3. Ergenekon İddianamesi/SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ V-ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 3- Şüpheli Erol MANİSA

Vikikaynak, özgür kütüphane

3- Şüpheli Erol MANİSA

a-Savunmaları,[değiştir]

Emniyet ifadesi,

1940 yılında Silivri'de doğduğunu, ilkokulu Ortaköy'de, liseyi Vefa Lisesi'nde okuduğunu, 1962 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduğunu, mezun olduğu yıl aynı üniversiteye asistan olduğunu, 1976 yılında profesör olduğunu, Avrupa ülkelerinin tamamında, ABD, Japonya, Çin, Mısır gibi pek çok ülkede konferans verdiğini, uzmanlık alanında 70 dolayında kitabı bulunduğunu,

Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, Kıbrıs Araştırmaları Vakfı, İktisat Fakültesi Mezunları Vakfı, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, Türkiye ve Balkan Araştırmaları Vakfına üye olduğunu,

05326903565 numaralı telefonu kullandığını, erolMANiSA@yahoo.com e-mail adresini kullandığını,

Tuncay ÖZKAN'ı basından tanıdığı, Merdan YANARDAĞ'ı birkaç kez programına çağırdığı için tanıdığını,

Mehmet Şener ERUYGUR ile ilk. kez Jandarma Genel Komutanı iken Ankara'da 200 kadar subaya Türkiye Avrupa ilişkileri ile ilgili konferans verdiğinde karşılaştığını, ikinci defa Harbiye Ordu evinde ADD Danışma Kurulu üyesi olarak bir yemek davetinde birlikte olduğunu, kendisi ADD Danışma Kurulu Üyeliği'ni eski başkanlar döneminde de yaptığını, sonra başkan olan Şener ERUYGUR'un Harbiye Orduevi'nde yemeğe davet ettiğini,

Ahmet Hurşit TOLON'u gazetelerden tanıdığını, Sinan AYGÜN ile Tv programlarında birkaç defa karşılaştığını, Erol MÜTERCİMLER ile Tv programlarında karşılaştığını, Ümit SAYIN ile bir defa üniversitede karşılaştığım, Vedat YENERER isimli şahsı Tv programı vesilesi ile tanıdığını, Emin GÜRSES ve Mahir KAYNAK ile Samanyolu Tv'de programlarda karşılaştığını, Doğu PERİNÇEK isimli şahsı Ulusal Kanal'a konuk olarak gittiğinde ve Yıldız Üniversitesi'nde Talat Paşa Komitesi'nde karşılaştığını, Ferit İLSEVER ile Ulusal Kanal'da ve Yıldız Üniversitesi'nde Talat Paşa Komitesi'nde karşılaştığını, üniversiteden rektör iken tanıdığını ve Rauf DENKTAŞ'a İstanbul Üniversitesi'nin Fahri Doktora unvanını verdiğinde karşılaştığını, Adnan AKFIRAT isimli şahsı Ulusal Kanal'da tanıdığını, İlhan SELÇUK ile Cumhuriyet Gazetesi'nden tanıştığını, Mustafa Ali BALBAY ile gazeteci olarak tanıştığını, bir defasında Denizli'de Ege Koop.'un bir panelinde birlikte olduğunu, Sevgi ERENEROL ile Atilla İLHAN'ın yanında Bilgi Yayınevi'nin İstanbul ofisinde karşılaştığını, Kemal KERİNÇSİZ'i konferansına izleyici olarak gelip soru sorması nedeni ile tanıdığını, Tuncer KILINÇ ile 07 Mart 2002 de İstanbul Harp Akademileri'nde yapılan uluslararası bir konferansta karşılaştığını, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ndeki bir konferansta karşılaştığını, Bedrettin DALAN isimli şahsı belediye başkanı iken makamında karşıladığını, 16 yıl önce oğlunun mezuniyet töreninde karşılaştığını, Tuncay GÜNEY isimli şahsı basından tanıdığını, Fatih HİLMİOGLU ile rektör iken 2004-2005 yıllarında konferans vermek için Malatya'ya gittiğinde tanıştığını, Mustafa Namık Kemal BOYA'nın kendisini bir iki defa konferansa çağırdığını, CUMOK adına düzenlenen konferansta karşılaştığını, Mehmet HABERAL'ı Başkent Üniversitesi'nde vermiş olduğu konferans vesilesi ile tanıdığını, Talat Paşa Komitesi'nin Yıldız Üniversitesi'nde yapılan toplantısına davet edildiğini, konuk olarak katıldığını,

ADD'yi kuruluşundan beri bildiğini, zaman zaman ADD bünyesinde konferanslar verdiğini, ADD'de son üç başkan döneminde danışma kurulu üyesi olarak görev yaptığını,

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne konferans vermek için çağırdıklarında gittiğini,

Cumhuriyetçi Çalışma Grubu ve faaliyetleri konusunda kendisine hiçbir görev verilmediğini,

Cumhuriyetçi Çalışma Grubu'nu gazetelerden bildiğini, ,

Engin AYDIN ve Turan isimli şahısları hatırlayamadığını, Sevgi ERENEROL ile herhangi bir irtibatı olmadığını,

On yıl kadar önce Mahir KAYNAK, Emin Gürses ile birlikte bir kanalda program yaptıklarını, Necmi Ç. ve Yasin KÜÇÜK isimli şahısları tanımadığını, Mustafa E.isimli şahsın İktisat Fakültesi'nde profesör olduğunu bildiğini, Emin GÜRSES ile görüşmesinin söz konusu olmadığını,

5555 nolu tape de 09.10.2008 tarihinde Mustafa Namık Kemal BOYA ile yaptığı görüşmede özetle; Mustafa Namık Kemal BOYA'nın "Hocam saygılar. NAMIK KEMAL BOYA. Nasılsınız?" dediği, onun "İyidir sen nasılsın Namık" dediği, Mustafa Namık Kemal BOYA'nın "Valla hocam iyiyiz memleketi aşağıdan yukarı karıştırmaya devam ediyoz. Elimizden geldiğince şimdi bi ricaları var üniversiteli gençlerin Ankara'da Bilkent'te Genç Aydınlanma kulübü gibi bir isimlen var bu çocukların sizi bir (1) ila on (10) Kasım tarihleri arasında müsaitseniz Ankara'ya rica ediyolar mümkünse." dediği şeklinde konuşmalar ile ilgili olarak; Mustafa Namık Boya'nm bu talebine olumsuz cevap verdiğini, adı geçen şahsın bahsettiği memleketi aşağıdan yukarı karıştırma ibarelerine bir anlam veremediğini, espri mahiyetinde söylenmiş bir söz olabileceğini,

5557 nolu tapede, 01.12.2008 tarihinde Emin Ç. ile şüpheli arasında geçen görüşmede; şüphelinin "Düşmanımız ortak" demesi üzerine Emin Ç.'nin "Vallahi öyle yani" dediği ve şüphelinin "Düşmanımız ortak" diye tekrarladığı şeklinde konuşmalarda geçen ortak düşmandan kastının yazılarında da belirttiği gibi Türkiye üzerinde dış güçlerin oynadığı oyunlar olduğunu, yazılarında da belirttiği gibi dışarıdaki bazı güç odaklarının Türkiye'yi parçalama niyetlerine karşı bu ifadenin kullanıldığını, makalelerinin ve kitaplarının okunduğunda bu fikirlerin açık olarak görüleceğini,

Prof. Dr. Erol MANİSALI olarak katılımcı demokrasiyi yıllardır savunan ve bunu ısrarla vurgulayan bir akademisyen olduğunu, bu konuda sık sık Fransa'yı örnek gösterdiğini, dolayısıyla Ergenekon gibi demokrasi karşıtı bir oluşumla ilgisinin olmadığını ve olmayacağını, bölücü partiler hariç Türkiye'deki bütün partilerde davet üzerine konferanslar verdiğini, katılımcı demokrasi konusundaki görüşlerinden yararlanmak isteyen vakıf dernek ve diğer sivil toplum örgütlerinde hiçbir ayrım yapmaksızın konuştuğunu ve Türkiye'nin bütünleşmesine yönelik ortak zemini göstermeye çalıştığını, bölücüler hariç çok geniş bir zeminde bulunduğunu, MUSİAD'dan USİAD'a geniş bir yelpazede fikirlerini ortaya koyduğunu, bu gerçekleri yukarıdaki cevapların anlaşılması ve değerlendirilmesi açışından ortaya koyma ihtiyacını duyduğunu beyan etmiştir.

Savcılık ifadesi,

Emniyette verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, emekli iktisat profesörü olduğunu, ancak bir üniversitede zaman zaman ders verdiğini, bunun dışında haftada iki gün Cumhuriyet Gazetesi'nde yazı yazdığını, hiç bir kanal ve kuruluşta sözleşme ve parasal ilişkisinin olmadığını, ancak televizyonlardan veya değişik yayın kuruluşlarından çağırıldığı zaman programlara, canlı yayınlara katıldığını, zaman zamanda sivil toplum örgütleri, askeri ve polis kurumları, siyasal partiler (DTP hariç), uluslararası kuruluşlar ve yurt dışında bazı panellere davet üzerine gidip uluslararası stratejik konular ve ülkeler arası ikili ilişkiler konularında paneller ve konferanslara katıldığını,

Türkçe ve yabancı dillerde kitap çalışmaları olduğunu, Türkiye Avrupa Birliği, Sanayileşme ve Gelişme, Dış Ticaret'in temel çalışma alanları olduğunu, bunun dışında 199O'lı yıllardan sonra özellikle Kıbrıs konusu ve Güneydoğu konusunda, Fener Patrikhanesi, Ermeni sorunu konularında çalışmaları ve yazıları olduğunu, bunların bir kısmını kitap halinde yayınlandığını, bir kısmının da ortak yayınlar halinde kitaplaştığmı,

Birol BAŞARAN, İlyas ÇINAR, Tunç AKKOÇ, Hayati ÖZCAN'ı tanımadığını, ADD Danışma Kurulu Üyesi olduğunu, ancak bu üyeliğin formalite olduğunu, herhangi bir şekilde bir faaliyetine katılmadığı gibi Ankara'daki ADD'nin yerini dahi bilmediğini, hiç bir zaman toplantılarına katılmış olmadığını, Almanya'daki Türklerin kurdukları ADD'lerin bazı toplantı ve seminerlerine onlara destek amaçlı katıldığını,

Mehmet Şener ERUYGUR ile iki defa beraber olduğunu, bunlardan bir tanesi Mehmet Şener ERUYGUR'un Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde 2004 yılında Jandarma Genel Komutanlığında oradaki askeri şahıslara Türkiye - Avrupa ilişkileri konulu konferans verdiği zaman olduğunu, bir seferde 2008 yılında ADD başkanı olarak formaliteden bir yemek yediklerini, bunun dışında herhangi bir irtibatı olmadığını,

Levent ERSÖZ, Hasan Atilla UĞUR ve jandarmada görevli diğer şahısları tanımadığını, onlarla gidip herhangi bir görüşme yapmadığını, gittiği zamanlarda da yaptığı görüşmelerin formalite icabı olduğunu,

Kendisi ile alakalı olarak elde edilen ve iddianameye konu olan Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporları, slayt ve power pointlerin tamamen uydurma olduğunu, o tarihlerde kimse ile böyle bir görüşme yapmadığını, kimseye yapılacak darbe konusunda nasihat vermediğini, yol göstermediğini, ayrıca bütün hayatı boyunca katılımcı demokrasi kurallarını savunmuş, bütün devlet büyükleri ile görüşmüş, yaptığı bütün görüşmelerini yazmış, hiç bir gizli yanı kalmamış bir insan olduğunu, bu tür bir görüşme yapmasının mümkün olmadığını, ancak insanların zaman zaman kendi' aralarında kurgu yaparak kendisinin ağzından bu tür lafların çıktığını düşünüp böyle bir kurgu yapmış olabileceklerini, ayrıca Atilla İ., Oktay S. ve kendi gibi insanların toplumda hiç bir kirli işe bulaşmamış, marka olarak kabul edilen kişileri kendi eylem ve fiilleri içinde destek ve reklam amacı ile gösterme gayretinde olabileceklerini, hakkında düzenlenen CÇG raporlarını bu şekilde algıladığını, kesinlikle o raporlarda konuşulan kişinin kendisi olmadığını, Habip Ümit SAYIN'ın bir defa üniversiteye uğrayıp kendisine bir kitap imzalayıp verdiğini, 2004-2005 yılları civarında Atilla İLHAN'ın ofisinde otururken Sevgi ERENEROL ile karşılaştıklarını, kendisi ile bir süre çay içtiklerini, bunun dışında onunla seminer veya toplantılarda bulunmadığını,

Kemal KERİNÇSİZ'in iki defa konferansına gelip soru sorduğunu, onun dışında bir irtibatının olmadığını,

Erol MÜTERCİMLER'in kendisim Kanal 6'da yapmış olduğu programlara bir veya iki defa davet ettiğini,

Vural albayı tanımadığını, ancak kendisine sürekli mailinin geldiğini, maillerinde de VURAL VURAL olarak adını yazdığım, bu şahsın soruşturmada gözaltına alman Hüseyin Vural VURAL olup olmadığını bilemediğini,

Namık Kemal BOYA'nm kendisini CUMOK adına iki defa konferansa çağırdığını bir sefer Ataköy Marinada kahvaltı sonrası konferansa çağırdığını, ikincisinin yerini hatırlamadığını, İlhan SELÇUK'u Cumhuriyet Gazetesi'nden tanıdığını,

Bilgisayarında bulunan dijital verilerin eşine ait olabileceğini, eşinin Sarıyer Lisesi'nde İngilizce ve Tiyatro öğretmeni olduğunu, bilgisayar kullanmayı bilmediği için kendine ait e-maillere de zaman zaman eşinin bilgisayarından bakıldığını, alakasız olanları eşinin sildiğini, iyi bir şey olduğunda söylediğini, bunun dışında kendisine CD veya herhangi bir şey gelmediğini, bu yüzden bilgisayarda çıkacak aleyhine herhangi bir şeyi de kabul etmediğini, ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) ile herhangi bir alakası olmadığını, ancak bazı öğrencileri çağırdığında onları kırmayarak gittiğini,

Karanlık Savaş Konsepti isimli belgeyi ilk defa emniyette duyduğunu, ÇEV (Çağdaş Eğitim Vakfı) ile herhangi bir alaka ve irtibatı olmadığım, Emin GÜRSES ile iki sene bir Tv.'de strateji programları yaptığını, bunun dışında herhangi bir irtibatı olmadığını,

Şüphelinin ikametinden elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde; 185'ten 194'e kadar numaralandırılan dokümanın "Cumhuriyet Gazetesi için Yeniden Yapılanma Raporu" ile alakalı olarak vermiş olduğu cevapta, kendisine posta ile geldiğini, yaklaşık 6 ay kadar önce geldiğini tahmin ettiğini, bu yazıyı açıp okumadığını, hatta arama sırasında bu belgelerin tertemiz pırıl pırıl olduğunu gördüğünü, üzerine herhangi bir not almadığını, zarfını açtığını ancak çok okumadığını, Cumhuriyet Gazetesi'nde yazar olmasına rağmen Cumhuriyet Gazetesi'nin Yeniden Yapılandırılması için hazırlanan raporu okumamasının çelişki oluşturması ile ilgili olarak, Cumhuriyet Gazetesi'nde yazar olduğunu, mali işlere bakmadığını, onun dışında bu raporu da gördüğünü, ancak içeriğini merak etmediğinden okumadığını,

Şüphelinin İstanbul İli Beşiktaş İlçesi Levent Mahallesi Sümbül Sokak No:3 sayılı ikametinden elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde; 93'ten 95'e kadar numaralandırılan "konferansın içeriği" ibaresi ile başlayıp "iki gündür" ibaresi ile biten el yazması dokümanın bir konferansta bahsedilecek alt başlıklar olduğu, taslak içerisinde;

Çözüm Yolları (Kısa vadeli) başlığı altında "Barolar başta olmak üzere meslek odalarının bir araya getirilmesi ve ortak eylem hazırlanması", "üniversitelerin devreye sokulması, senatoların ve üniversitelerarası kurumların eyleme geçmeleri", dernek vakıf gibi sivil toplum örgütleri arasında koordinasyon sağlanması,

Çözüm Yolları (orta ve uzun vadeli) başlığı altında "sosyal sınıfların yeniden örgütlenmelerine olanak sağlayan girişimlere geçilmesi", mevcut ulusalcı ve Kemalist partiler içinde yeniden yapılanmanın sağlanması, sosyal sınıf örgütlerin bu partilerin çatısı altına sokulması girişimlerinin başlatılması, "ulusal güçler arasında topyekün seferberliği başlatacak girişimler, cumhuriyetin kazammlarına sahip çıkan bütün kurumların bir çatı altında harekete geçirilmesi, böyle bir çatının nasıl kurulacağının araştırılması" gibi alt başlıkların olduğu, 95 ile numaralandırılmış belgenin arka tarafında "Halil İnalcık, Kanadoğlu, E. M, A.C, Issıal Bşk. (Fuat), Yıldırım Koç" isimlerinin yer aldığı dokümanla ilgili vermiş olduğu cevapta; bu el yazısı dokümanın kendisine ait olduğunu, içeriğini tam olarak hatırlamamakla birlikte okuduğu kadarı ile yapılması istenen bir konferans ile alakalı tuttuğu notlar olduğunu, içeriğini biraz okuduğunda katılımcı demokrasiyi anlatmakta olduğunu, Fransız Parlamentosu'nu örnek olarak bu parlamentoda işçi sınıfının da temsil edildiğini, belirli meslek grupları ve sermayenin de temsil edildiğini, bunu anlatmaya çalıştığını,

Ergenekon soruşturmasında şüphelilerden elde edilen ve örgütün yapısını ve işleyişini anlatan en önemli temel dokümanın Ergenekon'un Yeniden Yapılandırılması olduğu, ayrıca örgütün Devletin Yeniden Yapılandırılması, Medyanın Yeniden Yapılandırılması, Sivil Toplum Örgütlerinin tek merkezden yönetilmesi, Türkiye'de birçok sivil toplum örgütünün kurulup birbiri ile irtibatlanması ve hatta mafyanın yeniden yapılandırılmasına yönelik örgütsel içerikli dokümanların ele geçirildiği, yukarıda belirtilen el yazısı notta da hem yeniden yapılandırma hem de tek merkezden STK'ların koordinesine ilişkin ana başlıklar olduğu, bu hususun Ergenekon'un amaçları ile örtüştüğü, bu notların Ergenekon'un amaçları doğrultusunda hazırlanıp hazırlanmadığı sorusuna ilişkin olarak darbeci zihniyeti kabul etmediğini, tamamen katılımcı demokrasiye inanmış bu uğurda her zaman seminerler vermiş biri olduğunu, yazdığı bütün makale ve kitaplarda Türkiye'de yapılmış olan askeri darbeleri en ağır bir şekilde eleştirdiğini, son olarak da 28 Şubat sürecini net bir askeri darbe olarak niteleyen bir yazar olduğunu, ayrıca o notta USİAD başkanı olarak geçen kişinin sanayici Fuat Bey olduğunu,

Cumhuriyet Gazetesi'nin Yeniden Yapılanması belgesinin de bu yukarıda belirtilen Ergenekon'a ait örgütsel dokümanlarla alakasının olup olmadığı sorusuna, Cumhuriyet Gazetesi'nin mali işleri ile ilgilenmediğini, bu işlerle ilgilenen bir üst yönetimin olduğunu, yazarların bu işlerle ilgilenmediğini,

210 numaralı el yazılı not ile ilgili olarak, yazıların kendisine ait olduğunu, 1999 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nin yaşadığı bir kriz ile alakalı muhtemelen telefonda kendisine yazdırılan not olabileceğini, telefonda söylenenleri buraya yazdığını,

Cumhuriyet Gazetesinin mali işleri ile alakalı kendisine yazdırılan not ve Cumhuriyet Gazetesinin yeniden yapılanması için rapor arasında tarih itibariyle yakınlık bulunduğundan bu raporun bu talebe istinaden yazılıp yazılmadığı ile ilgili soruya; Yeniden Yapılanma belgesini kesinlikle yazmadığını, ancak bu notların da telefonda kendisine dikte ettirilmiş Cumhuriyet Gazetesi'nin mali durumu ile ilgili notlar olduğunu,

Aynı notun içeriğinde bulunan Yeni Yapı ( dinamik) şeklinde yazı ile ilgili olarak, yukarıda söylediği gibi olduğunu, her partinin toplantılarına katıldığını, ancak İşçi Partisi'nin hiç bir toplantısına katılmadığını, dosyada mevcut ajandalar ve el yazısı notların kendisine ait olduğunu,

16 Nisan 2007 tarihi Cumhuriyet Gazetesindeki yazısı ile ilgili olarak, yazının son bölümünde yer alan "Atatürkçü Laik ve Cumhuriyetçi olduğunu söyleyen siyasal partiler ulusalcı ve antiemperyalist bir zeminde bütünleşmeli, aynı şey sivil toplum örgütleri içinde geçerli gerçek kimliklerini ortaya koysunlar, Türkiye'nin mi yoksa Emperyalizmin mi yanındalar. Halk Ulusalcı Laik ve antiemperyalist cephede ağırlığını koydu, şimdi sıra sizde" derken darbe yapılmasını söylemediğini, , burada kesinlikle bir yerlere mesaj vermeye niyeti olmadığını,

Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmadığını, herhangi bir alakası olmadığını, darbe yöntemlerini benimsemediğini, kitaplarına bakıldığında bu konuların aydınlanacağını düşündüğünü beyan etmiştir.

Sorgu ifadesi

Yüklenen suçlarla ilgili olarak gerek emniyet ve gerekse savcılıkta ayrıntılı ifadesini verdiğini, bu ifadelerinin doğru olduğunu.

Ayrıca hakkındaki iddiaların müphem olduğunu, bazılarının somut görülse bile bunların herhangi bir yemekte karşılıklı sohbet esnasında sarf ettiği sözlerin çok ciddi bir ortamda brifing verir gibi aktarılmış olduğunu,

Bazı olaylarda örneğin 2008'de olan bir olayın 2004 yılında olmuş gibi yansıtıldığını, bu hususların doğru olmadığını, örneğin telefon defterinde ajandasında uzun yıllar önce kayıt ettiği kendisinin bile hatırlamadığı bir sorulduğunu,

Uzun yıllar katılımcı demokrasiyi kitaplarında işlediğini ve her ortamda dile getirdiğini, 70'li yıllardan beri bütün siyasi parti liderleriyle beraber olduğunu ve partilerde konferanslarda bulunduğunu, birçok yazısında darbe aleyhinde yazılar yazmış olmasına rağmen basından gördüğü kadarıyla Ergenekon Örgütüyle bir zorlamayla ilişkilendirilmeye çalışıldığını, bu suçlamaları kabul etmediğini,

Hayatı boyunca yakın tarihteki parti liderlerinden Ecevit, Demirel, Özal, Mesut YILMAZ, Tansu ÇİLLER ve Abdullah GÜL'e de bu yöndeki fikirlerini ifade ettiğini, desteklerini aldığını ve memleketin çıkarları için gerek kitaplarıyla gerekse bu tür konferanslarıyla dile getirdiğini, Amerika ve Avrupa'ya oradan da uzak doğuya kadar yabancı ülkelerde Türkiye'nin menfaatlerini korumaya yönelik konferanslar verdiğini, 70 yıllık hayatında bunları eserleriyle ortaya koyduğu halde yapay zorlamalarla böyle bir örgütle anılmasının son derece şaşırtıcı olduğunu,

b-Elde Edilen Dokümanlar ve deliller[değiştir]

Şüphelinin İstanbul ili Beşiktaş İlçesi Levent Mahallesi Sümbül Sokak No:3 sayılı ikametinden elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde; İkinci katta girişe göre solda bulunan şüphelinin çalışma odasında;

-l'den 19'a kadar numaralandırılan Kıbrıs Araştırmaları ile başlayan Yönetim Kurulu Başkanı Erol MANİSALI ile biten el yazması doküman içerisinde; Kıbrıs Araştırmaları, Tanıtma ve Dayanışma Vakfının 1994, 1995 ve 1996 yılları hakkındaki Faaliyetlerden bahsedildiği, Kıbrıs ile ilgili bu faaliyetler hakkında yazıların "Yönetim Kurulu Adına Yön. Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol MANİSALF ibaresi ile bittiği,

-31 ve 32 ile numaralandırılan belgenin "öncüler çağrısı 19 Mayıs 2006" başlıklı Milli Hükümet Programı ile ilgili İşçi Partisine üye olmaya çağrı metni olduğu, belgenin devamında imzalayanların isimlerinin bulunduğu,

-33, 34, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 46, 47 i-48 ile numaralandırılan belgede Pencere başlıklı 23 Ocak 2009 tarihli "Asker Darbe Yapar mı" başlıklı İlhan Selçuk imzalı köşe yazısı fotokopisi olduğu, bu belgenin yan tarafına "Erol 'a yeni yılın 2 'inci günü İlhan Selçuk 2009" şeklinde not yazılı olduğu,

-43, 44 ve 45 ile numaralandırılan belgelerde "Türkiyeyi yönetenlerin etnik kökenleri" başlıklı yazı olduğu, içeriğinde Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül, Abdulkadir Aksu, Dengir Fırat, Zeki Ergezen, Başbakan danışmanları ile ilgili dini, etnik ve sosyal kökenlere göre kişisel bilgilerin olduğu,

-49 ile numaralandırılan belgenin 23 Ocak 2009 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan İlhan SELÇUK imzalı Ergenekon Planlaması ve Yönetimi başlıklı köşe yazısı kupürü olduğu; Üzerinde "öncüler toplantısına davet mektubu ve milli hükümet önerisi" ibaresi bulunan 21 Ocak 2006 tarihli 18 sayfalık kitapçık içerisinde İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK'in davet mektubunun olduğu, devamında Milli Hükümet Programı Önerisi başlığı altında AB, Kürt Meselesi, Dış Politika, Ermeni Soykırımı, Ekonomi vb. konularda alt başlıkların olduğu, Cam kenarında bulunan çalışma masasının üzerinde;

-52 ile numaralandırılan küçük not kâğıdı üzerinde darbeyi önlemek mi darbe yapmak mı ibaresi olduğu

-53 ile numaralandırılan 257 68 82 ile başlayan başına kadar ile biten el yazması doküman içerisinde Merdan Yanardağ, Tuncay Özkan ve Ümit Zileli isimlerinin yazılı olduğu, devamında "Doğu Perinçek hiçbir siyaset ve fikir adamının yapamadığını yaptı-Oktay Ekşi 11 Mart 2007", "İlhan Selçuk Batı Emperyalizminin ikiyüzlülüğünü Doğu Perinçek ortaya çıkar dr notlarının yer aldığı; Renkli vazo içerisinde;

-54'ten 59'a kadar numaralandırılan el yazması küçük not kâğıtları içerisinde aralarında Denizli Kuvayı Milliye, Add Gen. Sek. Emre A., Sinan Ay gün isimli şahısların iletişim bilgilerinin olduğu,

-60'dan 64'e kadar numaralandırılan, aralarında İlhan Selçuk, Serhan Bolluk-Ulusal Kanala ait kartvizitlerin olduğu,

Çalışma masasının yanında bulunan kitaplık içerisinden elde edilen Mart 2003 sayılı Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk isimli dergide şüphelinin Zürih Atatürkçü Düşünce Derneğinde verdiği "Türkiye-AB ilişkilerinde son Durum" konulu konferans özetinin olduğu, Girişe göre solda bulunan kapı yanında bulunan kitaplıkta; Balkon kapısının yanında bulunan kahverengi küp içerisinde;

-75'ten 89'a kadar numaralandırılmış not kâğıtlarının Erol MANİSALI'ya hitaben sorulan soru kâğıtları, kendisine gönderilen mektup ile Ek protokol listesi olduğu,

-90'dan 92'ye kadar numaralandırılmış belgelerin aralarında Ümit S ayın'm adının bulunduğu kartvizitler olduğu, Çalışma masasının sağ gözünde;

Gri renkli 2005 yılma ait üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan telefon fihristi içerisinde,

-20 Mart bölümünde "Tunç AKKOÇ (Marmara Üniv.) 535-8770687, ticaret üniv" ibaresinin olduğu,

-13 Nisan bölümünde "gençlik cephesi" yazısının üzerinin karalanmış olduğu,

—24, 25 Mayıs bölümünde "Belki Merdan Yanardağ! 24 akşamı Denktaş Ankaradan İst. geçi.. Denktaş 0542 884 77 77" ibarelerinin olduğu,

-17,18 Aralık bölümünde Vural Albay 536-611 79 90 Harbiye Askeri Müze Şenuşgur Paşa (Yavuz Akşam Yemeği Yavuz 533-265 74 90, 216- 464 6525 19.00 (Mecidiyeköy) ibarelerinin olduğu, "2006" ibareli beyaz renkli telefon fihristi (mini ajanda) içerisinde;

-24, 25 Ocak bölümünde "Saat:17.00 Kanaltürk Tuncay Özkan T-AB iliş 3737431"

-28 Mayıs bölümünde "Cumok, İst, Kahvaltı, Namık Boya"

-9 Haziran bölümünde "Akşam Usiad Princes, Maslak"

-93'ten 95'e kadar numaralandırılan konferansın içeriği ile başlayıp iki gündür ile biten el yazması dokümanın bir konferansta bahsedilecek alt başlıkların olduğu taslak içerisinde; Çözüm Yolları (Kısa vadeli) başlığı altında,

- "Barolar başta olmak üzere meslek odalarının bir araya getirilmesi ve ortak eylem hazırlanması",

- "üniversitelerin devreye sokulması, senatoların ve üniversitelerarası kurumların eyleme geçmeleri",

- dernek vakıf gibi sivil toplum örgütleri arasında koordinasyon sağlanması, Çözüm Yolları (orta ve uzun vadeli) başlığı altında

- "sosyal sınıfların yeniden örgütlenmelerine olanak sağlayan girişimlere geçilmesi",

- mevcut ulusalcı ve Kemalist partiler içinde yeniden yapılanmanın sağlanması, sosyal sınıf örgütlerin bu partilerin çatısı altına sokulması girişimlerinin başlatılması,

- "ulusal güçler arasında topyekün seferberliği başlatacak girişimler, cumhuriyetin kazanımlanna sahip çıkan bütün kurumların bir çatı altında harekete geçirilmesi, böyle bir çatının nasıl kurulacağının araştırılması" gibi alt başlıkların olduğu, 95 ile numaralandırılmış belgenin arka tarafında "Halil L, Kanadoğlu, E:M, A.C, Issıal Bşk. (Fuat), Yıldırım Koç" isimlerinin yer aldığı,

Çalışma masasının altında;

"2008" ibareli mini ajanda içerisinde,

-7 Ocak bölümünde "OKAN öğ. Sonra, Cumhuriyet İlhan Selçuk", -11 Ocak bölümünde 12.30 Harbiye Şener ERUYGUR 533-9215286 (üzeri çizili) 376 27 01,

-1 Haziran bölümünde "Namık Kemal Boya Marino" "Telefon Erol MANİSALI 532 690 35 65" ibareli rehber içerisinde, -İJ bölümünde "İlhan Selçuk 2877444, 2576882, 343724"

-SŞ bölümünde "Şener Paşa 0 535-3762701" ve "Sevgi Erenerol 532-3678060" ibarelerinin olduğu "e. m telefon İstanbul Kültür ve sanat vakfı" ibareli ibareli rehber içerisinde, -AB bölümünün arka tarafında "Bed. Dalan ev 0 216 3585459" -CÇ bölümünde "Cumhuriyet İlhan Selçukfax 5159098" -HI bölümünün arka tarafnda "İlhan Selçuk2637779"

-İJ bölümünün arka tarafında "Kemal Alemdar oğlu (Rektör) 0 532/3570781" -KL bölümünde "Kemal Yavuz 2836901"

-KL bölümünün arka tarafında "NAMIK K BOYA 532 2048029"

-PR bölümünün arka tarafında "Şener Paşa 0 533/3762701" ve "Sevgi Erenol 532/3678060"

-SŞ bölümünde "Sinan Aygün 0 312 286 7112"

-SŞ bölümünün arka tarafında "Şener Paşa 0 312 4199116(Müfıt albay) " -TU bölümünde "Tuncay ÖZKAN 536-2367671" -ÜV bölümünün arkasında "Vedat Yenerer (Habertürk) 532 2457989" -YZ bölümünde "YökBaşkanı (Kemal Gürüz) 0 312/2664725-26" ibarelerinin olduğu Çalışma masasının yanında bulunan siyah renkli dolabın üst gözünde; Girişe göre karşıda bulunan pencerenin yanındaki dolabın çekmecesinde;

-98 den 103 e kadar numaralandırılan daktilo yazısı doküman içerisinde "Feragatname ve İbraname" başlığı altında şüphelinin Serfin Sermaye, Özer U. Çiller, Tansu Çiller, Çetin Koksal, Marsan Marmara Holding, Mareks gıda, Markim Kimya, Mitaş Yapı, Martur, Martarns Ticaret isimli şirketlerle yaptığı sözleşme, hisse devir belgeleri olduğu,

-104 ile numaralandırılan el yazması dokümanda 10 Ocak 86 da yapılan işler başlığı altında Martrans, Marsan Serfindeki hisselerinin tamamını Erol MANİSAlıya sattılar, ibraname verildi, Serfinin borcu silindi ibarelerinin yazılı olduğu,

-105 ile numaralandırılan Serfin sermaye ibaresi ile başlayan kaydedilmiştir ibaresi ile biten dokümanın Erol MANİSAlı isimli şahsa ait Serfin Şirketi ile ilgili tahsilatı gösterir nama yazılı muvakkat ilmühaberi olduğu,

-108 ile numaralandırılan dokümanda ADDnin 14-15 Şubat 2009 tarihlerinde Wien Kentinde organize ettiği şüphelinin Konferans ve Söyleşi duyurusunun renkli bilgisayar çıktısı bulunduğu, Girişe göre sağda bulunan kitaplıkta;

-MKE ve GİZLİ ibareli savunma sanayimiz ve Makine Endüstrisi Kurumu ibareli ekim 1978 ibareli kitap içeriğinde MKE kurumu ile ilgili bilgilerin yer aldığı

-109'dan 113'e kadar numaralandırılan doküman ile 115'den 118'e kadar numaralandırılan dokümanın aynı içerikli olduğu ve "MANİSAlı Denktaşa oynanan büyük oyunu açıkladı" başlıklı Kuvva-i Milliye Derneği (www.kuvvaimilliye.net) sitesinde yer alan haberin bilgisayar çıktısı olduğu,

-114 ile numaralandırılan belgede 18 Mart 2006 Berlin Talat Paşa Harekatı Davetiyesi olduğu, arka sayfasında Düzenleme Kurulu ve Danışma Kurulu başkan ve üyelerinin isimlerinin yer aldığı, aralarında Erol MANİSALI isminin de bulunduğu,

-119'dan 120'ye kadar numaralandırılan dokumanın İlteriş TÜRKSOY tarafından KMH@yahoo.com adresine gönderdiği "Karadenize Çatışan Stratejiler mi?" başlıklı makalenin bilgisayar çıktısı olduğu, KMH'nin açılımının Kuvayi Milliye Hareketi olarak değerlendirildiği, -121'den 184'e kadar numaralandırılan dokümanın "Türkiye'de Avrupa Birliğinden para alan Sivil Toplum Örgütleri" başlıklı yazı olduğu, içeriğinde dernek, oda, sendika, vakıf, Baro ve benzeri sivil toplum örgütlerinin adı, AB'den aldığı para, tarih, proje adı bilgilerinin olduğu,

-185'ten 194'e kadar numaralandırılan dokümanın "Cumhuriyet Gazetesi için Yeniden Yapılanma Raporu" başlıklı sonuç ve önerilerle biten 2000 yılı öncesi hazırlandığı değerlendirilen fasikül olduğu,

Turuncu renkli tranz ibareli blok not defteri içerisinde muhtelif tarihlerde yapılan konferanslarla ilgili notların olduğu,

-195'ten 209'a kadar numaralandırılan dokümanın "AB'denpara için Kanunları Delme Kumpası- DİSK, KESK, HAK-İŞ şeflerinin Karen Fogg'la gizli ilişkileri" başlıklı yazının olduğu

-210 ile numaralandırılan el yazması dokümanda; Halka Açılma -Hisse Satış, Doğrudan açılma,

1) usiad

2) iso eskileri- M.çelikel, Kavi, Hacıoğlu (Akın Atalay ile ...)

3) Coşkun Özdemir, Katılım Şirketi (SPK dan izin almışlar)

4) İlhan Selçukun ilişkisi olan kişiler

5) Almanya 19 Şubat toplantı 50-400 işadamı Sorular

1) A,B,C ...mi? Tek St. Mi

2) Ayrı ayrı st. Yapılırsa nasıl bir st. olsun

Yenigün sermaye artırımı (USİAD) (1,3 Trilyon) Çağdaş reklam televizyonculuk

300 satış, 180 ilan 480 milyon ti aylık gelir

Ulusal Yatırım St.

Yn. Kurulu Üyeliği (K. Özden), Öncülük (Çok hızlı), Yeni Yapı (dinamik)- iç temizleme şeklinde notların olduğu,

Aydınlık dergisinin arasından;

Girişe göre sağdan birinci odada bulunan kitaplık içerisinde;

Salon olarak kullanılan odada bulunan televizyon masasının çekmecesinde bulunan Altm kitaplar yaym evine ait Dünyayı Sömüren Amerika isimli Mayıs 2007 tarihli kitabın arka kapağı içerisinde "Ergenekon ABD ve AKP'nin belirlediği kırmızı çizgileridir. Bizim kırmızı çizgilerimizi aşan herkesi cezalandırırız kural budur" ibaresinin yazılı olduğu tespit edilmiştir.

Şüphelinin İstanbul ili Beşiktaş İlçesi Levent Mah. Sümbül Sok No:3 sayılı adresinde elde edilen 82 adet DVD ve CD'nin yapılan incelemesinde;

10 nolu CD içerisinde Erol MANİSALI isimli şahsın Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneğinde çekildiği anlaşılan fotoğrafların yer aldığı;

16 nolu CD içerisinde Erol MANİSALI isimli şahıs ile Ergenekon soruşturması kapsamında hakkında işlem yapılan İlhan SELÇUK isimli şahıs ve aynı soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Mustafa Ali BALBAY isimli şahısların birlikte görüntülendikleri 11 adet fotoğrafın yer aldığı,

65 nolu CD içerisinde; 14 Nisan tarihinde çekilmiş Cumhuriyet mitingindeki görüntülerin bulunduğu videonun olduğu,

80, 81 Nolu DVD'ler içerisinde; şüphelinin 26.10.2008 tarihinde Almanya'da bulunan Pelikan isimli otelde Ulusal Kanal tarafından Alman)a'da bulunan (Hanover-Almanya) ADD Merkezinde yaptığı konuşmasının olduğu video görüntüsünün olduğu,

66 nolu CD içerisinde; "Kuva-ı Milliye Konferansları Serisi 1 Din Düşmanlığı, Din İstismarcılığı" konulu, Araştırmacı Ytızar Ahmet AKGÜL isimli şahsın konuşmacı olarak bulunduğu ve İşçi Partisi bayrakları ile donatılmış platformda "Meclisin feshi" ile ilgili konuşmaların bulunduğu ve konuşmanın bitiminde "Milli Çözüm Dergisi Sundu ve CD Temin Adresi Milli Çözüm Dergisi Konya Temsilciliği" şeklinde son bulduğu tespit edilmiştir. İstanbul ili Beşiktaş ilçesi Levent mahallesi Sümbül sokak no:3 sayılı adresinde yapılan aramada elde edilen Samsung_s01jj40y268170_40gb hard diskin yapılan incelemesinde;

"Doc" klasörü içerisindeki 23-l-09( Ünlü Türkologlar Falcı mıydı) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

-"Ünlü Türkologlar Falcı mıydı?" başlıklı yazının içeriğinde; "Periferiden de öte Türkiye artık Batı tarafından çözüştürülerek denetim altına alınmak isteniyor. Andrew Mango 'nun ikinci halkası artık parçalanmış ikinci çember oluyordu. Ergenekon, bunun kavgası ve çatışması değil mi? Amerika-İngiliz-İsrail üçlüsü, Araplar, İran ve Türkiye 'nin dışında kendi denetimleri altında bir Kürdistan istiyorlar artık. Kuzey Irak'ta oluşturdukları ayağın Türkiye, Suriye ve İran 'a uzatılarak bu ülkelerin denetim altına alınmaları, Büyük Ortadoğu Projesi 'nin odak noktasını oluşturuyor. Hangi ünlü Türkologlar? başlıklı yazının içeriğinde; Bu ünlü Türkologlar Ergenekon 'un başımıza çökeceğinin ipuçlarını, sanki bir falcı gibi 20 yıl önce Girne 'de söylemişlerdi." şeklinde yazının olduğu,

-EM Mak 30-11-07 (Asparagas Üzerinden Din Sömürüsü) isimli word belgesinin içeriğinde özetle; "Asparagas Üzerinden Din Sömürüsü" başlıklı yazının içeriğinde; "Türban (ve dini) siyasi çıkarları için kullananlar en büyük günahı işlemiş olurlar. Din gibi kutsal bir inancı siyasi çıkarları için kullananlar, silahsız teröristlerdir. Yukarıda tırnak içine aldığım görüşümü uzun zaman önce, taa 27 Ekim 2006'da da tekrarladım. ÇYDD'nin Bodrum'daki Oasis'te düzenlediği bir konferanstı. Konferansın bant kayıtlarında mevcuttur. Birleştirici ve ulusalcı düşüncelerimden fazlaca rahatsız olan "kimi iç ve dış çevreler", pek çok düşünce insanına yaptıkları gibi yalan haberler yayarak olayı saptırdılar. " şeklinde yazının olduğu,

-EM Mak 16-5-08 (KKTC'de Amerikan ve İsrail üsleri mi) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

-EM Mak 19-4-08 (Babacan ve Şimşek'in İtirafları) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

"2013"e kadar işlerini bitirecekler" başlıklı yazının içeriğinde; "BOP'den CİA'ya, radikal İslam'dan işbirlikçisine uzanan cephede ilginç tiplerle yüz yüzeyiz. Bunlar sadece, büyük resimdeki küçük karelerdir ...Pencere boş kalmasın, İlhan Selçuk'un yazılarını özledik, en kısa zamanda görmek istiyoruz." şeklinde yazının olduğu,

-EM Mak 24-3-08 (İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, BOP ve Dinciler) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

"BOP İçin Ulusalcıları Tasfiye Hareketi" başlıklı yazının içeriğinde; "İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdar oğlu'nun daha birçok değerli insanla birlikte, hukuk ve insanlık dışı yollarla gözaltına alınmaları, Türkiye'de yeni bir dönem başlattı. İnsanlara gözdağı veriliyor, toplumda korku salınmak isteniyor. İlhan Selçuk, Cumhuriyet 'in ve ulusalcı değerlerin önderliğini yapan gazetenin başyazarı. Doğu Perinçek, antiemperyalist kimliği öne çıkan ulusal sol bir partinin genel başkanı. Kemal Alemdaroğlu uzun yıllar İstanbul Üniversitesinin rektörlüğünü yapmış ve ulusal örgütlenmelerin içinde bulunmuş bir bilim adamı. Bunların özellikle seçilmiş olması çok ilginç. " şeklinde yazıldığı,

"Amerika, dincinin işbirlikçisini ister" başlıklı yazının içeriğinde; "ABD ve Avrupa İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek'in karşı karşıya kaldığı durumu görmemezlikten geliyorlar. Çünkü onlar ulusal, demokratik, laik ve anti-emperyalist cephede bulunuyorlar." şeklinde yazıların olduğu,

-EM Mak 28-3-08 (Selçuk, Perinçek ve Alemdaroğlu'na Avrupa'nın Kızgınlığı) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

"Selçuk, Perinçek ve Alemdaroğlu'na Avrupa'nın Bakışı" başlıklı yazının içeriğinde; "AB medyası İlhan Selçuk, Doğu Perinçekye Kemal Alemdaroğlu olaylarını görmek istemedi. Gözlerini, kulaklarını kapattı. Görenler de ilginç yorumlar yaptılar ...İşte bu nedenle İlhan Selçuk, Doğu PERİNÇEK ve Kemal ALEMDAROĞLU hakkında böyle ipe sapa gelmez şeyler yazacaklardır.. İlhan Selçuk başyazar, Doğu PERİNÇEK bir siyasal partinin genel başkanı, Kemal ALEMDAROĞLU bir rektör; Hangisi arka çıktı? Çıkmazlar, çünkü onlar emperyalizmin çıkarlarına karşı koydular, direndiler ve direniyorlar. Avrupalı 'ya, Amerikalı'ya göre suçları çok büyük, Türkiye'yi onlara karşı savundular... savunuyorlar... " şeklinde Ergenekon silahlı terör örgütü üst düzey yapılanmasında görevli sanıklar Doğu PERİNÇEK, İlhan SELÇUK ve Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU' ile ilgili yazılar olduğu,

-Erol MANİSALI Mak 5-12-08 AB Ilımlı İslamı Neden Tercih Ediyor isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

"AB, Amerika'nın çizgisine giriyor" başlıklı yazının içeriğinde; "Toplumda siyasal İslam 'in öne çıkması, Türkiye 'nin, (öteki) durumuna sokulmasını kolaylaştıracaktır. Graham Fuller'in "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" kitabında önerdiği gibi Türkiye, Ortadoğulu ve Arapçı bir kimliğe yaklaştırılarak, Batı 'nin bölgeye uzanan bir köprüsü olmalıydı. AB 'nin güdümünde bir Ortadoğu taşeronu... AB ile Ortadoğu arasında bir tampon bölge... Üstelik, AB süreci ile Brüksel'in himayesi altına sokulmuş bir ülke... Türkiye Cumhuriyeti yerine Ilımlı İslam devleti yapılanması işte bu nedenlerle AB 'nin de işine geliyordu. Onlar da AKP 'ye destek vermeye başladılar. Kapatılma davası, Ergenekon ve diğer konularda AB'nin tutum ve baskıları göz önüne alındığında, Brüksel 'in kimin ve neyin tarafında yer aldığı açık olarak görülür. Çelişkili gibi görünse de artık Brüksel de ABD ve İngiltere 'nin çizgisine gelmişlerdir." şeklinde yazının olduğu,

Erol MANİSALI Mak 26-1-09 (Obama'ya çok samimi sorular) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

"Gelelim Türkiye 'ye" başlıklı yazının içeriğinde; "Obama 'ya Ergenekon 'a destek verip vermediği konusunda soru yöneltmeyi düşünüyordum ama vazgeçtim. Neme lazım, belki adamcağızın da ilişkisi vardır, başını belaya sokmak istemedim. Siyahi Hüseyin Obama 'yi çok sevdik, lütfedip yukarıdaki sorulara yanıt verirse sevgimizi daha nesnel öğelere oturtma olanağına kavuşuruz. Sevgili Obama Türkçe bilmez; soruları İngilizceye çevirip bir şişenin içine koyacağım ve denize salacağım. Ne demişler, Allahtan umut kesilmez... " şeklinde yazının olduğu, Erol MANİSALI27-3-09 (Yalan Haber Üretmenin Yolları ve Hedefleri) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

Yalan Haber Üretmenin Yolları ve Hedefleri Başlıklı yazının içeriğinde; Taraf gazetesinin birinci sayfadan manşeti; "hocasından darbe dersleri".Prof Erol MANİSAlı Ergenekon sanığı paşalarla karargahta buluşup kimileri için şunu bunu yapın demiş! Şeklinde başlayan yazı, IJTuncer Kılınç ve Şener Eruygur dışında diğer asker sanıkları hiç tanımıyorum. 2)Tuncer Kılınç ile ilk defa 7 Mart 2002'de Harp Akademilerinde basına açık ve televizyonlardan yayınlanan seminerde karşılaştım. ..Daha sonra kendisiyle, İstanbul Üniversitesi 'nin Fen Fakültesi amfisinde yapılan bir seminerde konuşmacı olarak aynı sahneyi paylaştık Bu, öğrencilere ve halka açık bir konferanstı.

3)Şener Eruygur ile iki defa karşılaştım. Jandarma Genel Komutanı iken bir konferans vermek üzere Ankara 'ya resmi olarak davet edildim ve 200 kadar subaya Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili konferans verdim. ADD Genel Başkanı seçildikten birkaç yıl sonra, kendisinin daveti üzerine Harbiye Orduevi 'nde lokantada öğle yemeği yedik. ADD Danışma Kurulu 'na defalarca davet edildiğim halde, hiç gidemedim. ..Sanık olan diğer paşalardan hiç birini tanıma fırsatım olmadı. Kendileriyle hiç karşılaşmadım. Karşılaştığım paşalar son 30-35 yıl içinde beni konferans vermeye davet eden komutanlardır. Şeklinde yazının olduğu,

Erol MANİSALI Mak 16-1-09 (İşbirlikçi Değilse, Herkes Biraz Ulusalcıdır) isimli Word belgesinin içeriğinde özetle;

"Evet diyenler" sınıfı Başlıklı yazının içeriğinde; Türkiye'de 12 Mart 1980 darbesi ile başlayıp 1990 sonrasında iyice palazlanan yeni bir sınıf türedi. Bunların ortak özelliği, "Batı'nın yeni Türkiye politikasına evet, demek", İçlerinde her kesimden insan var. "Evet" diyenler, "Batı ile işbirliğine giden, işbirlikçi kesimi, oluşturuyorlar.

Ulusalcılar, Batı 'nın bölgedeki planları karşısında büyük engel. BOP 'un yürümesi için Türkiye 'de ulusalcı cephenin tasfiye edilmesi gerekiyor. Ergenekon, bunun sonucu değil mi? Şeklinde yazının olduğu,

Erol MANİSALI Mak 16-3-09 (Aydın Çelişkisi, Hillary, Obama ve Balbay) isimli Word belgesinin içeriğinde özetle;

Obama ve Avrupa çelişkileri Başlıklı yazının içeriğinde; İçimizdeki oligarşi bunu hep yapmıştır. Bir taraftan hak, hukuk, adalet, Atatürk deriz; öte yandan el altından "örtülü Batıcılık ya da dincilik" yaparız, 12 Eylül'de olduğu gibi. Bugün Mustafa Balbay'a arka çıkanların bir bölümü, dün niçin iktidarın yanındaydılar? Yaşadığımız kısır döngünün esas nedeni budur. Ve son bir örnek; Kıbrıs 'ta, AKP 'nin politikası, Türk ve Yunan büyük sermaye çevreleri tarafından tam destek gördü. 11 Mart 2009'da ortak karar aldılar. Taşları yerli yerine koyduğumuzda resim ortaya çıkar; kimi aydınlar, AKP, Tüsiad, ABD ve AB Kıbrıs 'ta birleştiler. Batı 'nın yeni Türkiye politikasında bir adım attılar. Kim Balbay 'in arkasında, yanında ve karşısında lütfen iyi görelim... 1995'te gazetelerde tam sayfa ilanlar ÎKV (Tüsiad) tarafından verildi, "Gümrük Birliği KKTC'yi etkilemeyecek" dendi. Ve geldiğimiz son nokta; Türk-Yunan iş çevreleri (ve aydınlar) KKTC'yi elbirliğiyle hallettiler. Mustafa Balbay nerede kaldı, "Ne ilgisi var" demeyin, ancak bu ilişkiyi kurduğumuz zaman, Balbayların kimler tarafından ve niçin baskı altına alındıklarını anlayabiliriz. Şeklinde yazının olduğu, -Erol MANİSALI Mak 24-10-08 (Darbeyi Önleme Bahanesiyle Darbe Yapanlar) isimli Word belgesinin içeriğinde özetle;

"Gelelim Ergenekon'd başlıklı yazının içeriğinde; "Bu ülkede gerçek demokrasiyi, katılımcı demokrasiyi, sosyal hukuk devletini savunanları cezalandırmak, korkutmak isteyenler kimlerdir? İnsan haklarının, çağdaş değerlerin, aydınlanmanın yanında ve karşısında kimler duruyor, şak diye görebilirsiniz ...Bu ülkede köylünün, işçinin, memurun, esnafın, ulusal sanayinin, ulus devletin destekçileri kimlerdir? Ve bunların karşısındakiler... Bunları hemen anlarsınız...En önemlisi, bu ülkede kendi ulusuna karşı emperyalist güçlerle işbirliği yapanları ovucunuzun içindeymiş gibi görürsünüz. Batı soğuk savaş sonrası, yeni Türkiye politikasını belirledi; içimizdeki oligarşi buna evet diyor; büyük çoğunluk ise karşı; çatışma, kavga, sürtüşme bu ikisi arasında. Ergenekon mu? Öte tarafında emperyalizmin bulunduğu bir kırmızı çizgi... " şeklinde yazının olduğu,

-Erol MANİSALI Mak 30-1-09 (İç Kavga Bir Rejim Sorunudur) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

"İç Kargaşa Bir Rejim Sorunudur" başlıklı yazının içeriğinde; "Ergenekon örneğinde olduğu gibi, Türkiye'de ve benzeri ülkelerde yaşanan iç kavga ve çatışmaların sebepleri nelerdir? l)Genellikle iktidarı elde etmek veya orada kalmak için yapılan mücadeleler ve hukuk kavgaları olabilir. 2) Veya içyapının ve bölgenin özellikleri sonucu meydana gelen hukuk dışı mafya çatışmalarıdır. Ucu da uyuşturucu ve silah kaçakçılığına kadar gider. 3)Bazen de ülkedeki ve bölgedeki stratejik kaynaklar ve çıkarlar yüzünden dış güçlerin planlayıp uyguladığı çatışmalardır." yazıldığı,

"Faşist Franco ve Cumhuriyetçiler" başlıklı yazının içeriğinde; "İspanya 'da kralcıların ve kapitalizmin Batı tarafından desteklenmesi ile "Türkiye 'de siyasal İslama verilen destek benzeşmektedir". Aralarındaki fark, "İspanya ve Türkiye'nin Batı tarafından algılanmalarında görülür". Batı, aidiyet (kimlik) olarak İspanya 'yi kendinden görüyor ve onun üzerinde bölücü vs. hesaplar yapmıyor. Buna karşılık Türkiye, BOP içinde yoğrulup yeniden biçimlendirilmek isteniyor. Kısacası Ergenekon sorunu birçok yönü ile aynı zamanda bir rejim sorunu haline getiriliyor. Bir tarafta Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in dayandığı ilkeler ve değerler bulunuyor; diğer yanda ise Batı 'nın ve içerdeki siyasal İslamın bir bölümünün buna alternatif olarak savunduğu Ilımlı İslam devleti talebi yer alıyor" şeklinde yazının olduğu,

"Resimler" klasörü içerisinde Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneğinde çekildiği anlaşılan fotoğrafların olduğu, yine aynı klasör içerisinde "CUMOKİSTANBUL" yazılı pankart ve arkasında topluluğun bulunduğu fotoğrafın, Aşağı Saksonya Atatürkçü Düşünce Derneği As-Add Hannover yazılı fotoğraf, yine aynı dosya içerisinde "Sayın Sabih Kanadoğlu 'Çağdaş Demokrasi' söyleyişinin" olduğunu gösteren broşürün fotoğrafı, "Sivil Darbe Günlükleri" yazılı fotoğrafın, ÇYDD'de konuşma yaptığını gösteren fotoğraf olduğu, Atatürkçü Düşünce Derneği Çan Şubesi ve kendisinin de yer aldığı fotoğraf, Cumhuriyet Gazetesi ile ilgili fotoğraf, Edremit Atatürkçü Düşünce Derneği ile ilgili fotoğraf, Emin GÜRSES'in de bulunduğu fotoğraf, Atatürkçü Düşünce Derneği Çorlu Şubesi'nin katıldığı fotoğraf, Atatürkçü Düşünce Derneği Alanya Şubesi'nin katıldığı fotoğraf, Atatürkçü Düşünce Derneği Diyarbakır Şubesi şeklinde yazı ve fotoğrafların bulunduğu klasör olduğu,

"Videolar" isimli dosya içerisinde Ergenekon soruşturma kapsamında gözaltına alınan şahıslarla ilgili olarak TV'de çıkan haberlere ait videolar olduğu,

2006 Albay KÖYLÜ 0 543 893 76 85 ile 10.55-13.30 K.Albay Cengiz KÖYLÜ (T-AB) Hava ve 30 Ekim 2006 tarihli ajanda yaprağı üzerinde; "11-13 Doktora Kurmay Hava Albay Cengiz KÖYLÜ" ibaresinin yazılı olduğu tespit edilmiştir. Dijital incelemeler:

"6-7 Eylül'den Ergenekon'a Uzanan BOP" isimli word belgesinin içeriğinde; "6-7 Eylül 1955 olayları olarak tarihe geçen gelişmeler konusunda yeni değerlendirmelerin, Ergenekon süreci ile birlikte gündeme geldiğini görüyoruz." şeklinde yazının olduğu,

Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneğinde çekildiği anlaşılan bazı fotoğrafların olduğu, "CUMOK îstanbul" yazılı pankartı taşıyarak yürüyüş yapan şahısların fotoğraflarının olduğu,

"Aşağı Saksonya Atatürkçü Düşünce Derneği As-Add Hannover" yazılı fotoğrafın olduğu,

"Sayın Sahih Kanadoğlu Çağdaş Demokrasi söyleyişinin" olduğunu gösteren broşürün fotoğrafının olduğu,

"Sivil Darbe Günlükleri" yazılı fotoğrafın olduğu,

Atatürkçü Düşünce Derneği Çan Şubesi tarafından kendisine verilen plaket ile ilgili fotoğraf olduğu,

Emin GÜRSES'in de aralarında bulunduğu 4 kişilik masada birlikte çekildikleri fotoğraf olduğu, Edremit Atatürkçü Düşünce Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği Çorlu Şubesi, Atatürkçü Düşünce Derneği Alanya Şubesi, Atatürkçü Düşünce Derneği Diyarbakır Şubelerinde basın açıklaması yaptığını gösteren fotoğraflar olduğu tespit edilmiştir.

Tespit edilen tüm bu dokümanlar ile ilgili olarak sorulan bütün sorulara vermiş olduğu cevapta; kendisinin bilgisayar kullanmadığını, bu belgelerin muhtemelen eşine ait bilgisayarda yer alan belgeler olduğunu beyan etmiştir.

c-Telefon Görüşmeleri[değiştir]

Tape: 5561, 12.09.2008 tarihinde Erol MANİSA ile Nihat K. görüşmesinde özetle; X erkek şahsın "NİHAT K. generale aktarıyorum efendim" dediği, şüphelinin "Tamam oldu" dediği, devamla "Bu sabah ulaşamadım size ulaşsaydım gelecektim size bir kahvenizi içmeye gelecektim" dediği, Nihat K.'nm "kusura bakma 3-4 gündür çok meşgulüm yerimde de oturamıyorum dün de KONYA 'ya gidip gelmem lazımdı ancak çocuklar şimdi hatırlattı EROL beye dönelim dedik " dediği, şüphelinin "Sağolsun sağolasınız" dediği, Nihat K.'nın "İyisiniz" dediği, şüphelinin "Sağolun iyidir iyidir işte biraz bizim BARIŞ MANİSALI şeye yerleşmiş askerlik şube sindeymiş ordan bu ordu evine nakli olucak mı acaba paşam" dediği, Nihat K.'nm "Şimdi bununla ilgili arkadaşlara emir verdim bizim istihkam taburunda destek gruba gelecek o ben onlara emir verdim onlar ilgilenecekler" dediği, şüphelinin "İlgilenecekler oldu paşam önümüzdeki hafta veya daha sonra müsait olduğunuz zaman bi gelsem çayınızı içsem" dediği, Nihat K.'nm " Tabi ne demek önümüzdeki hafta yokum ben İZMİR de olucam ondan sonraki hafta hurdayım" dediği, şüphelinin "Tamam ondan sonraki hafta çayınızı içerim" dediği, Nihat K.'nın "Tamam ne demek memnun olurum" dediği, şüphelinin "Görüşmek üzere paşam" dediği,

Tape: 5562, 21.09.2008 tarihinde şüpheli ile Gökmen görüşmesinde özetle; şüphelinin "Tamam oldu canım hadi bakalım" dediği, Gökmen'in "Görüşmek üzere bu arada çok protestolar var hocam" dediği, şüphelinin "Gemi için mi" dediği, Gökmen'in "Gemi için protesto var" dediği, şüphelinin "Çok iyi çok iyi" dediği, Gökmen'in "Şimdi ben görüntülere baktım sadece TÜRK BAYRAĞI nı kesiyorlar AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİ,MARMARİS KAYMAKAMI'yla beraber sadece Türk Bayrağını kesiyorlar yan taraftaki Amerikan bayrağına dokunmuyorlar" dediği, şüphelinin "Enteresan" dediği, Gökmen'in "Bu arada kılıçla evet amerikan subayının kılıcıyla kesiliyor hatta" dediği, şüphelinin "Enteresan" dediği, Gökmen'in "Yani bu diplomatik açıdan Amerikalılar Türk Bayrağını önemsediğini değer verdiğini kuşkusuz biliyorlar bir mesaj taşıyabilir mi" dediği, şüphelinin "Taşıyabilir bunu şimdi bir gaste kullanır İSTANBUL dan YENİÇAĞ kullanır CUMHURİYET kullanmaz" dediği, Gökmen'in "Yeniçağ" dediği, şüphelinin "Yeniçağ kullanır Yeniçağı sen doğrudan doğruya bir dakika yok o değil köşe yazarı vardı hani hep (anlaşılmadı) ASLAN BULUT veya SABAHATTİN Ö" dediği, Gökmen'in "Tamam hocam yazdım" dediği, şüphelinin "Onlara geçen sene onlar yarı manşet yaptılar bugün Yeniçağ'da zaten 1. sayfaya koymuşlar gemiyi amer ikalı jönleri koymuşlar nedir bu kepazelik" dediği, Gökmen'in "Evet" dediği, şüphelinin "Bunları sokmayın diye onlar yarında bu pasta işini 1. sayfada manşet yaparlar ama bugün bu şeyi geçmen lazım" dediği, Gökmen'in "Şimdi hemen yarım saat içinde geçeriz" dediği, şüphelinin "Tamam canım" dediği, Gökmen'in "Çok teşekkürler" dediği, şüphelinin "O zaman sen 5-5 buçuk arkadaşlarla özrlikte geliyorsun" dediği, Gökmen'in "Evet hocam gelicez görüşmek üzere" dediği, şüphelinin "Oldu görüşürüz" dediği,

Tape: 5555, 09.10.2008 tarihinde şüphelinin ile Mustafa Namık Kemal Boya görüşmesinde özetle; Namık Kemal Boya'nm "Hocam saygılar. Namık Kemal Boya. Nasılsınız? " dediği, şüphelinin "İyidir sen nasılsın Namık" dediği, Namık Kemal Boya'nm "Valla hocam iyiyiz memleketi aşağıdan yukarı karıştırmaya devam ediyoz. Elimizden geldiğince şimdi bi ricaları var üniversiteli gençlerin Ankara 'da Bilkent 'te Genç Aydınlanma kulübü gibi bir isimleri var bu çocukların eeee sizi bir (1) ila on (10) Kasım tarihleri arasında müsaitseniz Ankaraya rica ediyolar mümkünse." dediği, şüphelinin "Yaa ben çok sıkışığım o tarihlerde yaa ekim kasım benim en sıkışık dönemim" dediği, Namık Kemal Boya'nm "Anladım hocam" dediği, şüphelinin "İki üç tanede yurt dışı konferansım var" dediği, Namık Kemal Boya'nm "Anladım hocam" dediği, şüphelinin "Harp Akademilerinde de en yoğun olduğum şeyler" dediği, Namık Kemal Boya'nm "Biliyorum hocam" dediği, şüphelinin "Bi de Okan üniversitesinde de derslere başladım yani onları ancak Bilkent'i ilkbaharda düşünebilirim" dediği, Namık Kemal Boya'nm "ilkbaharda diyorsunuz" dediği, şüphelinin "Mart nisan gibi düşünebilirim" dediği, Namık Kemal Boya'nm "Peki hocam" dediği, şüphelinin"Oldu" dediği, Namık Kemal Boya'nm "Ben mesajı onlara ileteyim eğer uygunsa şimdi" dediği, şüphelinin "Mart nisan gibi onlarada uygunsa o zaman olur" dediği,

Tape: 5563, 24.11.2008 tarihinde şüpheli ile Necip Ş. görüşmesinde özetle; şüphelinin "Aloo" dediği, Necip Ş.'nin "Hocam iyi akşamlar ben NECİP Ş. MÜNİH ten arıyorum" dediği, şüphelinin "Aloo merhaba Necip Ş. nasılsınız iyimisiniz" dediği, Necip Ş.'nin "İyiyim sağol siz nasılsınız" dediği, şüphelinin "Teşekkürler" dediği, Necip Ş.'nin "Ben bugün gazeteleri postaya verdim de onu haber vereyim dedim" dediği, şüphelinin "Sümbül Sokak 3 Numara 1.LEVENT' dediği, Necip Ş.'nin "Evet o şekilde siz önceden adres vermiştiniz onu pakete koyduk gazeteleri içinde bide yılbaşı pastası" dediği, şüphelinin "Öylemi" dediği, Necip Ş.'nin "O şekilde gönderdik ayrıca çok teşekkür ederiz hocam bize yaptığınız bu iyilik unutulmaz bir şey" dediği, şüphelinin "Ulusal kanalda da bahsettim konferansta televizyonda" dediği, Necip Ş.'nin "Evet evet dinledik hocam çok teşekkür edıyorum ama biz arada sırada telefon edip herhalde üzmüş olmayız rahatsız etmiş olmayız" dediği, şüphelinin “Yok yok rica ederim memnun olurum" dediği, Necip Ş.'nin "Tamam hocam" dediği, şüphelinin "Birkaç günde gelir postanız" dediği,

Necip Ş.'nin "Umarım İSTANBUL a çabuk gelir öbür şehirlere pek şey yapmıyor da" . .."Dediğim gibi paket halinde gönderdik' dediği,

Tape: 5556, 30.11.2008 tarihinde şüpheli ile Halit Targan Ü.'nün görüşmesinde özetle;.. Halit'in "Hocam birkaç dakkanız varmı müsait miydiniz?" dediği, şüphelinin "Tabi tabi tabi" dediği, Halit'in "Hocam bir şey oldu gelişme oldu geçtiğimiz hafta içerisinde DOĞAN HOCA nın işte biliyorsunuz kendi adına anısına düzenlediği 24 Kasımda bir sempozyum düzenledik" ..."İşte bur dan bizlerden benim asistanlarımdan çok ciddi bir destek aldı Doğan hoca o şekilde en azından bir aktivite olarak bölümün aktivitesi olarak iktisat fakültesinde bir heyecan yarattı bu arada benim site enstitüye bir şey yazdılar doktora yeterlilik....(Anlaşılmadı) biz orda MUSTAFA ERKAL ların grubuna herhangi bir şey vermemek için işte taviz deyim yada koz vermemek için bizlerden oluşan bir jürileri oluşturuyoduk yada bölümün ne diyoruz doktora izleme komisyonları oluşturuyorduk burada benim adımı çıkarmış doğan hoca bilinçli olarak açıkçası bölüm başkanlığından sosyal enstitüsünden gelen teklifte KAYA ABİ nin adına kurulmuş, MUSTAFA E., AHMET 1, TEVFİK G. ve TÜRKER i koymuş. Yani sizin döneminizde hiç böyle olmadı benim adımı çıkarıp bu şekilde" dediği

Tape: 5557, 01.12.2008 tarihinde şüpheli ile Emin Ç.'nin görüşmesinde özetle; şüphelinin "Cumhuriyet gazetesi Kit kit gibi çalışıyor" dediği, Emin Ç.'nin "Şimdi" dediği, şüphelinin "Pazar günleri izliyorum çok iyisiniz, MUSTAFA ile birlikte harikasınız" dediği, Emin Ç.'nin "Sağol, sağolya" dediği, şüphelinin "Harikasınız, vallahi kutluyorum seni,vallahi billahi Emincim" dediği, Emin Ç.'nin "Çok teşekkür ediyorum sağol abicim" dediği, şüphelinin "Gerçekten kutluyorum seni" dediği, Emin Ç.'nin "E bende senin yazılarını izliyorum, bende seni izliyorum yani yazılarını, ekrana çıktığında vallahi işte böyle yani görevimizi yapmaya çalışıyoruz da napalım abicim" dediği, şüphelinin "Doğru" dediği, Emin Ç.'nin "Böyle yani" dediği, şüphelinin "Düşmanımız ortak' dediği, Emin Ç.'nin "Vallahi öyle yani" dediği, şüphelinin "Düşmanımız ortak" dediği, Emin Ç.'nin "Vallahi öyle, öyle" dediği, şüphelinin "Vallahi billahi" dediği, Emin Ç.'nin "Öyle abicim, çok teşekkür ederim" dediği, şüphelinin "İnşallah buluşuruz biraz çene çalarız KAPLAN" dediği,

Tape: 5564, 15.12.2008 tarihinde şüpheli ile Ali Rıza Y.'nin görüşmesinde özetle; Ali Rıza Y.'nin "sayın hocam merhabalar" dediği, şüphelinin "Buyrun" dediği, Ali Rıza Y.'nin "AVUKAT ALİ RIZA Y. aynı zamanda BARAN dergisinden arıyorum da. Geçmişte gelmiş sizi rahatsız etmiştik görüşmüştük hatırlarsın" dediği, şüphelinin "Estafurullah estafurullah" dediği, Ali Rıza Y.'nin "son ekonomik gelişmelerle işte krizle alakalı sizinle tekrar röportaj yapmak gibi talebimiz var hocam" dediği, şüphelinin "Yav ben sizden sıramı savdım bir tane verdim yani de ha artık. Ben ben sıramı savdım... Bar an dergisinden baran dergisinden ben sıramı savdım başkasını bulun" dediği, Ali Rıza Y.'nin "Çok çok beğenildi ama hocam" dediği, şüphelinin "Sağolun sağolun" dediği, Ali Rıza Y.'nin "Yani hakikaten hakikaten sizden rica ediyorlar" dediği, şüphelinin "Şimdi bak yani başkasını bulun vardır bu arada hani ben isim veriyim sana yani EMİN Ç. da verebilir bak gidin...En son UĞUR dan almışsınız dergiyi UĞUR CİVELEK ten Emin Ç. da verebilir...Emin'iyoklayın" dediği, Ali Rıza Y.'nin "Öyle mi yapalım" dediği, şüphelinin "Şimdi ben sıramı ben sıramı savdım...Tamam mı?" dediği, Ali Rıza Y.'nin "Yani ama sizinle yapılan röportaj çok beğenildi ve sadece ...(anlaşılmıyor) " dediği, şüphelinin "ben ben ben yo ben sıramı savdım ben" dediği, Ali Rıza Y.'nin "Anladım" dediği, şüphelinin "Siz şeyi yani bir yoklayın Emini falan filan bir yoklayın...Ondan sonra Emin konuşur" dediği, Ali Rıza Y.'nin "Tamam tamam hocam" dediği,

Tape: 5565, 19.12.2008 tarihinde şüpheli ile Halit Targan Ü.'nün görüşmesinde özetle; şüphelinin "Doğru doğru doğru evet doğru" dediği, Halit'in "Maalesef adamlar ele geçirdiler üniversiteyi" dediği, şüphelinin "Bölümde ne var ne yok nasıl bölüm" dediği, Halit'in "Hocam bölümde herhangi bir şey yok yani ben bölüme çok az uğradığım için...Yalnız bu asistanlarla ilgili şeyler fakültenin içi çok kötü hocam yani inanılmaz kötü fakültenin içi...Nedeni de şu çocukların çoğu bizim enstitü kadrolarından fakülte kadrolarına aktarılmıştı Ellide olarak" dediği, şüphelinin "Evet evet' dediği, Halit'in "Bunların işte BARIŞ gibi mesela...Doktora sınavlarını verdikleri an 33 A ya geçmeleri söz konusuydu...bunu pek yaklaşık... (anlaşılmıyor) geçirmek üzereydik orda bu çalışma ekonomisindeki yani artık... (anlaşılmıyor) SEDAT MURAT gibi adamlar böyle bölüm başkanlığını bu gibi adamlara emanet ettiler itiraz etmeleri sonucu YÖK'e...26 Kasıma kadar bu sınava girenleri kurtardılar 26 Kasımdan sonrakileri kurtaramadılar yani çok önemli bir kan kaybı olacak yaklaşık bir 20-25 tane asistanın görevine son verilecek şu önümüzdeki 2-3 ay içinde" dediği, şüphelinin "ney, yav çok fena yav" dediği, Halit'in "Çok kötü yani çok çok kötü hemde" dediği, şüphelinin "Targan" dediği, Halit'in "Efendim hocam" dediği, şüphelinin "Şimdi sen birinin benim eski bir öğrencimin Doçentlik Jürisindeymişsin" dediği, Halit'in "bu 5 Ocakta yapacağım" dediği, şüphelinin "Haa GÜNER GÜRSOY' dediği, Halit'in "Evet hocam" dediği, şüphelinin "Bu benim Harp akademilerinden öğrencim değer verdiğim bir öğrencim" dediği, Halit'in "Anladım hocam" dediği, şüphelinin " Tamam mı canım" dediği, Halit'in "Ben ona olumlu olumlu yazmıştım eserlerine" dediği, şüphelinin "Ha benim çok değer verdiğim pırlanta gibi bir çocuktur" dediği, Halit'in " Anladım hocam" dediği, şüphelinin "Ondan sonra ona gereken ders desteği vermeni rica edecem oldu mu canım" dediği, Halit'in "Oldu hocam merak etmeyin onu hemen bakarım hiç merak etmeyin" dediği, şüphelinin "Ha çok çok çok değerli çok değerli bir öğrencimdi benim çok çok değerli ondan sonra sevdiğim bir öğrencimdi" dediği, Halit'in "Anladım hocam" dediği, şüphelinin "Ondan sonra ona sana bi şey yapim dedim" dediği, Halit'in "Hocam merak etmeyin ben gereken şeye bakarım orda yani zannediyorum Jüri başkanı benim bizim fakültede yapılıyor sınav...değişik üniversitelerden geliyor şeyler diğer jüri üyeleri İstanbul dışından... Herhalde ben jüri başkanı olurum gerekeni yaparım hocam" dediği, şüphelinin "Sen artık en kıdemli oldun" dediği, Halit'in "Yani o hale geldik yani" dediği, Tape: 5566, 05.01.2009 tarihinde şüpheli ile Halit Targan Ü. görüşmesinde özetle; Halit'in "Hocam kusura bakmayın çok geç rahatsız ettim özür dilerim" dediği, şüphelinin "...(Anlaşılmadı) canım" dediği, Halit'in "Hocam bugün ki doçentlik sınavı hakkında bilgi veriyim diye aradım" dediği, şüphelinin "Zahmet oldu" dediği, Halit'in "GÜNER beyi hatırlıyorsunuz KARA HARP OKULU ndan" dediği, şüphelinin "Tabi tabi" dediği, Halit'in "Doçent oldu bilginiz olsun" dediği, şüphelinin "Ohhh aman iyi iyi" dediği, Halit'in "Yani ben biraz zorlandım orda eserlerden 5-3 gelmişti önüme" ..."Orda baya bir bastırdık şimdi şey oldu mutlu ayrıldık yani" dediği,

Tape: 5567, 06.01.2009 tarihinde şüpheli ile Güner G.'nin görüşmesinde özetle; Güner G.'nin "Hocam merhabalar ALBAY GÜNER" dediği, şüphelinin "Alo" dediği, Güner G.'nin " Hı hocam merhabalar GÜNER G." dediği, şüphelinin "Ha merhaba Güner kutlarım seni " dediği, Güner G.'nin " Sağolun" dediği, şüphelinin "Dün akşam telefon geldi TARGAN telefon etti" dediği, Güner G.'nin " Tamam çok sağolun" dediği, şüphelinin "Geçmişsin hallolmuş" dediği, Güner G.'nin " Sağolun sağolun " dediği, şüphelinin "Ondan sonra senden bir söz almışlar" dediği, Güner G.'nin " Aldılar aldılar o sözü" dediği, şüphelinin "geçmiş olsun geçmiş olsun hadi bakalım" dediği, Güner G.'nin " Tamam çok çok sağolun çok teşekür ediyorum herşey için" dediği, şüphelinin "Hadi dün akşam Targan beni aradı hocam dedi halloldu mesele dedi" dediği, Güner G.'nin " Tamam tamam çoksağolsunyani Targan hoca da anlayışla davrandılar" dediği, şüphelinin "Evet evet ondan sonra" dediği, Güner G.'nin " Tamam yani çok sağolun ben ben şimdi Ankara ya dönüyorum" ... dediği, şüphelinin "Rica ederim" dediği,

Tape: 5568, 05.02.2009 tarihinde şüpheli ile Adnan Türkkan'ın görüşmesinde özetle; Adnan Türkkan'ın "Hocam merhabalar ADNAN TÜRKKAN Türkiye gençlik birliği başkanı nasılsınız" dediği, şüphelinin "Ha teşekkürler canım söyle" dediği, Adnan Türkkan'ın "Hocam şimdi 13 Mart cuma günü Marmara Üniversitesi 'nde büyük bir etkinlik organize ediyoruz bu şöyle bir etkinlik olacak öncelikle sayın RAUF DESKTAŞ'ın onur konuğu olacak bir etkinlik düşünüyoruz kabul ettiler kendi davetimiz 13 Mart günü" dediği, şüphelinin "13 Mart" dediği, Adnan Türkkan'ın "şimdi Göztepe kampusunun en büyük salonu hocam 400-500 kişilik biz tabi orası yetmez dedik şeyi spor salonu var orda büyük bir spor salonu 2000 öğrenci alıyor yaklaşık spor salonu istedik okuldan okulda bu talebimizi kabul etti 13 Mart günü Göztepe 'de spor salonunda 2000 öğrencinin katılacağı büyük bir etkinlik içerik olarak da Türkiye batı ilişkileri ve seçenekler yani her yönü ile" dediği, şüphelinin "Evet" dediği, Adnan Türkkan'ın "Askeri ilişkiler, ekonomik ilişkiler, siyasi" dediği, şüphelinin "Konuşmacılar kim ?" dediği, Adnan Türkkan'ın "hocam şimdi yani onur konuğumuzu Rauf Denktaş'ı düşünüyoruz şimdi bizimle şöyle düşündük özellikle ekonomik güçler batı ile ekonomik ilişkileri gümrük birliği ÎMF konusunda sizin en yetkin şey sizi gördük hocam zamanınız uygunsa" dediği, şüphelinin "Yanı bir" dediği, Adnan Türkkan'ın "Evet" dediği, şüphelinin "Yani iki konuşmacı olacak bir Rauf Denktaş bir de EROL MANİSALI o şekilde " dediği, Adnan Türkkan'ın "Hocam şöyle bir şey düşünüyoruz yani Rauf Denktaş 'in ki şey olur tabi yani bir kısa bir sunum gibi olur ancak onur konuğu olduğu için ama biz iki veya üç konuşmacı şöyle hocam bir askeri anlamda NATO şimdi Nato 'nun 60.yıl olması itibari ile bir Asker emekli bir Askeri çağırmayı düşünüyoruz yani askeri anlamda güvenlik anlamında Türkiye 'nin batı ilişkilerini nereye gidiyor ekonomik anlamda da sizin değerlendireceğiniz bir şey çözsek yani diyelim ki TUNCER paşa yada o düzeyde biri" dediği, şüphelinin "Şimdi" dediği, Adnan Türkkan'ın "Evet" dediği, şüphelinin "Şöyle sırf Denktaş olsaydı tamamdı ama ben biliyorsun kalabalık şeylere girmiyorum yani" dediği, Adnan Türkkan'ın "Biliyorum biliyorum hocam biliyorum" dediği, şüphelinin "Hep yalnız yalnız konferans veriyorum" dediği, Adnan Türkkan'ın "Biliyorum hocam evet evet" dediği, şüphelinin "Yani şöyle düşünün ya ben yalnız gezeceğim bir konferans ayarlarsınız bana yahut" dediği, Adnan Türkkan'ın "Evet" dediği, şüphelinin "Denktaş'in yanında bir yalnız ben bulunurum yani çok kalabalık olursa onu şey yapmam " dediği, Adnan Türkkan'ın "Anladım hocam" dediği, şüphelinin "Tamam bi yani benim" dediği, Adnan Türkkan'ın "Tamam" dediği, şüphelinin "Önerim size" dediği, Adnan Türkkan'ın "Evet" dediği, şüphelinin "Yani Denktaş artı Erol MANİSAlı ise tamam" dediği, Adnan Türkkan'ın "Anladım" dediği, şüphelinin "Ama başkalarım koyacaksanız o zaman beni başka bir şeye sefere saklarsınız tamam mı?" dediği, Adnan Türkkan'ın "Tamam hocam tamam" dediği, şüphelinin "Bu benim önerim size bu oldumu " dediği, Adnan Türkkan'ın "Tamam oldu hocam tamam" dediği, şüphelinin "Hadi bakalım" dediği, Adnan Türkkan'ın "Onu bir değerlendirip sizi arayacağız hocam" dediği, şüphelinin "Siz değerlendirin bana yanıt verirsiniz oldumu" dediği, Adnan Türkkan'ın "Tamam oldu hocam iyi günler sağolun" dediği, şüphelinin "Hadi bakalım iyi dersler" dediği,

Tape: 5569, 06.02.2009 tarihinde şüpheli ile Murat'ın görüşmesinde özetle; Murat'ın "merhaba hocam ben MURAT size ulaşmaya çalışıyorduk ...(anlaşılmıyor) merak ettik ulaşamayınca bir türlü" dediği, şüphelinin "ben işte hastaneden sonra öğleden sonra gazeteye gittim gazetenin yarın TÜRKEL le ilgili olarak.. .Nasıl bir yayın yapacağı konusunu konuştuk birinci sayfadan girecekler...Vesaire onları onları konuşmak için gazeteye gittiler" dediği, Murat'ın "Anladım anladım hocam NURİYE teyze de ulaşamamış size de onun üzerine öyle konuştuk EMİNE de bir kaç kere üç dört kere çevirdi BARIŞ aradı falan" dediği, şüphelinin "Ha işte bak Gazetede toplantıdayken...Gün telefonu kapatmıştık" dediği, Murat'ın "tahmin ettik öyle bir şey olduğunu" dediği, şüphelinin "İLHAN SELÇUK falan filan bir kaç saat iki üç saatlik görüşmemiz oldu" dediği, Murat'ın "Anladım" dediği, şüphelinin "Bu yarın ki sayı" dediği, Murat'ın "güzel bir şey olacak o zaman böyle kapaktan filan da girecekler" dediği, şüphelinin "Evet evet birinci sayfadan iyi bir şekilde giriyorlar gazete çalışanlarının görüşleri alındı dışarıdan görüşler alındı yani özel olarak Türker M. la şahsen tanışanların" dediği, Murat'ın " Çok güzel çok çok şey yaparsınız ...(anlaşılmıyor)" dediği, şüphelinin "İzlenimleri alındı onları onları bütün ayarladık" dediği,..,, "İşte gazetede şeylerle uğraştık yani yarın ki TÜRKEL M. 'la ilgili çünkü şeyleri düzenledik" dediği. Murat'ın "Anladım tahmin edemedik onu onu tahmin edemedik işte hocam" 'dediği, şüphelinin "Tabi ben onu işte onu çünkü herkes kendi halinde olduğu içinde için aleminde olduğu için bu işlere kafa yormazlar birinin gidip uğraşması gerekiyor da onu da ben yaptım hı" dediği,

Tape: 5559, 24.03.2009 tarihinde Erol MANİSA ile Hasan B.'nin görüşmesinde özetle; ...Hasan B.'nin "Bin canım olsa binini de veririm" dediği, şüphelinin "şimdi bunlar iftira edecekler bizlere" dediği, Hasan B.'nin "Tabiki tabiki" dediği, şüphelinin "işte gazeteler malum çevreler" dediği, Hasan B.'nin "Tabi" dediği, şüphelinin "İyi ki aleyhimde yazıyorlar birde düşünün beni öven yazılar yazsalardı ne yapardım" dediği, Hasan B.'nin "Tabi ki" dediği, şüphelinin "Kimsenin suratına bakamazdım" dediği, Hasan B.'nin "İyi ki iyiki seçim öncesi öncesi manipülasyonlar" dediği, şüphelinin "Evet evet" dediği, Hasan B.'nin "Şerefsizlikler ama benim adım Hasan B. ise Erol MANİSALI'nın saçının bir teli için bin canımı veririm" dediği, şüphelinin "Sağolun sağolun sayın B. sağolun" dediği, Hasan B.'nin "Aynen aynen şu o karar çıkıyor sizin o tesbitiniz 1-MAKARYOS "dediği, şüphelinin "Evet" dediği, Hasan B.'nin "2-ERBAKAN" dediği, şüphelinin "Evet" dediği, Hasan B.'nin "3- ECEVİT' dediği, şüphelinin "Evet" dediği, Hasan B.'nin "4-APO" dediği, şüphelinin "Evet" dediği, Hasan B.'nin "Beş derde" dediği, şüphelinin "Evet" dediği, Hasan B.'nin "Say say bitmez" dediği, şüphelinin "Evet evet evet" dediği, Hasan B.'nin Anti Amerikancı kim varsa haydi gelde al benim" dediği, şüphelinin "Doğru doğru" dediği, Hasan B.'nin "Bilmem neyimi der oda anti Amerikancı afedersiniz" dediği, şüphelinin "Bunlar EMPERYALİZMİN UŞAKLARF dediği, Hasan B.'nin "Tabi Emperyalizmin" dediği, şüphelinin "Sömürgecilerin uşakları bunlar" dediği, Hasan B.'nin "Ve AB nin uşakları hocam AB nin" dediği, şüphelinin "Evet sömürgeci AB ve ABD nin uşakları bunlar içimizdeki" dediği, Hasan B.'nin "Uşakları tabiki tabiki tabiki" dediği, şüphelinin "Maalesef zehirler" dediği, Hasan B.'nin "Bugün MUSTAFA BALBAY ı almışlar içeri" dediği, şüphelinin "Yaaayaaa" dediği, Hasan B.'nin "Ne yapcan Mustafa'yı aldın "dediği, şüphelinin "Yaaa" dediği, Hasan B.'nin "Mustafa Balbay ne yapmış yaaaa dünyanın en güzel adamı" dediği, şüphelinin "Adam gastecilik yapmış" dediği, Hasan B.'nin "Pırılpırılda bir adam biliyor musunuz?" dediği, şüphelinin "Allah kahretsin" dediği, Hasan B.'nin "Ben çok iyi tanıyorum biz onunla seksen öncesinden tanışırız İzmir'den pırıl pırıl bir çocuk" dediği, şüphelinin "Yaaa" dediği, Hasan B.'nin "Asla yasadışı namus dışı hiç bir şey" dediği, şüphelinin "Yapmaz ki hiç hiç hiç" dediği, Hasan B.'nin "Hiç ben biliyorum çok iyi tanıyorum" dediği, şüphelinin "Evet pırıl pırıl bir çocuktur" dediği, Hasan B.'nin "Pırıl pırıl" dediği, şüphelinin "Pırılpırıl namuslu çocuk" dediği, Hasan B.'nin "Benden beş altı yedi o atmış doğumlu yani pırıl pırıl namuslu ama olmaz böyle bir şey ama ZEKERİYA ÖZ'ün de bir gün ipi çekilir" dediği, şüphelinin "Hin hım hım" dediği, Hasan B.'nin "Hocam saygılar sunuyorum"'dediği, şüphelinin "Saygılar sunuyorum görüşmek üzere aradığınız için teşekkürler" dediği, Hasan B.'nin "Televizyonda" dediği, şüphelinin "İyi günler iyi günler diliyorum saygılar sunuyorum" dediği, Hasan B.'nin "Adınız adınızdaki manipülasyonu duyunca sesinizi duymak istedim" dediği, şüphelinin "Sağol sayın B. saygılar sunuyorum" dediği,

Tape: 5560, 24.03.2009 tarihinde şüpheli Erol MANİSALI ile Bilge'nin görüşmesinde özetle; Bilge'nin "Alo. Ha merhaba. Ben BİLGE. Nasılsınız?" dediği, şüphelinin "İyidir sen nasılsın" dediği, Bilge'nin " Bende iyiyim sağolun şimdi AYDINLIK'tan arkadaşlar burada da bir mail gönderilcekmiş galiba" dediği, şüphelinin "Ha şimdi bugün İLHAN ahiyle toplantı halindeydik Şimdi bitti hazırlayamadım o metni" dediği, Bilge'nin " Ha ha" dediği, şüphelinin "Ondan sonra yarın ben bir mülakat ver ecem dergi AYDINLIK'a o şekilde yapacaz" dediği, Bilge'nin "Yani şey" dediği, şüphelinin "AYDINLIĞIN genel yönetmeni yayın yönetmeniyle öyle konuştuk" dediği, Bilge'nin "Mülakat karşılıklı sizden söyleşi mi alınacak" dediği, şüphelinin "Ha ha söyleşi olacak" dediği, Bilge'nin "Karşılıklı sizden söyleşi alınacak yarın için peki saat belirledik mi hemen" dediği, şüphelinin "Yani tel tel, telefonda da yapabiliriz onu yarın tamam mı?" dediği,

Tape: 5570, 09.04.2009 tarihinde Erol MANİSA ile Gökhan'ın görüşmesinde özetle; Gökhan'ın "Rahat duyabiliyor musunuz GÖKHAN ben" dediği, şüphelinin "Ha Gökhan yüksek sesle konuş" dediği, Gökhan'ın "Tamam hocam Ankara 'dasınız sanıyorum" dediği, şüphelinin "Evet" dediği, Gökhan'ın "Aldığımız bilgiye göre evet hocam Pazartesi akşam bizim LALE Ş. program koordinatörümüz biliyorsunuz" dediği, şüphelinin "Pazartesi akşamı" dediği, Gökhan'ın "Evet onun bir programı var beyin fırtınası daha önce siz İstanbul'da da ağırlamıştık hatırlıyorsunuz" dediği, şüphelinin "İstanbul'dan mı yapıyorsunuz" dediği, Gökhan'ın "Hayır Ankara'dan yapacağız bu hafta da...Bu Kıbrıs'taki Ergenekon olayı Denktaş 'a filan uzandırmaya çalışıyorlar ya...Lale hanım diyor ki işte AHMET ZEKİ B. 'la da görüşsün bu gün her halde beraberdiniz onunla da Ahmet Zeki B.ve sizi de ağırlamak istiyoruz Pazartesi akşam uçağı ile sizi bir getirebilir miyiz buraya uygun olur mu?" dediği, şüphelinin "Ankara'ya mı" dediği, Gökhan'ın "Evetyani uçakla sizi" dediği, şüphelinin "Yok Ankara'ya gelemem" dediği, Gökhan'ın "Ha gelemezsiniz" dediği, şüphelinin "Yok Ankara'ya gelemem" dediği, Gökhan'ın "Anladım yani" dediği, şüphelinin "Ankara ya gelemem çünki gündüz bütün gün şey var benimle ilgili bir kitap yazılıyor o altıya yediye kadar eve gelecekler onlarla ilgili çalışacağız...Hadi bu gün de Başkent üniversitesine konferansa geldik" dediği, Gökhan'ın "Haberim haberim var hocam haberim var" dediği, şüphelinin "Ondan dönüyorum şimdi İstanbul'a hava alanında gidiyorum" dediği, Gökhan'ın "Güle güle hocam hoşça kalın sağ olun" dediği,

d-Örgütsel İrtibatlar[değiştir]

Habib Ümit SAYIN'a ait olan 6600 marka(351546/00/075524/6 )cep telefonu rehber bilgisinde ve İbrahim BENLİ'ye ait olan Nokia Marka 6300 Model (İMEİ:353933019430581) cep telefonu rehber bilgisinde, Erol MANİSA'ya ait (5326903565) numarasının kayıtlı olduğu görülmüştür.

-Soruşturma Kapsamında Daha Önce Yapılan Aramalarda Hakkında Elde Edilen Deliller:

Şüpheli Erol MANİSA ile ilgili olarak ayrıca;

Ahmet Hurşit TOLON'dan elde edilen dijital verilerde bulunan "tesud 17 aralık program" isimli sunu içerisinde, Türkiye Emekli Subaylar Derneği tarafından düzenlenen bir sempozyumda, dosya sanıklarından Erol MÜTERCİMLER, Hüseyin Vural VURAL, Ahmet Tuncay ÖZKAN, Ahmet Hurşit TOLON ve Mustafa Ali BALBAY ile birlikte şüphelinin de konuşmacı olarak katıldığı,

Tutuksuz sanıklardan Erhan GÖKSEL'den elde edilen dokümanlar içerisinde, (2) sayfadan ibaret "Sn.Erhan GÖKSEL dikkatine" ibareli "Yusuf Ö. Antalya TEMAD R BşV' isimli şahıs tarafından Hulki C.'na hitaben yazıldığı değerlendirilen, "MİLLİ BİRLİĞİ OLUŞTURMAK' başlıklı faks çıktısının içeriğinde; "Gördüğüm ve tespit edebildiğim vatanseverlerden bir grup: ....Erol MANİSA " şeklinde ibarelerin bulunduğu, Tutuklu sanıklardan Ahmet Tuncay ÖZKAN'a ait depoda yapılan aramada elde edilen EK-(llO) -1 Adet 105 sayı ile numaralandırılmış şeffaf föy dosyanın içeriğinde, 6 sayılı sayfada, "Ankara 'da Büyük Buluşma Cumhuriyetçi isimler ilk kez bir araya geliyor" başlığı altında Devlet Eski Bakanı Kamran İ.imzası ile 14 Ocak 2008 Pazartesi günü Atatürk Milliyetçiliğini, üniter yapıyı savunan tanınmış gazeteci, siyasetçi ve işadamının da aralarında olduğu 70 kişinin Ankara' daki toplantıya çağrıldığını anlatan yazı fotokopisi içerisinde şüphelinin de isminin geçtiği,

ADD(Atatürkçü Düşünce Derneği) Kadıköy Şubesi'nde yapılan aramada elde edilen dijital verilerde "Tarihi uyarı" başlıklı belgede, Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi Hukuk ve Siyaset Okulu başlıklı bölümde "05.02.2008, Salı 13.30 - 15.30 AB: Gelecek mi? Hayal mi? Prof. Dr. Erol MANİSA İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi" şeklinde isminin geçtiği,


Tutuklu sanıklardan Birol BAŞARAN'dan elde edilen dijital veriler içerisinde bulunan "07.12.2003-12.11.2005 DÖNEMİ YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU' başlıklı belge içerisinde, "OCAK 2005 Aydınlanma Söyleşisi / 08.01.2005 Konuşmacılar: Prof Dr Nur Serter, Prof Dr Erol MANİSA, Konu: Türkiye İçin Yeni Dış Politika Arayışları" şeklinde isminin geçtiği,

Aynı şahıstan elde edilen "UNUTMA" isimli doküman içeriğinde, birçok isimlerin bulunduğu listede "Erol MANİSALI - Avrupa" şeklinde isminin geçtiği,

Tutuklu sanıklardan Doğu PERİNÇEK'in genel başkanlığını yaptığı İşçi Partisi Genel Merkezi'nden elde edilen dijital verilerden,

- "Danışma kurulu"

- "BÜYÜK PROJE 2006 TALAT PAŞA HAREKATI Danışma Kurulu Üyeleri",

- "Yüzler Meclisi 22 Aralık 2003",

- "Milli Güçbirliği Toplantısına Çağrılacak Şahsiyetler"

- "TGB_ye_destek_verenler" isimli dokümanlara konu olan listelerde, halen tutuklu ve tutuksuz olarak yargılanmalarına devam edilen birçok şüpheli ile birlikte şüpheli Erol MANİSALI'nın da isminin bulunduğu,

Tutuklu Sanıklardan Doğu PERİNÇEK'in genel başkanlığını yaptığı İşçi Partisi Genel Merkezi'nden elde edilen dijital verilerden, -"40'lar",

- "40'LAR TOPLANTISI,

- "\.Lozan2007",

- "Talat Paşa Komitesi" başlıklı belgenin "Büyük Proje 2007 Talat Paşa Harekatı Danışma Kurulu Üyeleri" arasında,

- "6.79 Talimat",

- "3 Ağustos 2006 Harita Eylemleri ve Milli Hükümet Programı Eylemleri İçin Çağrılacak İsim Listesi" içerisinde,

- "20060509 20ler çağrı listesi" isimli belgede,

- "Çağrı Genel Liste",

- "Öncüleri Partileştirme Harekatı Görüşülecek Şahsiyetler",

- "Milli Cephe Katılımcılar",

- "Milli Cepheye Çağrılanlar",

- "Milli İktidar Harekâtı (Mih)" isimli belgede "Katılımcılar" başlığı altında,

-"USTRAM PLANF isimli belgede "Ekonomi ve Maliye Komisyonu" başlığı altında,

- "Komite Listesi" isimli dokümanlara konu olan listelerde halen tutuklu ve tutuksuz olarak yargılanmalarına devam edilen birçok sanık ile birlikte şüphelinin de isminin bulunduğu, Tutuklu Sanıklardan Habib Ümit SAYIN'dan elde edilen dijital verilerde, ugenelprotokollist02" isimli, "Neden Kitap Derin Devletler, Gizli Projeler ve Kirli Gerçekler Protokol Listesi5 Temmuz 2006" başlıklı belgede şüphelinin de isminin geçtiği,

Tutuklu Sanıklardan Hayati ÖZCAN'dan elde edilen dijital verilerde, "rehber" isimli belgede şüphelinin isminin ve telefon numaralarının bulunduğu,

Tutuklu Sanıklardan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen dijital verilerde "Belge 14" isimli dokümanda, sonradan tutuklu sanıklardan Habip Ümit SAYIN ve Mehmet Adnan AKFIRAT isimli şahıslar arasında yazıldığı anlaşılan MSN yazışmalarında;

25.02.2001 tarihinde;

"abc says: YÖK'te yeni atamalardan sonra Alemdaroğlu'nun durumu da çok sağlam değil. Sezer, rektör olarak Erol MANİSA'yı atayacak deniyor. Bu nedenle YÖK üyeliği önerisini kabul etmemiş.

xyz says: Erol MANİSA mason..." şeklinde şüphelinin isminin geçtiği,

Tutuklu sanıklardan Mustafa Ali BALBAY'dan elde edilen, "SANAL S. 0.1" isimli "(tasan) SANAL SİYASİ OLUŞUM' başlıklı dokümanda, "Gerçek güvenilebilir kişiler kimlerdir? Nasıl bulunacaktır?" başlıklı bölümde şüphelinin de isminin geçtiği,

Tutuklu sanıklardan Sevgi ERENEROL'dan elde edilen dijital verilerde "Notlar" isimli "Lozan 2005 'e Katılma Daveti" başlıklı belgede, Paneller İçin Önerilen İsimler" başlıklı bölümde şüphelinin de isminin geçtiği,

Tutuksuz sanıklardan Tunç AKKOÇ'tan elde edilen dijital verilerde; "bütün liste" isimli belgede şüphelinin de isminin geçtiği,

Turhan ÇÖMEZ'den elde edilen dijital verilerde "Zengin Millet" isimli belgede şüphelinin de isminin geçtiği,

1578 nolu tape 16.02.2008 tarihinde Emin GÜRSES ile Necmi Ç. arasında geçen görüşmede özetle; Ergenekon soruşturması kapsamında bir operasyon daha yapılacağı ve bu operasyonun akademik kesime yapılacağından, bu operasyonda Emin GÜRSES ile şüphelinin alınacağından bahsettikleri,

1588 nolu tape 20.02.2008 tarihinde Emin GÜRSES ile Vedat YENERER arasında geçen görüşmede özetle; Ergenekon soruşturması kapsamında şüphelinin de alınacağından bahsettikleri,

1837 nolu tapede 15.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile Esin/İbrahim Y. isimli şahıslar arasında geçen görüşmede özetle; sanık İlhan SELÇUK'un, şüphelinin yanma geldiğinden ve aralarında bir görüşme geçtiğinden bahsettiği,

4356 nolu tapede 21.02.2008 tarihinde Yavuz isimli şahıs ile M.Şener ERUYGUR arasında geçen görüşmede özetle; Yavuz isimli şahsın şüphelinin yurtdışına ADD'nin konferansına gittiğinden, ADD'nin Üsküdar'da şube açması durumunda her türlü yardımda bulunacağından bahsettiği,

6132 nolu tapede 21.05.2008 tarihinde M.Şener ERUYGUR ile Osman A. arasında geçen görüşmede özetle; Osman A.'m, şüphelinin bir konferans için geldiğinden ve Dursun Ali'nin şüphelinin şubelere gitmesine konferanslar vermesine referans vermediğinden bahsettiği,

6152 nolu tapede 15.06.2008 tarihinde M.Şener ERUYGUR ile Mustafa YURTKAN arasında geçen görüşmede özetle; oluşturulan Bilim ve Danışma Kurulunda şüphelinin de yer aldığından bahsettikleri,

6442 nolu tapede 19.02.2008 tarihinde Halis Yavuz IŞIKLAR ile Barış isimli şahıs arasında geçen görüşmede özetle; Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından verilen bir yemeğe Sabih KANADOĞLU, Şener Paşa, Erol MANİSALI isimli şahısların da katılacağı ile ilgili görüşmelerin yer aldığı,

6449 nolu tapede 04.05.2008 tarihinde Halis Yavuz IŞIKLAR ile Sadettin T. arasında geçen görüşmede özetle; Fenerbahçe Orduevinde verilecek olan bir yemeğe Sabih KANADOĞLU, Erol MANİSALI isimli şahıslar ile generaller ve amirallerin de katılacağı ile ilgili görüşmelerin yer aldığı,

6708 nolu tapede 16.01.2008 tarihinde Neriman AYDIN ile Nuriye K. arasında geçen görüşmede özetle; Nuriye K.'nin "Yılmaz D.isimli şahsın yazdığı yazıda Erol MANİSALI'dan bahsettiği ve Erol MANİSALI'yı bir toplantı için çağıracağını söylediği,

6711 nolu tape de 16.01.2008 tarihinde sanık Neriman AYDIN ile Nuriye K. arasında geçen görüşmede özetle; Nuriye K.'nm, bazı konularla ilgili görüşebilmek için Erol MANİSALI' yi davet ettikleri fakat şüphelinin işi çıktığı için gelemeyeceğini, müsait olunca kendisini arayacağını, bu hafta Sabih KANADOĞLU'nun geleceğini söylediği,

7783 nolu tape de 07.01.2008 tarihinde Ahmet Tuncay ÖZKAN ile M.Şener ERUYGUR arasında geçen görüşmede özetle; M.Şener ERUYGUR'un Erol MANİSALI ile yemek yiyeceğini, Tuncay ÖZKAN'in ise bu yemeğe dahil olabileceğini söylediği,

8677 nolu tape 06.06.2008 tarihinde ve 8681 nolu tape 11.06.2008 tarihinde Engin AYDIN ile Turan isimli şahıs arasında geçen görüşmelerde; Engin AYDIN'm Erol MANİSALI ve İlhan SELÇUK ile görüştüğünü söylediği,

10877 nolu tape 21.02.2008 tarihinde Mustafa DÖNMEZ ile İlhan Yaşar H. arasında geçen görüşmede; şüphelinin projelerini takip ettiklerini beyan etmişlerdir. Soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan şüphelilerin kullandığı telefon numaralarının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve ilgili GSM firmalarından temin edilen HTS kayıtlarından, şüphelinin, Veli KÜÇÜK, Adnan TÜRKKAN, Mustafa Ali BALBAY, Doğu PERİNÇEK, Sinan Aydın AY GÜN. Tunç AKKOÇ, Mehmet Şener ERUYGUR, Habip Ümit SAYIN, İbrahim BENLİ, Sevgi ERENEROL, Vedat YENERER, Erol MÜTERCİMLER, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Serhan BOLLUK, Ferit İLSEVER ve Emin GÜRSES ile irtibatlı olduğu tespit edilmiştir.

-53 ile numaralandırılan 257 68 82 ile başlayan başına kadar ile biten el yazması doküman içerisinde Merdan Yanardağ, Tuncay Özkan ve Ümit Zileli isimlerinin yazılı olduğu devamında "Doğu Perinçek hiçbir siyaset ve fikir adamının yapamadığını yaptı. Oktay Ekşi 11 Mart 2007", "İlhan Selçuk Batı Emperyalizminin ikiyüzlülüğünü Doğu Perinçek ortaya çıkardı" ibarelerinin yer aldığı doküman içeriğinden, şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma şüphesi ile haklarında işlem yapılan şahısları övücü nitelikte notlar yazmasından örgüt üyeleri arasındaki dayanışma da ortaya çıkmaktadır.

Ahmet Hurşit TOLON'dan elde edilen digital verilerin incelenmesinde; "TESUD (Türkiye Emekli Subaylar Derneği) 17 Aralık Programı" dokümanı içerisinde bulunan "YILDÖNÜMÜNDE, KÜRESEL VE BÖLGESEL BÎR YAKLAŞIM İÇİNDE, TÜRKİYE - AB İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ VE BU ÇERÇEVEDE TÜRKİYENİN AÇILIMLARI " konulu sempozyuma ait program içerisinde; "PANEL İKİNCİ OTURUM (Devamı)" başlığı altında, "Konuşmacılar: Prof.Dr. Erol MANİSALF şeklinde şüphelinin isminin yer aldığı, Sanık Ahmet Hurşit TOLON'dan elde edilen dijital verilerin incelenmesinde ve tutuksuz sanıklardan Erhan GÖKSEL'den elde edilen dokümanlar içerisinde; (2) sayfadan ibaret "Sn.Erhan GÖKSEL dikkatine" ibareli "Yusuf ÖZKARA Antalya TEMAD İl Bşk" isimli şahıs tarafından yazıldığı anlaşılan, "MİLLİ BİRLİĞİ OLUŞTURMAK' başlıklı faks çıktısının içeriğinde; "Gördüğüm ve tespit edebildiğim vatanseverlerden bir grup: ....Erol MANİSALI " şeklinde çok sayıda Ergenekon silahlı terör örgütü sanığı şahıs ile birlikte şüphelinin de isminin geçtiği,

Tutuklu sanıklardan Birol BAŞARAN'dan elde edilen dijital veriler içerisinde bulunan "07.12.2003-12.11.2005 DÖNEMİ YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU' başlıklı belge içerisinde, "OCAK 2005 Aydınlanma Söyleşisi / 08.01.2005 Konuşmacılar: Prof Dr Nur Serter, Prof Dr Erol MANİSALI Konu: Türkiye İçin Yeni Dış Politika Arayışları" şeklinde şüphelinin isminin geçtiği, aynı şahıstan elde edilen "UNUTMA" isimli doküman içeriğinde, çeşitli şahısların isimlerin bulunduğu listede "Erol MANİSA - Avrupa" şeklinde şüphelinin isminin geçmesi ile ilgili olarak; bahsedilen belgenin Nur S. ile İstanbul Üniversitesi'nde katıldığı bir konferansla alakalı olduğunu, bu konferansı kimin organize ettiğini hatırlayamadığını, Ümit SAYIN'ın kendisine 2006'dan daha evvel kitap gönderdiğini, ancak bu kitabını hatırlamadığını, adını neden protokol listesine aldığını bilemediğini,

Tutuklu sanıklardan Mustafa Ali BALBAY'dan elde edilen, dijital veriler içerisinde "SANAL S.O.l" isimli "(tasarı) SANAL SİYASİ OLUŞUM' başlıklı dokümanda, "(TASARI)-SANAL SİYASİ OLUŞUM-AÇIKLAMA- şeklindeki belgede şüphelinin isminin geçmesi ile ilgili olarak; söz konusu dokümandan haberinin olmadığını, SSO hakkında da bir şey bilmediğini, Şule P.'le birkaç kez karşılaştığını, samimiyeti olmadığını,

Turhan ÇÖMEZ adlı şahıstan elde edilen dijital verilerde; "Zengin Millet" isimli belgede "300 yıllık açığın telafisi için: ZENGİN MİLLET HAREKETİ' şeklindeki belgede Şüphelinin isminin geçmesi ile alakalı olarak; bu konu ile ilgili hiçbir bilgisinin olmadığını, Turhan ÇÖMEZ isimli şahıs ile bir televizyon programı için Kanal D'ye gittiği zaman ayak üstü karşılaştığını, M. Şener ERUYGUR'un başkanı olduğu ADD Genel Merkezi'nde yapılan aramalarda Genel Başkan odasında elde edilen 7 nolu CD içerisinde bulunan; 11 Şubat 2004 (yalman-özdağ) adlı S-l ve S-2 şeklinde belirtilen kişiler arasında diyalog tarzı yazılar içeren doküman içerisinde "Kaset Çözümü-2" başlığı altında, "S-l" olarak ifade edilen ve TSK Mensubu olduğu değerlendirilen kişinin; "Biraz önce buradan çıkan şahıs Adana'da Atatürkçü Düşünce derneği üyesi bir zat. Hep aynı şeyler söyleniyor. Artık sol sağ yok Milli, Gayri Milli var. Buraya her gün 5-6 kişi geliyor. Hepsi aynı şeyi söylüyor. ... Eskiden tepkiler bireyseldi. Şimdi tepkiler gruplaştı. Yalnız gruplar münferit Bu grupların birleşmesi gerekir. Ben Ulusal Hareket Platformunun başladığını biliyorum. Çeşitli hareketler var. Bunların bir araya toparlanması gerekiyor.Bunu nasıl yapabilirim endişesi içindeyim. Bu üniforma içerisinde bu olur mu? " dediği, S-2 olarak ifade edilen kişinin; "Olmaz Paşam. Yanlış olur. Daha önce sizle paylaşmıştım. Önümüzdeki dönemde federasyon isteyen güçlerle milli güçler çarpışacak. Milli güçlerin radikal hareket etmeleri gerekmektedir... Bir şeylerin milli devlet çerçevede değişmesi gerektiği biliniyor... Ortaya çıkacak oluşumun Türk devletini yeniden kurmak gibi bir ideal taşıması lazım. Bu iddia ile radikal devrimci bir eylemi birleştirirse... Ben yine de bu hareketi gerçekleştirecek örgütlü siyasal hareketin MHP olduğunu düşünüyorum. Bunu ancak bir siyasi parti ile gerçekleştirebilirsiniz... Ben Milli Devlet partisinin MHP etrafında olabileceğini düşünüyorum. Bunun içerisinde Atilla 1. da olmalı, Erol MANİSALI, Oktay S. da o/ma/z"şeklinde isminin geçtiği,

Ayrıca; "Kaset Çözümü-3" başlığı altında, S-l olarak ifade edilen ve TSK Mensubu olduğu değerlendirilen kişinin; "Bunlar çok güzel de, bunları topluma anlatacak adam lazım. Bakın gayri milli kanallar kaç gündür Kıbrıs'ın satılması için program yapıyorlar. Bunun karşısında başka bir televizyon olacak ki. O da karşı fikirleri savunsun. Hocalar var. Erol MANİSALI gibi birçok kişi var. Bunları oraya koyalım" şeklindeki ifadelerde isminin geçtiği, M.Şener ERUYGUR'un başkanı olduğu ADD Genel Merkezinde yapılan aramalarda Genel Başkan odasında elde edilen 13 nolu CD içerisinde bulunan ve "Ankara Ocak-2004" ifadeli, "Sayın" başlıklı ve M.Şener ERUYGUR tarafından hazırlandığı anlaşılan mektup içeriğinde; "Sayın...

Yıkıcı, bölücü ve İrticai odakların Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter ve laik yapısını aşındırmak ve koşullan şekillendirdikten sonra da değiştirmek maksadına yönelik olarak uyguladıkları hareket tarzlarını zat-ı alinizin de tüm Atatürkçü aydınlar gibi dikkatle ve endişe ile izlediğini biliyorum.

İrticai çevrelerin medyaya yönelik faaliyetlerinin arka planında da medyayı tek sesliliğe götürecek tarzda, medyadaki muhalif, ulusalcı ve Atatürkçü kalemleri susturmak ve medyayı kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirme gayretleri bulunmaktadır. Bu kapsamda; Tuncay ÖZKAN, Hulki C, Emin Ç, Mustafa BALBAY, Ümit Z, Mümtaz S, Necati D. ve Erol MANİSALI çalıştıkları medya kuruluşlarından tasfiye edilmiş veya Tv programları yayından kaldırılmıştır" şeklindeki mektupta şüphelinin isminin geçmesi ile ilgili olarak; bu değerlendirme hakkında hiçbir fikrinin olmadığını, başkasına ait bir değerlendirme olduğunu, beyan ettiği, Mustafa ÖZBEK isimli şüpheliden elde edilen dijitaller içerisinde bulunan doküman içerisinde; "ASAM-ERMENİ ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ-INSTITUTE FOR ARMENIAN RESEARCH-GÜNLÜK BÜLTEN DAILY NEJVS 14 Kasım 2005" başlıklı, Oya EREN, Yıldız DEVECİ tarafından hazırlanan, bilgi kısmında "Enstitü Başkanı: E. Büyükelçi Ömer E. LÜTEM" ismi geçen doküman içerisindeki "SÖZDE'ÇİLERE İNAT BELGE KONUŞACAK" alt başlığı altında "BIÇAK SIRTI (EROL MANİSALI ) Batı, bu dörtgen içinde ön cepheyi oluşturuyor. Ön cephede İsrail, Kukla Kürt devleti, Ermenistan-Gürcistan ve Ukrayna şu anda yerleştirilmiş durumda. Dörtgenin içindeki boşluğa ise şunlar getirilmek isteniyor; .... "AB'nin himayesi altına alınmış bir Hatay'a doğru götürülmesi", ibarelerinden ve M.Şener ERUYGUR'un başkanı olduğu ADD Genel Merkezi'nde yapılan aramalarda Genel Başkan odasında elde edilen 13 nolu CD içerisinde bulunan "23 ARALIK 2003 TARİHİNDE MUSTAFA BALBAY İLE YAPILAN GÖRÜŞME METNİ' isimli Başkan olarak nitelendirilen şahıs ile M.BALBAY arasında geçen görüşmenin dökümünde; BAŞKAN'ın "Gündemi düşünürken en azından kişilerle hareket etmek yani oluşum oldukça zor ama bir şemsiyenin altında bu işi götürmek çok daha rahat ve olumlu diye kabul ediyorum ve onun için söylüyorum. Yani sizin televizyon konusuna nasıl bakıyorsunuz" dediği, M.BALBAY'in "Çok istedik yani mesela biz 1998 de denedik, ilk görevim 98-99 da hatta Cumhuriyet yayını diye başladı, ama küt kestiler, hem sizin yasanız yok, doğrusu vizeniz yok yapamazsınız, arkanızda kimsenizde yok. Ulaştırma bakanlığına gidiyoruz telsiz genel müdürlüğüne gönderiyorlar. Telsiz genel müdürlüğüne gidiyoruz sonunda Süreyya Yücel Özen'e gittik yoklu beyin kardeşi (4.38) daha ayrılmamıştı, burada Balbay kardeşi uzatma dedi bu bir nokta operasyonuydu, yayın yaptırmayacaklar size ve bu şeylerin başındaki kişilerde yani o kadrolaşmaya açıp bakmak lazım çoğu yine bunların ekibinden, bakın iyi, kötü mesela Ulusal TV bir şey söylüyor, hani Doğu Perinçek'le. Hani Perinçek'e güvenilir güvenilmez o ayrı konu ama Erol MANİSALI bir şeyler söylüyor, arada başka hocalar değişik bir şey söylüyorlar" şeklindeki belgede isminin geçtiği,

Şüpheli Tunç AKKOÇ isimli kişiyi tanımadığını, adı geçen şahsın kitaplarını neden sattığını bilmediğini, İşçi Partisi bünyesinde hiçbir faaliyetinin olmadığını, partinin hiçbir toplantısına katılmadığını, Talat Paşa Komitesi ile ilgili Yıldız Üniversitesi'ndeki toplantıya konuk olarak katıldığım, ayrıca İşçi Partisi'ne herhangi bir çalışma sunmadığını, beyan etmiş ise de yukarıda mevcut Tape: 5568, 05.02.2009 tarihinde Şüpheli ile Adnan Türkkan görüşmesinde Adnan Türkkan' m "Hocam merhabalar ADNAN TÜRKKAN Türkiye gençlik birliği başkanı nasılsınız" dediği, Erol MANİSA' nın "Ha teşekkürler canım söyle" dediği, Adnan Türkkan' in "Hocam şimdi 13 Mart cuma günü Marmara Üniversitesi'nde büyük bir etkinlik organize ediyoruz...." Şeklindeki görüşme içeriğinden TGB de faaliyet gösteren ve işçi partisi gençlik kolları olarak faaliyette bulunan Adnan TÜRKKAN la olan görüşmesinde beyanlarında gerçekleri gizlediği Tunç AKKOÇUN Adnan TÜRKKAN la birlikte TGB nin faaliyetlerini organize ettikleri 2. İddianememizde açıkça anlatıldığı,

Sanık Durmuş Ali ÖZOĞLUndan elde edilen dijital veriler içerisinde bulunan "Liste" başlıklı, çok sayıda yazar, üniversite öğretim üyesi, siyasetçi şahsın isimlerinin yer aldığı, dokümanda bazı Ergenekon silahlı terör örgütü sanıkları ile birlikte şüphelinin isminin de 26. sırada yer aldığı konusuyla ilgili olarak; bu liste ile ilgili hiçbir bilgisinin olmadığını, gıyabında gelişen bir hadise olduğunu beyan ettiği,

1578 nolu tape, 16.02.2008 tarihinde Emin GÜRSES ile Necmi Ç arasında geçen görüşmede özetle; Necmi Ç'in "Şimdi yaklaşık altı ay içerisinde dört bu operasyonda dört yüz tane eve gitmişler bir gecede" dediği, Emin GÜRSES'in "Dört yüz eve mi gitmişler" dediği, Necmi Ç'in "Evet dört yüz iki tane eve gitmişler bir gecede" dediği, Emin GÜRSES'in "Allah Allah" dediği, Necmi Ç'in "Evet şimdi şöyle söyleyeceğim şimdi bundan sonrası operasyon gene aynı şey akademisyen tipleri ve o dediğim yerlere" dediği, Emin GÜRSES'in "Yani ... şeye bana dediler işte senin üzerini çizmişler ama yani listede varmışsın sonra biri herhalde listeden bunu çıkarın demiş" dediği, Necmi Ç'in "Evet" dediği, bunun üzerine Emin GÜRSES'in "YENİ BÎR YENİ DALGA GELİYOR" dediği, Necmi Ç'in "Aynen o o televizyonda senin söylediğinin aynısı yapacaklar altı ay içerisinde" dediği, Emin GÜRSES'in "Onu yapacaklar ben de şimdi tekrar televizyondan üstü örtülü uyarmam lazım yapmayın böyle şeyler diye dikkat edin" dediği, Necmi Ç'in "Yarın akşam uyarmanda fayda var" dediği, Emin GÜRSES'in "Uyaracağım" dediği, Necmi Ç'in "Akademisyenlere bu işi şey yaparlarsa ilk operasyonun amacıyla ikinci operasyonun amacı farklı oluyor ilk operasyon dış menşeyli ikinci operasyon dış menşe ile iç menşeyi yapıştırma oluyor" dediği, görüşmenin devamında Necmi Ç'in "Söylemiştim hatırlıyorsun değil mi ortağı ile babasını" Emin GÜRSES'in "Aynı yani akademik ekip olarak Erol MANİSALI'yı beni mi alacaksın" dediği, Necmi Ç'in "Yani beni mi alacan değil mi terbiyesiz" Emin GÜRSES'in "Yasin KÜÇÜK'ü mü alacaksın akademik ekibi mi alacaksın" dediği, Necmi Ç'in "Yani bence bunlar bu şeyleri düşünüyorlar bu Mustafa ERKAL tipleri var ya hani bunların yaptığı aydınlıkçılar şey aydınlık ne bir derneği var ya" dediği, şeklinde yaptıkları görüşmede de şüphelinin adının geçtiği anlaşılmaktadır. 1588 nolu tape, 20.02.2008 tarihinde Emin GÜRSES ile Vedat YENERER arasında geçen görüşmede özetle; Emin GÜRSES'in "Maalesef Genelkurmayın bu ara Amerika'dan çekindiği için operasyonlar engellenmesin diye ses çıkarmamasından ileri geliyor Tayyib ERDOĞAN'ı da birileri pohpohluyor aman devam et Amerikan Büyükelçiliğinden talimatlar gelmiş Tayyip ERDOĞAN da diyor operasyon devam edecek şimdi akademisyenlere döneceklermiş" dediği, Vedat YENERER'in "Tabi tabi" dediği, Emin GÜRSES'in "Dedim dönsünler akademisyenlere zaten Üniversitede pek bir iş yaptığımız yok devletin cezaevinde dururuz yani şimdi Sevgi'yi almışlar" demesi üzerine yedat YENERER'in "Erol MANİSALI'yı da alsınlar hep birlikte" dediği, şeklindeki konuşmalardan, şüphelilerin yapılan operasyonlarda kendilerinin de alınabileceğini ve alınacaklar içinde örgütteki konumları en önde olanlardan Emin GÜRSES ve Erol MANİSALI'nın isminin geçtiği,

1837 nolu tape, 15.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ. Y. arasında geçen görüşmede özetle; İlhan SELÇUK'un "Şimdi anlaşılıyor ki bir şeyler oluyor'" dediği, İ. YILDIZ'ın "Evet" dediği, İlhan SELÇUK'un "Dünde Erol MANİSALI geldi, biraz konuştuk monuştuk, falan filan ama çıkmıyor ne olduğu ortaya bir geçiş döneminin şeyleri var, arayışları var gördüğüm kadarıyla" dediği, İ.YILDIZ'ın "Evet" dediği, İlhan SELÇUK'un "Yani beklemek lazım" dediği, konuşma ile ilgili olarak; gıyabında yapılan konuşma olduğunu, İlhan SELÇUK isimli şahsın kendi değerlendirmesi olduğunu beyan etmiş ise de, görüşme kayıtlarından örgüt üyelerinin yapılan operasyonlar nedeniyle kendi aralarında yaşadıkları kaygıları paylaştıkları anlaşılmaktadır.

7783 nolu tape, 07.01.2008 tarihinde Ahmet Tuncay ÖZKAN ile M.Şener ERUYGUR arasında geçen görüşmede özetle; Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın "İki buçukta Harbiye ordu evine geliyorum ben" dediği, M.Şener ERUYGUR'un "Aslında EROL MANİSALI ile yiyeceğim ama yemeği" dediği, Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın "Tamam" dediği, M.Şener ERUYGUR'un "Bilmiyorum tanışıklığınız ne durumda" dediği, Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın "Ben çok severim kendisini çok da tanışırım ama hiç şey yapmayalım ben saat iki buçukta sizi rahatsız edeyim" dediği görüşmede de diğer örgüt üyeleri ile bağlantılı olan şüphelinin isminden saygın bir biçimde söz edildiğinin anlaşıldığı,

6132 nolu tape 21.05.2008 tarihinde M.Şener ERUYGUR ile O. ARAŞ arasında geçen görüşmede özetle; O.ARAS'ın "İkincisi pazartesi günü burada Erol MANİSALI vardı Erol MANİSALI işte bir konferans için gelmiş Barodan benden önce konuşmuş sonra uçağa yetişim diye gitti baş başa görüşemedim şöyle bir duyum aldım bana dediler ki bizim Dursun Ali, Erol MANİSALI'nın işte şubelere gitmesine referans vermiyormuş konferanslar vermesine gibi" dediği, M.Şener ERUYGUR'un "Yok canım yok canım" dediği, O.ARAS'ın "Öyle bir şey geldi onu da bir dikatinize sunim oldukça olumsuz bir konu" dediği, M.Şener ERUYGUR'un "Tabi tabi tabi tabi" dediği görüşmede şüphelinin propaganda amaçlı konuşmalar yapmasının kolaylaştırılmasınm değerlendirildiği anlaşılmaktadır.

6449 nolu tape de 04.05.2008 tarihinde Halis Yavuz IŞIKLAR ile Sadettin T. arasında geçen görüşmede özetle; Sadettin T.'nin "Bundan sonraki yönetimi ele geçirme hesapları içinde AKP 'liler" dediği, Halis Yavuz IŞIKLAR'm "Ne görünüyor sizce" diye sorması üzerine Sadettin T.'nin "Bir şey gözükmez ya bu kapanır yine bir ara rejim olur yani koalisyon hükümeti de çıkabilir parçalar yani şey olmaz artık tutulması zor olur partinin" dediği, Halis Yavuz IŞIKLAR'in "Vallahi şeyde geçen gün o her Sah toplanıyorlar r eski üyeler geliyor ondan sonra Sabi KANATOĞLU geliyor, şey geliyor Erol MANİSALI hoca geliyor filan Fenerbahçe Orduevinde salı günü her salı öğleden sonra böyle elli kişi var Generaller, Amiraller, Büyükelçiler filan var" dediği, Sadettin T.'nin "Tamam" dediği şeklinde geçen görüşme içeriğinden şüphelinin örgütün süreklilik arzeden toplantılarına katıldığı anlaşılmaktadır.

5559 nolu tapede 24.03.2009 tarihinde Hasan B. ile şüpheli arasında geçen görüşmede özetle; Hasan B.'nin "Nasılsınız hocam?" dediği, şüphelinin "Sağolun Hasan bey sağolun" dediği, görüşmenin devamında; Hasan B.'nin "Aynen aynen şu o karar çıkıyor sizin o tesbitiniz 1-MAKARYOS 2-ERBAKAN 3-ECEVİT 4-APO Beş derde" diye saydığını şüphelinin "Evet" diyerek sürekli onayladığı, Hasan B.'nin "Say say bitmez" dediği, şüphelinin "Evet evet evet" dediği, Hasan B.'nin "Anti Amerikancı kim varsa haydi gelde al benim" dediği, şüphelinin "Doğru doğru" dediği, Hasan B.'nin "Bilmem neyimi der oda anti Amerikancı afedersiniz" dediği, şüphelinin "Bunlar EMPERYALİZMİN UŞAKLARI' dediği, Hasan B.'nin "Tabi Emperyalizmin" dediği şüphelinin "Pırıl pırıl namuslu çocuk" dediği, Hasan B.'nin "Benden beş altı yedi o atmış doğumlu yani pırıl pırıl namuslu ama olmaz böyle bir şey ama ZEKERİYA ÖZ' ün de bir gün ipi çekilir" dediği, şüphelinin “Saygılar sunuyorum görüşmek üzere aradığınız için teşekkürlgf' dediği görüşme ile ilgili olarak; Hasan B.'nin kendisinin yazılarını onun yorumuna göre değerlendiren, ara sıra mesaj atan, fakat hiç tanımadığı bilmediği esrarengiz bir şahıs olduğunu, aradığında genelde geçiştirdiğini, emperyalizme hizmet eden çevrelere karşı olduğunu, Zekeriya savcı ile ilgili ifadelerinin dengesiz bir ifade olduğunu, Makaryos, Erbakan, Ecevit, Apo ile ilgili açıklamaların da dengesiz bir ifade olduğunu, beyan etmiş ise de, görüşme kayıtlarından kendisinin bizzat açık bir şekilde bu ifadeleri onayladığı gibi karşı tarafa da böyle konuşması için cesaret verdiği anlaşılmaktadır.

Şüphelinin ikametinden elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde; "e. m telefon îstanbul Kültür ve Sanat Vakfı" ibareli rehber içerisinde; "Bed. Dalan, İlhan Selçuk Kemal Alemdar oğlu (Rektör), Kemal Yavuz, NAMIK K. BOYA Şener Paşa,, Sevgi Er ener ol, Sinan Aygün, Şener Paşa (Müfit albay), Tuncay ÖZKAN Vedat Yenerer (Habertürk), Yök Başkam (Kemal Gürüz)" isimli şahısların iletişim bilgilerinin olduğu buradan da Ergenekon silahlı terör örgütü üst düzey yapılanması içinde yer alan şüpheliler le doğrudan irtibatlarının bulunduğu gibi Ergenekon silahlı terör örgütü 'nün üniversite ve medya yapılanması içinde yer aldığı ayrıca, yukarıda belirtilen örgütsel irtibatlarda şüphelinin örgütün üst yönetiminden alt yönetimine Doğu PERİNÇEK grubundan diğer gruplara kadar her kesimi ile irtibatlı olduğu, örgütün düzenlediği dezenformasyon amaçlı bütün seminer ve toplantılarda konuşmacı olarak bulunduğu geniş bir kitle ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.

Şüpheli Erol MANİSA'nın telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda,

1 Mustafa Turhan ECEVİT 1 2 Doğu PERİNÇEK 15 3 Mustafa Ali BALBAY 1 4 Durmuş Ali ÖZOĞLU 1 5 İbrahim BENLİ 3 6 Erhan GÖKSEL 67 7 Cengiz KÖYLÜ 2 8 Habib Ümit SAYIN 3 9 Mustafa DÖNMEZ 1 10 Merdan YANARDAĞ 2 11 Adnan TÜRKKAN 20 12 Mustafa Namık Kemal B O YA 43 13 Vedat YENERER 2 14 TunçAKKOÇ 3 15 Sinan Aydın AYGÜN 2 16 Veli KÜÇÜK 2 17 Sevgi ERENEROL 1 18 Mehmet Şener ERUYGUR 5 kez görüştüğü tespit edilmiştir.

e-DeliIlerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi[değiştir]

Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR'dan elde edilen ve Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçlarına ulaşması doğrultusunda hareket eden illegal bir oluşum olan ve örgütün gerçekleştirdiği darbeye teşebbüs suçunda aktif bir rolü bulunan Cumhuriyetçi Çalışma Grubu'nun eylem ve faaliyetlerinin anlatıldığı devre raporlarından 16 Şubat 2004 tarihli "Cumhuriyet Çalışma Grubu DEVRE RAPORU İT başlıklı raporda, Erol MANİSALI ile yapılan görüşmelerin sonuçlarının detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Örgüt tarafından gerçekleştirilen ve kayda alınan bu görüşmenin içeriğinde;

"72 Şubat 2004 günü saat 12.00'de Harbiye Orduevi lobisinde buluşulmuştur. Restoranda öğle yemeği ikramına müteakip, 1007Nolu odada görüşmeye başlanmıştır. Bütün görüşme süresince kendisinden habersiz ses kaydı yapılmıştır.

Konuları dikkat, ilgi ve takdirle dinlemiş, her konu ile ilgili görüşlerini açıklamıştır'" şeklinde ifadelerin yer almaktadır.

Aynı raporun bulunduğu CD içerisinde "PROF. DR. MANÎSALI'nın VERDİĞİ REFERANS İSİMLER.ppt" isimli bir sunumun bulunduğu, sunu içeriğinde, şüphelinin "Referans Verdiği Kişiler" başlıklı bir listenin olduğu ve bu listede çeşitli şahıslar hakkındaki şüphelinin görüşlerinden ve yapılacak faaliyetlerden bahsedilmektedir.

Bu listede yer alan ve şüphelinin tavsiye ettiği kişi ve kuruluşlarla ilgili öncelikli olarak, yapılacak faaliyet ve eylemlerde kullanılabilip kullanılmayacağı, yönlendirilip yönlendirilemeyeceği ve etki alanları ile ilgili ön bilgiler verildiği, devamında ise Cumhuriyetçi Çalışma Grubu'nun tavsiye edilen bu isim ve kuruluşlarla ilgili yapacağı faaliyetlerle ilgili bilgilere yer verildiği görülmüştür.

Yine aynı dijital veriler arasında "prof. dr. Erol MANİSA grş.ppf isimli başka bir sunumun bulunduğu, "ÖZEL BİLGİ NOTU" başlıklı bu ve rapor şeklinde hazırlanmış bu sunumun içinde "Prof. Dr. Erol MANİSALI ile Yapılan Görüşme Sonuçları" isimli bir bölümün bulunduğu, bu bölümde de bir önceki raporda bahsi geçen ve şüphelinin tavsiye ettiği kişi ve kuruluşlarla ilgili yapılan faaliyetlerin tekrar gözden geçirildiği ve yeni değerlendirmelerin yapıldığı, yine rapor şeklinde hazırlanmış sunumların olduğu anlaşılmıştır. Cumhuriyet Çalışma Grubu Sanık Mehmet Şener ERUYGUR'dan elde edilen dijital veriler içerisinde bulunan "Ulusal Birlik Hareketi" klasörü içerisinde, "STK_Platformu_2" isimli word belgesi içerisinde "BİLGİ NOTU' başlığı altında Özel İstihbarat Tim Komutanı J.Yzb. Enver ÖZKAL ve tim elemanı J.Bçvş. Emin CEYLAN isimli şahısların 10-11 Ocak 2004 tarihinde Kadıköy Belediyesi'nin AB organları ile müşterek çalışmaları hakkında bilgi toplamak amacıyla J. Gn. K.lığmca İstanbul iline gönderildikleri burada fikir alışverişinde bulunmak üzere şüpheli Erol MANİSALI ile görüşme yapılacağından bahsedilmektedir.

Şüpheli Erol MANİSALI "CÇG Devre Raporu 11 ve 12" dokümanlarında bahsi geçen konuların tamamının yanlış olduğunu, Şener ERUYGUR ile yaklaşık iki sene önce Harbiye Orduevi'nde ADD Genel Başkam iken danışma kurulunda bulunması sebebi ile kendisini aradığında hiç Ankara'ya Genel Merkeze uğramadığını ve görüşemediğini, bu nedenle onun görüşmek amacı ile Harbiye Orduevi'nde randevu vermesi üzerine gittiğini, raporda bahsedildiği gibi herhangi bir odaya çıkmadıklarını, restaurantta birlikte yemek yediklerini, yemekte ADD genel Başkan Yardımcısı Ali Ercan'ın kendisine karşı tutumunu eleştirdiğini, neticede ne tarih ne de içerik olarak bu raporda bahsi geçen konuların tamamının yalan olduğunu, beyan etmiş ise de, Mehmet Şener ERUYGUR'dan elde edilen CD'lerde mevcut olan, Ergenekon silahlı terör örgütü 'nün darbe çalışmaları için oluşturduğu gruba verdiği isim olan Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun çalışmalarıyla alakalı sunumlardan, "16 ŞUBAT 2004 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubuna ait 11. Devre Raporunun" içeriğine bakıldığında,

"Prof. Dr. Erol Manisalı ile Yapılan Görüşme Sonuçları

Prof. Dr. Erol Manisalı ile Yapılan Görüşme

12 Şubat 2004 günün saat 12.00 'de Harbiye Orduevi lobisinde buluşulmuştur.

Restoranda öğle yemeği ikramını müteakip, 1007 No. lı odada görüşmeye başlanmıştır.

Bütün görüşme süresince kendisinden habersiz ses kaydı yapılmıştır.

Konuları dikkat, ilgi ve takdirle dinlemiş, her konu ile ilgili görüşlerini açıklamıştır.

Av. Orhan P. 'nin AİHM'de Açtığı Dava

Avukatın girişimi -eğer bir art niyeti yoksa- Türkiye 'de dip dalgasının bir tezahürüdür.

Türkiye 'de bu tip şeylerin üzerine giden insanlar var. Meydan boş değil izlenimi verir.

Davanın sonucu olumsuz bile olsa duyarsızlıktan iyidir.

Avukatın ekonomik çıkar sağlamak için dava açması da ayıp değildir.

O yaptı biz de yapalım diye başkalarına da örnek olur.

Hükümetin Acil Eylem Planı

İthalatın ihracata oranla 22 milyar dolar fazla olması ve 7 milyar dolar cari işlemler açığı, son 10 yılın rekorudur

Yolsuzlukla mücadeleyi; hem kendisinden korktuğu için, hem de diğerleri hakkındaki dosyaları koz olarak elinde bulundurmak istediği için ağırdan alıyor.

Özelleştirmedeki başarısızlığı aslında iyi bir başarısızlıktır. TEKEL 'i ne kadar geç satsa o kadar iyidir.

Bu çalışmayı kamuoyu ile paylaşmak için;

Yıldırım KOÇ aracılığı ile kullanabilirsiniz, ben onu güvenilir buluyorum, YOL-İŞ'ten Fikret beyi, ATO Bşk. SinanAYGÜN'ü,

Aydınlık'tan Adnan beyi kullanabilirsiniz. Aydınlık bir defa yazınca bir çok köşe yazan oradan alıntı yapıyor.

Aydın D. ve TÜSİAD medyası % 70 düzeyinde. Anadolu medyası birbirinden kopuk. Bunları birleştirip koordine edebilirseniz bir güç haline gelirler.

Yerel Televizyonlar Birliğini bırakıp, ayrı ayrı güvenilir Tv. ve gazetelerle temas etmek lazımdır.

Onların içinde vardır da sahipsizlikten kaynaklanan, "neden elimi taşın altına koyayım " duygusu vardır. Güven verirseniz, arkam sağlam diye düşünür ve cesaretlenir. Yerel Tv. lerden;

İzmir Tv. (sahibi Ali beyi kullanabilirsiniz, ben onu güvenilir buluyorum, siz de test edin. O 'nu ve O 'nun gibileri kullanabilir ve kontrol altında tutabilirsiniz.)

Mersin Tv. (Hatay'dan Silifke'ye ve Kıbrıs'a kadar izleniyor. Ahmet K.ile temas edebilirsiniz.) Konya Sun Tv.,

Trabzon ve Antalya Tv. kullanılabilir. Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu Ulusal Birlik Platformu esas benim konum.

Yaşar H. gitti, toplantıya katıldı, bana bilgi getirdi. Beni de çağırdılar ama ben gitmedim. İçinde hoşlanmadığım insanlar var.

Türkan SAYLAN gibi gardrop Atatürkçüleri var. AB'ne laf söyletmiyor, Gümrük Birliğini savunuyor, Atatürkçüyüm diyor. Olmaz böyle şey. TÜSİAD'dan farkı yoktur. Atatürkçülüğü istismar ediyor, kullanıyorlar.

Açıklanan 4 değere takılmamak lazım. Bunu koyarlar da altından TÜSİAD çıkar. Randevu istediği kişiler arasında TÜSİAD Başkanının da bulunması gerçekten ulusal çizgide olmadığını gösteriyor. Berkarda 'yi tanırım. Elini taşın altına koymaz. Atatürkçülüğün altını eğitim politikası ile, ticaret politikası ile vs. ile doldurmazsan ayaksız masa gibi olur.

TSK'nin müdahalesi ile ilgili sözünde ne kadar samimi ona bakmak lazım. Bu söz TÜSİAD ile örtüşmüyor.

Halkın eğitilmesi değil, örgütlenmesi önemli. Ben öğrenciyi eğitiyorum, gidip Fransız şirketinde iş bulup Türkiye aleyhinde çalışıyor. Ulusalcı bakış çok önemli.

Yine de araya Yaşar HACİSALİHOĞLUgibi birini koyup kullanabilirsiniz. AB Tarafından Finanse edilen Projeler

Bir yönüyle, STK'na para verip, onları denetimleri altında tutmak istiyorlar. Bir AB kimliği yaratmak istiyorlar.

Ayrılan para ciddi bir rakamdır. İnsanca Yaşam Projesi 'nin Arka Planı 765.940 € Proje bütçesi ciddi bir rakam.

Bu projelerde amaç ile araç yer değiştiriyor. Amaç gibi gösterip araç olarak kullanıyorlar.

Her şeyi bireysel ve bireyci hale getirmek, bireyi de Brüksel merkezli bir bakış açısına döndürmek istiyorlar. Para oradan gelecek, ne yapacağını biz söyleyeceğiz diyor. Bireyi ulusal çevresinden alıp, soyutlayıp, eğitimden geçirerek dışarıdaki bir kısım unsurlara bağlayacak. Amaç bu.

Bu nedenle de durum ciddidir.

Uluç G. 10 yıl önce benimle aynı görüşteydi. Ciddi sapma var. Körü körüne AB'ci olmuş. İnci B. bir ay önce bana konferans teklif etti. Kabul etmedim.

Bunların içinde iki-üç kişi bilinçlidir. Gerisi koyun gibi peşlerine düşmüştür.

Sağlam bir kişi aracılığı ile birkaç kişiyi çekip konuşarak içeriden birilerinin itirazı sağlanabilir . O zaman daha etkili olur.

Bu çalışmayı kamuoyu ile paylaşmak için;

Emin Ç. 'a sağlam bir yerden bilgi uçurulursa kullanılabilir.

Yerel Tv.ler kullanılabilir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı

1 -Memorandum Memorandum ile AKP programının örtüşmesine 'vay be aynen almış' şeklinde tepki göstermiştir.

2- Köklere Dönüş Projesi Köklere Dönüş Projesine de 'Vay be... Yani bu topraklar Avrupa'nın diyor, Dünya bizimdir diyor' şeklinde tepki göstermiştir.

3- AMDL Şirketine Verilen İmtiyazlar Şirket iç hukuka tabidir. Üzerine gitmek lazım.

4-Türk Tanıtım Konseyi Üyeleri Nuri Ç. en pisleridir.

Oktay V. eskiden temizdi, sonradan para uğruna bunların arasına girdi. Rona Y. DP çizgisinde eski gelenekçi.

İcra Kurulu Başkanı Erkut Y. çok tehlikelidir. 2000 yada 2001 yılında Harp Akademilerinde bir konferans verdi ve orada "TSK şu veya bu şekilde AGSP'nin bir parçası olmalıdır." dedi. O zaman onlar tek yanlı bağlanmasını savunuyorlardı. Sonradan Akademi bunu kitap haline getirdi. Dikkat ettim, o ifadeyi metinden çıkarmışlardı.

Bunlar maalesef Akademiye geliyor. En önde protokolde oturuyorlar. Üzülüyorum. Değerler ve zaaflar ile ilgili ifadelere 'vay bee.. Bu iş nerelere gelmiş"'şeklinde tepki gösterdi.

Bu bilgiler gerçekten çok önemli bilgiler.

Bunları ben de yazı ve konferanslarımda kullanacağım.

Anadolu medyasında kullanılabilir.

Yaşar H. ve Yıldırım KOÇ aracı olur.

İstanbul medyasında bütünü göstermeden Emin Ç. 'a verilebilir. Bütünü görürse ucu Aydın D. 'a dokunabilir diye korkar.

MHP tandanslı gazetelere ben çok sıcak bakıyorum. Kullanabilirsiniz.

Aydınlık istediğiniz her şeyi yayınlar.

Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu

Bülent O.: İstihbarat işini yapıyorsa mutlaka CİA vs. ile iltisaklıdır. Fetullahçılığı da varsa bu kesindir.

Murat Ç.: Karısı Hollandalı. Hollanda'da Müslüman üniversitede sorun...

Sonradan Malezya'da çalıştı. Demek buralara kadar düşmüş.

Benim yazı ve konuşmalarımda;

Köktendinci-gayri milli sermaye,

Sarıklı - papyonlu,

İçimizdeki Danimarka gibi söylemlerim tuttu.

Bunlar köktendinci bile değil, gayri milli sermayenin emrinde dediğim zaman, sarıklılar papyonluların emrinde dediğim zaman, çok olumlu tepki ve telefonlar alıyorum.

Sendika ve Konfederasyonların Durumu ve Temel Dinamikleri

YOL-İŞ ve Yıldırım KOÇ'a güveniyorum kullanabilirsiniz. Onları kullanarak sendikaları maniple edebilirsiniz.

Çizelgeleri bana e-posta ile gönderirseniz sevinirim. İrtica İle Mücadele Sempozyumu Sempozyum konusu benim konum değil.

Ben o konularda çok az kafa yorabiliyorum. Benim konum ulusal cephe. Ben onunla çok meşgulüm.

Mücadele başka bir alan.

Siz o konuda Alpaslan I. ve Sina A. ile görüşebilirsiniz.

T.A. fetullahçıdır. Ben dikkat etmenizi öneririm.

Batının ve kapitalizmin Türkiye karşıtı faaliyetlerinde irtica sadece bir araçtır.

Görüşme Sırasında Telefonla Arayanlar

Telefonla Semih S. aradı. Bankacı. MHP li. Sağlam. Cumhuriyet Gazetesinden Barış T. getirdi. Güvenilirdir.

Haber Türk'teki programı sırasında Kdz. Ereğli' de imiş ses kesilmiş onu bildirdi.

Ulusal kanal 'dan Şule aradı. Akşam programa davet etti. Bizi gerekçe göstererek kabul etmedi.

Genel Konular

Böyle olursa Tv. de olur, gazete de olur. Dip dalgası da sahip bulur.

Türkiye 'de Ulusal Cephe Hareketi kopuk. Bütün gayreti bunların birbiri ile ilişkilendirilmesine vermek lazım.

Tepki bakımından sorun yok. Tepkilerin birleştirilmesinde sorun var"

Şeklinde notların olduğu görülmektedir.

Yine aynı konuda 19 Şubat 2004 tarihli "Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu -12" nin içinde,

"GF:02 Basınla irtibat ve Bilgilendirme Çalışması

Bu çalışma kapsamında;

Prof. Dr. Erol MANİSALI'ya 12 Şubat 2004 günü İstanbul Harbiye Orduevinde, (6) üniversite Rektörüne 18 Şubat 2004 Bakanlıklar Komuta Katı Toplantı salonunda Cumhuriyet Çalışma Grubu raporu arz edilmiştir"

Şeklindeki ibarelerin olduğu belirlenmiştir.

Cumhuriyetçi Çalışma Grubunun bu raporlarının incelenmesinde, yapılan faaliyetlerin askeri bir çalışma olmadığı, üniversitelerde görevli strateji uzmanları tarafından darbe stratejisinin temel şartları ve toplumsal olgularının da araştırıldığı açıkça görülmektedir. Şüpheli Erol MANİSALI'nın burada yapılan çalışmaları yönlendirdiği ve alt yapı çalışmalarında dikkat edilecek hususları görüştüğü askeri kişilere anlattığı ve bu şahısların da bu anlatımları rapor haline getirip üst komutanlarına slayt şeklinde arz ettikleri açıkça anlaşılmaktadır. Şüpheli her ne kadar bu görüşmeyi kabul etmese de, şüphelilerden elde edilen Cumhuriyet Çalışma Grubu raporlarının büyük bölümünün bu şekilde kayda alınıp rapor haline getirilen bir çok görüşme kaydı ve çözümlere, Ergenekon silahlı terör örgütü ile ilgili yürütülen soruşturmada hazırlanıp mahkemeye sunulan ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 2. İddianamemizde ayrıntılı olarak yer verildiğinden burada sadece bu konuyla ilgili bölümlerine kısaca yer verilmekle yetinilmiştir. "CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU-11"

"Hükümetin Acil Eylem Planı" Başlığı altında; şüphelinin yürütme organının acil eylem planını ve icraatlarını eleştirdikten sonra, bu çalışmanın kamuoyu ile paylaşılması için soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan şüpheli Sinan AYGÜN, Aydınlık Dergisinde faaliyet yürüten Adnan (Adnan AKFIRAT) ve diğer bazı şahısların kullanılabileceğini, bu şahısların güvenilir olduğunu beyan ettiği, özellikle Aydınlık Dergisi üzerinde durduğu, bunun nedenini ise birçok yazarın Aydınlık Dergisinden alıntı yapması olarak belirttiği, ülkemizde faaliyet yürüten "Aydın DOĞAN ile TUSİAD Medyası" olarak ifade ettiği medya kuruluşları ile Anadolu Medyasının birbirinden kopuk olduklarını, bu grupların birleştirildiği takdirde çok büyük bir güç haline gelebileceklerini söylediği görülmektedir. Şüphelinin, Ergenekon silahlı


terör örgütü ne ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında bulunan ve haklarında kamu davası açılan kişiler üzerinden kamuoyunu etkilemeye çalışması ve bu şahısları güvenilir olarak nitelemesi de, aynı örgüt içerisinde faaliyet yürütmelerinin doğal bir sonucudur. Ayrıca ülkemizde faaliyet yürüten bazı medya gruplarının da birleşmesi gerektiği, Yerel Televizyonlar Birliğini bırakıp, ayrı ayrı güvenilir Tv ve gazetelerle temas edilmesi gerektiğini belirtmesinden de anlaşılacağı üzere Şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçları doğrultusunda hareket edecek bir medya yapılanmasının oluşturulması konusunda görevli olduğu, bu yapılanmanın gerçekleştirilmesi halinde ise kamuoyunu kendi istedikleri şekilde yön vermeyi ve bu şekilde de Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçlarına ulaşmayı hedefledikleri anlaşılmaktadır. "Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu" başlığı Altında; şüphelinin Ulusal Birlik Platformunun esas kendi konusu olduğunu belirttikten sonra, "halkın eğitilmesinin değil, örgütlenmesi" gerektiği üzerine vurgu yaptığı, ulusalcı bakışın çok önemli olduğunu, Yaşar Hacı S. isimli kişinin bu iş için kullanılabileceğini, Bülent B.'nın TSK'nın müdahalesi ile ilgili sözünde ne kadar samimi olduğunun bilinmesi gerektiğini, bu sözün TÜSİAD ile bağdaşmadığını belirtmektedir. "AB Tarafından Finanse Edilen Projeler" başlığı altında; STK'ları denetim altına almak için Avrupa Birliğinin para yardımında bulunduğunu söylendiği, şüphelinin ikametinden ele geçirilen "Türkiye 'de Avrupa Birliğinden para alan Sivil Toplum Örgütleri" başlıklı yazının içeriğinde de Avrupa Birliğinden para alan çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarının isimlerinin yer aldığı doküman birlikte göz önüne alındığında, şüphelinin Cumhuriyet Çalışma Grubu ile irtibatını kabul etmemesi savım ortadan kaldırmaktadır. "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı" başlığı altında; bu bilgilerin çok önemli bilgiler olduğunu, kendisinin de yazı ve konferanslarında kullandığını, bu bilgilerin Anadolu Medyasında da kullanılabileceğini, Yaşar Hacı S. ve Yıldırım KOÇ isimli şahısların bu işte aracı olabileceklerini, Emin Ç. isimli şahsın ise bu bilgilerin bütününü görürse ucu Aydın D.'a dokunabileceği için korkacağını, Emin ÇÖLAŞAN'a bilgilerin bütününü göstermeden verilebileceğini, Aydınlık Dergisinde ise istedikleri her şeyi yaymlatabileceklerini söylediği metinden de anlaşılacağı üzere, şüphelinin illegal faaliyetlerde bulunan Cumhuriyetçi Çalışma Grubu içerisinde faaliyet yürüten TSK mensubu şahıslara basın ve medya alanında hangi şahıs ve kurumların ne ölçüde kullanılabileceğini söyleyerek yol gösterdiği ve kendisinin basın ve medya alanında otorite kabul edildiği, Ergenekon silahlı terör örgütü nün çıkarları doğrultusunda mevcut yürütme organını ortadan kaldırma amacına ulaşmak için en etkin yolun basın ve yayın organlarının kontrol altında tutularak, etkin bir şekilde yönlendirilmesinin hedeflendiği, "Sendika ve Konfederasyonların Durum ve Temel Dinamikleri" başlığı altında; Yol-İş ve Yıldırım KOÇ'un kullanılarak sendikaların maniple edilebileceğinden bahsettiği, M. Şener ERUYGUR'un başkanı olduğu ADD Genel Merkezinden elde edilen "STK Platformu 2" adlı dokümanda "Özel İstihbarat Tim Komutanı J.Yzb. Enver ÖZKAL ve tim elemanı J.Bçvş. Emin CEYLAN, 10-11 Ocak 2004 tarihlerinde icra edilen Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu 'nu izlemek, Kadıköy Belediyesi 'nin AB organları ile müşterek çalışmaları hakkında bilgi toplamak, gazeteci Arslan BULUT ve Prof.Dr. Bülent BERKARDA ile görüşmek üzere 09-12 Ocak 2004 tarihleri arasında J. Gn. K.lığınca İstanbul iline gönderilmiştir. Görevlendirilen personel İstanbul 'da adı geçen sempozyum ile ilgili bilgi toplamışlar, ilave olarak; Prof.Dr.Erol MANİSALI ile Gazi Üniversitesinde düzenlenecek olan ihtiyaca karşı mücadele sempozyumuna katılımı ve fikir alışverişinde bulunmak üzere görüşme yapılacaktır" şeklinde bilgi notunun yer aldığı hususu şüpheli Erol Manisalı'ya sorulduğunda, böyle bir görüşmenin gerçekleşmediğini beyan etmiş ise dosya içeriği ve yukarıdaki anlatımlar karşısında bu savunmanın gerçeği yansıtmadığı sonucuna varılmıştır. Şüpheli Erol MANİSA'nın Yukarıda geçen metinler bir bütün olarak göz önüne alındığında, Şüphelinin Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Ergenekon silahlı terör örgütü üyelerince illegal olarak kurulmuş olan Cumhuriyet Çalışma Grubu içerisindeki


sivil kanatta faaliyet yürüttüğü ve bu grup içerisinde faaliyet yürüten TSK Mensubu şahıslara kendi bilgi ve deneyimlerini aktararak izlemeleri gereken yöntemleri ve bu yöntemlerin hangi şahıslar kullanılarak yürütülmesi gerektiğini aktardığı, Ulusal Cephe alanında faaliyet yürüttüğü, Sonuçta şüphelinin Cumhuriyetçi Çalışma Grubu faaliyetlerine bizzat katıldığı ve bu grupta belirlediği stratejilerle ileriye dönük yapılacak eylemlere yön verdiği, Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetlerinin bir kısmının hazırlandığında şüphelinin onayına sunulduğu ve şüphelinin onayından sonra faaliyetlerin uygulamaya konulduğu, şüphelinin örgütün belirlediği stratejilerin uygulanabilir olup olmadığını ve uygulamaya geçildiğinde nasıl bir sorunla karşılaşılabileceği yönünde görüşler belirtmesinden örgütün teori ve tasarım strateji dairesi başkanlığında görevli bir üyesi konumunda olduğu, ayrıca yürütme organım devirmeye teşebbüs eylemlerinin gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak temel stratejileri örgüte bildirmesiyle de yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerine fiili olarak iştirak ettiği anlaşılmaktadır. Cumhuriyet gazetesinin yeniden yapılandırılması, Şüphelinin ikametinden elde edilen dokümanlar arasında bulunan ve 185'ten 194'e kadar numaralandırılan "Cumhuriyet Gazetesi için Yeniden Yapılanma Raporu" dokümanı ile ilgili olarak, emniyette vermiş olduğu cevapta; bu raporun Cumhuriyet Gazetesi tarafından bilgi mahiyetinde kendisine gönderildiğini, savcılık beyanında ise kendisine posta ile, yaklaşık 6 ay kadar önce geldiğini tahmin etiğini, bu yazıyı açıp okumadığını, hatta arama sırasında bu belgelerin tertemiz pırıl pırıl olduğunu gördüğünü, üzerine herhangi bir not almadığını, zarfını açtığını ancak çok okumadığını, Cumhuriyet Gazetesi'nde yazar olduğunu, mali işlere bakmadığını bu raporun içeriğini merak etmediğinden okumadığını beyan etmiş ise de; kendisinde ele geçen yazıların kendisine ait olduğunu kabul ettiği 210 numaralı el yazılı not ile ilgili olarak, 1999 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nin yaşadığı bir kriz ile alakalı muhtemelen telefonda kendisine yazdırılan not olabileceğini, telefonda söylenenleri buraya yazdığını beyan etmesi açıkça çelişmektedir. Şüpheli Cumhuriyet Gazetesinin mali işleri ile alakalı kendisine yazdırılan not ve Cumhuriyet Gazetesinin yeniden yapılanması için rapor arasında tarih itibariyle yakınlık bulunduğundan bu raporun bu talebe istinaden yazılıp yazılmadığı ile ilgili soruya; Yeniden Yapılanma belgesini kesinlikle yazmadığını, ancak bu notlarında telefonda kendisine dikte ettirilmiş Cumhuriyet Gazetesi'nin mali durumu ile ilgili notlar olduğunu,beyan etmiş ise de rapor içeriğinde raporun eski tarihlerde hazırlanmış bir rapor olduğu, mali işlere bakmadığını belirtmesine rağmen, kendi el yazısı ile yazdığı notlarda Cumhuriyet Gazetesi için mali rapor hazırladığının belirlenmesi karşısında "Cumhuriyet Gazetesi'nin Yeniden Yapılandırılması" için hazırlanan raporun da şüpheli Erol MANİSALI tarafından yazıldığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Erol MANİSALI'dan ele geçirilen "CUMHURİYET GAZETESİ İÇİN YENİDEN YAPILANMA RAPORU' kodlu örgütsel içerikli doküman içeriğinde; Cumhuriyet Gazetesinin kuruluşu ve tarihçesi ile yönetim sistemi, yayın ilkeleri sıralandıktan sonra Cumhuriyet Gazetesinin Yapısının Güçlendirilmesi gerektiğinden bahsedildiği, bunun için de Cumhuriyet Gazetesinin bir parçası olan Yeni gün A.Ş'ye sıcak para girişinin sağlanması gerektiği, bu paranın da sahiplerinin karma bir gruptan oluşturulması gerektiğinin vurgulandığı, ilerleyen bölümlerde "Cumhuriyet Gazetesinin Özel Durumu" başlığı altında Cumhuriyet Gazetesinin senetlerinin halka arz edilmesi ile ilgili olarak bu işlemin gerçek bir halka arz olmaktan ziyade Cumhuriyet Gazetesinin Finansman Desteğini sağlamak amacını taşıması gerektiği, bu nedenden dolayı Cumhuriyet Gazetesi olarak ilk aşamada SPK Denetimine gerek olmayan sermaye artırımı yoluyla halka arz yönteminin uygulanmasının gerektiğini, çünkü ilk aşamada amacın Cumhuriyet Gazetesine finans sağlanarak, şirketin mali yapısını güçlendirmek olduğu, "Sonuç ve Öneriler" alt başlığında ise; gerçek halka arzdan önce belli hisseler, bazı gruplara devredilip şirketin sermaye yapısının güçlendirilmesi gerektiği üzerinde durulduktan sonra, "Yapılacak Acil İşler" alt başlığında ise; öncelikle Cumhuriyet Gazetesinin Kısa, Orta ve Uzun dönem gereksinimlerinin tespit edilebilmesinin gerektiği bunun için de, 1. Aşama olarak Gazetenin güçlendirilmesi, 2. Aşama olarak Ulusal Radyonun Kurulması, 3. Aşama olarak


Cumhuriyet TV.nin kurulmasının gerektiği, bütün bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için halka açılışın SPK'nın dikkatini çekeceğinden bir katılım şirketinin devreye sokulması gerektiği ve bu katılım şirketi ile Cumhuriyet Gazetesi arasında organik bağ kurma çalışmalarının hemen başlatılması gerektiğinin anlatıldığı, bahsi geçen dokümandan da anlaşılacağı üzere belgenin hazırlanmasındaki asıl amacın halka açılmak değil, yalnızca Cumhuriyet Gazetesinin mali yönden güçlenerek devamını sağlamak olduğu, acilen yapılacak işler başlığı altında geçen ulusal bir radyonun kurulması ile Cumhuriyet TV.nin kurulması gerektiği vurgulanmaktadır. Şüpheli Erol MANİSALI'dan elde edilen 210 ile numaralandırılan el yazması dokümanda "Halka Açılma -Hisse Satış, Doğrudan açılma 1) usiad 2) iso eskileri- M.çelikel, Kavi, Hacıoğlu (Akın Atalay ile ...) 3) Coşkun Özdemir, Katılım Şirketi (SPK dan izin almışlar) 4) İlhan Selçuk'un ilişkisi olan kişiler 5) Almanya 19 Şubat toplantı 50-400 işadamı Sorular 1)A,B,C ...mi? TekSt. Mi 2) Ayrı ayrı st. Yapılırsa nasıl bir st. olsun Yenigün sermaye artırımı (USİAD) (1,3 Trilyon) Çağdaş reklam televizyonculuk 300 satış, 180 ilan 480 milyon ti aylık gelir Ulusal Yatırım St. Yn. Kurulu Üyeliği (K. Özden), Öncülük (Çok hızlı), Yeni Yapı (dinamik)- iç temizleme " şeklindeki Şüpheli Erol MANİSA' ya ait el yazısı notlardan Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçlarına ulaşmak amacıyla kullanmak için oluşturduğu ulusal medyanın merkez üssü konumundaki Cumhuriyet Gazetesinin yeniden yapılandırılması raporunu şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü nce önceden alınmış kararlar doğrultusunda kendisine verilen talimatla yazdığı aşağıda anlatılan deliller ve örgütsel içerikli dokümanlardan da açıkça anlaşılmaktadır. "ERGENEKON" kodlu dokümanının "MEDYA" başlığı altında; medyanın en yararlı reklam aracı olduğu, 20. yüzyılda güçlü istihbarat örgütlerinin medyadan sonuna değin yararlandıkları, 20. yüzyılın son yıllarında ise kendi medya kuruluşlarını devreye sokarak uluslararası platformda güçlendirdikleri, ERGENEKON'un da medya kuruluşlarını kontrol etme yönündeki faaliyetlerini, kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alması yöntemiyle yapması gerektiği belirtilmiştir. Cumhuriyet Gazetesinin yeniden yapılanması belgesini, örgütsel içerikli dokümanlardan, "ULUSAL MEDYA 2001" "TELEVİZYON ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" "KANAL 6 ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" ve "DERGİ ANALİZ PROJE" ile "CUMHURİYET GAZETESİ RE/ORGANİZASYON ÇALIŞMASI" isimli örgütsel içerikli dokümanlarda geçen konularda belirtilen hususlar çerçevesinde şüphelinin hazırladığı sonucuna ulaşılmaktadır. Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Adnan AKFIRAT, Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilen bu dokümanlardan en ayrıntılı olanı 17 sayfadan oluşan "Ulusal Medya 2001" kodlu doküman olduğu olup, içeriğinde, Bağımsız ulusal medya kuruluşlarının yaratılabilmesi için; yurtta ve yurt dışında faaliyet gösteren Türk iş adamları arasından seçilecek kişilerden "Medya-Finans KonseyFnin oluşturulması gerektiği, bu konseyde yer alan iş adamlarının devlet kurumlarınca ticari faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiği, ticari şirketlerinin ilan ve reklamlarının ücretsiz olarak yayınlanması gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede öncelikle Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya oluşumunun merkez üssü olmasının kararlaştırıldığı, bunun yanı sıra PERİNÇEK grubuna ait ULUSAL TV'nin ise görsel yayın kanadını oluşturabileği, ancak bu televizyon bünyesinde


bir ameliyat gerektiği, yine de ULUSAL TV'nin Cumhuriyet Gazetesi ile elde edilecek başarıya gölge düşürebileceği, bu nedenle Cumhuriyet Gazetesi ile Kanal 6 televizyonunun evlilik yapmasının daha akılcı olduğu belirtilmiştir. Ayrıca "Cumhuriyet Gazetesinin ReorganizasyonıT başlığı altında; gazetenin yönetimine saplantıları olmayan, değişik koşullara uyum sağlayabilme ve öngörü yeteneğine sahip, gerçek bir gazeteci portresinin iş başına getirilmesi gerektiği, gazetenin haber merkezinde görev yapan redaktör yazı işleri görevlileri ve köşe yazarlarının tümüyle değiştirilmesi gerektiği, bu kadro değişikliğinin ardından yayın politikasının yeniden belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca PERİNÇEK grubu tarafından kurulan Ulusal TV'nin gerçekte gizli tutulan kuruluş amacının, PKK'nın yayın organı Medya TV (MED TV)'ye alternatif bir televizyon yayıncılığının Avrupa, Ortadoğu ve Avrasya coğrafyasına hakim olabilmesi olduğu belirtilmiştir. Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen ve 34 sayfadan oluşan "KANAL 6 - ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" isimli dokümanda özetle; bu çalışmanın amacının Türkiye'de ulusal yayın yapmakta olan Kanal 6 televizyonunun reorganizasyonuna katkıda bulunmak olduğu, bu amaç doğrultusunda Kanal 6 televizyonunda personel görevlendirildiği ve televizyonla ilgili ayrıntılı bilgiler elde edildiği belirtilmiştir. Ayrıca Kanal 6 televizyonunun yönetim, organizasyon ve personel yapısının irdelendiği, sorunların maddeler halinde tanımlandığı ve bu sorunlara çözüm önerileri getirildiği, sonuç olarak da Kanal 6 televizyonunda gerekli reorganizasyonun yapılarak örgüte kazandırılmasının yararlı olacağı belirtilmektedir. Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele geçirilen ve (39) sayfadan oluşan "TELEVİZYON - ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" isimli dokümanda özetle; Temmuz 2000 tarihli "TELEVİZYON ANALİZ' çalışmasının Kanal 6 televizyonunun ele alınarak hazırlandığı, hedefinin ise Doğu PERİNÇEK grubuna ait Ulusal TV kanalının olduğu, ayrıca kurulacak olan özel televizyon kanalının kuruluş ve faaliyet aşamalarında karşılaşılabilecek sorunlardan bahsedildiği ve bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerinin sunulduğu, daha kaliteli yayın yapılabilmesi için haber ve eğlence programlarında aranılan kalite standartlarının belirlendiği, bunların yanı sıra teknik kalite ve Rating problemlerinden bahsedildiği, sonuç olarak da yayın hayatına yeni atılan Ulusal TV'nm yeniden yapılandırılması gerektiği, Ulusal TV ve Cumhuriyet Gazetesinin bir anonim şirket çatısı altında birleştirilmesinin hedeflenen başarıya ulaşılmasını sağlayacağı ve mevcut medya kuruluşları ile rekabet olanağı sağlayacağı belirtilmektedir. "DERGİ ANALİZ & PROJE İSİMLİ DOKÜMAN" isimli doküman ise Adnan AKFIRAT ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiş olup, (18) sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; bu çalışmanın amacının Haftalık-Siyasi-Aktüel-Kültürel-Haber içerikli derginin projelendirme yapılanma ve ulusal ölçekte etkin yaym yapabilmesini sağlayan temel unsur ve yöntemlerin tespit ve işaret edilmesi olduğu , haftalık haber dergisi türünün ilk olarak 3 Mart 1923'te Amerika'da "TIME" dergisinin yaymlanmasıyla başladığı, ülkemizde ise 1950'li yıllarda "AKİS" "DEVİR" ve "KİM" gibi isimlerle yayınlanmaya başladığının belirtildiği ve ülkemizde yayınlanan haftalık dergilerden bahsedildiği, yayınlanacak olan dergininin ilk bir yılının kendisini kamuoyuna kabul ettirmekle geçeceği, bu sürecin çok önemli olduğu, hiçbir konuda aksaklığa izin verilmemesi gerektiği, zamanında mutlaka bayilere ulaşması gerektiği, ayrıca derginin yayma geçebilmesi için gerekli unsurların ve derginin tüm departmanlarının ve departman personelinin unvanlarının ayrı ayrı belirtildiği, teknik donanımların zemini, kağıt ve baskı kalitesinin öneminden bahsedildiği, sonuç olarak hazırlanan bu analiz ve proje çalışmasında bir derginin yaymlanabilmesi için en temel ve en önemli unsurların ele alındığı, yayınlanması düşünülen derginin burada ifade edilen hususlar dikkate alınarak yayınlandığı takdirde başarısızlık riskinin tamamen ortadan kalkacağı açıklanmakta ve son olarak da "Yayıncılık beyaz, kağıdın boyanarak satılması, bir başka anlatımla en büyük oyunlardan yalnızca birisidir. Saygılarımızla" yazdığı görülmüştür.


Bu örgütsel içerikli dokümanlardan Ergenekon silahlı terör örgütü nün faaliyet alanlarını önceden belirleyip analizler yaptığı ve yaptığı analizler sonucu alınan kararlan uygulamaya koyduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen örgüt dokümanlarında, Ergenekon silahlı terör örgütü nün, Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya oluşumunun merkez üssü olmasının kararlaştırdığı ve bu nedenle Cumhuriyet Gazetesinde reorganizasyon yapılması gerektiğine karar verdiği görülmektedir. Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ile ilgili 2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY anlatımlarında; Basında kuvvetli bir şekilde yer alabilmek için Cumhuriyet gazetesinin alınmasını düşündüklerini, Özdemir SABANCI suikastı sonrasında Veli KÜÇÜK'ün Şevket SABANCFya olaylar hakkında bilgi vermesi nedeniyle bir güven oluştuğunu, bu nedenle Cumhuriyet Gazetesininin Gürbüz ÇAPAN'ın elinden alınması için, Şevket S.'nın Mete A. aracılığı ile Veli KÜÇÜK'e teklif yaptığını, S.larm bu iş için 5 milyon dolar vereceklerini söyledikleri, Veli paşanın Cumhuriyeti almak için Gürbüz ÇAPAN ile görüşmesi talimatı verdiğini ve 'yukarının emri var dersiniz" dediğini, bunun üzerine Doğu PERİNÇEK'e giderek "Hüseyin K'nun emri olduğunu, Veli paşanın böyle söylediğini" anlatarak Gürbüz ÇAPAN'la bu konuyu görüşmesini söylediğini, gazetenin alınması için Ulusal Sanayiciler İş Adamları Derneği başkanı Kemal Ö. isimli şahıstan 3 Milyon Dolar para alınmasını görüştüklerini, konuların Gürbüz ÇAPAN ve Kemal Ö. ile görüşüldüğünü, Başkanlığını Kemal Ö.'in yaptığı Ulusal Saniyiciler İş Adamları Derneğinin çırağan sarayında, kapalı kapılar ardında bir toplantı yaptığını, bu toplantıya 10 kişilik elit iş adamının katıldığını, toplantıda Veli paşa'nın "arkadaşlar grup örgütlenmesine gitmeliyiz, yani iş adamları örgütlenmesine gitmeliyiz'" diyerek LOBİ'nin özetini anlattığını, bu lobi içinde "bir gazete bir tane de televizyon lazım" dediğini, televizyonu organize edebileceklerini, çünkü Doğu PERİNÇEK'in elindeki televizyonu alacaklarını ve normal televizyon hattına çevireceklerini, ancak bir gazeteye de ihtiyaç olduğunu anlattığım, bunun üzerine Kemal Ö.'in "Cumhuriyet 'i düşünüyoruz" dediğini, öbür iş adamlarının da bunu desteklediğini, Veli paşanın "mutlaka basın olmalı basına girmeliyiz güçlenmek için basın olmalı en büyük eksiklik şimdi basın" dediğini, Bu gurup için Cumhuriyet Gazetesinin alınmasının çok önemli olduğunu, çünkü Cumhuriyet Gazetesinin kaynakları ve ilişkileri bakımından çok iyi olduğunu, bu ilişkinin "Cumhuriyet demek derin devlet demek, İttihat Terakkiciler demek, Alman devletinden para almak demek" şeklinde özetlenebileceğini, Ele geçirilen bu örgüt dokümanları ve Tuncay Güney'in iddiaları Ferit İLSEVER'e sorulduğunda; kendisinin şu anda Ulusal Kanal Genel yayın yönetmeni olduğunu, uzun yıllardır gazetecilik yaptığını, Çırağan sarayında yapıldığı söylenen toplantıya katılmadığını, fakat Akatlar'da yapılan Gürbüz ÇAPAN, Veli KÜÇÜK ve Kemal ÖZDEN'in katıldığı bir akşam yemeğine USİAD başkanı Kemal ÖZDEN'in daveti ile katıldığını, Veli KÜÇÜK ile bu toplantı dışında başka bir görüşmesi olmadığını, toplantının konusunun o dönemde zor durumda bulunan Cumhuriyet gazetesine destek olmak amaçlı olduğunu beyan etmiştir. Ele geçirilen bu örgüt dokümanları ve Tuncay Güney'in iddiaları İlhan SELÇUK'a sorulduğunda; uzun yıllardır gazetecilik yaptığım, 1962 yılında Cumhuriyet Gazetesine yazar olarak geçtiğini ve halen bu gazetede görev yaptığını, 2001 yılı Kasım ayından bu yana da gazetenin imtiyaz sahibi ve baş yazarı olduğunu, Cumhuriyet Gazetesinin asli sahibinin Cumhuriyet Vakfı olduğunu, Cumhuriyet Vakfının iştiraki olan birden çok şirket olduğunu, Gazeteye finansman temin etmek amacıyla Vakıf bünyesinde Yenigün Holding A.Ş. isimli şirketin de bu şirketlerden birisi olduğunu, bu şirketin hissedarları; Turgay C.'den, Mehmet Emin K.'e, Aydın D.'dan İnan K.'a kadar yaklaşık 185 kişi olduğunu, ancak bu şirketin söz ve yetki sahibi imtiyazlı ortağı Cumhuriyet Vakfı olduğunu, Gürbüz ÇAPAN'ı Belediye başkanı olduğu dönemde tanıdığım, kendisiyle belediye başkanlığı döneminde dostluk ilişkisi olduğunu, hatta kendisinin az önce bahsettiği Yenigün holding a.ş nin hissedarlarından


olduğunu, Cumhuriyet Gazetesinin satılmasının mümkün olmadığını, Enka tesislerinde toplantıya katılan kişilerin de gazeteyi satma yetkilerinin olmadığını, sadece Gürbüz ÇAPAN'in kendi hisselerini devretmeye çalışmış olabileceğini beyan etmiştir. Öte yandan Doğu PERİNÇEK'in ifadesinde, 1998 yılında İlhan SELÇUK, Gürbüz ÇAPAN, Ferit İLSEVER ile birlikte İstanbul'da Armada otelinde yaptıkları toplantıda ortak bir televizyon yapmayı görüştüklerini beyan etmesinin de örgütün kendi medya kuruluşlarını oluşturma çalışmalarında alınan kararları uygulamaya koyduğu, bu konudaki "ULUSAL MEDYA 2001 * İSTANBUL /ARALIK 2000 SUNUŞ" kodlu örgütsel içerikli dokümanın içeriğinde, cumhuriyet gazetesi ve İlhan SELÇUK'un biyografisinden bahsedilerek ayrıntılı olarak gazetenin mali ve ekonomik durumu ile yönetim yapısı ve şeklinin anlatıldığı anlaşılmaktadır. "ULUSAL MEDYA 2001 *" kodlu doküman içeriğinde, "Cumhuriyet gazetesi, Yunus Nadi tarafından 1945 yılında, Istanbul/Cağaloğlu 'nda, bugün de merkez yönetim binası olarak kullanılan yapıda yayın hayatına atıldı. Alman Nazi İstihbarat Servisi tarafından finanse edilen, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin merkezi olarak bilinen muhteşem ahşap konakta yayın hayatına atılan Cumhuriyet gazetesinin kuruluş amacı; kamuoyu oluşturmaktı. Kuruluşundan günümüze değin de kamuoyu yaratabilme amacına yönelik faaliyet prensibinde ısrarcılığını sürdürmüştür. Oysa ki, bir gazetenin amacı, kamuoyu oluşturmak değil; kamuoyunda gelişen olayları objektif olarak yansıtmaktır. Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi, Nazi Almanya'sının genç Kemalist Türkiye Cumhuriyeti 'ndeki en güvenilir adamları listesinin ilk sırasında yer alan portreydi. 2. Dünya Savaşı 'nin en hararetli günlerinde Cumhuriyet gazetesinin uyguladığı ulusal çıkarlara aykırı, Nazi Almanya 'sı yanlısı yayın politikasından usanca kapılan İsmet İnönü, Yunus Nadi 'yi sert bir dille uyarmış ve gazetenin finans kaynağının Alman İstihbarat Servisi olduğunu bildiğini söyleyerek, açıkça aklını başına toplamasını istemiştir. Türk basının ilk adımlarını attığı dönemde, devlet kasasından desteklenerek ayakta durabilen dönemin gazeteleri, devlet ve hükümet politikalarının belirlediği sınırlar çerçevesinde yayın yapmak zorunda kalıyorlardı. Dönemin gazeteleri arasında devlet desteğinin dışında mali desteğe sahip tek gazete Cumhuriyet gazetesidir ve Alman istihbarat servisi tarafından finanse edildiğinden, Alman çıkarlarına uygun yayın politikası izlemesiyle dikkat çekmiştir. Cumhuriyet gazetesinin dikkat çeken en önemli ve gizemli bir başka konusu da, yayın hayatına atıldığından günümüze değin gazetenin merkezi olarak kullanılan, bir zamanların İttihat ve Terakki Cemiyeti 'nin İstanbul merkezi olarak kullanılmış olan ahşap konakta yayın hayatını sürdürüyor oluşudur. Bu nedenle gizliliğini koruyan ve günümüze değin aydınlatılamamış iddialar arasında yer alan, İttihat ve Terakki Cemiyeti 'nin büyük bir gizlilik içinde günümüze değin yaşatıldığı kuşkularının aydın çevrelerce öne sürülüyor oluşudur. Yurt içinde ve yurt dışında Türkiye 'nin en ciddi ve saygın yazılı basın organı olarak kabul gören; kurulduğu dönemdeki rakiplerinin içinden sıyrılarak günümüze değin ayakta kalabilmeyi başaran tek gazete olan Cumhuriyet, mirasçıları ve yönetim kadrolarının çabalarıyla vakıflaştırılarak değişim süreci içinde, zamanın ağır ekonomik koşullarına yenik düşerek, kaybolup gitmesinin önüne geçilmek istenmiştir. Günümüzde güç koşullarda yayın hayatını sürdürmekte olan Cumhuriyet; borç batağından kurtulabilmek için, düzenlenen ticari bir operasyon sonucu, iflâsa sürüklenen "Cumhuriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. "ne ait olan Cumhuriyet gazetesi bir gecede kuruluveren "Yeni Gün A.Ş. "nin malı olurken, Cumhuriyet"in imtiyaz hakları da kurulan Cumhuriyet Vakfı 'na devredilerek yasalarla dokunulmazlık zırhına burundur tiler ek günümüze değin yaşayabilmesi sağlanmıştır. Bu operasyonlar ve ticari entrikalar bir başka gazetenin sahibi tarafından sahnelenmiş olsaydı, rakip gazetelerce topa tutulurdu Ancak hiçbir rakip gazete bu yola baş vurarak, güç durumdaki bir rakibi silkeleyip kulvar dışına atmaya yönelmemiştir. Bunun en önemli nedeni de geniş halk kitlelerinin aydınlanmasına yaptığı katkıdan kaynaklanmıştır.


Türk aydınlan üzerinde derin izler bırakan, özellikle Türkiye 'nin sol görüşlü geniş halk yığınlarını etki altında tutarak yönlendirmeyi başarmış olmasıyla Türk yazılı basın tarihinde özel bir yere sahip olan Cumhuriyet, uyguladığı realist habercilik anlayışı, basın meslek ilkelerine verdiği önem ve ciddi yayın politikası nedeniyle, karşı düşünceye sahip geniş halk yığınları üzerinde de saygınlık kazanabilmiştir. Cumhuriyet, özellikle bir faili meçhul cinayetle yaşamını yitiren Uğur Mumcu 'nun ardından büyük tiraj kaybetmiş ve giderek halk üzerindeki saygınlığını da yitirme noktasına ulaşmıştır. Uğur MUMCU'nun Cumhuriyete dargın gittiği ve alacaklarını alamaması sebebiyle mahkemelik oldukları ve Cumhuriyet gazetesi yönetiminin Uğur MUMCU'nun arkasından timsah gözyaşları döktüğü" anlatılmıştır. Gazete hakkındaki bilgilerden sonra da sanık İlhan SELÇUK la alakalı olarak; "İLHAN SELÇUK'SUZ CUMHURİYET OLMAZ (MI?) CUMHURİYET İLHAN SELÇUK'SUZ VAR OLAMAZ (MI?) İlhan Selçuk, donanımlı geniş bir kültürel birikimine sahip, son derece mütevazı görünümlü bir portre olmakla birlikte, benciliğe sarmalanmış büyük bir ihtiras olarak karşımıza çıkar. Cumhuriyet gazetesinin bugünlere ulaşmasında büyük ve değerli katkıları olduğu gibi, bugün içinde bulunduğu koşullarında sorumlusu olarak öne çıkan bir isimdir. İlhan Selçuk, adı Cumhuriyet gazetesine 21. Yüzyılda tiraj sağlayamaz. Çünkü, dünya sürekli gelişim ve devinim içindedir. Yerkürenin en büyük savaş ustası Cengiz Han, nasıl ki, günümüzün son derece teknik donanımlara erişmiş orduları ile savaşa tutuştuğunda kaçınılmaz olarak yenik düşecek ise; İlhan Selçuk'un gazetecilik alanında kazanacağı da yalnızca yenilgi olacaktır, bu kaçınılmaz bir gerçektir. Bugün bu gerçeği görmezden gelerek, Selçuk'un ellerinde can çekişme noktasında, bitkisel yaşama giren Cumhuriyet gazetesine Selçuk'un can verebileceği görüşünün öne sürülmesi akıl dışıdır. Cumhuriyet gazetesi, toplumun gerisine düşmüş ve bu nedenle de tiraj yitirerek bitkisel yaşama girmiştir. Bitkisel yaşama giren bir hastanın çoğunlukla doktorların çabaları ve müdahalelerine yanıt vermediği bilinir. İLHAN SELÇUK KİMDİR ? 1925 doğumlu. Gazeteci. 1950'de İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 1951-54 yılları arasında serbest avukatlık yaptı. 12 Mart 1971 askeri müdahalesi sonrasında, pek çok aydın, gazeteci ve yazarla birlikte iki kez göz altına alındı, işkence merkezi olarak ünlenen ve Cumhuriyet Türkiye 'si literatürlerinde geniş bir yer edinen "Ziverbey Köşkü "nde işkence gördü. Bu süre içinde 10 ay tutuklu kaldı. Selçuk, Türkiye'nin sol görüşlü aydınları arasında önemli bir yer edinmiş olmasına karşın; faili meçhul bir cinayete kurban giden Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu örneğinde olduğu gibi kendisini "Kuvayı Milliyeci" olarak görüp tanımlamaktadır. Sosyal-demokrat görüşlü bir portre çizer. Ancak, etkisinde kaldığı Marksist ideolojinin yıllarca Türkiye 'de kavgasını vermiş kadrolar arasında en önde gelen isim olarak bilinmektedir. 1962 yılından günümüze Cumhuriyet gazetesinde fıkra yazarlığını sürdüren Selçuk, Cumhuriyet Vakfı'mn da başkanıdır. Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz hakkı, Cumhuriyet Vakfı'na aittir. Cumhuriyet gazetesi ise; Yeni Gün A.Ş. bünyesinde faaliyetini sürdürmektedir. Cumhuriyet gazetesinde tiraj kaybının neden olduğu mali sorunlar ortaya çıkınca, Cumhuriyet gazetesinin sürekliliğini sağlayabilmek amacıyla vakıf kurulması düşüncesini öne süren ve Cumhuriyet Vakfı'mn kurulmasını sağlayan isim, İlhan Selçuk'tur. Cumhuriyet isminin imtiyaz haklarının kurulan Cumhuriyet Vakfı'na devrini de yine Selçuk sağlamış ve başkanlığına getirilmesini de sağlamayı bilmiştir.

GÜRBÜZ ÇAPAN-İLHAN SELÇUK-DOĞU PERİNÇEK VE CUMHURİYET GAZETESİ

Doğu Perinçek, kamuoyu oluşturmada grubu ve patisi için çıkış yolları ararken, Cumhuriyet gazetesinden yararlanmayı da içine alan bir proje geliştirmiştir. Bu projeye göre,

televizyon desteğinden yoksun olan Cumhuriyet gazetesinin de ortak olacağı bir televizyon istasyonu (Ulusal Tv) kurulmalıdır. Böylece gazete-televizyon bütünleşmesi sağlanmış olacaktır. Ekonomik sorunlar içinde boğuşan ve gün geçtikçe tiraj kaybına uğrayan, ancak kamuoyunda ve sol çevrelerde saygınlığı olan Cumhuriyet Perinçek ve grubu tarafından ele geçirilmiş olacaktır.

Perinçek, İlhan Selçuk ve Gürbüz Çapan 'ı bir araya getirerek, /inansal sorunların da üstesinden gelinebileceğini düşünmüştür. Ancak Perinçek'in hesabı tutmamış, kendisinden çok daha deneyimli olan İlhan Selçuk, Perinçek'i devre dışı bırakarak Gürbüz Çapan ile anlaşmayı başarmıştır. Bu anlaşmaya göre, Çapan hisselerin yüzde 40'ını satın almıştır. Daha sonra, yüzde 60 hisseyi de satın alan Çapan, Cumhuriyet gazetesinin sahibi olmuştur.

Cumhuriyet gazetesinin Gürbüz Çapan 'a satılması ve bu satışın İlhan Selçuk tarafından gerçekleştirilmiş oluşu, Cumhuriyet çalışanları arasında hoş karşılanmamış ve gazeteden kopmalar olduğu görülmüştür.

AYDINLIK GAZETESİ

Aziz Nesin öncülüğünde kurulan ve içinde çok sayıda aydın, bilim insanı, sendikacı ile sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin ortak olarak yer aldığı, "Onbinler Anonim Şirketi" 1990 yılında Ankara 'da gerçekleşen Genel kurul toplantısının ardından şirket İstanbul 'a taşınmış ve yeni bir yönetim organı belirlemiştir. Şirketin Yönetim Kurulu 'nda yer alanlar: Başkan Mehmet Nusret Nesin (Aziz Nesin), Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cevat İsmail Geray, Genel Müdür Sönmez Targan, DİSK'in iki eski Başkanlık Kurulu üyesi Turgut Gökdere, Özcan Kesgeç ile Prof. Dr. Eren Omay ve Mimar Yücel Gürsel 'dir.

İlk toplantı Ocak 1991'de Çatalca'da Aziz Nesin Vakfı'nda gerçekleşmiştir. Başyazarlığım Aziz Nesin'in üstlendiği Aydınlık Gazetesi (Perinçek ve Grubu) ile Onbinler A.Ş'nin birleşme görüşmeleri sürdürülürken, Aziz Nesin, Aydınlık gazetesinden yazısını çekmiştir. Gazetenin bağımsız çizgisini yitirdiği, giderek bir partinin gazetesi kimliğine büründüğü gerekçesiyle yazı yazma kararından vazgeçen Aziz Nesin'i çevresindeki yakın dostları bir süre daha yazması gerektiği doğrultusunda ikna etmişlerse de Nesin, bir süre daha yazı yazdıktan sonra Aydınlık gazetesine yazı yazmaktan vazgeçmiştir.

Giderek tekelleşen güdümlü basına karşı bağımsız, dürüst, çağdaş, demokrat bir günlük gazete yayınlanması amacıyla bir araya gelen dönemin aydınları ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Doğu Perinçek ve Grubu ile anlaşmazlığa düşmüş ve büyük bir düş kırıklığı yaşamışlardır. Böylece bir süre günlük yayın yapan Aydınlık gazetesi, TİP 'in yayın organı olarak haftalık yayın yapan, bir parti gazetesi olarak yayın hayatını sürdürmüştür"

Denildikten sonra,

"CUMHURİYET GAZETESİ RE/ORGANİZASYONU

(İle ilgili Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından alınan kararlara geçilmiştir.)

Yukarıda sırası geldikçe işaret edilen nedenler dikkate alındığında Cumhuriyet gazetesinin çok az bir ömrü kaldığı ve misyonunu tamamladığı gerçeği kendiliğinden ortaya çıkar.

Ancak, insan aklı değişen koşullara uyum sağlama yeteneğine sahiptir. Yeter ki, saplantılardan kurtulabilsin. Ne var ki, saplantılardan kurtulmak her insanoğlunun üstesinden gelmeyi başarabildiği bir şey değildir. Özellikle ihtişamlı ihtirasları olan karakterlerin, ihtiraslarının boyutuna uygun düşen muhteşem saplantıları olduğu psikoloji biliminde insanlık tarih galerisinde yer alan ünlü portrelerden sayısız örnek gösterilerek tekrar tekrar mercek altına alınmıştır. Napolyon en ünlü örnektir. Orduların savaş gücüne değil, değişen koşullara yenik düşmüştür. Napolyon, saplantılarının üstesinden gelebilecek iradeye sahip olsaydı ve biraz olsun öngörünün sesine kulak verseydi, sonu hazinli öykülerle noktalanan kahramanlar arasında yer almamış olurdu.

Cumhuriyet gazetesinin bitkisel yaşamdan sıyrılıp ulusal ölçekte güçlü ve etkin bir güce sıçrayabilmesi, "Ulusal Yayın Organı" işlev ve misyonuna uygun hale gelebilmesi için;

saplantıları olmayan, değişen koşullara uyum sağlayabilme ve öngörü yeteneğine sahip gerçek bir gazeteci portresinin iş başına getirilmesi gerekmektedir.

Cumhuriyet gazetesi haber merkezinde görev yapan redaktörler, yazı işleri görevlileri ve köşe-yazarları tümüyle değiştirilmeli ve bu operasyon aynı günde gerçekleştirilmelidir. Cumhuriyet gazetesinde gerçekleştirilecek bu kadro hareketinin ardından yapılması gereken tek şey, yayın politikasının yeniden belirlenmesidir.

GAZETECİ PATRON YOK !

Ancak Türkiye 'nin bugün içine sürüklendiği koşullarda ulusal çıkarlarının gereği olarak, kamuoyunu bilinçlendirecek ve ulusal çıkarlara aykırı her konuda Cumhuriyet Türkiye 'sinin yönlendirerek, Türkiye 'nin güçlü sesi olabilecek bir gazeteye ihtiyaç olduğu çok açıktır. Türkiye 'yi içerde Kemalizm şemsiyesi altında birleştirecek, dışarıya da bu kenetlenmeyi tek ses olarak duyurabilecek bir gazete ile televizyon, dünya kamuoyu ve dış güç odaklarına yönelik en etkin caydırıcı güç faktörünü oluşturacaktır.

Cumhuriyet gazetesi, oluşturulması zorunlu "Ulusal Medya"nin yazılı yayın kanadını oluşturmaya uygun bir isimdir. Görsel yayın kanadını ise; Perinçek grubunun henüz emekleme dönemindeki "Ulusal Tv" oluşturabilir. Ancak bu televizyonun bünyesinde de ameliyat zorunluluğu vardır. Eğer gerekli ameliyat yapılmaz ise; ne Cumhuriyet ve ne de Ulusal Tv, Türk halkının Kemalist ideoloji çerçevesinde birleştirilmesini gerçekleştiremez. Çünkü, halkın gözünde her iki yayın grubu da objektif ve bağımsız yayın organı olarak değerlendirilmemektedir. Ayrıca bilinen bir gerçektir ki; Perinçek grubu tarafından kurulan Ulusal TV'nin gerçekte gizli tutulan kuruluş amacı, PKK'nin yayın organı Medya TV (MEDTV) 'ye alternatif bir televizyon yayıncılığının Avrupa, Ortadoğu ve Avrasya coğrafyasına hakim olabilmesidir. Bu yöntemle Türkiye 'deki Kürt kökenliler İşçi Partisi ekseninde toplanacak, Kuzey Irak ve Kafkas bölgelerinde dağınık halde bulunan Kürt kökenliler ise; Batı karşıtı terör grupları olarak Kuzey Irak topraklarında (Türkiye 'ye sınır bölgelerde) konuşlandırılacaktır. Böylece Asya 'ya açılan kapı eşiğinde ABD 'nin önünde Ortadoğu eksenli bir terör seti oluşturulacaktır. Arzulanan hedefe varılabilmesi için ise; en güçlü ve yasal propaganda silahı olan televizyon yayıncılığıdır.

Cumhuriyet gazetesinin Kemalist çizgide yayına yönelmesi ve bu yayın politikasına halkın güveninin sağlanması güç değildir. Ancak, Perinçek grubu tarafından kurulan ve henüz emekleme döneminde olan Ulusal Tv 'nin burada ifade edilen amaca uygun ve çizgide yayına geçmesi halinde halkın güvenini kazanabilmesi olası değildir. Cumhuriyet gazetesi ile elde edilecek başarıya gölge düşürecek ve operasyonu da riske atarak fiyasko ile sonuçlanmasına neden olacaktır. Bu nedenle önerilmesi akılcı değildir.

Cumhuriyet gazetesi ile bir başka televizyon kanalının Örneğin: Kanal-6 gibi.. Cumhuriyet gazetesi ile yayıncılık evliliği yapmasının sağlanması çok daha akılcıdır. Ancak. Böyle bir oluşumun sağlanması ve süratle pratik yaşamda uygulamaya geçilebilmesi ise; beraberinde fınansal sorunları da getirecektir.

GAZETECİ PA TRONLAR YARA TILMASI ZOR UNL UIUKTUR Türk medyası teknolojik olanaklara kavuşurken, varlığını yitir iv ermiştir. Hem de büyüyor, gelişiyor, dünya medyası içinde yer alıyor zannedilirken. Göz göre göre buhar olup uçmuştur. Bugün ulusal medyadan söz edilemez. Olsa olsa ekonomik güç odaklarının sayısız yayın organlarından söz edilebilir.

Bir ülkenin ulusal yayın organları, o ülke halkını aydınlatırken, ulusal çıkarlara aykırı güçlerin de önünü keser veya ülke çıkarları doğrultusunda bu güçlere sınırlı koridorlar açar. Türkiye'nin yayın organları sahiplerinin çıkarları doğrultusunda yayın yaparak çok uluslu şirketlerine her alanda koridorlar açrng.,görevini başarıyla yerine getirmektedirler. Türkiye 'de gazeteci gazete patronu kalmamıştır. Bugün gerekli olan gerçek bir gazeteciden yepyeni bir patron aratılmasıı zorunluluğudur. Nasıl ki, komutansız bir ordu düşünülemez ise; gazeteci olmayan bir patronun sahipliğinde de gerçek anlamda gazeteciliğin yapılabileceği bir gazetenin varlığından söz edilemez. "Patron gazeteci olmayabilir, yöneticisini iyi bir gazeteciden seçeriz" görüşünü ileri sürenler de büyük bir yanılgıya sürüklenirler. Çünkü, gazeteci olmayan bir patronun amaç, istem ve beklentileri ile gazeteci yöneticinin amaç, talep ve elde etmek istediği sonuçlar çelişir. Bu durumda da uyumlu bir çalışma beklentisi hüsranla sonuçlanır.

Günümüz medya kuruluşlarının sahipleri şu olanaklara sahiptir: lJSiyasi nüfuz, 2)Ekonomik güç, 3)lleri teknoloji. Bu olanaklar ise; kartel medyası yaratmıştır. Kartel medyası karşısına rakip olarak çıkacak yeni bir medya oluşumu başarılı olabilir mi? Bu sorunun yanıtı bugünün medya yapılanmasındadır. Burada anılan medya kuruluşlarının sahipleri gazeteci değildir. Bu büyük bir avantajdır. Oluşturulacak "Ulusal Medya "nın başında gazeteci bir patron bulunması halinde, siyaset ve para harcının güçlükle ayakta tuttuğu içi kof dev medya plâzalarda çok şiddetli bir deprem —HAARP-gerçekleştirilmesi güç bir iş değildir. Çünkü, gazeteci bir patron dışarıdan görülen o görkemin fay hatlarını bilir. En küçük bir enerjinin bile bu fay hatlarını tetiklenmesi halinde kaç şiddetinde bir sarsıntı olacağını hesaplaması güç değildir. Dolayısıyla güçlü kartel medyası karşısında oluşturulacak ulusal medyanın başarı kazanma şansı kesindir.

Ulusal değerlerin medya aracılığıyla kamuoyuna duyurulması artık olanaksızlaşmıştır. Kamuoyuna duyurulan hiçbir şey ulusal değildir. Bir ulus için bundan daha büyük bir felâket olabilir mi? Ulusal medya oluşumu için, en uygun koşullar bugünün koşulları olduğu gibi, en gerekli olduğu dönemdir. Geç kalınması halinde uluslararası güçlerin devreye gireceği kesindir. Geçmiş dönemde Nazi İstihbarat Servisi nasıl ki Cumhuriyet gazetesini kur dürtmüş ve finanse etmiş ise; 21. Yüzyılın ilk on yılında, AB kapısında parçalanmak istenen Türkiye 'de yıkılmaya mahkûm kartel medyasının yerini istihbarat servisleri aracılığı ile çeşitli güç odaklarının finanse edeceği yepyeni medya kuruluşları alacaktır

Türkiye'nin önünde 10-15 yıllık bir süreç vardır ki; toplumsal patlamalara ve iç çatışmalara gebedir. Hazırlanan zemin üzerinde kurulacak olan dış destekli medya kuruluşları kamuoyunu paramparça ederek, kontrast renklere bölecektir. Bu amaca yönelik olarak ortaya atılan, "Kürtçe Tv" yayıncılığına izin verilmesi ve TRT kurumunun belli saat dilimlerinde "Kürtçe Program " gerçekleştirmesi senaryoları, nüfusunun yarıya yakını etnik açıdan Kürt kökenli olan Anadolu birliğini çok derinden sarsacaktır.

Son derece sorunlu bir döneme doğru yelken açan Türkiye, 21. Yüzyılın en etkin gücü, iletişim sektörü karşısında önlemsiz, donanımsız ve alternatifsiz bırakılamaz. Durum son derece ciddi ve vahimdir. Türkiye, çeşitli ulusal medya kuruluşları yaratarak, devreye sokmalıdır. Hedeflenen amaca ulaşılabilmesi için, kurulacak hiçbir yayın organının resmi (devlet kuruluşu) olmamasına da ayrıca büyük bir özen gösterilmesi gereği vardır. Bağımsız Ulusal medya kuruluşlarının yaratılabilmesi için;

Yurtta ve yurtdışında faaliyet gösteren Türk işadamları arasından seçilecek kişilerden "Medya-Finans Konseyi" oluşturulmalıdır. Medya-Finans Konseyi'nde yer alacak işadamları devlet kurumlarınca ticari faaliyetlerinde desteklenmelidir. Ulusal medya organlarında Medya-Finans Konseyi 'nde yer alan işadamlarının ticari girişimlerinin ve ticari şirketlerinin ilân ve reklâmları ücretsiz olarak yayınlanmalıdır. Ulusal medya organları tarafından desteklenecek olan Medya-Finans Konseyi üyeleri, rekabet içinde oldukları çevreler karşısında güç kazanmış olacaklardır.

Özellikle yabancı sermaye grupları karşısında oldukça güçsüz kalan Türk girişimciler, yurt içinde de güçlü rakiplerinin büyük reklam kampanyaları ile ezilerek yok edilmektedir. Bugün bir sanayici için en büyük sorun ürün tanıtımı ve bu yolla pazar oluşturulabilmesidir ki; üretim ve işletme giderlerinin toplamına eşit bir reklam gideri ortaya çıkmaktadır. Medya-Finans Konseyi'nde yejr alacak işadamları bu büyük engeli kolaylıkla ve dayanışma ile aşarlarken, öte yandan da ulusal medya kuruluşlarının oluşumuna katkıda bulunmuş olacaklardır.

Bize göre, sayıların masaya yatırıldığı organizasyonlarda, işadamları ile uzun ve biraz da maceralı bir yolculuğa çıkılması çok daha kolay olacaktır. Saygılarımızla"

İbareleriyle biten örgütsel içerikli dokümanda geçen hususların Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından alman kararların fiilen uygulamaya konulduğunu göstermektedir.

Soruşturma sırasında elde edilen diğer delillere bakıldığında,

Tape:1832, 14.02.2008 günü saat:12.59 sıralarında İlhan SELÇUK ile İ. Y.'nin yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; İ.SELÇUK'un "Bizi işte bi şeyin başına geçirmek istiyorlar özellikle Kemal ALEMDAROĞLU çok ısrar etti FALAN FİLAN. Tabi olacak iş değil ama herkeste bir şeyler istiyor bekliyor falan Dünya senin anlayacağın siyaset miyaset falan şey olduk, neyse Oktay erken gitti. Biz işte orda duman olduk yok medyadır yok bilmem nedir şimdi yani baktığın zaman işte şeyi birleştirelim üzerine şey yapıp. 4 tane televizyon var bu hikayenin içinde, işte biri o ankara daki türk metalin tv si var, avrasya evet, b kanal var. burda da doğu perinçek kanalı ile bizim Tuncay ÖZKAN kanalı var. 4 tane kanal işte ne yapılabilir şu bu falan filan bi şeyler, yani zor bir iş dedik ki ya biz zaten gazeteden çok zor" dediği, İ.Y.'nin "Kanalları nasıl birleştirmeksiniz" dediği, İ.SELÇUK'un "yani ortak bildiriler yaymak, bir bütün bu kanal sahipleri arasında bir, efenim birisi metal in başında birisi işte işçi partisinin başında Tuncay ÖZKAN işte halk partisine girdi girecek bir hareketin başında, e öbürü de rektör ankarada. o da doğru dürüst bir adam işte sen birleştirirsin bunları gibi olmayacak şeyler öneriyorlar bana, yav bide şey var bilemiyosun ki yani Doğu yarın öbür gün ne yapar bilebiliyor musun" dediği, İ.Y.'m "Evet Doğu'ya güvenilmez ama" dediği, İ.SELÇUK'un "öbürleri daha iyi filan. Zaten kendileri geliyorlar şu bu şeyi pek fazla tanımıyorum ama onu da şey tanıyor kemal, eski rektör falan öbür rektör falan tanıyorlar, neyse böyle bir yani senin anlıyıcağın böyle bir gece geçirdik" dediği şeklindeki görüşme sorulduğunda sanık İlhan SELÇUK cevaben; Cumhuriyet Televizyonu isimli bir kanal kurmak istediklerini, bu kanal için de Tuncay ÖZKAN'm sahibi bulunduğu Euro türk isimli kanalın frekansı üzerinden yapmayı düşündüklerini, fakat olmadığını, televizyon konusundaki teşebbüslerinden vazgeçmiş olmadıklarını, bu çabalarının durmadığını, adı geçen televizyonlarda program saati almayı düşündüklerini, Kemal ALEMDAROGLU'nun Kanal B televizyonunun sahibi Mehmet HABERAL'a yakın olduğu için yardım etmeyi vaat ettiğini ve eğer bu televizyonlarda program saati alabilselerdi bunun bir bağımsız televizyon kadar etkili olacağını ve Cumhuriyet Televizyonu gibi olacağını, beyan etmiştir.

19.02.2008 günü saat: 12.36 sıralarında İlhan SELÇUK ile X bayan/BALBAY'm yaptıkları telefon görüşmesinde (Tape:3896' da kayıtlı) aralarında uzun bir süre Cumhuriyet gazetesinin mali durumu ve günlük siyasi gelişmeler üzerine konuştuktan sonra; İ.SELÇUK'un "Simdi Balbay! Burda geçen gün beni burada Bülent BERKARDA eski rektör falan Tonguç Görker bi de İstanbul Üniv. eski rektörü Kemal Alemdaroğlu falan geldi orada bana söyledikleri şey efendim sen toparlarsın bu işi bu işin başına geç bilmem ne gibilerinden tabi bu olmaz ben yalnız orda bir aklımıza bir şey geldi işte seninle de konuştuk galiba. Fakat o da olmadı, şimdi orada da yine çeşitli fikirlerde insanlar bir araya geliyorlar işte Kemal Alemdaroğlu dediğin zaman Doğu Perinçek'e yakın öbürünü dediğin zaman berikine yakın Tuncay Özkan tabi onun da televizyonu var Doğu Perinçek'in de var efendim diyorlar ki işte Kanal B oda bir Üniv. Televizyonu. Şimdi bir nokta da sen konuyu açarsan biz Cumhuriyet gazetesiyiz efendim bu işlere girmeyiz ama ortada böyle bir realite var ve yani İlhan Selçuk'u da beni de başka arkadaşları da bir baskı altında tutuyorlar... Burada Türkiyenin bu Üniversite kesimi ve bürokrat kesimi durumdan pek memnun değil diye bir açılış yapabilirsin..." dediği şeklindeki görüşme sorulduğunda sanık İlhan Selçuk'un görüşmeyi Ankara Temsilcileri Mustafa BALBAY ile yaptığını, bir Cumhuriyet Televizyonu kurulması ve 4 ayrı televizyonda program yapılması konularını görüştüklerini, ayrıca günlük siyasi gelişmeler üzerine yorumlar yaptıklarım beyan etmekte, 2001 yılında hazırlanan ulusal MEDYA 2001 kodlu örgütsel içerikli dokümanda geçen hususlar ve Cumhuriyet Gazetesi için yeniden yapılanma projesinde belirtilen hususların hayata geçirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Şüpheli Erol Manisalı'nm "Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarındaki görüşlerinden Aydınlık'tan Adnan beyi kullanabilirsiniz. Aydınlık bir defa yazınca bir çok köşe yazan oradan alıntı yapıyor. Aydın D. ve TÜSİAD medyası % 70 düzeyinde. Anadolu medyası birbirinden kopuk. Bunları birleştirip koordine edebilirseniz bir güç haline gelirler. Yerel Televizyonlar Birliğini bırakıp, ayrı ayrı güvenilir Tv. ve gazetelerle temas etmek lazımdır. Onların içinde vardır da sahipsizlikten kaynaklanan, "neden elimi taşın altına koyayım" duygusu vardır. Güven verirseniz, arkam sağlam diye düşünür ve cesaretlenir" şeklindeki tavsiyelerinin hala örgüt üst düzey yönetimince gerçekleştirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Sanık Ferit İLSEVER ile Hikmet ÇİÇEK isimli şahsa ait, MY marka, seri numarası bulunmayan flash bellek üzerinde yapılan incelemede "[çLHAN SELC|ğ FERI|çT GO]eRU]eSJğ" isimli word dosyasının İlhan SELÇUK ile Ferid İLSEVER arasında gerçekleştirilen görüşme olduğu, görüşmenin içeriğinde; "Bir konuşmamızda İS. iki çelişmeli cümle kullanıyordu. Bize TV'yi verin ve Beraber yapalım. Daha sonra beraberliği şöyle açtı. Bir taban hareketi olacak. Siz, G, Cumoklar, vb. Herkesin hissesi olacak. Ama, yukarıyla ilişki bakımından benim önderliğimde, C logosuyla. Böyle bir piramit için hisseleri dağıtalım. " ibaresinin yer aldığı, buradaki İ.S'nin İlhan SELÇUK, G'nin Gürbüz ÇAPAN olduğu, Ferid İLSEVER ve Doğu PERİNÇEK'in Ulusal Kanalı temsil ettiği dolayısıyla Ergenekon silahlı terör örgütü üyelerinden ele geçirilen Ulusal Medya 2001 ve Cumhuriyet Gazetesi Re/Organizasyon çalışması ile bire bir örtüşmektedir.

Notların devamında Cumhuriyet Tv'nin kurulması için Doğu PERİNÇEK grubunun elinde olan TV'yi İlhan SELÇUK'un önderliğinde alınarak kurulacağı, fakat bunun gerçekleşmediği, buradaki amacın 70 küsur yıllık Cumhuriyet ve Aydınlık'ın TV zemininde bir sentez oluşturularak, Kemalist-Sosyalist ittifakının güçlenmesine ve Cumhuriyet Devrimi'nin ikinci taarruzuna hizmet etmek olduğu ibareleri yer almaktadır.

Sanık Ferid İLSEVER'in Emniyet ifadesinde, Çırağan sarayında yapıldığı söylenen ve kendisinin de katıldığı söylenen bir toplantının olmadığını ve doğru olmadığını, ancak daha sonra Akatlar'da yapılan Gürbüz ÇAPAN, Veli KÜÇÜK ve Kemal ÖZDEN'in katıldığı bir akşam yemeğine USİAD Başkanı Kemal ÖZDEN'in davetlisi olarak katıldığını, Veli KÜÇÜK ile bu toplantı dışında başka bir görüşmesinin olmadığını, Toplantının konusunun o zaman zor durumda bulunan Cumhuriyet gazetesine destek olmak olduğunu, Bu toplantı geçtiğimiz haftalarda basında Cumhuriyet gazetesini satın almak ve bir ulusal medya grubu kurmak şeklinde yer aldığı, iddialarıyla ilgili olarak kendisinin İlhan SELÇUK ile Cumhuriyet ve Ulusal Kanalın olanaklarını birleştirerek bir Cumhuriyet televizyonu yapılması fikrini birkaç kez görüştüğünü, maddi güçleri el vermediği için bu projeyi gerçekleştiremediklerini beyan ettiği, yukarıda daha önceki iddianamelerde de geçen hususlar bir arada düşünüldüğünde,

Şüpheli Erol MANİSALI'dan ele geçirilen Cumhuriyet Gazetesi İçin Yeniden Yapılanma Raporu başlıklı dokümanda bahsi geçen gerçek halka arzdan önce belli hisseler, bazı gruplara devredilip şirketin sermaye yapısının güçlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği hususu ile Sanıklar Ferit İLSEVER ve Hikmet ÇİÇEK'den ele geçirilen belgeler içerisinde yer alan Sanık İlhan SELÇUK tarafından söylenen "Bize TV'yi verin" ve "Beraber yapalım". Daha sonra "beraberliği" şöyle açtı: "Bir taban hareketi olacak. Siz, G, Cumoklar, vb. Herkesin hissesi olacak. Ama, yukarıyla ilişki bakımından benim önderliğimde, C logosuyla. Böyle bir piramit için hisseleri dağıtalım." ibareleri yan yana konulduğunda Cumhuriyet Gazetesinin bir kısım hisselerinin belli başlı sermaye gruplarına verileceğinden ve bu işi Sanık İlhan SELÇUK'un organize edeceğinden bahsedildiği bilgilerinin birbirleriyle örtüştüğü, ayrıca sanık İlhan SELÇUK'un telefon görüşmeleri, ye ifadesinde geçen dört Kanalın birleştirilerek Cumhuriyet TV isimli bir kanalın oluşturulmak istendiğinin anlaşıldığı, bu konu ile ilgili olarak Cumhuriyet Gazetesi İçin Yeniden Yapılanma Raporu başlıklı dokümanda, Cumhuriyet Gazetesinin Kısa, Orta ve Uzun dönem gereksinimlerinin tespit edilebilmesinin gerektiği bunun için de, 1. Aşama olarak Gazetenin güçlendirilmesi, 2. Aşama olarak Ulusal Radyonun Kurulması, 3. Aşama olarak Cumhuriyet TV.nin kurulmasının gerektiğinden bahsedildiği

Şüpheli Erol MANİSALI'dan ele geçirilen el yazısı ile yazılmış 1 sayfalık 210 ile numaralandırılan doküman içeriğinde; Halka açılım; Hisse senedi ve doğrudan Açılım olarak ikiye ayrıldığı daha sonra başka bir maddede Coşkun ÖZDEMİR; Katılım Şirketi (SPK'dan izin alınmıştır) ibaresinin yer aldığı, yine bir başka maddede İlhan SELÇUK'un ilişkili olduğu kimseler ibaresinin yer aldığı, başka bir maddede ise Almanya 19 Şubat toplantı 50-400 iş adamı ilerleyen bölümde Almanya 19 Şubat toplantı 50-400 işadamı şeklinde yazı olduğu, bir başka bölümde Yenigün; Sermaye artırımı (USİAD)1.3 Trilyon ibaresinin yer aldığı, yine ilerleyen bölümlerde Yönetim Kurulu Üyeliği (K.ÖZDEN), ÖNCÜLÜK ÇOK HIZLI, Yeni Yapı Dinamik(İç Temizleme) ibareleri ile son bulan doküman incelendiğinde Cumhuriyet Gazetesi İçin Yeniden Yapılanma Raporu başlıklı dokümanda bahsi geçen SPK Denetiminden kurtulmak için bir katılım şirketinin kurulması gerektiğinin yer aldığı, Cumhuriyet Gazetesinin geleceği için Yenigün A.Ş'nin sermayesinin artırılması gerektiğinin vurgulandığı ayrıca Sanıklar Ferit İLSEVER ve Hikmet ÇİÇEK'den ele geçirilen dokümanlarda da İlhan SELÇUK'un hisselerin dağıtımıyla bizzat kendisinin ilgileneceğinden bahsetmesi ve Sanık Ferit İLSEVER'in ifadesinde belirttiği gibi Cumhuriyet Gazetesinin mali durumunun düzeltilmesi için USİAD Başkanı Kemal ÖZDEN ile dosya kapsamında yargılanmalarına devam olunan Gürbüz ÇAPAN ve Veli KÜÇÜK'ün de hazır bulunduğu bir toplantının yapıldığını beyan etmesi göz önüne alındığı, bahsi geçen bütün bilgilerin birbirini doğruladığı, Cumhuriyet Gazetesinin mali durumunun düzeltilmesi için USİAD'dan finansal destek alınacağı, Sanık İlhan SELÇUK'un Cumhuriyet Gazetesinin hisselerinin dağıtımı ile ilgili görevlendirildiği ve bu kapsamda Almanya'da bir kısım işadamı ile görüşme yapılacağı, Cumhuriyet Gazetesinin hisselerinin dağıtımı ile ilgili paravan bir katılım şirketi kurulacağı hususlarının yer aldığı ayrıca Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu 3 28.01.2004 CÇG Kuruluş isimli poverpoint sunu içerisinde 253 ile 254 sıra numaralı slayt içeriğinde; ABD ve Avrupa Ülkelerinin Medyayı Kendi Çıkarları Doğrultusunda Yönlendirme Çabaları başlıklı yazının devamında Teklifler başlığı altında;

-Diğer medya kuruluşlarından farklı olarak, Cumhuriyet kazanımlarını savunmada istikrarını muhafaza eden Cumhuriyet Gazetesi'nin desteklenmesi ve güçlendirilmesi kapsamında, TSK birimlerinde satışı ve TSK'ne bağlı kurum ve iştiraklerce desteklenmesi (Oyak Bank'm reklam vermesi v.b.),

- Bu gazeteye bağlı Ulusal bir TV kanalı kurularak, iktidar partisi tarafından tasfiye edilen ulusalcı ve milliyetçi basın mensuplarının bu gazete ve TV kanalında görevlendirilmesi konularında örtülü bir düzenleme yapılması, ibarelerinin bulunduğu görülmekle birlikte yukarıda izahı yapılan Şüpheliden ele geçirilen Cumhuriyet Gazetesi İçin Yeniden Yapılanma Raporu ile yine şüpheliden ele geçirilen el yazması dokümanlar bir araya getirildiğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubunca hazırlanan Cumhuriyet Gazetesi bünyesinde bir TV kanalı oluşturulması düşüncesini Şüphelinin görüşleri doğrultusunda hareket ederek rapora yansıttıkları, sanık ve şüphelilerden ele geçen belge ve bilgilerin birbirini teyit etmesi göz önüne alındığında, şüphelinin eli mahsulü olan el yazması metinin biraz daha genişletilerek Cumhuriyet Gazetesi İçin Yeniden Yapılanma Raporu isimli metni meydana getirdiği, yani anılan örgütsel dokümanı bizzat şüphelinin kaleme aldığı sabit olmakla,

Şüpheli Erol MANİSALI'nm Ergenekon silahlı terör örgütü içinde strateji teori tasarım dairesi içinde görevli örgüt üyesi olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Şüpheli Erol MANİSA nın sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmesi Yukarıda belirtilen Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarına konu olan şüpheli Erol MANİSALI ile yapılan mülakatın notları olduğu anlaşılan örgütsel içerikli dokümandaki görüşlerinin yanı sıra, şüphelinin İstanbul İli Beşiktaş İlçesi Levent Mahallesi Sümbül Sokak No:3 sayılı ikametinden elde edilen "konferansın içeriği" ile başlayıp "iki gündür" ile biten el yazması dokümanın bir konferansta bahsedilecek alt başlıkların olduğu, taslak içerisinde; "Çözüm Yolları (Kısa vadeli") başlığı altında;

- "Barolar başta olmak üzere meslek odalarının bir araya getirilmesi ve ortak eylem hazırlanması",

-"üniversitelerin devreye sokulması, senatoların ve üniversitelerarası kurumların eyleme geçmeleri",

- dernek vakıf gibi sivil toplum örgütleri arasında koordinasyon sağlanması, " Çözüm Yolları (orta ve uzun vadeli) başlığı altında;

- "sosyal sınıfların yeniden örgütlenmelerine olanak sağlayan girişimlere geçilmesi",- mevcut ulusalcı ve Kemalist partiler içinde yeniden yapılanmanın sağlanması, sosyal sınıf örgütlerin bu partilerin çatısı altına sokulması girişimlerinin başlatılması,

- "ulusal güçler arasında topyekün seferberliği başlatacak girişimler, cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan bütün kurumların bir çatı altında harekete geçirilmesi, böyle bir çatının nasıl kurulacağının araştırılması" gibi alt başlıkların olduğu tespit edilmiştir.

Bu notlardaki konuların tamamen Ergenekon silahlı terör örgütü ne ait Ergenekonun Yeniden Yapılandırılması ve Lobi isimli örgütsel içerikli dokümanlarda geçen hususların gerçekleştirilmesi ve Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanan YAKAMOZ, AYIŞIĞI, SARIKIZ, ELDİVEN kodlu darbe planlarının uygulanması için gereken çalışmaları fiiliyata dökmeye ve uygulamaya yönelik olduğu, Cumhuriyet Çalışma Grubu dokümanlarında darbenin artık sadece silahla ve ordu ile yapılamayacağını toplumsal destek ve sivil toplum kuruluşlarının da bu işlerin içinde yer alması gerektiğinin belirtildiği bir bütün olarak göz önüne alındığında şüphelinin tüm sivil toplum kuruluşları ile üniversitelerin aynı anda eyleme geçirilmelerinin teorik bölümünün pratiğe dökülmesi konusunu anlatmak suretiyle yapılacak darbenin başarılı olması için olmazsa olmaz hususları katıldığı seminer ve konferanslarda anlatması hususunun Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından kendisine verilen bir görev olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Ergenekon soruşturmasında şüphelilerden elde edilen ve örgütün yapısını ve işleyişini anlatan en önemli temel dokümanın Ergenekon'un Yeniden Yapılandırılması olduğu, ayrıca örgütün Devletin Yeniden Yapılandırılması, Medyanın Yeniden Yapılandırılması, Sivil Toplum Örgütlerinin tek merkezden yönetilmesi, Türkiye' de birçok sivil toplum örgütünün kurulup birbiri ile irtibatlanması ve hatta Mafyanın Yeniden Yapılandırılmasına yönelik örgütsel içerikli dokümanların ele geçirildiği, yukarıda belirtilen el yazısı notta da hem yeniden yapılandırma hem de tek merkezden STK'ların koordinesine ilişkin ana başlıklar olduğu, bu hususun Ergenekon'un amaçları ile örtüştüğü, ve cumhuriyet gazetesinin yeniden yapılandırılması dokümanını da şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü nün kendisine verdiği bir görev sonucunda yazdığı anlaşılmaktadır.

Şüpheli Erol MANİSALI'dan elde edilen 43, 44, 45 ile numaralandırılan belgelerde "Türkiyeyi yönetenlerin etnik kökenleri" başlıklı yazı olduğu, içeriğinde Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Armç, Abdullah Gül, Abdulkadir Aksu, Dengir Fırat, Zeki Ergezen, Başbakan danışmanları ile ilgili dini, etnik ve sosyal kökenlere göre kişisel bilgilerin olduğu, söz konusu doküman içeriğinden de anlaşılacağı üzere mevcut hükümet içerisinde yer alan şahıslara yönelik olarak sistemli bir şekilde yürütülen etnik köken araştırması soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan birçok örgüt üyesinde de benzer belgelerin ele geçirilmesi, Ergenekon silahlı terör örgütü üyelerinin birbirleriyle koordineli olarak, örgüt amaçları doğrultusunda kendilerine verilen talimatlar çerçevesinde faaliyet yürüttüklerini göstermektedir. Özellikle yasama ve yürütme organında görevli siyasi kişilerin etnik kökenleri hakkında bu tür bilgileri kasıtlı yaymak suretiyle darbeye zemin hazırlamak için siyasal tepki oluşmasını sağlamaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Şüphelinin bu tür bilgileri kaydetmesi ayrıca kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçunu da oluşturmaktadır.

Şüpheli Erol MANİSALI, Doğu PERİNÇEK ile bir ilgisinin olmadığını belirtmesine rağmen, Doğu PERİNÇEK'ten elde edilen, üzerinde "öncüler toplantısına davet mektubu ve milli hükümet önerisi" ibaresi bulunan 21 Ocak 2006 tarihli 18 sayfalık kitapçık içerisinde İşçi Partisi Genel Başkanı tutuklu sanık Doğu PERİNÇEK'in davet mektubunun olduğu, devamında Milli Hükümet Programı Önerisi başlığı altında AB, Kürt Meselesi, Dış Politika, Ermeni Soykırımı, Ekonomi vb. konularda alt başlıkların olduğu, söz konusu dokümandan da anlaşılacağı üzere İşçi Partisi ve genel başkanı Doğu PERİNÇEK önderliğinde mevcut hükümeti devirmek için farklı yol arayışlarından bir tanesinin de Milli Hükümet teorisi olduğu, bu teorinin amacının mevcut hükümetin yerine sözde ulusalcı ve Milli bir hükümet oluşturmak için tüm akademik çevrelerden destek alma faaliyeti içerisinde bulundukları ve şüphelinin de bu yapılanmaya destek olduğu, Ayrıca tutuklu sanıklardan Doğu PERİNÇEK'in genel başkanlığını yaptığı İşçi Partisi Genel Merkezi'nden elde edilen dijital verilerden,

- "Danışma kurulu, BÜYÜK PROJE 2006 TALAT PAŞA HAREKATI Danışma Kurulu Üyeleri", "Yüzler Meclisi 22 Aralık 2003", "Milli Güçbirliği Toplantısına Çağrılacak Şahsiyetler" "TGBjye_destek_y er enler" isimli dokümanlara konu olan listelerde, halen tutuklu ve tutuksuz olarak yargılanmalarına devam edilen birçok şüpheli ile birlikte şüpheli Erol MANİSALI'nın da isminin bulunduğu,

-u40'lar", "40'LAR TOPLANTISF, "LLozan200T , "Talat Paşa Komitesi" başlıklı belgenin "Büyük Proje 2007 Talat Paşa Harekatı Danışma Kurulu Üyeleri" arasında, "6. 79 Talimat", "3 Ağustos 2006 Harita Eylemleri ve Milli Hükümet Programı Eylemleri İçin Çağrılacak İsim Listesi" içerisinde, "20060509 20ler çağrı listesi" isimli belgede, "Çağrı Genel Liste", "Öncüleri Partileştirme Harekatı Görüşülecek Şahsiyetler", "Milli Cephe Katılımcılar", "Milli Cepheye Çağrılanlar", "Milli İktidar Harekâtı (Mih)" isimli belgede "Katılımcılar" başlığı altında,"USTRAM PLANF isimli belgede "Ekonomi ve Maliye Komisyonu" başlığı altında,"Komite Listesi" isimli dokümanlara konu olan listelerde şüpheli Erol MANİSALI'nın da isminin geçtiği şüphelinin Doğu PERİNÇEK ve grubu tarafından tertiplenen bütün organizasyonlara iştirak ettiği,örgütsel irtibat içinde bulunduğu,

-109'dan 113'e kadar numaralandırılan doküman ile 115'den 118'e kadar numaralandırılan dokümanın aynı içerikli olduğu ve "MANİSAh Denktaşa oynanan büyük oyunu açıkladı" başlıklı Kuvva-i Milliye Derneği (www.kuvvaimilliye.net) sitesinde yer alan haberin bilgisayar çıktısı olduğu, dokümanın içeriğinden de anlaşılacağı üzere şüphelinin Kıbrıs'ın geleceği ile ilgili en iyi yolun çözümsüzlük olduğu savından hareketle yazmış olduğu yazıların kuvayi milliye adlı internet sitesinde yayınlandığı anlaşılmakla birlikte şüphelinin Kuvayi Milliye yapılanması ile ilişkili olduğu, kuvayi milliye yapılanmasının ise Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçları doğrultusunda oluşturulduğu göz önüne alındığında, şüphelinin örgüt tarafından oluşturulan site ve dernekler ile irtibat halinde olduğu ve kendi yazdığı makaleleri bu sitelerde yayınlattığı, -114 ile numaralandırılan belgede 18 Mart 2006 Berlin Talat Paşa Harekatı Davetiyesi olduğu, arka sayfasında Düzenleme Kurulu ve Danışma Kurulu başkan ve üyelerinin isimlerinin yer aldığı, aralarında Şüpheli Erol MANİSALI'nın isminin de geçtiği dokümandan da anlaşılacağı üzere şüphelinin, sanık Doğu PERİNÇEK'in organize ettiği Talat Paşa Hareketi isimli oluşum içerisinde yer aldığı, bu oluşumun ise sözde ulusalcı bir mekanizma içerisinde yer aldığı vurgulanarak ülkemizin menfaatlerini savunduğu üzerinde durularak toplumu etki altına alma faaliyetleri içerisinde bulundukları, şüphelinin de bu hareketin aktif üyesi olduğu göz önüne alındığında, Şüpheli Erol MANİSALI'nın da Sivil Toplum Kuruluşları oluşturma veya var olan Sivil Toplum Kuruluşlarına yön verme ve söz konusu kuruluşları bir çatı altında toplayarak çok sesliliği ortadan kaldırarak ortak amaç doğrultusunda hareket edecek bir yapılanma oluşturmak için faaliyette bulunduğu,

"Resimler" klasörü içerisinde Avusturya ADD' nde çekildiği anlaşılan fotoğrafların olduğu, yine aynı klasör içerisinde CUMOK İSTANBUL yazılı pankart ve arkasında topluluğun bulunduğu fotoğrafın, Aşağı Saksonya Atatürkçü Düşünce Derneği As-Add Hannover yazılı fotoğraf, Yine aynı dosya İçerisinde "Sayın Sabih Kanadoğlu -Çağdaş Demokrasi" söyleyişinin olduğunu gösteren broşürün fotoğrafı, "Sivil Darbe Günlükleri" yazılı fotoğrafın, ÇYDD'de konuşma yaptığını gösteren fotoğraf olduğu, Atatürkçü Düşünce Derneği Çan Şubesi ve kendisinin de yer aldığı fotoğraf, Cumhuriyet Gazetesi ile ilgili fotoğraf, Edremit Atatürkçü Düşünce Derneği ile ilgili fotoğraf, Emin GÜRSES'in de bulunduğu fotoğraf, Atatürkçü Düşünce Derneği Çorlu Şubesi'nin katıldığı fotoğraf, Atatürkçü Düşünce Derneği Alanya Şubesi'nin katıldığı fotoğraf, Atatürkçü Düşünce Derneği Diyarbakır Şubesi şeklinde yazı ve fotoğrafların bulunduğu klasör olduğu, söz konusu fotoğraflardan anlaşılacağı üzere Şüphelinin yürütülen soruşturma ile ilgili olarak bazı merkez ve şubelerinde arama yapılan Sivil Toplum Kuruluşlarına ait yerlerde çeşitli tarihlerde yapılan etkinliklere katıldığı, buralarda toplumu etki altına alarak yön verme faaliyetleri içerisinde bulunduğu, söz konusu soruşturma çerçevesinde hakkında işlem yapılan Tutuklu Sanık Emin GÜRSES ile bahsi geçen Sivil Toplum Kuruluşlarının etkinliklerine beraber katıldığı,

Şüpheli şüphelinin soruşturma sürecinde kendisinin Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğunu gösterecek derecede dezenformasyon ve adil yargılamayı etkilemeye yönelik yazılar yazdığı, bunlardan, Altın kitaplar yayın evine ait Dünyayı Sömüren Amerika isimli Mayıs 2007 tarihli kitabın arka kapağı içerisinde "Ergenekon ABD ve AKP'nin belirlediği kırmızı çizgileridir. Bizim kırmızı çizgilerimizi aşan herkesi cezalandırırız kural budur" ibaresinin yazılı olduğu dokümandan da anlaşılacağı üzere yürütülmekte olan soruşturmanın siyasi olduğu ve haksız olduğunu dile getirerek kamuoyu oluşturmaya çalıştığı ve bunu da Ergenekon silahlı terör örgütü nün talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği,

Yine şüphelinin İstanbul ili Beşiktaş ilçesi Levent mahallesi Sümbül Sokak No:3 sayılı adresinde yapılan aramada elde edilen Samsung_s01jj40y268170_40gb hard disk'in yapılan incelemesinde;

"Doc" klasörü içerisindeki

23-l-09( Ünlü Türkologlar Falcı mıydı) isimli word belgesinde özetle; -Ünlü Türkologlar Falcı mıydı? Başlıklı yazının içeriğinde; Periferiden de öte Türkiye artık Batı tarafından çözüştürülerek denetim altına alınmak isteniyor. Andrew Mango'nun "ikinci halkası" artık "parçalanmış ikinci çember" oluyordu. Ergenekon, bunun kavgası ve çatışması değil mi? ... Hangi ünlü Türkologlar? Başlıklı yazının içeriğinde; Bu ünlü Türkologlar Ergenekon'un başımıza çökeceğinin ipuçlarını, sanki bir falcı gibi 20 yıl önce Girne'de söylemişlerdi. -EM Mak 24-3-08 (İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, BOP ve Dinciler) isimli word belgesinde, BOP İçin Ulusalcıları Tasfiye Hareketi Başlıklı yazının içeriğinde; İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu'nun daha birçok değerli insanla birlikte, hukuk ve insanlık dışı yollarla gözaltına alınmaları, Türkiye'de yeni bir dönem başlattı.

İlhan Selçuk, "Cumhuriyet'in ve ulusalcı değerlerin önderliğini yapan" gazetenin başyazarı. Doğu Perinçek, antiemperyalist kimliği öne çıkan ulusal sol bir partinin genel başkanı. Kemal Alemdaroğlu uzun yıllar İstanbul Üniversitesinin rektörlüğünü yapmış ve ulusal örgütlenmelerin içinde bulunmuş bir bilim adamı. Bunların özellikle seçilmiş olması çok ilginç değerlendirmelerini yaptığı görülmektedir.

"Amerika, dincinin işbirlikçisini ister" başlıklı yazının içeriğinde; "ABD ve Avrupa İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek'in karşı karşıya kaldığı durumu görmemezlikten geliyorlar. Çünkü onlar ulusal, demokratik, laik ve anti-emperyalist cephede bulunuyorlar." şeklinde yazılı olduğu görülmüştür.

EM Mak 28-3-08 (Selçuk, Perinçek ve Alemdaroğlu'na Avrupa'nın Kızgınlığı) isimli word belgesinde,

Selçuk, Perinçek ve Alemdaroğlu'na Avrupa'nın Bakışı Başlıklı yazının içeriğinde; AB medyası İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu olaylarını görmek istemedi. Gözlerini, kulaklarını kapattı. Görenler de ilginç durumlar yaptılar. Bunlar arasında,"Orhan Pamuk'un canına kasteden" bir örgütün bulunduğunu yazanlar oldu. Acaba "Manevi ölümden mi" söz ediyorlardı? Öyle ya; Başkan Bush'un Pamuk'la ilgili övgüleri açıklandıktan sonra, Cumhuriyet'te, "Orhan Nobel'i garantiledi..." türünden yazılar çıkmaya başladı, bunlar manevi yok oluş sayılmaz mı? Adamı acaba "Manen öldüren" bunlar mıydı Batı basınına göre... İlhan Selçuk'un rüyası her nasılsa Avrupa basınına ulaşır. Gazeteci bunlar, rüyası, gerçeği fark eder mi İlhan Selçuk'un rüyasını bile gerçek yapmışlar. Orhan Pamuk'un 1,5 milyonluk rüyası karşısında devede kulak...Gelelim Doğu Perinçek olayına... Başlıklı yazının içeriğinde; Kim bu Doğu Perinçek? ... Sen suçlusun... İşte bu nedenle İlhan Selçuk, Doğu PERİNÇEK ve Kemal ALEMDAROĞLU hakkında böyle ipe sapa gelmez şeyler yazacaklardır. Onlara, yakıştırma şeyler yaptıracaklar, hınçlarını alacaklar. ..İlhan Selçuk başyazar, Doğu PERİNÇEK bir siyasal partinin genel başkanı, Kemal ALEMDAROĞLU bir rektör; Hangisi arka çıktı? Çıkmazlar, çünkü onlar emperyalizmin çıkarlarına karşı koydular, direndiler ve direniyorlar. Avrupalı'ya, Amerikalı'ya göre suçları çok büyük, Türkiye'yi onlara karşı savundular... savunuyorlar... şeklinde yazı,

-Erol MANİSALI Mak 2-3-09 (28 Şubat, Gerçekte Kimin Darbesi) isimli word belgesinin içeriğinde özetle;

"28 Şubat'in sonuçlan" başlıklı yazının içeriğinde; "Kimi askeri çevreler, şeriatçı düzen yavaş yavaş yerleştiriliyor düşüncesi ile ve iyi niyetle tepki gösteriyorlardı. (ABD-Batı Çalışma Grubu-Büyük Sermaye) üçgeni, bu iyi niyeti kullanarak harekete geçti. Üçüncü Dünyacı ve ABD karşıtı Erbakan sıkıştırılıp tasfiye ettirilerek, onun yerine Batı kapitalizmi ve ABD ile işbirliğine soyunmak isteyen ılımlı ve uyumlu İslam iktidara getirilecekti. Ve bu yapıldı. Avrasya ve İslam dünyasına karşı bir hareket olarak bu operasyon, ABD için çok önemliydi. Büyük Ortadoğu Projesi 'nin ilerlemesi buna bağlıydı. İşin nasıl tezgâhlandığı Rand Corporation 'un Türkiye ve bölge raporlarında yazılıdır. Kimlerin hangi formülle getirileceği isimleriyle, cisimleriyle sayılmıştı. Bu bağlamda, "tamamen karşı uçlarda gösterilmek istenen 28 Şubat süreci ve Ergenekon arasında ", ilginç ortak hedeflerin bulunduğunu görmek gerekir." şeklinde yazıldığı anlaşılmıştır.

Erol MANİSALI Mak 16-1-09 (İşbirlikçi Değilse, Herkes Biraz Ulusalcıdır) isimli Word belgesinin içeriğinde özetle;

"Evet diyenler" sınıfı başlıklı yazının içeriğinde; Türkiye'de 12 Mart 1980 darbesi ile başlayıp 1990 sonrasında iyice palazlanan yeni bir sınıf türedi. Bunların ortak özelliği, "Batı'mn yeni Türkiye politikasına evet demek". İçlerinde her kesimden insan var. "Evet" diyenler, "Batı ile işbirliğine giden, işbirlikçi kesimi" oluşturuyorlar. Ulusalcılar, Batı'mn bölgedeki planları karşısında büyük engel. BOP'un yürümesi için Türkiye'de ulusalcı cephenin tasfiye edilmesi gerekiyor. Ergenekon, bunun sonucu değil mi? yazıldığı anlaşılmıştır.

Erol MANİSALI Mak 16-3-09 (Aydın Çelişkisi, Hillary, Obama ve Balbay) isimli Word belgesinin içeriğinde özetle;

" Ve geldiğimiz son nokta; Türk-Yunan iş çevreleri (ve aydınlar) KKTC'yi elbirliğiyle hallettiler. Mustafa Balbay nerede kaldı, Ne ilgisi var demeyin, ancak bu ilişkiyi kurduğumuz zaman, Balbayların kimler tarafından ve niçin baskı altına alındıklarını anlayabiliriz. Şeklinde yazı,

Erol MANİSALI Mak 24-10-08 (Darbeyi Önleme Bahanesiyle Darbe Yapanlar) isimli Word belgesinin içeriğinde özetle;

Gelelim Ergenekon'a... Başlıklı yazının içeriğinde; -Bu ülkede gerçek demokrasiyi, katılımcı demokrasiyi, sosyal hukuk devletini savunanları cezalandırmak, korkutmak isteyenler kimlerdir? -İnsan haklarının, çağdaş değerlerin, aydınlanmanın yanında ve karşısında kimler duruyor, şak diye görebilirsiniz...-Bu ülkede köylünün, işçinin, memurun, esnafın, ulusal sanayinin, ulus devletin destekçileri kimlerdir? Ve bunların karşısındakiler... Bunları hemen anlarsınız...-En önemlisi, bu ülkede kendi ulusuna karşı emperyalist güçlerle işbirliği yapanları avucunuzun içindeymiş gibi görürsünüz Batı soğuk savaş sonrası, "yeni Türkiye politikasını" belirledi; içimizdeki oligarşi buna evet diyor: büyük çoğunluk ise karşı; çatışma, kavga, sürtüşme bu ikisi arasında. Ergenekon mu? Öte tarafında emperyalizmin bulunduğu bir kırmızı çizgi... şeklinde yazıldığı anlaşılmıştır.

"Faşist Franco ve Cumhuriyetçiler" başlıklı yazının içeriğinde; "İspanya 'da kralcıların ve kapitalizmin Batı tarafından desteklenmesi ile "Türkiye'de siyasal İslama verilen destek benzeşmektedir". Aralarındaki fark, "İspanya ve Türkiye 'nin Batı tarafından algılanmalarında görülür". Batı, aidiyet (kimlik) olarak İspanya 'yi kendinden görüyor ve onun üzerinde bölücü vs. hesaplar yapmıyor. Buna karşılık Türkiye, BOP içinde yoğrulup yeniden biçimlendirilmek isteniyor. Kısacası Ergenekon sorunu birçok yönü ile aynı zamanda bir rejim sorunu haline getiriliyor." şeklindeki yazılardan şüphelinin yürütülen soruşturmayı dezenfarmasyon yöntemleriyle sabote etmeye çalıştığı, haklarında işlem yapılarak tutuklanan veya tutuksuz olarak yargılanmalarına devam edilen şahısların suçsuz olduklarını, adı geçen şahısların yalnızca siyasi nedenlerden dolayı yargılandıklarını, her fırsatta dile getirerek Bağımsız Yargıyı töhmet altında bırakmak için çaba gösterip böylelikle halkın gözünde ulusalcı ve yurtsever insanların suçsuz yere yargılandığı, Ergenekon soruşturmasının aslında Cumhuriyetin Temel Niteliklerine karşı yapılan bir operasyon olduğu izlenimi uyandırarak yürütülen soruşturmaya karşı kitlesel bir tepkinin oluşturulmasını sağlamak için örgüt amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu,adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu da örgüt adına basın yoluyla işlediği anlaşılmaktadır.

5565 nolu tape de 19.12.2008 tarihinde Halit Targan Ü. ile şüpheli arasında geçen görüşmede özetle; şüphelinin "Şimdi sen birinin benim eski bir öğrencimin Doçentlik Jürisindeymişsin" dediği, Halit Targan Ü.'nün "Hım bu beş ocak ta yapacağım" dediği, Şüphelinin "GÜNER G." dediği, Halit Targan Ü.'nün "Evet hocam" dediği, Şüphelinin "Bu benim eee Harp akademilerinden öğrencim değer verdiğim bir öğrencim" dediği, Halit Targan Ü.'nün Anladım hocam" dediği, Şüphelinin "Tamam mı canım" dediği, Halit Targan Ü.'nün "Ben ona olumlu olumlu yazmıştım eserlerine" dediği, Şüphelinin "Ha benim çok değer verdiğim pırlanta gibi bir çocuktur" demesi üzerine Halit Targan Ü.'nün "Anladım hocam" dediği şeklindeki konuşması,

5566 nolu tape de 05.01.2009 tarihinde Halit Targan Ü. ile şüpheli arasında geçen görüşmede özetle; Halit Targan Ü.'nün "Hocam bugün ki doçentlik sınavı hakkında bilgi veriyim diye aradım", "GÜNER beyi hatırlıyorsunuz KARA HARP OKULU ndan" dediği, Şüphelinin "Tabi tabi" dediği, Halit Targan Ü.'nün "Doçent oldu bilginiz olsun" dediği, bunun üzerine Şüphelinin "Ohhh aman iyi iyi" dediği, Halit Targan Ü.'nün "Yani ben biraz zorlandım orda eserlerden 5-3 gelmişti önüme" dediği, Şüphelinin "Hıı" dediği, Halit Targan Ü.'nün "Orda baya bir bastırdık şimdi şey oldu mutlu ayrıldık yani" dediği Şüphelinin "İyi çocuk ben tanıyorum iyi çocuk yani kendini yetiştiricek" dediği,

Ajanda notlarında 2006 Albay KÖYLÜ 0543 8937685 ile 10.55-13.30 K.Albay Cengiz KÖYLÜ (T-AB) Hava, 30 Ekim 2006 tarihli ajanda yaprağı üzerinde; 11-13 Doktora Kurmay Hava Albay Cengiz KÖYLÜ ibaresinin yazılı olduğu, buradan da karargah evleri yapılanmasının başında bulunan Cengiz köylü ile irtibatlı olduğu ve onunda doktora işlerini takip ettiği, Tüm delillerle göre, Şüpheli Erol MANİSALI'nın Ergenekon silahlı terör örgütü yapılanması içinde yer alan, örgütün üst düzey yöneticilerinden, İlhan Selçuk Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Doğu PERİNÇEK, Bedrettin DALAN, Mehmet Şener ERUYGUR Ahmet Hurşit TOLON ile örgütsel faliyetleri birlikte yürüttükleri, Yine örgütün yapılanmasında bulunan Münür Kemal YAVUZ' NAMIK Kemal BOYA, Sevgi Erenerol, Sinan aydın Aygün, Tuncay ÖZKAN, Vedat Yenerer Halil Kemal Gürüz, Mustafa Ali BALBAY, Adnan TÜRKKAN, Tunç AKKOÇ, örgütsel irtibatlarının bulunduğu,


Ergenekon silahlı terör örgütü üst düzey yapılanması içinde yer alan şüpheliler le doğrudan irtibatlarının bulunduğu gibi Ergenekon silahlı terör örgütü nün üniversite ve medya yapılanması içinde yer aldığı,

Yöneticiler ve örgütte belirli konumdaki kişilere Ergenekon silahlı terör örgütü nün örgütsel içerikli dokümanlarındaki amaçlarının teoriden pratiğe dökülmesi için fikri ve ideoljik yönden eğitimlerine yönelik seminerler verdiği.

Üniversite yapılanması içinde kadrolaşma ve kendi elemanlarının doktora vb imhtihanlarında yardımcı olmak suretiyle yükselmelerine yardım ettiği, bazı üst rütbeli askeri şahısların da akademik kariyer işleri ve benzer işlerinin takibini yaptığı, Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetlerinin uygulanabilir olup olmadığı hususları rapor haline getirip örgütün üst yönetimine sunduğu, denetimini yazdığı.

Ergenekon silahlı terör örgütü nün değişik alanlarda örgütlenmek ve taban oluşturmak için faaliyetlerde bulunduğu, örgütlenmeye masonik Bilderberg örgütü, Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz İstihbaratının örtülü örgütlenme modelleri ve bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği belirtilmiş, buna göre örgütün aşağıda belirtilen alanlarda faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir.

A-Yurt İçi Ve Yurt Dışı Örgütlenmeye Yönelik Faaliyetler

1 - Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızarak örgütlenme faaliyetleri,

2- Devlet içine sızarak yapılanma ve örgütlenme faaliyetleri,

3- Tüm Sivil Toplum Kuruluşları içinde örgütlenip, gizlice yönetme ve yapılanma faaliyetleri,

4- Medya ve yayın organlarının kontrol altına alınıp hakim güç olma faaliyetleri,

5- Kontrol altındaki medya kuruluşlarıyla dezenformasyon amaçlı faaliyetler,

6- Terör örgütü kurup yönetme ve terör örgütleriyle işbirliği yapılması faaliyetleri,

7- Sendikalar ve işçi örgütlerini tek merkezden yönetme faaliyetleri,

8- Üniversitelerde gençlik teşkilatlarıyla örgütlenme faaliyetleri,

9- Tüm kamu personeli ile siyasi kişiler hakkında istihbarat toplama faaliyetleri,

10- Sistemle barışık olmayanların

11- Örgüte alınması,

12-İllegal kişileri örgüte alıp kullanma "LOBF kodlu dokümanın, U3). Politika başlıklı bölümde "Sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara uygun tepkisel eylemlerde bulunması sağlanacak ve kitlesel tepkiler organize edilerek kontrolde tutulması sağlanacak. İşlev ve misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinden etkilenmeleri sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metotlarla yönlendirilmesi sağlanacak.

Lobi, prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler içinde yer almamalı, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalmalıdır. Anı şekilde ticari ve kültürel faaliyetlerde de doğrudan doğruya girişim ve etkinlikler içinde yer almamalıdır. Tüm faaliyet alanlarında organizasyon çatısı altında oluşturduğu kuruluş ve örgütlerini amaçları doğrultusunda harekete geçiren bir mekanizma olarak kalmaya özen göstermelidir.", denildiğinden,

Şüpheli Erol MANİSA görüşleriyle oluşturulduğu anlaşılan Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarından 11 nolu devre raporunda, Genel Konular Başlığı Altında Türkiye'de Ulusal Cephe hareketinin kopuk olduğunu, bütün çabanın bunların birbiri ile ilişkilendirilmesi üzerine yoğunlaşılması gerektiğini, belirtmiş ve Yine Şüpheliden ele geçirilen dokümanda; Neden bu örgütlenmeler birlikte bu esas mesele niçin bir araya gelip bir platform oluşturmuyorlar. Birlik Güçtür, Bir araya gelmelerini engelleyen nedir? İbarelerinin yer aldığı dokümandan da anlaşılacağı üzere Yine yukarıda bahsi geçen Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporu'nda geçen hususlarda yer aldığı gibi Şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde ülkemiz üzerinde faaliyet yürüten tüm Sivil Toplum Kuruluşlarını bir araya getirerek örgüt amaçları doğrultusunda hareketejmeleri ile bu Sivil Toplum Kuruluşlarının etki altına aldıkları insanları da kendi amaçları etrafında yönlendirerek, yürütme organım devirmeye teşebbüs eylemleri için kışkırtmak suretiyle bu fiilere iştirak ettiği,

Yukarıda bahsi geçen anlatımlara paralel olarak Şüpheliden ele geçen dokümanların 77. Sayfasında içeriğinde Sn. Manisalı ve Sn. Çeçen Sizlerinde içinde bulunduğunuz Ulusal Hareket oluşumunu nasıl örgütlemeyi düşünüyorsunuz? İbareleri ile 86. Sayfasında ADD, İşçi Partisi, ATO, Türk Eğitimden veya EMEK Platformu Ulusalcı Üniversiteler Birliği gibi, ibarelerinin yer aldığı Şüphelinin Cumhuriyet Çalışma Grubu Devre Raporlarında belirtildiği gibi Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçları doğrultusunda sözde ulusalcı yapılanmaları bir araya getirerek tek seslilik sağlanması ve ortak hareket edilerek olası bir darbe sonrası yürütme organı yerine yerine yeni bir iktidarın meydana getirilebilmesi için şimdiden bir iktidar alternatifi ortaya çıkarma faaliyetleri içerisinde bulunduğu, Şüpheliden ele geçirilen dokümanlardan 95. Sayfasında mevcut ulusalcı ve Kemalist partiler içinde yeniden yapılanmanın sağlanması, sosyal smıf örgütlerinin, bu partilerin çatısı altına sokulması girişimlerinin başlatılması, ulusal güçler arasında topyekün seferberliği başlatacak girişimler ve Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan bütün kurumların bir çatı altında harekete geçirilmesi, şeklindeki notların da yine Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarında uygulamaya konan hususlar olduğu ve şüphelinin siyasi partilerin tek merkezden yönetilmesi ve yönlendirilmesi faaliyetlerine de iştirak ettiği, kendisinin ana konusunun ulusal cephe olduğunu, Halkın eğitilmesi değil, örgütlenmesi önemli. Ben o konularda çok az kafa yorabiliyorum. Benim konum ulusal cephe. Ben onunla çok meşgulüm. Şeklindeki beyanından şüpheliler Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan Ulusal Birlik Platformu altında tüm sivil toplum kuruluşlarını örgütleyip eşgüdüm komitesi tarafından yönetilip yönlendirilmesi işinde görevli Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu. Örgütün üst düzey sorumlularıyla birlikte Yasama ve Yürütme organlarını ortadan kaldırma çalışmalarına iştirak ettiği, fikri ve ideolojik olarak bu faaliyet içinde fiilen yer aldığı,bazı siyasilere ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettiği, anlaşılmakla;

Şüpheli Erol MANİSA ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTU'nün üyesi olmak suçunu işlediğinden, eylemine uyan TCK'nın 314/2 Maddesi,

Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs ettiğinden, eylemine uyan TCK'nın 311/1 maddesi,

Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiğinden, eylemine uyan TCK'nın 312/1,

Bir suç işleme kararı altında bir çok kişinin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçundan eylemine uyan TCK'nın 135/2, 43,

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nın 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.