Bu anda merakım büsbütün arttı. Raif Efendinin defterini ellerimle yok etmek, benim için imkânsızdı:
«Ne münasebet, Raif Bey!» dedim. «Yazık değil mi? Size uzun zaman arkadaş olmuş bir defteri mânâsız yere yakmak doğru mu?»
«Lüzumu yok!» dedi ve başiyle tekrar sobayı gösterdi.
«Artık lüzumu yok!»
Onu bu fikirden vazgeçirmenin mümkün olmıyacağını anladım. Herkesten sakladığı ruhunu ihtimal ki bu deftere dökmüştü ve şimdi onunla beraber gitmek istiyordu.
İnsanlara kendinden hiçbir şey bırakmak istemiyen ve yalnızlığını, ölüme giderken bile beraber alan bu adama karşı içimde nihayetsiz bir merhamet ve onun mukadderatına karşı nihayetsiz bir alâka uyandı.
«Sizi anlıyorum Raif Bey!» dedim. «Evet, gayet iyi anlıyorum . Her şeyinizi insanlardan kıskanmakta haklısınız. Bu defteri yakmak istemeniz de doğru... Fakat bunu bir müddet, hiç olmazsa bir gün geri bırakamaz mısınız?»
Gözleriyle: «Neden?» diye sorarak yüzüme baktı.
Başladığım şeye devam etmek ve son bir çareyi denemek için ona daha çok sokuldum ve kendisine karşı duyduğum bütün alâka ve sevgiyi gözlerimde toplamıya çalıştım .
«Bu defteri bir gece, yalnız bu gece bende bırakmaz mısınız? Bu kadar zaman arkadaşlık ettik, bana kendinize dair hiç bir şey söylemediniz... Sizi merak etmemi tabii bulmuyor musunuz? Bana karşı da bu kadar saklanmıya muhakkak lüzum görüyor musunuz? Dünyada benim için en kıymetli insansınız... Buna rağmen sizin gözünüzde herkes gibi bir hiç olduğumu söyliyerek mi beni bırakip gitmek istiyorsunuz?»
Gözlerim yaşarmıştı. Göğsümün içi titriyerek, sözüme devam ettim. Aylardan beri beni kendisine yaklaştırmaktan kaçan bu adama karşı ruhumda biriken sitemleri de sanki bu anda ortaya döküyordum:
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/43
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
43
KÜRK MANTOLU MADONNA