Sayfa:Terör Korkusu ve Algılanan Terör Riskinin Alturistik Boyutları.pdf/12

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Tuba GÜN ÇINĞI


göre yakınlarının bir terör saldırısına maruz kalmasından daha fazla endişe etmektedirler. Ankara'da yaşayanlar da kendi içerisinde yaşadıkları muhitler yeniden kodlanarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflama sonucunda şehrin daha merkezinde yer alan üst gelir grubu muhitlerde yaşayanların kademe kademe şehrin dışına doğru ilerleyen orta ve alt gelir grubu muhitlerde yaşayanlardan daha fazla alturistik korku taşıdıkları bulgulanmıştır. Bu durum, doğrudan gelirle bağlantılı bir sonuç olarak ortaya çıkmamıştır. Nitekim araştırmada gelir ve alturistik risk veya korku arasında bir ilişki de saptanmamıştır. Ulaşılan sonuç, doğrudan terör saldırılarının gerçekleştirildiği kalabalık merkezi mekanlara mesafe ile ilişkili olarak okunmalıdır. Görüleceği gibi bu sonuçlar suç korkusu ve alturistik suç korkusu literatürünün bulguladığı yerleşim yerine ilişkin sonuçlardan tamamen farklılaşmaktadır. Nitekim suç korkusu literatünde, düzensizlik teorisinin de açıklık getirdiği gibi, kentin daha çeperinde yer alan, alt gelir grubu alanların taşıdıkları suç potansiyeli nedeniyle korkuyu merkezi ve kalabalık üst gelir grubu alanlardan daha fazla tetiklediği görülmektedir (Wilson ve Kellin 1982; Hunter, 1978; Hale, 1996; Skogan, 1986; Haynes ve Rader, 2015; Drakulich, 2015)

Nicel ve nitel veriler, alturistik terör korkusu ve terör risk algısının doğal bir sonucu olarak telkin davranışının ortaya çıktığını göstermiştir. Anket sonuçları yakınlarına telkinde bulunma oranının %78,8 ile oldukça yüksek bir düzeyde olduğunu göstermektedir. Telkin davranışında etkili olan faktörler ise cinsiyet, yaş, çocuk sahibi olma, yaşanılan muhit ve terör mağduriyeti gibi sosyodemografik birtakım faktörlerin yanısıra mekan, zaman, resmi uyarılar ve saldırıların üzerinden geçen zaman gibi daha çevresel unsurlardır. Alturistik risk algısı ve korkuda etkili olan cinsiyet doğal olarak telkin davranışına da yansımış ve büyük ölçüde kadınlar, yakınlarına ve özellikle çocuklarına birtakım uyarılarda bulunmuşlardır. Dolayısıyla çocuk sahibi olma durumu telkin davranışının temel belirleyenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca alturistik risk algısı ve korkuya etki eden yaşanılan muhit ve terör mağduriyeti de bireylerin yakınlarına telkinde bulunmaları üzerinde etkili faktörler olarak karşımıza çıkmışlardır. Burada dikkat çekilebilecek tetikleyici unsur olarak yaş değerlendirmeye alınabilir. Nitekim yaş, alturistik terör risk algısı veya korkusunda herhangi bir belirleyici etki yapmazken telkin davranışı söz konusu olunca devreye girmiştir. Bu durum, daha önce belirtildiği gibi örneklemde yaş ile çocuk sahibi olma oranındaki doğrusal pozitif ilişki ile açıklanabileceği gibi herhangi bir terör veya suç olayından bağımsız bir şekilde geleneksel aile yapısı içerisinde hayatın gündelik seyrinde telkinde bulunma alışkanlığı ile de açıklanabilir.

Telkin davranışında, ayrıca bireylerin dışarıda zaman geçirecekleri veya güzergah olarak kullanacakları mekanlar ve bu mekanları kullanacakları zaman dilimlerinin ve saatlerin önemli olduğu özellikle nitel verilerden elde edilen sonuçlar arasındadır. Genellikle kentin merkezinde yer alan, kalabalık olan, diğer bir deyişle teröre hedef oluşturabilecek niteliksel ve niceliksel özellikleri taşıyan mekanlar ve bu mekanların daha yoğun olduğu zaman dilimleri aile üyelerine ve yakınlara yapılan telkinin merkezinde yer almaktadır. Daha önce de ifade edildiği üzere alturistik suç kokusunda telkine konu olan mekan ve zaman “tenha”, “tehlikeli sokaklar”, “karanlık yerler” ve “gece geç saatler” olarak bulgulanırken (War, 1990; Snedker, 2006; Heber, 2009) araştırmamızda, terör saldırılarının amacıyla paralel olarak bu mekan ve saatler “kalabalık yerler”, “kalabalık saatler” ve “merkezi yerler” olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan resmi uyarılar ve saldırıların üzerinden geçen zaman süresi de telkin davranışını şekillendiren unsurlar olarak tespit edilmiştir. Terör saldırılarının üzerinden geçen zaman süresi arttıkça bireyler rahatlamakta ve deyim yerindeyse bir unutma sürecine girmekte ve telkinde bulunma davranışı zaman içerisinde azalma eğilimi göstermektedir.

Terör korkusunun alturistik boyutunu göstermesi açısından sorgulanan bir diğer ve son mevzuu ise bir terör saldırısı sonrası iletişime geçme davranışıdır. Terörü doğrudan deneyimleyen bireylerle yapılan görüşmelerden elde edilen veriler, terör saldırılarının hemen sonrasında, ilk şok atlatıldıktan sonra, aile ve yakınlarla iletişim çabası kurulduğunu göstermektedir. Terör saldırılarının yaşandığı yerde olan bireyler hem kendi sağlıklarına ilişkin ailelerini haberdar etme hem de onların sağlıklarına ilişkin meraklarını gidermek amacıyla iletişim kurduklarını ifade etmektedirler. Yine elde edilen veriler, terörü bizzat deneyimlemiş olan kişilerin haber vermek için ilk olarak annelerini ve eşlerini aradığını ve kendilerini de ilk olarak genellikle annelerinin aradığını ortaya koymuştur. Benzer sonuçlara 20 15'te Paris'teki Charlie Hebdo terör saldırıları sonrasında gerçekleştirilen araştırmada da rastlanılmaktadır (Pelletier ve Drozda-Senkowska, 2016, s. 93). Bu araştırmanın sonuçlarına göre, anket gerçekleştirilen ömeklemin 663'ü saldırıdan sonraki 15 dakika içerisinde, 9014'ü 15 dakikadan 1 saate kadar, 967,50'si bir saatten sonraki süre içerisinde yakınlarıyla

369