İçeriğe atla

Ahmet Necdet Sezer'in And İçme Töreninden Sonra TBMM'de Yaptığı Teşekkür Konuşması

Vikikaynak, özgür kütüphane

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Sayın Başkanı,

Sayın Üyeleri;

Sizleri en içten duygularla, en üstün başarı dileklerimle ve yürekten saygılarımla selâmlıyorum.

Türk ulusal bağımsızlık hareketinin içinde oluşan ve ulusal bağımsızlık savaşını yöneterek başarıya ulaştıran, bu nedenle, dünya parlamentoları arasında çok özel ve özgün bir yeri olan Yüce Meclis'te Cumhurbaşkanı olarak konuşmaktan büyük bir heyecan ve onur duymaktayım.

Ulusal egemenliğin somutlaştığı ve temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve onun saygıdeğer üyelerinin güven ve desteğinin korunması, saygınlığının yüceltilmesi konusunda Cumhurbaşkanlığınca en üst düzeyde duyarlılık gösterilecektir.

Kuşku yok ki, egemenliğin asıl kaynağı kayıtsız ve koşulsuz sahibi Türk Ulusu'dur ve ebediyen öyle olacaktır, öyle kalacaktır. Bunu sağlayan laiklik ilkesi de, dokunulmaz bir kural olarak ödünsüz bir kararlılıkla korunacaktır. Çünkü, bireylerin din ve vicdan özgürlüklerinin en iyi korunduğu yönetim biçimi laik, demokratik Cumhuriyettir. Demokrasinin temelini oluşturan laiklik ilkesi olmadan, özgürlükten ve demokrasiden söz edilemez; din kurallarıyla devlet ve toplumsal yaşam düzenlenemez.

Ulus egemenliğinden kaynaklanan her görevin temel amacı ve özü, ulusun mutluluğunu ve gönencini yükseltmektir; devlet, bunun için vardır, bu amaca yönelik olarak örgütlenmiştir. Devletin tüm kurum ve organları, bu bilinçle görev yapmalıdır, bu görevin sorumluluğunu taşımalıdır.

Cumhurbaşkanlığı bu doğrultudaki çabalara özenle ve etkinlikle katkı yapacaktır; çünkü Türk Ulusu, daha elverişli koşullarda, daha temiz, daha özgür bir dünyada, daha mutlu yaşamayı haketmiştir. İnsanlarımızın hak ve hukukunu korumak, onların duygularını, inançlarını ve emeğini sömürtmemek; öncelikli görevimizdir. Bu alandaki başarımız, ulusseverliğimizin, yurtseverliğimizin de ölçüsü ve göstergesi olacaktır. Bu aydınlık yolun başlangıcı, hukuk devleti ilkesinin, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, evrensel boyut da içererek gerçekleşmesinden geçmektedir. Bunu, dostlarımız gerekli gördüğü için değil, ondan önce, ulusumuzun özlemlerine ve çağdaşlaşma programımıza önem verdiğimiz için, büyük ulus olduğumuz için, Yüce Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini aşma buyruğunu yerine getirmemiz için yaşama geçirmeliyiz. Bunu, mutlaka ve duraksamadan başarmak zorundayız.

Siyasal yaşamımızın dokusuna çağdaş demokrasiyi, devlet yapımızın dokusuna da hukuk devleti ilkesini yerleştirme görevimizi daha fazla geciktirmemeliyiz. Polis devletini çağrıştıran yapı ve uygulamaları terk etmeden, çağdaş toplumun gereksinmelerini karşılayamayız. Cumhurbaşkanlığı, bu dönüşüm ve gelişmenin sağlanmasına önem verecektir. Demokrasi ve hukuk devleti ilkesine uygun eylem ve işlemler, ulusal verimliliği ve ulusal mutluluğu da artıracaktır.

Yüce Meclis'in Sayın Üyeleri;

Hukuk devletinin, sağlam ve sağlıklı demokrasilerin, toplumun ulaştığı ekonomik kalkınma düzeyiyle ilişkisini de gözardı edemeyiz. Bu nedenle, ulusal anlamda güçlü bir ekonomik yapı, demokrasinin de, hukuk devletinin de güvencesidir. Bu güvencenin oluşması, tüm olanaklarla desteklenmelidir. Bu doğrultudaki düzenlemeler, toplumsal yarar gözetilerek, gelir dağılımında ve fırsat eşitliğinde adalet sağlanarak, yoksul ve dargelirli kesimler esirgenip korunarak, işsizlik sorununu giderici yöntemler yeğlenerek, sosyal devlet gereklerine uygun olarak gerçekleştirilmelidir.

Çağdaşlaşmanın da, ekonomik kalkınmanın da temel dayanağı eğitimdir. Eğitim düzeyi ve kalitesi yükseltilmeli, 11 yıllık zorunlu temel eğitim hedefimiz olmalıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Sayın Başkanı, Sayın Üyeleri;

Toplumsal yaşamı değerli, anlamlı ve saygın kılan ögelerin başında, eylem ve işlemlerin kurallara uygun olması gelmektedir. Kurallar, ödünsüz ve ayrıcalıksız uygulanıyorsa ve bu kurallara uyuluyorsa, özgürlük, eşitlik, girişimcilik, yeteneklerin geliştirilmesi gibi kavramlar ve böylece toplumsal mutluluk güvence altına alınmış demektir. Aslında, devletin temel amacı ve görevleri, Türk ulusunun bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyet ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışmaktır.

Devlet, toplumda hukuku egemen kılmalıdır; barışın, özgürlüğün, mutluluğun, geleceğe kaygısız bakmanın koşulu da budur. Toplum, sürekli temiz ve aydınlık bir ortamda yaşamalıdır, bunu sağlamak devletin görevidir. Kimse hukukun üstünde değildir; hukukun üstünlüğü ilkesi herkesi bağlamalı, Anayasanın, yasaların ve hukukun gereği her zaman ve herkese karşı yerine getirilmelidir. En büyük sosyal felâketin, hukuka ve adalete olan güvenin yitirilmesi olduğu unutulmamalıdır.

Hukuka aykırı eylem ve işlemlere, yolsuzluklara kesinlikle izin verilmemelidir. Yolsuzluklarla, hukuka aykırı yollarla çıkar sağlama alışkanlık ve girişimleriyle kararlı bir mücadele konusunda Cumhurbaşkanlığının tüm olanakları toplumun hizmetinde ve sizin yanınızda olacaktır.

Sayın Milletvekilleri;

Ulusal gündemimizin bir diğer öncelikli konusu, toplumsal barış özlemidir. Kalıcı nitelikte toplumsal barışın sağlanması ve sürdürülmesi de, bir devlet görevi olarak algılanmalı ve yerine getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk Ulusu'nun birliğini temsil etmekte olan Cumhurbaşkanlığı, ulusun ve ülkenin bütünlüğü bağlamında hiçbir tartışmaya izin vermeyecek, ülke ve ulus bütünlüğünü korumayı ve pekiştirmeyi en temel görev sayacaktır.

Cumhuriyetin temel niteliklerine yönelik saldırılar ve terör, etkisini kaybetmekle beraber devam etmektedir. Varlığımızın güvencesi ordumuz ve güvenlik güçlerimiz, bu konuda üzerlerine düşen görevi büyük bir özveriyle sürdürmektedirler. Bugün olduğu gibi gelecekte de Silâhlı Kuvvetlerimizin güçlenmesini sağlamak görevimiz olacaktır.

Sayın Üyeler;

Ulusal dışpolitika uygulamalarında, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk zamanında benimsenen temel ilkeler günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.

Uluslararası toplumun saygın ve aktif bir üyesi olarak Türkiye, farklı konumuna, olanaklarına, tarihinden gelen ilişkilerine, bölgesel duyarlılığına, coğrafyasına bağlı üstünlük özelliklerine uygun, ulusal bağımsızlık savaşımızın doğrultusuyla uyumlu, Atatürk'ün, akılcı, ulusalcı ve bağımsızlıktan ödün vermeyen, ülke yararını en üst düzeyde tutan onurlu, kişilikli çizgisini sürdürecektir. Kendi içine kapalı kalması olanaksız olan ülkemizin, Avrupa Birliği'nin benimsediği uygarlık değerleriyle bütünleşmesi zorunludur.

Hukuk devleti ve demokrasi konusundaki başarılarımız, çağdaş uluslararası toplumdaki saygınlığımızı da artıracaktır.

Teknoloji ve iletişim alanındaki hızlı ivme ve uluslararası ilişkilerdeki yeni gelişmeler, yeni yapılaşmalar, yeni kümeleşme ve birliktelikler, önümüzdeki dönemde dış politikamızda yeni olanaklar ve açılımlar sağlayabilir. Bu konuda büyük dikkat ve hazırlık içinde olmalıyız.

Yüce Meclisin Sayın Üyeleri;

Cumhurbaşkanlığının karar ve işlemlerinin değişmez yol göstericisi, esin kaynağı, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ile O'nun aydınlanma ve çağdaşlaşma programının esasları olacaktır. Bu doğrultu, kesinlikle korunacaktır.

Bu düşüncelerle hepinize bir kez daha teşekkür eder, saygılar sunarım. {{eser son |kaynak=https://tccb.gov.tr/konusmalari-ahmet-necdet-sezer/1721/7409/cumhurbaskani-sayin-ahmet-necdet-sezerin-and-icme-toreninden-sonra-tbmmnde-yaptigi-tesekkur-konusmasi

|telif=