Balıkçı
Babamın aziz hatırasına
— Babacığım, terlemişsin, gel, terini sileyim!.
— Sil bakayım, benim güzel, merhametli meleğim.
— Nerde kaldın?
— Denizdeydim, bugün sular azgındı.
O her zaman küreğime boyun eğen akıntı
Çılgın akan bir sel gibi öfkesini artırdı;
Beni epey uğraştırdı, ter içine batırdı.
— Yarın dinlen...
— Ya sizlere kimler ekmek getirir?
Hangi komşu bir küçük tas sıcak çorba yedirir?
Olmaz yavrum, her gün gibi yarın dahi giderim;
Çalışarak Yaradan’dan size rızık isterim.
Demek bana yüreciğin acıyor ha?... Hey çocuk!
Biz küçükten mayamızı terler ile yoğurduk.
Bugüne dek ne boralar içersinde çalıştık;
Sen üzülme yavrucuğum, biz zahmete alıştık.
Biz sefiller, çok vakitler bir parasız kalırız;
O kadar ki yorgan, döşek satıp ekmek alırız.
Lâkin Allah yine bizi esirgemiş, kayırmış;
Biz kullara sizler gibi teselliler ayırmış.
Evet bana tesellisin, zira ki ben her gece
Kulübemin eşiğinden içeriye girince:
Senin bana bir gülüşün her derdimi uyutur;
Ah seninle yorgun gönlüm çektiğini unutur!...