Attilâ İlhan'ın Özgün Toplumcu-Gerçekçilik Anlayışı: "Sosyal Realizm"/Sonuç

Vikikaynak, özgür kütüphane

3.Sonuç

Attilâ İlhan’ın kendisine özgü ve “yerli” bir anlayışla geliştirdiği, fakat daha çok çeşitli tartışmalar etrafında öne sürdüğü için net bir şekilde betimleme imkânına kavuşturamadığı sosyal realizme “içgörülü” bir bakışla baktığımızda sekiz ilke saptamış oluruz. Bunları; reçeteci/müdahaleci gerçekçilik, Türkiye pratiğine eğilme, estetik veya biçimsel olanın görece değerlenmesi, imgecilik, özcülük, geleneğe “yaslanma”, toplumsal işlevcilik ve bireysel olana kapı aralama olarak sıralayabiliriz.

Burada şu iki hususu da eklemek gerekir. İlkin; sosyal realizmdeki ilkelerin üçü, yani reçeteci/müdahaleci gerçekçilik, özcülük ve toplumsal işlevselcilik esasında genel toplumcu-gerçekçi anlayışta da somutluk kazanan ilkelerdir. Fakat diğer ilkeler, Attilâ İlhan’ın sosyal realizm anlayışını oldukça özgün kılan birer unsur olarak somutlaşmaktadır. İkinci olarak; Attilâ İlhan’ın özgün ilkelerinin bir kısmı, bir başka ifadeyle sosyal realizmin bireysel, estetik ve imgesel olana doğru gösterdiği açılım, şüphesiz, modernist toplumcular zamanında daha büyük bir yankı bulmuş, hâliyle de modernist toplumcuların eserlerinde modern şehir hayatının koşulladığı parçalı, bunalımlı bir zihnin imgelemi ile birey, toplumcu özün çerçevesinde, ancak görece yoğun bir estetik duyarlıkla ele alınabilmiştir. Bu konuda Attilâ İlhan ile modernist toplumcular arasında bir etkileşim olup olmadığı elbette başka bir araştırmanın konusudur; ancak bu çalışmada ortaya konulanlar ışığında diyebiliriz ki, her iki tarafta beliren sanat ve edebiyat anlayışı arasında ilgili hususlarda bir süreklilik ilişkisinin belirdiği su götürmez bir gerçektir.