Dîvânü Lugâti't-Türk/Dizin/A
Görünüm
1 | a | şaşalamayı anlatan bir edat· I, 39 |
2 | aba | ayı· I, 86 |
3 | aba | baba· I, 86 |
4 | aba | ana· I, 86 bkz> ana, apa |
5 | aba | başı dağlarda yetişip dağlıların yediği hıyar gibi dikenli bir ot; yer mürveri, Cannabis sativa. I, 86 |
6 | abaçı | umacı, bununla çocuklar korkutulur; a ğır basma, kâbus· I, 136 |
7 | abakı | bostan korkuluğu, I, 136 |
8 | abalı | bir şeyi az görme ve azımsama zamanında söylenen kelime· I, 137 |
9 | abarñ | eğer anlamına şart edatı, I, 134, 399, 442; II, 209 |
10 | abıdmak | gizlemek, saklamak· I, 216 bkz>ab ıtmak |
11 | abımak | gizlemek, örtmek. III, 250 |
12 | abıtgan | daima gizleyen, saklayan· I, 154 |
13 | abıtmak | gizlemek, saklamak, örtülmek· I, 206, 216 bkz> |
14 | abıdmak | aç aç, karnı tok olmayan, I, 75, 79, 387, 452. 453, 517; II, 227 |
15 | aç | çağırma, ünde, ünlem edatı· I, 35 |
16 | açı | yaşlı kadın, hanım nine· I, 87 bkz> eçi |
17 | açıg | nimet içinde yaşayış, I, 63 |
18 | açıg | hanın bahşışı· I, 63 |
19 | açıg | acı, acı olan her nesne; ekşi· I, 63, 279; II, 75, 299, 311; III, 272 |
20 | açıglıg | bolluk içerisinde bulunan (kimse)· I, 147 |
21 | açıglıg | ekşili, içine konanı ekşiten, I, 147 bkz>açıglık § açıglıg küp; içine konanı ekşiten küp, içinde ekşi bulunan küp·.I, 147 |
22 | açıklıg | tutmak iyi gıdalar ile beslemek· I, 63 , |
23 | açıglık | acılık· I, 150 bkz> açıglıg |
24 | açıgsamak | canı ekşi istemek· I, 279, 302 |
25 | açıgsımak | ekşimek, acılaşmak· I, 282 |
26 | açık | büyük kardeş, I, 64 |
27 | açıkmak | acıkmak· I, 21, 190 |
28 | açılmak | açılmak· I, 193, 194; II, 71, 122 bkz> açl ınmak |
29 | açımak | ekşimek, (yara, vücut) acımak· III, 252 |
30 | açınmak | doyumluk ve yem vermek, açınmak; açılmak; açar gibi görünmek. I, 199, 200 |
31 | açışmak | açmakta yardım ve yarış etmek· I, 180 |
32 | açışmak | ekşimek, acılaşmak· I, 180 |
33 | açıtgan | daima ekşiten, acıtan, ekşitgen· I, 154 |
34 | açıtmak | ekşitmek; acıtmak, I, 207 |
35 | açlık | açlık· I, 114 |
36 | açlınmak | açılmak· I, 256, bkz> açılmak |
37 | açlışmak | açılmak .I, 239 |
38 | açmak | açmak; aramak; fethetmek, I, 163, 354, 358; II, 188; III, 18, 217, 234, 235 |
39 | açmak | karnı acıkmak· I, 172, 283 |
40 | açsamak | açmak istemek, I, 276 |
41 | açturmak | açtırmak, I, 218 |
42 | açuk | açık, I, 64, 94 |
43 | açuklug | koçak, huyu güzel· I, 147 |
44 | açukluk(g) | açıklık, I, 150, § yüz açuklugı; yüz gülümseyişi· ı, 150 § kapug açuklugı; kapı açıklıgı. I, 150 |
45 | açurgan | çok acıktıran, çabuk acıktıran., I, 156; III, 68 |
46 | açurmak | acıktırmak, aç bırakmak. I, 268 |
47 | adaklık | üzüm çardaklarına ayak yapılacak ağaç· I, 149 |
48 | adaş | arkadaş, dost· I, 61, bkz> adaş· |
49 | adaşlık | dostluk, arkadaşlık; sadakat· I, 149 |
50 | adguk | kim olduğu belli olmayan sığıntı adam· I, 99 bkz> aduk, aduk, agduk |
51 | adın | başka, diger, ayrı· I, 45, 76, 98; III, 151, 222 bkz> ad ın, adruk, ayruk, edin |
52 | aduk | tanınmayan, bilinmeyen· I, 65 bkz> adguk, aduk, agduk |
53 | ad | ipekli kumaş ve benzeri glbi dokuma cinsinden sanat eseri olan her şey· I, 79, bkz> ed, |
54 | ad | iyilik ve uğur belgisi· I, 79 |
55 | adak | ayak· I, 32, 53, 59, 65, 84. 165, 181, 182. 241, 268, 342, 353, 361, 380, 382, 522; II.II,16,112,131.137,142, 146, 158, 190. 195, 209, 215. 247, 327, 364; III, 97, 276, 280, 288, 296, 307, 337, 421,430, 435 bkz> ayak, azak |
56 | adaklamak | ayağa vurmak· I, 304 |
57 | adaklanmak | ayaklanmak, ayak sahibl olmak·I, 293, 294 |
58 | adaklıg | ayaklı· I, 147 |
59 | adaş | arkadaş, dost· I, 155 bkz> adaş |
60 | ad | bolmak iyilik getirmek· , 79 |
61 | adgır | aygır·I, 18, 95, 152, 188, 234, 236; II. 96, 109,153, bkz> ayg ır § ögütlüg adgır; dişisi bulunan aygır, I, 52 |
62 | adgırak | kulakları ak, vücudunun öbür tarafları kara olan erkek geyik; dağ keçisi tekesi·1, 144 |
63 | adgırlanmak | aygırlaşnnak; aygır bulmak· I, 313 |
64 | adıg | ayık· I, 63 § esrük adıg; sarhoş ayık· I, 63 |
65 | adıg | ayı· I, 63, 84, 332 bkz> ayıg· |
66 | adıglıg | ayısı çok olan· I, 147 |
67 | adıg | merdegi ayı yavrusu·I, 480 |
68 | adıklamak | şaşalamak·III, 339 bkz> aduklamak· |
69 | adılmak | ayılmak,I, 194 |
70 | adın | başka, diğer, ayrı,I, 45, 76, 98; III, 151, 222 bkz> ad ın, adrıık, ayruk, edin |
71 | adırmak | ayırmak· III, 228 bkz> edirmek, ödürmek, ödürmek, udurmak, üdürmek· |
72 | adışmak | apışmak, ayrılmak. I, 181 |
73 | adma | bırakılan, salıverilen, başı bo;· I, 129 § adma yılkı; yaşlı olduğundan yük vurulmayan hayvan· I, 129 |
74 | adnagu | yabancı, başkası· III, 68 |
75 | adnamak | değişmek; bozulmak· I, 288 |
76 | adrı | buğday temizlemek için kullanılan araç,yaba, çatal, çatal de ğnek· I, 126;II, 22, 331 |
77 | adrı | butlug bacakları açık kişi, eğri bacak, I,126 |
78 | adrık | ayrık otu, Cynodon dactylon. I, 98, 113 bkz> ayr ık |
79 | adrılmak | ayrılmak·I, 247 |
80 | adrım | eğerin altına iki yana konan keçe, teyelti I, 107 |
81 | adrış | ayrılış, ikiye ayrılan yolun başı· I, 96 |
82 | adrışmak | ayrışmak, birbirinden ayrılmak· I, 233, 234, 270. bkz> ayrışmak |
83 | adruk | başka, ayrı· I, 98 bkz> adın, adın, ayruk, edin |
84 | aduk | tanınmayan, bilinnneyen, I. 65 bkz> agduk, aduk, adguk |
85 | aduklamak | tanınmamak, garip görmek, yadırgamak·I, 304 bkz> adıklamak |
86 | adut | avuç·I, 50, 83 bkz> avut |
87 | adutlamak | avuçlamak·I, 298, 299 |
88 | afılgu | bir deniz ağacı·III, 146 bkz> avılku |
89 | aftabı | kova·I, 432 |
90 | ag | iki bacak arasındaki boşluk·I, 80 |
91 | agan | er genizden laf söyleyen insan, genzek·I, 77 |
92 | agartgu | Şerbet gibi buğdaydan yapılan içki, bir çeşit buğday birası·III, 442 |
93 | agduk | bozuk, belirsiz, değişik·I, 65 bkz> aduk, aduk, adguk § agduk (ki şi); kim olduğu belli olmayan sığınti (adam)·I, 99 |
94 | agı | ipek kumaş (altın veya gümüşle işlenmiş sırmalı).I, 89;II, 153 |
95 | agıcı | ipek kumaşları muhafaza eden kimse,hazinedar.I, 89, 136 |
96 | agıl | ağıl, koyun yatağı; koyun plsliği. I, 65, 73 |
97 | agım | çıkım, yükselim· I, 75 |
98 | agır | ağır· I, 52, 53, 99; III, 68, 247 |
99 | agırlalmak | ikram olunmak· III, 344 bkz> agırlanmak |
100 | agırlamak | ağırlamak, ikram ve ihsan etmek, I, 53, 106, 300, 301; III, 344, 347 |
101 | agırlanmak | ağırlanmak, ikram edllmek; pahalı bulunmak·I, 291, 292;III, 344 bkz> ag ırlalmak |
102 | agırlıg | ağırlanan;·I, 45, 146 § agırlıg kişi; ağırlanan adam· I, 52 |
103 | agırlık | ikram ağırlayış· I, 114 |
104 | agış | yükseliş, ;ıkı;·I, 61 |
105 | agışmak | yükseli;mek, çıkıçmak, çıkmakta yarış etmek, artırışmak; koğmakta yarış etmek·I, 185 |
106 | agıtgan | daima çıkartan, yükselten· I, 155,156 |
107 | agıtmak | çıkarmak, yükseltmek·I, 212 |
108 | agız | agız· I, 43, 55, 129, 193, 195, 383; II. 6, 26, 175, 188;III, 102, 110, 247, 257, 339 |
109 | agızlamak | ağza vurmak; ağız açmak·I, 302 |
110 | aglak | ıssız, çorak, oturulmayan yer, boş.,I, 119, 468 § aglak yér; boş yer· II. 365 |
111 | aglamak | yalnız olmak, bo; olmak,III, 258 |
112 | aglatmak | savmak, uzaklaştırmak, ıraklaştırmak, boşaltmak,I, 265;III, 365 |
113 | agmak | çıkmak, belirmek; aşmak, yükselınek, ağmak; değişmek, başkala;mak, bozulmak, meyletmek, dönmek·I, 65,167,173, 309, 354; II, 43, 50, 61, 67, 68; III, 183, 219, 327 |
114 | agnamak | (hayvanlar) yatıp debelenmek; kekemeleşmek, dili tutulmak· I, 289 |
115 | agnatmak | (hayvanları) yatırıp debelendlrmek; dili buruşturmak, dili ağırla;tırmak·I, 267 |
116 | agrıg | ağrı·I, 98 |
117 | agrıkanmak | ağrısından şikâyet etmek·I, 213 |
118 | agrımak | ağrımak,I, 46, 273, 274;III, 169 |
119 | agrınmak | ağrımak, acı duymak· I, 252 |
120 | agrışmak | ağrışmak, sızlaşmak, I, 235 |
121 | agrıtmak | ağrıtmak· I, 261 |
122 | agrug | süñügi omurga kemiklerinin önce geleni, birincisi, ilki,I, 98 |
123 | agruk | pılı pırtı, ağırlık, yük·I, 99;III, 68 |
124 | agruklanmak | (bir iş veya yükü) ağırsınmak, ağır saymak·I, 313 |
125 | agrumak | ağırlaşmak· I, 273 |
126 | agsamak | (çıkmak, yükselmek, ağmak) istemek, I, 277 |
127 | agtarılmak | yere vurulmak, sarsılmak·I, 246 bkz> agtılmak |
128 | agtarmak | aktarınak, devirmek, yenmek·II, 74 bkz> axtarmak |
129 | agtılmak | yere vurulmak, sarsılmak,I, 246 bkz> agtarılmak |
130 | agu | agı, zehir,I, 89;III, 339 |
131 | aguj | ağız, memeli hayvanların doğurduğu zaman verdigi ilk süt·I, 55 bkz> aguz |
132 | agujlug | agzı, ilk sütü bulunan kişi,I, 146 |
133 | agukmak | agılanmak. I, 191 |
134 | agulamak | ağılamak,I, 310 |
135 | ağurşak | ağırşak,I, 149 |
136 | aguz | agız, memeli hayvanların doğurduğu zaman verdigi ilk süt· I, 55 bkz> aguj |
137 | axlamak | göğüs geçirmek, ahlamak III, 118 |
138 | axsak | aksak, topal,I, 119 |
139 | axsak | buxsak topal ve çolaklar için söylenir. I, 465 |
140 | axsamak | aksamak, topallamak.I, 276 |
141 | axsatmak | aksatmak,I, 262 |
142 | axsum | sarhoşlukta kavga eden·I, 116 bkz>axsuñ |
143 | axsuñ | sarhoşlukta kavga eden· I, 116 bkz>axsum |
144 | axşam | akşam, I, 107 |
145 | axtarmak | aktarmak,I, 219, 516 bkz> agtarmak |
146 | ajmuk | ak ;ap,I, 99 bkz> ıjmaklanmak· § ajmuk taz; başı şapla sıvanmış gibi kel I, 99 |
147 | ajun | dünya, âlem·I, 41, 77, 160, 179, 407, 420,463;II, 228, 283, 303, 335; III, 41, 52, 288, 303. 378 § bu ajun |
148 | ak | ak, beyaz,I, 81, 134, 258; III, 39 bkz> örüñ, ürüñ § ak at; boz renkli at· I, 81 |
149 | aka | turmak akıp durmak·I, 73 |
150 | akı | eli açık, koçak, selek, cõmert·I, 90 |
151 | akılamak | selek (cömert) saymak; selekli ğe (cömertliğe) nispet etmek, seleklemek·I, 310; III, 329 |
152 | akılık | seleklik, cömertlik. III, 172 |
153 | akılmak | şaşırtmak, şaşalatmak· I, 39 |
154 | akım | akım, bir defada akacak kadar olan· I, 75 |
155 | akın | sel, akıntı. I, 15, 77, 96, 156, 212, 377; III, 39, 61, 398 § munduz ak ın; birden bire gelen sel, deli sel·I, 77 § akın munduzı; deli sel·I, 96 |
156 | akınçı | akıncı, geceleyin düşmanı basan asker, 1, 77, 134, 212 |
157 | akındı | akıntı |
158 | akışmak | akışmak· I, 186 |
159 | akıtgan | akıtan· I, 156 |
160 | akıtmak | akıtmak; göndermek·I, 212 |
161 | akıyagak | iç ceviz, iyi ceviz, I, 90 |
162 | aklışmak | akı;mak· I, 88, 241 |
163 | akmak | akmak,I, 15. 96, 168, 343, 377;II, 19, 45, 128, 228; III, 3, 39, 127, 159, 325. 398 |
164 | akru | yavaş· I, 114 bkz> akrun· |
165 | akru | akru yavaş yavaş· I, 114 |
166 | akrun | yavaş·III, 361 bkz> akru |
167 | ak | sakal saçı sakalı ağarmı;, kocalmış· I, 81 |
168 | akturmak | aktırmak, akıtmak, I, 222; III, 17 |
169 | akur | ahır,I, 7 |
170 | al | hile, al,I, 63, 81; II, 289; III, 412 bkz> yap, yup |
171 | al | hanlara bayrak, devlet adamlarının atlarına eğer örtüsü yapılan turuncu ipek kumaş, I, 81 |
172 | al | al renk, III, 162 |
173 | ala | acele etmeme anlamına bir kelime·I, 92;III, 26 |
174 | ala | ala, alaca; ala tenli, alaca tenli ki;l kl bir çe şit derí hastalığından vücudunda alacalar olur, apraşlık.I, 81, 91 § ala at; alaca renkli, ala, k ır at· I, 81 |
175 | ala | insanın içinde olan gizli ;eyler· I, 425 |
176 | alaçu | alaçuk, çadır· I, 136 |
177 | alaçulanmak | alaçuk edinmek· III, 205 |
178 | alañ | alan, düz vé açık yer,I, 135 bkz> añıl § alañ yazı; düz ova· I, 135 |
179 | alañır | geleni, tarla faresl·I, 161 |
180 | alarmak | kamaşmak (göz); kızarmak, al olmak, ala olmak, alacala şmak, I, 179 |
181 | alartmak | belertmek (göz), yan bakmak· III, 428 |
182 | alavan | timsah· I, 140 |
183 | alçak | yumuşak huylu, ince ki;i, uslu· I, 41,100 |
184 | aldamak | aldatmak·I, 273, 472 alduzmak malını elinden aldırmak, soyulmak·II 87 |
185 | algu | alacak·I, 341 |
186 | alıg | kötü, fena, alık,I, 64, 384 |
187 | alıgsamak | almak istemek·I, 281 alık kuş gagası· I, 68 |
188 | alıkmak | alçalmak; bozulmak, azmak; kötüleşmek· I, 191, 192 bkz> alkmak |
189 | alım | alacak; borç, I, 44, 75, 168,188, 209, 294;II, 72, 96,159,176,185, 214, 294; III, 184, 251,288 |
190 | alımçı | alıcı, alacaklı·I, 75, 409 |
191 | alımga | hakanın mektuplarını Türk yazısıyle yazan kimse·I, 143 bkz> ılımga |
192 | alımlıg | alacaklı, alacağı olan adam,I, 148, 149, 240 |
193 | alımsınmak | alır gibi görünmek·I, 20 alın alın; cephe, dağın ön cephesl·I, 78;II, 79 alınlıg er geniş ve yüksek alınlı adam,I, 148 |
194 | alınmak | alınmak; kendi ba;ına alacağını almak.I, 22, 203;II, 159 |
195 | alış | borçluyu borcu yüzünden sorguya çekme. I, 62 |
196 | alış | su ağzı, suyun havuzdan veya suvattan döküldü ğü ağızlar.I, 62 |
197 | alış | beriş bir hakkı alma ve verme.I, 62 |
198 | alışgan | alış (veriş) yapan· I, 518, 519 |
199 | alışmak | alacak almakta yardım etmek· I, 188 |
200 | alkalmak | alkışlanmak, övülmek·I, 249 |
201 | alkamak | alkışlamak, övmek I, 284 |
202 | alkaşmak | alkışlamak, alkışta yarış etmek·I, 237 |
203 | alkınmak | mahvolmak, yok olmak, bitmek, tükenmek I, 82, 195, 254 |
204 | alkış | alkış, övme.I, 97, 249, 284 |
205 | alkışmak | birbirini mahvetmek, yok etmek; , yok etmekte yar ış etmek I, 237 |
206 | alkmak | bozmak, mahvetmek, yiyip bitirmek, bat ırmak.III, 188, 419, 447 bkz> alıkmak |
207 | alma | elma· I, 130 bkz> almıla |
208 | almak | almak· I, 40, 41, 46, 51, 53, 99,114,149, 168. 175, 236, 329, 367, 373, 412, 421, 440;II, 13, 24. 87, 110, 219, 294; III, 6, 155, 161, 224, 371, 372 |
209 | almıla | elma· I, 130, 138; II, 311; III, 19, 272 bkz> alma § k ımız almıla; ekşi elma· I, 366 |
210 | alp | alp, yiğit, kahraman, bahadır· I, 41, 123, 125, 139, 182, 183, 237, 239, 359, 370, 388, 413, 517;II, 223, 349; III, 65, 332, 393, 406 § alp tégin; yi ğit köle· I, 413 |
211 | alpagut | tek başına düşmana saldıran, hiçbir yandan yakalanmayan yi ğit· I, 144; III, 422 |
212 | alsamak | almak istemek· I, 278 |
213 | alsıkmak | alınmak, soyulmak, I, 243 |
214 | altın | aşağı, alt· I, 108, 109 |
215 | altun | altın, I, 52, 120, 147. 165, 185, 360, 371, 399, 504;II, 24, 153, 181, 192, 205, III, 138, 251 § altun bakan; altın halka, |
216 | altunlaşmak | altın öndül koyarak bahse girmek, II, 114 |
217 | altun | tarım büyük kadınlara verilen ungun·I, 396 |
218 | alturmak | aldırmak· I, 223 |
219 | aluç | şeftali I, 122 |
220 | aluçın | yenilen boğumlu bir bitki· I, 138 |
221 | aluk | kel, dazlak, I, 67 |
222 | aluk | kaba, haşin, I, 67 |
223 | alvırmak | atılmak, sıçramak, I, 226 bkz> el·virmek |
224 | amaç | öküz; sapan ve benzerleri gibi çiftçi ayg ıtları·I, 52 |
225 | amaç | hedef, nişan yeri, annaç·I, 52, 333;II, 329;III, 107, 276 |
226 | amaçlamak | nişanlamak, nişan almak,I, 299 bkz> emeçlemek |
227 | amaçlık | nişan yeri·I, 150 |
228 | amır | sis, kırağı·I, 54 bkı |
229 | amrulmak | (kaynayan tencere, insan solu ğu) senmek, çekilmek· I, 53, 248, 249 bkz> em-rülmek |
230 | amrulmak | yatıştırmak, dindirmek. III, 428 429 bkz> amurtmak, emrülmek |
231 | amşuy | bir çeşit sarı erik·I, 115 |
232 | amuç | doyumluktan verilen armağan· I, 140 bkz> armagan, yarmakan amul sakin, rahat, yava ş yavaş, seğnik, kımıl· damayan; yumuşak huylu adam·I, 74;III, 131 |
233 | amurtmak | yatiştirmak, dindlrmek, seğnitmek·III, 428, 429 bkz> amrulmak, emrülmek |
234 | amuşmak | çıkışma veya kınamadan dolayı apışıp kalmak. I, 190 |
235 | ana | ana· I, 32, 93, 169, 236, 278, 508;II, 96. 175;III, 18, 33, 210, 212. 272 bkz> aba, apa |
236 | anaç | küçükken büyük bir anlay ış gösteren kız; anacık·I, 52 |
237 | analamak | ana edinnnek, ana demek·I, 311 |
238 | ança | o kadar, öyle, öylece·I, 63, 88, 332;III, 133, 233 |
239 | and | ant, yemin· I, 42, 459 |
240 | anda | orada, onda, ondan sonra· I, 109, 125, 130. 341; II, 96; III, 144, 224, 226, 240, 251 |
241 | andag | böyle, öyle, o kadar· 1. 37,118,164, 200. 321; II, 274; III, 153, 155,186, 247, 271 andan ondan, ondan sonra, I, 108, 109, 126, 130, 223; III, 422 |
242 | andgarmak | yemin ettirmek, ant içtirmek I, 226, 312; III, 423 bkz> añarmak |
243 | andıg | elek, kalbur gibi şeylerln kasnağı·I, 118 |
244 | andıkmak | ant içmek, yemln etmek·I, 42, 243 |
245 | andın | beylerin hizmetçisi; bunların adı yazılı defter,III, 77 bkz> ay |
246 | andın | ondan. 1. 60, 281, 317, 323;II, 12, 245,259, 345;III, 436 |
247 | aña | değersiz, kıymetsiz I, 128 |
248 | añarmak | yemin ettirmek, ant içirmek·I, 226 bkz> andgarmak |
249 | anı | onu, ona,I, 27, 37, 40, 54, 170, 171, 172, 176, 177, 178, 192, 207, 212. 213, 216, 217, 224.225, 226. 260, 261. 262, 264, 266, 267. 268, 271, 275, 276, 282, 284, 287, 299, 301,304. 305, 307, 308, 310. 311, 312, 333, 340, 352, 354, 372, 376, 395, 407, 419, |
250 | anın | onun, onunla, ondan·I, 155, 285, 301; II, 13, 133, 153, 172, 204;III, 183, 240 |
251 | anıñ | onun·I, 27, 47, 65, 84, 87, 97,118,126, 143, 164. 173, 176, 178, 179, 182, 184, 186, 192, 196, 197, 200, 207, 209, 211, 213, 217, 220, 223, 226, 227, 229, 231, 233, 235, 237, 242, 243, 247, 255, 264, 267, 268, 273, 283, 284, 290, 291, 296, 310, 315, 320, |
252 | anuk | hazır·I, 18, 68, 93 |
253 | anuklamak | hazır bulunmak· I, 305 |
254 | anukluk | hazırlık, hazırlanma· I, 150 |
255 | anumak | hazırlanmak· III, 256 |
256 | anumı | cüzam hastalığı, Elephantiasis· I, 137 |
257 | anunmak | hazırlanmak·I, 114, 206;III, 161 |
258 | anutgan | daima hazırlıklı, hazırlayan·I, 156 |
259 | anutmak | hazırlamak· I, 215 |
260 | añ | bir kuş adı·I, 40 |
261 | añ | yanak·I, 40 |
262 | añ | yok, değil·I, 40 |
263 | aña | ona,I, 352;III, 94 |
264 | añar | ona·I, 35, 48, 68, 69, 79, 89, 93, 94,114, 129, 131, 174, 177, 184, 201, 204, 206, 208, 214, 216, 223, 225. 232, 236, 238, .261, 265, 267, 268, 271, 274, 275, 287, 290. 296, 317, 335, 362. 407, 440, 462, 486, 494;II, 26, 61, 73, 86,117, 123,125,127,130.13 |
265 | añdımak | yakalamak için hile yapmak, tuzak kurmak, etraf ını sarmak I, 311, 401 |
266 | añduz | andız, bu otun kökü çıkarılarak atın karnı ağrıdığı zaman tedavi edilir· I, 115 |
267 | añıl | büsbütün, tamamiyle·I, 94, 135 bkz>alañ |
268 | añılamak | anırmak (eşek)I, 311 |
269 | añıt | ördeğe benzer kızıl renkli bir kuş, angut, I, 93 |
270 | añıtmak | şaşırtmak, II, 274 bkz> eñitmek |
271 | añız | anız, hububatın biçildikten sonra tarlada kalan köke yak ın sapları· I, 94 |
272 | añlamak | anlamak· I, 290 |
273 | añut | içecek şeylerde kullanılan hunl· I, 93 |
274 | ap | nefi ekl gibidir· I, 34 § ap bu ap ol; ne bu ne 0. I, 34 |
275 | apa | ana· I, 86 bkz> aba, ana |
276 | aplan | sıçan cinsinden bir hayvanc ık· I, 120 |
277 | ar | kestane rengi, kumral, konural, I, 80 bkz> arsal, ars ıl· arsik |
278 | ara | ara, arasında. I, 87, 317, 511, 528; II, 17; III, 60 |
279 | aralamak | aralamak, arasını bulmak, barıçtırmak·I, 309 bkz> arılamak |
280 | aran | ahır, at tavlası,I, 76 |
281 | aranlıg | ahırlı, ahırı olan·I, 148 |
282 | ar | böri sırtlan· I, 79 |
283 | arçı | heybe· I, 124, 231, 250 |
284 | ardutal | hamamotu· I, 145 bkz> ordutal, urdutal |
285 | argag | balık avlamak için kullanılan ucu eğri demir, olta·I, 141 |
286 | argarmak | yormak.I, 225 bkz> argurmak argu iki dag aras ı, uçurum·I, 127 |
287 | arguç | 1nsanın aldandığı nesneler·I, 95 § arguç ajun; yalanc ı (aldaticı) dünya·I, 95 |
288 | argulamak | arasını yarmak, geçmek·I, 317 |
289 | argun | sıçan cinsinden, yarım arşın uzunluğunda bir hayvan· I, 120 |
290 | argurmak | yormak, I, 486 bkz> argarmak |
291 | argurtmak | yordurmak· I, 229 bkz> argurturmak |
292 | argurturmak | yordurmak. I, 229 bkz> argurtmak |
293 | arı | arı. I, 87; II, 329; III, 156, 276 |
294 | arıg | temiz·I, 12, 18, 63, 66, 103, 230, 237.342, 376 bkz> arr ıg |
295 | arıg | epeyce, çokça,I, 241; II, 328; III, 41 |
296 | arıg | ;adır örtüsü· I, 63 |
297 | arıglamak | iğdiş etmek; bir şey içinden iyisini seçmek ve toplamak· I, 303 |
298 | arıglık | temizlik· I, 149 |
299 | arık | ırmak, ark, germeç, kaş, kanal, I, 7, 65, 302, 375. 382; II, 10, 59, 135. 333, 347;III, 182,299. |
300 | arık | zayıf, cılız· I, 66 |
301 | arıklanmak | (su) akarak ark yapmak, su yerde kendine ırmaklar glbi yol ve hendek açmak· I, 294 |
302 | árıklıg | nehirli, ırmaklı.I, 147 |
303 | arılamak | aralamak, I, 308 bkz> aralamak |
304 | arılmak | yerinmek, kaygılanmak; kendine kızılmak. 11. 123 bkz> irilmek § sarılmak |
305 | arılmak | kızmak, darılmak·II, 123 |
306 | arımak | temizlemek, temiz olmak, I, 19; III, 252 bkz> ar ıtmak |
307 | arınçu | günah· I, 134 bkz> érinçü |
308 | arınmak | temizlenmek istemek ve yunmak; iyile şmek; ot tutunmak I, 12, 201 |
309 | arış | eriş, dokumanın tezgâha sarılmış olan ve uzunluğuna dikine bulunan telleri, I, 61 |
310 | arış | arkag eriş argaç, dokumanın yanlamasına atılan ipleri.I, 61 |
311 | arışmak | aldatmak, birbirinì aldatmak· I, 182 |
312 | arışmak | eriş argaç· I, 61 |
313 | arıtası | arıtacak· II, 322 § tarıg arıtası yér; buğday arıtacak yer· II, 322 § tarıg arıtası neñ; buğday arıtacak nesne· II, 322 § tarıg arıtası ogur; buğday arıtacak zaman· II, 322 |
314 | arıtgan | her zaman temizleyen, ayıklayan· I, 154 |
315 | arıtgu | arıtacak II, 321, 322§tarıg arutgu yér; buğday arıtacak yer·II, 321 § tarıg arutgu neñ; buğday arıtacak nesne, II, 322 § tarıg arutgu ogur; buğday arıtacak zaman· II, 321 |
316 | arıtışmak | temizlemekte yardım ve yarış etmek· II, 322 |
317 | arıtmak | temizlemek, I, 19, 208 bkz> arımak |
318 | arıtmak | taşağı çıkarmak, Iğdi; etmek; çocuğu sünnet etmek; erkekleşmek·I, 208 bkz> eredmek, eretmek |
319 | arı | yagı bal,I, 87;III, 156 bkz> bal |
320 | arju | çakal· I, 127 bkz> arzu |
321 | arjulayu | çakal gibi·I, 127;III, 401 |
322 | ark | pislik·I, 42 § temilr arkı; demir boku·I, 42 |
323 | arka | arka, sırt; sıkıntılı anlarda yardım eden kişi, yardımcı.I, 123, 128, 139 |
324 | arkaçak | ağıza ilâç akıtmak içln kullanılan içi delik bir aygıt, akıtınaç.I, 144 |
325 | arkag | argaç; bez, halı, kilim gibi şeyler dokunurken enlemesine at ılan ip veya iplik,I, 118 |
326 | arkalanmak | arka (yani yardımcı) sahibi olmak; bir şeye sırtını vermek, dayanmak· I, 297 |
327 | arkamak | yoklamak, arayıp taramak, I, 283, 284 |
328 | arkar | boynuzundan bı;ak yapılan dişi dağ keçisi· I, 117, 214, 421 |
329 | arkaşmak | yük yüklemekte yardım etmek;arka arkaya gelmek (çıkmak)· I, 237, 395 |
330 | arkın | gelecek yıl, öbür yıl, I, 89 bkz> arkun |
331 | arkın | izi gelecek yıl, öbür yıl I, 89 |
332 | arkış | kervan; yurdundan uzak dü;mü; olan birine gönderilen kimse, elçi, haberci, mektup·I,97 |
333 | arkış | büyü, afsun·I, 249 bkz> arvaş, arvış |
334 | arkuçı | iki kişi arasında araç olan; evlenme zamanında dünürler arasında gelip giden kişi·I, 141 |
335 | arkuk | iki duvar veya iki direk aras ına çapraz olarak konulan ağaç· I, 109 |
336 | arkuk | aykırı· I, 109 |
337 | arkuk | kişi söz dinlemez, kalp, inatçı klmse· I, 109 |
338 | arkuklanmak | haylazlık etmek, dikbaşlılık etmek· I, 315 |
339 | arkun | yaban aygırıyle evcil kısraktan olan at·l, 107 |
340 | arkun | gelecek yıl, öbür yıl,I, 108 bkz> arkın |
341 | arkun | izi gelecek yıl, öbür yıl· I, 108 bkz> arkın izi |
342 | armagan | hısımlara doyumluktan verilen belek·I, 140 bkz> amuç, yarmakan |
343 | armak | yorulmak, dermansız kalnıak·I, 148, 149, 172 |
344 | armak | aldatmak,I, 172;III, 62 bkz> armak tevmek, armak yuvmak |
345 | armak | tevmek hile yapmak, aldatmak·I, 172;III, 62 bkz> armak, armak yuvmak |
346 | armak | yuvmak hile yapmak, aldatmak·III, 62 bkz> armak, armak tevmek |
347 | armut | armut·I, 95;II, 284 |
348 | armutlanmak | armutlanmak.I, 312 |
349 | arpa | arpa,I, 123, 343;II, 121, 316 |
350 | arpagan | arpaya benzer başağı bulunan, evini bulunmayan bir bitki, I, 140 |
351 | arpalamak | arpa vermek· I, 316 |
352 | arpalanmak | arpalanmak, arpa sahibl olmak· I, 296 |
353 | arrıg | pek temiz.I, 143 bkz> arıg |
354 | arsal | kumral, konural, I, 105 bkz> ar, ars ıl, arsik § arsal saç; kızıla çalar saç, kumral saç· I, 105 |
355 | arsalık | hem erkekliği hem dişiliği olan bir hayvan, aslık· I, 159 |
356 | arsıkmak | aldanmak· I, 21, 242 |
357 | arsıl | kestane rengi, kumral, konural· I, 80 bkz> ar, arsal, arsik |
358 | arsik | kestane rengi, kumral, konural· I, 80 bkz> ar, arsal, ars ıl |
359 | arslan | arslan· I, 75, 81, 125,153, 231, 308, 409; II, 146, 289, 312; III, 5, 92, 263, 282, 412, 418 |
360 | arslanlayu | arslan gibi, arslanımsı· I, 142; II, 13, 138 |
361 | arsu | değersiz şey· I, 127 |
362 | art | sırt, dag beli ve sırtı; sarp yer, yokuş; boyun, tepe· I, 42, 247, II, 27, 179; III, 4, 143, 197, 261 § art saç; arka saç· I, 42 |
363 | artak | bozulmuş, bozuk, I, 119; II, 40 |
364 | artamak | bozulmak, kötüleşmek. I, 272; II, 17; III, 358 |
365 | artaşmak | birbirini bozmak, I, 230, II, 219 |
366 | artatmak | bozmak, harap etmek·I, 203, 260;II, 360 |
367 | artıg | yükletilen yükün bir dengi,I, 98 |
368 | artıg | kadın mİntanı, gögüslük.I, 98 |
369 | artılmak | yüklemek, binmek; ardılmak, bir binit üzerine başı bir tarafa ayakları bir tarafa gelmek üzere heybe gibi ardılmak; erişilmek.I, 244;II, 335 |
370 | artınmak | yükletmek·I, 250 |
371 | artışmak | bir şeyi hayvana ardmak ve yükletmekte yard ım ve yarış etmek,I, 231 |
372 | artlamak | enseyi tokatlamak, sille vurmak, III, 443 |
373 | artmak | artmak· III, 425 |
374 | artuç | ardıç, Juniperus· I, 95, 377, 412, 424 |
375 | artuçlanmak | ardıçlanmak, ardıçı çok olmak·I, 312 |
376 | artuk | fazla, ziyade,I, 99;II, 137 |
377 | artuklanmak | aşırı gitmek,I, 313 arturmak artirmak; aşırı gitmek. I, 219 |
378 | artut | armağan, beylere vb· büyüklere at ve benzer şeylerden verilen armağan ve belek· l, 109, 114, 182 |
379 | arubat | temirhindi, tamarinde· I, 138 |
380 | aruk | yorgun· I, 66. 148, 259, 298;II, 28 |
381 | aruklamak | dinlenmek·I, 304, 305 |
382 | arukluk | yorgunluk,I, 150;II, 316 |
383 | arumdun | boya· I, 138 |
384 | aruşmak | erimek,I, 182 bkz> erilşmek |
385 | arut | kuru, soluk,I, 50, 133 bkz>urut § arut ot; bir y ıl önceden artan kuru ot· I, 50;II, 133 |
386 | arvalmak | büyü yapılmak, afsunlanmak· I, 249 |
387 | arvamak | büyü yapmak, afsunlamak· I, 283 |
388 | arvaş | büyü, afsun· I, 283 bkz> arkış, arvış |
389 | arvaşmak | birlikte büyü veya afsun tekerlemesi, duas ı söylemek· I, 236, 237 |
390 | arvış | büyü, afsun, I, 249 bkz> arkış, arva; |
391 | arzu | çakal III, 401 bkz> arju |
392 | arzulayu | çakal gibi· III, 410 |
393 | as | kakım, hermelin·I, 80 bkz> az |
394 | as | cariyelere verilen bir ad·I, 80 |
395 | asıg | fayda, kazanç, kârI, 64, 494; 111. 13 |
396 | asıglıg | faydalı, kazançlı· I, 147 |
397 | asılmak | asılmak· I, 196 |
398 | asılmak | uzamak, uzatılmak,I, 196 bkz> esilmek |
399 | asınmak | blr ;eyi çekmek, germek·I, 201 bkz>esinmek |
400 | asışmak | asışmak, asmakta yardım etmek· I, 184 |
401 | aslınmak | bir şey bir şeye takılmak,I, 258, 259 bkz> eslinmek |
402 | asmak | asmak,I, 173 |
403 | asñarmak | haylazlaşmak, işten uzakla;mak· I, 289 |
404 | asra | alt, aşağı· I, 126 |
405 | asrı | kaplan; kaplan gibl iki renkli, I, 126 bkz> esri § asr ı yışıg; iki renkli ip·I, 126 |
406 | asruşmak | aksırışmak. I, 234 |
407 | ast | sokak,I, 42 |
408 | astın | aşağı, alt· I, 108 |
409 | asturmak | astırmak· I, 220, 221 |
410 | asurgan | çok aksıran· I, 156 |
411 | asurmak | aksırmak· I, 178 |
412 | asurtgu | aksırtan· III, 442 |
413 | asurtguk | anlayı;lı, akıllı· III, 442 |
414 | asurtmak | aksırtmak· III, 442 |
415 | aş | kenet· I, 80 |
416 | aş | yemek, aş· I, 20. 45, 75, 80. 93, 102, 156. 210, 227, 310, 318, 372. 443, 515, 516;II, 18, 73, 74, 130, 147, 158, 191, 241, 278, 299,308, 309;III, 31, 37, 61, 64, 67,116,133,185, 186, 249, 257, 261, 264, 270, 368, 382, 391, 397. 439 |
417 | aşaç | tencere,III, 382 bkz> aşıç, eşiç |
418 | aşak | aşağı; dağ dibi·I, 66 |
419 | aşaklamak | aşağılamak, küçük saymak·I, 305 |
420 | aşamak | yemek, aş 701116^III, 253, 261 |
421 | aşatmak | yemek yedirmek· I, 210 |
422 | aşbar | saman, kepek ve ot gibi şeyler karıştırı-lıp ıslatıtarak hazırlanan hayvan yemi· I, 117;II, 351 |
423 | aşgınmak | aşınmak· I, 254 |
424 | aşıç | tencere·I, 52,116, 223, 248, 258, 313, 323, 327, 357, 409, 411, 514, 518;II, 12, 72, 78, 178, 201, 253, 302, 333, 356, 357; III, 142,191 206, 249, 280, 409, 430 bkz> e şiç, aşaç |
425 | aşlaka | aşlara, yemeklere. II, 54 |
426 | aşlalmak | kap kenetlenmek· I, 295 |
427 | aşlamak | kap kenetlemek·I, 80 ,268 |
428 | aşlatmak | kap kenetletmek·I, 265 |
429 | aşlık | aş evi, mutfak, yenıeklik·I, 114, 373; II. 204 bkz> tar ıg |
430 | aşmak | aşınak, bir tepeyi õbür yana geçmek·I, 173; III, 261 |
431 | aşnu | önce, evveL I, 130 |
432 | aşrulmak | aşırılmak, tepeden aşırılmak· I, 247 |
433 | aşsamak | tepeyi aşmak istemek; yemek yemek istemek· I, 277 |
434 | aşsatmak | yemek arzulatmak· I, 262 |
435 | aştal | ogul birinin en son çocuğu· I, 105 |
436 | aşu | kırmızı toprak, a;ı toprağı·I, 89 |
437 | aşuk | insanın aşığı, topuğu; topuk kemiği,I, 66 |
438 | aşuk | demir başlık, tulga·I, 67 bkz> yaşuk, yışıklıg |
439 | aşukmak | özlemek . I, 191; II, 165 |
440 | aşukmak | özlemek·I, 191; II, 165 |
441 | aşuklamak | aşık kemiğine vurmak· I, 305 |
442 | aşulmak | örtülmek, örtünmek· I, 197 bkz>eşülmek |
443 | aşumak | koşmak, aşmak·I, 123 |
444 | aşunmak | geçmek, aşmak·I, 202 |
445 | aşutmak | örttürmek-I, 210 bkz> eşütmek |
446 | at | ad, isim, unvart, lakap, I, 78; III, 77, 250, 367, 384 |
447 | at | at·I, 16, 34, 53, 80,104, 115, 123, 147,178, 184, 201, 203, 206, 225, 244, 255, 273, 275, 276, 278, 285, 289, 292, 296, 297, 300, 322, 324, 326, 329, 338, 343, 361, 363, 390, 395, 406, 417, 426, 427, 430. 436, 446, 458, 461, 470,472,481,483,491, 507, 513, |
448 | ata | baba, ata, I, 32, 86, 206. 288, 508; II, 80; III, 87, 210, 383 |
449 | ataç | büyüklük gösteren çocuk· I, 52; II, 80 § ataç ogul; büyliklük gösteren çocuk· I, 52 |
450 | atakı | babacığım anlamına sevgi bildiren bir sõz, I, 136, 262, 445; II, 120, 178, 196, 311; III, 87, 210, 212, 272, 291 |
451 | atamak | takma ad (lakap) vermek·III, 250, 374 |
452 | atan | iğdi; edilmiş deve·I, 75 |
453 | atanlanmak | iğdiş deve sahibi olmak·I, 295 |
454 | atanlıg | iğdiş edilmiş devesi olan kimse·I, 148 |
455 | atasagun | hekim, doktor· I, 86, 403 |
456 | atatmak | atlaşmak, (tay) at olmak· I, 206, 207; III, 158 |
457 | at | bırkıgı atın ve eşeğln genizden ses çıkar-ması. I, 33, 35, 53, 74, 94,128,155,164,167, 173, 175, 176, 199, 225. 227. 229. 267. 291, 302. 304, 307, 309, 316, 328, 333, 363, 367, 381, 441, 461, 472, 486, 515;II, 3, 13, 20. 21, 74, 78,92,118.137,140. 149, 150, 177, |
458 | atgak | karında blriken sarı su hastalığı, kay· gıdan yüz sararması.I, 118 |
459 | atgak | sarı renkte blr bitki,I, 118 |
460 | atgarmak | ata bindirmek·I, 225 |
461 | atılmak | atılmak; (çiçek) açılmak; herhangi bir şey büsbütün aynlmayarak açılmak.I, 21, 193 |
462 | atım | atıcı, nişancı,I, 75;III, 379 § atım er; nişancı, lyi atan adam,I, 75 |
463 | atım | atış, atım·III, 59 |
464 | atınçu | atılan·I, 133 |
465 | atınmak | bir tarafa atılmak, yuvarlanmak; atar gibi görünmek I, 199 |
466 | atış | atışma.I, 60 |
467 | atışgan | daima atışan,I, 157 |
468 | atışmak | atışmak·I, 180 |
469 | atız | iki dere arasındaki su geçecek set·I, 54 bkz> etiz |
470 | atızlamak | ark açmak; set yapmak; toprağı parçalara ayırmak, evlek yapmak,I, 301 bkz>etizlemek |
471 | atızlanmak | (tarla hakkında) maşalaya ayırmak, sulanmak ve ekilmek için parçalara ay ırmak·I, 292 |
472 | at | kamçısı at siki I, 417 |
473 | atlanmak | ata binmek, atlanmak; bir şeyin üzerine çıkmak, atlaşmak, at haline gelmek, I, 255, 256, 285, 353;II, 254 |
474 | atlaşmak | at ortaya koyarak bahse girmek, at ı õndül koyarak yarış etmek,II, 114, 226 |
475 | atlıg | adlı, unvanlı; ulusun büyüğü,I, 79 |
476 | atlıg | atlı, süvari.I, 97, 166;II, 175; III, 37, 64, 435 |
477 | atmak | atmak,I, 21,116,129,160, 170, 236, 237, 280, 403, 528;II, 20 26, 221, 226, 303, 306, 326;III, 106, 356, 370, 374 |
478 | atsamak | atmak istemek, I, 275, 280 |
479 | attırmak | attırmak·I, 217 |
480 | av | av·I, 32 |
481 | av | emir verenin emrini tanımamayı bildirir bir edat,I, 40 |
482 | av(ş)n | agaç·I, 84 |
483 | avlaşmak | toplanmak, yığılmak·I, 240 bkz> avlaşmak, evleşmek |
484 | avut | avuç·I, 83 bkz> adut |
485 | av | av·I, 81 |
486 | ava | acımak bildiren bir kelime· I, 89 |
487 | avalamak | (karışıklık çıktığında) toplaşmak, üşüşmek· I, 310 bkz> avmak, avlamak |
488 | avçı | avcı· I, 63, 311, 425 |
489 | avıçga | kocamış klşi, ihtiyar adam· I, 143 |
490 | avılku | kırmızı meyveleri olan ve meyvesinin suyu tutmaca kat ılan, göz ağnsına ilâç yapılan ve elbise boyanan bir ağaç·I, 489 bkz>afılgu |
491 | avınç | alışma, avunma·I, 132; III, 449 |
492 | avınçu | avunulan, alışılan· I, 134 |
493 | avınmak | alışmak, avunmak·I, 132, 202, 263 |
494 | avlalmak | avlanmak,I, 295, 296 bkz> avlanmak |
495 | avlamak | avlamak·I, 287, 421;II, 45 |
496 | avlamak | toplanmak, üşüşmek·I, 287 bkz>avmak, avalamak |
497 | avlanmak | avlanmak,I, 298 bkz> avlalmak |
498 | avlaşmak | toplanmak, yığılmak·I, 240 bkz> avlaşmak, evleşmek |
499 | avlaşmak | evini ortaya koyup kumaroynamak,evini öndül koymak,I, 240, 241 bkz> evle şmek |
500 | avlatmak | avlatmak·I, 263, 265 |
501 | avmak | toplaşmak, üşüşmek; etrafını çevirmek, avlanmak,I, 174, 310;II, 137; III, 401 bkz> avalamak, avlamak |
502 | avran | demirci ocağı biçiminde yapılan ekmek fırını.I, 109 |
503 | avrındı | kırıntı, döküntü·I, 145 |
504 | avujgun | deri sepilenen palamut ağacı meyvesi I, 157 |
505 | avurta | daya, süt nine· II, 144 |
506 | avus | mum, balmumu· I, 59 bkz> lav |
507 | avya | ayva· I, 114, 311 |
508 | avzurı | buğday ve arpa unu glbi şeyler karıştırılarak yapılan ekmek, karışık ekmek, I,145 |
509 | ay | yılın on ikide biri olan zaman; gökteki ay, kamer· I, 82, 258. 259, 270. 288, 348, 507; II, 5,143; III, 33 § ay evi |
510 | ay | buyruğu tanımamayı bildiren bir söz,I, 40 |
511 | ay | hitap edatı·I, 74 |
512 | ay | turuncu renkte ipek kumaş·I, 40 |
513 | ay | beylerin hizmetçisi, kölesi; bunlar ın adı yazılı defter·II,193; III, 77 bkz> andın |
514 | aya | avuç içi, aya· I, 85, 348 |
515 | ayag | lakap, takma ad, I, 271 |
516 | ayak | çanak, kâse, kadeh,I, 80, 84, 178, 265, 286. 295, 324, 375, 497; II, 17S, 346, 446; III. 15, 143, 296. 306, 371, 397 bkz> çanak |
517 | ayak | ayak·I, 84 bkz> adak, azak |
518 | ayakçı | kâseci, çanakçı,III, 296 |
519 | ayaklıg | kaseli·III, 50 |
520 | ayalamak | el ayalarını birbirine vurmak·III, 328 |
521 | ayamak | lakap vermek; korumak·I, 271 |
522 | ayas | ayaz; kõlelere verilen adlardan,I, 123 |
523 | aya | kök açık hava,I, 123 |
524 | aya | yersgü yarasa·III, 433 bkz> yarısa |
525 | aybañ | (er) kel (adam)·I, 116 |
526 | ay | bitigi askerin adıyle azığının yazıldığı defter·I, 40 |
527 | aydıñ | aydın, ay aydınlığl.I, 117 |
528 | aygır | aygır· III, 122 bkz> adgır |
529 | ayıg | ayı,I, 84 bkz> adıg |
530 | ayıg | ne iyi, ne fena yerine kullan ılan bir edat, iyi ve kõtüye delâlet eden kelimelerde pekitme edatı·I, 84 |
531 | ayık | vaat, söz verme·I, 84;II, 45 |
532 | ayılmak | söylenmek·I, 268 |
533 | ayıtgan | soran·III, 52 |
534 | ayıtmak | söylemek, sormak,I, 215, 216 |
535 | ayluk | ayluk õyle öyle· I, 113 |
536 | aymak | söylemek I, 36, 37, 52, 88, 89, 93, 94, 109, 110, 118. 174, 207. 321, 339, 352, 367, 377. 419, 492. 494;II, 45. 105; III, 80, 158, 208, 212, 218, 245, 357, 363, 368, 375 |
537 | ayran | ayran· I, 120 |
538 | ayrık | ayrık otu·I, 113 bkz> adrık |
539 | ayrışmak | ayrışmak, birbirinden ayrılmak·I, 233. 234, 270 bkz> adrışmak |
540 | ayru | başka,I, 126 |
541 | ayruk | başka, ayrı. I, 113, 417 bkz> adın, adın, adruk, edin |
542 | aytıg | hltap; hatır sorma· I, 113 bkz> aytış |
543 | aytılmak | sorulmak; söylenmek·I, 270 |
544 | aytınmak | sormayı kendi üstüne almak·I, 270 |
545 | aytış | hatır sorma· I, 113 bkz> aytıg |
546 | ayturmak | söyletmek I, 269 |
547 | az | uzunlamasına çizlk, tırnak yarası,I, 71 bkz>ezik, iz |
548 | az | kakım, I, 80 bkz> as |
549 | az | az·I, 75, 80 |
550 | azak | ayak·I, 32 bkz> adak, ayak |
551 | azak | nereden ve kimden geldiği belli olmayan ok·II, 20 bkz> azuk |
552 | azgan | kuş burnu, yaban gülü; ağaçların en kötüsü olup gül glbl sar ı, beyaz çiçek1eri olan bir ağaçcık, küpe gibi kırmızı meyveleri olur· I, 439 |
553 | azıg | azı dişi·I, 64 |
554 | azıglamak | azı dişlyle ısırmak; azı dişine vurmak·I, 304 |
555 | azıglıg | azı dişi belirmiş olan·I, 147 |
556 | azılmak | azılmak. I, 196 |
557 | azımak | sızmak; gürültüden ağır duyar olmak,III, 253 |
558 | azıtgan | daima yoldan çıkaran, azdıran,I, 155 |
559 | azıtmak | yoldan çıkarmak, azıtmak· I, 208, 209; II, 234 |
560 | azlanmak | azımsamak, az görmek· I, 297 |
561 | azma | taşağının derisi yarıldığı için aşamayan koç· I, 130 |
562 | azmak | azmak, yoldan çıkmak·I, 93, 173 |
563 | azrak | daha az,III, 361 |
564 | azu | iki şeyden birini dilemeyi anlatır, yahut,veya· I, 88, 429 |
565 | azuk | azık,I, 7, 16, 66, 342. 381 |
566 | azuk | yolunu kaybeden, nereye gltti ği ve nereden geldiği belli olmayan·I, 66 bkz> azak § azuk ok; nereden geldigi ve kimin attığı belli olmayan ok· § azuk munk; kaçan, yoldan ç ıkan, azan·I, 66 |
567 | azuklanmak | azık sahibi olmak,I, 294 |
568 | azuklug | azığı olan, azıklı·I, 148 |
569 | azukluk | } |