İçeriğe atla

2. Ergenekon İddianamesi/V. BÖLÜM ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 45- Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU

Vikikaynak, özgür kütüphane

45- Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU

a-Savunmaları,

[değiştir]

Savcılık beyanında;

Askeri Liseyi ve Kara Harp Okulunu bitirdikten sonra 2007 yılında Tank teğmen olarak Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu Eğitim ve Tümen komutanlığına kursiyer olarak atandığını, 11.07.2008’de Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugayı Tank Taburu 1. Bölük komutanlığına atanıp halen orada görev yapmakta olduğunu, bugüne kadar Harp Okulunda cep telefonu bulundurmaktan 3 gün oda hapsi dışında bir ceza almadığını, başka ceza aldıysa da hatırlamadığını, yaklaşık 2 sene önce almış olduğu 0 506 391 73 00, 0 505 452 85 72, 0 537 229 11 77 numaralı telefonları kullandığını, bir de telsim hattı olduğunu fakat numarasını hatırlamadığını,

Durmuş Ali ÖZOĞLU'nu toplumsal dönüşüm yayınlarının sahibi, genel yayın yönetmeni ve yazarı olarak bildiğini, Ankara Atatürk Kültür Merkezindeki kitap fuarında Kemal AYDIN vasıtasıyla tanıdığını, o sırada Kara Harp Okulunda öğrenci olduğunu, ayrıca yaklaşık 1 yıl önce tam zamanını hatırlamadığı bir tarihte Neriman AYDIN'ın evinde görüştüğünü, bu görüşmenin sosyal ilişkiler çerçevesinde olan bir görüşme olduğunu, ayrıca telefonla da birkaç defa görüştüğünü, bunun dışında herhangi bir ortak faaliyeti olmadığını,

Ercüment OVALI’yı Kızılay Konur sokakta bulunan Salon Buluş isimli kahvede Kemal AYDIN vasıtasıyla tanıdığını, kendi sağlık problemleriyle ilgili danıştığını, aynı gün Neriman AYDIN'ın evinde de oturup sohbet ettiklerini,

Hamza DEMİR ile yine Salon Buluş'ta Kemal AYDIN’ın yanında tanıştığını, daha sonra yaklaşık 5-6 defa yüz yüze ve zaman zaman da telefonla görüştüğünü, ne iş yaptığını neyle uğraştığını bilmediğini, Hamza'ya bir defa maddi yardımda bulunduğunu, birlikte yürüttükleri ortak bir faaliyetin söz konusu olmadığını,

Neriman ve Kemal AYDIN'ı Harp Okulu 2. sınıfı bitirmesini müteakip yani 2005 yılı Ağustos ayında aile dostu olan M.Ç. vasıtasıyla tanıdığını, M.Ç.’ın onları ne şekilde tanıdığını bilmediğini, Kara Harp Okulunda bir subay adayı olarak Ankara'da bulunmasından dolayı Neriman ve Kemal AYDIN ile irtibata geçtiğini, daha sonra askeri öğrencilik hayatı boyunca ve bu zamana kadar kendileri ile sosyal münasebetler dâhilinde ilişkilerini devam ettirdiğini, Neriman AYDIN'ı annesi gibi bildiğini üzerinde çok emeği olduğunu, yemek yedirdiğini evinde misafir ettiğini, bu evde bu 3 yıl boyunca dünyalarını ilgilendiren konularda tartışmalarda bulunduklarını, ailesini tanıdıklarını memleketteki evlerinde misafir olduklarını,

Şüphelilerden Yaşar TOZKOPARAN'ı Harp Okulundan tanıdığını, kendisi 4. sınıfken onun 1. sınıf olduğunu, 2006 yılı sonlarında Yaşar’ı Salon Buluş’ta Kemal AYDIN’la tanıştırdığını, Yaşar'la birlikte Neriman'ın evinde hatırladığı kadarıyla bir defa yatılı olarak kaldıklarını, kendisinin hafta sonu çıktığında çoğu zaman kaldığını,

Mehmet Ali ÇELEBİ'yi 2000 yılında Maltepe Askeri Lisesine girdiğinde tanıdığını, sınıf ve sıra arkadaşı olduklarını, dostane ilişkiler içerisinde sürekli görüştüklerini,

Eren MUMCU'yu Askeri Lisede ismen bilmekle birlikte Kara Harp Okulu 3. sınıfta aynı sınıfta bulunmalarından dolayı tanıdığını,

Önder KOÇ'u Harp Okulu 3. sınıfta tanıdığını, 4. sınıfta sıra arkadaşı olduğunu,

Hasan Hüseyin UÇAR'ı Harp Okulunun başlarında ismen tanıdığını, daha sonra 3. sınıfa geçtiklerinde aynı binada bulunmaları ve arkadaşı Mehmet Ali ÇELEBİ'nin samimi arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını,

Bu şüphelilerle ortak faaliyetlerinin olmadığını,

Şüpheli Kemal AYDIN’ın bizzat Genelkurmay Başkanına ismen mektup yazabilen ve o makam tarafından itibar gören bir kişi olduğunu, yazdığı mektupların içeriğini ve kendisine Genelkurmay Başkanı tarafından cevap verilip verilmediğini bilmediğini, ancak kişisel olarak normal bir vatandaşın mektubu ile Kemal AYDIN’ın mektubunun farklı değerlendirildiği kanaatine vardığını, çünkü onun kendisine itibar gördüğünü söylediğini, şüpheli Kemal AYDIN’ın yazdığı mektuplarda subay ve astsubayların izinlerinin bir bölümlerini mutlaka memleketlerinde geçirmeleri konusunda görüş bildirdiği, Genelkurmay Başkanlığı veya Kara Kuvvetleri Komutanlığınca bununla ilgili bir emir yayınlanmış olduğunu bildiğini, Kemal AYDIN’ın kendisine bu görüşünün emir olarak yayınlandığını söylediğini,

10 Temmuz 2008 tarihinde bir gazetede kendisiyle ilgili, T. A.'in Harbiyelileri gibi olduğunu belirten bir haber yayınlandığını, bunun üzerine 11 Temmuz 2008 tarihinde görevli olduğu Etimesgut Zırhlı Birliğine sabah saat 8:00'de Tuğgeneral M.B.’nın bizzat kendisiyle görüşmek üzere geldiğini, okul komutanı Tank Albay S.U.A.’ın odasına çağırtıp başbaşa yaptığı görüşmede "O insanlarla görüşmende Türk Silahlı Kuvvetleri olarak hiçbir sakınca görmüyoruz, eğer biz o gazetede çıkan o habere itibar etseydik ona inansaydık seni karşımıza oturtup çay ısmarlamazdık, baş başa sohbet etmezdik, inansaydık senin silahlı kuvvetlerden ihracına sebep olurdu. Türk Silahlı Kuvvetleri arkandadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde böyle bir terör örgütü yoktur. Dolayısıyla sen de silahlı kuvvetlere sızdırılmaya çalışılan biri değilsin biz bunu biliyoruz." şeklinde sözler söylediğini, bu sözlerden sonra yaptıkları görüşmelerin illegal bir faaliyet olmadığı kanaatine vardığını, ayrıca bu görüşlerin sadece komutanın şahsi görüşü olmadığı kanaatine vardığını, çünkü (E.D.) Komutanlığından bir tuğgeneralin gelip kendisiyle görüşmesinin şahsi bir görüşme olmayıp görevlendirme sonucu olan bir görüşme olduğunu, silahlı kuvvetlerin hiyerarşik düzeninin bunu gerektirdiğini, görüşmelerine başka bir kimsenin tanık olmadığını ancak bu komutanın kendisinden sonra şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile de görüştüğünü, hatta kendisine görüştüğün isimleri yazar mısın dediğini, bunun üzerine Durmuş Ali ÖZOĞLU, Kemal AYDIN, Neriman AYDIN şeklinde bir kâğıda yazıp kendisine verdiğini, ayrıca şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ'nin de kendi arkadaşı olduğunu birlikte görüştüklerini ona söylediğini, faaliyetlerinin askeri istihbaratın bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini, illegal bir faaliyet olsa hakkında işlem yapılacağını, Harp Okulu 3. sınıfından beri bu kişilerle görüştüğünü, sıralı amirlerinden hiçbirinin bu kişilerle görüştüğünden dolayı hakkında bir işlem yapmadıklarını, Kemal AYDIN 01 Temmuz 2008 tarihinde gözaltına alındığında kim olduğu açıklanmasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendisi hakkında bir işlem yapmadığını, ancak adli makamların kendisinin bu görüşmelerini suç olarak değerlendirerek hakkında işlem yaptığını,

Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun sahibi olduğu Toplumsal Dönüşüm Yayınları bünyesinde faaliyet gösteren Toplumsal Haber internet sitesinin bazı emekli subaylar ve Kıbrıs gazilerinin yazı yazdığı bir haber sitesi olup İ.H.K.’nın bu yayınevi tarafından çıkarılan bir kitaba önsöz yazdığını, bu sitede yazı yazan emekli subayların kitap yazdıklarını ve Toplumsal Haber internet sitesine yazı yazdıklarının Türk Silahlı Kuvvetlerinin bildiğini, Toplumsal Dönüşüm Yayınlarının bastırmış olduğu afişlerin askeri kurumlarda, Genelkurmay binalarında, Orgeneral Eşref Bitlis'in Cebeci’deki mezarlığında ve Kara Harp Okulunda asılı bulunduğunu, dolayısıyla şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun faaliyetlerinin Silahlı Kuvvetler tarafından bilindiği ve müsaade edildiğinin açık olduğunu, Durmuş Ali ÖZOĞLU'nun Kuvayı Milliye Derneğinin kurucularından olduğu ve sözde dernek bünyesinde motorize timler oluşturarak ayrı bir örgütlenme yapacağı konusunda bir bilgiye sahip olmadığını,

Kemal ve Neriman AYDIN'ın evine genellikle Mehmet Ali ÇELEBİ ile her hafta sonu gittiklerini, bazen hafta içi de Buluş Kafede bazen de evlerinde görüşüp buluştuklarını, bunun yanında zaman zaman aralıklarla Eren MUMCU ve Yaşar TOZKOPARAN’ın da gittiklerini,

Kemal AYDIN’ın bilge bir insan olduğunu ona büyük olarak saygı duyduğunu,

Şüpheli Neriman'ın ikametinde yapılan aramada ele geçen ve içinde çok sayıda ismin ve telefon numaralarının olduğu belge ve listeden haberi olmadığını, kişilerin hiç birini tanımadığını,

Yine Neriman AYDIN’ın ikametinde ele geçirilen başka bir dokümandaki askeri öğrenci oldukları anlaşılan E.E., O.M., B.C.Ş., E.G, B.C., B.B.G., Ö.Ş., N.Y. ve A.Ö. isimleri ve bazılarının isimlerin altında yazılı disiplin puanlarıyla ilgili açıklamalar bulunan yazı içeriği sorulduğunda; E.E., O.M. ve A.Ö.’ü bir Harbiyeli olarak tanıdığını, bu kişileri hiç Neriman’ın evinde görmediğini, sadece okuldan tanıdığını ortak herhangi bir faaliyetleri olmadığını, O.M. ve A.Ö.'ün Harp Okulundan ayrılmak istediklerini, kendilerine ayrılmamaları konusunda bir büyükleri olarak tavsiyelerde bulunduğunu,

Şüpheli Neriman AYDIN’ın ifadesinde, zaman zaman evlerine asker öğrencilerin gidip geldiğini, yemek yediklerini ve kaldıklarını, bu şekilde gidip gelen öğrenciler olarak, Mehmet Ali ÇELEBİ, Noyan ÇALIKUŞU, Yaşar, Murat ..., Emre... ve Emrah... isimli askeri öğrencilerin gidip geldiğini, bu öğrencilerin Kemal AYDIN ile uzun uzun sohbet ettiklerini beyan ettiği hatırlatılarak sorulduğunda; Mehmet Ali ÇELEBİ ile sürekli bu şahıslarla görüştüklerini beyan ettiğini, Yaşar’ın Yaşar TOZKOPARAN olduğunu Murat'ın soyadını hatırlamadığını, Emre’nin Mehmet Ali ÇELEBİ’nin bir yakını olduğunu, Emre ve Murat ile Neriman'ın evinde bir kez yemek yediklerini,

Şüpheli Kemal AYDIN’ın bu konuya ilişkin alınan ifadesinde, askeri öğrenci ve personeli Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan’ın getirdiklerini bunların sorunlarını dinlediklerini, gerektiğinde Genelkurmaya personelin sorunlarıyla ilgili bilgi vermek için not aldıklarını beyan ettiği, Neriman AYDIN’ın bu konudaki ifadesinde ise, Noyan ve birçok askeri personelin Kemal AYDIN’ın sohbetlerine katıldığını ancak çocukların sorunlarıyla ilgili kendisinin veya Kemal’in Genelkurmay Başkanına veya herhangi üst birime yazı yazmadıklarını beyan ettiği hatırlatılarak sorulduğunda; bu işin bir organizasyon olduğunu düşünmediğini, Kemal AYDIN’ın sohbetlerini beğendiklerini, okuldan sevdikleri arkadaşlarını alıp onların evine götürdüklerini, yemek yiyip sohbet ettiklerini, kendisini bilge bir kişi olarak bildiği için sorunlarını da ilettiklerini, ifadesinde Genelkurmay Başkanlığına bu sorunları ilettiğini söylemesinin sözünün dinlendiğini terör örgütüne adam toplamadığını gösterdiğini, Neriman AYDIN'ın bazı şeyleri bilmemesinin iki kardeş arasındaki kimin neyi ne kadar bilmesi gerekiyorsa o kadar bilgi verildiğinden kaynaklanıyor olabileceğini,

Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun, Mustafa Kemal'in Erzurum kongresi öncesi çok sevdiği üniformasını çıkartarak milli mücadeleyi başlattığını anlatarak onlara da aynı şekilde davranmaları gerektiğini söylediğini, kurmay olun derken de Mustafa Kemal'in subaylarına kurmay olun talimatını verdiğini hatırlattığını, devlet derin olduğu kadar devlettir derken yukarıda da bahsettiği gibi Mustafa Kemal bilincinin Türklük şuurunda ne kadar derin olursa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iç ve dış düşmanlarına karşı o kadar korunaklı, güvende olacağını kastettiğini,

31.05.2008 günü saat 13.09'da Durmuş Ali ÖZOĞLU'nun Kemal AYDIN'ı aradığı ve Kemal’in telefonu kendisine verdiği, Noyan’ın "...bu tabi yaptığınız şeyler çok kutsal şeyler Ali amca. Biz de, biz de sizin izinizden gelemeye çalışıyoruz. Kemal amcamın sizin ellerinizde yoğrularak hakkaten müthiş bir konuma geldiğimizi düşünüyoruz." dediği, Durmuş Ali'nin "Biz nöbeti devredecez, onun için sağlam ve sıkısınız yani." dediği, Noyan’ın "Nöbeti devralmaya hazırız biz Ali amca. Şimdi Özel Kuvvetlere hazırlanıyoruz. Hem Özel Kuvvetlere hem de inşallah kurmaylık için çalışacaz yani." dediği, Durmuş Ali'nin "Kurmaylığa hazırlanıyorsun demi. Kurmaylığı ihmal etmeyin de. Kurmay olmadın mı bu iş yürümüyo. Yani siz kurmay olmazsanız olamazsanız biz nöbeti kime devredecez." dediği, Noyan’ın "Kesinlikle yani, Kemal amcamın da şeyi var, iki elim yakanızda olur diyo." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; Özel Kuvvetlere vatana en iyi şekilde hizmet etmek için hazırlandığını, kurmaylık hakkında da yukarıda anlattığını, görüşmede geçen nöbeti devretme olayının kendisinin Mustafa Kemal'in anlattığı şekilde Mustafa Kemal bilincini diri tutmak için nöbet değişiminden bahsettiğini,

06.06.2008 günü saat 17.29'da Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; Kemal’in "Noyan komutan gözlerinden öpüyorum. Geliyorsun de mi" dediği, Noyan’ın "Ben yalnız direk şeye gidiyorum Kemal amca. Üniformalıyız, üniformalıyım ben. Çelebi yanında demi. Tamam tamam ben yukarı çıkıyorum Kemal amca." dediği konuşmayla ilgili olarak; bunun bir buluşma görüşmesi olduğunu, üniformayla bir defa Kemal AYDIN'ın evine gittiğini,

13.06.2008 günü saat 22.15!de X şahıs ile yaptığı görüşmede X şahsın "Nerdesin sen." dediği, Noyan’ın "Dikimevindeyim de. Siz kalabalıksınız, ben gelmeyim ya. Çelebi’lere gitçem, Çelebi’de kalacam. Kaç kişi var evde yarın, 60 kişi var mı?" dediği, X şahsın "Bilmiyorum, 60 olmayabiliriz ya, 50 kişi falan olabiliriz, konuşuruz yarın ya, olmaz mı? Şimdi bi şey söylemiyim yani." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; görüşmeyi Dikimevinde oturan jandarma sınıfından olan L.A. ile yaptığını, onların iki kişi kaldığını ancak evlerine çok gelip giden olduğunu, mübalağa olsun diye 50-60 kişi demiş olabileceğini,

Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarından birisinin de, ülkede darbe zemini oluşturmak ve bir an evvel darbe yapılmasını sağlamaya çalışmak olduğu, bu güne kadar elde edilen delillerden de örgütün bu noktada ciddi faaliyetlerde bulunduğu ve çok sayıda değişik olaylar ve eylemler gerçekleştirdiği hatırlatılarak kendisinin bağlı bulunduğu Kemal AYDIN ile yaptıkları görüşmelerde, şiddet kullanmaktan, kan dökmekten ve sık sık hesap sormaktan bahsettikleri hatırlatılarak sorulduğunda; Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken Mustafa Kemal’in de İstiklal Mahkemelerini kurup yüce Türk Milletine hainlik edenleri cezalandırdığını, hatta daha sonraki safhalarda halifeliğin kaldırılması konusunda muhalif olan sahte din adamlarına bazı kişilerin kafaları kopacaktır dediğinin bilindiğini, bu nedenle onların da konuşmalarıyla Mustafa Kemal'in öyle yaptığını görüştüklerini,

12.06.2008 günü saat 22.14'de F. ile yaptığı görüşmenin başında karşılıklı hal hatır sorduktan sonra F.'nın "...çocuğum benim paşa olucan sen, paşa." dediği, Noyan’ın "Bak bazı şeyler yakın ha! za...az kaldı. Az kaldı. Aramızda kalsın, az kaldı baya. Mutlu günleri yaşayacaz, az kaldı milletçe." dediği, F.'nın "Sen şimdi böyle düşündükçe, böyle konuştukça, sen orada olmanın hakkını veriyosun Noyan." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; F.S.’nün aile dostu olduğunu, ona Kako Paşa dediğini, kendisine silahlı kuvvetlerin zararlı unsurlarla mücadelesinin başarıyla sonuçlanacağını söylediğini,

13.06.2008 günü saat 13.49'da L.Ç. ile yaptığı görüşmenin başında karşılıklı hal hatır sorduktan sonra L.Ç.'ın "Yaramazlık yok dimi" dediği, Noyan’ın "Yok yok yok, sen merak etme, o günler yakın, şey olacak yani, tamam mı?" dediği, L.'in "Hım, eyvallah kardeşim, görüşürüz." dediği, Noyan’ın "Sen merak etme, tamam mı? Ben bir şeyler biliyorum, bu konularda ilgileniyorum biraz onlarla tamam." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; L.Ç.’ın okul arkadaşı olup yukarıda F. ile yaptığı görüşme gibi olduğunu,

Ergenekon kapsamında herkes gözaltına alındığından insanların korkar olduğunu, çevresinden edindiği intibanın bu olduğunu, o nedenle korktuk bizi sindirdiler şeklinde konuştuklarını,

14.08.2008 günü saat 19.28’de Yaşar TOZKOPARAN ile yaptığı görüşmenin başında karşılıklı hal hatır sorduktan sonra; Noyan’ın "Hamza abiyle görüşüyorum işte Hamza abi var ya. O, işte, zor durumda adam." dediği, Yaşar'ın "Abi nolucak ya. Yani hala bekliyoruz öyle." dediği, Noyan’ın "Tamam, Zafer Bayramını bekliyoruz işte. Zafer Bayramı ya 30 Ağustos. Hani Yunanı denize dökmüştük, tabi. Misafirler var şimdi telefonda da, yanlış bir şey anlamasınlar yani, yoksa biz severiz, Başbakanımızı ya Cumhurbaşkanını severiz yani, onlar yanlış anlamasınlar.” dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; 30 Ağustos’u Zafer Bayramı olduğu ve yanlış anlaşılmasın diye özellikle söylediğini, telefonunun dinlendiğini düşündüğünü, misafirler var şimdi telefonda derken telefonun dinlendiğini kastettiğini,

23.08.2008 günü saat 14.27'de Hamza DEMİR ile yaptığı görüşmenin başında 30 Ağustos'ta Ankara'ya gideceğinden, Hamza'nın da Ankara'da olduğundan bahsettikten sonra Hamza'nın "Bunlar, bunlar. Türk Milletini sattılar ha. Türk Milleti boş değil, bunların anasını ağlatacak hepsinin, dur." dediği, Noyan’ın "Eyvallah, eyvalah. Hepsinin, hepsinin, bekliyoruz bakalım, Zafer Bayramını bekliyoruz işte." dediği, Hamza'nın "Valla yeni gelenden de ümidim yok. Yeni gelenden de ümidim yok." dediği, Noyan’ın "Yok yok yok, sakın öyle düşünme ha, anladın mı." dediği, Hamza'nın "Sen diyosan tamam, öyledir, tamam gardaş." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; eski Genelkurmay Başkanı hakkında pısırık olduğunun söylendiğini, ancak kendisinin Amerika'ya rağmen Irak'ın kuzeyine operasyon yaptığını, Hamza'nın, "Yeni gelenden de ümidim yok." sözü üzerine "Sakın öyle düşünme, anladın mı." şeklinde söylemesinin nedeninin, kamuoyunda bir darbe beklentisi var olduğunu, bunu önceki Genelkurmay Başkanının gerçekleştiremediğini, yeni Genelkurmay Başkanının Mustafa Kemal gibi bunu gerçekleştireceğine inandığını söylediğini, "Zafer Bayramını bekliyoruz işte." demesindeki kastın Silahlı Kuvvetlerin üst düzey yönetimindeki değişikliğin gerçekleşmesi olduğunu,

29.08.2008 günü saat 22.29'da H.C.Ü. ile yaptığı görüşmede; "Aşağılık vatansızlar dışarıda dolaşırken Mustafa Kemal'in askerlerini içeriye aldılar köpekler. Uyuyamayacam bu gece ya." dediği, H.'ın "İnsanda böyle bir ağırlık başladı, bende böyle bir mutsuzluk demeyim de, böyle bir çöküntü." dediği, Noyan’ın "Bir ağırlık demi, evet evet evet, inşallah bu akşam bekliyoruz bakalım, bu akşam. Bir şeylerden haberdar olursan hemen ara, telefonum açık." dediği, görüşmenin devamında açık hat almaktan bahsettikten sonra "Dinliyor o. çocukları, telefonları da p.... Yarın artık devlet Mustafa Kemal'in çizgisine geldiği zaman, bizim elimize geçtiği zaman gerek kalmaz da, dinleyen minleyen kalmaz da. İşte öyle bir durum olmazsa, daha sonra olursa diye yani” dediği okunup sorulduğunda; bu görüşmeyi hatırlayamadığını,

30.08.2008 günü saat 09.13'de Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı görüşmenin başında Zafer Bayramı ile ilgili konuşurken "İktidar partisinin çelengini de koydular. Muhalefet partisinin çelengini de koydular. Bütün bokun çelengini koydular." dediği, Mehmet Ali’nin "Temizleriz canım, önemli değil." dediği, Noyan’ın "Temizleyeceğiz abi, az kaldı da, bugün canım sıkkın ya, dün. Dün diyorum, daral geldi bana. Ve daralımda da haklı çıktım. Baksana bir şey olmadı daha." dediği, Mehmet Ali'nin "Aman ha, aman dikkat et Noyan'ım. Bak Kobra geçiyor burdan şimdi. Affetmezler ya." dediği konuşma okunup sorulduğunda; bu görüşmeyi hatırlamadığını,

10.09.2008 günü saat 22.09'da Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı görüşmenin başında Tekirdağ F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan şüpheliler Kemal AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU'nu ziyarete gideceğinden ancak görevlilere küfrederek içeriye almadıklarından bahsettikten sonra "Oğlum yeter çıksınlar artık ya, canım sıkılıyor ya. Yemin ediyorum ya. Çıkalım şu mahkemeye biz de. Üniformalarımızla abi. O... çocukları hala tutuyorlar onları, p.. herifler, a.. k... uyuzları ya. S... gitsin o... çocukları. O telefonu dinliyorlar, p... analarını s..., onların çocukları. Hesap soracağız onlardan, dinlesinler anasını s...." dediği, M. Ali ÇELEBİ’nin "Belki iyi niyeti olanlar da vardır aralarında." dediği, Noyan’ın “İyi niyetli olanları s..., onların niyetlerini s... onların, adam olsalar el koyarlar olaya p...." dediği, M. Ali ÇELEBİ’nin "Yav kardeşim, eğer olumlu yanıt alırsam ben sana haber veririm." dediği, onun "Tamam konuşuruz orda, telefonları, şey radyonun kenarına koyar, yine konuşuruz." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; bu görüşmeyi büyüklerinin terör örgütü üyesi olamayacağını düşündüğünden hiddetlendiğinden dolayı küfürlü ve hakaretli olarak konuştuğunu, itham edilen şey terör olduğundan ona çok ağır geldiğini,

Hizbuttahrir örgütünü bilmediğini, yaklaşık 5-6 ay önce Mehmet Ali ÇELEBİ’nin kendisini tanıtmadan bir taksiciyi konuşturduğunda adamın Hizbuttahrir örgütünden bahsettiğini, durumu onlara anlatan Mehmet Ali’nin bu şahısla Ankara'da Anafartalar çarşısının karşısındaki cep telefonu dükkanında buluştuğunu, devletin subayı olarak istihbaratçı olmasalar da zararlı bir tehdit olarak gördükleri bu örgüt hakkında bilgi toplamak için kimlik açıklamadan bu şahısla görüştüklerini, kendisinin uzakta durduğunu, adamın Mehmet Ali’ye Hizbuttahrirle ilgili dokümanlar verdiğini, bu dokümanları inceleyip CD’lere baktıklarını, tamamen Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal aleyhinde aşırı dinci irticai bir faaliyet olduğunu tespit ettiklerini, Kemal AYDIN'ın da bu işten haberi olduğunu,

31.07.2008 günü saat 17.36'da Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı görüşmede; Noyan’ın “İyi, ben dün, Tugay komutanıyla görüşme yaptık da. Ha işte ondan sonra şey konuştuk komutanla. Bu olayları sordu yani ben gazeteye çıktım ya. Olayları sordu. Dedim böyle böyle, anlattım hepsini, komutana anlattığım gibi, şeye paşaya anlattığım gibi. Oo bayağı mest oldu adam ya. Dinledi sırf dinledi adam beni ya. Kemal amca ya ne yapmış bizi ya valla var ya derya yapmış adam bizi. Derya yapmış derya. İtibar, itibar gören insan olduk ya valla sayelerinde.” dediği, Mehmet Ali’nin "Anladım. Sen de anlattın. De mi ya…Noyan’ım başka bir durum oldu mu” diye sorduğu, Noyan’ın “Komutan Ergenekon diye şey yaptı, sordular, Ya Noyan neymiş falan dediler tamam mı, ne olmuş falan. He, Ergenekon ya falan demeye...Tamam mı. Şaşırdılar adamlar, var ya şok oldular şok.” dediği, Mehmet Ali’nin “Onlar afallar, sana dokunamazlar.” dediği, Noyan’ın “Nasıl afalladılar biliyor musun, sonra anlattım ben olayı böyle böyle diye. Sonra endişelenmeye gerek yok dedim. Bu isimler işte şeye çıktı, komutanlığa kadar çıktı yani, ben bi gazeteye çıktıysam. Tabi ki bölük komutanı durumdan haberdar Genelkurmay Başkanı durumdan haberdar dedim. Tanıştığım insanlar da dedim insanlar da koruyorlar, Özel Kuvvetler vasıtasıyla koruyorlar dedim sorun yok dedim. Öyle dedim artık, ne yapayım öyle işte.” dediği, Mehmet Ali’nin yine “Evet…Bitti…Ondan sonra durdular demi.” diyerek onaylar ve destekler şekilde sözler söylediği konuşma metni okunup sorulduğunda; Tugay komutanıyla Z. gazetesinde çıkan haberle ilgili konuştuğunu, beni Özel Kuvvetlerle koruyorlar sözünün şahsi görüşü olduğunu,

Hamza Demir daha önce gözaltına alınıp serbest bırakıldığından ona zarar gelmesin diye başka bir kahvede görüştüklerini,

01.07.2008 günü saat 14.11'de Volkan ile yaptığı görüşmede; Volkan'ın "Ben Volkan, Mehmet Ali'nin abisiyim nasılsın? Şimdi olanlardan haberin var mı? Şimdi bu hani arada sırada görüştüğümüz. Açık konuşmak istemiyorum. Durumu, söz konusu Mehmet Ali'ye de ulaşmaya çalışıyorum, sana ulaştım şu an. Bir sorun yok dimi sende?" dediği, Noyan’ın "yok bende yok Çelebi'de de olmaz." dediği, Volkan'ın "Neye göre söylüyorsun bunu?" dediği, Noyan’ın "Şu an müsait değilim, olmaz abi sorun olmaz." dediği, Volkan'ın "Peki sizin herhangi bir resmi bir bağlantınız yok demi? Yani herhangi bir yere geçmiş isminiz filan yok. Sadece görüşme düzeyindedir, görüşme düzeyindedir… Yalnız şey, Noyan bu işlerden uzakta durmanızı rica ediyorum. Mehmet Ali ye de söyle bunu, ben onu uyarmıştım bi kere, bi daha uyaracam telefona ulaşamıyorum şu an ona tamam mı” dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; Volkan’ın ona kendi görüşünü söylediğini, bu görüşmenin onunla alakalı olduğunu,

01.07.2008 günü saat 18.54’te A. İle yaptığı görüşmede; "Tabi abi şu an bi durum yok zaten. Kemal amca o aramaları yaparken, saat, bunlar biliyorsun böyle erken saatlerde damlıyorlar, 7’de gelmişler Neriman teyzenin evine de 7’de gelmişler. Kemal amcanın Konutkent’teki evine de 7’de gelmişler. Kemal amcam çok rahatmış, bir ay sonra göreceksiniz demiş, bir ay sonra göreceksiniz demiş. Bir ay sonra başbakan olarak görüşeceğiz demiş.” dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; bu görüşmeyi Almanya'daki A. ile yaptığını, soyadını bilmediğini, Kemal AYDIN’ın bunu psikolojik savaş olarak söylemiş olabileceğini,

02.07.2008 günü saat 14.57'de Eren MUMCU ile yaptığı görüşmede; Eren’in "var mı senle ilgili bir sıkıntı" dediği, Noyan’ın "Yok yok, ya soran yok. Ali amcayı da gözaltına almışlar ya. Oğlum bu olay iyi oldu demiyorum ama, iyi tarafından bakın, bu olay hızlandı yani, bunlara bişi olmaz merak etme."dediği, Eren'in "Şey de var, diğer paşamızın da şeyi var işte, avukatlık mavukatlık muhabbeti var ya. Halleder belki halledebilir." dediği konuşmayla ilgili olarak, bu görüşmeyi Eren MUMCU ile yaptığını, Ergenekon operasyonuyla ilgili olduğunu, işi halledecek olan paşanın kim olduğunu ve görüşmenin içeriğini tam olarak hatırlayamadığını,

07.07.2008 günü saat 08.17'de Eren MUMCU ile yaptığı görüşmede; Noyan’ın "...Bak dışarı çıkmaları için bizim ifademiz lazım tamam mı. Bizle konuşuyo ya Kemal amca Neriman teyze, hep bizle konuşuyorlar. Kemal amcayı Silahlı Kuvvetlere girmeye çalışmaktan içeri atmışlar anlıyon mu. Biz de diyecez böyle suç örgütüne üye değiliz falan. Öyle yapacaz yani bu işi." dediği, Eren’in "Şimdi ben görüştüm, bizim takım komutanı var, iyi. Biraz dilekçeyi söyledim, biraz telaşlı, o şimdi ortalığı." dediği, Noyan’ın "Abi sorun yok ya o kadar sorun yok. Yusuf abi için sorun yok, şimdi sana açıklayamıyorum telefonda. Telefon ...yapıyor tamam mı. Şimdi sana açıklayamam, onun için, sorun yok yani, kimse kim önemli değil, anlatabildim mi. Ama sen kimseye söylemeseydin keşke. Beni de bugün herhalde gelip alacak burdan Yusuf abi. Bugün Ankara'ya giderim, sonra İstanbul'a giderim. Evet, haricilerin yanında değil mi?" dediği, Eren'in "Yanımda yanımda da ona gerek var mı, hariciye?" dediği, onun "Yusuf abi bayağı rica etti, zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık, tamam." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; bu görüşmelerin Ergenekon soruşturması kapsamında yakınlarının bu muamelelere maruz kalmasından dolayı şahsi olarak gösterdiği tepkiler olduğunu,

07.07.2008 günü saat 19.29'da Hamza DEMİR ile yaptığı görüşmede; Noyan’ın "Bu senin diğer numarandı demi." dediği, Hamza’nın "Ee, öbürlerine el koydular bu hattı yeni aldım gardaş tamam mı." dediği, Noyan’ın "Sen biliyon demi durumları. Bizim bi gelme durumumuz var da, İstanbul'a gitme durumumuz var. Alıkonmayla ilgili, sorunum yok ta ifade sadece. Kurtarmak için kurtarmak için. Üçümüz, bi de Yüksekova'daki." dediği, Hamza’nın "Anladım gardeş, bi görüşelim de öyle gidin." dediği, Noyan’ın "O Yusuf abi halletti onu Hamza abi, Yusuf abi halletcek onu, avukat." dediği, Hamza’nın "Ha tamam, çünkü ben sizi tanımıyom dedim, hiçbirini tanımıyom dedim. İsim vermedim, sorabilirler, sorarlarsa öyle bi görüştük, ama ismini falan sormadık, deyin geçin ya. Yani Yusuf halleder gerçi de." dediği, Noyan’ın "Ee, büyüğümüz öyle dedi mi, şu an içeride?" dediği, Hamza’nın "Yok, onlan içeri girerken görüşemedik.” dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; bu görüşmelerin Ergenekon soruşturması kapsamında yakınlarının bu muamelelere maruz kalmasından dolayı şahsi olarak gösterdiği tepkiler olduğunu,

30.08.2008 günü saat 23.05'de S. … ile yaptığı görüşmede; S.’ın "Ben Google’dan baktım size. Çok tehlikeli, hiç bahsetmiyecem." dediği, Noyan’ın “Tamam aramızda kalsın. Tehlikeli evet, dikkat et." dediği, S.’ın "Senin ne işin var abi öyle şeylerle ya?" dediği, Noyan’ın "Sen, yok şey, onlar yalan dolan, şey. Onlar doğru olsa biz burda olmayız zaten." dediği, S.'ın "Ama yani yine de böyle kişilerle görüşmen pek iyi değil bence abi. Ha kendi fikrim yani." dediği, Noyan’ın "Yok, sen onu bilmezsin. Şimdi sen, şimdi onların içini bilmezsin. Tanıyacan zaten yakın zamanda hepsini." dediği, daha sonra toplumsalhaber.com'daki yazıları okumasını tavsiye ederken "Tamam mı, orda bütün bilgileri ordan elde edebilir, ora orası temiz güzel bilgi verir, tamam mı. Temiz güzel bilgi verir doğru verir." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; S. isimli şahsı tanımadığını, görüşmeyi de hatırlamadığını,

01.08.2008 günü saat 09.49'da Hamza DEMİR ile yaptığı görüşmede; Hamza'nın "Komutanım bu telefon benim. Bu özel, kimsenin üstüne de kayıtlı değil. Artık bunla görüşürüz. Bir tane de Çelebi'ye aldım." dediği, Noyan’ın "Öyle mi, ha iyi yapmışın ya." dediği, Hamza'nın "Aynı numara, sonu 70." dediği, Noyan’ın "Bundan benim de almam lazım." dediği, Hamza'nın "Ya bizim H. var ya H.'ın babası yapıyo, ona ben telefon açıyım da bir tane de sana ayarlasın. Hacıbektaş’tan ayarlıyorlar." dediği, Noyan’ın "Tamam, Çelebi’ye verirsin, sen uğraşma, Çelebi halleder o zaman." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; H.’ı tanımadığını, özel hat çıkarılmasıyla ilgili bir şeyler olduğunu ama hatırlamadığını,

07.08.2008 günü saat 23.03'te Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde; Noyan’ın “Şimdi dinleyen p... var ya, şimdi misafir, telefona misafir oluyolar kulak misafiri oluyolar ya. He biz Zafer Bayramımızdan bahsediyoz yani” dediği, Mehmet Ali’nin “Evet. Türk milletine hizmet edenleri dinliyolar,” dediği, Noyan’ın “Tabi tabi onları dinliyorlar. Onlar da hainlik yaptıkları...” dediği, Mehmet Ali’nin “Hainleri dinlemiyolar.” dediği, Noyan’ın “Tabi tabi onlar hainler hainleri dinlemez zaten” dediği, Mehmet Ali’nin “Neyse biz buradan onları uyaralım da. Belki düzelirler. Bilsinler, kimi dinlediklerini bilsinler.” dediği, Noyan’ın “İkaz edelim de. Zannetmiyorum ben…Eyvallah kardeşim, aynen ona göre davransınlar ki...Şimdi pişmanlığın da artık, hainliğin pişmanlığı affolunmaz yani.” dediği, Mehmet Ali’nin “Evet. İhanetin cezası ölümdür, unutanlara önemli bir hatırlatma.” dediği, Noyan’ın “Tabi ihaneti vataniye kanunu ya, 24 ün anayasası bunlar tabi” diyerek bir takım hazırlıklar planladıkları ve planları başarıya ulaştığında telefonlarını dinleyebilecek devlet görevlilerini vatana ihanetle cezalandıracaklarını belirttikleri görüşmeyle ilgili olarak; telefonların dinlenmesi ile ilgili görüşme olup soruşturma hakkındaki görüşleri olduğunu,

10.08.2008 günü saat:12.20'de Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı görüşmenin başında kendisine para göndereceğinden bahsettikten sonra "He bir de Hamza abi aramıştı. Görüşemiyoruz falan, Hamza abi aramıştı seni. Tamam, sen bir ara onu. Görüşmek istiyor seninle. Bir de hat aldı mı sana telsim hat." dediği, Mehmet Ali ÇELEBİ'nin "Ya başka bir hat var bende ya onu mu diyon, ondan mı görüşelim diyon." dediği, Noyan’ın "he isimsiz hat, ondan bana da tedarik ederseniz iyi olur ya, ben…" dediği, M.Ali ÇELEBİ'nin "Benimkini sana yollayayım ben kullanmadım onu sana da tedarik edelim onu H. ayarlıyor zaten tamam ben H.’a bugün söylerim." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; telefonları dinlendiği için açık hat tabir edilen, hiç kimse adına kayıtlı olmayan bir hattı Mehmet Ali 'den istediğini,

18.09.2008 günü saat 10.20'de X Şahıs ile yaptığı görüşmede; "Komutanım, bir de komutanım, orduevinde arama yapıyor olabilirler şu an. Onu bi sorarsınız komutanım. Orduevinde benim bi çengelli bi defterim vardı komutanım, onun alınmaması gerekiyor, muhafaza edilmesi gerekiyor." dediği, yaklaşık 10 dakika sonra saat 10.30'da yine X şahsa, "Komutanım arama yapmışlar mı komutanım?" dediği, X şahsın "Bakıyoruz işte ya, ona ulaşmaya çalışıyorum." dediği, Noyan’ın "Ona ulaşırsanız komutanım dersiniz ki, bi tane rafta komutanım benim çengelli bir tane defterim var beyaz kaplı, hemen dolabın üstündeki rafta komutanım, buzdolabın üstündeki rafta. Şey var arasında kağıtlarım filan var, onların şey olması lazım komutanım, saklamaları lazım. Bu sim kartı da atacağım komutanım” dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; çengelli defterde Mustafa Kemal'in söylediği sözlerin bulunduğu kağıtlar olduğunu, onlara zarar gelmesin diye komutanının almasını istediğini, komutanın onları alıp almadığını bilmediğini,

18.09.2008 günü saat 10.26'da Neriman AYDIN ile yaptığı görüşmede; Neriman’ın "Teyzem, Haticeyle ben konuştum. Yusuf beye ulaşmaya çalışacak." dediği, Noyan’ın "Tamam, üniformalı mı gideyim Neriman teyze yoksa" dediği, Neriman’ın "Yok sivil git sivil git. Fotoğrafını falan çekerler Allah korusun, sivil git teyzem." dediği, Noyan’ın "Tamam. Peki ben ne konuşayım onlarla yani, dostuz, arkadaşız." dediği, Neriman'ın "Tabi ki, aile dostuyuz yani. Bundan başka, M. amcam vasıtasıyla tanıdığımız Selçuk’a seyahate geldiklerinde tanıdığımız dostlarımız, aile dostu olduk. Sonra, diğer arkadaşımı da ben amcamla tanıştırdım, sık sık evlerine gideriz yatarız, annesi annemdir, Neriman hanım teyzemdir, yani bütün yaşananlar, bunlar, Kemal bilge bir insandır. Biz Kemal amca, amca dediğimiz can insandır, sadece biz." dediği, Noyan’ın "Sohbetleri, sohbetleri filan şey eder mi böyle, ne konuşurdunuz der mi?" dediği, Neriman'ın "Tabi, bütün dünyayı konuşuruz, danışırız bütün dünya hadiselerini" dediği, Noyan’ın "Mustafa Kemal öğretir bize" dediği, Neriman’ın "Öğretir deme, Mustafa Kemal’i konuşuruz, dünyayı konuşuruz, dünyayı konuşuruz, tamam? Öğretmek değil de hani konuşmak, sohbet etmek, soru sormak. Zaten bunlar, gerçek olan bunlar. Başka bir şey değil. O bilge bir insandır, yani evet, başka bir şey de yok zaten. Biz kendilerinde kalırız, onlar bizim evimizde kalırlar, bunlar zaten yaşanan şeyler tamam mı. Harp Okularıyla ilgili sorabiliriz biz, Harbiye öğrencisiydik onunla tanıştığımızda, tabi ki biz sorarız, genç insanlarız yani." dediği, Noyan’ın "Ben öyle fazla Mustafa Kemal’in askeri falanız demiyim değil mi?” dediği ve Neriman’dan ne şekilde ifade vermesi gerektiğine ilişin sorular sorduğu konuşma metni okunup sorulduğunda; Mustafa Kemal'in askeriyiz ibaresinin yanlış anlaşılıp başka bir anlam çıkarılabileceği için söylememesi gerektiğini düşündüğünü,

18.09.2008 günü saat 10.28'de yine Neriman AYDIN ile yaptığı ve önceki görüşmenin devamı niteliğindeki telefon görüşmesinde; "Tamam, fazla Mustafa Kemal’in askerleriyiz falan demiyeyim." dediği, Neriman'ın "Deme, hayır hayır hayır, gayet normal." dediği, Noyan’ın "Bir de orduevinde benim şey vardı, bir tane defterim vardı, o sürekli not aldığım defter." dediği, Neriman'ın "Onu götürme" dediği, Noyan’ın "Onu, arama yaptılarsa, arama yapıyorlarmış herhalde şu an." dediği, Neriman'ın "Arama yapmazlar, sen tanıksın sanık değilsin. Başka sim kartın var mı? Bu sim kartını at, de ki, şunu kullanıyorum de.” dediği, Noyan’ın “Başkasının H.’ın üstüne kayıtlı ama." dediği, Neriman'ın "Olsun, şimdi sen bu telefon simini çıkarıp atıyorsun, öbürü öbürünü takıyorsun tamam. Bunu hemen yok et." dediği, Noyan’ın "Tamam başkasına, başkasına vereyim şu an, tamam." dediği ve aleyhlerine delil olabilecek verileri kaybetme taktikleri aldığı görüşme metni okunup sorulduğunda; bu görüşmede imha edilmek istenen sim kartın Eskişehirli olduğunu hatırladığı H.Ü.'a ait olduğunu, görüşmenin o andaki psikolojik durumları nedeniyle yaptıkları bir görüşme olduğunu,

18.09.2008 günü saati 11.20'de Neriman AYDIN ile yaptığı görüşmede; "Neriman teyze bu şimdi telefonlarla ilgili telefonun kayıtlarıyla ilgili falan çıkarsa ne yapayım ne diyim?" diye sorduğu, Neriman'ın "Bunu mu kullanacaksın öbür sim kartını mı, hangi numaranı vereceksin? Sen bi kapat sen bi kapat, ben başka numaradan arayım seni." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; telefonlar, görüşmeler dinlendiği için yapılmış görüşmeler olduğunu,

18.09.2008 günü saat 11.21’de Neriman AYDIN ile yaptığı görüşmede; Neriman'ın "Bak şimdi ne yapacan biliyor musun o zaman teyzecim. Bu numarayı değil o numarayı vereceksin. Yeni hattı yani o numarayı kullanıyorum diyeceksin. Daha önce 505 kullandım attım, bilmiyorum numaramı. Bunu verirsen bunu verirsen, burdaki konuşmaların tamamını dökecekler teyzem. Ama bu simini de bu simini de yok et. Olur telefon götürme ama, numaran dedikleri zaman da işte bir numara ver. Bu numaranı verme, bu numaranda çok kayıtlı şey var şimdi." dediği, Noyan’ın "Doğru, kayıtlı çok şey var, yalnız bu telefon numarası da bizim şeye kaydı, işte Eskişehirli var ya." dediği, Neriman’ın "Hadi teyzem, götürme telefonunu." dediği konuşma metni ile aynı gün saat 11.26'da Neriman ile yaptığı görüşmede; Neriman'ın "Bu telefonu ne yapıyorsan yap ama bu numarayı verme sakın" dediği, Noyan’ın "Yok yok, tamam Neriman teyze tamam." dediği, Neriman'ın "Hadi teyzem, çünkü bak seninle bu konuşmalarıma istinaden gelir beni de alırlar çünkü. Bu, bunlar bu telefonda kayıtlı, şimdi gelir beni de alırlar." dediği konuşma metni ve yine aynı gün saat 11.27'de Neriman ile yaptığı görüşmede; Neriman'ın "Sen sen, akıllı bir çocuksun. Yani dostluk dışında bir şey yok zaten teyzecim biliyorsun. Ayrıca da yüksek mahkemeye bizim şahitliğimiz var diyeceksin, şahitlik talebimiz var. Ama bu numara bu numara, son derece tehlikeli şu numara." dediği, Noyan’ın "Eski numaramda da yalnız bazı şeyler olabilir, kullanmıyorum" dediği, Neriman'ın "Olsun, ama bunun ama bunun kadar değil. Yusuf beyin telefonunu aklında tut, avukatımı istiyorum de tamam mı. Avukat gelmeden de konuşma sakın. He savcılıkta ver ifadeni. İfadeni savcılıkta ver, şeyde verme bak, Yusuf bey sana ulaşmadan ifade verme. Ama şu numaranı lütfen verme." dediği, Noyan’ın "Yok yok, onu şimdi imha ederim birazdan." dediği konuşma metni birlikte sorulduğunda; genç yaşta gözaltına alınmasının verdiği sıkıntıyla ilgili olduğunu,

18.09.2008 günü saat 12.46'da Neriman AYDIN’a gönderdiği "Teyzecim paşayla görüştüklerimizi söyleyim mi savciya" mesajı okunup sorulduğunda; M.B. paşayla yaptığı görüşmeyi anlatıp anlatmayacağını Neriman AYDIN’a sorduğunu, onun doğru olmayacağını söylediğini ancak avukatıyla yaptığı görüşmede paşayla yaptığı görüşmeyi anlatmasının doğru olacağı söylendiği için burada anlattığını,

18.09.2008 günü saat 12.50'de F. ile yaptığı görüşmede; F.'nın "Kurban olsun halan, şey teyzeni de tutuklarlar. Şey yap,i komutanlarla paşayla konuştuklarını konuşma. Sadece sen biz ahbabız, annem önce tanıştı yolda giderken tanıştı, biz bundan sonra görüşme yaptık, haftada bir görüşürüz yani. He başka bilmiyorum yani, sorulara cevap vermemen çok daha iyi olur. He düşüne düşüne, mantıklı, böyle çok düşün, serinkanlı ol, gayet serinkanlı ol. Eğer konuşmak istiyorsan şeyden konuş, orda yanındaki komutanların telefonuyla konuş. Ha bu benim telefonu ara tamam mı yavrum.” dediği, Noyan’ın "Tamam ben telefonu verecem şimdi zaten komutanıma." dediği, F.'nın "Şahitliğiniz dinlenecek diye 3 kere avukat verildi, şimdi avukatın gelmeden hiç konuşma. He üst mahkemede de zaten şenin şahitliğin var, seni şahit olarak dinleyecekler. Başka türlü izin verme, hiçbir yere imza atma, başka şeye de müsaade etme. De ki, ben şahit olarak yazıldım üst mahkemeye. Benim bildiğim yok, biz ahbabız ondan sonra aile dostuyuz." dediği konuşma metni okunup sorulduğunda; F.nın Neriman’ın yakını olduğunu ve gözaltıyla ilgili kendisine yol gösterdiğini,

Lüleburgaz Orduevi 109 numaralı odasında yapılan aramada bulunan "Kayhan Yapı Malzemeleri" antetli ajandanın yapılan incelemesinde ajandada yazılı "Kemal amcam bu işe 4 kişi başladı. Onunla Neriman teyzeme saldırmadılar. Ercüment ağabeyle Hakan abiye saldırdılar. Ercüment abi sınıfı geçti, Hakan abiyi satın aldılar. Halbuki yetenekliydi, ama ruh lazım.” şeklindeki not okunup sorulduğunda; Kemal Aydın’ın insanlara Mustafa Kemal ilmini anlatmaya tam olarak hatırlayamadığı bir tarihte 4 kişiyle başladığını, bunların Neriman AYDIN, Ercümen OVALI ve H. E. olduğunu ve notun bunlarla ilgili olduğunu,

Aynı ajandada yer alan "2006 Mart AKM-Neriman teyze Ali amcanın fuardaki konuşmaları. Bu işi yapacaklar K.E. gibi yapmasınlar. Başımıza Turgut Özal'ı getireceklerse yapmasınlar. Bir de bizi onlarla uğraştırmasınlar. Öldürseler ne olur, tutuklasalar ne olur. Hayat buldu ya bir şeyler. Oğlum mutlaka kurmay olacaksın" şeklindeki not okunup sorulduğunda; Mustafa Kemal'in ilke ve inkılâplarını devam ettirecek bir devlet istediğini, kan dökülmesi taraftarı olmadığını, yazı içindeki K.E.’in Kenan EVREN olduğunu, onun yaptığı gibi, ülkeyi düzeltmek adına yaptığı gibi yapılmasını istemediğini,

Ajandada yer alan "Ergenekon ifadesi Türk Milletinin tarihinde Beytullah kadar önemlidir. Bu kadar önemli bir yeri emp. emrinde olan köpekler 1.... olgusu yaptılar. Ergenekon ismini ayaklar altına aldılar. Bugün ERGENEKON adını kullanan ...... emrindekiler yarın Beytullah derler. Devlete kültür, tarih, manevi değerlere yok ederek saldırıyorlar, hepsini bir arada yapıyorlar, değerleri kirletiyorlar. 2006’da devlete baş kaldırma isyan. Şemdinli Van'da da yetkisiz bir mahkeme kendini yetkili addederek devleti yargıladılar. Haksız olarak 39.5 yıl mahkumiyet verdi. Bu görevsiz yetkisiz mahkeme T.C devletinin gelen kara kuvvetleri adını iddianameye yazdı. O gün adalet bakanı hukuk devletinin gereğidir dedi. Van'daki mahkeme ayrıca hukuksuzluk yaptı. Görev ihlali yapıyorsunuz...........gerekirken yargı görevi yapıyor dedi. Peki hukuk devletinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yaptığı ne. ERGENEKON KUTSAL ADINI kullanarak Ergün P. içeriye alındı. 27 Temmuz 2007'de hala mahkemeye çıkmadı. Millet bugün bunları yorumlayamıyor. Çünkü sağır ve dilsiz. Devletin görevi yaşamak ve yaşatmaktır." şeklindeki not okunup sorulduğunda; Ergenekon soruşturmasıyla ilgili yaptığı eleştiriler olduğunu,

“7” numara ile numaralandırılmış not kâğıdında; "Kovduğu adamı c.bşk yaptılar. rövanşı aldılar. o zamanın askerleri inönü'nün değil kemal'in askerleri olsalardı bugünleri yaşamazdık." şeklindeki not okunup sorulduğunda; bunun tarihi bir belgeye dayanan vaka olduğunu, Mustafa Kemal’in İnönü'yü başbakanlıktan azlettiğini ama sonra Cumhurbaşkanı olduğunu,

“4” numara ile numaralandırılmış not kâğıdında; "AKP döneminde MİT 1500 kişi girdi. İran şahını deviren devletin tarikat subayları. Osman P. İstanbul Orduevinde dans esnasında bir subayın karısına sarkıyor. Lider olacaksın. Subay değil iyi bir komutan olacaksınız. Kimin öldürdüğünü devlet bilir ama öldüreni devlet kullanır. Bizim için dik duracaksınız, biz sizin için üzülürüz. Kurmaylığı atlamayın yoksa vururum sizi." şeklindeki not okunup sorulduğunda; AKP'nin MİT'e 1500 kişi aldığının şahsi düşüncesi olduğunu, Osman P.’nin kim olduğunu hatırlayamadığını, her zaman kurmay olmayı arzu ettiğini,

“41” numara ile numaralandırılmış not kâğıdında; "Kemal amcamın yaşadıklarını şimdi yaşıyorum. Hata yapmaya yer yok. 24.06.08'de gelen kadın. Kemal amcam yanlıştasın bu yanlışı yapma, Irak kadınlarına benzediğin zaman mı aklın başına gelecek. H.D. tel: Dedelerini M.K. canlı canlı s..., kadınlarını da biz s...." şeklindeki not okunup sorulduğunda; Kemal Amca dediğinin Kemal AYDIN olduğunu, Türkiye Irak gibi olmasın diye yazdığı kendi düşüncesi olduğunu,

“41” numara ile numaralandırılmış not kâğıdının devamında; "Mahir Çayan sol hareketin en önde olan adamı, Türk İşin fikir babası. Sizin Y. B. olmaya şansınız var. Vasiyet Kemal amcadan 24.06.08" şeklindeki not okunup sorulduğunda; Kemal AYDIN konuşurken aldığı notlardan biri olabileceğini,

“41” numara ile numaralandırılmış not kâğıdının devamında; "Benim hayatım Harbiye sıralarında son buldu. Bundan sonra hayatımda karşılaştığım hiç bir şey tesadüf değil hep hazır olacaksın. R. paşa bunu başaramadı." şeklindeki not okunup sorulduğunda; burada bahsettiğinin Kara Harp Okulu komutanıyken bir kadınla ilişkisi tespit edilip istifa etmek zorunda kalan R. T. paşa olduğunu, kendisinin istifa etmemeliydi diye düşündüğünü,

Türkiye'de 12 Nisan 2008 tarihinde Genelkurmay Başkanının açıkladığı şekilde tehlikeler gördüğünü, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüüyesi olmadığını beyan etmiştir.

Sorgu beyanında;

2008 yılında Gazetede kendisiyle ilgili bir haber çıktığını, bu haberde kendisinin Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile görüştüğü haberi yer aldığını, bunun üzerine Tuğgeneral M. B. kendisi ile özel olarak Eğitim Tümen Komutanlığında görüştüğünü, kendisine Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile 3 yıldır görüştüklerini söylediğini, onlarla olan irtibatını anlattığını, bunun üzerine Tuğgeneral M. B. bu şahıslarla görüşmesinin hiçbir sakıncası olmadığını söylediğini, Genelkurmay Komutanının selamını ilettiğini, kendisi 3 yıldır bu şahıslarla görüştüğünü, bu şahıslar terörist olsa Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu şahıslarla görüştüğünün bilmemesi ve engel olmaması mümkün olmayacağını, kendisi ile birlikte yakalanan Mehmet Ali ÇELEBİ, Hasan Hüseyin UÇAR kendisinin sıra arkadaşım olduğunu, Yaşar TOZKOPARAN’ın kendisi 4. sınıftayken onun 1. sınıfta olduğunu, Eren MUMCU’nun da sınıf arkadaşı olduğunu, diğer şüphelileri tanadığını, Kemal AYDIN ile 3 sene önce 2005 yılının Ağustos ayında aile dostları olduğunu söylediği M. Ç. vasıtasıyla bir görüşme esnasında tanıştıklarını, sosyal münasebetler çerçevesinde kendileri ile ailece görüşmeye başladığını, şahıslarla ilk kendisinin tanıştığını, daha sonra Mehmet Ali ÇELEBİ ile birlikte evlerine gittiklerini, kaldığı günlerin de olduğunu, bunlarla dünyadan, Türkiye den konuştuklarını, kendilerine Mustafa Kemal’i anlattıklarını, örgütsel herhangi bir görüşmelerinin olmadığını, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nu 2 sene önce Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN vasıtasıyla tanıdığını, kitap fuarında tanıştıklarını, kendisini en fazla 2 kez Neriman Hanım in evinde gördüğünü, Kendilerinin gittikleri evin İşçi Partisinin dokümanlarında belirtilen karargah evi olmadığını, gittikleri evin Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından bilindiğini, Kendisi Eren MUMCU, Mehmet Ali ÇELEBİ, Hazma DEMİR, Yaşar TOZKOPARAN, H. C. Ü. , Neriman AYDIN ile yaptıkları görüşmeler hakkında C.Savcılığında ayrıntılı beyanlarda bulunduğunu, bu beyanlarım doğru olduğunu, aynen tekrar ettiğini, kendisi Neriman AYDIN ve Kemal AYDIN tutuklandıktan sonra bu şahısların terörist olmayacağına dair kanaati olduğu için diğer arkadaşlarıyla kendilerini teselli etmek amacıyla aralarında yaptıkları görüşmeler olduğunu, bu görüşmelerin içeriğinin doğru olduğunu, C.Savcıhğındaki ifadesinin doğru olduğunu, iletişim tespit tutanaklarının doğru olduğunu beyan etmiştir.

b-Elde Edilen Dökümanlar,

[değiştir]

Şüphelinin kaldığı Lüleburgaz Orduevinin 109 numaralı odasında yapılan aramada, üzerinde "Kayhan Yapı Malzemeleri" anteti bulunan ve içinde şüpheliye ait notların bulunduğu bir ajanda ele geçirilmiştir. Bu ajandada;

-"Kemal amcam bu işe 4 kişi başladı. Onunla Neriman teyzeme saldırmadılar. Ercüment ağabeyle Hakan abiye saldırdılar. Ercüment abi sınıfı geçti, Hakan abiyi satın aldılar. Halbuki yetenekliydi, ama ruh lazım.” şeklindeki not,

-"2006 Mart AKM-Neriman teyze Ali amcanın fuardaki konuşmaları. Bu işi yapacaklar K.E. gibi yapmasınlar. Başımıza Turgut Özal'ı getireceklerse yapmasınlar. Bir de bizi onlarla uğraştırmasınlar. Öldürseler ne olur, tutuklasalar ne olur. Hayat buldu ya bir şeyler. Oğlum mutlaka kurmay olacaksın" şeklinde,

-"Ergenekon ifadesi Türk Milletinin tarihinde Beytullah kadar önemlidir. Bu kadar önemli bir yeri emp. emrinde olan köpekler 1.... olgusu yaptılar. Ergenekon ismini ayaklar altına aldılar. Bugün ERGENEKON adını kullanan ... emrindekiler yarın Beytullah derler. Devlete kültür, tarih, manevi değerlere yok ederek saldırıyorlar, hepsini bir arada yapıyorlar, değerleri kirletiyorlar. 2006’da devlete baş kaldırma isyan. Şemdinli Van'da da yetkisiz bir mahkeme kendini yetkili addederek devleti yargıladılar. Haksız olarak 39.5 yıl mahkumiyet verdi. Bu görevsiz yetkisiz mahkeme T.C devletinin gelen kara kuvvetleri adını iddianameye yazdı. O gün adalet bakanı hukuk devletinin gereğidir dedi. Van'daki mahkeme ayrıca hukuksuzluk yaptı. Görev ihlali yapıyorsunuz...gerekirken yargı görevi yapıyor dedi. Peki hukuk devletinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yaptığı ne. ERGENEKON KUTSAL ADINI kullanarak Ergün P. içeriye alındı. 27 Temmuz 2007'de hala mahkemeye çıkmadı. Millet bugün bunları yorumlayamıyor. Çünkü sağır ve dilsiz. Devletin görevi yaşamak ve yaşatmaktır" şeklinde el yazısı notların bulunduğu tespit edilmiştir.

“7” numara ile numaralandırılmış not kâğıdında; "Kovduğu adamı c.bşk yaptılar. rövanşı aldılar. o zamanın askerleri inönü'nün değil kemal'in askerleri olsalardı bugünleri yaşamazdık" ,

“4” numara ile numaralandırılmış not kâğıdında; "AKP döneminde MİT 1500 kişi girdi. İran şahını deviren devletin tarikat subayları. Osman P. İstanbul Orduevinde dans esnasında bir subayın karısına sarkıyor. Lider olacaksın. Subay değil iyi bir komutan olacaksınız. Kimin öldürdüğünü devlet bilir ama öldüreni devlet kullanır. Bizim için dik duracaksınız, biz sizin için üzülürüz. Kurmaylığı atlamayın yoksa vururum sizi",

“41” numara ile numaralandırılmış not kâğıdında; "Kemal amcamın yaşadıklarını şimdi yaşıyorum. Hata yapmaya yer yok. 24.06.08'de gelen kadın. Kemal amcam yanlıştasın bu yanlışı yapma, Irak kadınlarına benzediğin zaman mı aklın başına gelecek. H.D. tel: Dedelerini M.K. canlı canlı s..., kadınlarını da biz s...",

“41” numara ile numaralandırılmış not kâğıdının devamında; "Benim hayatım Harbiye sıralarında son buldu. Bundan sonra hayatımda karşılaştığım hiç bir şey tesadüf değil hep hazır olacaksın. R. paşa bunu başaramadı",

“41” numara ile numaralandırılmış not kâğıdının devamında; "Mahir Çayan sol hareketin en önde olan adamı, Türk İşin fikir babası. Sizin Y. B. olmaya şansınız var. Vasiyet Kemal amcadan 24.06.08" şeklindeki elyazısı notlar bulunmuştur.

13-Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsın kullanımında olan Kırklareli ili Lüleburgaz ilçesindeki Orduevinde 109 numaralı odada yapılan aramada bulunan malzemeler incelendiğinde;

— Üzerinde föy dosya 1 ibaresi bulunan zarf içerisinde 1 adet mavi renkli föy dosya incelendiğinde;

-1’den 4’e kadar numaralandırılmış el yazması notlarda PKK’nın kuruluşu, gelişmesi, Abdullah ÖCALAN’ın hayatı, PKK’nın ilk eylemleri, PKK sempatizanlarının yazıldığı sanatçıların listesi olduğu,

-Üzerinde El Yazılı Notlar ibaresi bulunan zarfın içerisinde daha sonra tarafımızdan 1’den 41’e kadar numaralandırılmış (41) adet el yazması notun olduğu notların içeriğinde;

-(14) numarası ile numaralandırılmış not kağıdı incelendiğinde; “Kemal Derviş’in dedesini Osmanlı Taksim meydanında astı. Yedi gün asılı kaldı. Babası Polonyalı Yahudi.” “Ecevit’in babasının adı Kürt Mustafa. Azılı Kürt.” ibarelerinin ve birtakım notların bulunduğu,

-Üzerinde “1 nolu defter” ibaresi bulunan zarfın içerisinde beyaz renkli Kayhan Yapı malzemeleri ibareli 53 sayfası yazılı olan defter incelendiğinde;

- (6)numarası ile numaralandırılmış sayfada; “ İ.T’nin adamı S. Y.: Rauf Denktaş’ın masonluğunu yazmışsın Süleyman. Neden 50 sene sonra yazıyorsun. Rauf 57’sinde Mason Locasına girdi……İ.T Ş.B. bunlar Yaşar Paşaya saldırıyorlar. Kayserinin yerlisiyim diyen adam soy olarak Türk değil” ibarelerinin bulunduğu,

-(13) olarak numaralandırılmış sayfada; “D. BAHÇELİ Tarsus Amerikan Koleji mezunu İT ajanı, ENFAL 58.” İbaresinin bulunduğu,

- (48) numarası ile numaralandırılmış sayfada; “Düşman tarafına adam kazandırtmayacağız. Ergün P.’ın H.B’a attığı mesaj. Ama ilişkiler kesilmesin diyor. Devlet işi acıya acıya. R.R -%60 G.B %40 K, Y.A- HAİN!!!” ibarelerinin bulunduğu görülmüştür.

Şüpheli Neriman AYDIN’ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan arama işleminde çok sayıda doküman, ajanda, videokaset, CD ve not kâğıtları bulunarak el konulmuştur. El konulan dokümanların yapılan incelemesinde;

-(1) adet not kağıdı üzerinde; “*Özgür ŞENER (12.Bölük) Bölüğe III. Sınıfta katıldığında 117 puanı varmış, Jandarma Özel Harekat olmak istiyormuş. Takım Komutanı Üstgm. …… seni bu okuldan atacağım ifadesini kullamış, -40 puanla Nisan ayında atılmış” “Nusret MEMİÇ (4 üncü bölük) 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kasıtlı olarak disiplin puanı düşürülmüş” “*Necdet YÜCEL(19. bölük) Babası Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmış, 19 uncu bölükse (Ali ÇAKAY) bu yılbaşından itibaren disiplin puanı düşürülmeye başlanmış” “Aykut ÖZTÜRK(19. bölük)” “+Atılanlar” yazdığı, arka kısmında ise “*Emrah ERVERDİ Disiplin puanı -30, kredisi 3.400, asker olmak subay olmak isteyen bir Harbiyeli, kısaca hayata askerlikle tutunduğu ifade ediyor, 9 uncu Bölük” “*Önay MAY Kredisi 3.500 civarında, Beden eğitimi ve spordan askeri eğitim sınavlarından sorunu yok, Harp okulunu kaldıramayacak biri değil. 9 uncu Bölük” “*Kur. Yzb. ….’in bölüğündeki 2006-2007 eğitim-öğretim yılında birinci sınıf kısmı, yıla 29 mevcutla başlamış, şu anda söz konusu kısmın mevcudu 20’dir. Yukarıda ismi geçen Emrah ERVERDİ ve Onay MAY da aynı bölüktedir” “*Barışcan ŞAHİN, Erdem GÜRKAN(9. bölük), Baha CANGÖREN (15. bölük), Bayram Burak GÜZELCİK (gönderilen)” yazan doküman olduğu,

-(1) sayfa A4 kağıdı üzerine el yazısı ile askeri öğrenci oldukları değerlendirilen (23) kişinin sabit ve cep telefonlarının yazılı bulunduğu ve sonunda denize gidenler İ. G.G., B.D. yazılı doküman olduğu,

-(3) adet yazar ismi olmayan kitaplar incelendiğinde, “HİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili yayınlanan kitaplar” dokümanlar olduğu,

-(1) adet not kağıdı üzerinde, “Hizbut Tahrir –Süleyman, -ulus kiler karşısı girişindeki Türksel Telefoncu Rıza arkadaşı, Keçiören senatoryum konuşma yeri, her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı, aşama aşama hazırlık, “Senin bu kitaba geçmen için 6 ayın var” “Bu iş için hiçbirşey talep etmeyen hocalarımız var” CDler kalabalık ortamda izleyin” Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” yazan doküman olduğu,

-(1) sayfa, 25.12.2007 22:33 gönderi tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Neriman AYDIN’ a gönderdiği mail de; Neriman teyze bunun üzerine ayrılma dilekçesi vermiş babası sanırım iptal ettirmiş belli değil. Emre’nin bölük komutanı ile Emre komutanım bana “seslerini yükselttiler saygısızlık yaptılar alt sınıflarım” demiş, Bölük komutanı “bu normal sen de bana yükseltebilirsin” diye karşılık vermiş. Yani göndermeyi kafalarına koymuşlar. Bir bölük komutanı böyle saçma konuşamaz tabi maksatlı değilse. Savunmasına şikayet edenlerin yalanlarını ispatlayacak şeyler yazması kar etmemiş Emre’nin” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,

-(1) sayfa 09.08.2006 11.59 gönderi tarihinde Neriman AYDIN’ ın Zübeyde A.’e gönderdiği mailde, ülkeyi yönetenlerin Türk olmadığından bahsederek tehlikeden Türk milletini haberdar edilmesi gerektiğinden bahsettikten sonra “… önderimiz konumundaki insan Kemal AYDIN bey her an bizlere şunu söylemektedir…” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,

-(1) sayfa not kağıdı üzerine el yazısı ile, “9 şubattan sonra 15- şubatta emekli edilen karargah subayı M.A. Faruk Çeliğin mecliste danışmanı olarak özel statüyle 4 Milyar lira ile göreve başladı yanınada ordudan müstavi edilen bir binbaşıyı da yanına almış. –Büyüğümüz …gittiğinde bu aracı …altına sokuyorlar ve bununla dinleme yapıyorlar M. A.; Karaim Yahudisi Uçuşyolu kanada Oradan F.Gülen’in yanına gidip geliyor. Uçak biletleri incelenirse Fetullaha gidiş yolu” yazdığı, arka sayfasında “Trilya Restoran sahibi= S.Ü. emekli subay tanımı M.Ü., C.Ü. emekli Havacı başçavuş elektronikci (MOSSAD ilişki Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç Süreyya üzmez üzerine kayıtlı” Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç S.Ü. üzerine kayıtlı” yazan doküman olduğu,

-Üzerinde Paper Note ibaresi bulunan kareli blok not defteri içersinde, “Fuat VEZİROĞLU’ nun kitabı alınacak, Yeniden Kuvayi Milliye Fuat VEZİROĞLU, Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,

Başka bir sayfasında, “Tunalı teğmenler 93, 427 43 63, 2. kat 6 numara Pınar Unutulanlar dışında yeni bir şey yok Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,

-Başka bir sayfasında, “… M.ali Çelebi 1625 (0505 432 19 40) Tuncer Günay (Nuriye atabey) …. +Hayri Bildik Mehmetçiğe mektuplar” yazdığı,

-Başka bir sayfasında, “1. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’den 10. Cumhurbaşkanımız A. N. SEZER’ e kadar olan Cumhurbaşkanlarımızı asker sivil ayrımı yapılarak yazıldığı”, karşı sayfasında ise, “R. D. àNoyan’da SuikastàÇelebi’de, Tehdit àYeliz’de 3 kitap Çelebi’de Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 1968 yılında: Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez…” yazdığı,

-Başka bir sayfasında, “HanP.==>karma sistem Amerikan devreciliği bitirdi. Dört sınıf taburda karma birbirlerini tanımadan mezun oldular…” yazdığı,

-Başka bir sayfasında, “Hamza Demir (1) Mehmet Koçarslan –Tunceli doğ Raina ve Galatasaray adasının işletmesi- PKK ile işbirliğinde İstanbul’u ayakta tutanlardan biri (2) (Paşa) Halen görevde olan bir paşadan – Erdoğan Polat Irak’dan ABD doları getirerek Avro’ya dönüştürüp piyasaya sürüyorlar Paranın %20’sini de Mehmetçik Vakfına verildiğniden de bahsediyor. (3) Edirneli Albay- Oğlu ve gelini teğmen Tayyip Erdoğan hayranı TSK ndan rahatsızlık duyan Bu dönemde TSK nin üst düzeyinin emekli edilerek bunlar dan kurtulacakmış T.C. Devleti Bu 3 Tırı vramış, Bulgaristan’da basılan dolarları kaçak yollarla Türkiye’ye sokuyorlarmış” yazdığı,

-(1) adet siyah renkli karele ajanda içersinde; “Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda büyük Türk Milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya ile başlayıp Türkiye Büyük Millet meclisinin yeniden açılacağından, Anıtkabir özel defterine ilk ziyaret anında yazacaklarım ile devam ettiği, Büyük önder… …Neriman Aydın 12 Şubat 2004” yazdığı,

Neriman AYDIN isimli şahsa ait, LENAVO marka Diz Üstü Bilgisayar içerisinden çıkan, Toshiba marka ve 36091775T seri numaralı hard disk’te;

“Belge11.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN adıyla yazılan Mehmet D. isimli şahsın tanıtıldığı ve övücü beyanların yer aldığı 10.08.2007 tarihli belgenin bulunduğu,

“Belge 8.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Sazlı Semaver isimli bir programa katılacak olan şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR, Ercüment OVALI, Ali ÖZOĞLU nunda aralarında bulunduğu şahıslar ve konuşulacak konular ile ilgili notların yazılı olduğu,

“emreçelebi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Harbiye ruhunu Harbıyede gecırdıgım 4 yıl boyunca goremedım ..”“Harbıyelılerın MUSTAFA KEMAL'den sonra örnek alabilecek en yakın unsuru bence bölük komutanının davranışlarıdır. Şu zamana kadar benım ornek alabilecegim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gonderılırken kısılıklerınden cok alaverelerle yaptıkları karıyerlerı olmasıdır..” “Her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundakı sıstemde degıssıklık yapıyor. Dolayısıyla Harbıyelıler neyın dogru neyın yanlıs oldugunu degerlendıremıyor. Yaptıklarınıda inanarak degıl yapmak için yapıyorlar.” şeklinde beyanlarının yer aldığı,

“harbiye.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Hepimiz Kemaliz,Hepimiz Türk’üz” Yürüyüş Kararı sayılamadığı Harbiye’nin yetiştirdiği Teğmen de nasıl bir komutan olmaktadır yada olacaktır, takdiri Yüksek Makamlarınıza bırakıyoruz.” “Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerini tavukçuluk, arıcılık , su ürünleri üzerinde yaparak nasıl bir Harbiye eğitimi aldığının trajikomik örneklerini sunmaktadır…” şeklinde beyanların yer aldığı,

“mali.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “…Hepimiz Kemaliz Hepimiz Türküz yürüyüş kararı izne tabidir. Normal olan Türk diline saygı neredeyse takdir konusu halini almıştır. Üst rütbedeki birçok komutan Atatürk adını ağzına almamaktadırlar…Askeri eğitim birçoğu kalıplaşmış, zamanı geçmiş, günümüzün ihtiyaçlarından uzak programlardan oluşmakta ayrılan zaman verimli geçmemektedir...Harbiyede korku kültürü lider yetiştiremez, liderliğini ispat etmiş çok yönlü komutanlar Harbiye de bulunmalıdır… Taburumuzdaki kimi kurmay subayımız ise bizlerin onur ve şerefini ufacık bile olsun düşünmeyerek bizlere karşı hakaret dolu sözler sarf edebilmekte Harbiyelileri geliştirmektense kendi bireysel çıkarları için her türlü fedakarlığı yapmakta olup Harbiyelilere sürekli onur kırıcı cezalar vermektedir...Verilen konferanslara harbiyelilerin ilgisi! Videoda nettir. Bunda yoğun programlarda savrulmalarının da etkisi vardır.” İfadelerinin bulunduğu,

“konferansta uyuyan harbiyeliler.DAT” isimli video dosyası içerisinde; Harp Okulu öğrencilerinin konferanslarda uyurken çekilen görüntülerin bulunduğu, görüntü kaydının “mali.doc” isimli belgede Kara Harp Okulunun eğitim sistemi hakkında ileri sürülen iddiaları doğrulamak için çekildiği,

“NER 2 1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, belgenin tamamının 134 sayfadan ibaret olduğu, söz konusu belgede;

-Neriman AYDIN adıyla 27.08.2003 tarihli Jandarma Genel Komutanlığı Yrb. Müfit isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “İRAN İSLAM CUMHURİYETİ sınırları içerisindeki Güney Azerbaycan Türklerinin ABD’de yaşayan ve bu ülke vatandaşı olan sürgündeki Türk Lideri MAHMUT ALİ ÇÖHREGANLI, bu sabah eşi ve çocuğu ile ziyaret için geldiği Ülkemizde, İstanbul’da Ülkemize giriş izinleri bulunduğu halde eşi ve çocuğu sınır dışı edilmek üzere Türk Emniyet Birimlerince gözaltına alınmışlardır. Değerli Komutan Org.Şener Eruygur’un “Bildiklerinizi bize her zaman ulaştırabilirsiniz” cümlesinden hareketle…konuyla ilgili yardımlarınızı Türk Tarihi ve Türk Milleti minnetle hatırlayacaktır.” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 19.08.2003 tarihli Bilgi notu başlıklı alt kısmında “paşa ile yapılan görüşmeye hatırlatma notu” ifadesi yer alan notta; “Bu, Türk Milleti ile Türk Ordusunun 65 yıl aradan sonra ilk buluşması, Türk Tarihinin bu anlardan hoş bir gülümseme ile bahsedeceği inancındayım. Sanırım daha önce ne Siz Türk Silahlı Kuvvetleri ne de Biz Türk Milleti hazırdık… Benim Ülkemde toplumun hemen her kesiminden kendisine hizmet eden, kendisine mensup olduğu ülkesinden daha bağlı insan yetiştiren ABD’ye ve AB ülkelerine karşı; Siz asli unsur Türk Soyunu ülkemiz için, devletimiz için ayakta ve hayatta tutmayı başaramadınız. Değerli Büyüğüm, Biz 65 yıldır Sizi bekliyoruz.... Ama ortada yoksunuz... Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur. Bu tehlikeyi Biz göze aldık, Siz de alıyorsanız başlayalım deriz …Değerli büyüğüm Türk Milleti gerçekleri ve gerçek olmayanları bilmektedir. Farklı düşünüyorsanız bu düşüncenizden vazgeçmenizi tavsiye ederiz. 150 likler listeleri hazırlayan Türk Milleti, 150 binlikler, 15 milyonluklar listeleri de hazırlayabilecek idrak ve şuurdadır” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 14.10.2003 tarihli Jandarma Genel Komutanı Org. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Değerli Büyüyüm, işbirlikçi siyasi kadroların sömürge anlaşmalarına parti adı fark etmeksizin korkusuzca, uyarı şeklindeki beyanlarınıza rağmen hiç çekinmeksizin imza atmalarını Siz Türk Silahlı Kuvvetlerinin her seferinde “Türk Silahlı Kuvvetleri AB’ne karşı değildir” sözlerinde buldukları cesarette ararız. Bu şekildeki ifadelerinizi Türk Milleti olarak koyacak yer bulamadığımızı itiraf etmeliyim. Çünkü Türk Ulusu bu şekildeki sözlerinizle “demek ki korkulacak bir durum yoktur rehavetine ve yanılgısına” kapılmakta ve ihanetleri 65 yıldır ispatlanmış biri diğerini aratmayan soysuzlara desteklerini sürdürmeğe devam etmektedirler. Paşam, Başkent Ankara’da Karanfil Sokakta, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı-Sahil Güvenlik Komutanlığı binasının tam karşısındaki Eyüboğlu Otelde, Otel sahibinden misafirlerine kadar günün 24 saati Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine azınlık ruhlu, molla zihniyetli kafalar tarafından inanılmaz bir propaganda yapılarak kitleler etki altına alınmakta ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin dayanak noktası inceltilerek altı oyulmaktadır. Türk Milletinin gözleri önünde bölücülük, Türk Silahlı Kuvvetleri, Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti düşmanlığı yapılmaktadır. Türk Milleti henüz bu ihanete ve şer odaklarına karşı koyacak güçte, uyanıklık ve duyarlılıkta değildir…Paşam, Birlik Mahallesi, 14. Sokak, 11 nolu konut Doğu illerimizden bir Şahıs, İşadamı ve Siyasetçiye ait olup, İlçi İnşaat tüzel kişiliği altında faaliyet göstermektedir. PKK-Kadek terör örgütü ile ilişkisinden başlamak üzere uyuşturucu kaçakçılığına kadar Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine bölücü faaliyetlerde bulunduklarını, terör örgütü elemanlarına yardım ve yataklık yaptıklarını tahmin ediyoruz. Konuta girip çıkan insan sayısı bir hayli fazla olup, çoğunluğunu Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli vatandaşlarımız oluşturmaktadır. Gelip gidenlerden bazılarının asker kıyafeti taşıdıkları malumlarımız olup, asker üniforması ile konuta girenler dışarı sivil olarak çıkmaktalar, konuta gelip giden insanların sokaktaki davranışları ile bindikleri son model otomobiller duyarlı her vatandaşın dikkatini çekebilecek boyutlardadır…Bu tür girişimlerinizin Ulusal Güçlerin bir araya gelmesinde büyük katkıları olacağı inancını taşımaktayız. Bu ailelerin ve aşiretlerin, işbirlikçi ve satılmış mevcut siyasi partilere yönlenmelerine ve emperyalist ülkeler güdümünde çeşitli yollarla istismar edilmelerine yol açan tutumlar karşısında Türk Milletini ve Türk Devletini temsilen Devletimizin yegane teminatı Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve değerli komutanlarının bu boşluğu doldurmasını beklemek bunca ihanetten sonra hakkımız diye düşünüyoruz. Türk Ulusunun Milli olan her kafasından faydalanmanızı bekliyoruz….Türk Ulusu olarak amacımız zamansız harekete geçmemek, ama geç de kalmış olmamaktır. Örgütlenmemizde ve uyanmamızda bize katkıları olacak yegane milli güç Siz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olduğuna inanıyoruz. Türk Milleti bu konuda ısrar etmektedir Paşam. Plan ve program yapma, karşı düşünce üretme ve bu düşünceleri icraata dönüştürme zamanıdır. Tek bir sömürge anlaşmasının imzalanmasını ve yürürlüğe girmesini, hiç edilen tek bir Kamu kurumunun satışını durduramadığınız, durduramayacağınız içindir ki, tam bağımsızlığımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Bu konudaki ihmalkarlıklarınızın devam etmemesi için acilen tedbir almanızı bekliyoruz. Durdurmak için kafalar koparılması gerekiyorsa, o da yapılmalıdır. Türk Ulusunun düşünceleridir. .. Türk yurdunda Türk ulusuna yakışır bir hayat istememizi bize çok görmeyeceğinizi ümit ediyor ve biz Türk Milletine gizli öncülük görevinizi yerine getirmenizi bekliyoruz. İzninizle; Vasiyet gayet açıktır, gereğini yapmak üzere Sizi bekliyoruz.” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 10.10.2003 tarihli Veli Küçük isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, 65 yıldır ihanette sınır tanımayan 65 yıllık Ankara Hükümetlerinden aksi bir tavır ve davranış beklememiz Türk ulusu olarak gaflette olduğumuzu gösterir. Bunun bilincindeyiz. Türk Ulusu olarak bütün beklentilerimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapacaklarına yöneliktir….Bizi yanıltan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihanette sınır tanımayanlar üzerinde etkin ve etkili olamama duruşudur.” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 05.03.2004 tarihli Jandarma Genel Komutanı Org. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Değerli Büyüğüm, 2003 Ağustos ayında şahsımı kabulünüzde Yüksek Makamlarınıza bir iki cümle ile açıklamaya çalıştığım, tedbir alabileceğiniz düşüncesiyle, özellikle Devlet-Millet ve Ülke güvenliğimizle doğrudan alakalı olan, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetlerinin birçok bilgi ve belgeye kolaylıkla ulaşabileceği konuyu ayrıntılı olarak bir kez daha Asıl Ellere iletmenin bir Türk Evladı olarak görevim olduğu inancındayım…Türk Ulusu bu konuda endişelidir Paşam. Bir tarikat sapığının henüz Başbakan değilken bile Kıbrıs’ı, Kıta Sahanlığını, Ermenistan, Kürdistan tavizlerini emperyalist babalarına söz vermiş icraatlarının yanında, Menderes’in yaptıkları solda sıfır kalmaktadır. Kaybettikten sonra kelle alınması Kıbrıs’ı geri getirmeyecektir Paşam. Türk Ulusunun düşünceleridir. Türk Ulusuna açıklamalarınızda, endişelerinizde dış merkezlerin saldırılarını, yerli maşaların azgınlıklarını göğüsleyebilecek güçte olduğunuza şüphemiz yoktur. En önemlisi Türk Ulusu emrinizdedir Paşam. Kıbrıs’ı ilhak ettiğinizi açıklamazsanız ilk cephemiz düşmüş olacak ve arkası çorap söküğü gibi gelecektir…Bunu durdurun Paşam, lütfen durdurun..” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 18.03.2004 tarihli Hayri B. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…geçen hafta sonu Jandarma Genel Komutanlığın’da Paşa’nın emriyle bir toplantıya çağrıldım... konuşulan ve paylaşılan konuları ancak karşılaştığımızda Size aktarabilirim.” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 21.04.2004 tarihli Jd.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Ziraat Bankası Dış İşlemler Operasyon Daire Başkanı Güner A Beye malum konudan Türk Silahlı Kuvvetlerinin uzun zamandır haberdar olduğunu, bu vesile ile Türk Ulusunun Devleti ile birlikte ayakta kalabilmesi için her bir bireyin katkısının vazgeçilmez olacağını, malum konudan tarafım sayesinde değil de, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bizzat haberdar olduğunu hissettirmenizi, bu bilgilere dünya durdukça ulaşmanın geleneksel Türk Devleti bekasının bir gereği olduğunu Batılı Ülkeler Almanya, Fransa, İngiltere örnekleri vererek ifade etmenizi, bu konuyu Batılı ülkelerde Mali Polisin yaptığını, ülkemizde her kurumun Siyasi iktidarlar elinde istismar edilmesi nedeniyle ülkemiz bakımından hayati öneme haiz bu ve benzeri konuların Türk Silahlı Kuvvetlerine kaldığını belirtmenizi, Albayım özellikle bu bilgilere ulaşmak için Mahkeme Kararı çıkartmak gibi bir çözüm şeklinden asla bahsetmemenizi, bu hak ve yetkilerin Devletimizin Kurulduğu gün Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Ordusuna verildiğini belirtmenizi,

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her bilgi ve belgeye istediği anda ulaşmasının Devletimizin günümüzde getirildiği durum nedeniyle önemli olduğunu, Türk Ulusunun Türk Silahlı Kuvvetlerine güvendiğini ancak katkılarının beklendiğini ifade etmenizi önemle istirham ediyorum…“Not: Albayım toplantıdan önce Güner Arslan ve konuyla ilgili düşüncelerimi öğrenmek konusunda emrinize amadeyim. Dahili telefonumdan rahat konuşma imkanım bulunmaktadır.” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 20.07.2004 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…Türk Ulusuna Bildirge niteliği taşıyacak bir Gazetenin acil olarak ihtiyacımız olduğunu belirtmek isterim. …Söz konusu Gazeteye gönüllü olarak ve bundan büyük bir haz duyarak makale verecek Ulusalcı araştırmacı yazarlarımızın artık var olduğunu bilmek büyük bir imkan olup, Türk Ulusunu uyandırmak yolunda önemli mesafeler aldıracağı, siyonist emperyalistlerin Türk Ulusuna kolay kolay etki edemeyeceklerini, Türk Ulusunun uyandırılma süresini kısaltacağı düşüncelerini taşımaktayız. Paşam, bu konuyla ilgili olarak Türk Ulusunun ve Türkiye Cumhuriyetinin geleceği için yapacağınız hizmetin Türk Ulusunun bir an evvel yönetimde hakim olmasına imkanlar, fırsatlar hazırlayacağı muhakkaktır... Türk Ulusunu emperyalist, siyonist AB ve ABD ye sömürge yapmaya yemin etmiş siyasi zihniyetlere bu gazete ile ya da bir TV kanalı ile Türk Ulusunun layık göreceği tokatı atma fırsatı doğacak ve Türk Ordusunu yıpratacak bir ihtilale gerek kalmayacaktır düşüncesindeyiz. Çünkü bu kez yapacağınız bir ihtilalin Ulusal Tam Bağımsızlıktan, Ulus Devlet varlığımızdan yana olmasını, Vatan ve Devlet hainlerinin ise kafalarını almasını bekleriz… Candan E. bir Türk çocuğudur, günümüz İstanbul Valisi ve Devletimin en tepesindeki diğer bir çok zevat gibi Süryani değildir. Bunun için de korunmasını, kollanmasını beklemenin hakkımız olduğunu bilmenizi isteriz. … Türk Ulusunun Devlet kadrolarından bir bir tasfiyesine ve öldürülmelerine dur demek zamanı gelmedi mi Paşam ? Siyonist emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından öldürüldüklerinden sonra mı kendilerine selam duracaksınız…? Onlar hayatta iken kendilerine ulaşmanızın anlamı, ehemmiyeti, öldürüldükten sonraki milyonlarca selama bedel diye düşünüyoruz Paşam….Değerli Büyüğüm, 30 Ağustos’da Orgenerallikteki sürenizin dolduğunu biliyoruz. …Temenni ederiz ki zati âlinizden boşalacak Makama emperyalistlerin emrinde olmayacak değerli bir Türk Subayının Sizi aratmaksızın gelmesi ve Sizin kadar Türk Ulusuna güven vermesidir. Acaba böyle mi olacak diye endişelerimizi zati alinize iletmek, Sizinle paylaştığımız düşünce ve tespitlerimizi kendileri ile de paylaşıp paylaşamayacağımızı bilmek ve sormak isteriz.” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 17.08.2004 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, emirleriniz üzerine komutanlığınız yetkililerinden Alb. Cengiz Y. Sayın Candan E. ile irtibata geçmişlerdir. ..söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler. Sayın Candan E.’in Komutanlık Yetkililerinizin de dinledikleri üzere inanılmaz ölçüde bilgilere sahip olduğu düşünülürse, Bakanlıkta kalmasının sağlanmasının Asıl Devletimiz açısından fayda temin edeceğini ifade etmişlerdir…Konuyu Yüksek Makamlarınıza iletmenin gereğine inanmaktayım Paşam. Sayın Candan E.’in Ankara’da bulunması ASIL Devletimizin menfaatleri için önemlidir, vazgeçilmezdir.” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 18.08.2004 tarihli J.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler…Not: Albayım, konuyla ilgili aynı bilgiyi içeren bir notu Paşa’ya iletilmek ve bilgilenmesini sağlamak üzere Yaveri Yarbay Müfit Beyin odasındaki faksa da geçtim” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 18.08.2004 tarihli J.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; ““Albayım, Sizleri aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Sayın Candan E. beyin T. C. ANKARA 11.İdare Mahkemesinde açılmış bulunan 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili dava 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. lehine sonuçlanmış bulunmaktadır…söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da Sayın Candan E. lehine sonuçlanmasına bu davanın dayanak ve örnek teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz eder …Candan E.in Ankara’daki görevinde kalması için ikinci davada yardımlarınızı beklediğimizi belirtiyorum…” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 06.09.2004 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, Sizleri, Yüksek Makamlarınızı hayati aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Mülkiye Baş Müfettişi, Sayın Candan E. Beyin, Ankara 11.İdare Mahkemesinde 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili açılmış bulunan dava, 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. Beyin lehine sonuçlanmış bulunmaktadır. … söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da, bu durumda Sayın Candan E.Beyin lehine sonuçlanmasına dayanak teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz ediyor…Yüksek Makamlarınızın malumları olduğu üzere, Sayın Candan E.’in Ankara’da Mülkiye Başmüfettişliği görevinde kalmasının Asıl Devletimizin ayakta ve hayatta kalması için önemine ve gereğine inandığımızı belirtirken, Müfettiş olması nedeniyle inanılmaz bilgi ve belgelerin sahibi Sayın Candan E. Beyin bildiklerinin, Türk Ulusunun bir gün gereğini yapmak üzere Yüksek Makamlarınız nezdinde kayda alınmasının ehemmiyetine bir kez daha dikkatinizi çekmenin Türklük görevimiz olduğunu hatırlatmak istiyoruz Paşam. Arz ederiz…NOT: 1- paşam, bundan sonra elime ulaşacak bilgi ve belgeleri yine size mi yoksa Org.sayın F. T. paşamıza mı iletmeliyim, bunu izninizle öğrenmek istiyorum” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 18.01.2005 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…şahsınıza arz ettiğim Sayın Mülkiye Başmüfettişi Candan E. Beyin Ankara İdare Mahkemesindeki iki davasının da Siz değerli ve duyarlı Türk Komutanının katkıları sayesinde lehine sonuçlandığını ve İçişleri Bakanlığındaki Başmüfettişlik görevine başladığını Yüksek Makamlarınıza iletmekten sevinç duymaktayız. Sayın Candan E.’in Yüksek Makamlarınıza iletilmek üzere şahsıma ilettiği belgeler mektubum ekindedir. (Ek no: 3 Candan E.) ) Arz ederim.” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN adıyla 06.09.2004 tarihli Tümgeneral Sabri D. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…Türk Ulusuna 85 yıl önce biçilen sömürge gömleğini 1923- 10 Kasım 1938 den beri 66 yıldır yeniden ısrarla giydirmeye çalışan emperyalistler ve işbirlikçilerine gerekli dersi bir kez daha olmak üzere yine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Ulusu birlikteliği vereceğine inancımız tamdır. Gizli Öncülüğünüz kaçınılmazdır.” Şeklinde beyanların yer aldığı,

“NER-AY 7.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, belgenin tamamının 169 sayfadan ibaret olduğu,

“plazma tarihçesi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde: şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsın 31.08.2007 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı ve tamamı 9 sayfadan ibaret mektup olduğu, söz konusu mektup içerisinde; “ … Ülkemin benim uzman olduğum alanda iki büyük gereksinimi vardı…ülkemizin her yıl 300 milyon dolar ödeyerek satın aldığı bazı ilaçları (insülin gibi), dokuları ve hatta gerektiğinde biyolojik silahlar üretebilecek bir biyoteknoloji merkezi idi…Her türlü silaha karşı tedbire sahip olmasına rağmen Biyolojik silahlarla savaşma konusunda yeterli hazırlığı olmayan ülkeme biyolojik savaş endüstrisini kurmaktır. Nitekim bu gün 1 trilyon borcu olan, zorlukla ayakta kalan bu küçücük şirkete, onun yaratıcısı olan bana yapılan ulusal ve uluslar arası saldırının 2 nedeninden biri ATİ tesislerinin 15 günde bu silahı üretece hale gelebilecek şekilde dizayn edilmiş olması…” şeklinde beyanların yer aldığı,

“YAZI-1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs. temin edilen belgelerin bulunduğu 105 sayfadan ibaret belgede:

-Noyan ÇALIKUŞU [1] isimli e-posta adresinden 09.10.2006 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzecim, … Bir Harbiyeli olarak diğerleri gibi kendimi milli konularda eksik hissediyorum. Bana birkaç kaynak gönderebilir misiniz? …Saygıdeğer Kemal Amcama çok selamlarımı iletin.” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN tarafından 09.10.2006 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi…Evet çalışmalar son hızla devam ediyor, Türk Milletinin feraseti, ve Tanrı vergisi hasletleri bizlere her gün yeni mucizeler yaşatıyor. Bunları gördükçe daha fazla heyecan ve yüksek oranda enerjimizle çalışmalarımıza devam ediyoruz, canım Teyzesi. Bir kaç gün önce biz de Kemal Amcanla senden söz ettik… Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır… Bayramdan sonra Kemal amcan bir hafta sonunu sana ayırmak istiyor... Ne zaman müsait olursan beni arayabilir söyleyebilirsin Teyzesi...” ifadelerinin bulunduğu,

-Noyan ÇALIKUŞU [2] isimli eposta adresinden 26.10.2006 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen e postada; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde beyanların yer aldığı,

30112007136.jpg, DSCF1625.JPG, DSCF1626.JPG, DSCF1631.JPG, DSCN1177.JPG, DSCN1179.JPG, DSCN1183.JPG ve P1000835.JPG isimli resim dosyaları içerisinde; yer ve zamanı belli olmayan bir toplumsal gösteri yürüyüşü ile şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahsın mezuniyet töreninde çekilmiş fotoğrafların olduğu,

07 NOLU CD içerisinde; “Bel1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs.temin edilen belgelerin yer aldığı 130 sayfadan ibaret belgenin olduğu,

-Neriman Aydın tarafından 10.01.2007 tarihinde ismail / adana isimli şahsa gönderilen e postada; “…Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4.5 yıldır Önderlik yapmaktadır. Türk Mİlletinin oylarıyla Türkiye Büyük Milleti Meclisi hükümetlerine kavuşanların 10 kasım 1938 saat 9:06 dan beri hiristiyan ve yahudi emheryalist düşmanlarımızla işbirliği yaparak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE TÜRK MİLLETİNE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E TÜRKİYE'YE TÜRK ORDUSUNA TÜRK BAYRAĞINA ihanet edenleri ve arkalarındaki düşmanlarımız israili amerikayı ingiltereyi ve avrupa birliği ülkelerinin üzerimizdeki işgal emellerini durdurmak ve Devletimizin iradesine sadece Mustafa Kemal Atatürk'ten ve Türk milletinden emir alan Türk Milletinin evlatlarını hakim kılmak için büyük bir mücadelinin öncüsüdür Büyüğümüz.

Ne MİT'in ne Ordunun ne CIA nın ne Mossad'ın ne MI5 in ne alman istihbaratının adamı değildir, mason değildir. Hiç bir siyasi teşkilatın derneğin vakfın sivil toplum kuruluşlarının üyesi değildir. Türk Milletine mensuptur M Kemal Atatürk'ten emir almaktadır. İlahi manada emirleri Yüce Allah'tan ve sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed'ten almaktadır…Davamız Türkiye Cumhuriyetini kaybetmemek davasıdır... ihaneti cezalandırmak davasıdır...” Şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşalar alt rütbedeki Atatürk neferi subaylar tarafından saf dışı bırakılırsa emperyalist halim ne olur diye tereddüt ettiğinden Türkiye'ye vurmayı geciktirmişlerdir... Yoksa Türk Milletini sindirmeyi çoktan başarmışlardır... hem de Atatürk'e sövdürerek…İstanbul'dan misafirlerimiz vardı, Şifre Çözüldü Kitabının yazarı Ali Özoğlu Bey... Sabahladık... ama ne sohbet Teyzesi... 10 gün öncede Kemal Amcan Karadeniz de özel bir TV kanalında 1 saat konuştu, yalnız o konuştuktan sonra programı yayından kaldırdılar, bütün Karadeniz ayakta...” eklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman Aydın tarafından 20.02.2007 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsa yazılan mektupta; ““Bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davayı bir güç halinde konuşuncaya kadar Önder’i bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. Onun içindir ki, ulusal yayın kuruluşlarında şimdilik program yapmasını milletimizin geleceği için sakıncalı görmekteyiz benim Sevgili kardeşim.. Türk Milletini bu güzellikten yoksun bırakmamaktır tüm emelimiz, amacımız . Onun içindir ki bugünlerde bir tv programı kendisine sizin de bizim de engel olamayacağımız zararlar verebilir. Ama aynı düşüncenin neferleri olarak sizler, Büyüğümüzün yerine ortak tespit ve düşüncelerimizi tv programlarına katılarak milletimize duyurabilme fırsatlarınız olursa bunlar milletimizin geleceğini emin ellerde gördüğümüzün işaretleri olacaktır…Biz sizin de tv yayınlarına çıkmanızı sakıncalı görmekteyiz…Ancak yine karar Önderimizin ve sizindir…Kemal Aydın’dan ve Ali Özoğlu’ndan birer tane daha olsaydı keşke, ama yok… yok yok.. Öncelikli görevimiz sizi gücümüzün yettiğince korumaktır… ” ifadelerini bulunduğu,

-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 20.02.2007 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen e postada; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır… Türk Yurdu içerisinde, oluşturulmak istenen "etnik ekalliyet" kümeleri, büyük bir ihanetin pençesindedir ve Sevr Antlaşması'nın önümüzdeki günlerde önümüze konulması ile, büyük bir oyunun parçaları olmaktan geri kalamayacaklardır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Neriman AYDIN tarafından 21.02.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi, Büyüğümüzle görüştüm pazar günü müsait sizlerle görüşecek, aklınıza takılan, sizi rahatsız eden tespitleriniz, sorularınız varsa yazmayı unutmayınız...Bilgilenmek istediğiniz her konuyu da ayrıca not ederseniz, sizler için hepimiz için çok daha faydalı olacaktır…biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..Büyüğümüz Kemal Aydın bey adına teyzeniz olarak sevgilerimizi gönderiyoruz ... ” şeklinde beyanların yer aldığı,

-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 06.03.2007 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzeciğim, Cuma günü ile ilgili olarak sizin ve Büyüğümüzün ve Selda‘ nın isimlerini yazdırdım. Sizleri Atamızın mezun olduğu Harbiye de görmekten, sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum. ” şeklinde beyanların yer aldığı,

19 nolu Cd içinde; DSCF1597.JPG, DSCF1631.JPG, DSCF1681.JPG ve PICT0056.JPG isimli resim dosyaları içerisinde şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin mezuniyet töreninde çekilen fotoğraflarının bulunduğu saptanmıştır.

c-Telefon Görüşmeleri

[değiştir]

Tape No:6725, 31.01.2008 tarihinde Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “Ali (Durmuş Ali ÖZOĞLU) amca gelecek mi acaba yakında, ona göre planımız vardı da arkadaşlarla” dediği,

Tape No:6591, 02.03.2008 tarihinde Kemal AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; hal hatır sorulduktan sora N. ÇALIKUŞU’nun “Yarında benim için kritik bigün olacak Kemal amca herhalde, yarın Özel Kuvvetlerden seçmeye geliyolar ya 3 ünde ya 13 ünde geliyolar tam olarak bilmiyoruz onuda” dediği, K. AYDIN’ın “Olur bakalım acelesi yok olur herşey bugün olmazsa Özel Kuvvetler yarın olur yani acele yok” dediği, görüşmenin sonlarına doğru K. AYDIN’ın “Arkadaşlarını öpüyorum , Sağol Mehmet Ali Komutan sizi öpüyor yolunuz açık olsun yavaş gidin emniyetli gidin sizi öpüyoruz” dediği,

Tape No:6742, 16.04.2008 tarihinde Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Neriman’ın Noyan’a “Özel Kuvvetler ne oldu?” diye sorduğu, devamında “Hafta sonu burdaydılar görüşemedik ama hafta içi gelecekler. Herhalde bu hafta inşallah görüşeceğiz dedim, çocuklar da seni çok özledi genç kumandanlar. Valla ben de onları özledim diyor. Yine senden ders görecekler anlaşılan dedim. Sayelerinde bizde derslenmiş olacağız. Eğer dedi özel kuvvetle ilgili bir sonuç geldiyse üzülmesin çünkü o süreç devam eden bir süreç dedi. He yılgınlığa kapılmasın dedi.” dediği, Noyan’ın “Yok kesinlikle.” diyerek ümitsizliğe kapılmayacaklarını belirttiği, Neriman’ın “Bu şimdi. Onun da Eren’in de bekleyenler olmayabilir bu işi onun için bu süreç devam ediyor onlar hep gözetim altında oluyor sakın üzülmesinler dedi çokta sevgileri var size. Hem de gıyabında Eren’e de söyleyin dedi. Noyan Eren’e de ulaştırsın bu haberimi.” dediği, Noyan’ın “Tabi tabi tabi.” diyerek haberi Eren’e ulaştıracağını belirttiği, Neriman’ın yine “Üzülmesinler süreç devam eden bir süreç.” dedikten sonra Noyan’ın getirdiği bilgilerden oluşan ve toplam 22 sayfa tutan bir rapordan söz etikleri konuşmada, Neriman’ın “Valla teyzen size, senin, sen yazdın gittin kampa, teyzen ne çekti o raporu yazana kadar bi görsen. 22 sayfa. 22 sayfa, aman başım ağrıdı 10 gün yattım hastalıktan dedim bir daha rapor yazmayacağım bunlar bir şey getirmesinler bana. Çelebi’ye dedim sakın bir şey söylemeyin daha istemiyorum şikayet mikayet. Ama diyor şey, Neriman teyze bunları sana söylemek zorundayız yok söylemeyin baba dedim gidin başımdan. Olur mu Neriman teyze işte sen yazıyorsun biz getiriyoz ya, getirmeyin dedim ya. Ya kumandan dedim getirme ya, hastalandım dedim üzüntüden ama çok güzel oldu tabi sizin verdiğiniz bilgilerle Neriman teyzenizin kaleminden çok şık birşey oldu tarihe.” dediği, Noyan’ın “Sağol ellerinize sağlık.” dediği, Neriman’ın “Sayenizde. Biz size minnet borçluyuz, sizler bildirdiniz biz de yerine bildirdik. Çok güzel olacak inşallah. Hem çok başarılı kumandanlar olun hem çok başarılı devlet adamları olun biz sizi öyle görmek istiyoruz hem de milletine yön veren rehberler önderler olun inşallah.” dediği,

Aynı konuşmanın, Neriman’ın Noyan’dan yazdığı bir yazının propagandasını yapmasını istediği kısmında, Neriman’ın “Sen de ki, teyzem son bi yazı yazmıştı, arkadaşlarlan orayı okuyan felaket bir şey oluyormuş. Ne oluyormuş de, de ki Başbakan azledilmiş, öyle bir yazı yazmış, acaba ne var içinde diye. Tamam mı çok şık oldu. Valla Başkomutan bile çok sevmiş haberin olsun kumandan.” dediği, Noyan’ın da “Oldu tamam, ben arkadaşlara tembihleyim.” dediği, Neriman’ın “Eyvallah, orda birçok birşey yazdık bakalım, bakalım ne yapacaklar, çok şaşıracaklar bir sürü gerçek yazdık. Onlar bilgilensin diye, onun üstünden yürüsünler diye gençler genç kumandanlar genç nesiller. Biz beğendik büyükleriniz de beğendi.” dediği, Noyan’ın “Ne güzel. Bir de çok şık. Hakkaten şaşırıyor insanlar, maalesef yani uzak oldukları için inandırıcı gelmiyor kimilerine de.” dediği, Neriman’ın örgütsel propagandanın etkili olmasının sağlanması bakımından görevler yüklendiği anlaşılan Noyan’a “Evet şaşırıyorlar, hayal geliyor. Eyvallah teyzem, sizler inandıracaksınız. Hep birlikte inandıracağız teyzem hep birlikte.” dediği, Noyan’ın da kabullenerek “Evet Neriman teyzeciğim.” dediği,

Tape No:6643, 19.05.2008 Kemal AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Bizde Eren komutan Haydar, Çelebi komutan evde oturduk aç karnımızı doyurduk sabahtan beri evde konuşmaktan şimdi çay demledik içiyoruz dedik ki gelsin o da gelsin” dediği,

Tape No:7221’de kayıtlı 25.05.2008 günü Yaşar TOZKOPARAN ile yaptıkları telefon görüşmesinde; Yaşar’ın “Değişecek mi?” dediği, Noyan’ın “İnşallah bilmiyom, bakıcaz yani, adamlar devleti çökertmeye çalışıyolar. İşte onla uğraşıyolar, sıra ona gelirse, en yakın zamanda inşallah. Biz de onu bekliyoruz yani. Biz de çalışmalarımızın ürününü görmek istiyoruz.” dediği,

Tape No:7222’de kayıtlı 28.05.2008 günü Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde; Noyan’ın “Hııı, buluşacan mı o elemanlarla?” dediği, Mehmet Ali’nin “O ooo elemanlar ev olmazsa yarın filan dediler, yani olmaz diyolar. Kızılay olmaz diyolar. Dışarı çıkıyom ben, Kemal amcayı görürsem öyle. Olmazsa eve giderim.” dediği,

Tape No: 7192, 30.05.2008 tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı görüşmede; Noyan’ın “Kardeşim ne yapıyon, Bu akşam Leventlere gidecem, Şey yapcaz dedik ya jeste gitcez…” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “He ayarlamış mı”dediği, Noyan’ın “Ya gitcez oraya oturacaz ayarlaması yok Yaşar da sınavları bitmiş, O da işte çıkacak saat 6 da onu da sokabilirsek sokacaz oraya dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Bi dakika onu sokabilecez derken kimi diyorsun ya” Noyan’ın “Yaşar ya bizim Yaşar”dediği,

Tape No:6662, 31.05.2008 Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı görüşmede özetle; K. AYDIN’ın “Şimdi bende çıktım Komutanlarda oturdular beni bekliyolar, Mehmet Ali Komutanla Noyan Komutan” dediği görüşme esnasında K. AYDIN’ın Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU ile buluştuğu ve telefonu Noyan ÇALIKUŞU’na verdiği, N. ÇALIKUŞU’nun “İlmen ve fikren işte hem Özel Kuvvetlere hemde inşallah Kurmaylık için çalışacaz yani” dediği D. A. ÖZOĞLU’nun “Kurmaylığa hazırlanıyosun değilmi, Aman onu ihmal etme, Kurmay olmazsan asla bu iş yürümüyo” dediği N. ÇALIKUŞU’ nun” anlattınız hakkaten dedikleriniz tamamiyle doğru mutlaka Kurmay olmak lazım evet” dediği, D. A. ÖZOĞLU’nun “Kurmay olmadımı bu iş yürümüyo yani siz kurmay olmazsanız olamazsanız biz nöbeti kime devredecez, Noyan şunu asla unutmayın, bunu arkadaşlarınızada mümkün olduğuncada anlatın hissettirin askerlik sadece üniformayla olmuyor, Kışlada görev yapmakla olmuyor, yani sizler Kurmay olacaksınız en iyi asker olacaksınız günü geldiğinde o üniformayı üzerinizden çıkartmanız gerektiğinde çıkartıp gene askerliğe devam edeceksiniz” dediği, daha sonra N. ÇALIKUŞU’nun telefonu M. A. ÇELEBİ’ye verdiği D. A. ÖZOĞLU’nun “Gözlerinden öpüyorum Mehmet Alicim, Noyanı sana emanet ediyorum, Noyan ın biraz daha böyle ayaklarının yere basması lazım, Onun içinde biraz daha senden ona sahip çıkmanı istiyorum” dediği,

Tape No:6762, 04.06.2008 Neriman AYDIN/Kemal AYDIN/X Şahıs’ın Noyan ÇALIKUŞU ile yaptığı görüşmede; Görüşmenin başında Noyan ÇALIKUŞU Kemal AYDIN’a eski okul komutanı ile ilgili bazı duyumlar aldığını söylemesi üzerine Kemal AYDIN’ın bu konuda gerekli notları alarak Neriman AYDIN’a vermesini söylediği ve telefonu Neriman AYDIN’a verdiği, N.AYDIN’ın “Ben senden alacağım bu arada KAHRAMAN diyor ki anneme iyi bakın GÜZEL GÜNLER YAKLAŞTI ONA GÖRE DİYO vallahı ..... seni diyo” dediği, N.ÇALIKUŞU’nun “Ciddimi” “Ya çok sevindim şimdi varya” “Ya sağolun bunu duymak benim için çok büyük bir ....vallahi çok mutlu oldum şimdi” “İnşallanh o günleri de göreceğiz” “MİMARLARI SİZSİNİZ NERİMAN TEYZE BU İŞİN BAŞ MİMARI SİZLERSİNİZ” “Yanınızda nasiplendik nimetlendik bizde” “biz size minnettarız SİZİN İÇİN CANIMIZ FEDA OLSUN” “Millet sizin gibi evlatları için bunla övünmeli yani söyleyecek kelime bulamıyorum inşallah bu günleri yaşadığımızda da büyük kutlamalar yapacağız” dediği,

Tape No:6670, 06.06.2008 tarihinde Kemal AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Geliyorsun de mi ?” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “ben yalnız direk şeye gidiyorum Kemal amca, Iıı şimdi arkadaşla o tarafta oturuyor,sizin o tarafta Çankaya ya Üniformalıyız üniformalıyım ben, Çelebi yanında demi” dediği,

Tape No:7223’de kayıtlı 12.06.2008 günü F.S. ile yaptığı telefon görüşmesinde; F.'nın "...çocuğum benim paşa olucan sen, paşa." dediği, Noyan’ın "Bak bazı şeyler yakın ha! za...az kaldı. Az kaldı. Aramızda kalsın, az kaldı baya. Mutlu günleri yaşayacaz, az kaldı milletçe." dediği, F.S.nün "Sen şimdi böyle düşündükçe, böyle konuştukça, sen orada olmanın hakkını veriyosun Noyan." dediği, Noyan’ın “Evet, evet” diyerek onayladığı,

Tape No:7224, 13.06.2008 tarihinde L.Ç. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; L.Ç.’ın "Yaramazlık yok dimi" dediği, onun "Yok yok yok, sen merak etme, o günler yakın, şey olacak yani, tamam mı?" dediği, L.'in "Hım, eyvallah kardeşim, görüşürüz." dediği, onun "Sen merak etme, tamam mı? Ben bir şeyler biliyorum, bu konularda ilgileniyorum biraz onlarla tamam." dediği, L.’in “Hı hı, inşallah” dediği,

Tape No:7225, 13.06.2008 tarihinde X Şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; X Şahsın "Nerdesin sen." dediği, Noyan’ın "Dikimevindeyim de. Siz kalabalıksınız, ben gelmeyim ya. Çelebi’lere gitçem, Çelebi’de kalacam. Kaç kişi var evde yarın, 60 kişi var mı?" dediği, X Şahsın "Bilmiyorum, 60 olmayabiliriz ya, 50 kişi falan olabiliriz, konuşuruz yarın ya, olmaz mı? Şimdi bi şey söylemiyim yani" dediği,

Tape No:7407, 01.07.2008 tarihinde Önder KOÇ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Önder’in “Oğlum bu ne iş lan? Neriman AYDIN ı da almışlar. Kemal AYDIN, Neriman AYDIN. Gözaltına almışlar oğlum” dediği, Noyan’ın “Kim almış?” demesi üzerine Önder’in “Savcıya şeye götürüyorlar oğlum adliyeye götürecekler dört saat evlerini aramışlar. izle izle hemen aç kanalları da izle.” dediği, Noyan’ın “Allah kahretsin isimler doğru mu bak.” dediği,

Tape No:7408, 01.07.2008 tarihinde VOLKAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Volkan'ın "Ben Volkan, Mehmet Ali'nin abisiyim nasılsın? Şimdi olanlardan haberin var mı? Şimdi bu hani arada sırada görüştüğümüz. Açık konuşmak istemiyorum. Durumu, söz konusu Mehmet Ali'ye de ulaşmaya çalışıyorum, sana ulaştım şu an. Bir sorun yok dimi sende?" dediği, Noyan’ın "yok bende yok Çelebi'de de olmaz." dediği, Volkan'ın "Neye göre söylüyorsun bunu?" dediği, Noyan’ın "Şu an müsait değilim, olmaz abi sorun olmaz." dediği, Volkan'ın "Peki sizin herhangi bir resmi bir bağlantınız yok demi? Yani herhangi bir yere geçmiş isminiz filan yok. Sadece görüşme düzeyindedir, görüşme düzeyindedir… Yalnız şey, Noyan bu işlerden uzakta durmanızı rica ediyorum. Mehmet Ali ye de söyle bunu, ben onu uyarmıştım bi kere, bi daha uyaracam telefona ulaşamıyorum şu an ona tamam mı” dediği,

Tape No:7410, 01.07.2008 tarihinde A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; "Tabi abi şu an bi durum yok zaten. Kemal amca o aramaları yaparken, saat, bunlar biliyorsun böyle erken saatlerde damlıyorlar, 7’de gelmişler Neriman teyzenin evine de 7’de gelmişler. Kemal amcanın Konutkent’teki evine de 7’de gelmişler. Kemal amcam çok rahatmış, bir ay sonra göreceksiniz demiş, bir ay sonra göreceksiniz demiş. Bir ay sonra başbakan olarak görüşeceğiz demiş” dediği,

Tape No: 7411, 01.07.2008 tarihinde Eren MUMCU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; göz altına alınan Neriman ve Kemal AYDIN hakkında konuştukları, bu çerçevede N. ÇALIKUŞU’nun “Neriman teyzemin bi kaç not defterini almışlar ama onlar güvende sorun yok ONLARI YOK EDEMEYECEKLER. Çünkü Kemal emcam sabah o hadise yaşanırken Kemal amcamın evine jandarma subayı gelmiş geçmişler bir odaya şu tutanakların kopyasını biz de istiyoruz demiş anlatabildim mi. ONLAR GARANTİ DE YANİ…DEVLETİN HABERİ VAR..” dediği,

Tape No:7412, 01.07.2008 tarihinde Y. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “Tamam mı kesinlikle üzülecek bi şey yok BUNLARIN SONLARI GELDİ SONLARININ GELMİŞLİKLERİNİ YAPIYORLAR ŞU AN” “Şimdi ben ALİ AMCAYI DA GÖRDÜM Ali AMCA kapıdan içeri girdi Televizyonda Gördüm GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ İLE TAKIM ELBİSESİ İLE İÇERİ GİRDİ” “Tamam mı kesinlikle sorun yok zaten Kemal amca şey demiş kesinlikle gittiğim yer...sadece mahkemeye gelin KALABALIK gelin” “Dedi he onu da inşallah bizde gitmeye çalışacaz Bu Askerliğin de Bu Tarafını da Sevmiyorum Zaten Anlatamazsın İnsanlara” “SIĞIR ..SIĞIR HEPSİ ZATEN” “….O Millete Mal Olmuş Bir İnsan İkisi de onlar milletin insanları onlar” “Mustafa Kemal gibi NASIL MUSTAFA KEMAL İ ZİNDANA ATTILAR nasıl abicim?” “İnsan sıkılıyor biraz ama üzülme yani BU İŞTE DEVLETİN SATILMIŞLIĞINDAN SATILMIŞLIĞINA ÜZÜLÜYORUZ yani” dediği,

Tape No:7422-7423, 01.07.2008 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU’nun Önder KOÇ’tan “AmaÇlari isimleri duyurmak ortak halki isimlere aliskin hale getirmek ve bilimum her kesimi ki bunlar hükümet yanlilari, darbe karsitlari, inan bana o greenpeaceçiler bile isimlere karsi istemli veya degil cephe alacaklar NE YAPMALİ ACİL BU BOSLUKLAR DOLDURULMALİ” şeklinde mesaj aldığı,

Tape No:7420, 01.07.2008 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU’nun Önder KOÇ’tan “Simdi sorusturma kapsaminda Tolon, eruygur pasalar ato baskani sinan aygün ve söylediklerim gözaltinda evleri 4 saat arandi” şeklinde mesaj aldığı,

Tape No:7421, 01.07.2008 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU’nun Önder KOÇ’a “Tamam sagol.kardsm eminim ki sorun yok.sadece gozalti.onlara bsy yapamazlr” şeklinde mesaj attığı,

Tape No:7413, 02.07.2008 tarihinde Eren MUMCU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; E. MUMCU’nun “…var mı senle ilgili bir sıkıntı” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Yok yok ya sorun yok” dediği, E. MUMCU’nun “Tamam ben bekliyorum hala ya işte dedim ya dün O bi haber verecek te” “Daha dün işte İstanbul’a geçiyorum dedi muhtemelen gitmiştir o şeye Emniyet Müdürlüğüne falan” “Bakalım işte ondan haber bekliyorum ....” dediği. N. ÇALIKUŞU’nun “.... Ali amcayıda gözaltına almışlar ya” “Ama o halletmeye gitti oraya herhalde” dediği, E. MUMCU’nun “Şeyde var diğer Paşamızın da şeyi var işte avukatlık mavukatlık muhabbeti var ya” “Halleder belki halledebilir” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Oğlum bu olay iyi oldu demiyorum ama iyi tarafından bakın bu olay hızlandı yani bunlara bişi olmaz merak etme” dediği, E. MUMCU’nun “i…. yarısı fettullahçı zaten götverenlerin” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “TABİ TABİ” “Aslında benim burda maruz kaldığım bi şeyler bi şeyler varda önceden de olan şeyler ben sana onlarıda anlatırım” “…mektup olayı falan filan” “…mektup olayını da bana yıktırdılar da” “S… AĞIZLARINA YA Bİ MEKTUP YAZMIŞLAR İŞTE Bİ TANE O… ÇOCUĞU KİM OLDUĞUNU BİLİ...” “OKUL KOMUTANLIĞINA YAZMIŞ YA” “…benim ağzımdan yazmış beni zan altında bırakacak şeyler yazmış anladın” “Bu konularda aktif bir insanım ya düşüncelerim falan insanları rahatsız etme düşüncesi” “Onları onlar bizim tayfaya hepsi Hamza abi de var Hamza Demir biliyon dimi Hamza abiyi” “Daha geçen cumartesi beraberdik oturuyorduk işte” “O Milli MHP nin başında ki adama şey gönderdi haber gönderdi senin koltuğunu ben yıkacam diye ondan aldılar onu” dediği,

Tape No:7414, 02.07.2008 tarihinde A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “Maksatlı yani onlar orda rahat etmeleri zaten onlar o işlere alışıklar Ali amcam Hatice ablam o işlere alışıklar zaten onlar maksaktı olarak oraya girdiler onlar rahatlarını sağlıyorlar ve çok da az bir süre kaldı tabi inşallah” “YA BU HİÇ BİR ŞEY TESADÜF DEĞİL BU SİYONİSTLER BU AŞAĞILIK AMERİKALILAR 4 TEMMUZ 2001 GÜNÜ 2003 GÜNÜ PARDON 4 TEMMUZ 2003 GÜNÜ SÜLEYMANİYE’DE Bİ AŞAĞILIKLARINI GÖSTERDİLER” “4 TEMMUZA GETİRDİLER BUNU BİDE 4 TEMMUZDA ZANNEDİYORUZ YUSUF ABİ ÖYLE DEMİŞ 4 TEMMUZDA HER HALDE MAHKEMEYE ÇIKARICAKLAR” “Yok A. abi biz biz tarafında bişi yok olsaydı zaten bugüne kadar bizde götürürlerdi bizde şeref duyarız öyle bir şeyden” “Bu okulda bazı şeylere maruz kaldım ben bunları Kemal amcayla paylaştık” “Ama onun tabi onun bi iftira olayları oldu imanı eksik olanlar işte bu malesef içinde haset kin dolu insanlar iftiralar attılar bir mektup olayı falan çıkardılar isimsiz mektuplar göndermişler bunu bana yüklemeye çalıştılar ben tabi bunun üstesinden geldim bölük komutanımı da inandırmışlar benim amirimi bölük komutanına da işte kuşluk yapmışlar tabiri caizse ispiyon yani asılsız olan bir şeyi gitmişler söylemişler bölük komutanını inandırmışlar vay senin çetelerin falan var demişler işte Noyan ın çeteleri var sınıf okullarında bu işlerle uğraşıyor falan tabi diğer arkadaşlarda böyle bir şeyin olduğuna inanmıyorlar bende zaten onlarla konuşuyorum arasıra MUSTAFA KEMAL İN YALNIZLIĞINI GÖRDÜM ŞİMDİ KEMAL AMCAMDA NERİMAN TEYZEMDE O MÜBAREK İNSANLAR MUSTAFA KEMALİN HAYATINI BİRE BİR YAŞIYORLAR BİRE BİR ONUN HAYATINI YAŞIYORLAR” dediği, A.’nin “İnşallah onun kadar başarılı olucaklar” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Eyvallah A. abi şimdi Kemal amcamın ismi hakketten değil yani tesadüf değil ben bunu düşünüyorum Kemalin askeriyiz” dediği, A.’nin “Geçen gün Neriman ablam bi şey vermişti MEHMET DUMLU’nun” “.... okuyorum” “Orda da o Azizim öyle diyor” “Hiç bir insana tesadüfen verilmez hiç bir isim hiç bir insana tesadüfen verilmez” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabiki abi evet onlar tabi biz onların söylediklerine iman ederiz onlar Allahın veli dostları biz ancak iman ederiz başka bi şey yorum yapmayız o konularda isimler tesadüf değildir inşallah bizim ismimizde tesadüf olmaz” “….Kemal amcamda demiş ki hiçbir yere gelmeyin emniyetle ilgili karakola şuraya buraya mahkemede çok olun çoğalın demiş mahkemesi” dediği,

Tape No: 7415, 03.07.2008 tarihinde Hatice BAHTİYAR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Hatice’nin Noyan’a nasıl olduğunu sorması üzerine Noyan’ın “Ya iyiyim şükür işte devletin içine düştüğü felaket uçurumunu yaşıyoruz Hatice abla.” dediği ve bir süre yürütülen soruşturma kapsamındaki gözaltılar dan bahsettikleri, devamında Hatice’nin “... telefonlarına dikkat et” “…dikkat et şeylerinize telefonlar arıza yapıyor” dediği, Noyan’ın “Anladım. Telefonlar arıza yapıyor anladım ” dediği,

Tape No:7416, 03.07.2008 tarihinde İsmet..? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; aralarında bir süre Noyan ÇALIKUŞU’nun tayin konusu hakkında konuştukları, devamında Noyan’ın “Şey komutanım yayın evinin sahiplerini aldılar” dediği, İsmet’in “O ben bugün görüştüm Ali beyi almışlar Türkiye üzerine çok büyük oyunlar oynuyorlar fakat bizim Genel Kurmayda da iş yok neyse bi şey çıkacağından da değil” dediği, Noyan’ın “GenelKurmay boş durmuyordur bence boş durmuyordur komutanım genel kurmay. BENCE BOŞ DURMUYORDUR KOMUTANIM BOŞ DURURSA ÇÜNKÜ DEVLETİN DİBİNİ OYUYORLAR GENELKURMAY ŞİMDİ BOŞ DURURSA YANDIK YANİ” dediği, İsmet’in “alttan tepki gelir o general kendi menfaati için bu böyle olmaz. bu böyle olmaz ya.” dediği, Noyan’ın “Yoksa vatanı kaybedicez yani vatanı bölecekler bunlar ....” dediği, İsmet’in “yok ...bu vatanı .... bu ülkeyi kurtardı da ...... bunlar böyle adamlar BÜTÜN ÜMİT SİZLERDE KARDEŞİM.” dediği, Noyan’ın “BİZ KEMALİN ASKERİYİZ KOMUTANIM” dediği,

Tape No:7417, 07.07.2008 tarihinde Eren MUMCU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın "...Bak dışarı çıkmaları için bizim ifademiz lazım tamam mı. Bizle konuşuyo ya Kemal amca Neriman teyze, hep bizle konuşuyorlar. Kemal amcayı Silahlı Kuvvetlere girmeye çalışmaktan içeri atmışlar anlıyon mu. Biz de diyecez böyle suç örgütüne üye değiliz falan. Öyle yapacaz yani bu işi." dediği, Eren’in "Şimdi ben görüştüm, bizim takım komutanı var, iyi. Biraz dilekçeyi söyledim, biraz telaşlı, o şimdi ortalığı." dediği, Noyan’ın "Abi sorun yok ya o kadar sorun yok. Yusuf abi için sorun yok, şimdi sana açıklayamıyorum telefonda. Telefon ...yapıyor tamam mı. Şimdi sana açıklayamam, onun için, sorun yok yani, kimse kim önemli değil, anlatabildim mi. Ama sen kimseye söylemeseydin keşke. Beni de bugün herhalde gelip alacak burdan Yusuf abi. Bugün Ankara'ya giderim, sonra İstanbul'a giderim. Evet, haricilerin yanında değil mi?" dediği, Eren'in "Yanımda yanımda da ona gerek var mı, hariciye?" dediği, onun "Yusuf abi bayağı rica etti, zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık, tamam" dediği,

Tape No:7418, 07.07.2008 tarihinde Hamza DEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; aralarında bir süre hal hatır sorduktan sonra Noyan’ın “Sen biliyon demi durumları” dediği, Hamza’nın “He he biliyo yook” dediği, Noyan’ın “Bizim bi gelme durumumuz varda istanbul’a gitme durumumuz var…İstanbul’a gelme durumum var şeyle ilgi. Alıkonmayla ilgili. Sorunum yokta ifade sadece Kurtarmak için kurtarmak için. Üçümüz bide Yüksekova’daki. He bi o bide Yüksekovada varya bizim bitane Trabzonlu tayinde gitti onla işte gitme durumumuz var” dediği, Hamza’nın “Anladım gardeş bi görüşelim de öyle gidin” dediği, Noyan’ın “O Yusuf abi halletti onu Hamza abi Yusuf abi halletcek onu avukat” dediği, Hamza’nın “Ha tamam çünkü ben sizi tanımıyom dedim hiçbirini tanımıyom dedim isim vermedim sorabilirler sorarlarsa öyle bi görüştük ama ismini falan sormadık deyin geçin ya yani Yusuf halleder gerçi de” dediği, Noyan’ın “EE BÜYÜĞÜMÜZ ÖYLE DEDİ Mİ ŞUAN İÇERİDE” dediği, Hamza’nın “Yok onlan ... içeri girerken görüşemedik biz nezarette beraberdik zaten benim ifadeler şede Yusuf biliyor nasıl verdiğimi” dediği, Noyan’ın “Tamam o halledder o halledecek zaten” dediği,

Tape No:7226, 08.07.2008 tarihinde O.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın "Biniyoruz tanklara, atıyoruz sallıyoruz bakıyoruz, silahlarla uğraşıyoruz işte. Evet tanklar büyük bir silah zaten ya" dediği, O.E.’ün "Ha Ankara'nın yolunu biliyor mu ha." dediği, Noyan’ın "Tabi tabi, Ankara, onların hepsi biliyor zaten o onların yaradılışında var zaten" dediği, Noyan’ın hatırını sorduğu O.E’ün “Çok şükür iyiyiz ya, nasıl olalım, yarımız iyi yani. Öyle değil mi. Yarımız iyi, öbür yarımız da inşallah az kaldı.” dediği, Noyan’ın da “Evet evet, iyi olacak.” dediği, O.E.’ün “bir şey kalmadı inşallah” dediği,

Tape No:7419, 11.07.2008 tarihinde Y. E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; aralarında bir süre günlük konuşmalar yaptıktan sonra Y.E.’in “... şimdi Lüleburgaz tankçı birliği mi senin şeyin” dediği, Noyan’ın “Benim tankçı birliği iyi ki tankçı birliğiymiş” dediği, Y.E.’in “Valla gelde bizi tanka bindirde şöyle bir gezelim ya” dediği, Noyan’ın “Eyvallah eyvallah TANKLAR ZATEN ZİYARETE GEÇER YAKINDA” dediği, Y.E.’in “Şimdi ne derler dolmuşa biner gibi ... bi de çelebide beni helikoptere bindirsin.” dediği,

Tape No:7227, 14.07.2008 tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Mehmet Ali’nin “Napıyorsun kardeşim” dediği, Noyan’ın “Burada, sorma, yani herkes soruyor gazetelere çıkmışın falan diye. Anlatıyorum AKP’ye oy vermeseydiniz, işte verdiğiniz oylar böyle bu işe yarıyor. AKP’ye verdiğiniz oylar bu işe yarıyor, tamam.” dediği, Mehmet Ali’nin “Bu işe yarıyor” diyerek onayladığı, Noyan’ın bu kez “Öyle işte. Bayağı psikoloji savaş yürütüyoruz ya.” dediği,

Tape No: 7205, 31.07.2008 tarihinde M. Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun Tugay komutanıyla kendisi hakkında basında çıkan haberler ile ilgili bir görüşme yaptığını, sözü edilen bu konu ile ilgili olarak K. AYDIN’ın da bahse konu Tugay komutanı ile bir görüşmesinin olduğundan bahsettiği, bu çerçevede Noyan’ın “Kemal amca ya ne yapmış bizi ya valla var ya derya yapmış adam bizi.” dediği, M.Ali ÇELEBİ’nin “Kemal amcayla da görüştüler de ben daha tam ne konuştuklarını bilmiyorum sen öğrendin.” dediği, Noyan’ın “Görüşmüşler iyilermiş iyilermiş…Adama oturduğu yerden böyle bir selam çaktı böyle anasını satayım eliyle çok sağlam çok sert bir selam çaktı böyle yani. 3-4 tane yerde oturdu böyle çok anlamlı bir selam verdi bana. O Mustafa Kemale selam verdi onun düşüncelerine selam verdi” dediği, M.Ali ÇELEBİ’nin “Eyvallah sağol kardeşim ya sağol itibar itibar gören insan olduk ya valla sayelerinde.” dediği, Noyan’ın “Komutan Ergenekon diye şey yaptı sordular ya Noyan neymiş falan dediler tamam mı ne olmuş falan he Ergenekon ya falan demeye ... tamam mı şaşırdılar adamlar varya şok oldular şok” dediği, M. Ali ÇELEBİ’nin “Onlar afallar sana dokunamazlar” dediği, Noyan’ın “Tabiki bölük Komutanı durumdan haberdar Genel Kurmay Başkanı durumdan haberdar dedim. Tanıştığım insan tanıştığım insanlarda dedim insanlarda koruyorlar Özel Kuvvetler vasıtasıyla koruyorlar dedim sorun yok dedim” dediği,

Tape No:7232, 01.08.2008 tarihinde Hamza DEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Hamza'nın "Komutanım bu telefon benim. Bu özel, kimsenin üstüne de kayıtlı değil. Artık bunla görüşürüz. Bir tane de Çelebi'ye aldım." dediği, Noyan’ın "Öyle mi, ha iyi yapmışın ya." dediği, Hamza'nın "Aynı numara, sonu 70." dediği, Noyan’ın "Bundan benim de almam lazım." dediği, Hamza'nın "Ya bizim H. var ya H.'ın babası yapıyo, ona ben telefon açıyım da bir tane de sana ayarlasın. Hacıbektaş’tan ayarlıyorlar." dediği, Noyan’ın "Tamam, Çelebi’ye verirsin, sen uğraşma, Çelebi halleder o zaman." dediği,

Tape No: 7210, 07.08.2008 tarihinde M. Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; bir müddet günlük konuşmalar yaptıktan sonra, Noyan ÇALIKUŞU’nun Neriman AYDIN ile görüştüğünden bahsettiği, M. Ali ÇELEBİ’nin Noyan’a Kemal AYDIN’ı cezaevinde ziyaret edip etmeyeceğini sorduğu, Noyan’ın Neriman AYDIN’ı kastederek “Ya söyledim de yok dedi gitme dedi sakın gitme dediler Neriman teyze.” dediği, M. Ali’nin “Hı yani herhalde şeyden dolayı tamam anladım yani şuanki şeyinden dolayı...” dediği, devamında Noyan’ın “neyse zafer bayramını bekliyoruz şimdi. zafer bayramımızı severiz zafer bayramını severiz yani türk milletinin zaferi.” “şimdi dinleyen p… var ya şimdi misafir telefona misafir oluyolar kulak misafiri oluyolar ya.” dediği, M.Ali ÇELEİBİ’nin “türk milletine hizmet edenleri dinliyolar. hainleri dinlemiyolar.” dediği, Noyan’ın “tabi tabi onlar hainler hainleri dinlemez zaten.” dediği, M.Ali’nin “neyse biz buradan onları uyaralım da. belki düzelirler.” dediği, Noyan’ın “eyvallah eyvallah bilsinler eyvallah kardeşim aynen ona göre davransınlar ki ... şimdi pişmanlığında artık ya hainliğin pişmanlığı affolunmaz yani.” dediği, M.Ali’nin “İHANETİN CEZASI ÖLÜMDÜR UNUTANLARA ÖNEMLİ BİRAZ HATIRLATMA” dediği,

Tape No:7211, 09.08.2008 tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ/YETER ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M. A. ÇELEBİ’nin “Kardeşim 30 Ağustosta burdasın yani” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Bakalım inşallah ya” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “TANKLARLA MI GELECEN BEŞ GÜN ÖNCEDEN ÇIK O ZAMAN HELİKOPTER İŞ BİRLİĞİ TANK HELİKOPTER İŞ BİRLİĞİ YAPALIM SENİNLE” “YANİ BU ODADAN SONRA RESMİ BİR İŞ VAR YA ONU SÖYLÜYOM BEN” “RESMİ GEÇİTTE TANK GEÇMİYOR MU GEÇİYOR” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “TABİ ŞİMDİ BAŞBAKANA CUMHURBAŞKANINA RESMİ GEÇİT YAPACAĞIZ” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “RESMİ BAŞBAKANA CUMHURBAŞKANINA” dediği,

Tape No:7212, 10.08.2008 tarihinde Mehmet ALİ ÇELEBİ/RUKİYE ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “250 yeter mi” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Ya o kadar fazla aslında bende bulurum burda Noyan 250 fazla ya” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tamam yeter sen şey yapma sen bulu ver ben gönderirim sen hiç şey yapma tamam mı” “…ben çift maaş alacam param var ya paramız var sorun yok tamam mı sen sen hiç şey yapma” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Kendini sıkmadan gönder yani ne gönderiyorsan” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “…birde Hasan abi Hamza abi aramıştı” “Görüşemiyoruz falan Hamza abi aramıştı seni” “Görüşmek istiyor seninle” “Birde hat aldı mı sana telsim hat” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Ya başka bir hat var bende ya onumu diyon ondan mı görüşelim diyon” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “He isimsiz hat” “Ondan bana da tedarik ederseniz iyi olur ya ben ...” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Benimkini sana yollayayım ben kullanmadım onu sanada tedarik edelim onu Haydar ayarlıyor zaten tamam ben Haydara bugün söylerim” dediği,

Tape No:7382, 11.08.2008 tarihinde Hamza DEMİR’e “Eyvallah Hamza abi.senin gibi asil bir Turk evladinin hizmetinde olmak serefimizdir.yarin mesaiden sonra hallederim” şeklinde mesaj yazdığı,

Tape No:7215, 11.08.2008 tarihinde Mehmet ALİ ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “…şey diyecem Hamza abiyle görüştün mü sen” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Arayamadım ya Noyan yoğunum baya da” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Beni işte aradı bugün aradı işte bikaç gün önce de aramıştı” “Ben tahmin ettim işte heralde dedim yardıma ihtiyacı var dedim” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Anladım ona bi şeyaparız ya” “Ben hallederim” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Hayır olum… bende para var göndeririz biraz ona yetcek seviyede göndeririz” M. A. ÇELEBİ’nin “Ya yok ben tamam karışma ben hallederim” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Yok yok ben ben gönderecem sana abi sen olmaz ben gene bi 250 falan gönderirim” “Olum sakın bak ben gönderecem ben gönderecem sen zamanında çok verdin sen karışma” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “…bizimkiler de Kemal amcayı görecekler bakalım yarın” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “…iyi ben Neriman teyzeyi arayım mı şimdi Neriman teyze almış mıdır eline geçmiş midir şey” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Bilmiyom ki Cezmi abi söyledi mi söylemedi mi Cezmi abiye söyledim söyleyecem diyodu ama valla bilmiyom aldı mı almadı mı acaba şimdi direk sormak da böyle hani biraz garip oluyo yo de mi” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Neyse ben Neriman teyzeyi arayım da” “Şu iki tane hapisane var Muratlı da” “Hangisi diye soracam” “Ve saatleri de iyice sorsunlar haftas onu olabilir mi diye” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Sadece salı bi saat bi de biliyo musun” dediği,

Tape No:7383, 12.08.2008 tarihinde Hamza DEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “Bankamatiğe gidecem şimdi ben” “Ne kadar göndereyim sana ne kadar lazım” dediği, H. DEMİR’in “Gardaş bak hele ödeyebileceğim ufak tefek bir şey olursa yeter Kayseri(ye gidip geri gelecem çocukları geri getirecem ya ...” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Yok ayıp ediyon abi” “Maddi manevi biz her türlü desteğimizi türlü desteğimiz yanımız beraberimizde yani” “Bende olmazsa sen vericen anlıyon mu bu işler böyle” dediği,

Tape No:7233, 14.08.2008 tarihinde Yaşar TOZKOPARAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın "Hamza abiyle görüşüyorum işte Hamza abi var ya. O, işte, zor durumda adam." dediği, Yaşar'ın "Abi nolucak ya. Yani hala bekliyoruz öyle." dediği, Noyan’ın "Tamam, Zafer Bayramını bekliyoruz işte. Zafer Bayramı ya 30 Ağustos. Hani Yunanı denize dökmüştük, tabi. Misafirler var şimdi telefonda da, yanlış bir şey anlamasınlar yani, yoksa biz severiz, Başbakanımızı ya Cumhurbaşkanını severiz yani, onlar yanlış anlamasınlar.” dediği,

Tape No:7234, 23.08.2008 tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Mehmet Ali’nin “Kemal amca bizi böyle yetiştirdi” dediği, Noyan’ın “Aynen ya, valla yatıp kalkıp Kemal amcaya şükrediyorum ya.” dediği, Mehmet Ali’nin “Valla baya özledik bi çıkamadı ya, inşallah çıkar. Vallahi bunlar da bi çıksa inşallah, alırız onları ordan helikopterle.” dediği, Noyan’ın “Alıcaz.” diye onayladığı,

Tape No:7237, 23.08.2008 tarihinde Hamza DEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; konuşmanın başında 30 Ağustos'ta Ankara'ya gideceğinden Hamza'nın da Ankara'da olduğundan bahsettikten sonra Hamza'nın "Bunlar, bunlar. Türk Milletini sattılar ha. Türk Milleti boş değil, bunların anasını ağlatacak hepsinin, dur." dediği, Noyan’ın, "Eyvallah, eyvalah. Hepsinin, hepsinin, bekliyoruz bakalım, Zafer Bayramını bekliyoruz işte." dediği, Hamza'nın "Valla yeni gelenden de ümidim yok. Yeni gelenden de ümidim yok." dediği, Noyan’ın,"Yok yok yok, sakın öyle düşünme ha, anladın mı." dediği, Hamza'nın "Sen diyosan tamam, öyledir, tamam gardaş." dediği,

Tape No:7238, 23.08.2008 tarihinde Oğuz ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın “Eş dost bi isimler vardı da onlarla görüştüm. He. İnsanlarla muhabbetteyiz diyalogdayız yani sürekli. Kemal amca gibi” dediği, Oğuz’un “Evet. Demi devam.” dediği, Noyan’ın “Evet.” diye onayladığı, Oğuz’un “Adamlar güzel yerinden yakaladı bizimkileri. Çok sevdiler, bırakmıyolar baksana.” dediği, Noyan’ın “Evet. Bırakmıyolar, gerçi bizim de biz de çok seviyoruz canım, biz herkesi seviyoruz bu ülkede.” dediği, Oğuz’un “Biz sevdiğimizi öldürüyoruz.” dediği, Noyan’ın “Öyle tabi biz öyle.” diye onayladığı, Noyan’ın “Onlarınki şey oldu yani bi köşeye çekilme.” dediği, Oğuz’un “Kamp oldu kamp.” dediği, Noyan’ın “Evet evet.” dediği, Oğuz’un “O yüzden bekliyoruz derin bi sessizlik içinde. Her gün daha sessizleşen bi ortamda. Evet evet, baya sert geçecek herhal.” dediği, Noyan’ın “Nuh tufanı gibi yani. Fırtına öncesi sessizlik.” dediği, Oğuz’un “Evet evet, yani her geçen gün daha sessizleşiyo.” dediği,

Tape No:7239, 27.08.2008 tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın “Ya oğlum, Ankara’da kal da bak. 30 Ağustos önemli, 2 gün kaldı, 30 Ağustos önemli yani. Ankara’da bulunman önemli.” dediği, Mehmet Ali’nin “Önemli evet.” diye onayladığı, Noyan’ın “Napıyım ya, abi komando olmam lazım ya, onu anladım. Yani burda olmaz tankçı. Komando kursuna gitmem lazım. Gerçi Ali amcayla konuşmak lazım bu hususları ama. Ona sor, Kemal amcam ona sor falan demiş çünkü.” dediği, Mehmet Ali’nin “Olursun sen merak etme. En iyisi Komando Özel olucan, başka çaren yok.” dediği, Noyan’ın “Komando abi başka çaresi yok. Ya da Özel Kuvvetler. Almazlarsa komando olma şansım var yani.” dediği, Mehmet Ali’nin “Ordan özel olucan ya, olursun olursun.” dediği,

Tape No:7240, 29.08.2008 tarihinde H.C.Ü. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.'ın "İnsanda böyle bir ağırlık başladı, bende böyle bir mutsuzluk demeyim de, böyle bir çöküntü." dediği, Noyan’ın "Bir ağırlık demi, evet evet evet, inşallah bu akşam bekliyoruz bakalım, bu akşam. Bir şeylerden haberdar olursan hemen ara, telefonum açık." dediği, görüşmenin devamında isimsiz ve açık hat almaktan bahsettikten sonra "Dinliyor o... çocukları, telefonları da p.... Yarın artık devlet Mustafa Kemal'in çizgisine geldiği zaman, bizim elimize geçtiği zaman gerek kalmaz da, dinleyen minleyen kalmaz da. İşte öyle bir durum olmazsa, daha sonra olursa diye yani." dediği,

Tape No:7241, 30.08.2008 tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın "İktidar partisinin çelengini de koydular. Muhalefet partisinin çelengini de koydular. Bütün b... çelengini koydular." dediği, Mehmet Ali’nin "Temizleriz canım, önemli değil." dediği, Noyan’ın "Temizleyeceğiz abi, az kaldı da, bugün canım sıkkın ya, dün. Dün diyorum, daral geldi bana. Ve daralımda da haklı çıktım. Baksana bir şey olmadı daha." dediği, Mehmet Ali'nin "Aman ha, aman dikkat et Noyan'ım. Bak Kobra geçiyor burdan şimdi. Affetmezler ya." dediği,

Tape No:7242, 30.08.2008 tarihinde S… ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.’ın "Ben Google’dan baktım size. Çok tehlikeli, hiç bahsetmiyecem." dediği, Noyan’ın “Tamam aramızda kalsın. Tehlikeli evet, dikkat et." dediği, S.’ın "Senin ne işin var abi öyle şeylerle ya?" dediği, Noyan’ın "Sen, yok şey, onlar yalan dolan, şey. Onlar doğru olsa biz burda olmayız zaten." dediği, S.'ın "Ama yani yine de böyle kişilerle görüşmen pek iyi değil bence abi. Ha kendi fikrim yani." dediği, Noyan’ın "Yok, sen onu bilmezsin. Şimdi sen, şimdi onların içini bilmezsin. Tanıyacan zaten yakın zamanda hepsini." dediği, daha sonra toplumsalhaber.com'daki yazıları okumasını tavsiye ederek "Tamam mı, orda bütün bilgileri ordan elde edebilir, ora orası temiz güzel bilgi verir, tamam mı. Temiz güzel bilgi verir doğru verir." dediği,

Tape No:7244, 09.09.2008 tarihinde Eren MUMCU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın “Bizim yaptığımız itiraz vardı ya. Kabul olmamış. Ş…ler kabul etmemişler. Yani hala biz şeyiz yani, öyle bir suç var, hala biz şeyiz sanki, onlar da o yüzden içeride yatıyorlar işte.” dediği, Eren’in “Hı anladım. Gündemde var mı bir şey, Ergenekon muhabbeti?” diye sorduğu, Noyan’ın “Yargıtay Ergenekon falan diyor, yasallaştırmaya çalışıyor Yargıtay. Yargıtay şey ya satışı koydu. AKP’nin kapatılmasını isteyen Yargıtay satışı koydu yani.” dediği, Eren’in “Hı anladım.” dediği,

Tape No:7245, 10.09.2008 tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; "Oğlum yeter çıksınlar artık ya, canım sıkılıyor ya. Yemin ediyorum ya. Çıkalım şu mahkemeye biz de. Üniformalarımızla abi. O.. çocukları hala tutuyorlar onları, p.. herifler, a...koduğumun uyuzları ya. S..n gitsin o.. çocukları. O telefonu dinliyorlar, p..ler analarını s.., onların çocukları. Hesap soracağız onlardan, dinlesinler anasını s..." dediği, M. Ali Çelebi’nin "Belki iyi niyeti olanlar da vardır aralarında." dediği, Noyan’ın “İyi niyetli olanları s.., onların niyetlerini s.. onların, adam olsalar el koyarlar olaya p..kler." dediği, M. Ali Çelebi’nin "Yav kardeşim, eğer olumlu yanıt alırsam ben sana haber veririm." dediği, Noyan’ın "Tamam konuşuruz orda, telefonları, şey radyonun kenarına koyar, yine konuşuruz." dediği,

Tape No:7246, 10.09.2008 tarihinde B…. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.’ın “Ben böyle düşünüyom, askere girecem askere de, sadece şey olsun diye yani.” dediği, Noyan’ın “Harp Okulunu ne yaptınız şimdi, sildiniz mi kafanızdan” dediği, B’ın “Abi yani silmek zorunda kalıyosun. Çünkü şimdi dava var, davaya bakıyoruz işte. Mahkemeyle ilgileniyoruz ama yani diyorlar, şey değil. Yüksek İdare Mahkemesi, herhangi bir adalet falan beklemeyin diyorlar yani.” dediği, Noyan’ın “Doğru, neyse, o adalet merak etme o adalet tecelli edecek, sen merak etme, tamam mı abicim.” dediği, B.’ın “Kısmet işte, burda işte yine mahkemeyle ilgilenecez işte, ama olur olmaz, işte yine kendi hayatımıza bakacaz. Olmazsa artık bir şekilde ilerleyeceğiz yani.” dediği, Noyan’ın “Harp Okulunda adaletsizliğin daniskası var ama o adaleti tecelli ettirecez, sen merak etme.” dediği, B.’ın “İnşallah abi, neyse görüşürüz abi. Ben mutlaka bi ara uğrayacam yanınıza fırsat bulduğumda.” dediği, Noyan’ın “Şey, şey, diğerleri nereye girdi?” diye sorduğu, B.’ın “Şeyde, şey, K. şeye girdi, Balıkesir’e girdi, şey de nerde o, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi’ne girdi. Şey de Ali de, ikisi de makine mühendisliğine girdiler” dediği,

Tape No:7435, 13.09.2008 tarihinde Yaşar TOZKOPARAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “…ya telefonum kapalıydı aradın herhalde beni” dediği, Y. TOZKOPARAN’ın “..demin aramıştım 5 dakika önce” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “…kapalıydı telefonum konuşuyorduk ta Neriman Teyzenin yanındaydık” “Ankara dayım abicim ya geldik işte buraya selametle geldik” “Sen sen gelecen mi” “Bak Kemal amcamın çok selamı varmış bizlere” “İyi bak Çelebinin selamı var” dediği, Y. TOZKOPARAN’ın “.... şey ne oldu ya” “Mehmt Ali abinin şeyi tayin işi” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Kara Pilot Teğmen oldu artık” dediği,

Tape No:7436, 13.09.2008 tarihinde Hamza DEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H. DEMİR’in “Komutanım ben sabahınan şeydeyim Ankara dayım kardaş” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Çıkıyon şimdi bu akşam herhalde” “Yarın o buluştuğumuz kahvede mi oluyon” dediği, H. DEMİR’in “Nereye diyorsanız oraya gelirim” dediği,

Tape No:7437, 14.09.2008 tarihinde Eren MUMCU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “…Ankaradayım” “Çelebiyle beraberiz işte” dediği, E. MUMCU’nun “Boş boş dolanmayın ya çalışın ya” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “…yok lan boş dolaşmıyoz la ayıp ediyon güzel haberler alıyoruz ama” “Haberler güzel” dediği, E. MUMCU’nun “Ben Neriman teyzeyle konuştum dün” “Haberler iyi oda öyle dedi haberler iyi dedi” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Şimdi Hamza abiyle görüşecez şimdi Hamza abi gelecek” “Odadasın he dolaşacak biyerin yok demi” “Çıkamıyon dışarıya kitap oku kardeşim kitap oku böyle sana bişey lazımmı böyle burdan gönderecek bişey varmı” dediği, E. MUMCU’nun “Yo ben alıyom ya internetten geliyo...” dediği,

Tape No:7438, 15.09.2008 tarihinde Hamza DEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H. DEMİR’in “Ben akşam üstü şeye geçecem İstanbula şeyin için... yokta o Neriman ın için gececem yani Nerimana bildirmeden geçecem yarın Nerimanı orda görüş ... ben geri otobüslen yarın dönerim Nerimanı gönderdikten sonra” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Sadece onun için gitmene gerek yokbe” dediği, H. DEMİR’in “Hem orda işimede bakacam yani ... bakacamda ....yinede orda gideyim onun yanında olayım...” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Anladım varmı bişeye ihtiyacın” dediği, H. DEMİR’in “Sağol kardeş işte ihtiyaç şey var ya bu çocuğun yarın kitapları falan alınacakta” “Bi o var kardeş ya bi ufat tefekte bişey yatacakmış yani öyle bişey yok ...” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Ne kadar lazım sana sen söyle bana” dediği, H. DEMİR’in “Benim kardaş toplam yani kitapların parası okula yatıracak para falan 300-325 lirayı falan buluyo”dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tamam onu halletmeye çalı bugün nöbetçiyim ama ben halletmeye çalışayam Hamza abi” “…tamam ben Çelebiylede konuşurum hallederiz” dediği,

Tape No:7424, 18.09.2008 tarihinde X ŞAHIS ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; X Şahsın “Abi ben Hamza Demirin oğluyum” “Abi babamı sabah gözaltına aldılar seni aramamı söyledi” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tamam beni de alıyorlar şimdi gözaltına” “Evet tamam sorun yok ya sorun yok tamam gözaltına aldılar beni” dediği,

Tape No:7425, 18.09.2008 tarihinde X ŞAHIS ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın “Komutanım yazılı kağıtta şöyle yazıyor komutanım ya şüpheli olarak gözaltına savcılık tarafından gözaltına alınıyor diye öyle bir durum var komutanım” dediği, X Şahsın “Kimim senin mi” dediği, Noyan’ın “Benim komutanım gözaltına alınıyorum yani gidince gözaltına alacaklar herhalde ... komutanım bir de komutanım ordu evinde arama yapıyor olabilirler şuan. Onu bi sorarsınız komutanım orduevinde benim bi çengelli bi defterim vardı komutanım onun alınmaması gerekiyor muhafaza edilmesi gerekiyor. bi sorar mısın komutanım orduevine” dediği,

Tape No: 7426, 18.09.2008 tarihinde Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Neriman’ın “Teyzem haticeyle ben konuştum. Yusuf Yusuf beye ulaşmaya çalışacak. Tamam inşallah İstanbuldadır beraber olursunuz inşallah” dediği, Noyan’ın “Tamam Üniformalı mı gideyim Neriman teyze yoksa” dediği, Neriman’ın “Yok sivil git sivil git Fotoğrafının falan çekerler Allah korusun sivil git teyzem” dediği, Noyan’ın “Tamam peki ben ne konuşayım onlarla yani dostuz arkadaşız” dediği, Neriman’ın “tabiki aile dostuyuz yani bundan başka metin metin amcam vasıtasıyla tanıdığımız selçuğa seyehate geldiklerinde tanıdığımız dostlarımız aile dostu olduk sonra diğer arkadaşımı da ben amcamla tanıştırdım sık sık evlerine gideriz yatarız annesi annemdir neriman hanım teyzemdir yani bütün yaşananlar bunlar kemal bilge bir insandır biz kemal amca amca dediğimiz can insandır sadece biz…” dediği, Noyan’ın “SOHBETLERİ SOHBETLERİ FİLAN ŞEY EDER Mİ BÖYLE NE KONUŞURDUNUZ DER Mİ” dediği, Neriman’ın “Tabi bütün dünyayı konuşuruz danışırız bütün dünya hadiselerini. Öğretir deme Mustafa Kemali konuşuruz dünyayı konuşuruz dünyayı konuşuruz tamam. Öğretmek değil de hani konuşmak sohbet etmek soru sormak. Zaten bunlar gerçek olan bunlar başka bir şey değil o bilge bir insandır yani evet başka birşey de yok zaten biz kendilerinde kalırız onlar bizim evimizde kalırlar bunlar zaten yaşanan şeyler tamam mı harp okularıyla ilgili sana şey sorabiliriz biz harbiye öğrencisiydik onunla tanıştığımızda tabiki biz sorarız genç insanlarız yani ...” dediği, Noyan’ın “BEN ÖYLE FAZLA MUSTAFA KEMALİN ASKERİ FALANIZ DEMİYİM DEĞİL Mİ ALO..” dediği,

Tape No: 7427, 18.09.2008 tarihinde Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Noyan’ın “kesiyorlar telefonları valla bilerek ya.. Tamam fazla Mustafa Kemalin askerleriyiz falan demiyeyim da.” dediği, Neriman’ın “Deme hayır hayır hayır gayet normal” dediği, Noyan’ın “Bir de ordu evinde benim şey vardı bir tane defterim vardı o sürekli not aldığım defter..” dediği, Neriman’ın “Onu götürme” dediği, Noyan’ın “Onu arama yaptılarsa arama yapıyorlarmış herhalde şuan.” dediği, Neriman’ın “Arama yapmazlar sen tanıksın sanık değilsin. başka sim kartın var mı bu sim kartını at de ki şunu kullanıyorum de…şimdi sen bu telefon simini çıkarıp atıyorsun öbürü öbürünü takıyorsun tamam bunu hemen yok et.” dediği, Noyan’ın “tamam başkasına başkasına vereyim şuan tamam” dediği,

Tape No:7428, 18.09.2008 tarihinde X ŞAHIS ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “Komutanım arama yapmışlar mı komutanım” “Ona ulaşırsanız komutanım dersiniz ki bi tane rafta komutanım benim çengelli bir tane defterim var beyaz kaplı” “Hemen dolabın üstündeki rafta komutanım buzdolabın üstündeki rafta” “Şey var arasında kağıtlarım filan var onların şey olması lazım komutanım saklamaları lazım” “Şimdi orduevindeyim komutanım Adapazarı bi tane komutanımla merkez komutanlığına gidiyorum İstanbul’a” “Ordan gözaltına alacaklar herhalde” dediği, X Şahsın “Şeyle görüştün mü sen başka biriyle görüştün mü” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Başka biriyle görüşmedim komutanım” “Nasıl yani komutanım” dediği, X Şahsın “Ya hayır şey diyorum burdan falan arayan oldu mu seni” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Yok komutanım ordan olmadı” dediği, X Şahsın “Dilekçe verdiğiniz birlikte” “Onlarla görüştün mü onlarda bir şey var mı veya herhangi” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Onlarda şimdilik aramadım komutanım aramadım ARAYACAĞIM BU SİM KARTI DA ATACAĞIM KOMUTANIM” dediği,

Tape No:7429, 18.09.2008 tarihinde Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “Neriman teyze bu şimdi telefonlarla ilgili telefonun kayıtlarıyla ilgili falan çıkarsa ne yapayım ne diyim” dediği, N. AYDIN’ın “Bunu mu kullanacaksın öbür sim kartını mı” “Hangi numaranı vereceksin” “SEN Bİ KAPAT SEN Bİ KAPAT BEN BAŞKA NUMARADAN ARAYIM SENİ” dediği,

Tape No:7430, 18.09.2008 tarihinde günü saat Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Neriman'ın "Bak şimdi ne yapacan biliyor musun o zaman teyzecim. Bu numarayı değil o numarayı vereceksin. Yeni hattı yani o numarayı kullanıyorum diyeceksin. Daha önce 505 kullandım attım, bilmiyorum numaramı. Bunu verirsen bunu verirsen, burdaki konuşmaların tamamını dökecekler teyzem. Ama bu simini de bu simini de yok et. Olur telefon götürme ama, numaran dedikleri zaman da işte bir numara ver. Bu numaranı verme, bu numaranda çok kayıtlı şey var şimdi." dediği, Noyan’ın "Doğru, kayıtlı çok şey var, yalnız bu telefon numarası da bizim şeye kaydı, işte Eskişehirli var ya." dediği, Neriman’ın "Hadi teyzem, götürme telefonunu" dediği,

Tape No:7431, 18.09.2008 tarihinde günü saat Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Neriman'ın "Bu telefonu ne yapıyorsan yap ama bu numarayı verme sakın" dediği, Noyan’ın "Yok yok, tamam Neriman teyze tamam." dediği, Neriman'ın "Hadi teyzem, çünkü bak seninle bu konuşmalarıma istinaden gelir beni de alırlar çünkü. Bu, bunlar bu telefonda kayıtlı, şimdi gelir beni de alırlar" dediği,

Tape No:7432, 18.09.2008 tarihinde günü saat Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Neriman'ın "Sen sen, akıllı bir çocuksun. Yani dostluk dışında bir şey yok zaten teyzecim biliyorsun. Ayrıca da yüksek mahkemeye bizim şahitliğimiz var diyeceksin, şahitlik talebimiz var. Ama bu numara bu numara, son derece tehlikeli şu numara." dediği, Noyan’ın "Eski numaramda da yalnız bazı şeyler olabilir, kullanmıyorum" dediği, Neriman'ın "Olsun, ama bunun ama bunun kadar değil. Yusuf beyin telefonunu aklında tut, avukatımı istiyorum de tamam mı. Avukat gelmeden de konuşma sakın. He savcılıkta ver ifadeni. İfadeni savcılıkta ver, şeyde verme bak, Yusuf bey sana ulaşmadan ifade verme. Ama şu numaranı lütfen verme." dediği, Noyan’ın "Yok yok, onu şimdi imha ederim birazdan" dediği,

Tape No:7433, 18.09.2008 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU’nun Neriman AYDIN’a “TEYZECİM PASAYLA GORUSTUKLERİMİZİ SOYLEYİM Mİ SAVCİYA” şeklinde mesaj yazdığı,

Tape No:7434, 18.09.2008 tarihinde günü saat F. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; F.'nın "Kurban olsun halan, şey teyzeni de tutuklarlar. Şey yap,i komutanlarla paşayla konuştuklarını konuşma. Sadece sen biz ahbabız, annem önce tanıştı yolda giderken tanıştı, biz bundan sonra görüşme yaptık, haftada bir görüşürüz yani. He başka bilmiyorum yani, sorulara cevap vermemen çok daha iyi olur. He düşüne düşüne, mantıklı, böyle çok düşün, serinkanlı ol, gayet serinkanlı ol. Eğer konuşmak istiyorsan şeyden konuş, orda yanındaki komutanların telefonuyla konuş. Ha bu benim telefonu ara tamam mı yavrum.” dediği, Noyan’ın "Tamam ben telefonu verecem şimdi zaten komutanıma." dediği, F.'nın "Şahitliğiniz dinlenecek diye 3 kere avukat verildi, şimdi avukatın gelmeden hiç konuşma. He üst mahkemede de zaten şenin şahitliğin var, seni şahit olarak dinleyecekler. Başka türlü izin verme, hiçbir yere imza atma, başka şeye de müsaade etme. De ki, ben şahit olarak yazıldım üst mahkemeye. Benim bildiğim yok, biz ahbabız ondan sonra aile dostuyuz" dediği anlaşılmıştır.

Diğer Şüphelilerin telefon konuşmaları;

Tape No:6721, 26.01.2008 tarihinde Neriman AYDIN ile Kemal AYDIN’ın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; N. AYDIN’ın “Önderim merhaba” “İki tane Teğmen var Öznur hanım var” dediği, K. AYDIN’ın “Şimdi büyük büyük adamın Noyanla ilgili söylediklerini ona söyle” dediği, N. AYDIN’ın “Söyledim dün konuştuk biz Teğmenle” “Amcası onun gözlerinden öpebilirsin çok ayakları yere basan çok sağlam basıyor” dediği, K. AYDIN’ın “Tamam mesele yok o zaman o zaman bizim biz endişe etmek” “Devletten endişe duyarsak naneyi yedik o zaman” dediği,

Tape No:6573, 31.01.2008 tarihinde Kemal AYDIN ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; birbirlerinin hal hatırını sorduktan sonra, M. A. ÇELEBİ’nin “Durumlar iyi yani” dediği, K. AYDIN’ın “DEVLET SAHİBİSİ SİZ OLURSUNUZDA DURUM KÖTÜ OLURMU” dediği M. A. ÇELEBİ’nin “Biz Devlet sahibiyiz de Türk Milliyetçiliğinin olmadığını söyleyen Subaylarda duyduk ya biz Kemal amca yeni tespit ettik, tespit ettik onu da Harp Okulundan” dediği görüşmenin devamında tespit edilen kişinin söylemleri hakkında karşılıklı yorumlarda bulunduktan sonra, M. A. ÇELEBİ’nin “Onları yazıyoruz Kemal amca” K. AYDIN’ın “Noyan Komutan ne yapıyor” “Mutlaka iyi olmak mecburiyetinde” “Duygulara mağlup olarak yanlış yapmak gibi bi Türk çocuklarının özellikle DEVLETİN ŞEYİ YOK HAKKI YOK” “Ama ama Mehmet Ali Komutanla Noyan Komutan Eren Komutan ve onlar gibi olanlar yanlış yapamaz çünkü onlar Devlet” dediği,

Tape No:6835, 20.03.2008 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Neriman AYDIN-X Bayanın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Durmuş’un "Noyan falan döndü mü abla" dediği, Neriman'ın "Noyan Eğirdir’de amcası Özel Kuvvet. Amcası çok selamları var. Dün de Mehmet Ali ÇELEBİ’nin var selamı. Noyan’ı da Özel Kuvvet seçmelerinde epeyce bir sıkıştırmışlar." dediği, Durmuş’un "İyi çok iyi, yok o çocuk güzel şeyler yapacak." dediği, Neriman'ın "İnşallah sayende amcaları valla sayende, hep sen onlara idol oldun, örnek oldun gıptayla seni izliyorlar." dediği,

Tape No:6851, 09.04.2008 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Neriman AYDIN’ın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Durmuş’un teğmenlerin durumunu sorduğu Neriman’ın da bilgi verdiği, Durmuş’un “Çocuklardan ne haber ablam iyiler mi. Ne yapmışlar” dediği, Neriman’ın “Çocuklar iyiler, hafta sonu Noyan aradı. Biz iyi, iyiyim dedi. Öbür bizim bir teğmen vardı o da kazanamamış, Eren. Onun şeyi vardı irtibatı var Reha paşayla, aynı zamanda hemşehrisi, Trabzon’lu. Çok da çalışmış, dedim olsun gene çalışmasına devam etsin. Noyan’a. Sen de o da ikiniz de. Noyan biliyor mu sonucu bilmiyor mu bilmiyorum. Hiç bir şey söylemedi ben de söylemedim.” dediği, Durmuş’un “Evet. Bilmiyor olabilir.” dediği, Neriman’ın “Ben de söylemedim hiç bir şey. O Eren’i sordum teyze kazanamadı dedi. Olsun çalışmaya devam etsin dedim ben. Çelebi de çalışıyor amcası, o çok çalışıyor, Çelebi.” dediği, Durmuş’un “Çelebi maşallahı var. Yok iyi çalışıyor çocuk.” diye onayladığı, Neriman’ın Mehmet Ali’nin mesleki iş ve dersleri yanında örgütsel amaca yönelik de çok çalıştığını Durmuş’a ifade ederken “Çelebi her türlü çalışıyor. Her türlü çalışıyor her türlü. Her türlü amcası yani, çok maşallahı var.” dediği, Durmuş’un “Evet evet iyi çalışıyor. İyi çalışıyor akıllı bir çocuk.” dediği Neriman’ın yine “Başka da çok çalışıyoruz.” dediği, Durmuş’un da “Yani kişiliği falan oturmuş çocuk.” diyerek onayladığı,

Tape No:6865, 19.04.2008 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Neriman AYDIN-X Bayanın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Neriman'ın “Akşama seninkiler vardı, Çelebi ile Kemal abin. Dedim Kahraman benden her hafta rapor alıyor dedim bunların durumu nasıl diye. Noyan diyo ki ablası, amcası “Kırmızı Beyaz” okuyorum dağda. Dedim ki ya şu amcanın şimdi gözüne girdin ha, dedim. Eğridir’in dağlarında kitap okuyasın, tamam mesele yok. Valla okuyom Neriman teyze dedi, herkese de okutturuyom dedi." dediği, Durmuş’un "Valla okuyorsa güzel işte tamam valla Noyan yırttı yani şimdilik. Valla benim çocuklara hepsine mecbur koşuyorum ya, en az iki kitap olacak çantasında. İlkinde mırın kırın ettiler, abi yani o şartları biliyosun filan, öyle yok dedim yok yok yok. S..n şartına, vurulduğunuzda yaralı yatacaksınız, kitap okuyacaksınız kitap okuyacaksınız o zaman." dediği,

Tape No:6743, 26.04.2008 tarihinde Neriman AYDIN’ın M. Ç.’dan aldığı mesajda; “Nerıman hanım biraz önce metin abi noyanla olumlu bir görüşme yapmı..” yazdığı,

Tape No:6637, 12.05.2008 tarihinde Kemal AYDIN ile Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Valla benim özel kuvvetlerim hizbultahrir tahrir in belgelerini falani filanı topladılar, belgeleri ... saydamaları alıp getirip şuanda masanın üstünde yığılı gergili taksici şoförle konuşurken Hizbultahrirci olduğunu anladı telefonunu aldı ondan o bizim çiroz, o Noyanla birlikte pazar günü cumartesi pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın tamam saydamları aldılar dergileri aldı geldi” dediği, D. A. ÖZOĞLU’nun “Mehmet Ali mi Mehmet Ali mi becerdi bu işi, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin GENEL KURMAYI” dediği,

Tape No:6870, 31.05.2008 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Durmuş’un iyi yetiştiğine inandığı Mehmet Ali’nin Noyan’a destek olmasını sağlamak için “Gözlerinden öpüyorum Mehmet Ali’cim, Noyan’ı sana emanet ediyorum. Özellikle emanet ediyorum. Noyan’ın biraz daha böyle ayaklarının yere basması lazım. Onun için de biraz daha senden ona sahip çıkmanı istiyorum.” talimatını verdiği, Mehmet Ali’nin “Tamam Ali amca, anladım anladım Ali amca, baş üstüne.” diyerek emri kabul ettiği, bununla beraber Noyan’ın da alt gruplara ve daha az yetişen örgüt elemanlarına veya örgüte kazandırmak için çalışılanlara sahip çıkması için “O da, o da o da, başkalarına sahip çıksın.” şeklinde talimat verdiği, Mehmet Ali’nin de “Tamam Ali amca, anladım anladım Ali amca.” diyerek talimatı aldığı,

Tape No:6763, 05.06.2008 tarihinde Y. E. ile yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; Y. E.’nin “Şimdi gençiliğinize iyi herhalde teğmenler” dediği, N. AYDIN’ın “Eyvallah Noyan burdaydı uzun boylu olan” “Braz önce amcasıyla gittiler onlar Kemal beyle” dediği, Y. E.’nin “İyi oldumu sohpet memnun olmuşlarmı” dediği, N. AYDIN’ın “Hem nasıl hem nasıl hem nasıl” dediği, Y. E.’nin “Kasade çektiydi dinletmişmi yoksa” dediği, N. AYDIN’ın “Vallahi diyorlarki iyi ki kaydettik Kemal amca yoksa hepsini kaçırmış olacaktık diyo” dediği, Y. E.’nin “…nasıl gidiyor iyi gidiyor herhalde piyasalar” dediği,

Tape No:6671, 06.06.2008 tarihinde Kemal AYDIN ile M. A. ÇELEBİ’nin yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Nerde bu Komutan” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Kemal amca gelecem ben, şimdi yoldayız biraz trafik sıkışıkda” dediği, K. AYDIN’ın “…şimdi Noyan yukarı çıkacak diye bende dedim seni bekleyim” dediği,

Tape No:6672, 06.06.2008 tarihinde Kemal AYDIN/ Neriman AYDIN ile AYDOGAN/EMİNE yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “İKİ TANE TÜRK KOMUTANLA OTURDUK NOYAN KOMUTAN CELEBİ KOMUTAN TAMAM MI” “Onlarla Ablan var bide ben varım eve de gitmiyoruz zaten gerci bizim hanımda cok şikayetci degiller hanım yengen o manada şanslıyız siz okadar benim kadar şanslı degilsiniz” “Bak evime bak madem derviş olacaktın niye evlendin” “Şimdi sende madem bu işlerle ugraşacaktın neden evlendin” dediği, Aydoğan’ın “Canım abim şimdi bizde mutlaka ki komple insan olmak istiyoruz olabildigimiz kadar hem üreten” dediği, K. AYDIN’ın “Bak bu akşam dün gece her gece onbirden evvel gitmiyorum bu gecede eve gitmiyorum cocuklar teğmenler burda noyanın ailesi burda yok ama mehmet alinin ailesi Ankarada biliyomusunuz” “Şimdi onlar burda oturdular sabahleyin belli ki ikiden aşagı yatmıyacaz bidefa yani ee gerisi şimdi Emine bunları duysun şimdi belli ki ikiden aşagı yatmıyacaz Mehmet alinin ailesi de ankarada annesi babası kardeşleride ankarada bak şimdi Neriman ablanın evde yukarda Cankayada Cumhurbaşkanlıgı köşkünün yanındayız seslerimiz duyuluyo tabi” “Bunları ben özellikle sana diyorum lazım olacak diye” dediği,

Tape No:6688, 21.06.2008 tarihinde Kemal AYDIN ile O. D. ’nun yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Bak şimdi sen çok şanslı adamsın hafta sonlarında biz şimdi Mehmet Ali komutan ve Noyan komutan karşımda biz yemek yiyoruz bi masa başında evde onlarında sana çok selamı var” dediği, O. D.’ nun “Noyan teğmenim vardı o zaman onla görüşmüştük” dediği, K. AYDIN’ın “Evet Noyan Komutanda burda onun birde küçük kardeşi var geldi Selçuktan bi güzel Türk çocuğu onlarla yemek yiyoruz sohbet ediyoruz onların çok selamı var Neriman teyzende selamı var seni çok öpüyoruz” dediği anlaşılmıştır.

d-Örgütsel İrtibatlar

[değiştir]

Diğer şüpheli ve tanık beyanları;

Eren MUMCU’nun 20.09.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltına alınanlardan Noyan ÇALIKUŞU, Mehmet Ali ÇELEBİ, Önder KOÇ, Hasan Hüseyin (soyadını hatırlamıyor) ve Yaşar TOZKOPARAN’ı tanıyorum. Bu şahıslardan Yaşar dışındakiler ile devre arkadaşı yız. Bu şekilde tanırım. Yaşar ile aramızda ise okuldan 3 yıl fark vardır, onu da okuldan tanırım.” dediği,

Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN’ın Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin UÇAR'ı Noyan komutanın arkadaşı olması nedeniyle onun yanında görmüştüm o şekilde tanıyorum. Biz bu kişilerle ortak herhangi bir faaliyet yürütmedik.” dediği,

Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin UÇAR benim devrem ve sınıf arkadaşımdır.” dediği,

Şüpheli Önder KOÇ’un Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltında bulunan şahıslardan Mehmet Ali ÇELEBİ, Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN, Noyan ÇALIKUŞU, Hasan Hüseyin UÇAR’ı tanırım.” dediği tespit edilmiştir.

Hamza DEMİR’in Emniyette verdiği ifadede; “Kemal AYDIN isimli şahıs bana yanıma birkaç tane gencin geleceğini söyledi. Bana kahvede olup olmadığımı sordu. Bana gelecek olan bu şahısların benim yanıma geleceklerini, bu şahısları ağırlamamı, onlara ikramda bulunmamı söyledi. Ben de yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’da Konur-2 Sokak isimli adreste bulunan Buluş Çay Salonu isimli yerde Kemal AYDIN’ın bahsettiği şahıslar ile görüştüm. Kemal AYDIN isimli şahsın bana yanıma gelecek şahısların ne için geldiklerini, ne hakkında konuşacağımız hakkında bir şey söylemedi. Ben de kendisine bu şahısların neden benim yanıma geldikleri sormadım. Sadece bana bu şahıslarla oturup çay içeceğimi söyleyerek buluştuk. Kahvehaneye benim yanıma gelen şahısların isimlerini bilmiyorum. Şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettik. Zaten akşamüzeri olduğu için fazla oturmadık. Bu görüşmemizde şahıslar ile tanıştık. Kendileri bana Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söylediler. Ancak ben şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmiyorum. Kemal AYDIN isimli şahsın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştım. Bu görüşmemizin başka bir amacı yoktur. Benim bu şahıslar ile görüşmemin illegal bir amacı yoktur. Ben sadece Kemal AYDIN’ın misafirleri olduğu için ağırladım. Kemal AYDIN görevini yap derken bana misafirlerini ağırlamam için söylediği bir sözdür. Ben de kendisine görevimi yapıyorum derken misafirlerini ağırladığımı, kendisini mahcup etmediğimi söyledim. Bunun dışında bu şekilde konuşmamızın her hangi bir amacı yoktur. Bana her hangi bir kimse görev vermedi. Benim görevden kastettiğim şahısların ağırlanması konusudur. Bunun dışında her hangi bir amacımız yoktur.” dediği, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde de; “Ben daha önce bu suçtan gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra iki teğmen arkadaş beni arayıp sordular bir ihtiyacın var mı yardımcı olabileceğimiz bir husus var mı diye sordular. Teğmenlerle de o şekilde tanıştım, teğmenlerin ismi Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU'dur. Bunlarla da normal sohbet etmişizdir.” dediği tespit edilmiştir.

Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde; Durmuş’un 06.01.2008 günü saat 23.12'de Neriman AYDIN ile yaptıkları telefon görüşmesinde geçen Neriman'ın "Çelebi komutan vardı onu bıraktık E. için yarın Disiplin Kuruluna çıkacak ona bi hazırlık yaptık şöyle savunsun diye. İnşallah yarın öyle savunacak kendini. Geçenki olaydan dolayı savunacak. Ama Kemal amcası onunla konuştu sözlerini aldı. Herşeylerini devam edecek, yani devam, bırakmak yok devam." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; görüşmede geçen Çelebi komutanın Kara Harp Okulu öğrencisi iken artık teğmen olan Mehmet Ali Çelebi olduğunu, E.’nin de aynı okulda öğrenci olup akraba olduklarını tahmin ettiğini, E’nin okuldaki disiplinsizlik olayı nedeniyle karşı karşıya kaldığı cezaya ilişkin bir konuşma olduğunu, Neriman AYDIN’ın bildiği kadarıyla bu kişilerin babalarıyla aile dostu olduğu için konuyla ilgilenmiş olduğunu, Çelebi’yi Neriman’ların evinde bir sefer gördüğünü beyan ettiği, yine aynı görüşmenin devamındaki, Neriman'ın Durmuş Ali’ye "Ablası ya laylaylomla devlet meseleleri de millet meseleleri laylaylomla nasıl olacak? Bu tarafta binler yüzlerce çocuk var ve Kemal abini dinlemek için sırada bekliyolar, bir dakika bırakmıyolar ki o Harbiyeli çocuklar yani, yeni çocuklar." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; Kemal AYDIN’ın Kızılay’dan emekli ve Mehmet Ali ÇELEBİ’nin babası aile dostu olduğunu, Noyan’ın da Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu bu nedenle görüşmekte olduklarını, binlerce Harbiyeli’nin kendisi ile görüştüğünü zannetmediğini, görüşmelerin aile dostluklarından geldiğini, bu kişilerle Ankara’ya gidişlerimde görüştüğünü, kendisinin vatan ve millet sevgisi konularındaki fikirlerinden etkilendikleri için Neriman AYDIN’ın onlar için idol olduğumu söylediğini beyan ettiği, 20.03.2008 günü saat 11.11'de Durmuş Ali’nin Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde Durmuş’un "Noyan falan döndü mü abla" dediği, Neriman'ın "Noyan Eğirdir’de amcası Özel Kuvvet. Amcası çok selamları var. Dün de Mehmet Ali ÇELEBİ’nin var selamı. Noyan’ı da Özel Kuvvet seçmelerinde epeyce bir sıkıştırmışlar." dediği, Durmuş’un "İyi çok iyi, yok o çocuk güzel şeyler yapacak." dediğiniz, Neriman'ın "İnşallah sayende amcaları valla sayende, hep sen onlara idol oldun, örnek oldun gıptayla seni izliyorlar." şeklindeki telefon görüşmesi sorulduğunda; görüşmede geçen Noyan’ın Mehmet Ali Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu artık teğmen olduğunu, Eğridir’deki eğitimlerin zorluklarından bahsettiklerini, o çocuklar kendi kitaplarını okudukları için onu bir idol olarak gördüklerini Neriman Aydın’ın söylediğini beyan ettiği, 19.04.2008 günü saat 09.32'de Durmuş Ali’nin Neriman Aydın ile yaptığı görüşmede Neriman'ın “Akşama seninkiler vardı, Çelebi ile Kemal abin. Dedim Kahraman benden her hafta rapor alıyor dedim bunların durumu nasıl diye. Noyan diyo ki ablası, amcası “Kırmızı Beyaz” okuyorum dağda. Dedim ki ya şu amcanın şimdi gözüne girdin ha, dedim. Eğridir’in dağlarında kitap okuyasın, tamam mesele yok. Valla okuyom Neriman teyze dedi, herkese de okutturuyom dedi." dediği, Durmuş’un "Valla okuyorsa güzel işte tamam valla Noyan yırttı yani şimdilik. Valla benim çocuklara hepsine mecbur koşuyorum ya, en az iki kitap olacak çantasında. İlkinde mırın kırın ettiler, abi yani o şartları biliyosun filan, öyle yok dedim yok yok yok. Sıçtırmayın şartına, vurulduğunuzda yaralı yatacaksınız, kitap okuyacaksınız kitap okuyacaksınız o zaman." dediği şeklindeki telefon konuşmaları sorulduğunda; Neriman’ın ona rapor vermekten bahsetmesindeki kastın Noyan’ın kitap okuyup okumadığını söylemesi olduğunu, çocukların hepsine mecbur koşuyorum derken Mehmetçik dershanelerine gönderdiği kitaplar ve oradaki öğretmenlerden bahsettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.

Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda;

Şüpheli Önder KOÇ ile 51 kez görüştüğü, Şüpheli Eren MUMCU ile 441 kez görüştüğü, Şüpheli Neriman AYDIN ile 327 kez görüştüğü, Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile 515 kez görüştüğü, Şüpheli Hatice BAHTİYAR ile 4 kez görüştüğü, Şüpheli Kemal AYDIN ile 201 kez görüştüğü, Şüpheli Hamza DEMİR ile 59 kez görüştüğü, Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile 77 kez görüştüğü, Şüpheli Hasan Hüseyin UÇAR ile 6 kez görüştüğü, Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN ile 96 kez görüştüğü tespit edilmiştir.

e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi

[değiştir]

Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.

Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.

Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun şüpheli Kemal AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta Noyan ÇALIKUŞU olmak üzere soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Eren MUMCU, Önder KOÇ, Hasan Hüseyin UÇAR ve Yaşar TOZKOPARAN’ı bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile tanıştırdığı, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Kara Harp Okulunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütübünyesinde meydana getirilen hücre yapılanmasında Mehmet Ali ÇELEBİ’den sonra yer aldığı ve bu şüphelinin yardımcısı konumunda bulunduğu, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali ÇELEBİ tarafından örgüte kazandırılan şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda aktif olarak faaliyette bulunduğu, örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali ÇELEBİ’nin şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun yardımı, şüpheli Kemal ve Neriman AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.

Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını örgütün Kara Harp Okulundaki sorumlusu konumundaki Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Noyan ÇALIKUŞU’nun da yardımıyla ve şüpheli Kemal ile Neriman AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.

Şüphelilerin Kemal ve Neriman AYDIN’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini kazandıkları, örneğin şüpheli Neriman AYDIN’ın Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için şüphelinin diğer arkadaşları gibi çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmadığını söyledikleri özel cep telefonu hattı kullandığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları görülmektedir.

Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun, şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarf ettiği, kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği ve kayıtlı konuşmalardan ve şüphelilerin ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.

Şüphelinin diğer şüphelilerle aralarında geçen konuşmalarda Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli siyasi konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, buna bağlı olarak şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile birlikte 30 Ağustos Zafer Bayramında özellikle Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı bir eylem planı hazırlığı içinde olduğu, bu çerçevede tören resmigeçidi sırasında resmigeçitte kullanılan tankın/tankların törende bulunan Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı vahim bir eylemde kullanmayı düşündüklerini ima ederek konuştuğu telefon konuşmalarıyla tespit edilmiştir.

Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden biri olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, yerleşik Yargıtay kararlarıyla 3713 sayılı Yasa kapsamında terör örgütü olarak kabul edilen Hizbuttahrir terör örgütüne örgütün talimatı doğrultusunda şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun yardımlarıyla Mehmet Ali ÇELEBİ’nin sızdığı, bunun için Mehmet Ali ÇELEBİ’nin kendisini muhasebeci olarak tanıtarak tanışmış olduğu taksi şoförü ve aynı zamanda Hizbuttahrir Terör Örgütü üyesi olan Süleyman SOLMAZ ile temas kurdukları, şüpheli Neriman AYDIN’ın ikametinde bulunan “Hizbuttahrir” yazılı örgütsel doküman ile bunun altındaki, “Süleyman” “Ulus kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı” “Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık” “Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” şeklinde yazılar bulunan not kağıdının şüpheli Mehmet Ai ÇELEBİ tarafından şüpheli Süleyman SOLMAZ’dan temin edildiği, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Mehmet Ali ÇELEBİ ile birlikte katıldığı bir Hizbuttahrir Terör Örgütü toplantısında cep telefonuyla resimler çektiği, böylece şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Süleyman SOLMAZ vasıtasıyla Hizbüttahrir Terör Örgütüne sızmasına katkı sağladığı, bu şekilde elde ettikleri bilgileri üyesi bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünde şüpheli Neriman AYDIN başta olmak üzere diğer üyelerine verdiği, şüpheli Kemal AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun yaptıkları görüşmede, Kemal'in "Benim Özel Kuvvetlerim, Hizbuttahrir’in belgelerini falanı filanı topladı yalla…taksici şoförle konuşurken Hizbuttahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, Durmuş Ali’nin "Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği ve bu şekilde şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nda ve Mehmet Ali ÇELEBİ’den takdirle sözettiği anlaşılmaktadır.

Şüpheli Kemal AYDIN ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman AYDIN tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve hatta Durmuş Ali ÖZOĞLU hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.

Örneğin Noyan ÇALIKUŞU ve Eren MUMCU tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman AYDIN’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,

Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,

Yine şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.

Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akıl almaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.

Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun; şüpheliler şüpheli Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüpheli Eren MUMCU ile Noyan ÇALIKUŞU’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Anayasa gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği anlaşılmakla,

Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun üzerine atılı ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/2,135/1-2,43 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.