Devlet Bahçeli'nin 4 Nisan 1999 tarihinde Alparslan Türkeş'in ikinci ölüm yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Değerli Bozkurt Kardeşlerim,

Bugün, Rahmetli Başbuğumuzun, o bilge insanın Hak’kın rahmetine kavuştuğu günün yıldönümü. Sadece bizleri değil, bütün Türk Dünyasını acılara boğan, o soğuk Nisan gecesinin üzerinden iki yıl geçti. Geçmesine geçti ama, rahmetli Liderimizin Türk Milliyetçilerinin kalplerindeki ve zihinlerindeki yeri ve önemi hiç değişmedi.

Yol göstericiliğiyle, örnek davranışlarıyla, hedef ve idealleriyle, kısacası bütün canlılığıyla her zamanki güzide yerini muhafaza etmektedir. Türk Milleti ve Vatanı var oldukça da hep aramızda olmaya devam edecektir.

Zaten bugün burada O’nun kabri başında toplanan ve Anadolu’nun her köşesinde kalpleri bizlerle birlikte atan Türkiye sevdalıları bunu herkese bir kez daha gösteriyor, herkese ispat ediyor.

Ne mutlu Başbuğumuza ki, hedeflerinin, ülkülerinin önemini kavramış, açtığı yoldan kararlı ve emin adımlarla yürüyen ve her geçen gün büyüyen Milliyetçi Hareket var.

Ne mutlu bilge liderimize ki, yetiştirdiği kadroları, canı gibi sevdiği Milliyetçi Hareket Partisi, büyük Türk Milleti’nin birliğinin ve dirliğinin sigortası olmaya devam ediyor.

Ne mutlu O büyük devlet ve dava adamına ki, partisi Türk demokrasisinin en sıkıntılı dönemlerinin birinde seviyeli ve ilkeli siyasi çizgisiyle milletinin yegane ümidi haline gelmiş bulunuyor.

Ne mutlu bizlere ki, böyle bir bilge şahsiyete, tarihin sürekli doğruladığı bir lidere sahibiz...

Ne mutlu bizlere ki, onurlu ve ilkeli yaşamayı düstur edinmiş, milliyetçiliği Türk siyasetinin ve fikir hayatının temel direklerinden biri haline getirmiş eşsiz bir dava adamına sahibiz.

Muhterem Arkadaşlarım,

Sevgili Bozkurtlar,

Hepinizce yakınen bilindiği üzere, rahmetli Liderimizin ömrünün yarım asrı aşkın büyük bir bölümü, Milletimizin varoluş ve yükseliş davasının adı olan Türk Milliyetçiliğiyle özdeşleşmiş, O’nunla birlikte anılır olmuştur.

Bu koca ömür, sadece bizlere değil, bütün insanlığa, bütün idealistlere örnek teşkil edecek bir çile, sorumluluk, azim, kararlılık ve vatanseverlik örnekleriyle doluydu.

Bu koca ömür, her dava adamına yol gösterecek, ilham kaynağı olacak zenginlikte ve güzellikte bir ömürdü.

1944 yılında Türkiye üzerinde yeni oyunların tezgahlanmak istendiği bir dönemde başlayıp 1997 yılının 4 Nisan gecesi Hak’ka teslim olduğu dakikaya kadar zorlu ama vakur bir mücadele geleneğinin tuğlalarını örmekle meşgul oldu.

Türk Milleti’nin, vatanının, kültürünün, devletinin ebediyete kadar var olması için hiç yılmadan, yorulmadan gayret gösterdi.

Türk insanının en sıkıntılı anlarında hep yanında oldu, birliğinin ve dirliğinin bayraktarlığını yaptı.

O’nun mücadelesi, O’nun siyasi ve fikri yolculuğu, ufkumuzu geçmişten geleceğe doğru genişleten, Türklüğün kültür ve medeniyet coğrafyasının önemini ve büyüklüğünü çok önceden haykıran müthiş bir yolculuktu.

Türk siyaseti, gerekli olduğunda uzlaşma ve barışın, gerekli olduğunda da tavır alışın ince örneklerine O’nun şahsında şahit oldu.

Aziz Arkadaşlarım,

Genç Kardeşlerim,

Rahmetli Liderimizin gücü, bilgisinden, inancından, uzak görüşlülüğünden, idealizm ile gerçekçilik arasındaki dengeyi iyi kurmasından ve en önemlisi Türk Milleti’ne ve Türk Dünyasına olan derin bağlılığından kaynaklanıyordu.

Bunun için, bizler, bütün milliyetçiler, bütün ülkücüler böyle bir lidere sahip olmanın onurunu ve gururunu taşıyor, ayrıcalığını yaşıyoruz.

Bunun için, ilkeli, seviyeli ve milli siyaset çizgisi, yolumuzun hiç sönmeyen fenerleri olmaya devam ediyor.

O’nun manevi evlatları olan bütün Türk Milliyetçileri, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da Aziz Milletimizin kardeşlik, sevgi ve yükselme davasının yılmaz savunucuları olmaya devam edeceklerdir.

Bizler rahmetli Liderimizden aldığımız milliyetçilik bayrağını, göklerde tertemiz ve başımız dik bir şekilde dalgalandırmaya devam edeceğiz.

Allah’a şükürler olsun ki, bugün Türk Milleti ve demokrasisi için tarihi bir sınav mahiyeti taşıyan 18 Nisan Seçimlerine büyük şevk ve heyecanla hazırlanıyoruz. Türkiye’mizin dört bir köşesinde üç hilâlli bayrak dalgalanmaktadır. Her kasabamız, her ilçemiz, her ilimiz “hareket’e geçmiş” bulunmaktadır.

Bugün, Milliyetçi Hareket Partisi, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin değil, siyasi iktidarın kapısını da aralamış bulunuyor. 18 Nisan akşamı, sandıklardan Milliyetçi Hareket çıktıkça 19 Nisan sabahı güneş bir başka güzel doğacak, Türk Milleti’nin yarınları aydınlanacaktır.

İnşallah, Türkiye makûs talihini yenecek, insanımız sahipsiz, ülkemiz çaresiz kalmayacaktır.

İlkesiz, seviyesiz, kirlenmiş siyaset, artık insanımızın kâbusu olmayacak, Türkiye hoşgörü, uzlaşma ve huzur içinde geleceğe yönelecektir.

İşte o zaman rahmetli Başbuğumuzun bir hedefine daha ulaşılmış, bir özlemi daha gerçeğe dönüşmeye başlamış olacaktır.

Çünkü o zaman, Lider ülke olma yolunda çok güzel ve önemli bir başlangıç yapılacak, 21. Yüzyılın Türk asrı olması mümkün olacaktır.

Ebedi istiratgâhında rahat ve huzur içinde uyuyabilirsin Başbuğum...

Çünkü milyonlarca evladın ideallerinin ve eserlerinin arkasında dimdik ayakta duruyor. Milyonlarca ülkücü, güçlü lider Türkiye’yi kurmak azmini muhafaza ediyor...

Rahmetli Başbuğum, aziz hatıran önünde bir kez daha sevgi ve saygıyla eğiliyor, Cenab-ı Allah senden razı olsun diyoruz.

Ruhun şad, mekânın cennet olsun...