Halk Edebiyatı Antolojisi/Köroğlu
XVI nci asrın kahramanlık hislerini terennüm eden en kıymetli şahsiyet hiç şüphe yok ki Köroğludur. Bu şairin ismi etrafında teşekkül eden efsane Anadolu, Azerbaycan Türkistanda büyük bir şöhret kazanmış ve bu hikâye son zamanlara kadar muhtelif şekillerde yaşamıştır.
Yiğit olan gümbür gümbür gürlesin
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Ağ göğdede kızıl kanlar şorlasın
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Davlumbazlar yeğde yeğde uranda
Çarkacılar sağlı sollu dönende
Eğri kılınç ağ göğdeyi bölende
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Gele beyler cenge harbi çalınsın
Çamlıbel askeri ayrı bölünsün
Gece gündüz zarbı meydan kurulsun
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Asıl koç yiğitler pusuda saklı
Belleri kılınçlı eli mızraklı
Hep şahin bakışlı aslan sıfatlı
Yürü kan içenler hep binler yaşa
KÖROĞLU der bugün burdan duralım
Sabah olsun zarbı meydan kuralım
Akan kandan dolu şarap uralım
Yürü deli huylum sen binler yaşa
Yürün aslanlarım savaş idelim
Buna kavga derler bey ne paşa ne
Haykırıp haykırıp kelle keselim
Seyreyleyin el ayağı şaşana
Yürü beyler cenge harbi çalınır
İyi kötü bu meydanda bilinir
Kılınç değer adam iki bölünür
Nusrat bizim beyler neci paşa ne
Gürzün kösteğini kola takmalı
Arap atı sağa sola yıkmalı
Kargılar mızraklar birden kakmalı
Fırsat vermen Arap atlar kaşana
KÖROĞLU der durman edek cengimiz
Bundan belli olsun yiğit kangımız
Üç saat sürmeli burda hengimiz[1]
Tarih yazın şu dağlara nişane
Yürü beyler korkman gününüz doğdu
Alın kal'eleri burçları şimdi
Bir savaş edelim Çin, Maçin ile
Basın derelere leşleri şimdi
Yürü beyler yürü bâde içelim
Girelim meydana candan geçelim
Çalalım kılıncı kanlar saçalım
Taş taş üstü koyman burçları şimdi
Yürü beyler yürü şetler kuşanın
Kılınç çekin düşmanlara döşenin
Başın kesin beyler ile paşanın
Durman hemen çekin göçleri şimdi
Yürü beyler nettim kestiler başı
Yedi bin pehlivan bir de binbaşı
Diri tutun gelin yedi kardaşı
Ben elimle kesem başları şimdi
Yürü beyler bahar geldi yaz oldu
Bülbül deyu beşlediğim baz oldu
KÖROĞLU der bu kumanda az oldu
Ayırın bedenden başları şimdi
Benden selâm eylen o beybabama
Ettiği aklımdan çıkmaz neyleyim
Öperim ellerin hanım ninemin
Demirc-oğlu bensiz gitmez neyleyim
Durman hey ağalar gelin meydana
Boyansın kılınçlar al kızıl kana
Bende mürüvvet yok kıyarım cana
İçerimden gamım gitmez neyleyim
Arap at altında durmaz savaşır
Kılıncı çekersem gözler kamaşır
Benim ile şimdi devler uğraşır
Sizinile işim bitmez neyleyim
KÖROĞLU'nu dersen bir genç arslandır
Demirc-oğlu yanda bir kahramandır
Dizdar der ki döğüşecek zamandır
Beş yüz atlı bana yetmez neyleyim
Benden selâm eylen Bolu beyine
Çıkıp şu dağları yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından gürzün sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfenk icad oldu mertlik bozuldu
İğri kılınç kında paslanmalıdır
KÖROĞLU düşer mi yine şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kır at köpüğünden düşman kanından
Çevren dolup şalvar ıslanmalıdır
Hemen Mevlâ ile sana dayandım
Arkam sensin kal'em sensin dağlar hey
Yoktur senden gayri kolum kanadım
Arkam sensin kalem sensin dağlar hey
Yüce yüce tepesinden yol aşan
Gitmez oldu gönlümüzden endişen
Mürüvvetsiz beyden yeğdir dört köşen
Arkam sensin kal'em sensin dağlar hey
Hep sınadım Osmanlı'nın alını
Bulamadım hergiz gönlüm alanı
Anıcağız sevdiğimin halini
Arkam sensin kal'em sensin dağlar hey
KÖROĞLU der tepelerden bakarım
Gözlerimden kanlı yaşlar dökerim
Bunca yıldır hasretini çekerim
Arkam sensin kal'em sensin dağlar hey
Kimisi pınar başında
Kimisi yolun dışında
Al giyen on beş yaşında
İlle mavili mavili
Kimisi dağlarda gezer
Kimisi incisin dizer
Al giyen bağrımı ezer
İlle mavili mavili
Kimisi odun devşirir
Kimi kahvesin pişirir
Al giyen aklım şaşırır
İlle mavili mavili
KÖROĞLU'm der ki nolacak
Takdir yerini bulacak
Mavilim kaldı alacak
İlle mavili mavili
Selâm verdim selâm almaz
Selâmıma salam seni
Akçasız pulsuz âşıkım
Nasıl benim kılam seni
Hupluğuna yok bahane
Gözlerin benzer şehane
Namın çıkmıştır cihane
Bilir cümle âlem seni
Nazlım salınır gezersin
Dertli bağrımı ezersin
Beyaz kâğıda benzersin
Yazar m-ola kalem seni
Malım yok ki dökem saçam
Hazinem yok ağzın açam
Çarem budur alam kaçam
Hep yanımda bulam seni
Yeni bahçenin narısın
Kırmızı gülden arısın
Koç KÖROĞLU'nun yârısın
Böyle misin bilem seni
Kaçma hey yekçeşim kaçma
Kolu bağlı al giderim
Koç kır atı alıp gitme
Seni bağlar al giderim
Koyver gelsin kır atımı
Ben bilirim kıymetini
Alırım senin etini
Seni bağlar al giderim
Sen dev olsan güleşirim
Arslan olsan uğraşırım
İşte geldim döğüşürüm
Seni tutar al giderim
Saçarım çöle kanını
Alırım tatlı canını
Sen duymadın mı ünümü
Şimdi bağlar al giderim
KÖROĞLU'yum bu illerde
Şanım söylenir dillerde
Geldim sizi bu çöllerde
Kolu bağlı al giderim
Seferim var Gürcistan'a
Benim ile göçen gelsin
İnmesin nâmert meydana
Candan serden geçen gelsin
İçtiğimiz arslan kanı
Yediğimiz Süleymanî[2]
Kılınç kabzasından kanı
Şerbet edip içen gelsin
Kulak tut merdin sözüne
İnelim meydan yüzüne
Ecel gömleğin özüne
Kend-eliyle biçen gelsin
KÖROĞLU bir genç arslandır.
...........................
Döğüş bir düğün bayramdır
Candan serden geçen gelsin
Pınar başından bulanır
İner ovayı dolanır
Sende çok mallar talanır
Dağlar duman oldu
Çayır çimen oldu
Ben yâri görmedim
Halim yaman oldu
Hiç ovaya inmedin mi
Aşk oduna yanmadın mı
Gam gussadan donmadın mı
Dağlar duman oldu
Çayır çimen oldu
Ben yâri görmedim
Halim yaman oldu
Yaz görmemiş kışa benzer
Dert görmemiş başa benzer
İçmiş te sarhoşa benzer
Dağlar duman oldu
Çayır çimen oldu
Ben yâri görmedim
Hâlim yaman oldu
KÖROĞLU serinden geçti
Aşkın dolusundan içti
Ayvaz gelip bundan geçti
Dağlar duman oldu
Çayır çimen oldu
Ben yâri görmedim
Hâlim yaman oldu