Bülent Ecevit'in Helsinki Zirvesi hakkında yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla


Helsinki'nin doruk toplantısında Türkiye'nin oy birliği ile Avrupa Birliği'ne aday ülke olarak kabul ve ilan edilmiş ve başka aday ülkelerle eşit konumda olacağının açık ve kesin bir dille ifade edilmiş olması olumlu bir gelişmedir. Böylelikle Türkiye'ye, Avrupa Birliği'nde tam üyelik kapısı ön koşulsuz olarak da açılmış olmaktadır.

Karar metninde, Türkiye'nin son zamanlarda Kopenhag ölçütlerine uyum sağlama yolunda attığı adımlardan takdirle söz etmiş olması da sevindiricidir. Ancak karar metninde, Yunanistan ile aramızdaki Ege sorunlarının en geç 2004 yılında Uluslararası Adalet Divanı'na götürülmesi gerekeceği biçiminde yorumlanabilecek ifadelerdeki ima, bizim için kabul edilemezdir. Nitekim Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanı Finlandiya Başbakanı Sayın Lipponen bana bu gece gönderdiği yazılı mesajında bunun zorunluluk anlamı taşımadığını, sadece Avrupa Konseyi'nin ihtilaflar konusunu yeniden gözden geçireceği tarih anlamına geldiğini ifade ederek, konuya açıklık getirmişti. Sayın Lipponen'in 10 Aralık 1999 tarihli yazılı mesajı, bu husustaki Avrupa Birliği hukukunun bir parçasıdır.

Hükûmetimiz, Yunanistan ile sorunlarımızın barışçıl yollardan çözümü konusunda gerekli siyasal iradeyi taşımakta ve bu yönde elinden gelen çabayı göstermektedir. Ancak bu sorunların çözümünün Avrupa Birliği'ne üyeliğe hazırlık müzakerelerimizin başlatılması için bir ön koşul olarak öne sürülmesini de kabul etmemiz söz konusu değildir.

Kıbrıs'la ilgili görüşmelerden bir sonuç alınmaması durumunda dahi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Kıbrıs adı altında Avrupa Birliği'ne üyelik işleminin uygulanabileceği izleniminin verilmesi ise çok sakıncalıdır. Bu konudaki görüşümüz herkes tarafından bilinmektedir. Bu tutumumuz değişmeyecektir. Kıbrıs'ta iki ayrı devlet bulunduğu gerçeği hiçbir şekilde inkâr edilemez. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki özel ilişki ve bağlar, Avrupa Birliği'nin Kıbrıs konusunda izleyeceği tutuma paralel olarak gelişmeye devam edecektir.

Genelde bu sonuç, Türkiye için büyük bir başarıdır. Biraz önce Amerika Devlet Başkanı Sayın Clinton beni telefonla aradı ve bu sonucun Türkiye için bir zafer sayılması gerektiğini söyleyerek bizi kutladı.

Ayrıca Fransa Başkanı Sayın Chirac Cumhurbaşkanımız Sayın Demirel'i arayarak kutladı. Alman Başbakanı Sayın Schröder beni arayarak kutladı. Biraz önce de bildiğiniz gibi üst düzey Avrupa Birliği yöneticileri bizi ziyaret ettiler. Avrupa Birliği Konseyi Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası'ndan Sorumlu Başkan Yardımcısı Sayın Solana, Genişlemeden Sorumlu Avrupa Birliği Komiseri Sayın Verheugen, Sayın Solana'nın Özel Müdürü Sayın Navarro, Finlandiya Dışişleri Bakanlığı Siyasal Direktörü Sayın Blomberg ve Avrupa'dan Sorumlu Uzman Halonen, diğer çalışma arkadaşları ile birlikte bizi ziyaret etmek ve kutlama için gece uçakla Ankara'ya geldiler ve en yetkili ağızlardan Türkiye'nin eşit koşullar altında aday olduğunu, bu eşitliğe tam uyum sağlanacağını belirttiler.

Bazı içimize sindiremediğimiz metinler olabilir, ayrıntılar olabilir fakat benim kanaatime göre gerçekten adaylığımızın eşit koşullarda kabul edilmiş olması, bunun resmen ilan edilmiş olması Türkiyemiz için büyük başarıdır. Tabii önümüzde bazı zorluklar olacaktır ama o zorlukları eskisinden daha kolay aşabilecek durumda olacağız, buna inanıyorum. Bu yalnız Türkiye için çok önemli bir başarı olmakla kalmıyor, aynı zamanda bütün bölgemizi ve dünyayı ilgilendiren bir olay. Çünkü Türkiye, dünyanın en duyarlı bölgesinde anahtar ülke durumundadır. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki yakınlaşmanın, bütünleşmenin bu düzeye varmış olması, dolayısıyla bütün bölgemizi ve dünyayı ilgilendirecektir.

Avrupa Birliği'ndeki adaylığımızın milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Kaynakça[değiştir]