Sayfa:Fethullah-Gülen-Davası-İddianamesi.pdf/24

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

rahatlıkla söyleyebiliriz ki dirilişimiz için bundan daha büyük bir tehlike tasavvur etmek mümkün değildir. (Sayfa: 4).

Zira anlaşma ve uzlaşma her şeyden evvel bir akıl ve mantık işidir. Akla ve mantığa dayalı bir vahdettir ki dayanır ve uzun ömürlü olur. Buna karşılık günümüzde daha çok hissi vahdet ve kardeşlik vardır. Bu ise zayıf, yetersiz ve kısa ömürlüdür. Belli bir grup karşısında toplanmalar, düşmanlık duygusuyla bir araya gelmeler, saldırılmış olma ruh haleti içindeki derlenmeler, hissi birleşmelerin gelip geçici dalgalanmalarından ibarettir. Bugünden keyfi ve kemmi buudlarımız içinde böyle bir vahdet katiyen yetersizdir ve hele mukaddes prensiplerimiz açısından asla tecviz, tasvip ve muhakkak surette takdir edilemez. (Sayfa: 5-6).

Öyle ise iç ve dış faktörleri hesaba katarak Fasl-ı müştereklerimizin müzakereye getirilmesine ve bilgilerimizin aklilik ve mantıkilikle yeniden ele alınmasına şiddetle ihtiyaç vardır...maddi-manevi, dünyevi ve uhrevi saadetimizin temel taşı olan vahdetimiz için hiç olmazsa Anglo-Sakson ve Gall ittifakı biçiminde bir ittifaka ihtiyaç hem çok şiddetli ihtiyaç vardır.

Düşmanlarımızı meşgul etme, düşündürme, göz açtırmama gibi kıyaset ve dirayet isteyen hususları beceremesek bile, hiç olmazsa onların oyununa gelmeme ve elimizle kendi tükenişimizi hazırlamama anlayışı göstermeliyiz. Aslında buna mecburuz da. (Sayfa: 6-7).

Her şeyden evvel temelde olmayan farklı düşüncelerin normal kabul edilmesi ve en azından bir yabancıya karşı takınılan suni nezaket kadar olmasa da böyle bir şeye hissedar kılınması elzemdir, zaruridir. Mukaddes birlik ve düşüncemize bir temenna ve selamdır. Kaldı ki küçümsenmeyecek kadar bölücü faaliyetler de vardır ve bunların mevcudiyetini kabul etmek realizmin ifadesidir.

a) Uzun zaman dini hizmetlerin muaattal kalması ve sonra da bu vazifelerin birbirlerinden ayrı fert ve cemaatler tarafından yürütülmesi ve hele bu fert ve cemaatlere sözünü geçirecek bir liderin bulunmayışı, her grubun ayrı bir yol tutup gitmelerine sebebiyet vermiştir. Bir kısmı her köyde bir Kur’an Kursu açmak, bir kısmı dini ihya edici mahiyette hazırlanmış kitapları okuyarak, bir kısmı entelektüel seviyede adam yetiştirerek milletlerine hizmet yolunu tutmuşlardır. Bu itibarla da din ve vatan hizmetindedirler. Fakat ayrı ayrıdırlar.

b) Bu grubun her birileri kendilerine ışık tutan rehber ve öncülerine müceddit nazarı ile bakmaları masum olsa dahi bir ağırlığa sebebiyet vermektedir.

c) Mehdilik müessesesinde de mücedditlik için varit olan aynı şeyler zikredilebilir. Korkunç ahir zaman fitnesi karşısında mehdilik akidesi fert içinde, cemaat içinde bir kurtarıcı simittir. Evet, itikadi bağların zaafa uğradığı, amelin terk edildiği, muamelatın tamamen muattal kaldığı bir dönemde öyle harika bir zat lazımdır ki, bize göre muhal olan tüm bu işler için gerekli ıslahatı bir hamlede yapabilsin.

Bundan başka içimizdeki ihtirafların dıştan körüklenmesini de hesaba katmak mecburiyetindeyiz. (Sayfa: 8).

Fasıldan Fasıla 1 isimli kitapta şu hususlar yer almıştır;

Cemaatleşme tabii ve normaldir. Anormal olan cemaatleşmeyi tefrikaya vesile yapmaktır.

Herhangi bir cemaati meydana getiren fertler arasında, nasıl ciddi bir irtibat söz konusu ise cemaatler arasında da aynı oranda irtibat şarttır ve zaruridir. Bu yapılmadığı taktirde cemaatler bölünmeyi, ufalanmayı, eriyip gitmeyi netice verir. Bu ise İslam adına büyük bir zarardır. Bundan kurtulmanın yegane çaresi de bütünleşmek, birlik ve beraberliği korumaktır. Bu konuda ütopik laflar etmeye de hiç gerek yoktur... ancak bu hususta bazı prensiplerin hatırlanmasında yarar vardır. Evvela hiçbir cemaat diğerinin aleyhinde bulunmamalıdır. İkincisi cemaat fertleri diğer cemaat büyüklerine karşı saygılı davranmalı ve onları daima edeple anmalıdır.

Üçüncüsü bütün bu cemaatler birbirlerinin dertleri ile dertlenmeleri, sevinçlerinde de onlara ortak olmalıdırlar. (Sayfa: 170-172).