İçeriğe atla

2. Ergenekon İddianamesi/V. BÖLÜM ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 53- Şüpheli Ercüment OVALI

Vikikaynak, özgür kütüphane

53- Şüpheli Ercüment OVALI

a-Savunmaları,

[değiştir]

Emniyet beyanında;

İç Hastalıkları doktoru iken 1992 sonunda Karadeniz Teknik Üniversitesinde Yardımcı Doçent olarak göreve başladığını, 1995 yılında Doçent olduğunu, aynı yıl Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinde Hematoloji bilim dalında ihtisasa başladığını, 1998 yılında ihtisasını tamamlayıp Karadeniz Teknik Üniversitesine döndüğünü, 2000 yılında Profesör olduğunu, 2004 yılında ATİ Teknoloji A.Ş.’yi kurduğunu ve 2007 Kasım ayından beri üniversitenin görevlendirmesiyle Genel Müdür olarak bu şirkette çalıştığını,

533 494 89 82 numaralı ATİ şirketi adına kayıtlı telefon hattını kullandığını, ayrıca kendi adına kayıtlı 532 572 91 74 numaralı hattı yaklaşık 7-8 yıldır kullandığını mesleki açıdan bir çok derneklere üyeliği olduğunu, Bunların haricinde sivil toplum kuruluşu olarak Karadeniz Sanayici İlim Adamları, Yöneticiler Derneğinde de üyeliği olduğunu, Hatta bu derneğin kurucuları arasında olduğunu, Şimdi de sadece üyeliğinin olduğunu, Başkaca mesleki olmayan herhangi bir kuruluşa üyeliğinin olmadığını,

Durmuş Ali ÖZOĞLU’nu tanıdığını, kendisiyle yüzyüze ve telefonla görüştüğünü bu şahısla kendisini Kemal AYDIN’ın tanıştırdığını, Kemal AYDIN’la Ankara’daki bir görüşmelerinde yanında D. Ali ÖZOĞLU’nun da olduğunu, hatta orada Hatice BAHTİYAR isimli bir bayanında olduğunu, daha sonra çeşitli sebeplerle telefonla görüştüğünü,

Kemal Aydın ve Neriman Aydın kardeşleri çok uzun zamandır tanığını, aile dostları olduğunu,

Sevgi ERENEROL ile Ankara’daki Mevlüt AYDIN’ın ofisinde 2006 yılı başlarında tanıştığını, bu sırada ofiste Mevlüt AYDIN, Kemal AYDIN, Sevgi ERENEROL ve Mevlüt Aydın’ın bir bayan arkadaşı olduğunu, Sevgi Erenerol’u 2006 yılı Eylül ayında düzenlemiş olduğu Kök Hücre ve Dinler isimli panele davet ettiğini ancak panele katılmadığını,

Emin GÜRSES’i basından tanıdığını, kendisi ile görüşmek istediğini, CIA ajanı olduğuna dair asılsız bazı duyumlar aldığı için randevu vermesine rağmen kendisi ile görüşmediğini,

Soruşturma kapsamında ele geçen ERGENEKON ve LOBİ isimli dokümanlar hakkında bilgisinin bulunmadığını, örgütün faaliyetlerine katılmadığını,

24.02.2008 günü saat 22.42’de Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; bir süre Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey IRAK’ta düzenlemiş olduğu herakat hakkında görüştüğü, Kemal’in “Siz ne iş yapacaksınız” diye sorduğu, kendisinin ise “Bize ne iş verilirse onu yapıcaz abi” dediği ve bir süre siyasi partiler ve liderleri hakkında görüştüğü, daha sonra Irak’taki savaş hakkında görüşmeye başladığı, Kemal’in “…bu telefon konuşması ama konuşacağız bunun başka yolu yok seninle yan yana gelemiyoruz çünkü sen yanlışları yapmaya devam ediyorsun…” dediği ve bir süre Irak’taki savaş hakkında görüşmeler yaptığı, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Kemal’in “sen bana hiç bir gün zaman ayırmadın 6 senedir bir gün bana zaman ayırmadın bir gün iki saat ayırmadın hiç ayırmadığın içinde bunlar böyle oluyor anladınmı şimdi ne söyleyeceksen söyle” “…sen bunu ondan sonra söyliyorsun abi ya sen söyleme bunu senden kimse duymasın sen bir asker çocuğusun sen bu ülkenin özellikli insanısın senin bu ülkedeki konumun farlı düşünçe yapın farklı benim kızdığım taraf bu bak kızdırdın beni şimdi sen böyle düşünemesin buna hakkın yok yok yok…” dediği, kendisinin “En önemli bilgi kaynağına dönüp soruyorum ne diyorsun abi diye soruyorum sende bana bağırıyorsun” “Bişey demedik abi biz dedik canımız sıkıldı bişey paylaşalım dedik fırça yedik dedik iki söz duyalım dolalım yarın sabah gidelim bizde insanlara saldıralım dedik” dediği, Kemal’in “Ee tabi gittin bir yanlış yaptın Emperyelist güçlerin ellerindeki kuruma gittin hiç söylememen gereken şeyleride söyledin hiç söylememen gereken şeyleri söyledin” “Onlarla ilişkiye girdin her şeyi söyledin ya yazdıkların felaket” “…gidip her şeyi söyledin her şeyi ve senin korumanı onlar mı yaptı şimdi onlar mı seni korudular şimdiye kadar onlar şimdiye kadar seni öldürme planları yapan onlar seni öldürme planları yapan bir kurumun düşman güçlerin emrindeki yerdir oraya aittirler ben sana giderken dedim ki hoca ne söylemeyeceğini biliyormusun dedim ne söyleyeceğini bil bir gittin altı saat geldiler beş saat kaldılar bir gittin altı saat oniki saat adamlarla yani bir Emperyalist güçlerin emrindeki bir ihanet teşkilatında her şeyide söyledin maşallah her şeyi her şeyi söyledin” “Onlar birilerinin emrinde olarak benim peşimde gezdiler taki benim devletim benim esas devletim bizi sahipleninceye kadar onlar aracılığıyla onlar vasıtasıyla bize ölüm planları yaptılar…” “Anladın mı sana diyecektim ki Trabzona gelecem ama dedim şeyin geçsin yani biraz işler geçsin dedim devlet bizden evel evelleşmiş şimdi dedinki bölge komutanı gelecek devlet için senin yaptığın hatayı düzeltmek için şimdi senin üzerine gelecek her şeyi düzeltmek için bölge komutanı senin yanına gelir onun için gelecek senin yaptığın hatalar için gelecek anladınmı yaptığın hatadan dolayı bölge komutanından özür dile deki biz bu kurumu devletin bir milli müessesi olarak gördüm benle temaslarında onlarla bu manada ilişki kurdum ama öyle değilmiş de benim abiyim bana onların öyle olmadığını söyledi anladın mı” “Şimdi onlar bizi öldürme planı yapıyorlar bizim esas devlet Türk Silahlı Kuvvetleri bizi korumasaydı ne senin parçanı bulabilirlerdi bu ülkede nede Kemal AYDIN”ın parçasını bulabilirlerdi…” “…bize dost görünme gösterisi yapıyorlar Oruspu çocukları bu kadar net söyliyorum benim telefonumun dinlendiğini seninde telefonunun dinlendiğini biliyorum” “…BENİ DÖRT TANE GÜNDE ARABA TAKİP EDİYORDU DÖRT SENE NE ZAMAN Kİ YAŞAR BÜYÜKANIT PAŞA GENELKURMAY BAŞKANI OLDU TALİMAT VERDİ ONDAN SONRA UZAĞIMIZA GİTMEK MECBURİYETİNDE KALDILAR BİLİYORMUSUN” “Tabi üzülüyoruz tabi savaş demek zaten bir milletin evlatlarının bu mükaddes yolda şehit olması demek biz onu birilerine biz birilerine anlatacaz BİZ PSİKOLOJİK SAVAŞIN TÜRKİYENİN ÜZERİNE OYNAN PSİKOLOJİK SAVAŞIN YÖNETLERİ OLACAZ SEN BİR TRABZONA YETER FAZLA GELİRSİN bu kadar fazla şey konuşmak istememin sebebi senin tabi bir yığın çevren var sana bir yığın insan müracat etmektedir bir yığın insan sana endişelerini dile getirmektedir … onlarında senin benden senden benden başka fazla moral değerlerine ihtiyacı vardır onlara moral değerlerinin yükseltmesini ancak senle ben sağlayabiliriz…” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

Kemal AYDIN’ın aile dostu olduğunu ifade etmiş konuşma içeriğine ilişkin net bir cevap verememiştir.

Görüşme içeriğinde geçen; Kemal AYDIN’ın “emperyalist güçlerin elindeki kurum” diye ifade ettiği kurumun MİT olduğunu, başından geçen olaylarla ilgili olarak yardım umuduyla ve kendi çalışmalarıyla ilgili bilgi vermek için MİT’e gittiğini, Trabzon bölge müdürlüğüne 5-6 kez gittiğini, raporlar sunduğunu, Kemal AYDIN bu kurumda çalışanları sevmediği için kendisine iletişim tespit tutanağında geçen sözleri söylediğini,

TAPE NO: 6783; 17.03.2008 günü saat 14.41’de M.A ile yaptığı görüşme okunup sorulduğunda;

Gözaltına alınana kadar ERGENEKON isimli operasyonun uydurma olduğunu düşündüğünü, görüşmede geçen Ömer KURNAZ’ın Teknokent’in genel müdürü, M.A’ın da teknokentin inşaatını yapan kişi olduğunu,

17.03.2008 günü saat 19.19’da Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; bir süre Ergenekon soruşturması hakkında Aydınlık Dergisinde çıkan haberlerle ilgili görüştüğü, soruşturmanın Tuncay GÜNEY isimli şahısların beyanları doğrultusuna çıktığından bahsettiği,, Kemal’in “…şimdi Veli paşayı Sami HOŞTAN denen uyuşturucu kaçakçısıyla aynı yere koyuyor” “Sevgi ERENEROL u Sami HOŞTAN la aynı yere koyuyorsun şimdi Emin GÜRSES i Sami HOŞTAN la aynı yere” “E şimdi yarın da seni o gibi olanlarla aynı yere koyarlar” “Yani şimdi Ercüment OVALI yla bilmem ne TEKELİOĞLU aynı yere gelir mi” dediği, kendisinin “Ama koyuyorlar” “Evet hatta benden bir kalem üstte tutuyorlar” dediği, bir süre sohbet ettikten sonra Kemal’in “Şimdi bunlar böyle olmazdı ama esas devlet nasıl davrandı nasıl daranıyor bize karşı biz birşey yapmıyoruz biz bu devlet için bu varlığı yaşatmak için bir eylem içindeyiz sende sende bu devleti yüceltmek için Türk milletini yüceltmek için müthiş çaba sarfediyorsun…” dediği, kendisinin “Evet ben dedim benim en büyük ispatım telefon konuşmalarım dinleyin dedim hepsini dinleyin” dediği, Kemal’in “Şimdi bu Türkiye Cumhuriyeti devletİni alçaltıcı Türkiye Cumhuriyeti devletini küçültücü bu hareketlerin herkes herkes şeyini ödeyecek bedelini ödeyecek” “İşler rayına oturacak bir başka yol başlayacak devlet işin esas devleti bu işe el koyacak sahip çıkacak üstlenecek o zaman karşıma geleceksiniz dimi” görüşmesi sorulduğunda;

Kemal AYDIN’ın sinirlendiği için kendisiyle bu şekilde konuştuğunu, Yavuz TEKELİOĞLU’nun bir dönem yanında çalışan kişi olduğunu, Kemal AYDIN’ın esas devlet olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini kast ettiğini, bu inancıda taşıdığını,

21.03.2008 günü saat 10.22’de Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; bir ajansla ilgili yardım talebinde bulunduktan sonra Doğu PERİNÇEK’in tutuklandığından bahsettiğiniz, daha sonra Kemal’in “Şimdi eceli gelen eceli gelen köpek derler cami duvarına işer BÖYLE HEPİMİZİ TOPLASINLAR…” dediği sorulduğunda;

Kemal AYDIN ülkedeki birçok kurumun Emperyalist güçler tarafından yönetildiğini düşündüğü için bu şekilde beyanlarda bulunduğunu,

Süpheliye Ergenekon Terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlar neticesinde Kemal AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Neriman AYDIN isimli şahısların bir kısım Harp Okulu öğrencilerini, subayları, emniyet mensuplarını ve bir kısım kamu görevlilerini illegal olarak örgütlemeye çalıştığı, bir kısım evlerde bu şahısları yönlendirdiği ve gizli toplantılar tertip ettiği anlaşılmıştır. Bu örgütlenme hakkında bilginiz var mıdır? Bu örgütlenmenin sizde içerisinde yer alıyor musunuz? Bu şahıslar ne amaçla böyle bir illegal örgütlenmeye gitmektedirler sorusu sorulduğunda;

Kemal AYDIN’ın yanına gittiği zaman bu öğrencileri orada birkaç defa gördüğünü, Kemal’in yanına (2) genç teğmenin gelip gittiğini, ancak isimlerini bilmediğini,

Tape NO: 6773 ; 15.02.2008 18:57 Kemal AYDIN’la yapmış olduğu görüşme sorulduğunda;

Kemal Aydın ile birçok konuyu paylaştığını, Bu nedenle MİT’e giderkende bu konuyla ilgili haber verdiğini, Kemal AYDIN’ın MİT’i yabancıların yönettiğini düşündüğünden görüşme içeriğindeki ifadeleri kullandığını, Mehmet Ali Komutanın ise Kemal AYDIN’ın yanına gelen yeni karacı pilot teğmen olduğunu, soyismini hatırlamadığını,

Tape NO: 6774 ; 19.02.2008 10:41 de Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşme sorulunca; Görüşmede bahsi geçen kişinin avukatı olan Hakan ERDEM olduğunu, Kemal AYDIN’ın MİT’in emperyalist güçlerin elinde bulunduğunu düşündüğü için MİT’ le yaptığı görüşme hakkında kendisinden bilgi istediğini,

19.02.2008 günü saat 14.48’de Volkan…? ile yaptığı görüşmede; “Volkan paşam nasılsınız ....” “…Bakanlık toplantıyı iptal edince kaldı ama bu cuma günü gelebilirim yine de bir ortalığa bakıyorum bakanlıkta bir ziyaret yapmam gerekecek” “Biraz müdahale edeyim diye yeni kanun yazılıyor çünkü onun için biraz müdahale edeyim diye uğrayacam oraya bu cuma veya önümüzdeki hafta gelicem paşam gelince de sizi arayacam” “Ben bilgi vereyim dedim çünkü” dediği, Volkan’ın “Sağol bende seni arayacaktım bu genel kurul ne zaman hocam genel kurula şimdi yönetim kurulu kararı çıkarıcaz da biz” dediği hatırlatılıp sorulduğunda;

Görüştüğü kişinin emekli general Volkan KAPLAMA olduğunu, ATİ Şirketinin ortağı olan Türk Tıpsan şirketinin genel müdürüdür ve bir dönemde ATİ’nin genel müdürlüğünü yaptığını, görüşmede geçen konunun şirket genel kurul toplantısı olduğunu,

Savcılık beyanında;

Karadeniz Teknik Üniversitesi Hematoloji Bilim Dalında profesör olarak görev yaptığını, Mesleği gereği yurtdışına çok sık giriş çıkış yaptığını, Avrupa ülkelerine, İtalya İspanya, Almanya ve Hollanda ile yılda bir defa da ABD'ye San Francisco’ya bilimsel toplantılar için gidip geldiğini,

Karadeniz Teknik Üniversitesinin ATİ (gelecek) isimli kök hücre proje koordinatörü ve ATİ şirketinin genel müdürü olduğunu,

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden sadece Sevgi Erenerol, Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve Neriman Aydın'ı tanıdığını,

Şüphelilerden Sevgi Erenerol'u, 2006 yılı Eylül ayındaki Dinler ve Kök Hücre isimli bir kongreye davet etmek için Kemal Aydın'ın kardeşi Mevlüt Aydın'ın Ankara Beşevler tarafındaki bürosunda Kemal Aydın'ın yanında gördüğünü, burada kendisi ile tanıştığını, kendisini kongreye davet ettiğini, Sevgi Erenerol’un geleceğini söyledi, ancak kongre tarihine 10 gün kala gelmekten vazgeçtiğini, Kemal Aydın'a Sevgi Erenerol’un niçin programı iptal etiğini sorduğunda kendisinin emperyalist güçlerin, Amerikan’ın adamı olduğunu düşündüğü için gelemeyeceğini söylediğini, bunun dışında herhangi bir irtibatı ve görüşmesi olmadığını,

Şüphelilerden Durmuş Ali Özoğlu ile yaklaşık son 3-6 ay arasında Seğmen otelde kaldığı sırada Kemal Aydın ile yanına geldiklerinde tanıdığını, kendisini yayın evi sahibi Ali Özoğul olarak tanıttığını, yanında Hatice Bahtiyar isimli bir bayanın olduğunu, bu bayanın ne iş yaptığını bilmediğini, sekreteri olabileceğini, o gün Kemal Aydın ile buluşmalarının sebebinin kendisinin avukatı olan Hakan Erdem'in Kemal Aydın ile arasının bozuk olması nedeniyle kendilerini barıştırmak olduğunu, ancak Hakan’ın buluşmaya gelmediği için bu barışmanın gerçekleşmediğini, Kemal Aydın'ın tanıdığı, çok sevdiği dostu olarak Ali Özoğul'u tanıdığını, Karadeniz Teknik Üniversitesinin ATİ (gelecek) isimli kök hücre proje koordinatörü ve şirketin genel müdürü olduğunu, Ali Özoğlu, kendisini yayın evi sahibi olarak tanıttığı için şirketin antetli kağıtlarını ve matbu evraklarını bastırmak için kendisinden fiyat aldığını, ancak anlaşma sağlayamadıklarını, ülke meseleleri üzerine konuştuklarını, ülkenin kötüye gidişi ile ilgili konular görüşüldüğünü, Kemal Aydın’ın 1980 yılından beri sürekli emperyalizmin Türkiye'de bütün kurumlara hakim olduğu ve bu hakimiyetin insanları bilinçlendirmekle kurtulabileceklerini söylediğini, orada da ülke meseleleri üzerine konuşulduğunu, bunun dışında herhangi bir irtibatı ve görüşmeleri olmadığını,

Şüphelilerden Kemal Aydın ile 1980 yılından beri tanıdığını, her geçen yıl biraz daha sık, özellikle okulunu bitirdikten sonra daha sık görüşmeye başladığı, Ayda en az bir kez görüştüğünü, baba dostu olduğunu, babasının eski MHP'nin kuruluşunda yer alan ve etkin faaliyetlerde bulunmuş bir tıp doktoru olduğunu, dolayısıyla Kemal Aydın’ın da onun yanında yetişen gençlerden olduğunu, kendisinin bir dönem Baki Tuğ'un danışmanlığını yaptığını, daha sonra onunla da anlaşamadığını, Kızılay emekli müfettişi olduğunu, bütün Türkiye'yi dolaştığını, insanların bilinçlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde emperyalizmin oyuncağı olacağını herkese anlattığını, baba dostu olduğu için kendisini kıramadığını, çok sevdiği bir büyüğü olduğunu,

Şüphelilerden Neriman Aydın’ın ise Kemal Aydın'ın kardeşi olduğunu, Ziraat Bankasında memur olarak çalıştığını, Kemal Aydın ile birlikte aynı görüşleri paylaştığını, toplumsalhaber.com isimli sitede yazılar yazdığını, Ankara’ya her gittiğinde kendisiyle görüştüğünü,

Soruşturma kapsamında şüphelilerden ele geçirilen Ergenekon, Lobi, Devletin Yeniden Yapılanması üzerine Öneriler, Mafya, Panzehir, 21.Yüzyılda Casusluk, NBC Silahları Üretim Analizi, Ulusal Medya 2001, Kanal 6 Analiz, Televizyon Analiz, Dergi, Security AŞ, Protokol AŞ, Birleşik Komin, Özel Güvenlik Şirketi, Gladyo Sanatçılar, MİT, Medya Ajan Gazeteciler, Kemalist Hareket, Dinamik Ulusal Güç Birliği, Dinamik Anti/tez isimli dokümanlar ve içerikleri okunup kendisine sorulduğunda;

Gözaltına alınıncaya kadar Ergenekon operasyonunun bir tertipten ibaret olduğunu düşünen kişilerden olduğunu, örgütün dokümanları ve eylemleri ile ilgili bilgi aldıktan sonra ciddi bir örgütlenme olduğunu anladığını, kendisinin bir bilim adamı olduğunu, kendi dalında dünyada bir yer edinmeye çalıştığını, araştırmaları nedeniyle dünyada 2. olan Paul Erlich ödülüne aday gösterildiğini, kök hücre üzerine ciddi çalışmalar yaptığını, herhangi bir örgütle veya başka bir oluşumla uğraşacak kadar vakti olmadığını, bu davanın içinde yer almasının nedeninin Kemal Aydın ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri olduğunu, ancak bundan 5-10 yıl önce de Kemal Aydın’ın aynı şeyleri kendisine telefonda söylediğini, terörle hiçbir ilgisinin olmadığını, anılan dokümanları ilk defa Emniyette duyduğunu,

TAPE NO: 6681, 24.02.2008 günü saat 22.42’de Kemal AYDIN ile yaptığı görüşme okunarak sorulduğunda;

Kemal AYDIN'ı baba dostu olması nedeniyle uzun yıllardır tanıdığını, sürekli kendisine emperyalist güçlerin güdümünden kurtulmak gerektiğini anlattığını, bu konuşmanın da onun üzerine olduğunu, emperyalist güçlerin elinde olarak belirttiği kurumunda Devletin tüm kurumları olduğunu, Kemal AYDIN’ın sürekli izlendiğini düşündüğünü, çünkü önemli işler yapan insanların sıkıntı çekeceğinden bahsettiğini, Büyükanıt Paşa geldikten sonra kendisinin takip edilmekten kurtulduğunu düşündüğünü, Türk Silahlı Kuvvetlerine inancının yüksek olduğunu, kendisinin fiziksel olarak sakat olduğu için askerlik bile yapmadığını, daha önceki Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK zamanında askerlere çok kızdığını, görüşme içinde geçen “psikolojik savaşın yönetleri olacağız” derken kendisinin çevreyi aydınlatması gerektiği, insanlara daha kolay ulaştığı için emperyalizme karşı psikolojik savaş içinde yer alması gerektiğini söylediğini,

TAPE NO: 6783; 17.03.2008 günü saat 14.41’de M.A ile yaptığı görüşmede; kendisinin “Senden ne var ne yok haberlerde var mı bir şey” “Ben şimdi sana da saklarım burada duruyor Aydınlık dergisine aboneyim bu hani işçi partisi varya” “Epeydir ondan alıyorum. Ergenekonla ilgili suçlamanın ana metnini yayınlamışlar abi varya ve bu olay Ergenekon operasyonu Amerika Birleşik Devletlerinden iki gün önce gelen bir emirle yapılmış ve tamamen onların düzmecesi abi” “Abi Tuncay GÜNEY denen bir adamın 7 yıl önce verdiği ifadeden hareketle başka da doğru dürüst belgeleri yok çoğu üç kağıtçı ve uydurma” dediği ve bir süre görüştükten sonra Mevlüt’ün “Ömer aradı mı seni Ömer KURNAZ” dediği, kendisinin “Aradı değişiklikler olmuş herhalde” dediği, Mevlüt’ün “Perşembe günü haber alıyor senin daha haberin yok dedim ondan sonra diyorsun ki oğlum hoca bana fırça attı lan sen orada bostan korkuluğu musun dedim haber aldığın gün hemen hocayı aramıyorsun” dediği, kendisinin “Onun için onun için ya bunu gizli tutmuşlar falan filan demesinin nedeni o o zaman” dediği hatırlatılarak Görüşme içinde Ergenekon operasyonunun ABD den iki gün önce gelen bir emirle yapıldığı ve tamamen düzmece olduğu, Tuncay Güney'in 7 yıl önce verdiği bilgiden hareketle, doğru dürüst belgesi olmayan, 3 kağıt ve uydurma bir soruşturma olduğuna ilişkin sözleri sorulduğunda;

Bu görüşmeyi M.A ile yaptığını, Kemal Aydın'ın küçük kardeşi olduğunu, Aydınlık dergisine o tarihten 6 ay önce abone olduğunu, tamamen oradan okumuş olduğu bilgileri kendisine aktardığını, gençlik yıllarında okuduğu lisenin ülkü ocağı başkanlığını yaptığını, Aydınlık dergisin hiç sevmediğini, Ancak Aydınlık dergisi aykırı bir dergi olup, yıllar önce yazmış olduğu haberlerin genelde doğru olduğu ortaya çıktığı için, Ergenekon soruşturmasını da merak ettiği için gerçeğini öğrenmek için aldığını, dergide okumuş olduğu haberleri konuşması içinde aktardığını, o sırada öyle düşündüğünü, ancak nezarethanede kaldığı sırada Erol Mütercimler'le görüştükten sonra bu işin asla tertip olmadığını ve karşı siyasi bir atak olarak yapılmadığını, gerçekten ciddi bir örgütlenme olduğunu herkesin anladığını,

TAPE NO: 6784 ; 17.03.2008 19.19 da Kemal Aydın ile yaptığı görüşme okunarak sorulduğunda; Bu görüşmede baskın olarak konuşan Kemal Aydın olduğunu, kendisinin genelde dinlediğini ve Cumhuriyet için üzerime düşen görevi yaptığını söylediğini, Ergenekon soruşturması kapsamındaki kişilerin özellikle Sami Hoştan, Sevgi Erenerol, Emin Gürses ve Veli Küçük'ün yan yana konulmasını bağdaştıramadığı için bu şekilde söylediğini, yorum getirerek kendi davalarında husumetli olduğu Yavuz Tekelioğlu ile aynı davada olamayacağı benzetmesini yaptığını, görüşme içinde esas devlet bu işe el koyacak, sahip çıkacak sözleri ile Kemal Aydın’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini kastettiğini, Türkiye Cumhuriyetini asker kurduğu için böyle düşündüğünü ve söylediğini,

TAPE NO: 6786 ; 21.03.2008 10.22 de Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşmede; bir ajansla ilgili yardım talebinde bulunduktan sonra Doğu PERİNÇEK’in tutuklandığından bahsettiği, daha sonra Kemal AYDIN’ın “Şimdi eceli gelen eceli gelen köpek derler cami duvarına işer BÖYLE HEPİMİZİ TOPLASINLAR…” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

Bu beyanın Kemal AYDIN'ın yapmış olduğu yorum olduğunu, Kemal AYDIN'ın kendisinin de alınabileceğini düşündüğü için bu şekilde beyanda bulunduğunu,

TAPE NO: 6788 ; 24.04.2008 14:30 da Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşmede; kendisinin “Coşkun bey çok büyük müjdem var hocam var dedi ben sizin projenizi gittim Ankara merkezde sundum ve bunun için özel bir birim kuruluyor bu birim sizi yakında gelebilir o burda veya sizi Ankara ya çağırabilirler…” dediği ve bir süre konuştuktan sonra Kemal’in “…devlet sahibiyiz dimdik ayaktayız” “Yani bu uğurda yorulmak değil ölmek üzere and içtik söz verdik ...” “…bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut” “Temel Temel i falan” dediği, sizin “Yok hiç merak etme abi” dediğiniz, Kemal’in “Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende her şey sende sen tutacaksın onları tutacaksın başkalarının kullanmasını Türk milletinin aleyhine kullanmasını fırsat vermeyeceksin ne yapalım adamların niteliği bu ölçüsü o” dediği, bir süre sonra Kemal AYDIN’ın Cem PAPİLA’nın yanına geldiğinden bahsettiği hatırlatılarak sorulduğunda;

Söz konusu görüşme MİT'in kurmuş olduğu bioteknoloji birimiyle ilgili olan görüşme olduğunu, Kemal AYDIN’ın bütün kurumların elden gittiğini düşündüğü için kendisinin de MİT'e gidip rapor sunmasından MİT'in CIA'in, Mossad ve İngiliz istihbaratının emrine verildiğini söylediğini,

TAPE NO: 6790 ; 05.06.2008 21:58 da Kemal AYDIN arasındaki görüşme de; kendisinin; “…abi inanılmaz keyifliyim bu gün resmen bayram günü” “Evet abi çünkü bundan sonra geleceği gösterdi bize” “Evet evet abi askerlerin hazırdır abi” “Zaten biz senin emrine hazırdık” “ABİ BİZİM İÇİN DEVLET SENSİN” dediği, Kemal AYDIN’ın “Neriman’ın da selamı var Noyan komutanında selamı var seni çok öpüyorum” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

Kemal AYDIN’a bu “bizim için Devlet”in kendisi olduğunu söylediğini, çünkü kendisine çok güvendiğini, dürüst adam olduğunu, görüşme içinde geçen Noyan Komutanın harp okulundan yeni mezun olan teğmen olduğunu, Kemal AYDIN’ın sürekli kahvelerde böyle gençlerden oluşan kişilerle konuştuğunu ve etrafında sürekli böyle gençlerin bulunduğunu, bir de karacı pilot teğmen de Kemal AYDIN’la görüştüğünü,

Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan operasyonlar neticesinde Kemal AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Neriman AYDIN isimli şahısların bir kısım Harp Okulu öğrencilerini, subayları, emniyet mensuplarını ve bir kısım kamu görevlilerini illegal olarak örgütlemeye çalıştığı, bir kısım evlerde bu şahısları yönlendirdiği ve gizli toplantılar tertip ettiği hatırlatılarak bu örgütlenme hakkında bilgisi sorulduğunda;

Bildiği kadarı ile Topçu Noyan ile pilot olan Mehmet Ali ismindeki iki genç teğmen ile bir araya geldiklerini, siyaset konuştuklarını, bunlardan Mehmet Ali’nin kendisinden nasıl kilo alınacağına ilişkin bilgi aldığını, onun dışında ne tür faaliyetler içinde bulunduklarını bilmediğini,

TAPE NO: 6773 ; 15.02.2008 18:57 Kemal AYDIN’la yapmış olduğu görüşme de; Kemal’in Mehmet Ali komutanla biz sohbet ediyoruz” “Sömestır tatiline başladı pilotluk diplomasını aldı” “Amcası şimdi sömestır tatilleri varmış 15 gün biz onunla ders çalışıyoruz” dediği ve yaptırılan bir bayrakla ilgili olarak “Şimdi senin yaptığın iş yani sana minnettarım” “Devletimizin bizden talep ettiği şey çok doğru birşeymiş değil mi şimdi onu görüyorsun bayrağa bakınca görüyorsun değil mi” dediği, kendisinin “Sana fotoğrafını çeker yollarım ben size yarın dalgalanırken” dediği, Kemal’in “Sen Neriman a gönder sen zaten bilgileri göndermedin” “Şimdi o bilgileri göndermedin o bilgileri gönder haber yapalım canım benim” dediği, bir süre sonra “Abi bu arada bilgi vereyim yarın şeye gidiyorum MİT 6 buçukta benimle görüşme istedi” “MİT in şeyine kendi yerine” dediğini, Kemal’in “Ne konuşacağını ne konuşmayacağını biliyorsun dimi” dediği, kendisinin “Biliyorum abi biliyorum” dediği, bir süre konuşacağız şeylerden bahsettikten sonra Kemal’in “Mustafa Kemal in devletine saldırı var şimdi bu saldırının gereği olarak onu değiştirdiler sivilleştirme adı altında oraya sivil diye adamları getirdiler ve o teşkilatı CIA’nın MOSSAD’ın ve İngiliz istihbaratın emrine verdi” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

Görüşmede geçen Kemal AYDIN’ın karacı pilot teğmen olan Mehmet Ali'nin sömestr tatili ile ilgili ders çalışıyoruz şeklindeki sözleri, Kemal'in onlara anlattığı sohbet konuları olduğunu, bayrak direğinin dikilmesi olayının da şirketin önüne büyük bir bayrak direği diktirmesi ile ilgili Kemal Aydın’ın kendisini kutlaması olduğunu,

TAPE NO: 6774 ; 19.02.2008 10:41 de Kemal AYDIN ile yapmış olduğu görüşmede; Kemal’in “Ben diyecektim ki onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar” “Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladın mı” dediği, kendisinin “Tamam abi ben sana akşam bilgi veririm” dediğini, Kemal’in “Şimdi ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, kendisinin “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

Bu görüşmedeki Kemal Aydın’a bilgi vereceğine ilişkin sözleri ve öncesinde her konuyu Kemal Aydın’a danışmış olmasının Kemal Aydın’ın kendisinin lideri ve yöneticisi olduğundan değil, fikirlerine ve yaşantısına saygı duyduğu bir insan olmasından kaynaklandığını, her konuyu kendisine danışmak ihtiyacı hissettiğini, aralarında hiyerarşik bir yapı olmamasına rağmen fikirlerine değer verdiği için her konuyu Kemal Aydın’la paylaştığını, görüşme içinde geçen ekipten birinin koptuğu ve geri alacaklarına ilişkin sözlerinin de Kemal Aydın’ın etrafında olan gençlerden olan ve benim de avukatlığımı yapan Hakan’ın ekipten ayrılması üzerine araları bozulduğundan kendisinin Hakan Erdem’i yeniden aralarına katacağını söylediğini, MİT’e giderken ve dönüşte yapacaklarını ve yaptıklarıyla ilgili bilgileri Kemal Aydın’la paylaştığını,

TAPE NO: 6777; 19.02.2008 günü saat 15.00’da M.A ile yaptığı görüşmede; Mevlüt’ün “Vatandaşlar geldimi bugün görüşecek devlet gelecekti ya bugün” dediği, kendisinin “Bugün ben gidiyorum ben” “Volkan paşa ile görüştüm” “…bir Trabzon’a geleyim diyor ele güne gösterelim diyo tamam paşam gelin dedim haftaya alıyorum buraya onu” “Abi anladıkki o devlet asıl devlet değil yani” dediği, Mevlüt’ün “Değil tabi onu baştan söyledikte dinlemedin” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

M.A, Kemal Aydın'ın kardeşi olduğunu, şirkete devletin yardım edeceği konusunda Kemal Aydın’ın kendisine söylediğini, ancak hiçbir yardım gelmeyince kendisinin “abi anladık ki o devlet asıl devlet değil yani” şeklindeki sözlerinin kendisine destek vermedikleri ve onun da sürekli destek verileceğini söylemesinden dolayı asıl devlet diye Türk Silahlı Kuvvetlerinden bahsetmesidir dediği,

TAPE NO: 6680 ; 23.02.2008 15.18 de M.A ile yaptığı görüşmede; bir süre çeşitli konularla ilgili görüştükten sonra Mevlüt’ün “Mesele yok paşalarla geleyim mi gelme mi istiyon mu istemiyon mu” dediği, kendisinin “Gel gel gel millet bir gerildi bir gerildi paşa yı görünce Ömer’in suratını göreceksin” “Abi korktular herif ... kurula girerse genel müdür olarak gelirse ne olacak diye” Mevlüt’ün “Ya biliyorsun hem kendisi diyor ki o gece bana Mustafa Kemal Samsun’a çıktığında ki 8 adamdan yanında hiçbir tarihte kimse olmamış Samsun’a kadar kullanmış bunu bildiği halde demiyor ki bu Ercüment OVALI herkese kullanmalıdır kardeşim bunu anlamayacak kadar mal kafalılar ya” “…duydun mu bilmiyorum paşa söyledi mi” “İnterpar...1 milyon paunt ayırmışlar kök hücre işine abi” “Şimdi demek ki bunlar işin farkına varmışlar dün akşam Zafer’le de konuştum” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

Görüşmede geçen Volkan Paşa Türk TIPSAN'ın genel müdürlüğünü yapan Volkan Kaplama, Ömer ismindeki şahıs yönetim kurulundaki Ömer Şen olduğunu, Mevlüt'ün yapmış olduğu yorumlar da işin başarılmasına ilişkin olduğunu,

TAPE NO: 6789 ; 20.05.2008 23:14 ’te M.A ile yaptığı görüşmede; “…sayemde ihaleyi aldın senin fiyatları koymuş olsaydık çoktan şiştiydik oğlum” dediği, Mevlüt’ün “Niye ellişer lira metrede yüksekti benimki” dediği, kendisinin “Şimdi demiş ki şey Mehmet Haberal” “Bir kene demiş bu katı onlara veririz ama diğerinde oturup konuşacaz bizde yaparız” “He böyle olsun e şimdi 30 mayısta DPT ye veriyorlar DPT proje çıkmaya bilir kabul edilmeyebilir Mehmet Haberal demişki hiç önemli değil DPT den ne kopararırsan kopartın gerisi biz yapacaz demiş” dediği hatırlatılarak sorulduğunda;

Kendilerinin kök hücre ile ilgili Adana'da Başkent Üniversitesi Hastanesi bir laboratuvar kurulması için ihaleye katıldıklarını, Üniversite rektörü Mehmet Haberal'ın DPT'den ne koparırsan kopartın gerisini biz yapacağız dediğini, bunu Mevlüt'e ilettiğini, ihalelere konsorsiyum halinde Mevlüt ile beraber girdiklerini, onun şirketinin adı Metol olup inşaat işi yaptığını, kendilerinin de bilgi transferi yapıklarını, bu nedenle ihale ile ilgili yaptıkları görüşme olduğunu, bu ihaleyi kazandıklarını, DPT’nin ise Devlet Planlama Teşkilatı olduğunu, paranın oradan alınacağını, eğer yetmeyen kısım olursa Başkent Üniversitesinden alınacağını, bunu Haberal’ın kendi mühendislerine söylediğini, kendisinin de bunu Mevlüt Aydın’a ilettiğini,

Neriman AYDIN’da el geçen ajanda da el yazısı ile “03 Mart 2006 Sevgi ERENEROL, Ergun POYRAZ, Tenzile RÜSTEMHANLI, Önder SAV, Ercüment OVALI, Mevlüt AYDIN 30 dak. Saat:17.30’dan 9.30’a kadar bir sohbet Kemal Abim toplantıya katılamadı, Antalya seyahati nedeniyle, unutmadan konuşmaları kayda geçmeliyim (1) Ergun POYRAZ’ın en son sarfettiği cümlelerden başlamak istiyorum. Hayri Bildik Beyin kendini kazıkladığından, Necip Beyin kitaplarının trilyonlar tuttuğundan, kendisine kazık attığından bahsetti, Bunları neden söyledi? Sevgi Hanım Toplumsal Dönüşüm Yayınevinde neler oluyor insanlar (Hüseyin Mümtaz v.s) kimseler paralarını alamadılar, Galiba devirler falan olmuş dedi. Ergun POYRAZ’da bunun üzerine “O kadın devraldı dedi” “Hayri Bey evden bile çıkmıyormuş” dedi” yazdığı,

Diğer sayfada “(2) Paşalardan ve Türk Ordusunun Paşa düzeyindeki yönetiminin Amerika ve Yahudiler elinde olduğundan bahsedildi. Tuncer Kılıç, Y. Büyükanıt, Ertuğrul Ozkok, Hilmi Özkok’un akraba ve dönme (daire içine alınmış) Sabatayht - Yahudi olduklarından bahsedildi. Daha sonraki Gen. Kur. Bşk. Sırasında bekleyenlerin de maşa olduğundan, dolayısıyla TSK nin Devletin ve ülkenin meselelerine hakim olamadığından bahsettiler. Bu fikrin ısrarcı sahibi Ergun Poyraz. Ya Şimdi E. Poyrazın bu düşüncelerini yorumlamak istiyorum: Bu adam TSK nin yardım ve korumasıyla kitap yazıyor, belgelere ulaşıyor. Ama adam ordu aleyhinde propagandaya ısrarla devam ediyor. Bu adam gerçekten ordunun mu yoksa ordudaki din ağırlıklı kesimin mi yoksa ordudaki mason ağırlıklı kesimin mi emrinde?” şeklinde yazdığı,

Metnin son sayfasında ise; sorular çok fazla, şüphelerim yüksek boyutlarda. Bir de Kemal Abimin yanında konuşmadığı hususları o yokken bir bir döktü. Kemal Abimden korkuyor mu? Çekiniyor mu? Bir diğer konu N. Hablemitoğlu’nun çok yakın bir arkadaşı tarafından onu tanıyan biri tarafından öldürüldüğünü ifade etti, Sevgi hn. da teyit etti. Bu konuda abimin düşüncelerini alalım. Bir de hep o Yahudi bu mason falanca ermeni gibi bir muhabbet yapıldı. Onun Yahudi bunun mason falancanın ermeni olmasını değiştiremem, değiştiremeyeceğime göre, biz Türk Milletinin evlatları Devletimizi nasıl elde ederiz diye gayret ve çalışma yapmak zorundayız.” şeklinde yazdığı yazıların bulunduğu okunarak sorulduğunda;

Sevgi Erenerol ile Mevlüt Aydın'ın ofisinde Kemal Aydın'ın yanında karşılaştığı ifadesinin başında söylediğini, tarihini tam olarak hatırlamadığını, Sevgi Erenerol ile 2006 yılı Mart ayında tanıştığını, fakat o toplantıya katılmadığını, Emniyet Müdürlüğünde aynı nezarethanede kaldıkları sırada notların kendisinden ele geçirilen Neriman Aydın'a durumu sorduğunda bu toplantının yapıldığını doğruladığını, ancak kendisinin büroya gelip gitmesinden sonra bu toplantının olduğunu söylediğini, ancak kendisinin bürodan ayrılırken Sevgi Erenerol’un da ayrıldığını, tahminine göre toplantının kendisinin büroya gitmesinden önce yapıldığını, kendisinin büroya öğleden sonra bir saatte gittiğini, büroda bulunduğu sırada Sevgi Erenerol ve yanında Tenzile Rüstemhanlı, Mevlüt Aydın, Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın olduğunu, Kemal Aydın'ın olup olmadığından tam emin olmadığını, Ergün Poyraz'ın olup olmadığını hatırlamadığını, Önder Sav olsaydı kesin olarak hatırlayacağını, toplantının içeriğinden bilgisinin olmadığını,

Kalkınma Mahallesi Karadeniz Teknik Üniversitesi üst kısmında bulunan A.T.İ Teknoloji Anonim Şirketinde yapılan aramada el konulan dokümanlar incelendiğinde; “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının yapılan incelemesinde; Söz konusu doküman içeriğinde “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP” konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!” En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle bittiği okunarak sorulduğunda;

Bu belgeyi Kemal Aydın’ın kendisine 2007 yılı Ekim ayında verdiğini, incelediğinde bu bilgilerin gerçek olamayacak kadar ağır bilgiler içerdiğini gördüğünü, bir nüshasını fotokopi çekerek Trabzon MİT'e ve bir nüshasını da 2008 yılı Ocak ayında Ergenekon soruşturması haberleri çıktığında Cevdet Erdöl'e verdiğini, MİT'den cevap gelmediğini, Cevdet’in de böyle şey olmaz dediğini beyan etmiştir.

b-Elde Edilen Dokümanlar,

[değiştir]

Şüphelinin, evinde yapılan aramada;

- (1) Adet Dernekler Vezne Defterinin 55 sayfasına ait fotokopi

Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Hemotoji Bölümü içerisinde bulunan bürosunda yapılan aramada;

- (1) Adet 64 yaprak telefon defteri

Trabzon ili, Kalkınma Mahallesi Karadeniz Teknik Üniversitesi üst kısmında bulunan A.T.İ Teknoloji A.Ş.’de bulunan bürosunda yapılan aramada;

- (4) sayfadan ibaret bilgisayar çıktısı (“Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olduğu anlaşılan “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle biten (4) sayfadan oluşan yazı)

- (3) sayfadan ibaret el yazması doküman

- (1) sayfadan ibaret faks çıktısı

Trabzon ili, Kemerkaya Mahallesi, Maraş Caddesi İpekyolu İş Merkezi Kat: 3 No:67 de bulunan işyerinde yapılan aramada;

- (1) Adet A4 kağıdına yazılmış üzerinde şüphelinin imzası bulunan “Sn. Mustafa Özbek” ile başlayan “gerçekleşebilir mi?” ile biten yazı

- (1) Adet Toshiba marka 345173036 seri nolu dizüstü bilgisayar ele geçirilmiştir.

l İnceleme

01.07.2008 günü Trabzon ile Kalkınma Mahallesi Karadeniz Teknik Üniversitesi üst kısmında bulunan A.T.İ Teknoloji Anonim Şirketinde yapılan aramada el konulan “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP” konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!”

En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle bittiği tespit edilmiştir.

Şüpheli Ercüment OVALI’ dan el konulan dokümanların yapılan incelemesinde;

Mustafa ÖZBEK’ e hitaben Ercüment OVALI tarafından yazılan 02.06.07 tarihli 1 sayfalık yazıda; “Sn. Mustafa ÖZBEK, yaklaşık dört hafta önce Türk kızı Sn. Nuriye ATABEY’in referansı ile sizinle tanışma fırsatı bulmuş ve Hücre tedavileri alanında ülkemizde gerçekleştirilen ilk projemizden bahsetmiştik. Bugün size Sağlık Banklığı İlaç Eczacılık ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 9 kişiden oluşan denetim ekibinin 3 gün süren denetimlerinden başarı ile çıktığımızı müjdelemek istedik. Ülkemiz tarihinde ilk kez tek seferde, tam puanla bu denetimi aşan hücresel tedavi merkezi olmayı hak kazandığımız gibi üretim listemizde bulunan tüm ürünlerin, üretim izinlerini de almış olduğumuzu iletmek isteriz. Burada ART’ nin bize verdiği desteği, Nuriye hanımın temiz yüreğini asla unutmayacağımızı bilmenizi isterim. Çünkü sizlerin sayesinde ilk defa bir Türk Şirketi yabancı devlerin önüne geçerek onlar bu alanda ülkemizi istila etmeden savunma hattını oluşturmuş ve yakın bir gelecekte onların sahasında savaş yapmaya hazır olacaktır. Bu anlamda Nuriye hanımı ve ekibinizden yanımızda bulunmasını istediğiniz dostlarımızı gurur duyduğumuz bu tesisimizin onuru ve mutluluğunu birlikte paylaşmak üzere sizleri aramızda görmek istiyoruz. Eğer sizin gibi Türk yurdu için savaş veren bir Türk oğlunu burada ağırlamak fırsatı verirseniz çok seviniriz. Tanrı kut versin saygılarımla.02.06.07 Prof.Dr.Ercüment OVALI Not: Sizin için uygunsa bu davet 20-30 Haziran arasında gerçekleşebilir mi” şeklinde ibarelerin olduğu görülmüş,

–Kapağında el yazısı ile “Osman ÇİMENCİ” ibaresi bulunan telefon fihristinin içeriğinde; Alfabetik olan bölümlerde isim ve telefon numaralarının bulunduğu “K” Harfi bölümünde: Kemal AYDIN İş:123 44 61- 431 76 80, Ev:139 69 91-312 240 45 62, “S” Harfi bölümünde: Sinan AYDIN (Ank.) 312 433 46 54 şeklinde isim ve telefon numarasının olduğu diğer harf guruplarında da isim ve telefonların bulunduğu görülmüş,

- 4 sayfa bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde “Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…Ülkeye ihanet edenlerin icraatları her geçen gün ortaya dökülmeye başladı. Hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır. Vatan topraklarını satanlardan, makam koltuklarını satanlara kadar her kim olursa olsunlar bundan nasibini alacaktır. O gün Başbakanım, Bakanım, Başkanım, Müdürüm ya da Amirim böyle emretti yaptım..gibi bir mazeret asla geçerli olmayacaktır. Çünkü vatana ihanet etmek sadece stratejik sırları yabancılara vermekle sınırlı değildir. Bir gurubun üyesi veya yandaşı olan en olmadık insanların, en olmadık görevlere atamakta, masum bir torpil değil, vatana ihanettir. Böylesi bir atamayı onaylamak emir verildi yaptım gibi bir mazerete asla sığdırılamaz. En milli kurullarımızı bu türden kadrolaşmalar hızla yapılmaktadır. Bütünü bu çalışmaları Kuvayi Milliye hassasiyetle izliyor ve not ediyor! İç Güvenlik gibi önemli bir konuda devletin nasıl bir zafiyete uğratıldığını belgeleyen ve sinsi kadrolaşmaların nerelere kadar ulaştığını gözler önüne sermek için size çok önemli bir örnek vereceğim…” şeklinde notların bulunduğu, yazının devamında; Emniyet bünyesinde Fethullah GÜLEN’ in davalardan aklanması yönünde raporlar hazırlandığı iddialarının olduğu, Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT ve Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN’ ın görüşme yaptığı, bu görüşmenin basına verilmediği belirtilerek görüşmenin dökümü olduğu belirtilen yazıların bulunduğu, yazının son bölümünde “Şemdinli’de PKK’lı katilin elini sıkarken askerlerimizi suçlayan ve binlerce şehidimizin katili olan PKK itlerine, silah bırakın masaya oturalım…çağrısında bulunan Türkiyeli Tayyip’i birileri fena faka bastırmış. Her şey ortaya dökülüyor…Hiçbir şey gizli kalmaz. Ve yolun sonuna yaklaşıldı…Bu cennet vatana ihanet edenler ve ihanetin en küçük halini bile o küçük beyinlerinden geçirenler şunu çok iyi bilmeli ki KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ..ASLA AFFETMEZ!” şeklinde yazıların olduğu görülmüştür.

c-Telefon Görüşmeleri

[değiştir]

Tape No:6773, 15.02.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Mehmet Ali komutanla biz sohbet ediyoruz” “Sömestır tatiline başladı pilotluk diplomasını aldı” “Amcası şimdi sömestır tatilleri varmış 15 gün biz onunla ders çalışıyoruz” “Şimdi 1 saatten fazladır 2 saattir de sağ sol hiç olan hiçbir şey olan sağ solu tartışıyoruz ona hiç olan, ben şimdi tabi orada dalgalanan bayrağın çok daha anlamlı olduğunu görenlerde zaten onu hissedecek Allah hissettirir” “Şimdi senin yaptığın iş yani sana minnettarım” “Devletimizin bizden talep ettiği şey çok doğru birşeymiş değil mi şimdi onu görüyorsun bayrağa bakınca görüyorsun değil mi” dediği, E. OVALI’nın “Sana fotoğrafını çeker yollarım ben size yarın dalgalanırken” dediği, K. AYDIN’ın “Sen Neriman a gönder sen zaten bilgileri göndermedin” “Şimdi o bilgileri göndermedin o bilgileri gönder haber yapalım canım benim” dediği, E. OVALI’nın “Abi bu arada bilgi vereyim yarın şeye gidiyorum MİT 6 buçukta benimle görüşme istedi” “MİT in şeyine kendi yerine” dediği, K.AYDIN’ın “Ne konuşacağını ne konuşmayacağını biliyorsun dimi” dediği, E. OVALI’nın “Zaten oraya dün de öyle söyledim ben Kemal abiden daha 2 gün 3 gün önce bana bir uğradılar ben dedim Kemal abiden okey almadan hiçbir şey yapmam” “Mevlüt ü götürdüm tanıştırdım Mevlüt gelmişti onlarla tanıştırdım ondan sonra” dediği, K. AYDIN’ın “Siz şunu bileceksin onlara şunu çok açık ve net söyleyebilirsin o ordu ordu olmazsa devlet olmaz” “İstihbarat teşkilatı olmazsa devlet olmaz ancak çok rahat konuşabilirsin onlarla bizim istihbarat devletimizin omurgası omurga kurumlarından biri olan istihbarat teşkilatımız sivilleştirme adı altındaki operasyonla Mustafa Kemal in kurduğu devlette devletin şeklini değiştirdiler anladın mı” “Mustafa Kemal in devletine saldırı var şimdi bu saldırının gereği olarak onu değiştirdiler sivilleştirme adı altında oraya sivil diye adamları getirdiler ve o teşkilatı CIA nın MOSSAD ın ve İngiliz istihbaratın emrine verdi” “Gerek olduğunda konuşabilirsin hiçbir şey yok” dediği, E. OVALI’nın “Tamam abi yok ben zaten yani konuşmayacağım şeyleri biliyorum onları biliyorum onun dışındakileri zaten konuştuklarım zaten hep genel olan şeyler ülkeyle ilgili ondan sonra bu arada buradaki olayları da onlara burada dönen olaylarıda şöyle bir çizicem tablosunu” dediği, K. AYDIN’ın “Senin elinde öyle bir silah varki sen dünyanın dünyanın senin Allahın sana bahşettiği bilimle ilimle dünyanın gıpta ettiği bir bilim adamısın sen” “Şimdi senden birşey istiyorum özellikle bilim adamlığı basın ve bilminin sırlarını değil bilimine ait sırları değil anladın mı” “Ama bilim adamlığı vasfının ve bu ülkede bilim adamı senin gibi olupta bu güne kadar bilmini Türk milletinin aleyhine emperyalizmin eline satmamış tek adam olduğunu vurgulayacaksın” dediği, E. OVALI’nın “Evet abi onu anladılar zaten onu anladılar zaten dediler ki bizden habersiz sakın yurt dışına çıkma hocam falan senin dediğin gibi kendine dikkat et diye böyle öğütlerde bulundular” dediği, K. AYDIN’ın “Tamam sen bunu vurgulayacaksın bunlar kayıt edilecek kayıt altında devletin kayıtlarında kalsın senin oradaki her konuşman kayıt edilecektir devlet kayıt eder etmelidir de zaten ama bilim adamlığını ve bu bilim adamlığı vasfını hiçbir değerin karşılığı olarak Türk milletinin aleyhine satmadığını vurgulayacaksın ve satmayacan ve bir ilk olduğunu bu ülkede bir ilk olduğunu bundan sonra da Türk çocukları seni örnek alarak satmayacak Türk çocuklarının Türk bilim hayatında Türk milletinin hayatında yeniden oluşacağını söyleyeceksin anladın mı” dediği,

Tape No:6774, 19.02.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Ben diyecektimki onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar” “Anladınmı neyi konuşmak istiyolar ne soruyolar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladınmı” “Onlara dikkat ediyorsun ben onun için aradım seni canım benim” dediği, E. OVALI’nın “Tamam abi ben sana akşam bilgi veririm” dediği, K. AYDIN’ın “ “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, E. OVALI’nın “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” dediği, K. AYDIN’ın “Hayır hayır üzerinde durmaya gerek yok geriye sen onları biz karşılaşınca konuşacağız geriye bakmak yok” dediği, E. OVALI’nın “ “Tamam peki tamam” dediği

Tape No:6777, 19.02.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M. AYDIN’ın “Vatandaşlar geldimi bugün görüşecek devlet gelecekti ya bugün” dediği, E. OVALI’nın “Bugün ben gidiyorum ben” “Volkan paşa ile görüştüm” “…bir Trabzon’a geleyim diyor ele güne gösterelim diyo tamam paşam gelin dedim haftaya alıyorum buraya onu” “Abi anladıkki o devlet asıl devlet değil yani” dediği, M. AYDIN’ın “Değil tabi onu baştan söyledikte dinlemedin” dediği,

Tape No:6780, 23.02.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M. AYDIN’ın “paşalarla geleyim mi gelme mi istiyon mu istemiyon mu” dediği, E. OVALI’nın “Gel gel gel millet bir gerildi bir gerildi paşa yı görünce Ömer in suratını göreceksin” “Abi korktular herif ... kurula girerse genel müdür olarak gelirse ne olacak diye” “Benim adam bozuldu ama sonradan adapte oldu” dediği, M. AYDIN’ın “Ya biliyorsun hem kendisi diyor ki o gece bana Mustafa Kemal Samsun a çıktığında ki 8 adamdan yanında hiçbir tarihte kimse olmamış Samsun a kadar kullanmış bunu bildiği halde demiyor ki bu Ercüment OVALI herkese kullanmalıdır kardeşim bunu anlamayacak kadar mal kafalılar ya” dediği, E.OVALI’nın “Hayır dedim ki ben önce itiraz ettim Nedim dedim ki bak Nedim şimdi panik yapmana şey yapmanı bu adamı kalkıp tekrar başımıza koyacak halimiz yok ama dost ve arkadaş olucaz ne yapıcaz bu adamlar bizim Trabzon da demiyorlar mıydı askerlerle araları bozuldu ha ben paşayla şimdi Süleymanda gözükecem sahil tesislerinde gözükecem orda gözükecem herkese dersini vericem ha bu arada bir haber haftaya salı Jandarma bölge komutanı geliyor. Tümgeneral ha ha, Ati yi gezmeye Ati yi gezmeye” dediği, M. AYDIN’ın “Çok güzel haberlerin var hocam o zaman ben geleyim de sizinlen bir iki gece geçireyim” “Şey duydun mu bilmiyorum paşa söyledi mi” “İnterpar...1 milyon paunt ayırmışlar kök hücre işine abi” “Şimdi demek ki bunlar işin farkına varmışlar dün akşam Zafer le de konuştum” “Hoca dedikten sonra Zafer i aradım ben şey telafuz etmedim rakam Zafer le konuşurken paşa dedi ki böyle böyle 1 milyon paunt ayırdılar kök hücre işine dedi ve Ankara ya gelmiyor musun şimdi 4 üne kadar” dediği, E. OVALI’nın “Ankara ya gelmiyorum ben Ankara ya paşa ya tabi programda değişiklik oldu ben karşıya yolluyorum akşam buradan gidiyorum direk” dediği.

Tape No:6781, 24.02.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; E. OVALI’nın “Nasıl gidiyor abi ne yapıyoruz haber alayım dedim senden biraz ne diyorsun şey için harekat için” “Ben üzülüyorum abi yani harekatı şey için değil yeni gelen her şeyde insanların çocukları oralarda bizlerde masa başında birşey pazarlamanın peşinde onun için böyle bakayım senin şeyini sesini duyayım dedim” “Üzüldüğüm şey şu abi yani birileri kanıyla canıyla orada diğerleri de masa başında ülke pazarlamakla meşgul” “Başbakan çıkmış diyor ki Türk Silahlı Kuvvetleri kahramanlığına işte kahramanca savaşıyor falan şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri evet doğru ama yani desen ki işte ordumuz kahramanca savaşıyor işte ne bileyim işte gene Türk milleti ..... gösterdi orada savaşıyor sanki bir süre sonra da orada başlarına ordunun bir iş getirip ordaki Amerikalı işbirlikçileriyle ondan sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri yapamadı bak diyecekmiş hissi geliyor bana” “Bu adam gitti Amerikayla anlaştı ordunun oraya girmesi konusunda bir hesaplar yaptı bu hesaplar üzerinde de anlaştılar” “Benim düşüncem ordu bunları hesaplamıştır bütün her şeyi hesaplamıştır yani ona da bir süre sonra karşısına peşmergelerin Amerikan kuvvetleriyle birlikte çıkacağını ve orduyu zor duruma düşürmeye çalışacaklarını bunu hesaplamıştır ve buna karşıda tedbirini almıştır diye düşünüyorum” “Kerkük Musul Kerkük e kadar gider orayı kuşatır buna itiraz ettikleri zaman da içeride devirir ve sistemi bitirir benim yani hayalimdeki işten bahsediyorsan abi Musul Kerkük e kadar bu ordu gider orayı çevirir bu arada içeride buna karşı tabi ki ne yapıyorsunuz siz bilmem ne demelerini de bahane ederek içerideki hadiselerden de faydalanarak içeriyi de susturur” dediği, K. AYDIN’ın “Siz ne iş yapacaksınız” dediği, Ercüment OVALI’nın “Bize ne iş verilirse onu yapıcaz abi” dediği, K. AYDIN’ın “Şimdi peki bu konuda ki Devlet BAHÇELİ ile ilgili ne düşünüyorsun” dediği, Ercüment OVALI’nın “Ne düşünücem hain hain hain düşüncemi bilmiyor musun abi” “Türkiye Cumhuriyeti devleti de emperyalist güçlerin Irak üzerindeki planlarının nı bozmak üzere bu planın Türkiye nin aleyhine olan bir plan olduğunu bildikleri içinde bu plana karşı koymak üzere devlet karar vermiştir bu kararını 12 Nisan 2007 yılında devlet bu savaşı yapacak gücün başkomutanın ağzından dünyaya ilan etmişti bu savaşın olacağını dünyaya ilan etti bu savaşın olmamasının ancak bir tane nedeni olur Amerika Irak ı müttefikleriyle birlikte işgal ettiği Irak tan çekilecek ve Irak ın eski halinde olmasını birleşmiş milletlerin şeyi altında ve bizde garantör devlet olmak üzere Irak ın bütünlüğünün korunmasına Türkiye de garantör ve taraf olmak kaydıyla garanti altına alacaklar bu savaş olmayacak ve Türkiye de Irak tan çıkacak şimdi Türkiye nin Irak a müdahalesi sadece orada ki terör unsurlarına yönelik değildir ki başkomutanlık 12 Nisan 2007 tabi siz bunları hep götünüzle dinlediniz hep siyasilerin söylediklerine baktınız ama devlet ne diyora hiç bakmadın hiç kusura bakmayın bunu söyleyecem bunu bu ülkede bu yorumları yapan herkese söylüyorum sana da söyleyecem şimdi 12 Nisan tekrar geliyorum oraya bu telefon konuşması ama konuşacağız bunun başka yolu yok seninle yan yana gelemiyoruz çünkü sen yanlışları yapmaya devam ediyorsun ne yapayım yani yanlışları da ancak doğru bilgiyle yapmayabiliriz şimdi 12 Nisan 2007 tarihinde tekrar oraya dönüyorum bu ülkenin başkomutanı diyor ki Irak a müdahale edilmesi gereklimidir gereklidir fayda sağlar mı sağlar başarılı olurmuyuz oluruz diyor ancak diyor Irak ta terör unsurları var diyor Irak ta sair unsurlar bakınız muhattap almıyoruz sair unsurlar sizin hükümetlerinizin sizi yöneten sizin oy verip seçtiğiniz hükümetlerin sayın Barzani sayın Talabani dediği onları kabul ederiz onlar seçilmiş o ülkenin seçilmiş yöneticileridir diyor sizin Cumhurbaşkanlığı makamınızı işgal eden zat Türkiye nin Başbakanlığı makamında oturan zat siyasiler Deniz BAYKAL diyor ki onlarla anlaşın bu savaşta olmaz diyor Devlet BAHÇELİ de aynı şeyi söylüyor bunu sadece Tayyip ERDOĞAN sayın Başbakana yükleyerek bu işi onun üzerine yükleyerek ona da haksızlık etmeye hakkımız yok siyasiler böyle söylüyor şimdi dedi ki başkomutan ancak orada terör unsurları var sair unsurları var biz de Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri var dedi siyasi irade dedi bakınız devlet olmanın gereklerini Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik bir hukuk devletidir sosyal bir hukuk devletidir Mustafa Kemal öyle kurdu bunu söyleyen devlet o bunu söyleyendi devlet ama siz bunu söyleyeni devlet olarak algılamadınız siz hükümetin başındakilerini devlet olarak algıladınız siz meclis diye işgal edilmiş zihniyetteki bir meclisteki bulunanları devlet olarak algıladınız biz öyle algılamadık bizim için devlet Yaşar BÜYÜKANIT bizim için devlet Kara Kuvvetleri Komutanı bizim için devlet Hava Kuvveleri komutanı Deniz Kuvveleri Jandarma Genel komutanı bizim için devlet onlar onları temsilen de onların başı olarakta onların lideri olarakta dedi ki adam orada bu unsurlar var dedi şimdi siyasi irade dedi karar alır bize de direktif verecek dedi bu unsurlardan hangisine yöneleceğimizin direktifini verecekti biz de o unsurlara o direktif doğrultusunda o unsurlara yöneleceğiz dedi. Ben devlet konusunda çok bilgili bir insanım bunu sana söyleme gereği ne gereği yok bunu sana söylememin bir maksadı da olamaz. Bakınız şimdi bunun planlarını yapacaklar ya Türk Silahlı Kuvvetleri Türk miletinin devlet tarihiyle birlikte ordu tarihi ordu geleneği olan bir millet Türk milleti ve bu ordunun başına bu ülkede birileri tesadüfen Cumhurbaşkanı halen Cumhurbaşkanlığı makamında oturan zat gibi bu ülkede tesadüfen Başbakan sayın Tayyip ERDOĞAN gibi bu ülkede Başbakan sayın Deniz BAYKAL gibi ECEVİT gibi DEMİREL gibi Tansu ÇİLLER gibi Mesut YILMAZ gibi biriler MENDERES... gibi olabilir ama bu ülkede bu ülkede o makama orgenerallik maka.... hiç biri tesadüflarla gelmiyor müsade buyrun yüzlerce seçmeden sonra gelir hele bu ülkede tesadüfen hiç kimse Genelkurmay Başkanı olmuyor” dediği, E. OVALI’nın “bizim tanıyorsun doktor arkadaşım sinirleri bozulmuş biraz stresli sesle çok siniri bozuk senle bişey konuşmak istiyorum bişey paylaşmak istiyorum dedi ne oldu dedim sabah dedi kaldım Koro otelde dedi öğrendiğim kadarıyla bunlar Sağlık Bakanlığı müfettişi olan iki kişiyle tanıştım doğal olarak konu dedi başörtüsüydü Türkiyeydi Atatürktü Ordunun harekatıdır buna geldi dedi adamlar kalkı bana dedi ki dedi siz Türkler bu ülkeyi maffettiniz yakında ordunuzunda ne hale geldiğini göreceksiniz” dediği, K. AYDIN’ın “Onlar neymiş Nedim bunlara ne olduğunu sormuş mu” “Neymiş onların cibiliyeti neymiş onların cibiliyeti. Onlar O… çocukları” dediği, E. OVALI’nın “Demek isteğim bu adamalar bu adlar bişeyin peşindeler bişeyin peşindeler ve bu peşinde oldukları şey” dediği, K. AYDIN’ın “bunlar bişşeyin peşindeler Türkiye yi tasfiye etmenin peşindeler yani günaydın bunlarla mücadele yapan insanlar.. bunlar bişeyin peşindeler yanlız biz bunların mı peşindeyiz bak tekrar söyliyorum bunlar yanlız değil. Devlet Bahçeli Deniz Baykal siyesette kimler varsa parti kurulu partilerin hepsi Türkiye yi tasfiye etmenin peşinde şimdi sadece sadece Tayip Erdoğan diyerek AKP diyerek bu işten bu işi oraya yıkarak Türkiye nin geleceğini emniyet altına alamasın. Sizinle bir türlü anlaşamadığımız nokta budur bir türlü anlaşamadım onlar sadece çoğunluk ve sadece ve hükümet edenler şimdi sadece hükümet edenler Nedim neyin üzüntüsünü yaşıyor Nedim önce içine düştüğü salaklığın üzüntüsünü yaşasın önce kendini salaklıktan kurtarsın sonra Türkiye üzerinden düşünmeye başlasın. salakların Türkiye üzerinden düşünmeye hakkı yok Türkiye hala sağcılıktan hala solculuktan kurtulamamış hala kendisinin Türklüğünü hala kendisine Türk diyememiş insanların Türkiye üzerinden bişey konuşma yani Türkiyenin yaşadığı tehditlerle ilgili bişey söyleye hakkı yok tabi günaydın Türkiye yenimi tehditleşiyor yenimi Türkiye tehditlerle karşı karşıya Demirel yönetirken Türkiye tehditlerle karşı karşıya değilmiydi Ecevit yönetirken Turgut Özal yönetirken Menderes yönetirken tenditlerle karşı karşıya değilmiydi Türkiye Erbakan yönetirken değilmiydi şimdi sadece bu güne bağlayarak AKP ye veya tayyip Erdoğan a bağlayarak bu günün tehdit olduğnu söyliyenlerin bu ülke için müspet diyoruz görüşleri kabul edilemez bu sadece kendi siyasi iradelerinin hükümet olamasının çektikleri kıskaçlığın ifadesidir bu vatan sevgisi değildir anladın mı senin durman gereken nokta budur. Senin ekranlarından duyduklarınla yorum yapmaya hakkın yok buna senin hakkın yok buna benim hakkım yok ben televizyon ekranlarından haberlere bakmıyorum bir yere baktım ne dedi genel konutanlık açıklama yaptı bizim yapacağımız açıklamalara bakın değil mi. Sen söyleme bunu senden kimse duymasın sen bir asker çocuğusun sen bu ülkenin özellikli insanısın senin bu ülkedeki konumun farklı düşünçe yapın farklı benim kızdığım taraf bu bak kızdırdın beni şimdi sen böyle düşünemesin buna hakkın yok yok yok” dediği Ercüment Ovalı’ın “En önemli bilgi kaynağına dönüp soruyorum ne diyorsun abi diye soruyorum sende bana bağırıyorsun. Bişey demedik abi biz dedik canımız sıkıldı bişey paylaşalım dedik fırça yedik dedik iki söz duyalım dolalım yarın sabah gidelim bizde insanlara saldıralım dedik….” “Sana ikinci haberi verecem şimdi ikinci haberi bu birincisiydi bu soru sorduk şimdi ikincisi salı veya çarşamba günü Jandarma Bölge komutanı buraya geliyor …… ziyarete” dediği, Kemal Aydın’ın “Ee tabi gittin bir yanlış yaptın Emperyelist güçlerin ellerindeki kuruma gittin hiç söylememen gereken şeyleride söyledin hiç söylememen gereken şeyleri söyledin, Onlarla ilişkiye girdin her şeyi söyledin ya yazdıkların felaket, bana yazdığın şeyler felaket söylemedik hiçbişey bırakmadın yani nasıl bu işi başardın seni tebrik ediyorum, her şey var orda olmayan bişey yok yazdığın metin duruyor karşılaştığımızda yanyana gelip okuduğumuzda onun içinde neler olduğunu sana söyliyecem şimdi gidip her şeyi söyledin her şeyi ve senin korumanı onlar mı yaptı şimdi onlar mı seni korudular şimdiye kadar onlar şimdiye kadar seni öldürme planları yapan onlar seni öldürme planları yapan bir kurumun düşman güçlerin emrindeki yerdir oraya aittirler ben sana giderken dedim ki hoca ne söylemeyeceğini biliyormusun dedim ne söyleyeceğini bil bir gittin altı saat geldiler beş saatte kaldılar bir gittin altı saat oniki saat adamlarla yani bir Emperyelist güçlerin emrindeki bir ihanet teşkilatında her şeyide söyledin maşallah her şeyi her şeyi söyledin. hepsini söyledin bu işler bilmeyi gerektirir dahi insan dahi insanlara Allahın verdiği bir başka dahilik daha vardır sır saklama dahi insanlar Allahın bilgisine sahip insanlar önce sırları saklayacak şimdi biz sana onların oraların yönetenlerin namusuzluğu ile ilgili ben sana söyledim ben sana söyledim ki onlar işgal altındadır onlar benim peşimde gezdiler diyorum sana. Onlar birilerinin emrinde olarak benim peşimde gezdiler taki benim devletim benim esas devletim bizi sahipleninceye kadar onlar aracılığıyla onlar vasıtasıyla bize ölüm planları yaptılar sen ben sana bunları daha önce söyledim şimdi onlarla ölçülen onların milliyetçiliği filan yok onların içinde milliyetçi filan olanda yok milliyetçi olan Emperyalist güçlerin emrindekilerden talimat almaz onlar Emperyelist güçlerin emrinde onlar MOSSAT tan EIBH ten onlar CIA den emir alıp onların gereğini yapıyor o kurum Türkiye cumhuriyeti Devletinin altını oyan bir kurum haline getirilmiştir bunları telefonda söylemek durumuda kalıyorum onların seni beni korumak gibi bir eylemi olmaz onların bir tane emir vardır seni beni ortadan kaldırmak gibi emirleri var onların sözlerinde bizimle ilgili bizim yapacağımız vatan savunmasıyla ilgili onların söyledikleri düşüncelerin hiçbirisinde vatan sevgisi yoktur bizi sevgi yoktur orası işgal edilmiş bir kurumdur. Unutma bunu işgal edilmiş orda milli orda onlar milli olduğunu söyliyen hepsi emir alan insanlardır orayı yöneten adam orda müsteşarlık orda en başında bulunan adam Devlet Bahçeli’nin danışmanlığını yapıyor. Şengal Atasagun Emperyalist güçlerin elinde Devlet Bahçeli nin emrindeler. Onların bizi koruması diye bişey söz konusu değildir onların tekrar söyliyorum onlar bizi öldürme planları yapan o emrin doğrultusunda öldürme planları yapanlardır. Onlarla bişey konuşulmaz onlar baban olsa orda baban çalışıyor olsa sadece baban olduğu için konuşursun millet meselesi konuşulmaz ne zaman Mustafa KEMAL in kurduğu 1924 teki Türkiye Cumhuriyeti devleti konumuna getirildiği zaman konuşulur esasında ben pazartesi günü sana diyecektim ki pazartesi günü Trabzona gelecem. Anladın mı sana diyecektim ki Trabzona gelecem ama dedim şeyin geçsin yani biraz işler geçsin dedim devlet bizden evel evelleşmiş şimdi dedin ki bölge komutanı gelecek devlet için. Senin yaptığın hatayı düzeltmek için şimdi senin üzerine gelecek her şeyi düzeltmek için bölge komutanı senin yanına gelir onun için gelecek senin yaptığın hatalar için gelecek anladınmı yaptığın hatadan dolayı bölge komutanından özür dile deki biz bu kurumu devletin bir milli müessesi olarak gördüm benle temaslarında onlarla bu manada ilişki kurdum ama öyle değilmiş de benim abim bana onların öyle olmadığını söyledi anladın mı. Bölge komutanına şimdi öyle söyliyeceksin diyeceksin ki biz bu kurumun olmasa devletin olmasa olmaz kurumlarından birisi olan Milli İstihbarat Teşkilatıdır diye görüştük ama benim abim bana öyle olmadığını yanlış yaptığını onlarla hiçbir şekilde hiçbir bilgi paylaşmamam gerektiğini söyledi onun için ben esas devletim sizden bu nedenle özür diliyorum dedi şimdi bölge komutanına böyle söyliyerek bekleyeceksın anladın mı. Şimdi onlar bizi öldürme planı yapıyorlar bizim esas devlet Türk Silahlı Kuvvetleri bizi korumasaydı ne senin parçanı bulabilirlerdi bu ülkede nede Kemal AYDIN ın parçasını bulabilirlerdi sevgili kardeşim benim çok sevgili kardeşim hiç bunu unutma bunu hiç unutma ne senin parçanı bulabilirlerdi nede kemal Aydın ın parçasını bulabilirlerdi şimdi baktılarki olmuyor başka planlar çeviriyorlar bak Milli İstihbarat Teşkilatındaki görevlilere benimle ilgili verdikleri emri söyliyorum. Bütününe sakın Kemal Aydın’la tartışmayın. Tartışmaya girmeyin çünkü benimle tartışmaya girecek insanı pok kuyusuna sokarım pok kuyusuna benim bilgilerim o işe müsait anladın mı Ama siz hazır değilsiniz siz o manada hazır değilsiniz şimdi Jandarma Bölge komutanı gelecek Bölge komutanı geldiğinde Bölge Komutanıyla özellikle birebir anladın mı böyle söyliyerek konuş böyle bunları söyle onlar onlar bizi sahipsiz buldukları anda bizi terk edip bizi sahipsiz kaldığımızı devletimizin bizi terkettiğini gördükleri anda bizi öldürürler senide öldürürler benide öldürürler bunu hiç unutma tamam mı. Bu söylediğim şey son derece ciddidir hatta kendimi şey bulmadığım için hazır bulmadığım için sana diyecektim ki pazartesi bana uçak bileti gönder Trabzona geleyim şimdi zaman biraz geçsin bir otursun şöyle şey yerine çümkü benim dengem bozuk. Senle oturup konuşacam tamam mı. Bana zaman ayırmadın zaman ayırmadın altı yıldır bana bir gün sen benim için dedim ki Ankara ya gel oturup saatlerce konuşmamız gereken şeylerdir bunlar biliyormusun günlerce saatler yetmez anladın mı günlerce konuşmamız lazım muhtelif zamanlarda Türkiye cumhuriyet Devleti çok büyük tehlikelerle karşı karşıyadır Türkiye Cumhuriyeti devleti karşı karşıya bulunduğu tehlikeler kadar tehlikelerle bende sende karşı karşıya unutma bunu Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanları seninde benimde düşmanım hiç unutmuyorsun bunu Türkiye Cumhuriyetinin düşmanları ve Türk milletinin düşmanları Kemal Aydın ında Ercüment Ovalı nında düşmanıdır ve bunların bize dost olması diye bişey sözkonusu değildir bizi sadece dost görünmek mecburiyetindedirler şuanki haller nedeniyle devletimizin bizi sahiplenmesi nedeniyle bize dost görünme gösterisi yapıyorlar Oruspu çocukları bu kadar net söyliyorum benim telefonumun dinlendiğini seninde telefonunun dinlendiğini biliyorum. Sadece onu yapıyorlar onun dışında başka hiçbirşey yapmıyorlar o bir mecburiyettir dört sene beni dört tane günde araba takip ediyordu dört sene ne zaman ki Yaşar BÜYÜKANIT Paşa Genelkurmay başkanı oldu talimat verdi ondan sonra uzağımıza gitmek mecburiyetinde kaldılar biliyormusun. Şimdi biz ciddi manada biz ciddi manada haa bu bir tehlikeden tehditten felan hiç bişeyden korkmayız biz bu işe yemin etmiş insanlarız yani bu ülke için ölüm varsa biz bu ölüme dünden yemin etmişiz Allaha sözümüz var yüce Türk milletine sözümüz var bu kutsal değiri yaşatmaya sözümüz var bizim ölümümüz anlamlı olacak ama bunlar bizim düşmanlarımızdır onun için bu böyle söyliyeceksin kimse olmayacak yanında komutanla tamam Komutana diyeceksin ki .....arkadaşlar herkes terk etsin ben komutanımla özel bişey konuşacam diyorsun komutana aynen bu söylediklerimi arz ediyorsun Aynen arz ediyorsun yoksa bizi dumura ...bizim parçalarımız göklerden gelir hiç unutmuyorsun göklerden gelir Irak a gelince Irak ta Türk varlığı var Irak Musul Kerkük Misaki milli sınırları içindedir Türk milletinin Türk devletinin. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin olmasa olmaz kurumlarından biri diye ...Milli İstihbarat Teşkilatı görevleriyle bu nedenle burayada geldiler görüştüm merkeze de gittim devletimin kurumu diye gittim görüştüm ama öyle değilmiş bu bir yanlışmış orası işgal altında bir kurumuş sivilleştirmeyle çıkar altına sokulmuş bir kurum paylaştığım şeylerinde yanlış olduğu bana söylendi bir büyüyüm bir abim güvendiğim bir insan bana bunu söyledi bunu devletimin esas Devletimin bilmesini istiyorum diyeceksin anladın mı. Bunu da aynen komutanımın Türkiye Cumhuriyeti Devletine esas devletinin kayıtlarında kalması kalmak üzere kayıtlara geçilmesi talep ediyorum esas devletin diyorsun” dediği. Buna karşılık olarak görüşmenin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın tamam, tamam abi, ifadeleriyle Kemal Aydın’ın beyanlarını onayladığı, Kemal Aydın’ın “tabi savaş demek zaten bir milletin evlatlarının bu mükaddes yolda şehit olması demek biz onu birilerine anlatacaz biz psikolojik savaşın Türkiyenin üzerine oynan psikoljik savaşın yönetleri olacaz sen bir Trabzona yeter fazla gelirsin bu kadar fazla şey konuşmak istememin sebebi senin tabi bir yığın çevren var sana bir yığın insan müracaat etmektedir bir yığın insan sana endişelerini dile getirmektedir şimdi sen o insanların endişelerinin onlarda psikolojik savaşın etkisi altında onlarda hergün televizyon ekranlarında bu manada bu savaşın her türlü olumsuzlukları onları baskı altında tutmuktadır. onlarında senden benden fazla moral değerlerine ihtiyacı vardır onlara moral değerlerinin yükseltmesini ancak senle ben sağlayabiliriz seninle ben üzüntümüzü tutabiliriz engelleyebiliriz, ama bizim dışımızdaki insanların engelleyememiş olmasını olmasını biz onları kınıyamayız onların konumu senle benim konumumda değil onun için doğru bilgilerle ancak bu insanların endişelerini ortadan kaldırabiliriz. Bu bilgilere ihtiyacın var bu psikolojik savaşı Trabzonda yürüteceksin hatta Samsun a kadar Rize ye kadar uzatacaksın bu psikolojik savaşı kazanmak durumundayız bizim devletimiz esas Devletimiz bizden bu psikolijik savaşlarda görev almamızı istiyor bizden sadece istedikleri bu başka bişey istemiyor. Bu toplumu bilgilendirin toplum müthiş bir Türk milleti müthiş bir baskı altındadır emperyelist güçlerin emrindeki televizyonların gazetelerin emrinde olan gazetelerin yapmakta olduğu yoğun alçak psikolojik savaşın baskısı altındadır bunları onlar yapamaz bunu Genelkurmay başkanının yapacak hali yok Kara kuvvetleri komutanı yapamaz bunu yapmak onların görevi değil bunu yapmak Ercüment’in Kemal’in görevi buda bilgiyle olur. Senin yanına bölge komutanızın ziyaret edecek olması devlet emridir. Senin bilmeden içine düşdüğün bir yanlışı düzeltmek içindir anladın mı. Aynen söylediklerim söyliyorsun Bölge komutanıma ve bunların devletimin kayıtlarına geçirmesini arzedeceksin” dediği görüşmesinin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın konuşmayı onaylar tarzda “tamam, evet, tamam abi” şeklinde ifadeler kullandığı, Kemal Aydın’ın "Bizede verilmiş görevler var canım benim’ dediği, Ercüment Ovalı’nın “sağolansın” dediği, Kemal Aydın ”Sormak istediğin bişey var mı sorabilirsin kızmadan söyliyecem” dediği, Ercüment Ovalı’nın “Yok yok bu günlük bu kadar gerisi yarın” dediği,

Tape No:6782, 11.03.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Kemal AYDIN’ın “Daha ne yapayım yani başkomutan Türkiye Cumhuriyeti devletinde yapılması gereken ne varsa hepsini yapıyor Allah onun ecdadını nur içinde yatırsın. Bu siyaseti nasıl ben emperyalizmin kontrolündeki siyaseti 70 milyona nasıl anlatacaktım. Tamam her şeyin a.... koydu dümdüz etti attı aşağı Türk milletine biz .... ..... ihaneti. Söylediklerimizin hepsi oldu daha ne yapalım” dediği, Ercüment OVALI’nın görüşme içerisinde “evet, evet abi” ifadeleriyle Kemal AYDIN’ı onayladığı,

Tape No:6784, 17.03.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment OVALI’nın “son bir aydır aydınlık dergisi alıyorum abi çokta beğendim abi, bu senin içinde saklıyorum bu Ergenekon soruşturması varya Bununla ilgili adamlar bir sürü şey yazmışlar nasıl düzmece olduğunu neler yapıldığını çok enteresan abi , Emin GÜRSES içinde bir şiir yazmışlar burada ona da okudum baktım gayet güzel abi saklıyorum çok fazla ilgi var abi burda, buraya gelirsen sana bir gösteririm” dediği, Kemal AYDIN’ın “Seninle biz buluşmak mecburiyetindeyiz zaten şimdi bilgileri aydınlık gazetesinden öğreneceksek yandık zaten. ben sana demedim mi ki bunu .... verdiği talimatla başladı. Şimdi senin muhattap olduğun alaylar var senin muhatap edildiğin muhattap olduğun değil muhattap edildiğin olaylar var. Sen bu olaylara hakettiğin için mi muhatapsın. Şimdi senin delile falan bu ülkede olup bitenler açısından senin delile melile ihtiyacın yok Tamam senin delile falan ihtiyacın yok senin muhattap olduğun senin yaşamakta olduğun o felaket noktaları bu ülkede boyutu genişlettirilerek değiştittirilerek bu ülkede ki insanlara uygulanıyor bu şimdi o olaydan kötü olan birşey şu şimdi Veli paşayı Sami HOŞTAN denen uyuşturucu kaçakçısıyla aynı yere koyuyor. Sevgi ERENEROL u Sami HOŞTAN la aynı yere koyuyorsun şimdi Emin GÜRSES i Sami HOŞTAN la aynı yere E şimdi yarın da seni o gibi olanlarla aynı yere koyarlar, Yani şimdi Ercüment OVALI yla bilmem ne TEKELİOĞLU aynı yere gelir mi. Ama koyuyorlar ama koydular yani Şimdi olayın felaketi budur tabi bunlar çok namusluca işlerdir Türkiye de çok namusluca işler olmaktadır. Şimdi bunlar böyle olmazdı ama esas devlet nasıl davrandı nasıl davranıyor bize karşı, biz birşey yapmıyoruz biz bu devlet için bu varlığı yaşatmak için bir eylem içindeyiz sende sende bu devleti yüceltmek için Türk milletini yüceltmek için müthiş çaba sarfediyorsun gayret sarfediyorsun onlar şimdi senin karşına gelenler sana milli ulusalcı kimliği ile senin karşına gelenler sana yapılan teklifleri ve sen o teklifleri reddettiğini bilmiyorlar mı” dediği, Ercüment OVALI’nın “Evet ben dedim benim en büyük ispatım telefon konuşmalarım dinleyin dedim hepsini dinleyin” dediği, Kemal AYDIN’ın “Şimdi bu Türkiye Cumhuriyeti devletini alçaltıcı Türkiye Cumhuriyeti devletini küçültücü bu hareketlerin herkes şeyini ödeyecek bedelini ödeyecek, Seninle benim mahkemede ne işimiz var. İşler rayına oturacak bir başka yol başlayacak devlet işin esas devleti bu işe el koyacak sahip çıkacak üstlenecek o zaman karşıma geleceksiniz dimi. Bana millilik, bana ulusalcılık bana bu ülkeyi sevmenin şeylerini söyleyeceksiniz var mı böyle bir şey. Ben çok hazır bir adam olmasaydım bu işler olmazdı tamam mı. Ben çok ben bu manada bu noktada çok hazır bir adamım çok müthişte bilgilerin sahibi bir adamım bu abin çok müthişte bilgilerin sahibi bir adam anladın mı. Eğer böyle olmasaydım zaten beni buralara getiremezlerdi. Ben bu bilgiye bu müthiş bilgilere dayalı olarak ben kendimi belli bir süreye taşıdım ondan sonra da Türkiye Cumhuriyeti devleti esas devleti bizi taşımaya başlar anladın mı ondan sonra da esas devlet Türkiye Cumhuriyeti devleti bizi üstlendi şey abisi bizi üstlendi bizi sahiplendi şimdi de onun sahipliliği altında rahat yaşıyor tamam mı canım benim. Ercüment OVALI Trabzon da değil mi Ercüment OVALI yı bilmeyen insan yokta devletin istihbarat görevlileri Ercüment OVALI yı bilmiyor muydu. Hı o.... çocukları üniversite görevlilerinden valisine bilmem neyine kadar istihbarat görevlisine kadar herkes seyretti değil mi o.... çocukları. Ama Ercüment OVALI bilgisini satsaydı ama Ercüment OVALI bilgisini satsaydı ilmini satsaydı insanları afedersin ciğerlerini dizdiği gibi dizseydi Ercüment OVALI çok baştacı bir adam olacaktı değil mi. Böyle o.... çocukluğu yok böyle namuzsuzluk yok böyle şerefsizlik yok bunlar kabul edilebilir şeyler değil onun için niye bunları seninle böyle paylaşıyorum.Biz ne yaptığımızı bize ne yapıldığını biz biliyoruz. Bize düşmanlığın boyutunu da biliyoruz zaten onu bilmiyorsa biz bu işi yapamayız yaşayamayız biz dostumuzu da biliyoruz düşmanımızı da biliyoruz biz ama Türkiye Cumhuriyeti devletini ayağa dikmesini de bildik Türkiye Cumhuriyeti devletini ayağa diktik ayağa diktik Türkiye Cumhuriyeti devletini biz biz talep ettik talep ettiğimiz makamlar gereğini yaptı Allah ta ayağa dikti dimi. Neler oluyor neler oluyor emperyalizmin kontrolündeki siyaset bitmezse Türkiye nin sahibi olamayız diyen adamım. ilk diyen adamım ben bunu ben bu Türkiye nin tarihinde bunu ilk söyleyen adamım ben ama benim devletim bu düşüncelerimi hayata geçirdi benim devletim, dediği,

Tape No:6786, 21.03.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Kemal AYDIN’ın “şimdi bizim baskı işlerini yapan bir ajansımız var tabi sen bil bunları ajans zor durumda Başkomutan yardım edilmesini istiyor yani söylenenlerden kastedilenlerden biriside sensin basılacak şeylerden neyse az çok ne yapılması gerekiyorsa diye” “Çok zor durumda onunla ilgili bilgi söyleyeyim sana dedim tamam mı” dediği, Ercüment OVALI’nın “tamam abi” “Doğu PERİNÇEK i de tutuklamışlar. Tabi Ergenekon davasından” dediği Kemal AYDIN’ın “Şimdi eceli gelen eceli gelen köpek derler cami duvarına işer böyle hepimizi toplasınlar” dediği,

Tape No:6787, 23.04.2008 tarihinde N.K ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.K’nın "doktorum ya senin keyfin nasıl ne yaptın hallettin mi işlerini” Ercüment OVALI’nın “Yavaş yavaş gıdım gıdım şeyle iğneyle kuyu kazar gibi yavaş yavaş oluyor” dediği, N.K’nın “Ne yaptı o gün Kemal abi halletmiştir orada” dediği, Ercüment OVALI’nın “Yani Kemal abi biraz tabi döndü başımızda fırçaladı. Klasik olarak etrafı hallediyor beni fırçalıyor .... gidiyor işte. halletti de geliyor beni fırçalıyor habire, Habire fırçalıyor yine fırçalıyor şimdi geçen benden bir dosya istedi şeye sunucam dedi genel kurmaya sunucam dedi ondan sonra aldı dosyayı böyle mi dosya hazırlanır senin hazırladığın dosyanın içine edeyim. Ben verdim aldı böyle önce bir dosyayı adam zannetti hakkaten çünkü beni sıkıştırdı sıkıştırdı bende en sonunda alel acele bir şeyler hazırladım fırçayı yiyince ondan sonra yolladım ona dosyayı ertesi gün bir aradı böyle dosya mı olur sen bakkala dükkana şey mi teslim ediyorsun” dediği, N.K’nın “Ya benden de şimdi istiyor dosyayı hazırlamadım. Valla 3 tür sövüyor 3 tane rapor hazırlamam lazım ondan sonra ikisini hazırladım birini hazırlamadım. Söylediğin iyi oldu bende biraz özeneyim bari çünkü öyle alel acele yazdım ondan sonra şimdi onu bekliyor valla her telefon çalışında yüreğim azıma geliyor o arıyor diye korkudan şey yapıyorum ya özledim ya ne yapıyorsun gelmiyor musun Ankara’ya “ dediği,

Tape No:6788, 24.04.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment OVALI’nın “Coşkun bey çok büyük müjdem var hocam var dedi ben sizin projenizi gittim Ankara merkezde sundum ve bunun için özel bir birim kuruluyor bu birim sizi yakında gelebilir o burda veya sizi Ankara ya çağırabilirler çünkü bu olayın ve bu ürünlerin stratejik olduğu kararı çıktı ve mutlaka desteklenmesi korunması gerektiği kararı çıktı yakın bir süre içerisinde ya onlar gelicekler yada davet edicekler benden habersiz sizi davet ederlerse bana haberinizi verin mutlaka dedi tamam dedim ondan sonra tabi klasik olarak Kemal abimi bilgilendireceğimi söyledim ve bilgilendiriyorum” dediği, Kemal AYDIN’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam, Gelsinler konuş gelsinler kim gelirse gelsin şimdilik bir şey söylemiyorsun onlar gelsin. Eyvallah eyvallah şimdi çağırdıklarında da dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın mı. Konuşuyoruz sonra şey yapıyoruz anladın mı. Yani onlara şunu çok net söylüyorsun genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey onların emri olmadan onların izni olmadan hiçbir şeye evet deme. çok iyim devlet sahibiyiz dimdik ayaktayız. Yani bu uğurda yorulmak değil ölmek üzere and içtik söz verdik ... Onun için bir sıkıntı yok canım benim onun için bir sıkıntı yok sesimiz de iyi bazen çok konuştuğumuz için böyle sesim kesiliyor sadece o şimdi duracağımız bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende her şey sende sen tutacaksın onları tutacaksın başkalarının kullanmasını Türk milletinin aleyhine kullanmasını fırsat vermeyeceksin ne yapalım adamların niteliği bu ölçüsü o” dediği, Ercüment OVALI’nın karşılık olarak “Merak etme abi merak etme abi biliyorum” dediği, Kemal AYDIN’ın “Sen bıraktığında başkaları alır. Şimdi sen bıraktığında başkaları alır ve döner bizim aleyhimize kullanırlar. Hiç boş bırakmıyorsun yani kontrolde tutuyorsun Temel i hiç bırakma şimdi Temel i bıraktın mı bizim düşman saflarına geçer alırlar talanları işte görüyorsun talan zaten bekliyorlar ki bir an evvel bırakasın yani, Şey yapsınlar da olsun diye işte milletvekilinden bilmem neyine kadar görüyorsun. Sen yaptığın işin yaptığın işi sana normal gelebilir sen kaldırabilirsin ama yaptığın işin dünya ölçeğinde insanlık ölçeğinde ne anlama geldiğinin ve bunun üzerine sen oraya hiç bakma ben bu ülkede ben bunu yapıyorsam herkesten yardım görürüm herkes bana yardım etmek mecburiyetindedir çünkü ben bu ülkenin kaderini değiştirecek bir iş yapıyorum dedin böyle bak hayır öyle değildi biz dedik ki bu ülke işgal edilmiş bu ülkenin bürokrasisini bu ülkenin siyasetini bu ülkenin iktisadi yapısını düşman güçler işgal ettiler o güç sahipleri o güç sahipleri falanların emrindeydi Tevrat a yemin etmişti onların hepsi hahamların yazdığı Tevrat a. Hala hala savaş devam ediyor yani bu savaş hala devam ediyor yani ondan vazgeçmiş değiller şimdi bu taraftan bugün o duyduğun teklif şimdi sana devlet gibi algıladığın devletin esası gibi algıladığın hadiseden istifade etmek istiyorlar. Onun için onlar gelsinler önemli değil anlatsınlar yalnız onlara hiçbir bilgi bak hiç onlara hiçbir sırrınla ilgili bilgi vermiyorsun, Ama sadece şunu söyleyebilirsin ben dünyada bu işin benden daha iyisi yok bunu çok bu söylediğimi net söylüyorsun bu işte dünyada benden daha büyük bir bilim adamı yok ben bu işin piriyim öndecisiyim Türkiye değil dünyada ben ilmimi onlara her vesileyle şunu söylüyorsun ben Türk milletini Türk devletini ve ilmimi düşmana satmayacağım tamam. Sonucu ne olursa olsun hiç önemli değil artık bundan sonra benim devletimin sahiplendiği bir adamım ben bir sıkıntı yok anladın mı. Yani o Temel i hiç boş bırakma. Temel i sen bıraktığında kimse hepsini o alçakların hepsini oturt oturt karşına hiç şey yapma hiç kimsenin de seninle ilişki devam ettiği karşı tarafa onlar gitmezler çünkü onlar senin ne olduğunu biliyorlar anladın mı. Dursunlar yanımızda tutalım yani yeteri kadar düşmanımız var düşman cephesine itmeyelim, Hiç hislerine mağlup olmuyorsun duygusallık yok bizim bulunduğumuz konum duygusal olmayı asla gerektirmez, Tamam mı bizim olduğumuz yer asla duygusal olmayı gerektirmez duygularını Mustafa Kemal in duyguları yok muydu dünyanın en duygusal insanıydı insanlık içerisinde ama asla duygularına esir olma Topal Osman Topal Osman onun çok değer verdiği çok sevdiği bir insandı. Tamam Ali ŞÜKRÜ mecliste Atanın aleyhinde konuştuğu için Topal Osman alıp götürüyor onu Atatürk ten habersiz papazın bağında öldürüyor Ve Mustafa Kemal devlet mi Topal Osman mı devlet tercihi yapıp yargılattırıp idam ettirdi tamam mı. İdam edildiğinde muhafız alay komutanıydı unutma. Tamam mı duyguya yer yok duygusuzlaşacaz aklın ve bilginin ışığında hareket edicez canım benim. O Temel e de uğra ona uğra. Uğradığında ağızlarına da sıç. Ha bu benim bazen terbiyesiz cümlelerimi de söyleyebilirsin lan Temel a.. s.. adamsınız de siz siz ne zaman adam olacaksınız ona de ki Temel e onlar gibi olanlara yav 3 kuruş 3 kuruşun maddenin hesabını yaparak adamlığınızdan istifa ediyorsunuz utanmıyor musunuz. Onlara bunu söyle yüzlerine söyle ben söylesem olmaz sen söyle sen söyleyebilirsin benim söyleme şansım yok anladın mı sen söyleyebilirsin söyle bunlara de ki 3 kuruşa insanlığınızı falan her şeyinizi satıyorsunuz ya size helal olsun tamam. Adamlık ona de ki lan oğlum adamlık parayla satılır mı anladın mı senden rica ediyorum uğra ve söyle. Lan de ona sen bana düşmanlık etsende de o alçağa de ki siz bana düşmanlık etseniz de ben size düşman olmayacağım tamam aynen söyle canım benim” dediği, Ercüment OVALI’nın konuşmanın değişik yerlerlerinde araya girerek “tamam, tamam abi, evet, uğrarım dediği,

Tape No:6789, 20.0.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment OVALI’nın “Eve geldim bilgiyi artırayım sayemde ihaleyi aldın senin fiyatları koymuş olsaydık çoktan şiştiydik oğlum” dediği, M.A’ın “Tabiki bir bildiğin vardır senin çok iyi oldu hocam ya” dediği, Ercüment OVALI’nın “Şimdi demişki şey Mehmet H. Bir kene demiş bu katı onlara veririz ama diğerinde oturup konuşacaz bizde yaparız, Bir kene demiş bu katı onlara veririz ama diğerinde oturup konuşacaz bizde yaparız Yani sadece üçüncü katı verebilirler binayı bizim istediğimiz gibi bitirirler üçüncü katı bize teslim edebilirler yani siteler 1.450 metre karesi dedik ya eurosu. şimdi 30 mayısta DPT ye veriyorlar DPT proje çıkmaya bilir kabul edilmyebilir Mehmet H. demişki hiç önemli değil DPT den ne kopararırsan kapartın gerisi biz yapacaz demiş. Yani dolasıyla böylece ilk işimizi aldık hesaplara göre mayıs ayında DPT ye verecekler mayıs sonunda temmuzda sonuçları açıklanacak. Hayırlısı olsun abi ne olacam en kötü proje parası kalsın ikiyüzbin euro yani sonuçta dörtyüz milyar para popon mu .....şey edecek en kolay iş aslında. Sana başka bişey daha bu gün Adana da kordon kanı bankacılığıyla ilgili bir toplantı varmış ordan Kordonkanı bankacılığında Atilla T. denen p..k çıkmış dekolte ülkede bir sürü kordon kanı bankası var ama hiç biri bir işe yaramıyor falanda filanda .....kordon kanı ülkenin yoktur felanda filanda gibi konuşma yapmış İlknur diyorki hocam diyor ya içim içimi yedi ya nasıl olmaz diyor ya nasıl bilmiyor olabilirler bunlar diyor. Ondan sonra o sırada bakanlıktan Zeynep hanım ordaymış, Elini kaldırmış bir dakka demiş bir kere bir kaç tane kordon kanı bankası yok tek birkordon kanı bankası var oda Ciyempi ruhsatına sahip Ati teknoloji demiş diyorki ondan sonra salonda buz gibi oldu diyor millet birbirine baktı aa falan hani iyi niyetli olan aa öylemi felan gibisinden Atilla tabi buz gibi olmuş Zeynep ha....da Ankara ya gittiğimde özel teşekkür edecem. Hayırlısı olsun sana bilgi vereyim dedim biraz bir kere en kötü ihtimalle abi ben her şeyin en kötüsünü bırakıyorum ordan kestiler burdan kestiler masrafımız çıktıktan sonra 100 milyarımız elimizde” dediği,

Tape No:6790, 05.06.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment OVALI’nın “Abi nasılsın” dediği, Kemal AYDIN'ın “Ben devlet sahibiyim devlet sahibi olan adam nasıl olur” dediği, Ercümen OVALI'nın “Hepimiz devlet sahibiyiz abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Kim” dediği, Ercümen OVALI'nın” Bugün gördük” muhtemelen türban davasının anayasa mahkemesi tarafından kabul edilmesini kastediyor” dediği, Kemal AYDIN'ın “Bu gün mü siz gördünüz devlet sahibi olduğunuzu” dediği, Ercümen OVALI'nın “Biz bu gün gördük abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Ben 30 Agustos 2006 tarihinde görmüştüm sen bu gün gördüysen yinede ne mutlu inanayım mı bu gün gördüğüne” dediği, Ercümen OVALI'nın “Bu gün gördüm abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Bu gün gördün mü” dediği, Ercümen OVALI'nın “Bu gün gördüm abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Gördün değil mi” dediği, Ercümen OVALI'nın ”Gördüm abi hepimiz çok mutluyuz. Sonunda inançsızlarda gördü abi” dediği, Kemal AYDIN'ın “Senin çevrendeki inançsızlarda gördümü” dediği,

Tape No:6791, 05.06.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Önceki görüşmenin devamı olarak; Ercüment OVALI'nın “Abi benzin alıyordum durdum o sırada tanıdık birisine rastladım” dediği, Kemal AYDIN'ın “Birisine rastladım farkındayım ben” dediği, Ercüment OVALI'nın “Evet abi bu yüzden nasılsın abi inanılmaz keyifliyim bu gün resmen bayram günü” dediği, Kemal AYDIN'ın “Bu günü bayram ilan ediyoruz demekki birlikte” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Evet abi çümkü bundan sonra geleceği gösterdi bize” dediği, Kemal Aydın'ın “Bundan sonra geleceği gösterdi değil mi” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Evet evet abi askerlerin hazırdır abi” dediği, Kemal Aydın'ın “Eyvallah” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Zaten biz senin emrine hazırdık” dediği, Kemal Aydın'ın “Benim emrime değil devletin emrine devletin” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Abi bizim için devlet sensin” dediği, Kemal Aydın'ın “Bak Noyan komutan ......., tamam mı Devletin emri , bak biz bişey yapamayız ama Yaşar Büyükanıt Türkiye Cumhuriyeti devletini koruyabilir” ….”Neriman ında selamı var Noyan komutanında selamı var seni çok öpüyorum” dediği,

Tape No:6792, 21.06.2008 tarihinde M.A ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;Ercüment Ovalı'nın “Vallahi billahi gol yemeden gol atamadık daha ya” dediği, M.A’nın “Yanlız o türbünde bir görüntü kirliliği var orda” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Evet evet” dediği, M.A’nın “Orda yumak kafalı bir” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Bir tane bi tane başıörtülü birisi vardı evet” dediği, M.A’nın “Görüntü kirliliği ya” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Görüntü kirliliği evet” dediği,

Tape No:6793, 21.06.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ercüment Ovalı'nın “Neriman merhaba nasılsın” dediği, Neriman Aydın’ın “Sağolun abim bişey sizden not almamı istediler nedir hocam söyleyebilecekmisin telefonda yoksa” dediği, Ercüment Ovalı'nın “Tabi tabi yo söylerim hiç bi sakıncası yok şimdi şöyle yaklaşık olarak bir bir buçuk aydır önemli mali sıkıntımız mevcut idi. Mali sıkıntının aslında biz başından beri hesaplayamadığımız bir şeyi vardı oda şu bizim hisse bedellerimiz 25 lirayken 100 liraya giren şirketim niye girdiğini hiç sormadık. Üstelik bir banka girdiğinde ama bu gün için anlamış durumdayızki bütün bu iş bizim pazarlamamızıda felç etmelerinin ana nedeni bu günkü sıkıntıya düşüp çümkü pazarlamayı çalıştırtmadılar. Şirketi ucuz yollu alıp problemini düzeltikten sonra yani pazarlamısını çümkü pazarlamasıda onlara ait yüksek bedelden bir Amerikan şirketine satmayı planlıyorlar, 2 Temmuzda bunun kararı için yönetin kuruluna geliyorlar benim ortaklarım dayanacak gücü olmadığı için yani daha fazla yatıramadılar bittiler adamlar ee büyük ihtimalle satış isteyecekler” dediği, Neriman Aydın’ın “Kim isteyecek bunu İşbankası mı” dediği, Ercüment Ovalı'nın “İşbankası grubu evet. 2 temmuzda satış kararı çıkabilir çıktığında şirket büyük ihtimalle önce bir ara şirkete satılacak daha sonrada bir Amerikan şirketi var ..... diye satışı ona yapılacak daha yüksek bir bedelle. Yani Kemal abiyede söyledim çümkü bizim benim ortakların dayanacak güçü kalmadı yani hiç biri savunamaz yapacak fazla bişeyleri yok bir tek yolu var bizden birileri gelirde hisse alır bir akıllı güçlü adam gelir hisse alırsa her şey bozulur” dediği, Neriman Aydın’ın “Hocam şey İşbankasının hissesi ne kadar” dediği, Ercüment Ovalı'nın “5 hissesi var yönetim kurulunda da temsil yeteneği var zaten en büyük hissedar 9 la şuan burda bulunan adamcağız onun dışında en büyük hissedar 5 ile işbankası. Yani Bayındır Hastaneleri grubu. Grubu dolayısıyla onun % 70 işbankasının olduğu için. Dolasıyla şirketi tutmaya çalışıyorum yoksa satış isteyecez” dediği, Neriman Aydın’ın “Tamam hocam tamam hemen acilen iletiyorum” dediği,

d-Örgütsel İrtibatlar

[değiştir]

Şüpheli Kemal AYDIN 03.07.2008 günü Emniyet ifadesinde; Ercüment OVALI isimli şahsı babası olan Tabip Albay olan şahıstır. Bu şahsı babasını uzun zamandır tanırım. Bu yüzden Ercüment OVALI isimli şahsı uzun zamandır tanırım. Kendisi Karadeniz teknik Ünüversitesinde Hemotoğ olarak görev yapmaktadır. Kök hücre üzerine çalışmaları vardır. Kendisi aile dostumdur. Bu şahısla telefon irtibatım vardır. Görüşmelerim vardır.

Şüpheli Neriman AYDIN 03.07.2008 günü Savcılık ifadesinde; Ercüment OVALI bizim aile dostumuz olan ve kök hücre üzerinde araştırma yapan bir profosördür. Kendisi bana Sevgi ERENEROL'u kök hücre konusunda konuşmacı olarak davet etmek istediğini söyledi

Şüpheli Neriman AYDIN’ın Şüpheli Ercüment OVALI ile irtibatını gösterir Neriman AYDIN’ın dokuman ve dijital malzemelerinin incelenmesinde;

-(1) adet üzerinde NOTES ibaresi bulunan siyah renkli kareli ajanda içersinde; “Prof Dr. Ercüment Ovalı Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Tıp Fakültesi Hemtoloji Bölüm Başkanlığı Trabzon 0 462- 325 12 46” yazdığı,

“ati sermaye ve bilgi.ppt” isimli Power Point dosyası içerisinde; şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsa ait Ati Teknoloji isimli firmanın faaliyetleri ile ilgili hazırlanan 78 sayfalık sunum olduğu,

“plazma tarihçesi.doc” isimli MSword dosyası incelendiğinde; şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsın 31.08.2007 tarihinde Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı ve tamamı 9 sayfadan ibaret mektup olduğu görülmüştür.

Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU 05.07.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Ercüment OVALI’yı Neriman ve Kemal AYDIN aracılığıyla tanıdım. Tahminimce kendilerinin yakınlarıdır. Kök hücre konusunda araştırmalar yapan Profesördür. Bir defa Ankara’da karşılaştım dediği,

Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU 20.09.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Ercüment OVALI’ tarihten yaklaşık 6 ay önce Ankara Kızılay Konur 2 Sokakta bulunan Salon Buluş isimli kahvede Kemal AYDIN bey vasıtası ile tanıdığını, Kendisinin doktor olduğunu bildiğini, Ercüment OVALI’nın da kendisinin subay olduğunu bildiğini, kendi salık problemlerini Ercüment OVALI’ya danıştığını, kendisi ile bir defa görüştüğünü, aynı gün Neriman AYDIN'ın evinde de oturup sohbet ettiğini, kendisi ile ortak herhangi bir faaliyetinin olmadığını beyan etmiştir.

Şüpheli Ercüment OVALI’nın telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda;

Şüpheli Erol MÜTERCİMLER ile 47 kez görüştüğü, Şüpheli Neriman AYDIN ile 36 kez görüştüğü, Şüpheli Kemal AYDIN ile 118 kez görüştüğü tespit edilmiştir.

e- Delillerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi

[değiştir]

Şüpheli Ercüment OVALI’nın soruşturma aşamasında alınan savunmalarında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden olduğu değerlendirilen şüpheli Kemal Aydın ile yakın ilişki içinde olduğunu kabul ettiği, ancak bu ilişkinin hiyerarşik bir olmadığını, Kemal Aydın’ın baba dostu olması nedeniyle bir dostluk ilişkisi olduğunu ifade ettiği,

TAPE NO: 6773 de Kemal Aydın’ın ”Mehmet Ali komutanla biz sohbet ediyoruz, Sömestır tatiline başladı pilotluk diplomasını aldı, Amcası şimdi sömestır tatilleri varmış 15 gün biz onunla ders çalışıyoruz, 2 saattir de sağ sol hiç olan hiçbir şey olan sağ solu tartışıyoruz” dediği,

Ercüment Ovalı’nın “Abi bu arada bilgi vereyim yarın şeye gidiyorum MİT 6 buçukta benimle görüşme istedi,

Kemal Aydın'ın “Ne konuşacağını ne konuşmayacağını biliyorsun dimi, Ne konuşmayacağını biliyorsun. İstihbarat teşkilatı olmazsa devlet olmaz ancak çok rahat konuşabilirsin onlarla bizim istihbarat devletimizin omurgası omurga kurumlarından biri olan istihbarat teşkilatımızı sivilleştirme adı altındaki operasyonla Mustafa Kemal in kurduğu devletin şeklini değiştirdiler anladın mı, Mustafa Kemal in kurduğu ebedi önderin kurduğu devletin istihbarat şekli bir muazzaf subayın korgeneral rütbesindeki bir muazzaf subayın müsteşar olmasıydı onu değiştirdiler. Mustafa Kemal in devletine saldırı var şimdi bu saldırının gereği olarak onu değiştirdiler sivilleştirme adı altında oraya sivil diye adamları getirdiler ve o teşkilatı CIA nın MOSSAD ın ve İngiliz istihbaratın emrine verdi” dediği,

Ercüment Ovalı'nın “Biliyorum abi biliyorum, Zaten öyle söyledim. Kemal abiden okey almadan hiçbir şey yapmam. Ben zaten konuşmayacağım şeyleri biliyorum onları biliyorum” dediği,

TAPE NO: 6774’ de Kemal Aydın’ın “Ben diyecektim ki onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar. Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladın mı. Onlara dikkat ediyorsun ben onun için aradım seni canım benim” dediği, Ercüment Ovalı’nın “Tamam abi ben sana akşam bilgi veririm” Kemal Aydın’ ın “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, Ercüment Ovalı “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” dediği,

TAPE NO: 6681’de Kemal Aydın’ın “Siz ne iş yapacaksınız” sorusuna karşılık, Ercüment Ovalı’nın “Bize ne iş verilirse onu yapıcaz abi” dediği, Ercüment Ovalı’nın “Sana ikinci haberi verecem şimdi ikinci haberi bu birincisiydi bu soru sorduk şimdi ikincisi salı veya çarşamba günü Jandarma Bölge komutanı buraya geliyor …… ziyarete” dediği

Kemal Aydın’ın “Ee tabi gittin bir yanlış yaptın Emperyelist güçlerin ellerindeki kuruma gittin hiç söylememen gereken şeyleri de söyledin hiç söylememen gereken şeyleri söyledin, Onlarla ilişkiye girdin her şeyi söyledin ya yazdıkların felaket, bana yazdığın şeyler felaket söylemedik hiçbir şey bırakmadın yani nasıl bu işi başardın seni tebrik ediyorum, her şey var orda olmayan bişey yok yazdığın metin duruyor karşılaştığımızda yan yana gelip okuduğumuzda onun içinde neler olduğunu sana söyliyecem şimdi gidip her şeyi söyledin her şeyi ve senin korumanı onlar mı yaptı şimdi onlar mı seni korudular şimdiye kadar onlar şimdiye kadar seni öldürme planları yapan onlar seni öldürme planları yapan bir kurumun düşman güçlerin emrindeki yerdir oraya aittirler ben sana giderken dedim ki hoca ne söylemeyeceğini biliyormusun dedim ne söyleyeceğini bil bir gittin altı saat geldiler beş saatte kaldılar bir gittin altı saat oniki saat adamlarla yani bir Emperyelist güçlerin emrindeki bir ihanet teşkilatında her şeyide söyledin maşallah her şeyi her şeyi söyledin. hepsini söyledin bu işler bilmeyi gerektirir dahi insan dahi insanlara Allahın verdiği bir başka dahilik daha vardır sır saklama dahi insanlar Allahın bilgisine sahip insanlar önce sırları saklayacak şimdi biz sana onların oraların yönetenlerin namusuzluğu ile ilgili ben sana söyledim ben sana söyledim ki onlar işgal altındadır onlar benim peşimde gezdiler diyorum sana. Onlar birilerinin emrinde olarak benim peşimde gezdiler taki benim devletim benim esas devletim bizi sahipleninceye kadar onlar aracılığıyla onlar vasıtasıyla bize ölüm planları yaptılar sen ben sana bunları daha önce söyledim şimdi onlarla ölçülen onların milliyetçiliği filan yok onların içinde milliyetçi filan olanda yok milliyetçi olan Emperyalist güçlerin emrindekilerden talimat almaz onlar Emperyelist güçlerin emrinde onlar MOSSAT tan EIBH ten onlar CIA den emir alıp onların gereğini yapıyor o kurum Türkiye cumhuriyeti Devletinin altını oyan bir kurum haline getirilmiştir bunları telefonda söylemek durumuda kalıyorum onların seni beni korumak gibi bir eylemi olmaz onların bir tane emir vardır seni beni ortadan kaldırmak gibi emirleri var onların sözlerinde bizimle ilgili bizim yapacağımız vatan savunmasıyla ilgili onların söyledikleri düşüncelerin hiçbirisinde vatan sevgisi yoktur bizi sevgi yoktur orası işgal edilmiş bir kurumdur. Unutma bunu işgal edilmiş orda milli orda onlar milli olduğunu söyliyen hepsi emir alan insanlardır orayı yöneten adam orda müsteşarlık orda en başında bulunan adam Devlet Bahçeli’nin danışmanlığını yapıyor. Şengal Atasagun Emperyalist güçlerin elinde Devlet Bahçeli nin emrindeler. Onların bizi koruması diye bişey söz konusu değildir onların tekrar söyliyorum onlar bizi öldürme planları yapan o emrin doğrultusunda öldürme planları yapanlardır. Onlarla bişey konuşulmaz onlar baban olsa orda baban çalışıyor olsa sadece baban olduğu için konuşursun millet meselesi konuşulmaz ne zaman Mustafa KEMAL in kurduğu 1924 teki Türkiye Cumhuriyeti devleti konumuna getirildiği zaman konuşulur esasında ben pazartesi günü sana diyecektim ki pazartesi günü Trabzona gelecem. Anladın mı sana diyecektim ki Trabzona gelecem ama dedim şeyin geçsin yani biraz işler geçsin dedim devlet bizden evel evelleşmiş şimdi dedin ki bölge komutanı gelecek devlet için. Senin yaptığın hatayı düzeltmek için şimdi senin üzerine gelecek her şeyi düzeltmek için bölge komutanı senin yanına gelir onun için gelecek senin yaptığın hatalar için gelecek anladınmı yaptığın hatadan dolayı bölge komutanından özür dile deki biz bu kurumu devletin bir milli müessesi olarak gördüm benle temaslarında onlarla bu manada ilişki kurdum ama öyle değilmiş de benim abim bana onların öyle olmadığını söyledi anladın mı. Bölge komutanına şimdi öyle söyliyeceksin diyeceksin ki biz bu kurumun olmasa devletin olmasa olmaz kurumlarından birisi olan Milli İstihbarat Teşkilatıdır diye görüştük ama benim abim bana öyle olmadığını yanlış yaptığını onlarla hiçbir şekilde hiçbir bilgi paylaşmamam gerektiğini söyledi onun için ben esas devletim sizden bu nedenle özür diliyorum dedi şimdi bölge komutanına böyle söyliyerek bekleyeceksın anladın mı. Şimdi onlar bizi öldürme planı yapıyorlar bizim esas devlet Türk Silahlı Kuvvetleri bizi korumasaydı ne senin parçanı bulabilirlerdi bu ülkede nede Kemal AYDIN ın parçasını bulabilirlerdi sevgili kardeşim benim çok sevgili kardeşim hiç bunu unutma bunu hiç unutma ne senin parçanı bulabilirlerdi nede kemal Aydın ın parçasını bulabilirlerdi şimdi baktılarki olmuyor başka planlar çeviriyorlar bak Milli İstihbarat Teşkilatındaki görevlilere benimle ilgili verdikleri emri söyliyorum. Bütününe sakın Kemal Aydın’la tartışmayın. Tartışmaya girmeyin çünkü benimle tartışmaya girecek insanı pok kuyusuna sokarım pok kuyusuna benim bilgilerim o işe müsait anladın mı Ama siz hazır değilsiniz siz o manada hazır değilsiniz şimdi Jandarma Bölge komutanı gelecek Bölge komutanı geldiğinde Bölge Komutanıyla özellikle birebir anladın mı böyle söyliyerek konuş böyle bunları söyle onlar onlar bizi sahipsiz buldukları anda bizi terk edip bizi sahipsiz kaldığımızı devletimizin bizi terkettiğini gördükleri anda bizi öldürürler senide öldürürler benide öldürürler bunu hiç unutma tamam mı. Bu söylediğim şey son derece ciddidir hatta kendimi şey bulmadığım için hazır bulmadığım için sana diyecektim ki pazartesi bana uçak bileti gönder Trabzona geleyim şimdi zaman biraz geçsin bir otursun şöyle şey yerine çümkü benim dengem bozuk. Senle oturup konuşacam tamam mı. Bana zaman ayırmadın zaman ayırmadın altı yıldır bana bir gün sen benim için dedim ki Ankara ya gel oturup saatlerce konuşmamız gereken şeylerdir bunlar biliyormusun günlerce saatler yetmez anladın mı günlerce konuşmamız lazım muhtelif zamanlarda Türkiye cumhuriyet Devleti çok büyük tehlikelerle karşı karşıyadır Türkiye Cumhiriyeti devleti karşı karşıya bulunduğu tehlikeler kadar tehlikelerle bende sende karşı karşıya unutma bunu Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanları seninde benimde düşmanım hiç unutmuyorsun bunu Türkiye Cumhuriyetinin düşmanları ve Türk milletinin düşmanları Kemal Aydın ında Ercüment Ovalı nında düşmanıdır ve bunların bize dost olması diye bişey sözkonusu değildir bizi sadece dost görünmek mecburiyetindedirler şuanki haller nedeniyle devletimizin bizi sahiplenmesi nedeniyle bize dost görünme gösterisi yapıyorlar Oruspu çocukları bu kadar net söyliyorum benim telefonumun dinlendiğini seninde telefonunun dinlendiğini biliyorum. Sadece onu yapıyorlar onun dışında başka hiçbirşey yapmıyorlar o bir mecburiyettir dört sene beni dört tane günde araba takip ediyordu dört sene ne zaman ki Yaşar BÜYÜKANIT Paşa Genelkurmay başkanı oldu talimat verdi ondan sonra uzağımıza gitmek mecburiyetinde kaldılar biliyor musun. Şimdi biz ciddi manada biz ciddi manada haa bu bir tehlikeden tehditten felan hiç bişeyden korkmayız biz bu işe yemin etmiş insanlarız yani bu ülke için ölüm varsa biz bu ölüme dünden yemin etmişiz Allaha sözümüz var yüce Türk milletine sözümüz var bu kutsal değeri yaşatmaya sözümüz var bizim ölümümüz anlamlı olacak ama bunlar bizim düşmanlarımızdır onun için bu böyle söyliyeceksin kimse olmayacak yanında komutanla tamam Komutana diyeceksin ki .....arkadaşlar herkes terk etsin ben komutanımla özel bişey konuşacam diyorsun komutana aynen bu söylediklerimi arz ediyorsun Aynen arz ediyorsun yoksa bizi dumura ...bizim parçalarımız göklerden gelir hiç unutmuyorsun göklerden gelir Irak a gelince Irak ta Türk varlığı var Irak Musul Kerkük Misaki milli sınırları içindedir Türk milletinin Türk devletinin. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin olmasa olmaz kurumlarından biri diye ...Milli İstihbarat Teşkilatı görevleriyle bu nedenle burayada geldiler görüştüm merkeze de gittim devletimin kurumu diye gittim görüştüm ama öyle değilmiş bu bir yanlışmış orası işgal altında bir kurumuş sivilleştirmeyle çıkar altına sokulmuş bir kurum paylaştığım şeylerinde yanlış olduğu bana söylendi bir büyüyüm bir abim güvendiğim bir insan bana bunu söyledi bunu devletimin esas Devletimin bilmesini istiyorum diyeceksin anladın mı. Bunu da aynen komutanımın Türkiye Cumhuriyeti Devletine esas devletinin kayıtlarında kalması kalmak üzere kayıtlara geçilmesi talep ediyorum esas devletin diyorsun” dediği. Buna karşılık olarak görüşmenin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın tamam, tamam abi, ifadeleriyle Kemal Aydın’ın beyanlarını onayladığı,

Görüşmenin devamında;

Kemal Aydın’ın “tabi savaş demek zaten bir milletin evlatlarının bu mükaddes yolda şehit olması demek biz onu birilerine anlatacaz biz psikolojik savaşın Türkiyenin üzerine oynan psikoljik savaşın yönetleri olacaz sen bir Trabzona yeter fazla gelirsin bu kadar fazla şey konuşmak istememin sebebi senin tabi bir yığın çevren var sana bir yığın insan müracaat etmektedir bir yığın insan sana endişelerini dile getirmektedir şimdi sen o insanların endişelerinin onlarda psikolojik savaşın etkisi altında onlarda hergün televizyon ekranlarında bu manada bu savaşın her türlü olumsuzlukları onları baskı altında tutmuktadır. onlarında senden benden fazla moral değerlerine ihtiyacı vardır onlara moral değerlerinin yükseltmesini ancak senle ben sağlayabiliriz seninle ben üzüntümüzü tutabiliriz engelleyebiliriz, ama bizim dışımızdaki insanların engelleyememiş olmasını olmasını biz onları kınıyamayız onların konumu senle benim konumumda değil onun için doğru bilgilerle ancak bu insanların endişelerini ortadan kaldırabiliriz. Bu bilgilere ihtiyacın var bu psikolojik savaşı Trabzonda yürüteceksin hatta Samsun a kadar Rize ye kadar uzatacaksın bu psikolojik savaşı kazanmak durumundayız bizim devletimiz esas Devletimiz bizden bu psikolijik savaşlarda görev almamızı istiyor bizden sadece istedikleri bu başka bişey istemiyor. Bu toplumu bilgilendirin toplum müthiş bir Türk milleti müthiş bir baskı altındadır emperyelist güçlerin emrindeki televizyonların gazetelerin emrinde olan gazetelerin yapmakta olduğu yoğun alçak psikolojik savaşın baskısı altındadır bunları onlar yapamaz bunu Genelkurmay başkanının yapacak hali yok Kara kuvvetleri komutanı yapamaz bunu yapmak onların görevi değil bunu yapmak Ercüment’in Kemal’in görevi buda bilgiyle olur. Senin yanına bölge komutanızın ziyaret edecek olması devlet emridir. Senin bilmeden içine düşdüğün bir yanlışı düzeltmek içindir anladın mı. Aynen söylediklerim söyliyorsun Bölge komutanıma ve bunların devletimin kayıtlarına geçirmesini arzedeceksin” dediği görüşmesinin değişik yerlerinde Ercüment Ovalı’nın konuşmayı onaylar tarzda “tamam, evet, tamam abi” şeklinde ifadeler kullandığı,

Kemal AYDIN’ın "Bizede verilmiş görevler var canım benim” dediği, Ercüment OVALı’nın “sağolansın” dediği, Kemal AYDIN ”Sormak istediğin bişey var mı sorabilirsin kızmadan söyliyecem” dediği, Ercüment OVALI’nın “Yok yok bu günlük bu kadar gerisi yarın” dediği,

Yukarıya bir kısmı alınan iletişim tespit tutanaklarından Ergenekon Terör Örgütünün hücre yapılanmasının yöneticilerinden olan şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment Ovalı’yı mesleki ve sosyal yönden örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdiği, şüpheliyi Trabzon’nun hatta Samsun’dan Rize’ye kadar hatta psikolijik savaşın sorumlusu olarak gördüğü, şüphelinin Kemal Aydın tarafından verilen talimat ve emirleri yerine getirmek için çaba gösterdiği, yapılan görüşmelerde şüpheli Kemal Aydın görüş, öneri ve talimatlarını onayladığı, mesleki ve sosyal konumuna uygun düşmeyecek şekilde şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda mesleki ve sosyal hayatına yön verdiği, şüpheli Kemal Aydın’ın bilgisi dışında davranışlarda bulunmaktan kaçındığı, özellikle devletin resmi bir kurumu olan MİT Trabzon Bölge Müdürlüğü ile yapacak olduğu görüşme öncesinde Kemal Aydın’a bilgi arzetmek zorunda hissettiği, bu görüşme sırasında şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment Ovalı’ya neleri söylemesi, neleri söylememesi gerektiği defalarca vurgulayarak hatırlattığı, şüpheli tarafından MİT Trabzon Bölge Müdürlüğü ile yapılan görüşme sonrasında bir kısım bilgilerin şüpheli tarafından aktarılması nedeniyle ortaya çıkan durum karşısında şüpheli Kemal Aydın’ın çok sinirlendiği, dakikalarca telefonda bir üstün astına, bir amirin memuruna söyleyebileceği sözlerden daha ağır ifadeler kullanarak Ercüment Ovalı’yı suçlandığı, hatta ihanet içinde olduğunu söylediği, hatasını telafi etmesini, bunun yolunun da bir takım ziyaretlerde bulunmak için Trabzon’a gelen Bölge Komutanına durumu anlatıp, nedamet gösterdiğini, hata yaptığını ifade etmek olduğunu söylediği,

TAPE NO: 6788’ de Kemal AYDIN’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam, Gelsinler konuş gelsinler kim gelirse gelsin şimdilik bir şey söylemiyorsun onlar gelsin. Eyvallah eyvallah şimdi çağırdıklarında da dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın mı. Konuşuyoruz sonra şey yapıyoruz anladın mı. Yani onlara şunu çok net söylüyorsun genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey onların emri olmadan onların izni olmadan hiçbir şeye evet deme. çok iyim devlet sahibiyiz dimdik ayaktayız. Yani bu uğurda yorulmak değil ölmek üzere and içtik söz verdik . bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende her şey sende sen tutacaksın onları tutacaksın başkalarının kullanmasını Türk milletinin aleyhine kullanmasını fırsat vermeyeceksin ne yapalım adamların niteliği bu ölçüsü o…..Sen bıraktığında başkaları alır. Şimdi sen bıraktığında başkaları alır ve döner bizim aleyhimize kullanırlar. Hiç boş bırakmıyorsun yani kontrolde tutuyorsun Temel i hiç bırakma şimdi Temel i bıraktın mı bizim düşman saflarına geçer alırlar talanları işte görüyorsun talan zaten bekliyorlar ki bir an evvel bırakasın yani, Şey yapsınlar da olsun diye işte milletvekilinden bilmem neyine kadar görüyorsun. Sen yaptığın işin yaptığın işi sana normal gelebilir sen kaldırabilirsin ama yaptığın işin dünya ölçeğinde insanlık ölçeğinde ne anlama geldiğinin ve bunun üzerine sen oraya hiç bakma ben bu ülkede ben bunu yapıyorsam herkesten yardım görürüm herkes bana yardım etmek mecburiyetindedir çünkü ben bu ülkenin kaderini değiştirecek bir iş yapıyorum dedin böyle bak hayır öyle değildi biz dedik ki bu ülke işgal edilmiş bu ülkenin bürokrasisini bu ülkenin siyasetini bu ülkenin iktisadi yapısını düşman güçler işgal ettiler o güç sahipleri o güç sahipleri falanların emrindeydi Tevrat a yemin etmişti onların hepsi hahamların yazdığı Tevrat a. Hala hala savaş devam ediyor yani bu savaş hala devam ediyor yani ondan vazgeçmiş değiller şimdi bu taraftan bugün o duyduğun teklif şimdi sana devlet gibi algıladığın devletin esası gibi algıladığın hadiseden istifade etmek istiyorlar. Onun için onlar gelsinler önemli değil anlatsınlar yalnız onlara hiçbir bilgi bak hiç onlara hiçbir sırrınla ilgili bilgi vermiyorsun,……. Hiç hislerine mağlup olmuyorsun duygusallık yok bizim bulunduğumuz konum duygusal olmayı asla gerektirmez, Tamam mı bizim olduğumuz yer asla duygusal olmayı gerektirmez….….O Temel'e de uğra ona uğra. Uğradığında ağızlarına da sıç. Ha bu benim bazen terbiyesiz cümlelerimi de söyleyebilirsin lan Temel ağzına sıçılacak adamsınız de siz siz ne zaman adam olacaksınız ona de ki Temel'e onlar gibi olanlara yav 3 kuruş 3 kuruşun maddenin hesabını yaparak adamlığınızdan istifa ediyorsunuz utanmıyor musunuz. Onlara bunu söyle yüzlerine söyle ben söylesem olmaz sen söyle sen söyleyebilirsin benim söyleme şansım yok anladın mı sen söyleyebilirsin” dediği,

Yukarıya bir kısmı alınan görüşmelerden anlaşılacağı üzere Egenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu değerlendirilen şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment Ovalı’nın mesleki bir konuda MİT görevlileri ile yapacak olduğu görüşme öncesinde kendisine emir ve talimatlar verdiği, onlara neler söylemesi gerektiğini “dersiniz ki ben falan yerin emri olmadan bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam diyorsun anladın mı.” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu, konuşmanın bazı bölümlerinde şüpheli Kemal Aydın’ın “Onlara şunu çok açık ve net söylüyoruz Genelkurmayın genel kurmay başkanlığının bilgisi olmadan hiçbir şey yapmam” demek suretiyle kendisinin söylediği sözlerin legalleştirme çabası içinde olduğu, şüpheli Ercüment Ovalı’ya neler yapması gerektiğini örtülü konuşma teknikleri içinde yasal bir formata uydurmaya çalıştığı, esasen Türk Silahlı Kuvvetleri ile doğrudan ve dolaylı bağlantısı olmayan şüpheli Kemal Aydın’ın bu şekilde konuşarak muhtemel dinlemelere karşı kendisi ve muhataplarını korumaya çalıştığı,

Öte yandan şüpheli Ercüment Ovalı’nın görüşme yapacağı kişilerin Milli İstihbarat Teşkilatının elemanları olduğu, devletin özel bir kurumu olan MİT personeli ile yapılacak görüşmede normal şartlarda karşı casusluk faaliyetine benzer bir faaliyet içerisine girmeye gerek olmadığı halde, “hiçbir sırrınla ilgili bilgi vermiyorsun” demek suretiyle niyetlerinin Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda şüpheli Ercüment Ovalı’nın bilimsel çalışmaları hakkında Milli İstihbarat Teşkilatının ne düşündüğü öğrenmek olduğu, Şüpheli Kemal Aydın’ın bu niyetini de TAPE 6774 de “onlarla konuşmaya gittiğinde şuna dikkat et sana ne soruyorlar özellikle onlar neyi konuşmak istiyorlar. Anladın mı neyi konuşmak istiyorlar ne soruyorlar daha ziyade onlar konuşsun sen dinle nedir istedikleri anladın mı” demek suretiyle açıkça ortaya koyduğu,

Yine görüşme içeriklerinden şüpheli Ercüment Ovalı’nın kontrolünde, onunla birlikte hareket eden bir grup olduğunun anlaşıldığı, şüpheli Kemal Aydın’ın bu grup hakkında da şüpheli Ercüment’e talimatlar verdiği, ekibi ile yakından ilgilenmesi ve eleman kaybetmemesi konusunda telkinlerde bulunduğu, “bir de sen yanındaki adamları hep kontrol et onları kontrolünde tut. Temel Temel i falan. Şimdi sen tuttuğun sürece sen kontrol sende her şey sende sen tutacaksın onları tutacaksın” demek suretiyle ekibini koruması konusunda taktikler verdiği, grubun bir arada tutulmasına özel önem verdiği, bu konuda şüpheli Ercüment Ovalı’nın da hassasiyet göstermesini istediği, yine bu kapsamda TAPE NO: 6774’de Kemal Aydın’ ın “ekipten birini kopardılar şimdi” dediği, Ercüment Ovalı “Yok ya abi kopmadı o çocuk onu geri alacaz alacaz” demek suretiyle grubu bir arada tutmak için gayret gösterdiğini açıkça ifade ettiği,

TAPE NO: 6791’de Ercüment OVALI'nın “abi inanılmaz keyifliyim bu gün resmen bayram günü”Kemal Aydın'ın “Bu günü bayram ilan ediyoruz demekki birlikte” Ercüment Ovalı'nın ”Evet abi çünkü bundan sonra geleceği gösterdi bize” Kemal Aydın'ın “Bundan sonra geleceği gösterdi değil mi” Ercüment Ovalı'nın “Evet evet abi askerlerin hazırdır abi” Kemal Aydın'ın “Eyvallah”Ercüment Ovalı'nın “Zaten biz senin emrine hazırdık” Kemal Aydın'ın “Benim emrime değil devletin emrine devletin” Ercüment Ovalı'nın “Abi bizim için devlet sensin” dediği, (Bu görüşme Meclis tarafından üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği 5.6.2008 günü yapılan bir görüşmedir)

Yukarıda bir kısmı alınan görüşmeden de anlaşılacağı üzere şüpheli Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan şüpheli Kemal Aydın’a yaşı, akademik ve sosyal konumu ile bağdaşmayacak şekilde hiyerarşik olarak bağlantılı olduğu, kendisini Kemal Aydın’ın askeri olarak gördüğü, hatta daha da ileri giderek Kemal Aydın’ı devlet olarak gördüğü, şüpheli Kemal Aydın’ın bu duruma herhangi bir itirazı olmamakla birlikte muhtemel dinlemeye karşı görüşmeyi yasal çerçevede tutmak için “devlet” ifadesini kullandığı,

TAPE NO; 6790’de Ercüment OVALI’nın yine Ergenekon Silahlı Terör Örgütüyöneticilerinden şüpheli Neriman Aydın ile yaptığı görüşme içeriğinden, görüşmenin şüpheli Kemal Aydın’ın talimatları doğrultusunda gerçekleştiği, şüpheli Ercüment’in ticari bir konuda şüpheli Neriman Aydın’dan yardım istediği,

“Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde…” başlıklı (4) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısının yapılan incelemesinde; Söz konusu doküman içeriğinde “Org. Yaşar BÜYÜKANIT” ile “RTE” olarak isimleri kodlanan kişiler arasındaki konuşmanın çözümü olarak anlaşıldığı, Şemdilli iddianamesi, TSK’daki “Savaş Lordları” ve “BOP” konularının konuşulmuş gibi yazılı olduğu, “Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının her gün ortaya dökülmeye başladı, hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır!”

En Milli kurumlarımızda kadrolaşmalar yapıldığı, bütün bu çalışmaları Kuvayı Milliye, hassasiyetle izliyor ve not ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri Komutanımız Org. Yaşar BÜYÜKANIT Türkiyeli Tayyip ile bir görüşme yaptı. Bu önemli görüşmenin içeriği konusunda ise hiçbir açıklama yapılmamıştı. Bu önemli ve ani görüşmenin içeriği ile ilgili bana ulaştırılan bilgiyi aktaracağım” yazılarının bulunduğu ve metnin “KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ… ASLA AFFETMEZ!” cümlesiyle biten yazıyı Kemal Aydın’dan alarak, psikolojik yıpratma ve dezenformasyon faaliyetleri kapsamında Trabzon AKP milletvekili Cevdet Erdöl ile MİT görevlilerine verdiği,

Tüm bu değerlendirmeler ışığında; şüpheli Ercüment Ovalı’nın Ergenekon Terör Örgütünün sivil hücre yapılanması içinde yönetici olan şüpheli Kemal Aydın ile hiyerarşik bağlantı içinde olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlere katıldığı, örgüt yöneticisi Kemal Aydın’dan aldığı emir ve talimatlar doğrultusunda hareket ettiği, mesleki ve akademik kariyerini örgütün amaçları doğrultusunda kullandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüadına Milli İstihbarat Teşkilatı Trabzon Bölge Müdürlüğü görevlilerinden bilgi almaya çalıştığı, yine şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları ile Trabzon bölgesinde bir grubun başında yer aldığı ve bu grubu bir arada tutmak için çaba sarf ettiği, bu konuda örgüt yöneticisi şüpheli Kemal Aydın’dan talimatlar aldığı, grubu bir arada tutmak adına örgüt yöneticisi Kemal Aydın’a bir kısım taahhütlerde bulunduğu, şüpheli Kemal Aydın’ın emrinde olduğunu açıkça dile getirdiği, örgüt adına yapacağı ve yaptığı faaliyetler hakkında Kemal Aydın’a bilgiler verdiği anlaşılmıştır.

Her ne kadar Şüpheli Ercüment Ovalı, örgüt yöneticisi olduğu değerlendirilen şüpheli Kemal Aydın’la olan yakın bağlantısını kabul etmekle birlikte bu ilişkinin Kemal Aydın’ın baba dostu ve dürüst bir insan olmasına bağlayarak suçlamaları ret etmiş ise de; yukarıda ayrıntılı olarak değerlendirilen her iki şüpheli arasında geçen telefon görüşmelerinden açıkça görüleceği üzerine, Ercüment Ovalı ile Kemal Aydın arasındaki ilişkinin bir aile dostluğu ilişkisinden çok ileri seviyede olduğu, görüşmeler sırasında şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli Ercüment’e kızdığı, kendisine görevler verdiği, özellikle MİT’le yapmış olduğu görüşme sırasında istediği gibi davranmadığı düşüncesiyle şüpheli Ercüment Ovalı’ya ağır sözler söylediği, ihanetle suçladığı, ne şekilde davranması, neler söylemesi gerektiği konusunda defalarda emir içerikli sözler söylediği, örgütün amaçları doğrultusunda şüpheli Ercüment’in mesleki ve sosyal hayatına yön verdiği, bu kapsamda şüpheli Ercüment Ovalı’nın örgüt yöneticisi şüpheli Kemal Aydın’a bilgiler sunmak zorunda hissetmesi birlikte değerlendirildiğinde kendi dalında akademik kariyer yapmış, profesör olmuş şüpheli Ercüment Ovalı’nın yaşı, akademik, mesleki ve sosyal konumu ile bağdaşmayan bu durumun her iki şüpheli arasındaki bağlantının bir geçmişe dayanan bir ailevi dostluktan öte bir hiyerarşik yapı içinde yönetici ve eleman ilişkisi olduğu, yönetici konumunda bulunan şüpheli Kemal Aydın’ın örgütün bilinen ve bilinmeyen faaliyetleri ile ilgili olarak Ercüment Ovalı’yı yönlendirdiği, bu anlamda her iki şüphelinin Ergenekon Silahlı Terör Örgütüyapılanması içinde yer aldıkları, şüpheli Ercüment’in Kemal Aydın’a bağlı olarak örgütün amaçları doğrultusunda faaliyet gösterdiği, Şüpheli Ercüment OVALI'nın ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu anlaşıldığından;

Şüphelinin eylemine uyan TCK’nun 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.