Halk Edebiyatı Antolojisi/Yunus Emre
XIII üncü asrın son nısfında Garbî Anadoluda yetişen Yunus Emre Tasavvufî halk şiirinin ilk ve en kuvvetli san'atkârıdır.
Ey âşıkan ey âşıkan
Aşk mezhebi dindar bana
Gördü gözüm dost yüzini
Kamu yas düğündür bana
Ayruk bize yas eylemes
Gönlümüzü pas eylemez
Zihi dosttan gelen âvaz
Andan gelen ündür bana
Ayruk bana ben dimeyim
Kimseneye sen dimeyim
Ya kul ya sultan dimeyim
İşidenler kalsun tana
Ben aşkından ayrılmayam
Dergâhından sürülmiyem
Bundan dahi giderisem
Senünile varam sana
Ol dost beni dirübidi
Var dünyayı bir gör didi
Geldüm gördüm hoş ârâyiş
Seni seven kalmaz ana
Kullarına va'de kıldı
Yarınki gün görem didi
Ol dostların sevindüği
Yarın mı bu gündür bana
YUNUS seni din idindi
Din nedür iman idindi
Aşka bugün yarın nolur
İşi nedür önden sona
Bir ben değil seni seven
Cümle âlemler sevici
Yüz bin ola her gûşede
Yoluna canlar verici
Ben kim olam seni sevem
Ya yoluna canım verem
Sevenleri görüceğiz
Ben de bir boyun eğici
Gel varalım şol mürşide
Soralım bu derde çare
Kim ola kim dosta ere
Düşman ile dost olucu
Âşıkım der dava kılur
Arifler yanına girür
Yatır supha değin uyur
Ey yalancı lâf urucu
YUNUS gibi biçareyim
Şöyle mahrum günahı çok
Ararlarsa bulunmaya
Nefsü hevasın koyucu
Ben yürürem yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh çağlarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürem elden ele
Dost sorarım dilden dile
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi
Benzim sarı gözlerim yaş
Bağrım yara ciğerim taş
Halim bilen derdli kardaş
Gel gör beni aşk neyledi
Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönlüm hast-eyledi
Öldürmeğe kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi
Ben YUNUS-i biçareyim
Aşk elinden avareyim
Baştan ayağa yareyim
Gel gör beni aşk neyledi
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirem
Ne yokluğa yerinirem
Aşkın ile öğünürem
Bana seni gerek seni
Âşıklara sohbet gerek
Zâhidlere cennet gerek
Mecnunlara Leylâ gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağırır
Bana seni gerek seni
Cennet cennet dedikleri
Bir ev ile birkaç huri
İsteyene ver anları
Bana seni gerek seni
YUNUS dürür benim adım
Dün gün artar benim derdim
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
Mana eri bu yolda
Melül olası değül
Mana duyan gönüller
Her giz ölesi değil
Ten fânidir can ölmez
Çün gitti giru gelmez
Ölür ise ten ölür
Canlar ölesi değül
Gevhersiz gönüllere
Yüz bin söz ider isen
Hak'tan nasîb olmasa
Nasîb olası değül
Yarattı Hak dünyâyı
Muhammed dostluğuna
Dünyâya gelen gider
Bâkî kalası değül
YUNUS gözün görürken
Yerağın eyleyi gör
Gelmedi anda varan
Giru gelesi değül
Haktan nazar oldu bana
Hak kupusun açar oldum
Girdim Hak'kın haznesine
Dürlü güher seçer oldum
Devlet tâcı başa kondu
Aşk kadehin bana sundu
Susadığınca ben dahi
Her dem anı içer oldum
Esritti aşka düşürdü
Ciğerim aşka bişürdü
Aklım başıma düşürdü
Hayrı şerden seçer oldum
Hayır oldu benim işim
Endîşeli oldu duşum
Nefsim başını kesüben
Şer işlerden kaçar oldum
Kesildi nefis baş oldu
Fiskü fesad işler kıldı
Hak'tan bana nazar oldı
Kanatlandım uçar oldum
Uçdum bir hoş yere kondum
Bu dünyâyı bâkî sandum
Ey yârenler ben usandum
Kondum giru göçer oldum
Dutsak idi cânum anda
Kalmış idim bir vîranda
Gel didiler vardır anda
Yöneldim uş geçer oldum
YUNUS Hak'ka bilişeli
Cânü gönül virişeli
Şol Taptuğ'a irişeli
Noldun hey gönül noldun
Âlemden usandırdun
Noldun hey gönül noldun
Uçdun hey gönül uçdun
Yidi deryâyı geçdün
Ol dost iline göçdün
Noldun hey gönül noldun
Uçarsın usanmazsın
Bir budağa konmazsın
Hiç ölümün sanmazsız
Noldun hey gönül noldun
Pervâneye sordılar
Niçün yanmazsın oda
Dosttan haber mi geldi
Noldun hey gönül noldun
Pervâne kamu gelsün
Gelsün nazar eylesün
Yanmak nic-olur görsün
Noldun hey gönül noldun
Çün aşk oldu mihmânun
Ana fedâ kul cânun
Yanmaktur işün senün
Noldun hey gönül noldun
Sen bu cihan mülküni
Kafadan kafa tutdun tut
Ya bu dünyâ mâlini
Oynayuben ütdün tut
Sen Feridun hazinesin
Nûşirevân-ı gencile
İletüp Karun malini
Sen mâline katdın tut
Ömrün dilim bir ok idi
Yay içinde dopdolu
Dolmuş oka ne durmak
Ha sen anı attın tut
Bu cümle bir taamdır
Ağzında çiğnenmiş bil
Çiğnenmişe ne durmak
Ha sen ani yutdun tut
Ahır bir gün ölürsün
Ölüm vardur billürsün
Kamulardan ayrılup
Varup sen de yatdun tut
Sen Süleyman köşküne
Taht kurup oturdun bil
Div periye dübedüz
Sen hükümler itdün tut
Çün denize gark oldun
Buğazına geldi su
Deliv gibi dalınma
Ey bîçâre bitdün tut
Yüz yıllar hoşluğile
Ömrün geçerse YUNUS
Son ucu bir nefesdür
Sen anı düketdün tut