Devlet Bahçeli'nin 1 Mayıs 1999 tarihinde 18 Nisan seçimlerine ilişkin yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane

Basınımızın ve Televizyonlarımızın Değerli Temsilcileri,

Aziz ve Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Konuşmama başlamadan önce hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

18 Nisan Seçimleri, Yüksek Seçim Kurulu tarafından yapılan açıklamada da açıkça yer aldığı gibi, huzur ve güven içinde yapılmış, birkaç küçük tatsız hadise dışında olumsuz bir gelişme yaşanmamıştır. Bir grup siyasetçi ve gazetecinin iddialarının aksine, oy verme süreci sıkıntıya yol açmamıştır. Yerel ve genel seçimlerin ilk defa birarada yapılmasından kaynaklanan endişeler ve eleştiriler haklı çıkmamıştır. Sonuç olarak, Yüzde 87’lik yüksek katılma oranının da gösterdiği gibi, halkımızın büyük bir çoğunluğu sandık başına giderek siyasi geleceklerini belirlemeye gayret etmişlerdir.

Değerli Arkadaşlarım,

Sayın Basın Mensupları,

Türkiye’de 18 Nisan seçimlerinin üzerinden yaklaşık iki hafta gibi bir süre geçmesine rağmen, sonuçlarla ilgili değerlendirmeler ve tartışmalar canlılığından hiçbir şey kaybetmemiştir.

Bunun temel sebeplerinden biri seçim sonuçlarının ortaya koyduğu yeni siyasi tablo ise, bir diğeri de 18 Nisan Seçimlerinin de bir parçası olduğu konjonktürdür.

Bu seçimlere ister demokrasi tarihimiz ister toplumsal beklentiler çerçevesinde bakılsın, birçok açıdan önem arzeden büyük bir siyasi dönemeç olduğu görülecektir.

Ülkemizin ve halkımızın geleceğini düşünen her partinin bu siyasi karneden payına düşeni çok iyi görmesi, anlaması ve gereğini yapması şarttır. Bu yapılmadığı sürece, Türkiye’de katılımcı siyasi kültürün ve siyasi ahlâkın gelişerek pekişmesi mümkün olmayacaktır. Hele demokrasi ve milli irade adına ahkâm kesmeye devam etmeleri ilkesizliğin ve seviyesizliğin ilke haline dönüştürülmeye çalışılmasından başka bir anlama gelmiyecektir.

Sosyal barışın, istikrarın ve geleceğe güvenle bakabilmenin tesisi için yeni meclisin elinden geleni yapması mesajını vermiştir. Türkiye’nin milli çıkarlarının ve onurunun korunması amacıyla vekillerinin işbirliği ve uyum içinde çalışmasını arzuladığını beyan etmiştir.

Sayın Basın Mensupları,

Bizler Milliyetçi Hareket Partililer olarak, halkımızın seçim sonuçlarıyla ortaya koyduğu beklenti ve temennilerini bu şekilde algılıyor ve değerlendiriyoruz. Seçmenlerimizin her partiye verdiği özel mesajın yanında, genel mesajının da iyi okunması gerektiğine inanıyoruz.

Zaten milli iradenin şekillendiği en temel platform olan seçimlerin anlam ve önemi burada gizlidir. Seçimlerin sonucunda ortaya çıkan siyasi aritmetik, bundan sonraki siyasi gelişmelerin kurallarını belirler. Diğer bir ifadeyle, siyaset arenasındaki oyuncuların kim olacağı ve onların rolünün çerçevesi seçimlerle ortaya çıkar.

Geçmişin muhasebesine ilişkin olarak gündeme gelen mesajlar da o siyasetçinin önümüzdeki dönemde ahlâki normlarının neler olacağını tayin eder. İşte siyasi hayat bu kulvar içinde aktığı ölçüde, milli irade ile uyumlu bir yapı ve süreç arzedecektir. Aksi takdirde milli irade ile ters düşmeye başlayacak, toplumsal beklentiler ve duyarlılıklar ikinci plânda kalacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi, siyasi gelişmelere böyle bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır ve yaklaşmaya da devam edecektir. Yine Milliyetçi Hareket Partisi, 21. Yüzyılın eşiğinde 21. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bekleyen görev ve sorumlulukların farkındadır. Bizler açısından halkımızın ihtiyaçları, hassasiyetleri ve beklentileri en öncelikli meseledir. İktidar ya da muhalefet olmak ancak bundan sonra değerlendirilebilecek bir konudur. Bu vesileyle, koalisyon ortaklığı meselesine ilkeler, halkımızın beklentileri ve ülke ihtiyaçları çerçevesinde yaklaştığımızı bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi, ülkede istikrara, sosyal barışa ve huzura gerçekten hizmet edebilecek, uyumlu bir şekilde çalışabilecek ve karşılıklı güven ve anlayışın hakim olabileceği bir hükümet modeli içinde yer alacaktır. Aksi takdirde Türk Milleti’ne karşı yüklenmiş olduğu görev ve sorumluluklarını muhalefet partisi olarak sürdürmeye devam edecektir.

Aziz Arkadaşlarım,

Sayın Basın Mensupları

Konuşmamın son bölümünde ülke içinde ve dışında seçim sonuçları değerlendirmeleriyle birlikte gündeme gelen bazı konular üzerinde kısaca da olsa durmak istiyorum.

Öncelikle bir temel ilkeyi hatırlatmakta yarar görüyorum. Her kişi ve kuruluş seçim sonuçlarını değerlendirir ve hükümet formülleriyle ilgili görüş beyan ederken bir noktaya öncelikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Hiç kimse kendini milli iradenin yerine koyarak görüş ileri sürme ya da eleştiri yöneltme hakkına sahip değildir. Hele seçmeni tercihlerinden dolayı eleştirmeye, mahkûm etmeye çalışmamalıdır. Bu tür tavır ve davranışlar, siyasi hayatımızın yapısı ve işleyişi üzerinde tedavisi çok zor olan yaraların açılmasına sebep olacaktır.

Yine partimizin, Dünya demokrasi tarihinde ender rastlanan muhteşem başarısını küçük göstermeye ya da gölgelemeye kalkışılmasını anlamakta zorluk çekiyoruz. Bazı çevrelerin kendi kişisel amaçları doğrultusunda partimizi ve partililerimizi yönlendirmeye matuf davranış ve açıklamalarını siyasi ahlâkla bağdaştıramıyoruz. Herkes önce şapkasını önüne koyup düşünmeli; dün, bugün, yarın muhasebesini çok iyi yapmalıdır.

Bu çerçevede sık sık gündeme getirilen “MHP değişti mi, değişmedi mi?” sorusunu da anlamlı bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Milliyetçiliğimizi besleyen, şekillendiren ve var eden vatan ve millet sevgimiz, milli kültürümüzü ve değerlerimizi koruma anlayışımız, dünyada etkin ve saygın bir ülke olma hedefimiz değişmemiştir. Ama tabii ki, her canlı organizma gibi partimiz de, yeni ihtiyaçlara, yeni sorunlara, yeni cevaplar ve çözümler üretmekte, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmektedir.

MHP’yi uzaklarda aramakla, ön yargılarla klasik şablonlarla anlamak ve açıklamak mümkün değildir. Siyasi mücadeleye kan davası mantığıyla yaklaşanlar dün olduğu gibi yarın da hüsrana uğrayacaklardır.

Partimiz, Türkiye’de kardeşliğin, barışın karşılıklı anlayış ve hoşgörünün hakim olmasını, demokratik hukuk devletinin standardının mutlaka yükseltilmesi gerektiğini savunmaktadır. Milletimizin her mensubunun refah ve mutluluk içinde yaşamasını arzulamaktadır. Sosyo-ekonomik gelişmesini, rekabetçi piyasa ekonomisi çerçevesi içinde sürdürmesinin gerekliliğine inanmaktadır. MHP’nin farkı, rekabetin sağlanması ile toplumsal duyarlılıkların gözönünde bulundurulmasıdır.

Hem bölgemizde, hem dünyanın diğer bölgelerinde kalıcı bir istikrar ve işbirliğinin hakim olmasını savunmaktadır. MHP, içe kapanmacı değil, bilakis dünya ile rekabet edebileceğimiz alanların tespitini ve yatırımların bu yönde teşvikini öngören bir yaklaşıma sahiptir. Zaten Lider ülke hedefimiz, kendi milli kimliğini ve onurunu koruyarak dünyaya açılmış, güçlü, etkin bir Türkiye’yi inşa etmektir.

Milliyetçi Hareket Partisi, bugün Türkiye’nin her bölgesinden, her köşesinden oy almış, milletvekili çıkarmış ve belediye başkanlığı kazanmış en yaygın partidir. Yine Milliyetçi Hareket Partisi, her toplumsal kesimden, kentli ve köylü seçmenden oy almış güçlü bir partidir.

Partimiz, siyaseti ciddiye alan, tutarlı ve samimi olmaya özen gösteren; ilkeli ve temiz siyaseti hakim kılmaya çalışan bir partidir. Bizler, milletimizin verdiği büyük siyasi kredinin niçin ve nasıl verildiğini çok iyi bilen ve bunun gereğini yerine getirmekten büyük mutluluk ve onur duyacak bir anlayışa sahibiz. Tek dileğimiz, önyargılardan ve yüzeysellikten arınmış, klasik cepheci tavırları dışlayan anlama ve yorumlama çabalarının hakim olmasıdır. Hiç kimsenin Türk Milleti’nin siyasi tercihlerinden hoşnut olma gibi bir mecburiyeti yoktur. Ama herkes milli iradeye saygı göstermek zorundadır.

Bizler, Milliyetçi Hareket Partililer olarak milletimize verdiğimiz sözlerin sahibiyiz. Her zaman onların hizmetinde ve emrinde olmaya devam edeceğiz.

Sözlerime son verirken hepinize bir kez daha sevgiler ve saygılar sunuyorum.