Mücella Yapıcı'nın 24 Haziran 2019'daki savunması: Revizyonlar arasındaki fark

Vikikaynak, özgür kütüphane
İçerik silindi İçerik eklendi
Kibele (Tartışma | katkılar)
Yeni sayfa: {{eser1 | önceki = | sonraki = | başlık ={{PAGENAME}} | bölüm = | eser sahibi =Mücella Yapıcı | çevirmen = | notlar =Mücella Yapıcı'nın Gezi D...
(Fark yok)

11.47, 19 Şubat 2020 tarihindeki hâli

Duruşma aranın ardından Taksim Dayanışması’ndan mimar Mücella Yapıcı’nın savunmasıyla devam etti.

Birebir aynı fezlekelerden hazırlanan yeni bir iddianameyle aynı şuçtan ikinci kez yargılandığını belirten Yapıcı, “Hakkımdaki suçlamalardan en komiği 40 yıllık mimar olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefetten cezalandırılmamın istenmesi” dedi.

İddianamede Can Atalay ve Osman Kavala ile Gezi’nin finansörü olarak geçtiğini kaydeden Yapıcı sözlerine şöyle devam etti:

“Ben 68 yaşında hala çalışmak zorunda olan bir kadınım. Keşke biraz param olsaydı da iki sandalye biraz poğaça da ben gönderseydim Gezi’ye.”

“Sosyal medya paylaşımları ve telefon tapeleri daha önce yargılandığım ve beraat ettiğim davanın iddianamesi ile hemen hemen aynıdır. İddianamede Gezi Parkı ile ilgili faaliyetlerim, mesleğim doğrultusunda yaptığım çalışmalardır. İddianameye göre Gezi’de şiddet var algısını oluşturmuşuz. Gezi eylemlerinde yaşamını yitirenler kalp krizinden mi öldü? 46 insan gözünü kaybetti, bu algıyla mı oldu? İnsanlar yaralandı, algı yüzünden mi?”

“Hükümeti istifaya ve erken seçime zorlamışız. Partiler erken seçim istiyor, seçim yapılıyor, o da mı darbe? Hakkımdaki suçlamalar hiçbir somut delile dayanmıyor. Bu iddianamenin ileri sürdüğü iddiaları külliyen reddediyorum.”

“Beş yıl önce savcılık benim de aralarında olduğum 26 kişiye aynı iddialarla dava açmıştı. Savcılık 5 yıl önce bu iddianameye de konu olan fezlekeyle “suç işlemek için örgüt kurmaktan” yargılanmamı istemişti.”

“Yeni versiyon iddianamenin düzenlendiğinin söylendiği tarihlerde 1 Haziran 2015’te beraat ettik. Aynı iddianame, aynı tapelerle 6 yıl sonra yine yargılanıyorum. Bu kez ağırlaştırılmış müebbet, 2970 yıl hapis, 160 milyar TL para cezası ile cezalandırılmam isteniyor. Şimdi ben soruyorum, ben nasıl bir savunma yapmalıyım? Benim için sorunun cevabı basit; insanların sahip oldukları hakları kullanması nedeniyle cezalandırılmaları istenemez. Dayanışma bir görevdir, suç değildir.”

“İddianamedeki delillerin hiçbiri kanuni değildir. Farklı suçlamalarla aynı suçtan iki kez düzenlenen aynı iddianame ne hukuka ne kanunlara ne de adalete uygundur. Ayrıca ‘hükümet istifa’ demek de suç değildir. Hukuksuzluklara dur demek meslek odalarının işidir. Taksim Dayanışma Platformu, demokratik ve meşru bir kuruluştur.”

“Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ortadan kaldırılması iddiasını tamamen, baştan aşağı, kendim için ve tüm arkadaşlarım için reddediyorum.”

“Devlet, çocuklarımızın ölmesine sebep olanları cezalandırmalıydı” “Polis şiddeti ve iktidarın kışkırtıcı dili katalizör etkisi gördü. Toplum vicdanının itiraz sesi inanılmaz şiddetle karşılandı. Gençler öldü, gözlerini kaybedenler oldu. Kriminalize etmeye çalıştığınız Türkiye’nin en onurlu direnişi Gezi, bizim yarınımızdır.”

“Asıl suç, toplantı ve gösteri hakkının çok şiddetli polis müdahalesiyle engellenmesidir. Devlet bizlerle değil, bunlarla uğraşmalıydı. Devlet, çocuklarımızın ölmesine sebep olanları cezalandırmalıydı.Bugün burada yaptığım savunma daha önce yargılanıp beraat ettiğim Gezi davasında yaptığımın aynısıdır. Yaşamlarını yitiren tüm gençlerimizin anısı önünde saygı ile eğiliyorum. Savunmam bundan ibarettir.”