İçeriğe atla

İsviçre'deki Osmanlı aleyhtarı propagandalara ilişkin rapor - 21 Temmuz 1915

Vikikaynak, özgür kütüphane

Osmanlı Hükûmeti
Dışişleri Bakanlığı
Siyasî İşler Genel Müdürlüğü
Dışilişkiler Dairesi
1128-68746

Başkomutanlığa

19 Temmuz 1915 tarihli ve 1120 / 68694 numaralı tezkereye Ek’tir.

İsviçre’deki Ermenilerin Osmanlı Hükûmeti aleyhinde yapmakta oldukları propaganda hakkında Cenevre Başkonsolosluğundan gelen 4 Temmuz 1915 tarihli yazının bir suretinin de İçişleri Bakanlığına gönderildiği.

21 Temmuz 1915

Dışişleri Bakanı adına

Siyasî İşler Müdürü




Osmanlı Hükûmeti
Dışişleri Bakanlığı
Siyasî İşler Genel Müdürlüğü
Dışilişkiler Dairesi

Cenevre Başkonsolosluğundan gelen 4 Temmuz 1915 tarihli ve 124/1248 numaralı gizli yazının suretidir.

İçinde bulunulan savaşın (Birinci Dünya Savaşı) ortaya çıkışının ilk zamanlarından itibaren müttefiklerimizin aleyhinde ve Osmanlı Hükûmetinin cihat ilân etmesinden beri de bağlı oldukları Osmanlı Devleti hakkında eleştiride bulunmayı kendilerine amaç edinmiş olan, İsviçre’de oturan bazı Osmanlı Ermenilerinin, devlet ve vatana ait görevleri ile bağdaşmayacak hareketlere girişmekten çekinmemektedirler. Osmanlı Ermenileri, hareketlerini birleştirmek ve düzene koymak maksadıyla aslında Rus Ermenileri tarafından kurulmuş olan ve şimdi üyelerinin çoğunluğu da onlardan olan siyasî bir cemiyet ile ilişki kurarak ve onu, düşüncelerini yaymak için bir araç kabul ederek, bu uğurda bir gazete çıkarmaktadırlar.

Zaten aleyhimizde olan İsviçre kamuoyunda tamamen Osmanlı Devleti’ne karşı bir akım oluşturmak isteyen bu şahıslar, İsviçre’nin Raumont halkının büyük bir kısmının duygusal olarak Fransızlara ve sonuçta Üçlü İtilâfa (İngiltere-Fransa-Rusya) sevgi duymalarını, emellerine ulaşma konusunda isabetli bir fırsat olarak kabul etmektedirler. Bu cümleden, Cenevre’nin tanınmış ailelerinden birine mensup olup eskiden Osmanlı Asyası’nda (Anadolu’da) seyahat etmiş olan Mösyö Faver adlı bir kişi, bunları koruma görevini üstlenmiştir. Bazı kolay aldatılan insanlarda olduğu gibi kendisi hakkında çok konuşulmasını şeref kabul eden ve hoşlanan Mösyö Faver, aslında Osmanlı Devleti’nin lehinde ve aleyhinde hiçbir kişisel görüşe sahip olmamakla beraber, işsiz ve güçsüz geçirdiği günlerini Ermenilere yardıma adamaktan zevk duymakta ve kendisi Protestan mezhebine mensup olan Mösyö Faver, misyonerler tarafından dinleri değiştirilen ve bugün kendisinin parasal yardımlarından pay alan bazı Protestan Ermenilerin, Osmanlı ülkesinde görülen olaylara ve haklarında Osmanlı memurları tarafından haksızlık yapıldığına dair, ara sıra buraya gönderdikleri asılsız söylentileri ve haberleri, gazetelere bastırmakta ve bu şekilde yayınlamaya ve kamuoyuna duyurmaya çalışmaktadır.

Zaten eskiden beri Almanya ile müttefikleri aleyhine yayın yapmaktan hoşlanan İsviçre Raumont gazeteleri; bu uydurma haberleri sayfalarına taşımakta asla tereddüt göstermemekte olduklarından, bundan cesaret alan Ermenilerin, Osmanlı Hükûmeti tarafından alınan tedbirleri kaba ve şiddetli bir şekilde eleştirmekte ve Osmanlı memurlarının istisnasız her türlü hareketlerini reddedilemez birer haksızlık ve karışıklık belirtisi olarak anlatıyorlardı. Buna benzer olarak; 1 Haziran 1915 tarihinde “Journal de’ jeno”da yayımlanan bir makalenin içeriği, baştan aşağı katıksız olarak yalandan başka bir şey değildir.

Sonradan elde edilen bazı isyancı Ermenilerin, yargılandıktan sonra ortaya çıkarılan suçlarından dolayı idam cezasına çarptırılmaları; 29 Haziran 1915 tarihli ve 1234/115 numaralı yazımda arz ettiğim gibi İsviçre’de oturan Ermeniler tarafından, sanki Osmanlı Hükûmetinin büyük bir haksızlığı gibi kabul edilmiş ve hatta bunlardan aşırılar ve milliyetçi Ermeniler bu olaydan dolayı açıktan açığa küstahça sözler ve müstehcen tabirler kullanmaya cür’et etmişlerdir.

Lozan’da oturan Bogos Nubar Paşanın, yanında yaptıkları toplantılara hız vermişlerdir. İtalya’nın savaşa katılması üzerine Cenevre’deki İtalya konsolosunun bizden, yukarıda faaliyeti hakkında bilgi verilen cemiyetin fikirlerinin savunucusu olan gazete matbaasının nerede olduğunu sorması, söz konusu cemiyetin üyelerinin Üçlü İtilâfa öteden beri hizmet ettikleri ve İtalya’nın da sonradan bunların çalışmasından yararlanmak arzusunda bulunduğu kanaatini vermiştir.

Cenevre’de oturan Ermeniler, son zamanlarda; önceki tehdit edici ve aşağılayıcı tavırlarına son vererek, temkinli bir yaklaşım sergilemeye başlamışlar ise de bu duruma heybetli Osmanlı birliklerinin devam eden zaferlerinden çekinerek ve bu başarıların kendi kötü emellerine ulaşmaktan kendilerini alıkoyacağına inanmalarından olmayıp aksine gizli emellerine yakında ulaşma ümidinde olmalarından ve şu zamanlarda sessiz ve sakin durarak, Osmanlı Devleti memurlarının ileri görüş ve dikkatlerini kendi üzerlerinden bir an için uzaklaştırmayı, menfaatlerine daha uygun bulmalarından ileri gelmektedir. Aslında Cenevre’de oturan Ermeniler, Osmanlı Başkonsolosluğuna pek yakın bir çevrede bulunmaktan çekindikleri için öteden beri hareketlerini ılımlı bir şekilde idare etmeye çalışmakta ve ara sıra yukarıda bahsedilen matbaalarında yaptıkları toplantıları gizli bir şekilde gerçekleştirmekte olduklarından ve zaten bu cemiyete girmenin ancak Ermeni milletine mensup olmaya bağlı olduğundan, söz konusu şahısların görüştükleri konuları bilmek imkânsız olduğu gibi, bozguncuların dizginlerini ellerinde tutan nüfuzlu kişilerin, tertip merkezi olarak Lozan ile diğer şehirleri seçerek, Cenevre’ye yakın olmaktan özellikle kaçındıklarından, bunların kendi aralarında yaptıkları görüşmelerin sonuçlarını öğrenmek daha zor olmaktadır.

Bununla beraber, aldığım son haberlere göre, Cenevre’den İçişleri Bakanlığına çekildiği söylenilen ve Ermeniler hakkında yapılan cezalandırma işlemlerinin, haksızlığın ta kendisi (su katılmamış zulüm) olduğu anlamına gelen bir şikâyet telgrafının, İsviçre gazetelerinde yayımlanması hususunda yapılan girişimlerin sonuçsuz kaldığı öğrenilmiştir. Osmanlı Ermenilerinin gelecekte yapacakları hareket ve faaliyetler hakkında bilgi sahibi olduğum ölçüde sizi de bilgilendireceğimi arz ederim.