2. Ergenekon İddianamesi/V. BÖLÜM ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 48- Şüpheli HASAN HÜSEYİN UÇAR
48- Şüpheli HASAN HÜSEYİN UÇAR
a-Savunmaları,
[değiştir]Savcılık beyanı Bursa Işıklar Askeri Lisesinde ve Kara Harp Okulunda okuduğunu halen teğmen rütbesiyle görev yaptığını, şüphelilerden Kemal Aydın, Noyan Çalıkuşu, Yaşar Tozkoparan ve Mehmet Ali Çelebi’yi tanıdığını, Ergenekon dokümanı ve bunda belirtilen yöntem ve prensipler hakkında Ergenekon yapılanması ve bu yapılanmanın Kontrol Dairesi ve örgütün Silahlı Kuvvetler içine sızma ve örgütlenme çalışmaları hakkında bilgisi olmadığını, Durmuş Ali Özoğlu’ nun sadece “Şifre Çözücü” adlı kitabını okuduğunu, İşçi Partisi genel merkezinde ele geçirilen “Karargah Evleri” adlı belgeden bir bilgisi olmadığını, Kemal Aydın ile Ankara’da Fal Kafede tanıştıklarını aynı yerde farklı tarihlerde iki kez görüştüğünü hiçbir telefon görüşmeleri olmadığını ve bu kişinin maddi ve manevi yardımı olmadığını, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine hiç gitmediğini, Neriman’ın evinde ele geçirilen evine gelen askeri öğrencilerin isim ve numaralarının bulunduğu anlaşılan belgeyi bilmediğini, Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde; söz konusu partinin kapatılacağı yönünde çıkan haberlerden etkilenerek bir vatandaş olarak şahsi bir kanaatinin oluştuğu, o konuşmada Mehmet Ali Çelebi’nin söz konusu durumda bir suçlu varsa onlar cezasını görür anlamında konuştuğunu, bir resmi güce dayanarak değil o tarihlerdeki şartların maneviyatında oluşturduğu büyük etkilerin bir sonucu olarak bir üzüntü ifadesi olarak sözler söylediğini, gerçekte hiçbir şekilde bir insanın hayatına kast etme niyeti olmadığını, yargı ve hükümeti ele geçirecek bir oluşumun olmadığını bahsi geçen terimlerin mecazi anlamda kullanıldığını hiç kimsenin hayatına kastedilmediğini, Ergenekon Terör Örgütünden haberi olmadığını bu nedenle bunun askeri kanadından bahsetmesinin mümkün olmadığını, Mehmet Ali Çelebi’yi iyi tanıdığı ve bu konularda daha fazla bilgili olduğunu düşünerek bağlantının büyüğü onda dediğini, Hamza Demir’i hiç tanımadığını, Volkan Çelebi’yi de tanımadığını, Mehmet Ali Çelebi’nin abisi Volkan’la babasının Mehmet Ali’nin Kemal Aydın ile görüşmesine derin devlet ilişkisi nedeniyle karşı olduğunu söylediğini bilmediğini Mehmet Ali’nin bunu kendisine söylemediğini, terör örgütü ile bir bağlantısı olmadığını ona göre böyle bir örgüt olmadığını beyan etmiştir.
Sorgu beyanında; Terör örgütü ile hiçbir ilgisi olmadığını, şüphelilerden Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Yaşar Tozkoparan’ı Harp Okulunda beraber oldukları için tanıdığını, Kemal Aydın’ı tanıdığını, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nu tanımadığını, Kemal Aydın ile Fal Kafe isimli bir kafede sohbet ettiklerini, Kemal Aydın ile Mehmet Ali Çelebi’nin tanıştırdığını, Mehmet Ali Çelebi, Noyan ve kendisi birlikte kafede sohbet ettiklerini, Kemal Aydın ile iki kez aynı kafede görüştüklerini, Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine gitmediğini, kendileri ile telefonla görüşmediğini, şüphelilerden Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı telefon görüşmelerindeki beyanlarının doğru olduğunu, yaptığı eleştirilerin normal eleştiriler olduğunu beyan etmiştir.
b-Elde Edilen Dökümanlar
[değiştir]Şüpheli Neriman AYDIN’ ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan arama işleminde çok sayıda doküman, ajanda, videokaset, CD ve not kâğıtları bulunarak el konulmuştur. El konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
-(3) adet yazar ismi olmayan kitaplar incelendiğinde, “HİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili yayınlanan kitaplar” dokümanlar olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde; “*Özgür ŞENER (12.Bölük) Bölüğe III. Sınıfta katıldığında 117 puanı varmış, Jandarma Özel Harekat olmak istiyormuş. Takım Komutanı Üstgm. …… seni bu okuldan atacağım ifadesini kullamış, -40 puanla Nisan ayında atılmış” “Nusret MEMİÇ (4 üncü bölük) 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kasıtlı olarak disiplin puanı düşürülmüş” “*Necdet YÜCEL(19. bölük) Babası Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmış, 19 uncu bölükse (Ali ÇAKAY) bu yılbaşından itibaren disiplin puanı düşürülmeye başlanmış” “Aykut ÖZTÜRK(19. bölük)” “+Atılanlar” yazdığı, arka kısmında ise “*Emrah ERVERDİ Disiplin puanı -30, kredisi 3.400, asker olmak subay olmak isteyen bir Harbiyeli, kısaca hayata askerlikle tutunduğu ifade ediyor, 9 uncu Bölük” “*Önay MAY Kredisi 3.500 civarında, Beden eğitimi ve spordan askeri eğitim sınavlarından sorunu yok, Harp okulunu kaldıramayacak biri değil. 9 uncu Bölük” “*Kur. Yzb. ….’in bölüğündeki 2006-2007 eğitim-öğretim yılında birinci sınıf kısmı, yıla 29 mevcutla başlamış, şu anda söz konusu kısmın mevcudu 20’dir. Yukarıda ismi geçen Emrah ERVERDİ ve Onay MAY da aynı bölüktedir” “*Barışcan ŞAHİN, Erdem GÜRKAN(9. bölük), Baha CANGÖREN (15. bölük), Bayram Burak GÜZELCİK (gönderilen)” yazan doküman olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde, “Hizbut Tahrir –Süleyman, -ulus kiler karşısı girişindeki Türksel Telefoncu Rıza arkadaşı, Keçiören senatoryum konuşma yeri, her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı, aşama aşama hazırlık, “Senin bu kitaba geçmen için 6 ayın var” “Bu iş için hiçbirşey talep etmeyen hocalarımız var” CD ler kalabalık ortamda izleyin” Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” yazan doküman olduğu,
-(1) sayfa, 25.12.2007 22:33 gönderi tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Neriman AYDIN’ a gönderdiği mail de; Neriman teyze bunun üzerine ayrılma dilekçesi vermiş babası sanırım iptal ettirmiş belli değil. Emre’nin bölük komutanı ile Emre komutanım bana “seslerini yükselttiler saygısızlık yaptılar alt sınıflarım” demiş, Bölük komutanı “bu normal sen de bana yükseltebilirsin” diye karşılık vermiş. Yani göndermeyi kafalarına koymuşlar. Bir bölük komutanı böyle saçma konuşamaz tabi maksatlı değilse. Savunmasına şikâyet edenlerin yalanlarını ispatlayacak şeyler yazması kar etmemiş Emre’nin” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa 09.08.2006 11.59 gönderi tarihinde Neriman AYDIN’ ın Zübeyde A.’e gönderdiği mailde, ülkeyi yönetenlerin Türk olmadığından bahsederek tehlikeden Türk milletini haberdar edilmesi gerektiğinden bahsettikten sonra “… önderimiz konumundaki insan Kemal AYDIN bey her an bizlere şunu söylemektedir…” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa A4 kağıdı üzerine el yazısı ile askeri öğrenci oldukları değerlendirilen (23) kişinin sabit ve cep telefonlarının yazılı bulunduğu ve sonunda denize gidenler İ. G.G., B.D. yazılı doküman olduğu,
-(1) sayfa not kağıdı üzerine el yazısı ile, “9 şubattan sonra 15- şubatta emekli edilen karargah subayı M.A. Faruk Çeliğin mecliste danışmanı olarak özel statüyle 4 Milyar lira ile göreve başladı yanınada ordudan müstavi edilen bir binbaşıyı da yanına almış. –Büyüğümüz …gittiğinde bu aracı …altına sokuyorlar ve bununla dinleme yapıyorlar M. A.; Karaim Yahudisi Uçuşyolu kanada Oradan F.Gülen’in yanına gidip geliyor. Uçak biletleri incelenirse Fetullaha gidiş yolu” yazdığı, arka sayfasında “Trilya Restoran sahibi= S.Ü. emekli subay tanımı M.Ü., C.Ü. emekli Havacı başçavuş elektronikci (MOSSAD ilişki Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç Süreyya üzmez üzerine kayıtlı” Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç S.Ü. üzerine kayıtlı” yazan doküman olduğu,
-Üzerinde Paper Note ibaresi bulunan kareli blok not defteri içersinde, “Fuat VEZİROĞLU’ nun kitabı alınacak, Yeniden Kuvayi Milliye Fuat VEZİROĞLU, Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
Başka bir sayfasında, “Tunalı teğmenler 93, 427 43 63, 2. kat 6 numara Pınar Unutulanlar dışında yeni bir şey yok Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “… M.ali Çelebi 1625 (0505 432 19 40) Tuncer Günay (Nuriye atabey) …. +Hayri Bildik Mehmetçiğe mektuplar” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “1. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’den 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet SEZER’ e kadar olan Cumhurbaşkanlarımızı asker sivil ayrımı yapılarak yazıldığı”, karşı sayfasında ise, “Rauf Denktaş àNoyan’da SuikastàÇelebi’de, Tehdit àYeliz’de 3 kitap Çelebi’de Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 1968 yılında: Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “HanP.==>karma sistem Amerikan devreciliği bitirdi. Dört sınıf taburda karma birbirlerini tanımadan mezun oldular…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “Hamza Demir (1) Mehmet Koçarslan –Tunceli doğ Raina ve Galatasaray adasının işletmesi- PKK ile işbirliğinde İstanbul’u ayakta tutanlardan biri (2) (Paşa) Halen görevde olan bir paşadan – Erdoğan Polat Irak’dan ABD doları getirerek Avro’ya dönüştürüp piyasaya sürüyorlar Paranın %20’sini de Mehmetçik Vakfına verildiğniden de bahsediyor. (3) Edirneli Albay- Oğlu ve gelini teğmen Tayyip Erdoğan hayranı TSK ndan rahatsızlık duyan Bu dönemde TSK nin üst düzeyinin emekli edilerek bunlar dan kurtulacakmış T.C. Devleti Bu 3 Tırı vramış, Bulgaristan’da basılan dolarları kaçak yollarla Türkiye’ye sokuyorlarmış” yazdığı,
-(1) adet siyah renkli kareli ajanda içersinde; “Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda büyük Türk Milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya ile başlayıp Türkiye Büyük Millet meclisinin yeniden açılacağından, Anıtkabir özel defterine ilk ziyaret anında yazacaklarım ile devam ettiği, Büyük önder… …Neriman Aydın 12 Şubat 2004” yazdığı,
Neriman AYDIN isimli şahsa ait, LENAVO marka Diz Üstü Bilgisayar içerisinden çıkan, Toshiba marka ve 36091775T seri numaralı hard disk’te “Belge11.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN adıyla yazılan Mehmet D. isimli şahsın tanıtıldığı ve övücü beyanların yer aldığı 10.08.2007 tarihli belgenin bulunduğu,
“Belge 8.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Sazlı Semaver isimli bir programa katılacak olan şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR, Ercüment OVALI, Ali ÖZOĞLU nunda aralarında bulunduğu şahıslar ve konuşulacak konular ile ilgili notların yazılı olduğu,
“emreçelebi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Harbiye ruhunu Harbıyede gecırdıgım 4 yıl boyunca goremedım ..”“Harbıyelılerın MUSTAFA KEMAL' den sonra örnek alabilecek en yakın unsuru bence bölük komutanının davranışlarıdır. Şu zamana kadar benım ornek alabilecegim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gonderılırken kısılıklerınden cok alaverelerle yaptıkları karıyerlerı olmasıdır..” “Her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundakı sıstemde degıssıklık yapıyor. Dolayısıyla Harbıyelıler neyın dogru neyın yanlıs oldugunu degerlendıremıyor. Yaptıklarınıda inanarak degıl yapmak için yapıyorlar.” şeklinde beyanlarının yer aldığı,
“harbiye.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Hepimiz Kemaliz,Hepimiz Türk’üz” Yürüyüş Kararı sayılamadığı Harbiye’nin yetiştirdiği Teğmen de nasıl bir komutan olmaktadır yada olacaktır, takdiri Yüksek Makamlarınıza bırakıyoruz.” “Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerini tavukçuluk, arıcılık , su ürünleri üzerinde yaparak nasıl bir Harbiye eğitimi aldığının trajikomik örneklerini sunmaktadır…” şeklinde beyanların yer aldığı,
“mali.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “…Hepimiz Kemaliz Hepimiz Türküz yürüyüş kararı izne tabidir. Normal olan Türk diline saygı neredeyse takdir konusu halini almıştır. Üst rütbedeki birçok komutan Atatürk adını ağzına almamaktadırlar…Askeri eğitim birçoğu kalıplaşmış, zamanı geçmiş, günümüzün ihtiyaçlarından uzak programlardan oluşmakta ayrılan zaman verimli geçmemektedir...Harbiyede korku kültürü lider yetiştiremez, liderliğini ispat etmiş çok yönlü komutanlar Harbiye de bulunmalıdır… Taburumuzdaki kimi kurmay subayımız ise bizlerin onur ve şerefini ufacık bile olsun düşünmeyerek bizlere karşı hakaret dolu sözler sarf edebilmekte Harbiyelileri geliştirmektense kendi bireysel çıkarları için her türlü fedakarlığı yapmakta olup Harbiyelilere sürekli onur kırıcı cezalar vermektedir...Verilen konferanslara harbiyelilerin ilgisi! Videoda nettir. Bunda yoğun programlarda savrulmalarının da etkisi vardır.” İfadelerinin bulunduğu,
“konferansta uyuyan harbiyeliler.DAT” isimli video dosyası içerisinde; Harp Okulu öğrencilerinin konferanslarda uyurken çekilen görüntülerin bulunduğu, görüntü kaydının “mali.doc” isimli belgede Kara Harp Okulunun eğitim sistemi hakkında ileri sürülen iddiaları doğrulamak için çekildiği,
“YAZI-1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs. temin edilen belgelerin bulunduğu 105 sayfadan ibaret belgede:
-NOYAN ÇALIKUŞU [1] isimli e-posta adresinden 09.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzecim, … Bir Harbiyeli olarak diğerleri gibi kendimi milli konularda eksik hissediyorum. Bana birkaç kaynak gönderebilir misiniz? …Saygıdeğer Kemal Amcama çok selamlarımı iletin.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 09.10.2006 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi…Evet çalışmalar son hızla devam ediyor, Türk Milletinin feraseti, ve Tanrı vergisi hasletleri bizlere her gün yeni mucizeler yaşatıyor. Bunları gördükçe daha fazla heyecan ve yüksek oranda enerjimizle çalışmalarımıza devam ediyoruz, canım Teyzesi. Bir kaç gün önce biz de Kemal Amcanla senden söz ettik… Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır… Bayramdan sonra Kemal amcan bir hafta sonunu sana ayırmak istiyor... Ne zaman müsait olursan beni arayabilir söyleyebilirsin Teyzesi...” ifadelerinin bulunduğu,
-NOYAN ÇALIKUŞU [2] isimli eposta adresinden 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde beyanların yer aldığı,
30112007136.jpg, DSCF1625.JPG, DSCF1626.JPG, DSCF1631.JPG, DSCN1177.JPG, DSCN1179.JPG, DSCN1183.JPG ve P1000835.JPG isimli resim dosyaları içerisinde; yer ve zamanı belli olmayan bir toplumsal gösteri yürüyüşü ile şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahsın mezuniyet töreninde çekilmiş fotoğrafların olduğu,
07 NOLU CD içerisinde; “Bel1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs.temin edilen belgelerin yer aldığı 130 sayfadan ibaret belgenin olduğu,
-Neriman Aydın tarafından 10.01.2007 tarihinde ismail / adana isimli şahsa gönderilen e postada; “…Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4.5 yıldır Önderlik yapmaktadır. Türk Mİlletinin oylarıyla Türkiye Büyük Milleti Meclisi hükümetlerine kavuşanların 10 kasım 1938 saat 9:06 dan beri hiristiyan ve yahudi emheryalist düşmanlarımızla işbirliği yaparak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE TÜRK MİLLETİNE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E TÜRKİYE'YE TÜRK ORDUSUNA TÜRK BAYRAĞINA ihanet edenleri ve arkalarındaki düşmanlarımız israili amerikayı ingiltereyi ve avrupa birliği ülkelerinin üzerimizdeki işgal emellerini durdurmak ve Devletimizin iradesine sadece Mustafa Kemal Atatürk'ten ve Türk milletinden emir alan Türk Milletinin evlatlarını hakim kılmak için büyük bir mücadelinin öncüsüdür Büyüğümüz.
Ne MİT'in ne Ordunun ne CIA nın ne Mossad'ın ne MI5 in ne alman istihbaratının adamı değildir, mason değildir. Hiç bir siyasi teşkilatın derneğin vakfın sivil toplum kuruluşlarının üyesi değildir. Türk Milletine mensuptur M Kemal Atatürk'ten emir almaktadır. İlahi manada emirleri Yüce Allah'tan ve sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed'ten almaktadır…Davamız Türkiye Cumhuriyetini kaybetmemek davasıdır... ihaneti cezalandırmak davasıdır...” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşalar alt rütbedeki Atatürk neferi subaylar tarafından saf dışı bırakılırsa emperyalist halim ne olur diye tereddüt ettiğinden Türkiye'ye vurmayı geciktirmişlerdir... Yoksa Türk Milletini sindirmeyi çoktan başarmışlardır... hem de Atatürk'e sövdürerek…İstanbul'dan misafirlerimiz vardı, Şifre Çözüldü Kitabının yazarı Ali Özoğlu Bey... Sabahladık... ama ne sohbet Teyzesi... 10 gün öncede Kemal Amcan Karadeniz de özel bir TV kanalında 1 saat konuştu, yalnız o konuştuktan sonra programı yayından kaldırdılar, bütün Karadeniz ayakta...” eklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 20.02.2007 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsa yazılan mektupta; ““Bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davayı bir güç halinde konuşuncaya kadar Önder’i bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. Onun içindir ki, ulusal yayın kuruluşlarında şimdilik program yapmasını milletimizin geleceği için sakıncalı görmekteyiz benim Sevgili kardeşim.. Türk Milletini bu güzellikten yoksun bırakmamaktır tüm emelimiz, amacımız . Onun içindir ki bugünlerde bir tv programı kendisine sizin de bizim de engel olamayacağımız zararlar verebilir. Ama aynı düşüncenin neferleri olarak sizler, Büyüğümüzün yerine ortak tespit ve düşüncelerimizi tv programlarına katılarak milletimize duyurabilme fırsatlarınız olursa bunlar milletimizin geleceğini emin ellerde gördüğümüzün işaretleri olacaktır…Biz sizin de tv yayınlarına çıkmanızı sakıncalı görmekteyiz…Ancak yine karar Önderimizin ve sizindir…Kemal Aydın’dan ve Ali Özoğlu’ndan birer tane daha olsaydı keşke, ama yok… yok yok.. Öncelikli görevimiz sizi gücümüzün yettiğince korumaktır… ” ifadelerini bulunduğu,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 20.02.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır… Türk Yurdu içerisinde, oluşturulmak istenen "etnik ekalliyet" kümeleri, büyük bir ihanetin pençesindedir ve Sevr Antlaşması'nın önümüzdeki günlerde önümüze konulması ile, büyük bir oyunun parçaları olmaktan geri kalamayacaklardır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 21.02.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi, Büyüğümüzle görüştüm pazar günü müsait sizlerle görüşecek, aklınıza takılan, sizi rahatsız eden tespitleriniz, sorularınız varsa yazmayı unutmayınız...Bilgilenmek istediğiniz her konuyu da ayrıca not ederseniz, sizler için hepimiz için çok daha faydalı olacaktır…biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..Büyüğümüz Kemal Aydın bey adına teyzeniz olarak sevgilerimizi gönderiyoruz ... ” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 06.03.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzeciğim, Cuma günü ile ilgili olarak sizin ve Büyüğümüzün ve Selda‘ nın isimlerini yazdırdım. Sizleri Atamızın mezun olduğu Harbiye de görmekten, sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum. ” şeklinde beyanların yer aldığı,
19 nolu Cd içinde; DSCF1597.JPG, DSCF1631.JPG, DSCF1681.JPG ve PICT0056.JPG isimli resim dosyaları içerisinde şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin mezuniyet töreninde çekilen fotoğraflarının bulunduğu saptanmıştır.
Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun, Maxtor marka hard disk üzerinde yapılan incelemede; “taslak hükümet SON 4 EN SON İNŞALLAH.doc” isimli bir MSword dosyası incelendiğinde; operasyon kapsamında göz altına alınan Eren MUMCU, Hasan Hüseyin UÇAR, Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU isimli şahısların müdafiliğini yapan Avukat Yusuf ERİKEL’in Başbakan olarak gösterildiği ve çeşitli şahısların bakan olarak yazıldığı bir kabine listesinin oluşturulduğu görülmüştür.
c- Telefon görüşmeleri;
[değiştir]Tape No:7198’de, 23.06.2008 günü saat 22:50’de Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Mehmet Ali’nin “işte böyle durumlar, nasıl neyi ne görüyorsun, geleceği nasıl görüyorsun” dediği, Hasan Hüseyin’in “Valla geleceği güzel görüyorum ya böyle” dediği, Mehmet Ali’nin “Mesaj verdim zaten ya 2 ay” dediği, Hasan Hüseyin’in “Hıım şerefsizler bugün anlaşma...belli olmayan bi tane arkadaş çıkmış şeye, onu o onu zaten geçtim onu, hep yapacaktı, onu yapacaklarından eminim artık alıştık ona ...dan da, Iııı yok Atatürk ün yaptığı sonradan getirdiği şeyler falan filan diye konuşmuş ya AKP başkan yardımcısı, hayvanoğlu hayvan” dediği, Mehmet Ali’nin “konuşsunlar daha iyi ya şu an” dediği, Hasan Hüseyin’in “Amerika’da konuşuyor, Amerika’da konuşuyor, itoğlu itin çocuğu sen kimi kime şey yapıyorsun” dediği, Mehmet Ali’nin “Önemli değil mi , bizim için o Amerika’da adam öldürmek daha kolay, sen hiç merak etme, oranın yarısı sokaklarda yatıyor, verirsin 100 doları, onlar şimdi kaçacaklar oralara ama, asıl orda öldürmek daha kolay, merak etme sen” dediği, Hasan Hüseyin’in “yani bilmiyom da, hayvanoğlu hayvanlar şeyini iyice ortaya koydular ya herşeyini, diyo ki AKP kazanırsa diyo, bu diyo ki benim çocuğum bunlar diyor tamam mı, Amerika da dedi aynı şeyi, Condalina Rice da dedi, abi Avrupa Birliği de dedi, aynı şeyler, bunları benim oğlum diyor tamam mı, ben peydahladım bunları diyor” dediği, Mehmet Ali’nin “şimdi tabi aynen öyle, şimdi zaten onu korumaya gelmediler mi, dünyanın en büyük orospusu, İngiliz orospusu gelmedi mi, haç takmadı mı, O geldi, İsrail’den geldiler, Amerika’dan geldiler, korumaya çalışıyorlar ama bu iş bitti yani, kalem kırıldı, sıkıntı yok tamam mı” dediği, Hasan Hüseyin’in “Evet kalemi kırdılar, doğru diyosun” dediği, Mehmet Ali’nin “Yani, iş bitti o zaman sıkıntı yok” dediği, Hasan Hüseyin’in “Yani, onu görüyorum ve gülüyorum bi de öyle, bıyık altında pis pis gülüyorum” dediği, Mehmet Ali’nin “Ne yaptın, şey ol yani, bu psikolojik şeyde diri ol” diyerek yürütme organını devirmeye yönelik yasadışı bir eylemin planlandığı ve beklendiğinin anlaşıldığı,
Aynı konuşmanın devamında; Hasan Hüseyin’in “Yok neymiş biz çıkarmış, işte şey çıkarmışız, yargıçları ele geçirecez, hükümeti şöyle yapacaz falan filan, bunla ilgili bi şey kurulmuş falan filan, ha böyle bi şey vardı eminim de vardır ama, ya kalkıp ta bunu böyle, oraya düşürenleri de asmak lazım, bizde de adam var demek ki yani, bizim içimizde de hainler var demek ki yani” sözleriyle Silahlı Kuvvetler içinde Devletin tüm yasal kurumlarını kendi istedikleri gibi etkileyebilecek gizli yapılanmaların olduğundan ve bu tür yapılanmaları dışarı sızdıranların hain olarak adlandırılıp öldürülmelerinden söz edildiği, Mehmet Ali’nin “Her yerde var da” dediği, Hasan Hüseyin’in “En çok hainin üretildiği ülke olduk” dediği, Mehmet Ali’nin “Evet evet” diyerek onayladığı, Hasan Hüseyin’in “Demek ki bizim, hah biz affeder miyiz, biz kırarız içimizde bunları bi kafalarını kopartırız, yani çok kuş var, onların kafalarını kopartırız, harp okulunda da çok kuş vardı” diyerek kendileri gibi düşünmeyen Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını dahi feda etmeyi düşündükleri ve Harp Okulundaki öğrencilik yıllarında benzeri davranışlar içinde olduklarının anlaşıldığı, Mehmet Ali’nin “Tabi tabi hiç merak etme sen” diyerek onayladığı, Hasan Hüseyin’in “Ama Çelebi’m, o oluşumun bi kalkması lazım bi ayağa” dediği, Mehmet Ali’nin “Sadece o deyil, sadece o deyil” dediği, Hasan Hüseyin’in “O deyil tabi de yani bi şeylerin değişmesi lazım ya” dediği, Mehmet Ali’nin “Mutlaka değişecek ...” diyerek ülkede meşru ve seçilmiş yürütme organına karşı bir kalkışmayı planlayıp zamanını beklediklerinin anlaşıldığı,
Hasan Hüseyin’in bu görüşme sırasında Mehmet Ali’ye, yıllıkçılar olarak adlandırdığı matbaada çalışan bazı mensuplarla yaptığı konuşmayı aktararak “Ben iddiaya girdiydim matbaanın şey tasarım işiyle, bir yıl sonra bu adamları kanında boğacaz diye” dediğini, onların “abi nerden biliyonuz ya, bunu herkes demeye başladı bu aralar” dediğini, kendisinin “kim dedi, Mehmet Ali Çelebi söyler başka kim söylecek” demesi üzerine onların şaşkınlıklarını “çocuklar dondu böyle, abi siz Çelebi abiyi nerden…” diyerek ifade ettiklerini, kendisinin “dedim bırak Allahını seversen ya, siz beni tanımıyonuz daha, beni Çelebi abinize sorun, bağlantının büyüğü onda dedim ... onu sümürün, seni sömürecez deyin dedim o zaten anlar dedim tamam mı” dediğini beyan ettiği, Mehmet Ali’nin “Tabi canım gerekli herşeyi yaptık ta, yardımları yaparız” diyerek örgüte adam kazandırma, eğitme, yetiştirme ve yönlendirme hususunda uzman olduğunun anlaşıldığı, bu diyalogun tamamına bakıldığında şüpheli ve bağlantılı örgüt üyelerinin yürütme organına karşı şiddet ve kan dökme de içeren hareket ve planlamalar içinde olduklarını açıkça beyan ettikleri, hücre tipi olduğu anlaşılan bu yapılanmada grupların birbirlerini ve irtibatlarını bilmedikleri ve izolasyona dikkat edildiğinin ortaya çıktığı, örgütün bu hücre yapılanmasında şüpheli Mehmet Ali’nin yönlendirici lider pozisyonunda olduğunun açıkça anlaşıldığı, belirtilen bu konuşmanın devamında Hasan Hüseyin’in Mehmet Ali’den övgü ve hayranlıkla söz ederken “Şey yapıyo, su akıyor ...sun, kap küçük olur büyük olur ama doldursun adam, tabi dolduran, bak doldurdun biri huzur dolduruyor içini, hiç moralini bozmuyon, canını sıkmıyon” dediği Mehmet Ali’nin de “He su akıyor dolduracaklar, dolduran dolduruyor, dolduran dolduruyor ...” diyerek onayladığı, ayrıca şüpheli Mehmet Ali’nin şüpheli Hasan Hüseyin’e yönlendirici lider pozisyonuna kendisinin de hazırlıklı olması için “O işlere hazırlan sen ha, psikolojik harekat, halkla ilişkiler” dediği, Hasan Hüseyin’in “Tabi yani o, kesinlikle yani adamları çok önemli ya, adam nolursa olsun şimdi bi hikaye var anlattım ben sana, adam şey yapmış gemileri yakmış demiş şimdi, yenecez inşallah, hiç bir dakika dahi, endişem şüphem yok” diyerek hazır olduğunu ifade ettiği ve tarihten bir örnekle gemileri yakıp ordusunu başarıya mecbur bırakan komutanı örnek alarak örgütsel amaçlarına ulaşmada kararlılık içinde olduğunun ve bunu adeta bir savaş olarak gördüğünün anlaşıldığı, konuşmanın bir yerinde şüpheli Mehmet Ali’nin şüpheli Hasan Hüseyin’e “Şimdi koruyorlar, biz şaha kaldıracaz ha, ona göre plan yap, şimdi koruyorlar varlığı, biz de şaha kaldıracaz ona göre, tamam mı şaha kaldıracak planlar yapacaksın, yani öyle varlığı korumıyacaz sadece anladın mı” dediği, şüpheli Hasan Hüseyin’in “Tabi canım tabi” diyerek onayladığı ve devamında “Biz kanımızın asilliği ile övünen insanlardanız Çelebi, onun bize yüklediği görevin büyüklüğünün de farkındayız, onu yapabilecek kudretin bizim mevcudiyetimizde olduğunun da farkındayız” dediği, şüpheli Mehmet Ali’nin “Farkındayız hazırlan....” diyerek bir araya geldiklerinde gizlice planladıkları açıkça anlaşılan yasa dışı eylem veya eylemlere hazır olduklarını belirttikleri, Harp Okulundaki adam kazanma ve kadrolaşma çalışmalarıyla belli bir düzeye geldiğini ifade ettiği konuşmasında şüpheli Mehmet Ali’nin kendi örgütsel amaçlarına uygun Harbiye yapılanmasını konuştukları kısımda şüpheli Hasan Hüseyin’e “Harbiye şöyle olacak ... Şimdi Harp okulu, öyle bir yer olacak ki ..., şimdi Orgenerali bilmem ne hepsi gelecek, orda Harbiyeliler öyle fikirler sunacaklar ki onlar bi şeyler kapacaklar, öyle bir yer haline geldi. Yani, o bizim şeyimiz olacak o tamam mı. Zamanında hani Harbiye’ye sorulurmuş ya bazı şeyler” dediği, Hasan Hüseyin’in de “Tabi, perde yeni açılacak. Harbiye zaten öyle olması gerekmiyor mu Çelebi. Cumhurbaşkanı seviyesine gelip ne demiş, çocuklar bu ülkeyi nasıl yönetecez demiş adam ya” dediği, şüphelilerin öğrencilik dönemlerinden beri sürdürdükleri kadrolaşma çalışmaları sonucu Devlet ve TSK geleneklerine aykırı ve farklı bir Harp Okulu ve Silahlı Kuvvetler yapılanmasını hedeflediklerinin anlaşıldığı, şüpheli Mehmet Ali’nin “Neyse onları düzeltiriz onları merak etme. Bitirdik onları sen hiç merak etme” dediği, şüpheli Hasan Hüseyin’in de “Onlar kolay onlar başındaki adamı düzeltti miydi. Köşe noktalarına adam gibi adam koydun muydu, onlar harbiyelileri uçururlar” şeklinde karşılık vererek üst düzey kadrolaşmasını tüm Harp Okuluna ve Silahlı Kuvvetler’e hakim olabilmek için hedef olarak belirledikleri, konuşmanın devamında “Yavaş yavaş saplıyorlar bıçağı, yalnız gavurlar da işi biliyor, sapladığında kemiğe dokunduğu anda biz dönüyoz adamın kafasını kesiyoz” dediği, şüpheli Mehmet Ali’nin de “Kesiyoz aynen öyle” dediği, şüpheli Hasan Hüseyin’in “Yani, işte o pisliğinde o kanında boğulacaklar” diyerek amaçlarına ulaşmak için kan dökülmesini dahi göze aldıkları, örgüte adam kazandırma yöntemi olarak hedef kişinin birden yadırgamaması için acele etmeden yavaş yavaş eğitilmesi ve aile yakınlarının da ihmal edilmemesi gerektiğini belirttikleri ve o an için şüpheli Hasan Hüseyin’in kardeşi ile ilgili aralarında geçen konuşmada “Onu zaten öğretiyoruz ya yavaş yavaş, dur sen öyle ya bir anda verdin mi şey yapar, morfin etkisini çok çabuk gösterir, yavaş yavaş, yavaş yavaş. Yavaş yavaş olacak. Bizim üniversitedeki kalemiz olacak. Yakınlarımızı kontrol etsek Türkiye biter ya” dediği, şüpheli Mehmet Ali’nin de “Yavaş yavaş, onu tamam mı. Aman ha, zaten yakınlarımızı. Tabi canım tabi, adam her kapısının önünü süpürse diyor ya” dediği, yine şüpheli Hasan Hüseyin’in Mehmet Ali’ye karşı hissettiği derin bağlılığın işareti olarak “Yooo hayır ben sana hiç bir zaman öyle demem, hah sokarsan da, (laf sokmaktan sözediyor) ben bilirim ki yaptığım bişey vardır, benim göremediğim bişey vardır, sen benden önce görmüşsündür.” sözlerini sarfettiği, Mehmet Ali’nin “bundan önce vermediler Mehmetçiğe doğru bilgileri vermediler. Türkiye bu halde mi olurdu ya. İnsafsızlar, aldıkları maaşı hak etmediler. Yaa, neyse bu işler, hepsini halledeceğiz. Halledecez ne yapalım, yapamayanların yerine biz daha çok yapacaz, yapanları yapamayanların yerine yapanları getirecez” dediği, Hasan Hüseyin’in de “Tabi vermedi de adamlar, duruşu değişti duruşu duruşu, adamlar içtimaya çıktığın zaman duruşu değişti böyle, 15 ay ne demek ya 15 ay, sen adamı vatan haini de yaparsın, en kaliteli vatansever de yaparsın, zaten 15 ayda yapıyor, öbür adam 15 ayda yapıyor işte, beynini yıkıyor. Yapmayı öğretecez ama kesinlikle yılmayacaz, usanmayacaz, bıkmıyacaz” diyerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendilerini yetiştiren eğitim sistemini ve eğitim verenleri hiç tasvip etmeyip sistemi ve kadroları kökten değiştirmeyi planladıkları,
Hasan Hüseyin’in Mehmet Ali’ye duyduğu bağlılık ve hayranlığı anlatmak için “Sen güzel şeyler yazıyorsun, bize sadece okumak düşüyor, yani sen o kadar güzel şeyler yazıyorsun. Ben çok yani her şeyi bir kenara bırak yani vatan millet sevgisini, kesinlikle onu ayrı. Ama Çelebi’nin güveni benim için dünyanın en önemli şeylerinden biri ve ben o güvene layık olmaya çalışıyorum tamam mı. Çok değerli bir adamsın gözümde çok büyüksün. Ben o değere layık olduğum anda o saygıya layık olduğum anda zaten ben diyorum ki ben zaten yapacağımın en iyisini yapıyor olacam onun için uğraşıyorum yani. Gönlüm gözüm senin en yüksekte olduğunu biliyor tamam mı hiç orda bir şey yok ben biliyorsun benim çekinmem kimseden. İşte biliyorsun gözümüzde de gönlümüzde de on numarasın yani hiç. Ne yerin değişir ne de değerin değişir yani.” dediği, devamında da “Adamlar, başımızdaki adamlar ama onları değiştireceğiz onların da gidecek.” dediği, Mehmet Ali’nin “Yani bir ara buluşalım gene sen ne hiç şey yapmıyorsun ya, bu Cuma buluşalım” dediği, Hasan Hüseyin’in “Cumartesi” demesi üzerine “Cuma Cumartesi buluşalım hangisiyse” diyerek bir süredir aksattıkları rutin toplantılarının planını yaptıkları bu diyalogdan da Mehmet Ali’nin toparlayıcılık rolü olduğunun anlaşıldığı,
Mehmet Ali Çelebi’nin “Hadi bakalım mutlaka komando ol. Zaten senin görevlerin özel olacak ya. Senin görevin özel olur merak etme sen.” dediği, Hasan Hüseyin’in “Canavar timler canavar timler var böyle onların ...” dediği, devamında da “Bunu yapıcam diyip te yapamayacak çok adam da tanırım ama o sorun değil biz bize verilenin en iyisini yapacaz diyorum. Gittiği yere kadar gider Allah'a çok şükür gitmediği yerde de eğer bana uymuyorsa da ha o kadar da şey yapmam yani ama bilmiyorum yani. Yani ama dediğim gibi amaç vatana en iyi hizmet etmek” diyerek timlerde görev alma düşüncesini ifade ettiği, Mehmet Ali’nin de “Onu tartışacaz onu konuşacaz o dediklerini biraz konuşacaz. Şu düşünceni biraz konuşmamız lazım. Onu Cuma Cumartesi artık. Yani ona da evet o öyle de orda itirazlarım olacak. Bir konuşalım belki dur.” sözleriyle şüpheli Hasan Hüseyin’in, örgütün kadrolaşma amaçlarına aykırı olduğu anlaşılan üyelerinin çatışma bölgesinde görev yapma isteğini tadil etmeyi amaçladığı, Mehmet Ali’ye bağlılık duygusu içindeki şüpheli Hasan Hüseyin’in de “Kardeşim sen itiraz ediyorsan vardır bir bildiğin, yorum yapmıyorum” diyerek teslimiyet gösterdiği, daha sonra “O küçük Dikili dedikleri bir belde var Belediye Başkanı tutuklandı işte teröriste şey yolladığı için bizim İlçe Jandarma Komutanı tutuklamış mesela teröriste şey yolladı ya. Onu tutukladılar işte o şerefsizin çocuğunu ama aynısını Baydemir'e yapamıyorlar işte o da biraz da orda da konuşmak lazım.” dediği, Mehmet Ali’nin “Tamam o onu yukardan hallederler az kaldı, toplu hepsi toplu.” diyerek kararlaştırdıkları yasadışı bir hareket sonrası toplu tutuklamalar planladıkları, konuşmanın sonunda Hasan Hüseyin’in “Tekrar o şeyi de hafta sonu işini de ben ayarlarım sana mesaj atarım” dediği Mehmet Ali’nin “He ayarla” diyerek hafta sonu planladıkları toplantıyla ilgili tekrar teyitleştikleri,
Tape No:7247’ de, 30.07.2008 günü saat 18:42’te Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Hasan Hüseyin’in “Kapatma davası açıklandı, güvendiğimiz adamlar da fos çıktı, yargıya güvenimiz de fos çıktı diyorum, sadece hazine yardımından kesiyolar” dediği, Mehmet Ali’nin “Sen moralini bozma boşver o moral bozacak bi husus değil tamam mı” dediği, Hasan Hüseyin’in “Noyan’ın haberini okudum gazetede de, valla canım sıkıldı benim ya, fotoğrafın yanına Kemal amcanın fotoğrafını koymuşlar da üzüldüm yazık ya” dediği, Mehmet Ali’nin “Oku ne olacak bişey yok ya sıkıntı yok sen merak etme, o konuda canını sıkma diyom. Ya onlar hepsi herkes cezasını görür merak etme tamam mı.” diyerek parti kapatma davasının kapatmayla sonuçlanmamasının kendilerinde hayal kırıklığına neden olduğu ve kapatılmayan partinin veya kapatma kararı vermeyen yargı mensuplarının da cezalandırılmasını düşündüklerini belirttikleri,
Tape No:7183 de, 25.05.2008 günü Saat:14:03'de M. Ali ÇELEBİ’nin Hasan Hüseyin UÇAR ile yaptığı görüşmede özetle; Hasan Hüseyin UÇAR’ın; “…Ya koşturuyoruz dayımın oğlu….Yakın akraba bide başkada kimsesi yok … gençler le biz uğraşıyoruz bide buranın Beykozdan düğünleri biraz … masraflı oluyor” dediği, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin “…Yapma ya sen jandarmasın halledersin her türlü, Ya sen(in) … GATA dan tanıdığın varmı …”, Hasan Hüseyin UÇAR’ın; “GATA dan tanıdık var, … tanıdık derken benim Mahmut diye bir arkadaş varda o ders çalışıyordur şuanda, Sen GATA da mısın şuanda,”dediği, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin “Yok GATA ile ilgili işimiz varda bilgi almamız lazım biraz” Hasan Hüseyin UÇAR’ın; “Ya yüzde yüz şey yapmam hani güvenebileceğim bir adamım yok” dediği, anlaşılmıştır.
d-Örgütsel İrtibatlar
[değiştir]Şüpheli Eren Mumcu’nun Savcılıkta alınan ifadesinde; “Gözaltına alınanlardan Noyan Çalıkuşu, Mehmet Ali Çelebi, Önder Koç, Hasan Hüseyin (soyadını hatırlamıyor) ve Yaşar Tozkoparan’ı tanıyorum. Bu şahıslardan Yaşar dışındakiler ile devre arkadaşıyız. Bu şekilde tanırım. Yaşar ile aramızda ise okuldan 3 yıl fark vardır, onu da okuldan tanırım.” dediği,
Şüpheli Yaşar Tozkoparan’ın savcılıkta alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin Uçar'ı Noyan komutanın arkadaşı olması nedeniyle onun yanında görmüştüm o şekilde tanıyorum. Biz bu kişilerle ortak herhangi bir faaliyet yürütmedik.” dediği,
Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin savcılıkta alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin Uçar benim devrem ve sınıf arkadaşımdır.” dediği,
Şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun savcılıkta alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin Uçar'ı Harp Okulunun başlarında ismen tanıyordum. Daha sonra 3. sınıfa geçtiğimizde aynı binada bulunmamızdan dolayı ve arkadaşım Mehmet Ali Çelebi’nin samimi arkadaşı olması dolayısıyla tanıyorum. Kendisi ile yürüttüğüm ortak bir faaliyet yoktur.” dediği,
Şüpheli Önder Koç’un Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltında bulunan şahıslardan Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Yaşar Tozkoparan, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar’ı tanırım.” dediği tespit edilmiştir.
Şüpheli Hamza Demir’in Emniyette verdiği ifadede; “Kemal Aydın isimli şahıs kendisinin yanına birkaç tane gencin geleceğini söylediğini, kahvede olup olmadığını sorduğunu, gelecek olan bu şahısların yanına geleceklerini, bu şahısları ağırlamasını, onlara ikramda bulunmamı söylediğin, kendisinin de yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’da Konur-2 sokak isimli adreste bulunan Buluş Çay Salonu isimli yerde Kemal Aydın’ın bahsettiği şahıslar ile görüştüğünü, Kemal Aydın isimli şahsın yanına gelecek şahısların ne için geldiklerini, ne hakkında konuşacakları hakkında bir şey söylemediğini, kendisine bu şahısların neden yanına geldikleri sormadığını, sadece bu şahıslarla oturup çay içeceğini söyleyerek buluştuklarını, kahvehaneye yanına gelen şahısların isimlerini bilmediğini, şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettiklerini, zaten akşam üzeri olduğu için fazla oturmadıklarını, bu görüşmelerinde şahıslar ile tanıştıklarını, gelen şahısların kendilerini Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söylediklerini, ancak şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmediğini, Kemal Aydın isimli şahsın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştığını, bu görüşmelerinden başka bir amacı olmadığını, bu şahıslar ile görüşmesinin illegal bir amacı olmadığını, sadece Kemal Aydın’ın misafirleri olduğu için ağırladığını, Kemal Aydın görevini yap derken misafirlerini ağırlaması için söylediği bir söz olduğunu, kendisine “görevimi yapıyorum” derken misafirlerini ağırladığını, kendisini mahcup etmediğini söylediğini, bunun dışında bu şekilde konuşmalarının her hangi bir amacı olmadığını, her hangi bir kimse görev vermediğini, görevden kastettiği şahısların ağırlanması konusu olduğunu, bunun dışında her hangi bir amaçlarının olmadığını beyan etmiştir.
Şüpheli Hasan Hüseyin UÇAR’ın telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda; şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile 351 kez, Kemal AYDIN ile 2 kez, Noyan ÇALIKUŞU ile 7 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
[değiştir]Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta Noyan Çalıkuşu olmak üzere soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Hasan Hüseyin Uçar, Eren Mumcu, Önder Koç, ve Yaşar Tozkoparan’ı bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın Kara Harp Okulunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütübünyesinde meydana getirilen ve başında Mehmet Ali Çelebi’nin bulunduğu hücre yapılanmasında yeraldığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali Çelebi’nin çalışmaları sonucu örgüte kazandırılan şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda aktif olarak faaliyette bulunduğu, şüphelinin de içinde bulunduğu örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali Çelebi’nin Noyan Çalıkuşu’nun da yardımıyla ve şüpheli Kemal ile Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini kazandıkları, örneğin şüpheli Neriman Aydın’ın Durmuş Ali Özoğlu ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmayan özel cep telefonu hattı kullandığı ve bunu diğer arkadaşlarına da sağlamaya çalıştığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları, örneğin şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın kendisinden alt devre oldukları anlaşılan askeri öğrencilerle aralarında geçen bir konuşmada; şüpheli Mehmet Ali Çelebi ile irtibatlı ve etkisi altında olan öğrencilerin Mehmet Ali Çelebi ile Hasan Hüseyin Uçar’ın birbirleriyle tanıştıklarını ve bağlantı içinde olduklarını farkına vardıklarında şaşkınlık yaşadıklarının bizzat şüpheli Hasan Hüseyin Uçar tarafından ifade edildiği, şüpheli Mehmet Ali’nin de bunu onayladığı görülmektedir.
TSK içinde muvazzaf subay olarak görev yapan şüphelilerin, şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarfettiği, kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği ve kayıtlı konuşmalardan ve şüphelilerin ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Şüphelinin diğer şüphelilerle aralarında geçen konuşmalarda Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli bu konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, bu bağlamda Mehmet Ali Çelebi ile yaptığı ve yukarıda yazılı bir telefon konuşmasında kendileri gibi düşünmeyen herkesin ve TSK mensuplarının bile kafalarını koparmaktan söz ettiği tespit edilmiştir.
Şüpheli Kemal Aydın ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.
Örneğin Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman Aydın’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,
Şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,
Yine şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.
Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.
Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın; şüpheliler şüpheli Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu ile Mehmet Ali Çelebi’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüpheli Eren Mumcu ile Noyan Çalıkuşu’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Anayasanın 104. maddesi gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptıkları anlaşılmakla,
Şüpheli Hasan Hüseyin Uçar’ın üzerine atılı ERGENEKON Terör Örgütünün üyesi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.