«Ateşi var. Bu sefer sancıdan da bahsediyor!» Sonra, şikâyet eden bir sesle ilâve etti: «Ah oğlum, kendine de hiç dikkat etmiyor... Çocuk değil ki... Ortada hiçbir şey yokken birden nevri dönüyor... Ne oluyor bilmem... Oturup insanla iki lâf etmez ki... Başını alıp gidiyor... Sonra da işte böyle yatağa seriliveriyor...»
Bu sırada yandaki odadan Raif Efendinin sesi işitildi. Kadın çabucak oraya koştu. Ben hayret içinde kaldım. Sıhhatine bu kadar dikkat eden, yün fanilâlar, atkılar içinde kendini nasıl muhafaza edeceğini bilmiyen bu adamın her hangi bir ihtiyatsızlıkta bulunacağına ihtimal verilebilir miydi?
Mihriye hanım tekrar gelerek:
«Kapı çalınca uyanmış. Buyurun!» dedi.
Raif Efendinin halini bu sefer biraz düşkün buldum. Benzi pek sarı, nefesi pek süratli idi. Her zamanki çocukça tebessümü bana daha ziyade yüzün adalelerini yoran bir sırıtma gibi geldi. Gözleri de, camların altında, daha derine kaçmışa benziyordu.
«Ne oldunuz gene Raif Bey, geçmiş olsun!» dedim.
«Teşekkür ederim!»
Sesinde hafif bir kısıklık vardı. Öksürdüğü zaman göğsü adamakıllı sarsılıyor ve hırıldıyordu.
Merakımı çabucak gidermek için sordum:
«Kendinizi nasıl üşüttünüz? Her halde soğukalgınlığı olacak!...»
Uzun müddet yatağının beyaz örtüsüne bakarak durdu. Çocuklariyle karısının beyaz karyolaları arasına sıkışmış duran küçük bir demir soba, odayı fazla sıcak yapmıştı. Buna rağmen karşımdaki üşür görünüyordu. Yorganını boğazına kadar çekerek:
«Evet, soğuk aldım galiba!» dedi. «Dün akşam yemekten sonra biraz dışarı çıkmıştım...»
«Bir yere mi gittiniz?»
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/32
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
32
KÜRK MANTOLU MADONNA