Sayfa:Yakın Çağlarda Türk Tiyatrosu Tarihi Birinci Cilt.pdf/77

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

TÜRK TİYATROSU

Göte'nin, Şillerin oyunlarından Almanyanın ahlâkınca hâsıl olan tesiratı tadat etmek lâzım gelse bir büyük cilt kitaba sığmaz. (1).

Şu ifadeden anlaşılıyor ki tiyatro o kadar da nazarı ehemmiyetten ıskat olunacak oyunlardan değildir. Osmanlı tiyatrosu ise memleketimizde temeyyüz etmiş bir dram kumpanyası demek olup fakat bu kumpanyanın epey sene evvel teşekkül ettiği halde şimdiye kadar nazarı dikkati belbedecek bir eseri terakki göstermemesi şayanı teessültür. Hele Mınakyan Efendinin romanı bozup tiyatro yapmaktaki inhimaki, bu romanların ekserisini de bugün Avrupada da avampesendâne olan âsârdan intihap etmesi sezavarı hayrettir. Maksat iraci ibret ise o gibi oyunlardan ne gibi ibret tahassül edeceğini anlamam. Ha! Şurasını da inkâr etmiyeyim: Osmanlı tiyatrosu esası ihtisasatı beşeriyeye merbut bazı güzel oyunlara maliktir, ezcümle biri “Hakiki nedamet" tir. Zevcine ihanet eden bir kadının nedameti külliyesini musavvir olarak hayatı beşeriye içinde hüviyeti insaniyeyi lerzenak eden birtakım hakayıkı müthişe bu oyunda görülür.

"Dalila" da bunlardandır. Taştan bir kalbi melekâne çehresile örterek, masumane tebessümlerile bin türlü ümitler vadeden kadınların genç kalplere karşı ne yaman bir katil olduklarını tasvir ediyor.

“Pariste bir vak'a" da bundan aşağı değil! İşte bunlar hiç olmazsa insana bir damla gözyaşı döktürüyor.

Rolünü bihakkin tanıyan aktörlere gelince bunlar Mınakıyan, Aleksan Efendi, aktrislerden Hekimyan Hanımdır. Bazı mübalâgaları ve kusurları da nazarı dikkatten dûr tutulmamalı.

Abdürrezzakın hatırı kalsın mı ya ? Bir gece de oraya gidilir. Bu muzhik komedyacının birçok kişiden ibaret olan kumpanyası içinde vazifesini tamamile ifa edecek hemen kendisinden başka kimse yoktur. Elinde tavan süpürgesi, arkasında rengârenk bir hırka, başında yırtık fes, kaşlarında bir karış rastık (!) olduğu halde pirayei sahnei hezeliyyat olması, sonra da birtakım cinastan, fılândan müteşekkil sözlere başlaması gülüneck şeylerden değil midir?

Bir gece de Hasanın tiyatrosuna gitmeli. Zuhuri koluna bir perde ilâve ederseniz bu tiyatro (!) göz önüne gelir. Hasan Efendinin Abdürrezzakı taklit etmek fikrile arasıra kaçırdığı soğuklukları görmemezliğe gelmeli. (2)


(1) Mehmet Celâl Bey bu satırları Namık Kemal Beyin Hadika gazetesinde çıkan ve kitabımızın otuz üçüncü sayfasında bahsedilen meşhur "tiyato" makalesinden almıştır.

(2) Maarif mecmuası. İkinci cilt. Numara 36

73