İçeriğe atla

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 11 Nisan 2017 Bursa mitinginde yaptığı konuşma

Vikikaynak, özgür kütüphane


Güzel bir türkümüz var, “Bu kadarı da fazla” diyor. Vallahi de billahi de bu kadarı da fazla. Ne istediniz de almadınız? Bütün Bakanlar sizden, mecliste çoğunluğunuz var, Cumhurbaşkanı sizden istediğiniz kanunu çıkarıyorsunuz, istediğiniz kararı alıyorsunuz, almadığınız bir karar yok, çıkarmadığınız bir kanun yok o zaman daha ne istiyorsunuz, bu milletten daha ne istiyorsunuz?

Ben size söyleyeyim ne istiyorlar, kendim söylemiyorum bunu Sayın Cumhurbaşkanının danışmanı söylüyor, başdanışmanı. Diyor ki, “Halk kendi devletini kurmak için 16 Nisan’da adım atacak.” Bizim kendi devletimiz yok mu? Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil mi? Peki, 16 Nisan’da hangi devleti kuracak bunlar, hangi devleti kuracaksınız siz, çıkın millete önce onu anlatın bakalım, hangi devleti kuracaksınız? Ne demek ayrı devlet kuracağız, ne demek bu? Türkiye Cumhuriyet Devleti sıradan bir devlet midir? Türkiye Cumhuriyet Devletinin kuruluşunda şehitler var, gaziler var, gözyaşı var, acı var. Siz bütün bunları bir tarafa atacaksınız biz 16’sında gideceğiz yeni bir devlet kuracağız. Sen yeni bir devleti kuramazsın kardeşim, kuramazsın! Bu milletin inancına, bu milletin ahlakına, bu milletin ferasetine ve bu millettin bayrak ve vatan sevgisine güveniyorum ben, kuramazsın kardeşim.

Rejimi değiştireceğiz diyorlar, demokratik parlamenter sistemden tek adam rejimine geçeceğiz diyorlar, 80 milyonun aklını bir tarafa bırakacağız bir kişi her şeye yetkili olacak diyorlar. Bunu kabul edecek misiniz? Biz de kabul etmiyoruz, bunların partilerle ilgisi yok, şahıslarla ilgisi yok. Sadece ve sadece biz kendi ülkemizde demokratik bir ortamda yaşamak istiyoruz. Benim gibi düşünmeyen insanın da söz hakkı olmalı, benim gibi düşünmeyen insan da bu memlekette huzur içinde yaşamalı, bunun kuralı nedir? Kuralı demokrasidir. Demokrasi içinde bir araya geleceğiz, oturacağız, konuşacağız.

18 maddelik bir anayasa değişikliği önünüze geliyor, getirdiler. 16’sında gidip oylayacağız. Kürsülere çıkıyorlar, saatlerce konuşuyorlar, televizyonlar saatlerce veriyor. Millete bir türlü “Evet” demesini öğretemiyorlar. Neden “Evet” diyecekler bir türlü anlatamıyorlar. Çünkü niçin “Evet” diyecek millet, onu söylemek istemiyorlar. Danışmanları aracılığıyla bir şeyler söylüyorlar, 16’sında ayrı devlet kuracaklarını söylüyorlar, 16’sında başka şeyler yapacaklarını söylüyorlar. Ülkeyi parçalamak, bölmek istiyorlar. Buna izin verecek misiniz?  Bakın hangi partiden olursa olsun, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, bütün ülkücü kardeşlerime, bütün milliyetçi kardeşlerime, bütün liberal kardeşlerime, bütün sosyal demokrat kardeşlerime, bütün mütedeyyin kardeşlerime isterse hiçbir partinin üyesi olmasın, sempati duymasın bütün o vatandaşlarıma bu ülkenin işçisine, çiftçisine, emeklisine, sanayicisine, esnafına, zanaatkarına sesleniyorum, sorumluluk hepimizindir. Bu ülke hepimizindir, bu ülkenin geleceğini, kaderini biz belirleyeceğiz. Bize sordular neden Anayasa Mahkemesine gitmediniz diye? Dedim ki, bir milletin kaderini mahkemeler belirlemez, o milletin kaderini milletin kendisi belirleyecektir. 16’sında gidecektir bir demokrasi tarihini yaşatmış olacağız.

Meydanlara çıkıyorlar anayasayı anlatmıyorlar. Topu topu 18 madde, 1.maddeleri ne? Kemal Kılıçdaroğlu, 2.madde Kemal Kılıçdaroğlu, 3.madde Kemal Kılıçdaroğlu geliyor 18.madde Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu ne yaptı Allah aşkına ne yaptı? Kul hakkı mı yedi? Hayır. Yolsuzluk mu yaptı? Peki, Kemal Kılıçdaroğlu ne yaptı Allah aşkına? Devletin uçaklarını kullanıyorlar, devletin arabalarını kullanıyorlar, devletin paralarını kullanıyorlar, devletin televizyonlarını kullanıyorlar, devletin valisini ve kaymakamını kullanıyorlar her türlü baskıyı yapıyorlar ama bir türlü vatandaşa anlatamıyorlar neden bu anayasaya “Evet” denmesi gerektiğini vatandaşa anlatamıyorlar. Niçin? Çünkü biliyorlar ki, bu anayasa bu memleketin hayrına değil. Bu anayasa değişikliği bu milletin hayrına değil, bu milletin birlikte huzur içinde yaşamaya ihtiyacı var.

Şu soruyu kendinize sorun, bu anayasa değişikliği bu milletin hangi derdini çözecek? İşsizlik derdini çözecek mi, Çiftçinin mazot derdini çözecek mi, pahalı olan fiyatları düşürecek mi, taşeron işçinin sorununu çözecek mi, esnafın sorununu çözecek mi, sanayicinin sorununu çözecek mi, Türkiye’ni itibarını mı arttıracak? O zaman bu değişiklik niye geliyor? Hiçbir derdimizi çözmüyor niye geliyor? Kendi ikballeri için, kendi çocuklarının ikballeri için yapıyorlar. Sizin çocuklarınız, garibanın çocuğu, çiftçinin, esnafın, emeklinin çocuğu gidecek El Bab’ta mücadele edecek, Ankara’daki beylerin çocukları 18 yaşında milletvekili, ömür boyu askerlikten muaf olacak. Vicdanınız kabul ediyor mu, ahlakınız kabul ediyor mu, adaletiniz kabul ediyor mu? Kabul edilmez zaten böyle bir şey. Mümkün değil kabul edilemez. Diyorlar ki, “Evet” oyunu verin size söz verdik diyorlar Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz, Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi? Bugüne kadar diyorlar ki Suriyelilere 25 milyar dolar para harcadık. Çiftçiye kaç lira para harcadılar, esnafa kaç lira para harcadılar, emekliye ne kadar para harcadılar? Vatandaşlık vereceklermiş “Evet” oyu çıkarsa, peki siz sandığa gidince ne diyeceksiniz? Dünyanın en güzel türküsünü söylüyorsunuz üç kelimeden oluşan “Hayır” “Hayır” “Hayır” bu memleketin hayrı için, bu memleketin huzuru için, bu memlekette birlikte yaşamak için, bu memlekette hep birlikte huzur içinde yaşamak için.

Anneler size bir sorum var, siz freni olmayan bir otobüse çocuklarınızı bindirir misiniz? Babalar size bir sorum var, siz nereye gittiği belli olmayan bir trene ailenizi bindirir misiniz? Bunlar diyorlar ki freni olmayan bir otobüse, nereye gittiği belli olmayan bir otobüse 80 milyonu bindireceğiz, hadi beyler gidelim. Kabul edecek misiniz? Doğru değil, bir devletin freni olur, bir devletin dengesi olur, bir devletin kuralı olur, bir devletin liyakat üzerine yükselmesi olur. Bütün bunların tamamını kaldırmak istiyorlar. O nedenle biz hep birlikte “Hayır” diyoruz.

Beni eleştiriyorlar, az önce söyledim ya beni eleştiriyorlar. Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor diye, ben de kendilerine Mustafakemalpaşa’nın meydanından, Mustafakemalpaşa Meydanı’ndan açık ve net o beylere hodri meydan diyorum, bir daha söylüyorum hodri meydan diyorum, yüreğiniz varsa, ahlakınız varsa, cesaretiniz varsa ister birer birer, ister teker teker, ister topluca gelin hepinizin hesabından geleceğim, hepinizin. Neden “Hayır” denmesi gerektiğini anlatacağım, çıkın karşıma kardeşim televizyonlar sizin emrinizde, gazeteler sizin emrinizde, gazeteciler sizin emrinizde soru sorsunlar, bana da sorsunlar sana da sorsunlar ben de cevap vereyim, sende cevap ver. Söz verdim ben 15 dakika konuşacağım siz her biriniz yarım saat konuşun. Millet bir öğrensin bakalım kim doğruyu söylüyor, kim yalan söylüyor, gelsinler karşıma hodri meydan diyorum hodri meydan gelsinler karşıma. Ben milletin çıkarlarını savunuyorum, demokrasiyi savunuyorum, benim gibi düşünmeyen insanında hakkı, hukuku, adaleti var onu savunuyorum. Ben herkesin can ve mal güvenliği olsun diyorum, bunun için mücadele ediyorum. Bakın Büyükşehir’i çıkardılar köylerdeki tüzel kişiliğe, muhtarlığa ait olan arazileri ellerinden aldılar, değil mi aldılar? Muhtar kardeşlerim gayet iyi bilir.

Yarın bir kişiye yetki veriyoruz, tek başına OHAL ilan edecek. Tek başına ilan edince de kızdığı iş adamının mal varlığına el koyacak istediği zaman bunu yapabilecek. Bu yetkileri veriyoruz, meclisi feshedebilecek. Mustafa Kemal Atatürk’e verilmeyen yetkiyi 21.yy’ın ilk çeyreğinde birisine vereceğiz. Verecek miyiz? Bu işin partilerle ilgisi yok, bu işin şahıslarla da ilgisi yok. Bu iş bir demokrasi işi, o nedenle çağrıyı bütün partili kardeşlerime seslenerek dillendirdim. AKP’li, Cumhuriyet Halk Partili, Milliyetçi Hareket Partili, Saadet Partili, Vatan Partili bütün kardeşlerime seslendim ve dedim ki, hep birlikte mücadele edelim hep birlikte. Demokrasi hepimize lazım, bu güzel devlet hepimize lazım, birlikte bayrağımızın altında onurla yaşayalım, düşüncelerimiz farklı olabilir, görüşlerimiz farklı olabilir, kimliklerimiz farklı olabilir ama hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Evimizde huzur olsun, şehrimizde huzur olsun, memleketimizde huzur olsun hep birlikte huzur içinde yaşayalım. Birinci adımı nedir? Bir demokrasi dersini bütün dünyaya haykıracağız ve diyeceğiz ki 16 Nisan’da bütün baskılarıyla geldiler, valileriyle geldiler, kaymakamlarıyla geldiler, uçaklarıyla geldiler, paralarıyla geldiler, pankartlarıyla geldiler, bütün baskılarıyla geldiler ama biz hep birlikte demokrasiye sahip çıktık ve yeni bir tarih yazdık diyeceğiz. Diyeceğiz değil mi?

Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Hepiniz sağ olun, hepiniz var olun. Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı, muhabbetlerimi sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.