Barack Obama'nın Libya açıklaması
Herkese iyi günler dilerim. Dışişleri Bakanı Clinton ile Libya’da devam eden durum üzerinde odaklanan bir toplantı yaptık. Son birkaç gündür ulusal güvenlik ekibim Libya’daki durumu izlemek ve uluslararası ortaklarımızla birlikte nasıl yol alacağımız konusunda eşgüdüm sağlamak için sürekli çalışıyor.
Öncelikle, Amerikan vatandaşlarını korumak için elimizden gelen herşeyi yapıyoruz. Bu benim birinci önceliğim. İnsanlarımıza Libya’yı terketmelerini ısrarla söyledik ve Dışişleri Bakanlığımız ihtiyacı olanlara yardım ediyor. Bu arada, bütün Amerikalıların dışişleri yetkililerimiz ve dünyanın her tarafında büyükelçilik ve konsolosluklarımızda hizmet veren erkek ve kadınların kahramanca çabalarına teşekkür etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu insanlar, ülkemiz ve onun değerlerinin en iyi taraflarını temsil ediyorlar.
Bölgede başgösteren bu kargaşa ve ayaklanma döneminde Birleşik Devletler, yaklaşımımıza kılavuzluk eden birtakım esas ilkeleri muhafaza etmektedir. Bu ilkeler Libya’daki duruma atfedilmektedir. Geçen hafta dediğim gibi, Libya’da şiddet kullanımını güçlü bir şekilde kınıyoruz.
Amerikan halkı, Libya’da bütün öldürülen ve yaralananların ailelerine ve sevdiklerine en derin taziyelerini iletmektedir. Çekilen acılar ve dökülen kanlar insafsızdır ve kabul edilemez; tehditler ve barışçı protestocuları vurmak ve Libya halkını daha fazla cezalandırmak için verilen emirler de öyle. Bu eylemler uluslararası kuralları ve genel itidal standartlarını ihlal etmektedir. Bu şiddet durmalıdır.
Birleşik Devletler Libya halkının evrensel haklarını kuvvetle desteklemektedir. Barışçı şekilde biraraya gelme özgürlüğü, söz söyleme özgürlüğü ve Libya halkının kendi kaderini belirleme özgürlüğü bunlar arasındadır. Bunlar insan haklarıdır. Bunlar tartışılamaz. Bunlara her ülkede saygı gösterilmelidir. Ve bunlar şiddet ve baskı yoluyla mahrum edilemez.
Bizim odak noktamız, böylesine değişken bir durumda dünya ülkeleri ve halklarının tek sesle konuşmasının zaruri olmasıdır. BM Güvenlik Konseyi dün tam ittifakla Libya’daki şiddeti kınadığı, faillerin hesap vermesini desteklediği ve Libya halkının yanında durduğu yönünde açık bir mesaj verdi.
Aynı mesaj Avrupa Birliği, Arap Birliği, Afrika Birliği, İslam Konferansı Teşkilatı ve çok sayıda ülke tarafından da verildi. Kuzeyde ve güneyde, doğuda ve batıda sesler baskıya karşı ve Libya halkının haklarını desteklemek için birlikte yükseltildi.
Bu krize karşılık vermek için yönetimimden bütün seçenekleri hazır etmelerini istedim. Bu seçenekler arasında bizim girişebileceğimiz veya müttefik ve ortaklarımızla koordine edebileceğimiz veya çokuluslu kuruluşlar vasıtasıyla yapabileceğimiz eylemler bulunmaktadır.
Bütün diğerleri gibi Libya hükümeti de şiddetten kaçınma, ihtiyacı olanlara insani yardımın ulaşmasına izin verme ve kendi halkının haklarına saygı gösterme sorumluluğu altındadır. Bu sorumlulukları yerine getirmemesi durumunda hesap vermeli ve insan hakları ihlalinin devamı halinde bunun bedeliyle yüzleşmelidir.
Bu sadece Birleşik Devletler’in sorunu değildir. Bütün dünya izliyor ve biz de yardım ve hesap sorma ölçülerimizi uluslararası toplumla birlikte koordine edeceğiz. Bu amaçla Bakan Clinton ve ben, Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Bill Burns’ün Libya’daki durum hakkında müttefik ve ortaklarımızla istişareleri yoğunlaştırmak için Avrupa ve bölgede birçok yere uğramasını istedik.
Ayrıca Bakan Clinton’ın bazı dışişleri bakanlarının toplanacağı İnsan Hakları Konseyi oturumuna katılmak için Pazartesi günü Cenevre’ye gitmesini istedim. Clinton orada mevkidaşlarıyla bölgedeki olaylar hakkında istişarelerde bulunacak ve bizim, Libya hükümeti ve halkına tek sesle konuşmak için uluslararası topluma iştirak ettiğimizi temin edecek.
Ve Libya’daki acil duruma odaklanmış haldeyken bile, şunu söylememe izin verin, uluslararası toplum hem Tunus hem de Mısır’da demokrasiye barışçı geçişi en etkin biçimde nasıl destekleyebilir de içinde olmak üzere, çabalarımız başka yerlerde vuku bulan olaylara da hitap etmeye devam edecektir.
O halde açık olarak ifade edeyim. Bölge genelinde vuku bulan değişim, bölge insanları tarafından harekete geçirilmiştir. Bu değişim Birleşik Devletler veya herhangi bir dış gücün faaliyetini temsil etmiyor. Temsil ettiği şey, daha iyi bir hayat arayan insanların beklentileridir.
Bir Libyalının dediği gibi, “Biz sadece insan gibi yaşamak istiyoruz.” Biz sadece insan gibi yaşamak istiyoruz. Bu, isteklerin en temeli, bu değişimi harekete geçirmiştir. Ve bu geçiş dönemi boyunca Birleşik Devletler özgürlük, adalet ve bütün insanların onurunu savunmaya devam edecektir.
Çok teşekkür ederim.