Halk Edebiyatı Antolojisi/Karacaoğlan

Vikikaynak, özgür kütüphane
KARACAOĞLAN
 

XVII nci asrın sonunda yetişmiş olan Karacaoğlan, en kıymetli halk şairimizdir. Divan edebiyatı tesirine katiyen kapılmamış, millî duygularımızı, bediî hislerimizi açık türkçe ifadelerle ve tamamile hece veznile terennüm etmiştir.

— 1 —

Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yare karşı

Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yâr oturmuş yele karşı

Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yâra gizli sözlerim var
Deyemiyom ile karşı

Fani KARACOĞLAN fani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı


— 2 —

Garbî yeli garbî yeli
Ne esersin deli deli
Behçemde Açılan gülü
Sen soldurdun garbî yer

  
Garbî yeli yiğin eser
Deli poyraz sana küser
Ak yâr duyar bana küser
Sen barıştır garbî yeli

Ak elinde sarı akik
Yüzün yıkık boynun bükük
Ak yar dargın deye duyduk
Sen barıştır garbî yeli

Garbî yeli serin değer
Akça deniz dalga döğer
KARACAOĞLAN yârin anar
Sen estikçe garbî yeli

— 3 —

Garipçe garipçe öter
Kızıl özün turnaları
Yiğide eğlence yeter
Ala gözün sürmeleri

Öte döner havallenir
Beri döner cığalanır
Yel estikçe tel tel olur
Siyah zülfün burmaları

Gül devşirdim deste deste
Armağan yolladım dosta
Böyle m-olur[1]dostun dosta
Varıp varıp gelmeleri

KARACOĞLAN bulur mu ola
Bu dert beni alır mı ola
Mevlâm izin verir mi ola
Dost yüzünü görmeleri

— 4 —
İncecikten bir kar yağar

Tozar elif elif deye

Deli gönül abtal olmuş
Gezer elif elif deye
 
Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yaylâ çiçeği kokuşlu
Kokar elif elif deye

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar elif elif deye

Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer elif elif deye

KARACOĞLAN emelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklemiş düğmelerin
Çözer elif elif deye

— 5 —


Hey ağalar böyle m-olur[2]
Hali yardan ayrılanın
İner ummana dökülür
Seli yârdan ayrılanın

Gökten turnalar çekilir
İner yerlere dökülür
On beş yaşında bükülür
Beli yardan ayrılanın

Gül dikensiz bitmez imiş
Bülbül gülsüz ötmez imiş
İşe güce yetmez imiş
Eli yardan ayrılanın

KARACOĞLAN eyler firak
Ateş aldı yandı yürek
Sağ yanında hazır gerek
Malı yardan ayrılanın


— 6 —

Yazın evel baharında
Teferrüçte gör elmayı
Yel esip yere düşmeden
Budağında kır elmayı

Elmanın dudağı ağlar
Gözüm yaşı durmaz çağlar
Beyler, paşalar, ağalar
Diz üstüne kor elmayı

Perişan gönlüm perişan
Elmadır âşıka nişan
Elmasız yare kavuşan
Aheder anar elmayı

KARACOĞLAN kaynar, coşar
Aşk dalgası boydan aşar
Bir kötüye yolu düşer
Kadrin bilmez yer elmayı

— 7 —

Erzurum dağından esen ruzigâr
Bağlama yolumu atım eşkindir
Söylemen o yâre dokunur bana
Yürek pare pare gönül coşkundur

Getirin atımı binem aşkara
Âlem bilir sevdiğim aşikâre
Dellallar çağırtsam günde beş kere
Satılmaz kumaşım gözden düşkündür

Ördeksiz göllerin avın avlama
Vefasız dilbere meyil bağlama

Ben yolcuyum beni yoldan eğleme
Ver bana bir öğüt aklım şaşkındır

Atıma binip gideyim mazamaz
Her yiğit sevdiği inen gezemez
Sıfat kocar amma gönül kocamaz
Şimdi gönlüm bir yosmaya düşkündür

KARACOĞLAN der ki ben de yanarım
Yâr yitirdim yana yana ararım
Üç güne koydumdu kavlü kararım
Bu gün yardan ayrılalı beş gündür


— 8 —

Elâ gözlerini sevdiğim dilber
Yurtlarınız çayır çimen pınar mı
Mevlâm güzelliği hep sana vermiş
Seni gören başkasını dener mi

Sallanı sallanı gelmiş pınara
Kadir Mevlâm işimizi unara
Gün doğmadan şevkın düşmüş pınara
Gün üstüne bir gün daha doğar mı

KARACOĞLAN der ki ermediler mi
Tomurcuk güllerin dermediler mi
Seni sevdiğine vermediler mi
Âşıkın ağlatan güzel güler mi


— 9 —

Ilgıt ılgıt esen seher yelleri
Esip esip yara değmeli değil
Ak elleri elvan elvan kınalı
Karadır gözleri sürmeli değil

Estirir de seher yeli estirir
Kimini ağladır kimin küstürür

Kısmet ise kadir Mevlâm gösterir:
Çokça heves edip öğmeli değil

Bir bölük turna da havada uçar
İner engininden bir bade içer
Esen seher yeli göğsünü açar
Yâr göğsün bentleri düğmeli değil

Bir bölük turna da havada kışlar
Bak başıma geldi gördüğüm duşlar
Size derim size yaren yoldaşlar
Kavli yalan dostu sevmeli değil

KARACOĞLAN der ki konup göçmedim
Ak göğsünün düğmelerin açmadım
Fursat elde iken alıp kaçmadım
Öldürmeli beni döğmeli değil

— 10 —

Çıktım ücesine seyran eyledim
Dost ile gezdiğim çöller perişan
Bir başıma olsam gam çekmez idim
Bir ben değil cümle iller perişan

Başı pare pare dumanlı dağlar
Hastanın halinden ne bilir sağlar
Bozulmuş siyeci virane bağlar
Bülbülün konduğu güller perişan

KARACOĞLAN der ki olaydı sözüm
Ayağın altına türaptır yüzüm
Kırılmış perdesi çalmıyor sazım
Sazlar düzen tutmaz teller perişan


— 11 —

Yaz gelip te beş ayları doğunca
Boz bulanık akar kuru dereler
Sen de benim gibi yardan mı ayrıldın
Göz göz oldu sinemdeki yaralar

Ağlama sevdiğim yine gelirim
Güzeller içinde seni bulurum
Bu dert bana hayır etmez ölürüm
Yiğidin sevdiği giysin karalar

Benden selâm eylen kavli yalana
İnanman ağalar yüze gülene
Kefen kısmet olmaz güzel sevene
Beni dostun yağlığına saralar

KARACOĞLAN der ki hazeller ile
Döküldü yaprağım gazeller ile
Bir davamız kaldı güzeller ile
Ancak davamızı Mevlâm aralar

— 12—

Bir yiğit gurbete çıksa
Gör başına neler gelir
Merdin sılayı andıkça
Yaş gözüne dolar gelir

Bağrıma basarım taşlar
Akıttım gözümden yaşlar
Yavrusun aldıran kuşlar
Yuvasına döner gelir

Kocadım çekemem nazı
Bağrıma dökemem közü
Yarin bana kötü sözü
Kara bağrım deler gelir

Evlerinin önü söğüt
Atalardan kalmış öğüt
Yarinden ayrılan yiğit
Sılasına döner gelir

Yaşa KARACOĞLAN yaşa
Ben söylerim coşa coşa
İş düşünce garip başa
Düşünerek gider gelir

  1. Böle mi olur yerine.
  2. Böyle mi olur yerine.