Fener
Sen her gece o yalçın kayalığın üstünden
Dumanlara kırmızı alevini saçarsın.
O canavar ağızlı girdapların önünden
Gemilere selâmet yollarını açarsın!...'
Demezsin ki: «Bunların içlerinde kimler var?»
Felâkete düşenler, senin için hep insan;
Tehlikeler önünde: «Yardım !» diye haykıran
Herkes senin o büyük yüreğini yaralar.
Senin asil bir aşktan doğmuş olan alevin
Vicdan kadar güzeldir.
Garip kalan ruhlara uzanıcı bir eldir;
Sen bu elle hayatlar kurtarmaklık istersin.
Demir zırhlı üstünde, alnı yanık bir asker.
Dalgalardan rızkını isteyen bir balıkçı.
Kürekleri kırılmış bir ihtiyar kayıkçı...
Hepsi senin o aziz yıldızınla gülümser;
Dudaklarda necatın ümidini titretir.
Birçok yaslı ufuklar.
Birçok zayıf kadınlar, birçok sefil çocuklar,
Göz yaşları, rüyalar ve dualar senindir.
Sen her gece, o yalçın kayalığın üstünden
Dumanlara kırmızı alevini saçarsın,
O canavar ağızlı girdapların önünden
Gemilere selâmet yollarını açarsın!...