Abdullah Gül'ün 11 Temmuz 2011 tarihinde Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi'nde yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane

Sayın Cumhurbaşkanı Değerli Dostum Parvanov,

Türk ve Bulgar Odalar ve Borsalar Birliği Başkanları,

Beyler ve Değerli Hanımefendiler,

İş Dünyasının Değerli Temsilcileri,

Hepinize önce sevgi ve muhabbetlerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Bulgaristan'a geldiğimiz andan itibaren bize gösterilen konukseverlikten dolayı, Sayın Cumhurbaşkanı Parvanov başta olmak üzere, bütün Bulgar yetkililerine teşekkür etmek istiyorum.

Gerçekten komşu komşuya nasıl davranırsa, birbirinin kıymetini nasıl bilirse, bizim de böyle bir anlayış içerisinde görüşmelerimiz devam ediyor, konuşmalarımız devam ediyor. Bu ziyaretin Türkiye ve Bulgaristan arasındaki mevcut olan dostluk, komşuluk, müttefiklik ilişkilerini inanıyorum ki, çok daha güçlendirecektir.

Bugün sabah resmi görüşmelerimizi Sayın Cumhurbaşkanı’yla baş başa ve heyetler arasında yaptık. Daha sonra Sayın Başbakan Borisov'la bir araya geldim, onunla da geniş bir şekilde her şeyi konuştuk. Gördüğüm şey şudur ki: Her iki ülke arasında güçlü bir irade var. Güçlü ve samimi bir irade var; ilişkilerimizi çok daha geliştirmek, çok daha ileriye taşımak için. Aslında aklın yolu da budur. İki komşu ne kadar birbiriyle iyi ilişki içinde olursa, ne kadar karşılıklı güven ve saygı içerisinde birbirlerini desteklerlerse, o kadar çok her ikisi de bundan fayda görür, çevresi de bundan fayda görür. Onun için biz sadece komşuluk değil, bölge ilişkilerine de çok önem veriyoruz.

Burası hepimizin bölgesidir. Dolayısıyla bölgemizde geniş bir ekonomik işbirliği olmasını, siyasi ilişkilerin güçlenmesini çok istiyoruz. Bu ziyaretimi bu anlamda çok faydalı ve çok değerli buluyorum. Aslında Sayın Cumhurbaşkanı Parvanov'la dostluğumuz bizim çok eskiye dayanır. Kendileri Türkiye'yi defalarca ziyaret ettiler. Ben Dışişleri Bakanı olduğum dönemlerde birkaç kez Bulgaristan’a gelmiştim. Daha önceki dönemlerde yine geldim. Cumhurbaşkanı olarak da kendisinin organize ettiği bir enerji toplantısına katılmıştım. Resmi bir ziyaret olarak bu ziyaretimi, özellikle bu dönemde yapmaktan da büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Tekrar şunu ifade etmek isterim: İlişkilerimizin başta siyasi, güvenlik alanlarında; ekonomik alanda; kültür, eğitim, turizm alanlarında; bütün bu alanların hepsinde çok güçlü bir şekilde gelişmesi gerekir. Son yirmi sene içerisinde böyle bir sürecin içinde olduğumuzu ve her sene ilişkilerimizin daha da ileriye gittiğini görmekten memnuniyet duyuyorum. Hükümetler tabii ki değişecektir. Demokrasiye inanan ve ortak değerleri paylaşan ülkeleriz. Dolayısıyla bu çerçeve içerisinde hükümetler, iktidarlar gelecek gidecek, cumhurbaşkanları günlerini dolduracak değişecekler, ama daimi olan komşuluk ilişkileri ise, güçlü bir şekilde devam edecektir. Ayrıca tabii bu güçlü komşuluk ilişkilerinin çok önemli ortak yanları vardır. Ortak kültürlerimiz, ortak tarihlerimiz vardır. Bütün bunları hep değerli bulmamız gerekir.

Bugün sizlerle İş Konseyi Toplantısı’nı yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında da söyledi; o da buna çok önem veriyor, ben de çok önem verdim doğrusu. Bütün ülkelerle iş toplantılarına önem veriyorum ve toplantılara katılıyorum. Gerek Türk iş adamlarını gerek diğer işbirliği içinde olduğumuz ülkelerin iş adamlarını daima teşvik ediyorum. Burada aslında Türk ve Bulgar iş adamları birbirlerini çok iyi tanırlar. Siz İstanbul'da, biz Sofya'da hiçbir zaman kendimizi yabancı hissetmeyiz. Çünkü çok ortak alışkanlıklarımız vardır. Yakın mesafelerdir. Bütün bunun avantajını kullanmamız gerekir.

Ekonomik işbirliği çok geniş bir alan. Ticaret, yatırımlar, -turizmi de bunun içine koyabiliriz- çok geniş bir alan. Sadece iki ülke arasında değil, üçüncü bir ülkede Türk ve Bulgar şirketlerinin beraber yapacağı yatırımlar, işler, bunların hepsi de önümüzde durmaktadır.

Giderek ticaretimizin artmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bunun dengeli bir şekilde artığını da görüyoruz. Aslında son rakamlara göre iki buçuk milyar avroyu geçiyor. Sayın Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi, biz bir zamanlar, bir milyar dolara ulaşalım diyorduk, şimdi ilk hedefimiz beş milyar dolar olmalı. Aslında buna ulaşmıştık daha önce, ondan sonra çok süratli bir şekilde on milyar dolarlara çıkmamız gerekir. Bu potansiyel var.

Ayrıca şunu da unutmayalım: Türkiye Avrupa Birliği'nin tam üyesi değil, Bulgaristan Avrupa Birliği'nin tam üyesi. Ama Avrupa Gümrük Birliği içerisinde ise beraberiz. Dolayısıyla gümrüklerimizde herhangi bir engel yok. Birbirimize istediğimizi satabiliriz. Potansiyelin de büyük olduğunu herhalde herkes biliyor.

Türkiye Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi. G-20nin içerisinde olan bir ülkeyiz. Son yıllarda çok hızlı bir kalkınma süreci içerisindeyiz. Geçen sene 8,9 büyüme gerçekleştirdik. 2011 yılının ilk çeyreğinde de yüzde 11’lik bir büyümeyi gerçekleştiren bir ülkeyiz. Bankalarımız gayet sağlam. Geçen büyük finans krizinde hiçbir sarsıntı göstermediler.

Bulgaristan ekonomisi de büyüme içerisinde ve Avrupa'da birçok ülke büyük sıkıntılar yaşarken, Bulgaristan ekonomisi bu sıkıntıları yaşamıyor. Hatta Bulgaristan'da çok büyük alt yapı yatırımları yapılıyor. Bugün gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerek Sayın Başbakanla yaptığım konuşmalarda öğrendim, otobanlar, metrolar ki, bunların bir kısmında siz değerli Türk şirketlerinin mensupları -burada görüyorum- hep başarıyla bir görev alıyor. Türkiye'deki Bulgaristan'ın yatırımlarını da büyük bir takdirle karşılıyoruz. Bunun daha da artmasını istiyoruz.

Türkiye kendi başına büyük bir piyasa. Demin söylediğim gibi G-20’ler içerisinde olan, harcama paritesine göre bir trilyon dolara yaklaşan büyük bir ekonomi. Dolayısıyla böyle bir ekonomide Bulgar şirketlerinin faal olmasını, Bulgar şirketlerinin karlı alanlara yatırımlar yapmasını daima destekliyoruz. Onlar için her türlü kolaylık Türkiye'de vardır. Bürokrasiyi adeta minimize ettik. Özellikle yabancı yatırımcılar için tek elden hizmet eden kuruluşlarımız var. O bakımdan buradaki bütün Bulgar iş adamlarına ve iş hanımlarına hep sesleniyorum. Türkiye'yi kendi eviniz gibi düşünün ve yakın takip edin, Türkiye'deki fırsatları sizler de en iyi şekilde değerlendirin.

Bulgaristan'daki Türk yatırımlarından da çok güzel örnekler var. Şişe-Cam, Sayın Cumhurbaşkanı en son gezdiğini söylediler. Bildiğim kadarıyla 450 milyon dolarlık, Türkiye'nin dışarıdaki en büyük yatırımlarından birisidir ve çok başarılı bir firmamızdır şirketimizdir. Aynı şekilde alüminyum –Alcomed olacak değil mi yanlış söylemiyorsam- yarın gidince orayı da göreceğiz. Oranın da Türk işa adamlarının büyük bir yatırım gerçekleştirdiği bir örnek olduğunu biliyoruz. Yarın yeni yatırımlarınızın temelini hep beraber atacağız orada. Buna muhakkak ki başka çok örnekler de var.

Üçüncü ülkelerde de beraber çalışabiliriz dedim. Sanayi alanında aslında Bulgaristan’ın altyapısı sağlamdır. Makine sanayiinde Bulgaristan'ın sağlam bir altyapısı vardır. Eski dönemlere dayalı olarak da Türk sanayisinde çok Bulgar iş makineleri vardır. Ağır makineler, tornalar, frezeler vardır. Dolayısıyla bütün bu alanlardaki ilişkilerimizi çok geliştirebiliriz.

Turizm çok dikkat çeken bir alan. Türkiye bu konuda çok başarılı bir ülke oldu. 20 yıl önce başlayan politikalarımız nihayet semeresini verdi, 30 milyonun üzerinde turist ağırlıyoruz. Çok yeni otellerimiz, turizm sektöründeki imkanlarımız dünyanın çok dikkatini çekiyor. Dünyada turizmin gerilediği kriz döneminde bile Türkiye'ye gelen turist sayısı arttı.

Şimdi dikkatimi çeken notlarımı okuduğumda, Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelen çok sayıda insan var. Tabii ki bunların büyük bir kısmı müslüman Türk-Bulgar vatandaşları, bunu biliyorum. Bunlar Türkiye'yle Bulgaristan arasında bir köprüdür daima. Ama bunun yanında yine Türkiye'nin başka alanlarına gelen çok sayıda Bulgar vatandaşı var turist olarak. Bu notlardan Türkiye'den Bulgaristan'a gelen insan sayısının çok fazla olmadığını -40 bin civarında olduğunu- okudum. Bu rakamın aslında çok artması gerekir. Bulgaristan'ın da çok güzel doğa harikaları var. Özellikle termal turizmiyle, dünyanın en ender yerlerinden birisi. Bugünlerde gösterilen bir filmde de göreceksiniz, Osmanlı döneminde Osmanlı sultanlarının çok geldiği turizm merkezleri vardır burada. Dolayısıyla bunları hep tanıtmak, karşılıklı beraber çalıştırmak, işletmek, yatırımlar yapmak, inanıyorum ki bu alandaki faaliyetleri de çok artıracaktır. Eğer uzak durursak olmaz. Ama çok yakın birbirimizi tanıyıp işbirliğine girersek, çok büyük aktiviteler doğar.

Sağlık turizmi işte bu anlamda çok önemli. Önümüzdeki yıllarda ümit ederim ki EXPO’yu 2020 yılında İzmir'de yapma imkanı sözkonusu olacak ve EXPO'nun konusu sağlık konusu olacak. Aslında Bulgaristan, İzmir, Yunanistan, bütün buraları bir geniş bir bölge olarak düşündüğümüzde, şayet böyle bir büyük organizasyonu gerçekleştirebilirsek, inanıyorum ki sağlık alanında özellikle buralardaki çok değerli termal sağlık imkanları da daha çok dünyaca tanınacaktır, daha çok insanlar gelip gideceklerdir.

Enerji Bulgaristan'la Türkiye arasında çok önemli, ayrı bir bahistir. Çok ayrı bir konudur. Aslında çok eski yıllardan biz biliyorsunuz, Türkiye’nin ilk doğalgaz bağlantıları Bulgaristan üzerinden yapılmıştır. Rusya'dan aldığımız doğalgaz boru hattı Bulgaristan üzerinden gelmiştir. Şimdi Nabucco Avrupa'nın enerji güvenliğini çeşitlendirmesi açısından büyük bir projedir. Bu projede Bulgaristan da vardır. Haziran ayı içerisinde, Türkiye'de Kayseri'de onun çok önemli bir toplantısı yapıldı ve Bulgaristan Enerji Bakanı da katıldı. Bu projeyi hep beraber gerçekleştireceğiz inşallah, buna inanıyorum. Bunun ötesinde Türkiye'nin gaz sistemiyle Bulgaristan'ın gaz sistemini enterconnect sistem halinde bağlantılı yapmak, her iki ülkenin de çok önem verdiği bir husustur. Ümit ediyorum ki, bu da gerçekleşir. Ama enerjinin başka alanlarında da çalışılabilir. Bütün bu işleri bir taraftan devlet, bir taraftan özel sektör yapacaktır tabii ki.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Aramızda çok büyük bir potansiyel vardır. Aramızda büyük bir güven vardır. Türkiye ve Bulgaristan ne kadar çok iş yaparsa, her alanda ne kadar çok birbirimize bağımlı hale gelirsek, bu her ikimizin de çok menfaatinedir. Neticede halklarımızı mutlu etmek, zengin etmek, refaha kavuşturmak, hepimizin de arzusudur. Ne kadar büyük ölçekli çalışırsak o kadar çok bunun kârı olur. Burada çok güçlü bir siyasi irade var. Bu siyasi irade hem bürokrasiyi çok teşvik etmekte hem de özel sektörü çok teşvik etmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı 2008 yılında Türkiye'yi ziyaret ettiğinde bir ortak komisyon kuralım demişti, ortak komisyonu kurduk çalışıyor. Toplu görüşmelerimizde bu ortak komisyonlara daha da önem verdik ve daha da sık toplanmalarını istedik. Bütün bunlar aslında siz değerli iş dünyasının, önünü açmak için. Bizler, sizlerin önünü açıyoruz.

İş adamlarına hitap ettiğimde sonunda hep şöyle bitiririm: Bizler aslında alt yapıyı hazırlıyoruz. Rayları döşüyoruz, yolları yapıyoruz ki üstünde siz yürüyesiniz diye. Bulgar ve Türk iş dünyası beraber el ele yürüsün, daha çok iş yapsınlar, daha çok başarı elde etsinler diye. Geldiğimiz nokta budur ve bu kadar birbirine yakın olan iki ülkenin iş adamları bu potansiyeli eminim ki en iyi şekilde değerlendireceklerdir.

Bu toplantıyı organize ettiği için her iki ülkenin Odalar Birliğine de çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanına da teşekkür ediyorum, beraber bu toplantıya katılıp sizlere seslendiğimiz için.

Tekrar hepinize başarılar dilerim.


Kaynak: "Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi'nde Yaptıkları Konuşma". tcbb.gov.tr. 11 Temmuz 2011. 11 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
Telif durumu: