynumun borcudur. Afiş yapmışlar, istikrar sürsün diyorlar. Hangi istikrar? Bu düzen sürsün diyorlar. 59 bin hapisteki yurttaştan 123 bine çıkmışsın. Şimdi geliyorum daha bitmedi. İstikrar sürsün diyorlar değil mi? 2002 vatandaşın borç miktarı. 2002, 6 milyar 605 milyon lira. Eski parayla 6 katrilyon 605 trilyon lira. 2002’de vatandaşın borcu bu. Geliyorum 2010. 2011 rakamlarını bulamadım. Geliyorum 2010’a, vatandaşın borcu 6 milyardan 175 milyar 633 milyon liraya çıkmış. Bu rakamlar benim rakamım değil. Bu rakamlar devletin rakamları. Girin hazinenin internet sitesine vatandaşın borcunu göreceksiniz orada.

Efendim şimdi diyorlar ki, aman ha CHP gelirse bakın bu kadar borç yaptırdık size borç batağına battınız CHP gelirse faizler yükselir. Buradan söylüyorum, Konya’dan söylüyorum, bütün Türkiye duysun. CHP gelirse vatandaşı borç batağından kurtarmak benim boynumun borcudur. Acaba bu iktidar olanların borcu var mı? Dünyalıklarını yaptılar. Vatandaşı borç batağına soktular, dünyanın faizini yabancı sermaye diye ödüyoruz. Sıcak para geliyor. Örnek vereceğim size Türkiye’ye 1 milyon dolar para getirin sıcak para. 1 milyon dolar. 2 ayda 60 bin dolar faiz geliri elde ediyor kendisi. Vergisi yok. 60 bin dolar. Şimdi Konyalı sanayiciye, esnafa, kobi esnafına soruyorum 2 ayda 60 bin dolar kazanan var mı? Soru iki; bu 60 bin doları kim ödüyor? Bu 60 bin doları siz ödüyorsunuz. Niye o kadar borçlandınız? Sizi niye o kadar borçlandırdılar? Bakınız, bu sahte ustalara bir örnek daha vereceğim. Fabrikaları sattılar, 30 milyar dolar para topladılar. Borcumuz azaldı mı? Dünyanın borcu, borcumuzda yükseldi. Bu şuna benzer; evdeki televizyonu satıyorsun, buzdolabını satıyorsun, çamaşır makinasını satıyorsun, yatak odasını satıyorsun borcum azalsın diye. Bir bakıyorsun malda gitti, borçta arttı. Bunların düzeni bu. Haramilerin düzeni. Haramilerin düzenini yıkıp halkın düzenini kuracağız.

Konya’dan bütün mütedeyyin yurttaşlarıma sesleniyorum. Söylüyorum ben, yolsuzluk yapmayacağım, yolsuzluk yapanlardan hesap soracağım, kul hakkı yemeyeceğim, kul hakkı yiyenlerden hesap soracağım. Siyasette zenginleşmeyeceğim. Her kuruşun hesabını vereceğim. Sayın Erdoğan benimle ilgili bir sürü laf ediyor. Efendim sosyal sigortalar kurumunda şu olmuş, bu olmuş. Çağırdım, yüreğin varsa, cesaretin varsa, bütün devlet arşivleri elinin altında, valiler sende, genel müdürler sende, müsteşarlar sende. Arzu ediyorsan senin istediğin televizyon kanalında, senin istediğin gazetecilerle gel karşıma milletin önünde hesaplaşalım. Çıkabilir mi, gelebilir mi? Şimdi soruyorum bütün mütedeyyin yurttaşlarıma soruyorum kul hakkı yiyenler Kemal kardeşinizin karşısına çıkamaz. Yolsuzluk yapanlar Kemal kardeşinizin karşısına çıkamaz.

Sandığa giderken eğer kul hakkı yiyenler bu düzeni devam ettirsin diyorsanız ona bir şey demem. Hayır artık bu millet soyula, soyula bir şey kalmadı, yazık günahtır bu millete diyorsanız, bu ülkede artık temiz siyaset olsun, namuslu iktidarlar iktidar olsun, onlar gelsinler. Benim nezdimde vatandaşa hesap vermek dünyanın en namuslu görevlerinden birisidir. Ben size hesap vermeyi namuslu görev kabul ediyorum.

Konya’dan yine bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Efendim ben onunla televizyonda bir araya gelmem. Bakınız, Amerika’ya bakınız, İngiltere’ye bakınız, Fransa’ya bakınız, Almanya’ya bakınız, Japonya’ya bakınız, her seçimde liderler bir araya gelir. Konuşurlar millet seyreder gider oyunu ona göre verir. Eğer bir adam televizyona çıkmaktan korkuyorsa arkasında karanlık noktalar vardır. Ama Kemal kardeşiniz onun maskesini indirmeye kararlıdır. İndireceğim, gerçek yüzünü göreceksiniz.

Geliyorum gençlere, bu sahte ustalar ne yaptılar? Allah aşkına anneler size söylüyorum. Çocuğunuzu aldınız, beslediniz, büyüttünüz, yemediniz yedirdiniz, içmediniz içirdiniz, giymediniz giydirdiniz, dershaneye gönderdiniz. Çocuğum okusun, üniversiteyi kazansın belki bizden daha iyi bir hayat yakalar diye. Sınava soktuk. Efendim önce şifre yok dediler. Sonra sehven olmuş dediler. Sonra şifre var dediler. Şimdi geldiler şifre var ama kopya yok dediler. Bütün Konyalı kardeşlerime sesleniyorum. Allah aşkına, şifre var diyorlar ama kopya yok. Şifre varsa nasıl kopya olmaz? Şifreyi birisi için yaparsanız herhalde. Yandaşın için yaparsın. 1 milyon 700 bin çocuğun annesine sesleniyorum. 1 milyon 700 bin çocuğun umutlarıyla oynayan, o çocukları perişan eden, o çocuklar gelecek günler için umutla yetiştirilmek için o sınavlara sokuldular. Onların umutlarıyla oynayanlara oy vermeyin. 1 milyon 700 bin gencimize sesleniyorum. Annenize söyleyin, babanıza söyleyin, amcanıza söyleyin, dayınıza söyleyin, teyzenize söyleyin benim umutlarımla oynadılar, benim sınav hakkımla oynadılar. Oynayanlara oy vermeyin çağrısı yapın. Oy vermeyin ki derslerini alsınlar.

Gençlere sözüm bitmedi. Gençlere müjdem var. Bakın Konya Türkiye’mizin gözbebeği olan kentlerden birisidir. Tarihi var, başkentlik yapmıştır, tarımı var. Konya gerçekten de neresinden bakılırsa bakılsın uygar bir kentimizdir, çağdaş bir kentimizdir. 100 bin üniversite öğrencimiz var. Peki burs imkanı hadi şöyle kalsın diyelim yurt sorunu çözüldü mü? 100 bin öğrenci var nasıl yurt olmaz? Gençlere sözüm var. En geç iki yıl içinde bütün yurtlar, bütün öğrenciler en fazla bir, ikişer kişilik odalar, sıcak – soğuk suyu, geniş bant internet erişimi olacak ve bütün öğrenciler bu yurtlarda kalacaklar. Anneler, babalar çocuğum üniversiteyi kazandı nerede kalacak diye kaygı duymayacak. Soruyorum 80 küsur yıllık cumhuriyet tarihinde yurt binası yapmak Allah aşkına çok mu zor? Yurt binası yapmak için yatak odasına, misafir odasına, çocuk odasına, mutfak yapmaya ihtiyaç mı var? 4 duvar Allah aşkına. 4 duvar. Kendi geleceğini, gençliğini düşünmeyen bir siyasal iktidardan umut beklemeyin. Umut gençlerde ise ki, gençler bizim umudumuzdur, bizde gençlere hizmet etmekte bizim boynumuzun borcudur. Gençlerle ilgili sözüm bitmedi. Askerlik süresini 15 aydan 9 aya, sonra aşamalı olarak 6 aya indireceğiz. Uzun askerlik yok. Efendim biz bunu söyledik cevap; memleketi kim savunacak? Gençler dişinizle, tırnağınızla bu memleketi savunur musunuz? Yüreğinizle, iman gücünüzle bu memleketi savunur musunuz? İşte cevap bu. Sahte ustalar duysun. Yeri geldiğinde biz dişimizle tırnağımızla, iman kuvvetimizle nasıl ulusal kurtuluş savaşında 7 düvele başkaldırdıysak aynı mücadeleyi bir daha yaparız.

Konya aynı zamanda en çok şehit veren kentlerimizden birisidir. Şehitler ölmez biliyorsunuz. Şehitler onurumuzdur biliyorsunuz. En ağır bedelleri ödeyen Konya. Konya’nın silkinmesini istiyorum, ayağa kalkmasını istiyorum. Soyulmasını istemiyorum. Özgür olmasını istiyorum. Kul hakkı yiyenlerden hesap sormasını istiyorum. Konya’da az oyumuz var ben biliyorum. Kabahat Konyalıda değil, kabahat bizde. Gelmedik, oturmadık Konyalının emekli kahvesinde. Arkadaşlar derdiniz nedir demedik. Oturduk eleştirdik.

Aile sigortasını getireceğiz, yoksulluğu bitireceğiz. Bir çocuk bile yatağa aç girmeyecek. Şimdi şu propagandayı yapıyorlar. CHP aile sigortasını getirecek efendim yeşil kartları iptal edecek. Kesinlikle inanmayın. Aile sigortası aileye ekonomik güvence getiren sigorta dalıdır. Yeşil kart sağlık sigortasıdır. İkisinin arasında fark var. Aile sigortasını getireceğiz, yeşil kartta devam edecek. O ayrı bir şey.

Ve bir şeyi mütedeyyin insanlarımızın unutmamasını isterim. Deniz feneri olayını. Yoksul insanlarımızın alın terini çaldılar. Dava açılmıyor. Almanya’da bitti ikinci davayı açıyorlar daha bizde birinci dava açılmadı bile. Niye açmıyorlar? Hani yolsuzlukla mücadele edeceklerdi? Burada güzel bir afiş vardı o afişi görebilir miyim? İstikrarla ilgiliydi. Ne diyor; istikrar sürsün yandaş büyüsün, vatandaş sürünsün. Geliyorum esnafın derdine. Esnaf arkadaşlarımız, dükkanlarını sabah açarlar, etrafı temizlerler, müşteri gelir güler yüzle karşılarlar. Primlerini öderler, zamanı, yeri gelir vergisini de öderler. Yani devlete yük olmazlar. Zamanı gelir emekli olur, aldığı emekli aylığıyla geçinemez. Çalışmaya başlar işine devam eder. Vay sen misin işine devam eden. Emekli aylığından %15 kesinti yapılır. Eğer kazaen bildirmemişse dünyanın faiziyle beraber üstüne yüklenir. Size sözüm var. Emeklilik yaşı artık 65’e çıktı. Bu ucubeden Türkiye’yi kurtaracağım. %15’i kaldıracağım. Esnaf işine devam edecek. Olur mu? Allah aşkına dünyanın devletinde çalışan adam cezalandırılır? Adam çalışıyor, kimseye yük olmuyor, vergisini de ödüyor. Cezalandırılır mı? O ucubeden Türkiye’yi kurtaracağız.

Geliyorum emeklilere; emeklilerin durumu nasıl? Rezalet mi? Emekliler ölüyor. Buraya gelecek Sayın Erdoğan, emeklilerinde oyunu isteyecek. 9 milyon emekli var. 9 milyon emeklinin tamamının oyunu istiyorum. 1 fire dahi istemiyorum. Konya’daki bütün emekli kardeşlerime sesleniyorum. Sizin derdinizi en çok dile getiren benim. Sizin hakkınızı en çok savunan benim. Sizin aylıklarınızdan yapılan kesintileri kaldıracağını söyleyen benim. Sizin intibak yasanızı çıkaracağımız söyleyen benim. Size milli gelir artışından pay verilmesi gerekir diyen benim. Şimdi düşünün geçen gün Sayın Erdoğan gitmiş demiş ki, kişi başına gelir 20 bin dolar oldu. Ben söylemiyorum o söylüyor. 20 bin dolar. Şöyle 20 bin dolar elde eden bir göreyim bakayım var mı? Yok mu? Kesin bu tarafta vardır. Var mı 20 bin doların? Yok mu? O zaman sandığa gidince, emeklilere sesleniyorum. Bir fire bile istemiyorum. İki tane seçenek var. Ya sürünmeye devam, ya onurlu yaşam. Sürünmeye devam, adres AKP. Onurlu yaşam, adres CHP.

Efendim, güzel bir pankart var. İstanbul boğazını bırak, çiftçinin boğazına bak. İstanbul boğazı değil, kanal yapacaklar. Hatırlarsınız değil mi bu gelenekten gelen birisi de Kayseri’ye deniz yapacaktı. Denizi de kapaklı yapacaktı. O hayallere karnımız tok. Milletin derdini, milletin boğazını düşün. 2,5 aylık çocuk 21. Yüzyılın Türkiye’sinde annesinin kucağında açlıktan ölüyorsa sen hangi boğazı düşünüyorsun? Vatandaşın boğazına bak sen önce.

İstediğimiz bir şey var. Biz güzel Türkiye için çalışıyoruz. İstiyoruz ki bu güzel ülkede herkes huzurlu olsun, herkes mutlu olsun, herkes özellikle anneler çocuklarını sabahleyin okula güler yüzle göndersinler. Çocukları 3 öğün, yani tam gün okulda kalsın. Beslenme dertleri olmasın. Okullarında yemeklerini yesinler. Atanamayan öğretmenler olmasın. Çocuk var, okul var, dışarıda öğretmen var. Onları bir araya getireceğiz. İstiyoruz ki, örgütlü bir toplum olsun, taşeron işçiliği olmasın. O işçilerde bizim kardeşlerimiz. Onlarda alın teri döküyorlar, onlarda çalışıyorlar. Onlarında sendikaları olsun. Onlarda örgütlü bir toplumdan yana olsun. İstiyoruz ve diliyoruz bu güzel ülkeyi ayağa kaldıralım.

Konyalılara söz veriyorum. Bize destek verin göreceksiniz Konya önemli bir kent. Kobinin merkezi olanlardan bir kent burası. Alın teriyle sanayisini büyüttü. Alın teriyle sanayisini geliştirdi. Kobilerle ilgili ciddi projemiz var. Söyleyeyim kobideki arkadaşlarıma ödediğiniz vergi ve sigorta primi kadar sıfır faizli kredi alacaksınız. Ne kadar vergi öderseniz 1 yıl içinde ertesi yıl o kadar sıfır faizli kredi alacaksınız. Bakınız bu projeyle bir; devlet toplamadığı vergisini sosyal güvenlik primini toplayacak. İki; ne kadar vergi verirse o kadar fazla sıfır faizli kredi alacak. Yani ödediği vergiyi bir yıl süreyle sıfır faizli kullanacak. Üç; kayıt dışı çalışma olmayacak. Çünkü yanında bir çırak çalıştırıyorsa, bir usta çalıştırıyorsa onunda primini ödeyecek. Çünkü o kadar sıfır faizli kredi alacak. Dört; üretim artacak. Beş; bu ülkenin yüzü gülecek. Biz üreteceğiz, biz hakça bölüşeceğiz. Bizim projelerimizin tamamı insan üzerine, tamamı insanı kucaklıyor. Tamamı sizin için.

Ben insanımı seviyorum. İnsanım için çalışmak istiyorum. Bu ülkede hiçbir ayrım yapmayacağım. Efendim bu başörtülü, bu pantolonlu, bu ayakkabılı, bu tişörtlü. Benim kitabımda yok. Benim kitabımda yandaş yok. Benim kitabımda vatandaş var. Onun için söyledik ayrılık, gayrılık yok. Hangi meslekten, hangi inançtan, hangi kimlikten kadın – erkek, genç – çocuk, yaşlı kim olursa olsun herkesi kucaklamak, herkese hizmet etmek benim boynumun borcudur. Onun için dedim CHP varsa herkes için var. Herkes için olacak. Herkesi kucaklayacağız.

Sağ olun, var olun diyorum. Milletvekili adaylarımız burada. Onlar sizin çocuklarınız. Onları Konya’ya, Konya’yı da Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun diyorum.