Sayfa:Terör Korkusu ve Algılanan Terör Riskinin Alturistik Boyutları.pdf/11

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Terör Korkusu ve Algılanan Terör Riskinin Alturistik Boyutları


kadar geniş bir kaynaktan beslenirler. Bu amaçla bu çalışmada teröre ilişkin kaygı ve korkular alturistik boyutları ile birlikte araştırılıp değerlendirilmiştir.

Anketler aracılığıyla toplanan veriler, alturistik terör korkusunu da nispeten ölçmeye çalışan az sayıdaki çalışmalar ve alturistik suç korkusu alanındaki çalışmaların tamamı ile uyumlu olarak, alturistik terör korkusunun kişisel terör korkusundan daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Katılımcıların 2460,6'sı kişisel terör korkusu taşırken alturistik korkuya sahip olanların oranı 9672,7'dir. Bireylerin kendilerinden çok yakınlarına ilişkin risk algıladıkları ve korku duydukları nitel veriler ile de desteklenmiştir. Araştırma sonuçları, cinsiyetin alturistik risk algısı ve terör korkusunda önemli bir belirleyen olduğunu ortaya koymaktadır. Cinsiyet, suç ve terör korkusu çalışmalarında her zaman önemli bir belirleyen olmakla birlikte, literatürde kişisel korku bağlamında kadın olmak (May vd., 2011; Lerner ve diğerleri, 2003; Ferraro, 1996; Hale, 1996; Clemente ve Kleiman, 1977; Scott, 2003), alturistik korku bağlamında ise erkek olmak (Warr ve Ellison, 2000; Snedker, 2006; Haynes ve Rader, 2015; Heber, 2009) genellikle risk algısı ve korkuyu arttıran bir faktör olarak bulgulanmıştır. Ancak bu araştırma özelinde, suç korkusu literatüründen farklı olarak, kadın olmak alturistik risk algısı ve alturistik terör korkusunda önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Alturistik suç korkusu literatüründe erkeklerin eşlerini ve çocuklarını koruma konusundaki tutum ve sorumlulukları sebebiyle daha yüksek alturistik kaygı ve korkuya sahip oldukları sık sık tekrarlanan bir sonuçtur. Ancak mağduriyete ilişkin risk ve korkuyu tetikleyen temel unsurun diğer suçlardan farklı olarak terör olmasının bu sonuçlar üzerinde belirleyici olduğu düşünülebilir. Nitekim terör mağduru olmaya ilişkin kaygı ve korkuları diğer suç mağduriyetlerine ilişkin kaygı ve korkulardan ayrıştıran birtakım unsurlar söz konusudur. Suç mağduriyeti bağlamında bakıldığında ve pek çok suç türünün daha savunmasız ve kırılgan grupları hedef aldığı ve ayrıca cinsel suçların özellikle kadın ve çocuklara yöneltildiği göz önünde bulundurulduğunda, toplumsal cinsiyet rolleri sonucu savunmasız konumda bulunan bu bireyleri koruyup kollama sorumluluğu ailedeki erkek tarafından üstlenilmektedir. Bunun sonucu olarak erkeklerin daha fazla kaygı ve korku belirtmeleri anlaşılabilirdir. Ancak söz konusu terör mağduriyeti olduğunda, terör eylemlerine maruz kalmanın, doğası itibariyle mağdurlar arasında ayrım gözetmemesinden kaynaklı olarak bu konuda erkeklerin korku ve kaygılarının ön plana çıkmadığı ifade edilebilir.

Çocuk sahibi olmak alturistik korku ve kaygılar anlamında önemli bir değişken olmakla birlikte bu araştırmada doğrudan alturistik risk algısını ve korkuyu etkilemediği görülmektedir. Ancak daha ayrıntılı analizler gerçekleştirildiğinde çocuk sahibi olmanın bireylerin gündelik rutinleri üzerinde oldukça belirleyici olduğu görülmektedir. Araştırma sonuçları; çocuk sahibi olanların gündelik faaliyetlerinin, seyahat planlarının ve psikolojilerini daha olumsuz etkilendiğini, alışveriş merkezlerinden, toplu taşıma güzergahlarından, daha önce terör saldırılarının gerçekleştiği alanlardan ve kalabalık mekanlardan daha uzak durduklarını ortaya koymaktadır. Ancak bireyler, alturistik suç korkusu literatüründen farklı olarak, çocuklarına ilişkin kaygı ve korkularını aktarırken cinsiyet ve yaşa bağlı değerlendirmelerde bulunmamışlardır. Alturistik suç korkusu literatürü, ebeveynelerin kız çocuklarına ilişkin daha fazla kaygı ve korkuya sahip olduğunu ayrıca yaşla paralel olarak kaygı ve korku oranlarında farklılaşmalar olduğunu ve bu farklılaşmaların çocukların denetimine de yansıdığını ortaya koymaktadır (Tulloch, 2004, s. 376, Warr ve Ellison, 2000, s.562; Drakulich, 2015, s. 1183; Heber, 2009, s. 269- 270). Ancak terörün cinsiyet ve yaşa bağlı savunmasızlık ve incinebilirlikleri gözetmeksizin gerçekleştirilmesi hasebiyle, bekleneceği üzere bu çalışmada bireyler bu yönde herhangi bir söylemde bulunmamışlardır.

Terör mağduriyeti alturistik kaygı ve korkuları tetikleyen bir diğer değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Araştırmanın hem nitel hem de nicel verileri bireylerin yakınlarına ilişkin risk algıları ve korkularının mağduriyet deneyiminden etkilendiğini ortaya koymaktadır. Daha önce terör mağduriyeti yaşayanlar, olayı bir kez yaşamış oldukları için “bu benim başıma gelmez” düşüncesinden uzaktırlar ve yakınlarına ilişkin daha fazla kaygı ve korku taşımaktadırlar.

Alturistik terör risk algısı ve terör korkusuna etki eden diğer değişkenler ise bağlamsal değişkenler olarak nitelendirilebilecek olan yaşanılan yere ilişkin değişkenlerdir. Büyük şehirlerin giderek daha riskli yerler haline geldiği düşüncesini taşıyanlar anlaşılır bir şekilde yakınlarına ilişkin daha yüksek risk algılamakta ve daha çok korkmaktadırlar. Büyük şehirlere ilişkin bu algı aynı zamanda Ankara'da yaşıyor olma durumunun yarattığı risk algısını da tetiklemekte ve Ankara'da yaşayanlar Ankara dışında yaşayanlara

368