Kanuni Sultan Süleyman'ın Trablusgarp Beyi Turgut Reis'e gönderdiği bir ferman

Vikikaynak, özgür kütüphane

Mağrib Trablus begler begi Turgut Paşa’ya hüküm ki hâliyâ sedde-i sa‘âdetime mektûp gönderüp küffâr-ı hâksârın donanma-yı hümâyûnumuz murâcaat ettikten sonra girü sefâyin-i cesâret-ferlerini cem‘iyet tedârükin edüp vilâyet-i mezbûre kasdına teveccüh-i nâ-müveccehleri olduğun bildirmiş siz imdi vilâyet-i Trablus’u sayir memâlik-i mahruse gibi olup re‘âyâ ve berâyâsı ve halk dahi sâyir memâlik-i mahmiye halkı gibidir. Dâ’imâ nazar-ı merhamet-eserim ol. Diyâr-ı celîlü’l-i‘tibâre benzerlerinden hâlî olmayup her vecihle hıfz u hirâsetleri ve a‘dâ-yı dînden anlara vilâyete zarar u gezend erişmemek ehemm-i mehâmdan olmağun ol husûs için tekrâr merâkib-i kevâkib-şümâr techîz ve ihzâr olunup edevât-ı dâr-gir ve ‘asâkir-i düşmen-gîr merg-te’sîr ve meşhûn kılınup mu‘accelen irsâl olunup inşâallahu’l-a‘azz ‘an-karîb erişmek üzere ve râyıla olsanız dahi her vecihle yarar olup tutunması bunda ve devlet-i hümâyuna müte‘allik olan umûrda nice vıfk-ı sadâkat u ihlâs ile bezl-i makdûr ve sa‘y-ı meşkûr zuhûra getirmiş kolumsuz anun gibi kefere-i la‘in ve fecere-i duzah-kemîn donanma-yı nusrat-rehinimiz varup anda mulâkî olmadın vilâyet-i mezbûre üzerine hücûm ederlerse sana gereği gibi mu‘âvenet ve muzâheret etmek için anda olan meşâyih-i Urbâna ve vilâyetin ‘ulemâ ve sulehâ ve a‘yânına ahkâm-ı şerîfe gönderilmiştir buyurdum ki vusûl buldukta anun gibi küffâr-ı mezellet-âsâr hezimet-encâmın hareket-i bî-bereketleri ol cânibe mukarrarlar olursa sen dahi cebelenkte mezkûr olan âsâr-ı diyânet ve hüsn-i istikâmet muktazâsınca bu bâbda hüsn-i tedbîr ve tedârük eyleyüp anda olan kabâyil-i A‘râb ve meşâyih-i ‘Urbân ve sâyir ahâliy-i vilâyet ile hüsn-i ittihâd ve ittifâk üzere yek-dil ve yek-cihet olup ahkâm-ı şerîfe ulaştırıp gereği gibi istimâlet verip eğer Trablus’dur ve eğer ol bâlilerde vâki’ olan mahalleri gecelerde ve gündüzlerde ögat vecihle hıfz u hirâset edip ta‘mîr ve termîme muhtâc olan kılâ‘ dahi ta‘mîr edip yat ve yer arkalarında kusûr koymayıp bi-‘inâyetillâh-ı Ta‘âlâ a‘dâ-yı dîn ve kefere-i la‘înden memleket-i vilâyete ve kılâ‘ ve bıkâ‘a ve nevâhî ve kurâya ve re‘âyâ ve berâyâya zarar u gezend eriştirmeyip ahsen-i vecihle mazzaret ve ifsâdlerin def‘ u ref‘ eyleyip dîn bâbında ve devlet-i hümâyûna mute‘allik olan cumhûr-ı umûrda envâ‘-i mesâ‘iy-i cemîle zuhûra getirip yüz aklıkları tahsîline sa‘y u ikdâm eyleyip mücidd ü mümiddâne olup gaflet ile el‘iyazübillâhi Ta‘âlâ ırz-ı nâmûs-ı saltanata muğâyir vaz‘ sudûrundan hazer eyleyip muhtâc-ı arz olanı bildiresiz ümiddir ki ‘inâyet-i Bârî yâri olup dâyimâ a‘dâ-yı dîn ü devlet münhezim ü makhûr ve evliyâ-yı mülk ü millet muzaffer ü mansûr olmaktan hâlî ve zâyil olmaya.

Kaynakça[değiştir]